Bu sûre Kur'an-ı Kerim'in en kısa süresidir. Bu ülkenin 65 milyon
insanının % 98"i bu sureyi bilmektedir. Sure kısa olduğu gibi ayetleri de
kısadır. Çocukluğumuzda ilk ezberlediğimiz surelerdendir. Mekke devrinde nazil
olmuştur, üç ayettir.[1]
1- Biz sana kevseri verdik.
2- Sende
Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
3- Şüphesiz
sonu kesik olan sana kin tutandır.
Kelimelerdeki harfler birbirine
o kadar uyumluki, bir kuyumcunun, en harika bir süs
eşyasını en hassas aletlerle, en hassas bir şekilde işleyişinden daha hassas.
Harfler dilimizde
sanki bir şelalenin damlaları gibi. Cümle ise sanki bir nehrin etrafına hayat
saçarken akışı gibi bir akış.
Dünyanın en harika
çiçeklerinden bir demet yapılmış. İşte Allah (c.c) de kıyamete kadar gelecek
olan insanların dillerinde virt olsun, zikir olsun, moral olsun, gönüllerim hoş
tutsunlar ve ona bağlansınlar, hayatlarına hep dayanak olsun, ona güvensinler
diye kısacık bir sure indirmiş.
Allah (c.c) Mekke'li müşriklerin bir iftirasına cevap veriyor. Onlar
şöyle diyorlardı. "Muhammed bu kitabı kendisi uyduruyor." Allah (c.c)
de Bakara Suresinde; "Eğer kulumuza indirdiğimiz ayetler ve sureler
konusunda şüphe içerisinde iseniz, yani "Muhammed kendisi uyduruyor"
diyorsanız O zaman buyurun siz de bir sure getirin" diyor.[2]
Siz de Arapsınız,
Muhammed sizin aranızdan çıktığı için, o da Arap. Sizin bildiğiniz dili O
biliyor, O'nun bildiği dili siz biliyorsunuz. Buyurun Mekke'nin bütün
ediplerini, şairlerini, nesir ve nazm yazarlarını bir
araya getirin ve onlar el birliği yaparak, Kur'ân'ın
benzeri bir sûre getirsinler. Kevser suresine denk bir sure getirsinler. Eğer
gücünüz yetmezse, Allah'tan başka ne kadar yardımcınız varsa onları da çağırın
diyor Allah (c.c). Aynı meydan okumaşimdiki kafirler
için de geçerli.
Bu sûre şu
olay üzerine nazil olmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in üç tane oğlu
dünyaya geldi. Hepsi çocuk yaşta vefat ettiler. Bir rivayete göre oğlu Abdullah
öldüğünde, bir başka rivayete göre oğlu İbrahim öldüğünde, Mekke'nin
imansızları, her an Allah'ın nurunun sönmesini bekleyenler sevinivermişler.
Efendimizin çocuğu öldüğü ve ondan sonra da erkek çocuğu olmadığı için,
Peygamberimizin ölümü ile de bu davanın son bulacağını söylüyorlar. Araplar
arasında da erkek çocuğu olmayanın neslinin tükeneceğine inanış vardır. Çünkü
onlar bir ayet-i kerimede bildirildiği gibi şu inançtadırlar. "Kendilerine
"kız çocuğun oldu" diye müjde getirildiğinde yüzü kararır,
kinlenir."Yani kız çocuğunun olmasından
memnun olmaz, bundan utanç
duyar. Mekke'li müşriklerin durumu bu.
Günümüzde de aynı
durumda olan insanlar var. Mekkeli müşrikler, başta As b. Vail,
Efendimizin çocuğu ölünce sonu'kesik anlamına gelen "Ebter" kelimesini kullanıyorlar. "Kendisinin de
ölümü ile bu İslâm Davası da bitecek, İslâm nuru da sönecek böylece toprağa
karışıp gidecek" diye Mekkeli müşrikler birbirlerine müjdelemektedirler.
Efendimiz de bir
insandır. Can, kan taşımaktadır. O da bu söz üzerine üzülür. Üzüntüsü Rabbim
tarafından bilinir. Allah (c.c) Cebrail'i gönderir. Cebrail ile beraber bu
sûreyi gönderir. Cebrail bir gün gelir ve Peygamberimize bu sureyi indirir.
"Biz sana kevseri verdik."
Kevser; hayrın çok
olması manasına geliyor. Allah (c.c) Peygamber (s.a.v)'e biz sana kevseri verdik diyor. Yani dünyada bir insana verilebilecek
en değerli şeyi sana verdik. Bu dünyada bir insana verilebilecek en değerli
şey.nedir? O gün için sevgili Peygamberimize verilen en değerli şey
"Peygamberliktir." Dünya bir tarafa o peygamberlik bir tarafa. Peki
bu gün? Bu gün için de bize verilen en değerli şey Allah'a imandır. Dünya bir
tarafa imanımız bir tarafa.
İşte Peygamberimize
verilen o "peygamberlik" en büyük nimet. Ve o peygamberlikle beraber
gelen Allah'ın ayetleri, en büyük hayırdır. En çok hayır işte ondadır.
Şöyle de anlaşılır
ayet; "Sana diğer peygamberlerden daha fazla ümmet verdik." gerçekten
de öyledir. 1400 seneden beri geçen milyonlarca müslüman
Peygamberimizin adı anıldığında O'na "salat-u
selam" getirirler. Bu gün de dünyanın her yerindeki 1,5 milyar müslüman Peygamberimizin adı anıldığında O'na salatu selam getirmektedir.
Rabbim ebter'e karşılık Peygamberimize "Kevser"i
vermiştir. Cennetteki kevser ırmağım ve onun
toplandığı Kevser Havzını vermiştir. Efendimize ebter diyenlerin sonu gelmiş, kendisine kevser
verilen peygamberimizin davası ise yayılarak gelişmiş, günümüze kadar gelmiş
ve kıyamete kadar da devam edecektir.
Ehl-i Beyt;
1- Soyundan gelenler
2- O'nun
yolundan gidenler.
Hepimiz kendimizi ehl-i beyt sayabiliriz. O'nun
yolundan gittiğimizden dolayı.
Mekke'li müşriklerin sonu gelmiştir. Bugün 20. Asırda
"Ben As b. Vail'in torunuyum" diyen bir tek
insan yok. Yolundan giden var, o ayrı. Ama soyundan geldiğini iddia eden yok.
Ama Peygamberimizin yolun--dan giden milyarca insan var. Aynı zamanda soyundan
olduğu için iftihar eden milyonlarca insan var. Hangisinin sonu gelmiş,
hangisinin sonu bitmiş.?
Yani Hz. Fatırha validemizle Peygamberimizin
soyu devam etmiş, ama erkek çocuklarıyla Ebu Cehil'in
soyu gelememiş. Hatta Ebu Cehil'in oğlu İklime müslüman olmuş ve İslâm'ın yavuz bahadırlarından olmuştur.
Bu sure bu gün bize
şunu söyler. Dinime düşmanlık edenlerin sonu gelecektir. İslâm dinine diş bileyenierin sonu gelecektir. İslâm devam edecektir.
Öyle olunca,
"Rabbin için namaz kıl ve Rabbin için kurban kes." Mekke müşrikleri
de bir şeyler yapıyorlar. Kabeye gelip kendilerine
göre birşeyler yapıyorlar, putlarının önünde
kurbanlar kesiyorlar.
Bu sûre Mekke'de nazil
oldu. Kurban bayramı Medine'ye hicret» edince ilan edildi. Öyle olunca Kurban
bayramından öncede, tarih boyunca insanlar Allah için veya putları için kurban
kestiler. Rabbimiz de efendimize; "Rabbin için namaz kıl, kurban
kes." buyuruyor.
Rabbim diyor ki;
"Sen büyüyeceksin, senin ümmetin büyüyecek, bu ' din dünyayı aydınlatacak.
Öyleyse bu yolda yürürken namaza devam et, kurban kes." Biz de asırlardır
namazımızı kılmaya, kurbanımızı kesmeye devam ediyoruz elhamdülillah.[3]