Kur-an-i-Kerim
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ

<● > Allah'ın Adıyla Başlıyorum <● >
Allah’a hamd olsun. O Tektir. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun

<● > Eraykitap Web Sitesine Hoş Geldiniz ! <● >

<● > En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir <● >
Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” (Fussilet Suresi - 30)

İslamin Temel Kavramlari




Kavramlar, düşüncemizin ve dünya görüşümüzün kalıba dökülmüş ifadeleridir. Onlarla konuşur, onlarla anlaşırız. İnsanlarla tanışmanın ve bilişmenin araçlarıdır . Onlar. Dilin ifadeye dökülüşü, kelimelerin ilimde, edebiyatta ve inanç dünyasında yeniden canlanışıdır kavramlar.



    Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. (Bakara Suresi - 42)
    İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder. (Bakara Suresi - 159)
    Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Rasul'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir. (Nisa Suresi - 115)
    Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır. (Nisa Suresi - 116)
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler. (Enam Sıresi - 116)


"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (Ahkaf Suresi - 13)


Hakk Din İslam ve Ataların Batıl Dinleri veya ideolojileri




   Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla   
"Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler.." (Ali İmran Suresi-19)
Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. (Ali İmran Suresi - 58)

Din •    • Din irade sahibi akıllıları muhatap alır.

Din sözcüğü, söyleyiş şekli değişmeksizin Türkçe'ye girmiştir. Kelime, gerek İslâm öncesi Arapça'sında gerekse Kur'ân ve Sünnet'te oldukça yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Bunun tabiî bir sonucu olarak da din sözcüğü İslâm tarihi boyunca, bütün çeşitliliğiyle ve farklı oranlarda yoğun olarak, kaynaklarda, ilmî ve edebî eserlerde, sözlü ve yazılı anlatımda, İslâmî ilimlerin anahtar terimlerinin en başında yer almıştır.


Aynı kökten gelen ve yüce Allah'ın sıfatı ya da ismi olarak kullanılan "ed-Deyyân", yapılan işlerin karşılığını veren, kahreden, yani istediğine zorlayan, egemen, hikmetle yöneten,hesaba çeken, hiçbir ameli karşılıksız bırakmayıp hayra da şerre de karşılık veren demektir. (Mecdü'd-Dîn İbnu'l-Esîr, en-Nihâye fi Garîbi'l-Hadis, Beyrut 1399/1979, II, 148)


"Mütedeyyin" ise, Allah'ın dinine teslim olan, itaatkâr, öldükten sonra hesap ve cezaya inanan kimse demektir. (Şehristânî -I, 38).


Istılah Olarak Dinin Anlamı:
"Allah Subhanehu ve Teala'nın, kullarının kendisi vasıtası ile hakka ulaşmaları için peygamberleri (a.s) aracılığı ile akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği, onları dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşturan sistem, Allah Subhanehu ve Teala'nın koyduğu hükümler." anlamındadır. Bu anlamıyla din hem inanç konularını hem siyasi hem de amelî konuları kapsamaktadır.


Mevdûdî, Kur'ân-ı Kerim'de "din" kelimesinin anlamına ayırdığı incelemesinde şunları söylüyor:
"...Bu bakımdan "din" kelimesinin "Kur'ân-ı Kerim'de eksiksiz bir düzeni ifade ettiği görülür.
Söz konusu bu düzen şu dört unsurdan meydana gelir:

  • 1. Hâkimiyet ve yüce egemenlik.
  • 2. Bu yüksek egemenlik ve hâkimiyete itaat edip boyun eğmek.
  • 3. Bu hâkimiyetin otoritesi altında meydana gelen fikrî ve amelî düzen.
  • 4. Bu düzene uymaya ve ihlâsla bağlanmaya karşı bu yüce egemenliğin verdiği mükâfat veya karşı gelmek halinde isyan etmeye verdiği ceza. (Mevdûdî Kur'ân'a göre Dört Terim, s. 103)


O İslâm ki, yalnız dâva, yalnız dirayet, yalnız dille ifade edilen söz, yalnız kalpte cereyan eden tasavvur, yalnız şahısların namazda, hacc da, oruçta eda ettikleri vecibelerden ibaret değildir.
İslâm, teslimiyettir, itaat ve tabiiyettir, Allah Subhanehu ve Teala'nın kitabının kulların hayatına hâkim olmasıdır.
Bugün 'biz müslümanız' deyip de Allah Subhanehu ve Teala'nın kitabı ile hükmetmeye çağırıldıkları zaman ondan yüz çevirip arkalarını dönenler de ehl-i kitab'a benzemektedirler.


Zira onlar da dîni insanların günlük hayatına, ekonomik, sosyal, hatta ailevî ilişkilerine sokmayı lüzumsuz sayarlar.
Bunlar, ileri sürdükleri bu iddialar ile birlikte müslüman olduklarını söylemekten de geri kalmazlar.
Hiçbir dînî esasa dayanmayan bu gaflet ile ehl-i kitab'ın ileri sürdüğü zan ve iddiaların farkı yoktur.
Her iki grup da dînî esaslardan sıyrılmakta farksızdırlar.


Halbuki bu dînin birtakım ayırıcı özellikleri vardır ki, onlar olmayınca din de olmaz:
Allah Subhanehu ve Teala'nın şerîatına itaat, Allah'ın Rasûlü'ne (a.s) uyma, Kitabullah'ın ahkâmına teslimiyet. İşte tevhîd akidesinin gerçeği bunlardır.
Ayrıca din, beşer hayatının tanzimi için teşrîi kanunları da tazammum eder.
Dînin gayesi sadece ahlâkı güzelleştirmekten, vicdanî şuuru uyandırmaktan, ibadet ve inançtan ibaret değildir.
Böyle bir din olamaz. Din, Allah Subhanehu ve Teala'nın insanoğlu için tespit ettiği bir hayat programıdır, insan hayatını yaratıcının yoluna bağlayan ve Allah Subhanehu ve Teala'nın kudret eliyle çizilen bir hayat nizamıdır.


Allah Subhanehu ve Teala'nın dinine iman eden müslüman, Allah Subhanehu ve Teala'dan bu dinin şahitliğini talep eder.
Bu dine, insanların açıkça göreceği ve onlara güzel bir örnek teşkil edecek tarzda hakkıyla bağlanmalıdır.
Kâinatta mevcut olan diğer bütün nizamlara ve teşkilâtlara karşı bu dinin üstünlüğüne ve yüceliğine iman etmeli, kendi nefsini, meslesini ve hayatını canlı
bir şekilde Allah Subhanehu ve Teala'nın çizdiği bu programa tahsis etmelidir.


Onlar, cemiyet ve ferdin dayanağını Allah Subhanehu ve Teala'nın kudret elinden çıkan o yüce programa oturtmayıp, böyle bir cemiyet meydana getirmedikçe şahit olamazlar.
Müminler İlâhî program tahakkuk ettirmeye mecburdurlar.
İşte bu, Allah Subhanehu ve Teala yolunda ölümün, yani ilâhî dinin ortaya koyduğu ve bizzat yaşamaktan daha hayırlı telakki ettiği şahadetin ta kendisidir...
Müslüman olduğunu iddia eden her insan üzerine,
"Bizi Şahit olanlarla beraber yaz." niyazı (Âli İmrân Suresi - 53)
"Böylece sizi vasat bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı hakikatin şahidleri olasınız, bu peygamber de sizin üzerinize tam bir şahid olsun diye..." (Bakara Suresi - 143)

Allah Subhanehu ve Teala ile akdedilen bir bey'attır. Her mümin dînî bir hayatın ihyası ve toplumun huzur ve refahı arzusuyla bu ilahi nizamı gerçekleştirmek için cihat etmek zorundadır.
Bunu yapmıyorsa ya şahadetinde yalancıdır veya bu dinin gaye edindiği şahadetin zıddını yapmak gayretindedir.
Mümin olduklarını iddia ettikleri halde, insanları Allah'ın dininden uzaklaştıranların vay haline.


Din diyince aklımıza gelen nelerdir:
  • 1 -) Karşılık veren
  • 2 -) Kahreden,istediğine zorlayan
  • 3 -) Egemen ve hakim
  • 4 -) Hikmetle yöneten
  • 5 -) Hesaba çeken
  • 6 -) Hiçbir ameli karşılıksız bırakmayıp hayra da şerre de karşılık veren
  • 7 -) Dünya ve âhiret mutluluğuna kavuşturan sistem, Allah'ın koyduğu hükümler. (Bu anlamıyla din hem inanç konularını hem siyassı hem de amelî konuları kapsamaktadır. )
  • 8 -) Mutlak Olarak Din: İtaat, Boyun Eğme, İbadet:
  • 9 -) Kıyamet ve Ceza Günü:
  • 10 -) Kanun, Hüküm, Şerîat
  • 11 -) Hüküm ve Yargı
  • 12 -) Hâkimiyet ve yüce egemenlik
  • 13 -) Bizzat dinin (yani hayatın her alanında kabul edilen inanç, egemen düzen, kişisel ve toplumsal ilişkiler, eşya ve kâinat münasebetleri, değer yargıları v.s.'nin) kendisi.
  • 14 -) Bu yüksek egemenlik ve hâkimiyete itaat edip boyun eğmek.
  • 15 -) Bu hâkimiyetin otoritesi altında meydana gelen fikrî siyasi ve amelî düzen.
  • 16 -) Bu düzene uymaya ve ihlâsla bağlanmaya karşı bu yüce egemenliğin verdiği mükâfat veya karşı gelmek halinde isyan etmeye verdiği ceza.
  • 17 -) Boyun eğmek, itaat ve ibadet etmek
  • 18 -) İnanç ve ibadet:
  • 19 -) Hayır olsun, şer olsun karşılık:
  • 20 -) Kahretmek, mecbur etmek: Egemen ve hâkim Allah'ın "ed-Deyyan" ismi bu anlamdadır



Hadis-i şeriflerde de "din" kökünden türeyen kelimeler çeşitli tip ve anlamlarıyla kullanılmıştır.
  • 1. ) Boyun eğmek, itaat ve ibadet etmek: "Akıllı kişi nefsine boyun eğdiren ve onu (Allah'a) ibadet ettirendir.
  • 2. ) İnanç ve ibadet
  • 3. ) Hayır olsun, şer olsun karşılık:Nasıl davranırsan, öyle karşılık görürsün.
  • 4. ) Kahretmek, mecbur etmek: Egemen ve hâkim Allah'ın "ed-Deyyan" ismi bu anlamdadır.


Bu girişten sonra "din" kelimesinin ıstılâhî mânâsı üzerinde duralım. Istılâh "ittifak" mânâsındadır.
Ulemanın, bir sözü kelime mânâsından çıkarıp, başka bir mânâda kullanmak için ittifak etmeleri oldukça önemlidir.
İslâm uleması "din" kelimesini, Allahû Teâla (cc) tarafından vahiy yoluyla indirilen, insanları dünyada ve âhirette kurtuluşa erdiren itikadî ve amelî nizamdır, şeklinde tarif etmiştir.


Bu tarifteki "itikadî ve amelî nizam" hükmü üzerinde iyi düşünülmelidir.
Dikkat edilirse ideolojilerde belirli bir tezi (inancı-itikadı) ve o tezin tabiî sonuçları olan hükümleri beraberlerinde getirmektedirler.
Bu noktada; ideolojilere de, bir "din" diyebilir miyiz? suali karşımıza çıkar.


Bazı çevreler buna "evet" demeyi âdet haline getirmişlerdi.
Halbuki eksiktir. Zira, Allah (cc) katında yegâne din İslâmdır.
İslâm'ın dışındaki bütün itikadî ve amelî sistemler bâtıl'dır.
Ancak bütün ideolojilerin, tıpkı bir din gibi muamele görmek arzusunda oldukları gizlenemez.
Bu noktada karşımıza tâgût kavramı çıkar..


“Cahiliyye döneminde Araplar; "din" kelimesini, örf ve âdet mânâsına kullanıyorlardı.
Her kabilenin örf ve âdetlerini çok iyi bilen bir tâğûtu vardı ve kabile fertleri tâğûtun huzurunda muhakeme olurlardı.
Ayrıca bütün kabilelerin temsil olunduğu "Dâru'n-Nedve" bir parlamento özelliği gösteriyordu.
Bu parlamentoda, bütün Arapları bağlayıcı kanunları çıkarılırdı.


Arapların kendi aralarındaki meseleler ve diğer kavimlerle olan ilişkilerde, tek karar merkezi
Dâru'n-Nedve'dir. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'e suikast düzenlenmesiyle ilgili gizli toplantı Dâru'n-Nedve'de yapılmıştır. [1]


Daha Geniş Bilgi için Bkz.. Atalar Dini Fıkıh Köşesi Yusuf Kerimoğlu
Daha Geniş Bilgi için Bkz.. Atalar Dini Fıkıh Köşesi Yusuf Kerimoğlu -1 zbr

   [1]: Bu Bilgilerin Derlendiği Kaynaklar ..:
Fıkıh Uslu Hasan Karakaya,
Dört Terim,Beyan y.e. Mevdudi,
Kur’an’da Tevhit M.Kubat Şafak y.e.,
Kelimeler ve Kavramlar Y.K.oğlu inkılap y.e.,
Kavramlarla İman Esası A.M.Toprak Buruc y.e.
Şamil İslam ansiklopedisi (Şias) Şamil y.e…
Bu kitaplarından derlenmiştir yazar ve yayın evi sahiplerinden Allah Subhanehu ve Teala Onları mukafatlandırsın

Daha Geniş Bilgi için Bkz.. Bâtıl Dinler (Uydurma Dinler) Daha Geniş Bilgi için Bkz.. Bâtıl Dinler (Uydurma Dinler)




Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Tevbe Suresi -34)


  • Muharref Yahudilik ve   • Muharref Hristiyanlık   • Beşeri Dinler veya ideolojiler Kısa Açıklamalar
  • 1 - ) Yahudilik
İbrahim aleyhisselamın vefatından sonra, oğlu, İshak aleyhisselam, bundan sonra da, bunun oğlu Yakub aleyhisselam Peygamber oldular.
Yakub aleyhisselamın diğer ismi, İsrail’dir. Bunun için, Yakub aleyhisselamın oniki oğlundan çoğalan insanlara, Beni İsrail yani İsrail oğulları denilir. Yusuf (a.s)'dan Sonra

Musa aleyhisselam, Harun aleyhisselamı vekil bırakıp, Tur dağına gitti. Orada kırk gün ibadet etti. Allahü teâlânın kelamını işitti. Allahü teâlâ Tevrat kitabını ve on emrin yazılı olduğu iki levhayı indirdi. Tih çölünde, Samiri adında bir münafık, herkesteki altınları, süs eşyasını eritip, bunlardan bir buzağı yaptı. (Musa’nın ilahı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmaya başladılar. Harun aleyhisselamı dinlemediler. Musa aleyhisselam gelip olanları görünce çok kızdı. Samiri’ye lanet etti. Büyük kardeşinin sakalından tutup, darıldı. Pişman olarak, yalvardılar. Musa aleyhisselam, Tevrat’ı ve on emri tebliğ etti. Tevrat’a göre ibadet etmeye başladılar. Sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar.


  • 2 - ) Hristiyanlık
İncil’de Allah’ın bir olduğu, Hazret-i İsa’nın, Allah’ın kulu ve Resulü olduğu yazılı idi. Hazret-i İsa’nın hak olan dini, az zaman sonra Yahudiler tarafından sinsice değiştirildi. Yahudi Bolüs [Pavlos], İsevi görünerek, hakiki İncili yok etti. Sayısız İncillerin yazılmasına sebep oldu. Büyük Kostantin, bütün İncilleri birleştirmek için, miladi 325’de, İznik’te 319 papazı toplayıp, yazdırdığı yeni İncile eski dini olan putperestlikten de birçok şey sokturmuş, yeni bir Hıristiyanlık dini kurmuştu.


Musevilik ve İsevilik - Bütün peygamberlerin getirdiği dinin aslı İslam’dır. Çünkü itikatta ayrılık yoktur. Sadece amele ait hükümlerde farklar vardır. Bunun için, her peygamberin getirdiği din, kendi ismiyle anıldı. Musa aleyhisselamın dinine Musevilik, İsa aleyhisselamın dinine de İsevilik dendi. Kitapları tahrif edilince, Yahudilik ve Hıristiyanlık adını aldılar. Yani Musevilik Yahudilik, İsevilik de Hıristiyanlık değildir.


  • 3 - ) Brahmanizm
Brahmanizm, kalıtım yolu ile geçen bir kast bölünmesine dayalı toplumsal bir inancı ihtiva eden Hint dinidir. Kast, imtiyaz bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış toplumsal sınıfların her biridir. Hindistan’daki İslam âlimlerinden Mazher-i Can-ı Canan hazretleri buyuruyor ki: (Brahmanizm İsa aleyhisselamın miladından asırlarca evvel Hindistan’da zuhur etmiş hakiki, ilahi bir din idi. Sonraları bozularak, kâfir oldular.)


  • 4 - ) Budizm
Brahma inanışının değiştirilmiş bir şeklidir. Buda’nın felsefi düşüncelerini kabul edip yolunda yürümektir.


  • 5 - ) Hinduizm
Çeşitli görüşleri, dini inanışları, mitolojik davranışları ve ibadetleri içine alan ve Hindistan’da yaşayan Hinduların tâbi olduğu inançlar ve görenekler ile dini ve sosyal kurumların tamamına verilen ad. Tek başına bir dini inanış biçimi olmaktan ziyade sosyal bir sistem olarak yaşayan Hinduizmin dini temelleri Veda dinine ve Brahmanizme dayanmaktadır. Bu sebeple zamanımızda Brahmanizmle Hinduizmin birbirinin yerine kullanıldıkları görülmektedir.


  • 6 - ) Şamanizm
Nuh aleyhisselamın ve Yafes’in dinini, nasihatlerini unutarak, hayvan gibi yaşamaya başladılar. Yıldızlara, aya, güneşe, heykellere, cinne tapınmaya koyuldular. Çeşit çeşit yollara ayrıldılar. Böyle, uydurulan, meydana çıkan sapık yollardan biri, Şamaniliktir


  • 7 - ) Mecusilik
İran ve Hindistan halkından bir kısmının mensup olduğu bozuk inanışlardan biridir. Bu inancı kabul edenlere “Mecusi”, rahiplerine de “Muz” denir. Hindistan ve civarında yaygın bulunan Brahmanların bir şubesi olan Mecusiler, ateşe, ineğe, timsaha taparlar.


  • 8 - ) Lamaizm.
Tibet ve Moğolistan’da halkın çoğunluğunun inandığı bozuk bir inançtır. Tibetçede bulunan “La-ma” (= üstün) dan doğan bu kelime, aynı zamanda bir unvan olarak da kullanılır. Lamaizm, Budizm ile tabiata tapınmanın, bir tür karışımıdır. •


Çok Daha Geniş Bilgi için Bkz..Huzura Doğru.com Bu Bilgiler Alındığı Site   • 9 - ) Çok Daha Geniş Bilgi için Bkz.. Beşeri Dinler ve Demokrasi ne demektir



Batıl Dinlerin Özellikleri ve Doğuş Sebepleri
BATIL DİNLERİN ÖZELLİKLERİ
1- İnsanlar tarafından ortaya konmuştur.
2- Çok tanrılı dinlerdir.
3- Mensuplarının başka bir din seçme hakkı yoktur.
4- İlme akla yer vermez.
5- Ruhlara, gök cisimlerine, güç sezilen varlıklara tapılır.
6- Hayat, ıstırap kabul edilir. Doğan için ağlanırken ölen için de kurtulduğu kabul edilir.


BATIL (SAPIK) DİNLERİN DOĞUŞ SEBEPLERİ:
1- İnsanın inanma, tapınma ihtiyacından,
2- Olaylar karşısında sığınma, korunma ihtiyacından,
3- Bazı yerlerde ve varlıklarda güç sezme sonunda,
4- Ölen büyüklerin öldükten sonra heykellerinin yapılıp tapınılması sonucu,
5- Gerçek inancın bozulması ve yaratıcı inancın şekillendirilmesi ile,
6- Toplum düzenini sağlamak için koyulan kuralların dine dönüşmesi (Konfüçyüs gibi) sebeplerden dolayı batıl dinler doğmuştur. Mustafa Öselmiş


  • Beşeri Dinler veya ideolojiler Tamamen
  • Dünyaya
  • Yönelik
  • İlahi Kanunları Yok Sayan ve Ahiret Olmayan
  • Hayayı ve Ahlakı Pek Önemsemeyen Bir Dindir...  
  • Muharref Yahudilik ve Muharref Hristiyanlık da bu beşeri din veya ideolojiye ayak uydurarak hayatını idame etmektedir.


“Kim dinini münaşakalara hedef yaparsa çok sık görüş değiştirir” (Ömer b. AbdulAziz Sünneni Darimi-1/91, K.M..29)

Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…

Allah’ım, Senden asla sarsılmayan iman, bitmez tükenmez rızık ve cennet-i KHuldun yüksek derecesinde Resulullah’a (a.s) beni ve ailemi arkadaş yapmanı Sendan istirham ederim.
Derleme Ebubekir YASİN



سُبْحاَنَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَاشَرِيكَ لَكَ اَسْتَغْفِرُكَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ



En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet. Allah'a hamdolsun ki, bana ömrümün bir bölümünü Kur'an'ın gölgesi altında yaşama imkanını bağışladı. Bu dönemde hayatımın bugüne kadar ki bölümünde hiç tatmamış olduğum bir nimetin hazzını duydum. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran nimetin hazzını.. Kur'an-ın Gölgesinden Mesajlar Şehid Seyyit Kutup

Rabb olarak Allah'tan, Din olarak İsalam'dan, Resul ve Nebi olarakta Muhammed'ten(a.s) Razı oldum; ve kayıtsız ve şartsız teslim oldum Sen Şahitsin Rabbin EBUBEKİR YASİN Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…




Eraykitap ilmin kısa yolu © 2009 - 2025 Tüm hakları saklıdır. // Designed by Eraykitap.com //