<● > Allah'ın Adıyla Başlıyorum <● >
Allah’a hamd olsun. O Tektir. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun
<● > Eraykitap Web Sitesine Hoş Geldiniz ! <● >
<● > En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir <● >
İman'ın Dört Esasi
💢 Kalbin Allah’ı Birlemekten Tiksinmesi ve Şirkten Hoşlanması
Yüce Allah c.c. bu konuda şöyle buyuruyor:
“Allah, onların tanrılarından ayrı olarak tek başına anıldığı zaman, Ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar; ancak Allah’tan başka putlar anıldığı zaman hemen yüzleri güler.”(Zümer Suresi -45)
Bu ayet-i kerime her ne kadar Hz. Peygamberin zamanında yaşanan somut bir olayı anlatmak, müşriklerin kendi ilahlarından söz edildiğinde ferahladıklarını, keyiflerinden dört köşe olduklarını; Tevhid anlayışından söz edildiğinde ise keyiflerinin kaçtığını ve nefret ettiklerini ortaya koyuyorsa da işin aslına bakıldığında çeşitli ortamlarda ve zamanlarda gözlemlenebilecek psikolojik bir durumu sergilediği anlaşılmaktadır.
Çünkü bazı insanlar ne zaman yalnız Allah'ı ilah, yalnız O'nun şeriatını kanun, yalnız Allah'ın programını hayat düzeni olarak kabul etmeye çağrılsınlar içleri burkulur, canları sıkılır. Yeryüzünün beşeri programlarına, beşeri düzenlerine, beşeri yasalarına söz geldiğinde ise neşelenir, keyifleri yerine gelir; bu sözle içleri açılır. Artık almak ve vermek için gönüllerini açarlar.
İşte bu ayette yüce Allah'ın, bir tip olarak kendilerinden söz ettikleri de bunların kendileridir. Bunlar, her yerde ve her zaman aynı tip insanlardır. Çevreleri ve çağları farklı da olsa, renkleri ve milletleri ayrı da olsa bu insanlar, fıtratları bozulmuş, karakterleri yozlaşmış kimselerdir.
Bu yozlaşmışlık, duyarsızlık ve sapıklık karşısında en etkili cevap, yüce Allah'ın bu tür durumlarda Peygamberine -salât ve selâm üzerine olsun- telkin ettiği cevaptır:
💢 Resulullah’a karşı Terbiyesizlik yapmak
Bu konuda yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin.
Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz
farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” (Hucurat: 2)
Amellerin yok olacağıyla tehdit, mürtedliği işaret ediyor. Yani şahadeti
bozabileceğini ima yoluyla anlatıyor. Nitekim diğer bir ayette yüce Allah şöyle
buyuruyor
“…Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse böylelerinin bütün
yaptıkları dünyada da Ahirette de boşa gider. Bunlar Cehennemliktirler ve orada
ebedi olarak kalacaklardır.” (Bakara: 217)
Rasulullah (s.a.v)’le konuşurken diğer insanlarla konuştuğu şekilde yüksek
sesle konuşmak bile mürtedlik şüphesi doğuruyor ise (Mürtedlerin iyi amelleri
kendisine fayda vermez)bu durumda daha büyüğü olan Resulullah’ın hareket ve
fiillerinden biriyle alay etmenin durumu ne olur varının siz düşünün?..
Melse
buna: Resulullah’ın dokuz kadınla evliliğini alay ederek söyleyen kafirleri
misal olarak verebiliriz.Ayrıca Resulullah’a alay ve küçümsemek için çöl Arabi
veya çöl bedevisi demek gibi.Yukarıda aldığımız ayetin kapsamına bir çok durum
girer.Şüphesiz kitap,makale ve konferansların da ilmi mantık,ilmi üslup veya
ilmi tenkit iddiasıyla Resulullah’a Peygamberlik sıfatı olmayan bayağı bir
insanmış gibi konuşmaları da bu ayetin kapsadığı hususlar arasındadır.
Yine sapık,yaldızlı ve boş sözleri bu meyanda müteala etmek gerekir.Çünkü
Yüce Allah c.c. şöyle buyuruyor:
"Böylece biz insandan ve cinden şeytanları her peygambere düşman kıldık.
Bunlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler söylerler. Eğer Rabbin
dileseydi, bunu yapamazlardı. Onları asılsız uydurmalarıyla baş başa bırak.
Ahirete inanmayanların kalpleri bu yaldızlı uydurmalara kansın, onlardan
hoşlansın ve işledikleri kötülükleri işlemeye devam etsinler diye.”(En-am
112-113)
İşte böyle... Tıpkı, inanmalarını mucizelerin gösterilmesi şartına bağlayan,
evrende ve insanın içinde yer alan hidayete götürücü kanıtlardan ve işaretlerden
yüz çeviren o müşrikler hakkında takdir ettiğimiz gibi, bütün kanıtlar teker
teker gösterilse bile onlarda iman olayı gerçekleşmeyecektir.
Aynı şekilde bunlar hakkında da takdir ettik. Her peygamberin insanlardan
ve cinlerden oluşan düşmanlarının olmasını takdir ettik. Bunların birbirlerini
aldatmak, peygamberlere ve hidayete karşı savaşmak için kandırmak hususunda
birbirlerine yaldızlı sözler fısıldamalarını takdir ettik. Ayrıca Ahirete
inanmayan, bu tür sözlerden hoşlanan, peygamberlere ve hakka düşmanlık yapan,
yeryüzünde sapıklık ve bozgunculuk yaymak gibi kötülükleri işleyen grupların bu
yaldızlı sözlere kulak vermelerini de takdir ettik.
Kuşkusuz tüm bunlar, Rabbinin iradesi uyarınca O'nun kaderine göre
meydana gelmektedir. Şayet Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O'nun iradesi
bundan farklı da olabilirdi. Kaderi bütün bu olanlar dışında cereyan edebilirdi.
O halde, tüm olup bitenlerde tesadüf söz konusu değildir. Bu olanlar üzerinde
insanların bir etkinlikleri olmadığı gibi, buna güçleri de yetmez”(Fi Zilal il
Kur’an Enam suresi 112-113.Ayetlerin tefsiri)
Allah'ım (c.c) Yalınız Sana Kulluk eder ve Yalnız Senden Yardım isterim
EBUBEKİR YASİN
💢 Kur'an ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…
En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet.
Allah'a hamdolsun ki, bana ömrümün bir bölümünü Kur'an'ın gölgesi altında yaşama imkanını bağışladı. Bu dönemde hayatımın bugüne kadar ki bölümünde hiç tatmamış olduğum bir nimetin hazzını duydum. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran nimetin hazzını.. Kur'an-ın Gölgesinden Mesajlar Şehid Seyyit Kutup
Rabb olarak Allah'tan, Din olarak İsalam'dan, Resul ve Nebi olarakta Muhammed'ten(a.s) Razı oldum;
ve kayıtsız ve şartsız teslim oldum Sen Şahitsin Rabbin EBUBEKİR YASİN Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…