Kur-an-i-Kerim
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ

<● > Allah'ın Adıyla Başlıyorum <● >
Allah’a hamd olsun. O Tektir. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun

<● > Eraykitap Web Sitesine Hoş Geldiniz ! <● >

<● > En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir <● >

İman'ın Dört Esasi




Şeyh Gaybı Bilir mi ?

"Gaybın anahtarları O'nun yanındadır, onları Allah'tan başkası bilmez" (el-En'âm, 6/59)

“Allah'ın dışındaki yalvardıklarınız(Gaybından yardım beklediğiniz) tıpkı sizin gibi birer kul, birer yaratıktırlar…”(Araf-194)

Gayp ne demek ?

Hazır bulunmayan, gizli olan. Duyu organlarıyla doğrudan ya da dolaylı olarak ulaşılamayan"bilgiyle kuşatılamayan, müşâhede alanının dışında kalan her şey. Râğıb el-İsfâhânî şu tarifi verir: "Gözle görülemeyen, duyularla idrak edilemeyen, insan bilgisinin dışında olan" (el-Müfredât, III, 192)

Mutasavvıflara göre gavs ya da gavsu'l-âzam Tasavvufta kâinatın yönetiminden sorumlu olduğuna inanılan velîler örgütünün başı. Kutub ve kutbu'l-aktâb (kutublar kutbu) da denir. Manevî makamı esas alındığında daha çok kutup ya da kutbu'l-aktâb denildiği halde, özellikle kendisinden yardım istenilmesi durumunda "yardım eden" anlamında gavs ya da gavsu'l-âzam (en büyük gavs) olarak anılır

Mutasavvıfların gavs ve ricâlu'l gayb hakkındaki inançlarının Kur'an ve sünnet ile temellendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle İslâm bilginleri, özellikle hukukçular gavs ve ricâl inancını reddetmişlerdir. İbn Haldun Mukaddime'sinde bu inancın tasavvufa, imamlara ulûhiyet atfeden aşırı Şiî fırkalardan İsmailiye'den geçtiğini belirtir. Aynı inanç Osmanlılar döneminde de tartışılmış, aleyhte fetvalara konu olmuştur. Sözgelimi Şeyhülislam Sa'dî, gavs ve ricâl inancının küfür olduğu yolunda fetva vermiştir.

Kur'an sürekli gaybın yalnız Allah tarafından bilinebileceğini anlatır: "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilemez" (en-Neml, 27/65). "Gayb, Allah'ındır" (Yunus,10/20). "Gaybın anahtarları O'nun yanındadır, onları Allah'tan başkası bilmez" (el-En'âm, 6/59)

Ayrıca Hz. Peygamber'e de, "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem"(el-En'âm, 6/50) demesi buyurulur. Kur'an'da elliden fazla ayet gaybı yalnız Allah'ın bilebileceğiyle ilgilidir.

Kur'an, gaybın Allah'tan başka hiç kimse tarafından bilinemeyeceğini belirtmekle birlikte peygamberleri ayrı tutar:

"Allah sizi gaybe muttali kılacak değildir; ancak Allah rasûllerinden dilediğini seçer" (Âl-i İmrân, 3/179). "Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez; ancak razı olduğu. resule gösterir" (el-Cin, 72/26-27). Ne var ki, ayetlerden de anlaşılacağı gibi resullerin gaybe ilişkin bilgileri Allah'ın bilgilendirmesinden dolayıdır; yoksa onlar da gaybı kendi güçleri ile bilemezler.

Allah, Kur'an'la Hz. Peygamber'e gayb bilgilerini bildirmiş, açıklamıştır. Nitekim Kur'an'da

"...bu, gayb haberlerindendir, sana vahyediyoruz" (Âl-i İmrân, 3/44, Nûh, 11/49) buyurulmaktadır. Bu özelliği nedeniyle Kur'an, Allah tarafından "gayb" olarak adlandırılır: "O, gaybdan (Kur'an'dan) dolayı itham altında tutulamaz" (et-Tekvîr, 81/24). Bu ayetlere dayanan bazı İslâm bilginleri Hz. Peygamber'e bildirilen gayb bilgilerinin Kur'an'la sınırlı olduğunu, Kur'an dışında herhangi bir gayb haberi bildirilmediğini savunurlar. Buna karşılık İslâm bilginlerinin büyük çoğunluğu Hz. Peygamber'e Kur'an dışında da vahiy geldiğini (vahy-i gayri metluv), dolayısıyla Kur'an dışında kalan bazı gayb bilgileri verildiğini kabul ederler. Bu gayb bilgileri de hadislerce aktarılır.

Allah ve Resulu dışında hiç kimsenin mutlak gayb olan âlemle ilgili şeyler bilmesi mümkün değildir: Sihirbazların ve onların yardımcıları olan şeytanların gaybı bilmesi mümkün değildir. (el-Hicr, 15/18) (Ahmed ÖZALP-Şias)

Gaybı bildiğini iddia etmek

Ashabın seçkinlerinden olan Osman b. Mazun’nun ölümü anında Resulullah onun yanında bulunuyordu.O anda kadın sahabi ümmÜl ala’nın,Osman b.mazun hakkında şöyle dediğini işitti.“ey Ebu Said,Allah’ın sana ikram ettiğine şahadet ederim.”Resulullah ona şöyle buyurdu.“Allah’ın ona ikram ettiğini ne biliyorsun .? bunun üzerine kadın sahabi şöyle dedi:Subhanallah ey Allah’ın Resulü,Allah ona etmemişse kime ikram eder? Resulullah :cevaben “Allah a yemin ederim ki ben Allah’ın resulü olarak yarın bana ne yapacağını bilmiyorum.”dedi(Buhari-cenaiz-3)

Resulullah a.s.:”Gaybın anahtarı beştir…”deyip lokman 34.ayeti okumuştur.(Buhari-tefsir-6.sure)

“. Kıyamet(Kopması) vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde (ilk ruhu verirken kız ruhu mu yoksa erkek ruhu mu olacak ) olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.”(Lokman-34)

“Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.”(Enam-59)

Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.(mümin-19.)

Gelecek zamanda vuku bulacak hadiseleri haber veren,sırları bildiğini gaybe vakıf olduğunu iddia eden kimse,kim olursa osun kahindir.Resulullah a.s. şöyle buyurdu:

“Bir kimse kahini,verdiği haber konusu da tastik ederse Allah’ın bana indirdiğini inkar etmiş olur.” Buyurmuştur (Ahmed b. Hanbeli el müsnat-2/408)

Müteber bütün fıkıh kitaplarında “Gaybi bildiğini iddia eden kimsede kahine gidip onu tastik eden kimsede kafir olur.”fıkıh meseleleri Y.KERİMOĞLU (1-8-2000 AKİT) Ebubekir Yasin

 

 





Şeyh Beni Gıyabımdan Görür mü -?

Mü'minlerin annesi Aişe'den nakledilen bir hadiste de:

"...Kim Resulullah yarın ne olacağını haber vermiştir derse, Allah'a çok büyük bir iftara etmiş olur..." (Müslim K.l, H. 287; Kurtubî, 7/1 ;
Benzer' bir hadis için bk. Buhâri, Tefsir, Necm Suresi l.)
İşte bütün bunlardan hareketle:"Hiç bir mahlukun ne duyularının ne de ilminin ulaşamadığı gayba gaybi mutlak, muayyen bir mahlukun ilminin ulaşmadığı ve ona göre bilinmeyene de gaybi izafi (nisbî, göreli)" (Elmalı 7/4869. ‚) demişlerdir

Nitekim tasavvufta "Şerhu'1-kubur ve'ssudur" (kabirleri ve kalpleri keşif) velayetin daha ilk basamağı olduğu inancı meşhurdur.

Ancak Ebu Hanife'ye nisbet edilen şu söz gerçekten onun ise bu kabullenişi tereddütle karşılamak gerekir: "Kalplerde olanı Allah ve O'nun vahyettiği bir Rasulden başka kimse bilemez.Vahiy olmadan, kalplerdekini bildiğini iddia eden, alemlerin Rabbinin ilmine sahip olduğunu iddia etmiş olur..." (Imam Azamın beş eseri, Çev. Mustafa Öz. Ist. 1981, s.29. Arapçasi;24 )

Biraz değişik ifadelerle Müslim, (Müslim, Iman 158; ) Ibni Mace (Ibn Mâce ,Fiten 1.) ve Müsned'de(Müsned IV'/438-39) bulunan bir hadis de Ebu Hanife'ye nisbet edilen bu hükmü destekler görünür: Savaşta bir müşrikle karşı karşıya gelen bir sahabi onu "Allah'tan başka ilah yoktur" demesine rağmen öldürür, Peygamber (s.a.) bundan hoşlanmaz ve: "Karnını yarıp ta kalbinde olanı bilseydin ya!" diye üzüntüsünü belirtir.


Yine ashabı içerisindeki münafıkları vahiy yoluyla sadece Peygamberler biliyordu ve sadece Huzeyfe'ye bildirmişti. Sahabe'nin en ileri gelenleri dahil onları bundan başka kimse bilmiyordu. Başta Ebu Bekr (r.a.) olmak üzere en küçüğü dahi en büyük veliden daha büyük olanı sahabenin bilmediğini başkaları hiç bilemez şeklindeki iddia ciddi gibidir.







6 - ŞEYHİN HİMMETİ
Himmet Arapça'da bir işi yapmaya azmetmek ve güçlü bir kararlılık içinde olmak anlamlarına gelir. Türkçede ruhânî ve manevi yardım ,kayırma ve lutuf anlamlarında kullanılır.

Tarikatlarda şeyhin müritlerine olağan dışı yollarla yardımda bulunduğuna ve onların bazı sıkıntılarını giderdiklerine inanılır.

MÜRİT - Sen şeyhin himmetini de mi kabul etmiyorsun. İster inan, ister inanma, şeyhimin himmeti sayesinde her yerde işlerim gayet iyi gidiyor. Ben bunu görüyor ve yaşıyorum.
BAYINDIR - Şeyhinizin himmeti derken onun size özel ilgi göstermesini kasdetmiyorsunuz her halde. Kasdınız onun size olan manevi yardımıdır, değil mi?
MÜRİT - Evet doğru. Mesela ben hacca gittiğimde Arafat'tan inerken şeyhimin himmetini gördüm. Halbu ki, o Türkiye'deydi.Arafat'tan o kadar kolay indim ki, Şeytanı da taşladıktan sonra sabah'ın sekizinde otelde idim.
BAYINDIR - Niye Allah’ın yardımı değil de "Şeyhinizin himmeti?”
MÜRİT - Şeyhimin Allah katındaki değerinden dolayı Allah onun müritlerine yardım ediyor.
BAYINDIR - Peki ya saat sekizden önce otele gelenlere kim himmet etti?
Bu konuda çok âyet geçti ama biraz da şu âyetler üzerinde düşünelim:
“ De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım;onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güçyetirebilirler.
Çağırıp durdukları bu şeyler de Rablarına hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur .”(İsrâ 17/56-57)
Siz şeyhinizin ahirette size şefaat edeceğine de inanıyorsunuz.Eğer şeyhler müritlerini hem dünyada hem de ahirette kurtarabiliyorlarsa onlar için şeyhlerini memnun etmek her şeyden önemli olur. Artık Allah’a yalvarma gereği ortadan kalkar.

Bu batıl bir yoldur. Eğer hak yola gelmezseniz sonunuzun çok kötü olacağından endişe ederim
Halbu ki kendi muhtac-ı himmet bir dede
Nerde kaldı ki himmet eded







Allah'ım (c.c) Yalınız Sana Kulluk eder ve Yalnız Senden Yardım isterim
DERLEYEN EBUBEKİR YASİN
💢 Kur'an ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…




سُبْحاَنَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَاشَرِيكَ لَكَ اَسْتَغْفِرُكَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ



En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet. Allah'a hamdolsun ki, bana ömrümün bir bölümünü Kur'an'ın gölgesi altında yaşama imkanını bağışladı. Bu dönemde hayatımın bugüne kadar ki bölümünde hiç tatmamış olduğum bir nimetin hazzını duydum. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran nimetin hazzını.. Kur'an-ın Gölgesinden Mesajlar Şehid Seyyit Kutup

Rabb olarak Allah'tan, Din olarak İsalam'dan, Resul ve Nebi olarakta Muhammed'ten(a.s) Razı oldum; ve kayıtsız ve şartsız teslim oldum Sen Şahitsin Rabbin EBUBEKİR YASİN Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…




Eraykitap ilmin kısa yolu © 2009 - 2025 Tüm hakları saklıdır. // Designed by Eraykitap.com //