Kötü Zann
Sanmak, zan ve tahmin etmek. Zan ile ilgili bazı âyet mealleri şöyledir:
"Onların (müşriklerin) çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) bir şeyin yerini tutmaz" (Yunus, 10/36).
"Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onlar zanna ve nefislerinin aşağı hevesine uyuyorlar" (en-Necm, 53/23).
"Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar. Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise; hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez" (en-Necm, 53/2728).
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Zandan sakının. Zira şüphesiz zan sözün en yalan olanıdır. " Bu hadis-i şerifte sû-i zandan sakınma vardır. Üzerinde hiçbir kötülük alameti görülmeyen bir kimseyi kötülükle töhmet altına almaya "zan" denir. Bu yersiz ve sebepsiz yere birini kötülemektir. Bu şüphesiz kötü bir zandır. Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmede mü'minleri bundan sakındırmıştır: "Ey iman edenler, zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır" (el-Hucurat, 49/12).
Yasak edilen zannın içine, açıkça şüpheli yerlerde gezen kimse hakkındaki zan, dünya işlerinde yapılan zan ve Allah Teâlâ'ya karşı duyulan hüsnü zan girmez. Ancak Uluhiyyetle ve Peygamberlikle ilgili zanlar haram olan zanlara dahildir. Çünkü iman ve tasdik hususunda yakîn (kesin bilgi) şarttır (Muhammed Abdülaziz el-Hûlî, el-Edebü'n-Nebevî, Terc. Sezai Özdemir, İstanbul 1982 218).
Allah Teâlâ hakkında hüsnü-i zan beslemek şarttır. Ebû Dâvud ve Müslim Cabir (r.a)'den şu hadisi rivayet etmişlerdir: Herhangi biriniz Allah Teâlâ hakkında hüsnü-i zanda bulunmaksızın ölmez. Yani Allah'ın, hakkında merhametli ve şefkatli olduğuna inanarak ölür" (et-Tac, I, 337). Bir kudsi hadis de şöyledir: "Ben kulumun, bana olan zannının yanındayım. Beni zikrettiği yerde, ben onunla beraberim..." (Müslim Tercümesi, Kitabu't-Tevbe, Bab, I, XI, 87) Abdulbaki TURAN (Şias)
İmana Zülüm Katmak
“İman edenler ve bu imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya, güven işte onlar içindir, doğru yolda olanlar onlardır.”(Enam-82)
İbn-i Cerir, Abdullah b. İdris'e dayandırarak şöyle rivayet eder: "İman edenler ve imanlarına bir zulüm karıştırmayanlar..." ayeti nazil olunca, bu durum Peygamberin arkadaşlarına ağır geldi. `Hangimiz kendisine haksızlık etmez ki' dediler. Bunun üzerine Allah'ın elçisi, `Durum sizin sandığınız gibi değildir. Lokman'ın oğluna söyledikleri kastedilmektedir burada' buyurdu. "Allah'a ortak koşma, çünkü şirk büyük bir zulümdür." (Lokman Suresi: 13)
Yine İbn-i Cerir, İbn-i Müseyyeb'den şöyle rivayet eder: Ömer b. Hattab (Allah ondan razı olsun) "İman edenler ve imanlarına bir zulüm karıştırmayanlar..." ayetini okuduğunda büyük bir korkuya kapıldı. Ardından Ubey b. Ka'b'a gidip, ey Eba Munzir, Allah'ın kitabından bir ayet okudum ki, buna göre kurtuluş imkânsızdır. Ubey b. Ka'b:
-Hangi ayettir bu? diye sordu. Bunun üzerine Ömer (Allah ondan razı olsun) ayeti okudu ve hangimiz kendisine zulüm etmez diye ekledi. Ubey b. Ka'b, `Allah seni affetsin, yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu işitmedin mi: "Şirk büyük bir zulümdür." İmanlarına şirk karıştırmayanlar" demek isteniyor' dedi.
Yine İbn-i Cerir, Ebul Eş'ar'dan, o da babasından şöyle rivayet eder: Zeyd b. Sevhan Selman'a sordu: `Ey Ebu Abdullah, Allah'ın kitabından bir ayet beni çok etkiledi': "iman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar..." Bunun üzerine Selman (Allah ondan razı olsun) `Burada kastedilen Allah'a ortak koşmaktır' dedi. Zeyd, `Bunu senden duymamış olsaydım hiçbir zaman sevinmeyecektim. Sanki sahip olduğum her şeyi kaybedip yeniden bulmuş gibi oldum' dedi.
“Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman-13) Hazırlayan
Esasen zâlimlere, zihnen ve kalben meyletmek dahi büyük bir tehlikedir.
Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de: "Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateş dokunur. Zaten sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra (zâlimlere meylettiğiniz için) Allah'dan da yardım göremezsiniz."hükmü beyan buyurulmuştur.
Zâlimlere kalben meyletmek ve zulümleri karşısında sessiz kalmak, başlı-başına bir fâciadır. Onlarla işbirliği yapmak ise, cinayet hükmündedir. Firaset sahibi mü'minler, bu inceliği kolayca kavrayabilirler.y.kerimoğlu