Kur-an-i-Kerim
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ

<● > Allah'ın Adıyla Başlıyorum <● >
Allah’a hamd olsun. O Tektir. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun

<● > Eraykitap Web Sitesine Hoş Geldiniz ! <● >

<● > En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir <● >
Tarih Boyu Tevhid Düşmanları 💢 İman'ın Dört Esasi




Tağut ve Cibt
Amentü billahi ve kefertü bil cibti vet tağut*//* Sahabe Duası Allah’a iman ettim,Cibt’i ve Tağutu inkar ettim
“ Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Tağut’a ve cibt’e iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: "Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar!” (Nisa Suresi -51)


“Azgın, sapık, kötülük ve sapıklık önderi, zorba, şeytan, put, put hane, kâhin, sihirbaz.
Allah'ın hükümlerine sırt çeviren kişi ve kuruluşların tümü. Arapça "Teğa" kökünden türetilmiş olup kelimenin masdarı olan
"Tuğyan" Allah Teâlâ'ya isyan etmek anlamına gelmektedir.

Allah'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad eden her varlık tağuttur.
Tağut, Allah (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır.

Bu ise şeytan, papaz, dinî veya siyasî lider veyahut da kral olabilir.
Bu sebepten bir insanın hakiki mümin olabilmesi için Tağutu reddetmesi gerekmektedir.


Tağut kelimesi aslında çoğul manâsı taşımaktadır.
Çünkü Allah (c.c)'ı inkâr eden, bir yerine birçok tağutun kulu olur.
Bunlardan bir tanesi insanı çeşitli günahlara yönelten şeytandır.

Diğeri, insanı ihtiras ve arzularının esiri kılan kendi nefsidir.
Kezâ karısı, çocukları, hısım ve akrabaları, ailesi, arkadaşları ve milleti ile siyasî ve dinî liderleri ve hükümetleri gibi diğerleri de bulunmaktadır.


Bütün bunlar o kimse için birer tağut olur ve o kişiyi kendi arzu ve ihtiraslarına esir etmek isterler.
Bu pek çok efendilerin kulu olan kimse, tatminine bir türlü imkân olmayan bu tağutlardan her birini
ayrı ayrı memnun etmek hayaliyle ömrünü boşa tüketir (Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'an, Terc. Heyet, İstanbul 1986, I, 176).



Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de:
"Andolsun ki biz her kavme "Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (NahlSuresi - 16/36)
"İman edenler Allah yolunda cihad ederler, kâfirler ise tağut yolunda savaşırlar" (Nisa - Suresi - 4/76) ayetleriyle müminlere tağut hakkında bilgi vermekte ve tağuta karşı takınmaları gereken tavrı açıklamaktadır.

Alimler de tağut hakkında, ayet ve hadislerden çıkardıkları deliller çerçevesinde yaptıkları yorumlarla bu kavramı tefsir etmektedirler.


Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar.
Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler.
O halde bu rejimlerin hepsi "tağut" olarak isimlenir.

Hatta kitlelere "en cazip ve hüsn-ü kabul gören bir rejim" olarak tanıtılan demokratik ve lâik rejimler de tağut hükmündedir.
Her ne şekilde olursa olsun, insanlar tarafından konulmuş ve Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet eden hükümler "tağut" olarak isimlendirilirler.



Allah (c.c)'a, peygamberlere, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve inanmakla mükellef olduğu bütün hususlara inandığını açıklasa,
fakat demokratik, lâik, sosyalist, kapitalist vb. rejimlerden herhangi birinin hükümlerini (kalben ve isteyerek) kabul edip itaat eden bir kimsenin irtidadına hükmedilir.


Zira insanları yaratan Allah Teâlâ'dan başkası, insanların nasıl idare olunacağı hususunda ve onların sosyal yaşamlarına yönelik hükümler koyma yetkisine sahip değildir.
Çünkü hüküm koyan insan, o hükme tâbi olmasını istediği insanlardan üstün ve herhangi bir ayrıcalığa sahip değildir.

Allah Teâlâ katında üstünlük, sadece takva iledir.
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ; "Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır” (Hucurat Suresi - 49/13) buyurmaktadır.


Kendisinde böyle yetkiler gördükten sonra, Allah Teâlâ'nın indirdikleriyle hükmetmeyip, heva ve hevesleri doğrultusunda hükümler koyanlar aynı zamanda "ilahlık" iddiası içindedirler.
Dolayısıyla Allah Teâlâ'nın hükümleri dışında hüküm koyanlar ve o hükümlere tâbi olanlar da,Tevhid akîdesinin dışına çıkıp kâfir olurlar.



Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de:
(Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun.
Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın.
Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide Suresi 5/44)


Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır).
Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur.
Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir. (Maide Suresi 5/45)


Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik.
Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik.
İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır. (Maide Suresi 5/46 - 47) buyurmaktadır.



Allah Teâlâ, Âdem (a.s)'dan, Resulullah'a (s.a.s) kadar bütün peygamberleri, insanları Tevhid'e,
yani Allah'ın varlığına ve birliğine, ortağı olmadığına inanmaya; O'nun koyduğu hükümleri kabullenmeyerek kendi
heva ve heveslerine göre hüküm koyma isteğinde olan "tağut"a karşı savaşmaya ve
tağut kapsamına giren her şeye kulluk etmekten kaçınmaya çağırmaları için göndermiştir.




Nitekim Allah Teâlâ bu hususta; Andolsun ki biz her kavme,
"Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (Nahl Suresi - 16/36) buyurmaktadır.



Bu tağutlar İbrahim (a.s) döneminde Nemrut,
Mûsa (a.s) döneminde Firavun,
Resulullah (s.a.s) döneminde de Ebu Cehil, Ebu Leheb
gibi Daru'n-Nedve'nin ileri gelenleri ve puta tapan şahsiyetleri olduğu gibi, diğer peygamberler döneminde de
, kendilerine gönderilen peygamberlerin getirdiği tevhid akidesini inkâr edip,
atalarından kalan inançları devam ettirme inatçılığı gösteren puta tapan kavimler olmuşlardır.



CİBT
Cibt: haç, sihir, muskacılık, sihirbaz ve göz boyama, kahinlik, falcılık, tabiat kanunlarının dışında ki tesirlerde bütün vehimler ve hurafeleri içine alan bir kelimedir Dört Terim Mevdudi
Cibt'in ne anlama geldiği konusunda çok çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.
"Müfredât" sahibi Râğıb el-İsfahânî'ye göre, "kendisinde hayır bulunmayan her bayağı şeye cibt" denir (el-Müfredât fî Garîbi'l-Kur'an, 85)

Buradan hareketle Allah'tan başka ibadet edilen her şeye bu isim verilebilir.
İmam Suyûtî'ye göre görüşlerin en doğrusu da budur (Mu'terekü'l-Akran fî i'câzi'l-Kur'an, Mısır 1970, II/60).



Bazılarına göre Habeşistan dilinde sihirbaz ve şeytan'a "cibt" denilir ve Kur'an'da da bu anlamda kullanılmıştır.
Kur'an-ı Kerim'in sadece bir yerinde (Nisâ Suresi - 4/51) geçen bu sözcük "tâğût"la birlikte zikredilmektedir.


İbn Abbâs'tan nakledilen bir rivayete göre, adı geçen ayette bu sözcükle putlar sözkonusu edilmiştir.
"Tâğût" sözcüğüyle de, insanları saptırmak için bu putlar hakkında yalan yorumlarda bulunanlar kastedilmektedir
(Taberî, Câmiu'l-Beyân, Kahire 1968, V, 131 vd.; İbn Kesir, Tefsir, İstanbul 1985, II, 293).



Bu konuda daha başka görüşler ileri sürülmüşse de, hepsindeki ortak nokta; cibt'in son derece kötü ve çirkin şeylere bir isim olduğu gibi:


Allah'ın vahdaniyyet ve hâkimiyetine karşı çıkan her türlü gayr-i İslâmî şahsiyet, düşünce, hukuk, devlet ve hâkimiyet anlayışını ifade ettiğidir.
Tâğûtla birlikte aynı ayette zikredilmesi ona bu anlamı kazandırmıştır.
Ayrıca tefsirlerde cibt'in sihir veya sihirbaz, put veya yönetici anlamına geldiği de ifade edilmektedir.
M. Sait ŞİMŞEK (Şamil İslam Ansiklopedisi / ŞİAS)




💢 1 - ) CİBT ve TAGUT // GENİŞ BİLGİ İÇİN TIKLAYIN


Allah'ım (c.c) Yalınız Sana Kulluk eder ve Yalnız Senden Yardım isterim
DERLEYEN EBUBEKİR YASİN
💢 Kur'an ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…


بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
سُبْحاَنَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَاشَرِيكَ لَكَ اَسْتَغْفِرُكَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ



En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet. Allah'a hamdolsun ki, bana ömrümün bir bölümünü Kur'an'ın gölgesi altında yaşama imkanını bağışladı. Bu dönemde hayatımın bugüne kadar ki bölümünde hiç tatmamış olduğum bir nimetin hazzını duydum. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran nimetin hazzını.. Kur'an-ın Gölgesinden Mesajlar Şehid Seyyit Kutup

Rabb olarak Allah'tan, Din olarak İsalam'dan, Resul ve Nebi olarakta Muhammed'ten(a.s) Razı oldum; ve kayıtsız ve şartsız teslim oldum Sen Şahitsin Rabbin EBUBEKİR YASİN Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…




Eraykitap ilmin kısa yolu © 2009 - 2025 Tüm hakları saklıdır. // Designed by Eraykitap.com //