MUHAMMED SUESİ 2

 


MUHAMMED SUESİ

 

Bu surenin bir ismi de "Kıtal Sûresi"dir. 2. ayetinde sevgili Peygamberimizin ismi geçtiğinden dolayı, "Muhammed Sûresi" diye isimlendirilmiştir.

Medine'nin ilk yılında, Bedir Harbinden önce nazil olmuştur. Bu sure-i celile, Müslümanların hiç harb etmediği bir dönemde, harbe ha­zırlanmaları, harb hukuku hakkında bilgi edinmelerini hedeflemiştir. Tabiki yalnızca hedef bu değildir. Başka konular da işlenmiştir.

Müslümanlar Mekke'de, 13 yıl süren bir zaman zarfında, kendi iç hazırlıklarını tamamlamışlar. Dünya insanına Allah'ın mesajını götüre­cek hem bedeni, hem de ruhi olgunluğa erişmişler.

Medine'ye hicretten sonra, Bedir Harbine eli silah tutan 313 kişi ka­tılmıştır.

Bu olgun insanların karşısında ise; bâtil'ı savunan, inkâra yönelen ve her türlü karanlıktan zevk alır hale gelen bir insan topluluğu ki; bu sû­rede ifade edildiği gibi, hayvanlar gibi yiyip içen, insanlar gibi yaşa­maya çalışan ve sonunda cehenneme düşen, bir kafir topluluğu var.

O gün Mekke'de, Medine'de İslam'a karşı savaşan Ebu Cehil'lerin neslini, bugün devam ettirenler dünyanın her yerinde mevcutturlar.

Sineğin gülden tiksindiği gibi, Sevgili Peygamberimize inen ayetler­den tiksinen insanlar var. Onlar da savaşıyorlar, tağut yolunda müca­dele veriyorlar. Tağut'un ayakta kalabilmesi için mallarını infak ediyor­lar.

Peki sonunda kim galip gelecek? Rabbim bunun cevabını birinci aye­tinde veriyor.[1]

 

1- İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini (Allah) boşa çıkardı.

"Kafirler" kelimesinden sonra "Allah yolundan alıkoyma" fiili geliyor. Böylece Allah yolundan alıkoyma fiilinin, kötü hareketin, inkarcılıktan kaynaklandığını bize haber veriyor Rabbim.

Bu gün dünyayı gözünüzün önüne getirdiğinizde, İslam'a karşı çıkan­ların imansız kâfirler olduğunu göreceksiniz.

1400 seneden beri İslam'a karşı mücadele veren bu insanların çalış­malarının sonucu ne olmuştur? Rabbim cevap veriyor; "Allah onların bütün yaptıklarını boşa çıkarmıştır." Bu ifade hem dünyayı, hem de ahi-reti açıklayan bir ifadedir. Kafirlerin iyi işleri de, ahirette kendilerine fayda vermeyecektir.

Mekke'lilerin Peygamberimize karşı yaptıkları hep boşa gitmiştir.[2]

 

2- İman edip ameli salih işleyenlere ve Hakkın ta kendisinin, Rablerinden Muhammed'e indirildiğine iman edenlere gelince, onla­rın günahlarını afvetti ve durumlarını düzeltti.

Günümüzde kendisini Allah'tan daha merhametli kabul eden ve mü'-min olduğunu iddia eden insanlarımız vardır.

Kur'an-ı Kerim'de Ehl-i Kitab'ın kafir olduğunu, Hrı s ti yanların İsa (as)'a, Allah'ın oğlu dediklerini, Yahudilerin Tevrati tahrif ettiklerini, haber veren bir çok ayet olmasına rağmen; 'Ehl-i Kitab da cennete gi­decektir, Kur'an'a inanmak mecburi değildir." diyenler var.

Bu ayeti kerimede Allah (cc); "Bir hak olarak, Muhammed'e indiri­lene iman edenler" kısmın da özellikle belirtmiştir. Yani imanın şartla­rından bir tanesi de Peygamberlere imandır. Fetih suresinin onüçüncü ayetinde "Kim Allah'a ve Rasûlüne iman etmezse biz, o kafirler için alevli ateşi hazırladık" buyurur ve Hz. Muhammede imanı şart koşar.[3]

 

3- Bu, kafirlerin batıla uymaları, iman edenlerin de Rablerinden olan hakka uymaları sebebiyledir. İşte Allah insanlara bu gibi misal­ler verir.

Allah niye kafirlerin işlerini boşa çıkarır? Ve Allah (cc) niye iman edenlerin durumlarını düzeltir?

Kafirlerin, şu anda mü si umanlar aleyhine, Kur'an aleyhine, sevgili Peygamberimiz aleyhine ve O'nun hadislerine karşı kurulmuş bütün tu­zaklar boşa gidecektir. Çünkü bunlardan daha güçlü imkanlara sahip olanlar, bundan 100 - 150 sene önce Kur'an'a ve hadislere karşı öyle­sine amansız bir mücadeleye girdiler (bunlara müsteşrikler denili­yor) devlet desteği ile onlar dahi başarılı olamadılar. Onlar başarılı olamadılar da günümüzdeki bir kaç cılız ses mi başarılı olacaktır? Bu mümkün değildir. Siz Kur'an'a ve Sünnete sımsıkı sarılarak hayatınıza devam edin.

Peki niye onların işleri boşa çıkar? Rabbim cevap veriyor; "Çünkü onlar bâtıl'a (abi olurlar."

Mü'minîer ise gerçeğe tabi olurlar. Gerçek ise Allah (cc)'tan gelmiş­tir.[4]

 

4- Kafirlerle (harpte) karşılatılınız zaman, hemen boyunlarına vu­run. Onları sindirdiğiniz zaman bağı Siki bağlayın (esirleri yakala­yın). Ondan sonra ya karşılıksız salıverin veya fidye karşılığında salı­verin. Harp bütün ağırlıklarını bırakincaya (harp sona erinceye) ka­dar bu böyledir. Allah dileseydi onlardan intikam alırdı. Ancak bu bazınızı bazınızla denemek içindir. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini boşa çıkarmayacaktır.

5- Onlara yol gösterecek ve durumlarını düzeltecek.

6- Onları tarif ettiği cennete koyar.

İşkencenin her türlüsüne maruz kalmış o müminlere diyor ki Rabbim; "O kafirlerle karşı karşıya geldiğinizde kılınçlannızı boyunlarına vurunuz."

Günümüzde "Hümanizm" aldatmacası ile dünya insanı aldatılmakta­dır. Ama bir ingilize karşılık yüzlerce Filistinli ve Afrikalı veya bir başka devletin veya milletin evladı öldürülmektedir. Onlara göre hü­manizm kendi insanları için geçerlidir.

Bu ayette esirler hukuku belirleniyor. Esirler ya fidye karşılığında, ya da karşılıksız olarak serbest bırakılabileceği belirtilmektedir. Harb sona erdiğinde boyunlara vurmak yoktur. Hatıra şu gelebilir? "Allah (cc) şu kafirlerin ellerini kurutuverse veya kötü söyleyen dillerini konuşamaz hale getiriverse" diye. O zaman im­tihanın anlamı kalmazdı. Allah dilemiş olsaydı, kendisi onlardan intika­mını alırdı. Ama Rabbim bir başka ayetinde; "Allah sizin ellerinizle (bu zalimlere, bu canilere, bu insanlık alemine zulmeden insanlara) azab

etmek istiyor."[5]

Elinde bir şişe bulaşıcı hastalık mikrobu taşıyan bir insan bu şişeyi insanların içme suyuna veya havasına bırakmak istese kirn buna izin verir? AİDS veya kansere yakalanan insan hastalanır ve eceli gelince ölür. İnkar, küfür mikrobu yayanlar bunlardan daha tehlikelidirler çünkü ona yakalananlar ebediyen cehennemde yanarlar. Onun için inkara karşı mücadele herşeyin üstünde olmalıdır.

"Arrafe" yani dünyada tarif ettiği cennetine koyar.

Bir de; "Arfe" Arabin dilinde en güzel kokuya denir. Ondan fiile dö­nüştürülüyor. "Onlara bu dünyada koklattığı cennetine koyar." diyor Rabbim.

Hani Uhud'da etrafına şöyle bir bakıpta, kokladıktan sonra "Cennetin kokusunu alıyorum" diyerek, Sevgili Peygamberimizin getirdiği dini ko­rumak üzere düşmanların arasına dalan ve orada şehit olan o sahabe dünyada iken cennetin kokusunu almış insanlardandır.[6]

 

7- Ey iman edenler, eğer sız Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.

8- Kafirlere gelince, onlar için yıkım vardır ve amellerini boşa çı­karmıştır.

9- Bu, Allah'ın indirdiklerini beğenmemeleri sebebiyledir. (Allah) onların amellerini boşa çıkardı.

Burada iman edenlerle, inkar edenlerin durumu karşılaştırılıyor.

"Ayak kaymasi"nm manası; vücudumuzu taşıyan ayakların kayması anlamına geldiği gibi, bir milletin toptan yıkılması anlamına da gelir. İşte Allah (cc) inanların ayaklarını kaydırmaz ve onları geriye götür­mez. Veya imanlarında onları sabit tutar, imanlarına zarar gelmez.[7]

 

10- Yeryüzünde gezip, daha öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah onları yerle bir etti. Bu kafirler içinde benzer­leri vardır.

Onlar Allah'ın indirdiğinden iğreniyorlar, tiksiniyorlar. İşte o sebeple Allah (cc) onların işlerini boşa çıkarıyor.[8]

 

11- İşte böyle. Allah iman edenlerin mevlasıdır. Kafirlerin mevtası yoktur.

12- Şüphesiz Allah, iman edip ameli salih işleyenleri altından ır­maklar akan cennetlere koyacaktır. Kafirler ise (bu dünyada) fayda­lanırlar, davarların yediği gibi yerler. (Ahirette)Onlarm yeri ateştir.

Dünyayı gezerken, seyahatler yaparken, geçmişlerin bıraktıkları haşmetli binalara ve onların enkazlarına bakıp ibret alın. O seyahete çıkan insanlar, koca koca şehirlerde yaşayan zalimlerin sonunun ne ol­duğunu görüp ve günümüzdekilerin de bir gün aynı şekilde olacaklarını düşünsün.

Mü'minlerin dostu ve yardımcısı Allah'tır. Kafirlerin dostu ve yardım­cısı yoktur.[9]

 

13- Seni şehrinden çıkaranlardan daha kuvvetli olan nice şehirleri helak ettik de, onları kurtaran olmadı.

Ad kavmi, Semud Kavmi gibi, taşları oyarak evler kuranları Allah helak etmiştir. Bunlar mı başaracaklarını zannediyorlar? Daha güçlüle­rini Allah helak etmiştir,

Allah (cc) güniimüzdekilerden daha güçlülerini helak etmiştir. Bizans gibi , Roma gibi.[10]

 

14- Apaçık bir delil üzerine olan kişi, hevasina uyan, yaptığı kötü­lük kendisine güzel gösterilen gibi olur mu?

15- Müttakilere va'dolunan cennetin durumu şudur: Orada bozul­mayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere lezzet ve­ren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları vardır. Onlar için orada her   türlü   meyva   ve   Rablerinden   mağfiret   vardır.   Hiç   bu (cennettekilerle), ateşde ebedi kalan, kaynar su içirilen ve bağırsak­ları parça parça edilen gibi olur mu?

Allah (cc) bu ayette cenneti tarif etmektedir.

1-  Bozulmayan sular,

2- Tadı bozulmayan sütler,

3- İçenlere tatlı gelen cennet şarapları,

4- Süzülmüş bal ırmakları vardır. Her türlü meyvalar vardır.

Hayvanlar yemlerini yerken, yiyeceğini verenin Allah olduğunu dü­şünmeden yerler. İşte kafir de yemeğini böyle yer. O meyvanın içeri­sine kokuyu, tadı, ve rengi koyanı hiç düşünmez,

Mü'min, elmanın güzelliğinden, Rabbinin güzelliğini anlayan kişidir. Hz. Ali; "gördüğüm her şeyde Allah'ın ilmini, sanatını, güzelliğini görü­yorum." demiştir. İşte bunu gören insan cennetin nimetlerini hakeder.

Bu dünyada Allah'a yönelip inabet suyundan içmeyenler, Kur'ân ayetleriyie arınıp, safvet sütüne kanmayanlar, Allah'ı herşeyden fazla severek muhabbet şarabını içmeyenler; cennetin bu nimetlerine layık olamazlar.[11]

 

16- Onlardan bir kısmı seni dinler. Yanından çıkınca kendilerine ilim verilenlere: "O, biraz önce ne söyledi?" dediler. Allah onların kalplerini mühürledi de onlar nevalarına uydular.

17- Hidayeti bulanların ise hidayetini artırdı ve onlara takvaların, verdi.

18-  Onlar  (kıyamet)  saatinin  ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Şüphesiz onun şartlan geldi. Onlara (saat) geldiğinde öğüt almaları onlara ne fayda verir?

19- Bilki AHah'dan başka ilah yoktur. Kendi günahına, mü'mın erkek ve mü'min kadınlara istiğfar et. Allah dönüp dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.

Bu ayette, "Kur'an ölülere okunur mu? sorusunun cevabı vardır. Namazda okuduğumuz Rabbena duasında da vardır. "Rabbim! Beni anamı, babamı affet."[12]

Hergün namazımızın sonunda selam vermeden önce okuduğumuz bu; "Rabbenağfirli" diye başlayan ayetle biz kendimize, anne babamıza ve bütün mü'minlere dûa ediyoruz. Dua ederken, Kur'ân'dan bir ayet okuyoruz. Böylece Ölülerimize ve dirilerimize Kur'ân okuyarak dûa et­miş oluyoruz.[13]

 

20- İman edenler: "(Savaşı emreden) bir sûre indirilmeli değil miydi?" diyorlar. Manası açık bir sûre indirilip orada harpden bah­sedilince, kalplerinde hastalık olanların ölümden baygınlık geçirenle­rin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Onlara yakışan da odur.

Kur'an-ı Kerim'in de Allah (cc) bizi; "niçin yapmadığınız veya yapma­yacağınız şeyler söylersiniz?" diye uyarır.

Yapamayacağımız, şeyleri söylemememiz, veremeyeceğimiz şeyleri vadetmememiz gerekiyor. Mü'minler sözlerinde duran, münafıklar ise sözlerini yerine getirmeyen insanlardır diye hadis vardır.

Yirminci ayetinde Allah (cc), Medine'deki münafıkları bize tanıtıyor. Onlar diyoıiarki; "Allah bize niye harbi emretmiyor? Harble ilgili ayet indirilseydi ya!" İlk olarak Hac Suresi 39. ayetinde, saldırıya karşı durmak için izin verilmiştir.

Allah(cc); Harble ilgili ayet gelince, kalplerinde hastalık bulunanla­rın, -ölüm gelince gözü baygınlık geçiren adamın bakışı gibi- sana bak­tığım görürsün diyor Peygamberine.

Gerçekten harbi isteyen samimi müslümanlar da var Medine'de. Aralarında münafıklar da var. Harb ayeti inince münafıklar samimi müslümanların aralarından sıyrılıveriyorlar. Bu yalnız Peygamberimizin zamanın da olmamıştır.

Geçmiş dönemlerde de aynı şekilde olaylar olmuştur. Bakara Suresinde anlatılan Talut ile Calut kıssasında olduğu gibi.[14]

 

21- İtaat etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddileştiğinde, Allah'a (verdikleri sözde) sadık kalsalardı elbette daha hayırlı olurdu. Allah'a itaat etmek gerekir.

Yani Allah (cc)'a akıl vermenin anlamı yok.

"Ya Rabbi bize harble ilgili ayet indir." diyenler bilsinlerki, Allah (cc) o konu ile ilgili ayetin ne zarnan indirilmesi gerektiğini, en iyi bi­lendir. O bizim yapımızı, kültürümüzü, bedeni, mali gücümüzü çok iyi biliyor. Rabbim diyorki; "Size düşen itaat etmektir, iş ciddüeştimi de, Allah'a vâ'dini hakkıyla yerine getirmek gerekir."[15]

 

22-Eğer yüz çevirirseniz yönetimi ele alırsanız, yeryüzünde gunculuk yapacak, akrabalık bağlarım parçalayacaksınız öylemi?

Bu ayetinde Rabbim kafirlerin yönetime gelmemelerine işaret eder.

Kafirler, insanları kendi çıkarı ve aklı doğrultusunda yönetecektir.

Rabbim bu ayetinde kafirlere ve münafıklara diyor ki; "Eğer yöne­time siz geçecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk yapar, aile bağla­rım param parça edersiniz."

Şu anda da aileler param parça olmuş. Aile fertlerinin her biri başka bir fikre kapılmış, beraber yapmaları mümkün olmaz hale gelmiştir.

Televizyonlara, gazetelere bakarsanız, her gün-karısını, annesini doğrayan, kaynanasını boğan, çocuğunu öldürenlerin haberlerini görür­sünüz. Nereden kaynaklanıyor bunlar? Allah'sız ve dinsiz bir eğitimden geçiyoruz. Rabbim de diyorki; "böyle olursanız, yeryüzünde bozguncu­luk yapar, aile bağlarını param parça yaparsınız.[16]

 

23- İşte onlar Allah'ın la'net ettiği, kulaklarını sağır, gözlerini kör

ettikleridir.

Herkes kendi yaptıklarıyla gözünü ve kulağını kapatır. Yoksa Allah kimsenin gözünü ve kulağını, ona iradesiyle seçme hakkı vermeden ka­patmaz. Güneş varken gözünü kapatan kimseye, güneşin yol göster­mesi mümkün değildir.[17]

 

24- Kur'an'ı (n manasını) düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üstünde kilitler mi var?

Kur'an'm manası üzerinde düşünmezler mi hiç? Yoksa kalplerinde ki­lit mi var?

Bizler kalpleri kilitli olanların kalplerini açmak için anahtarlar bulalım ve kilitleri açalım. Kendisini Kur'an'a karşı tamamen kapatan insanlar olduğu gibi, başkası tarafından her tarafı çepeçevre kuşatılmış insanlar da var. Önce çevre etkisindenuzaklaştırmalı, sonra gönül kapısının ki­lidi açılmalı.[18]

 

25- Hidayet kendilerine apaçık belli olduktan sonra geri dönüp gi­denlere (yaptıklarını) şeytan güzel gösterdi ve onlara uzun emeller verdi.

İnsanlar, bu kafirlerin nasıl olup da böyle davrandıklarına şaşıyorlar. Rabbim buna cevap veriyor; "Kendilerine hidayet geldikten sonra geri­sin geriye dinsizliğe dönenler varya!, işte onlara şeytan yaptıklarını süsleyiverir, ve onlara uzun emeller verir." Bir başka ayetinde de Rabbim şöyle buyurur; "Şeytan onların amellerini süsledi."[19]

 

26- Bunun sebebi; Aliah'm indirdiklerinden hoşlanmayanlara; "Bazı işlerde size uyacağız" demeleridir. Halbuki Allah onların gizle­diklerini biliyor.

27- Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alır­ken nasıl olacak bakalım?

28- Bunun sebebi: Allah'ı gazablandıran şeye uymaları ve rızasın­dan hoşlanmamalarıdır. Onların amellerini boşa çıkardı.

Şeytan niye onların amellerini süslü gösterir? Rabbim bu ayetlerinde bu sorunun cevabını veriyor.

27. ayet kabir azabının olduğuna dair bir işarettir demiş müfessirler.

Bir de can alıcı "Melekler" den bahsediyor. Can alıcı yalnız "Azrail" değil, onun emrinde sayısını bilmediğimiz melekler olduğunu anlıyoruz bu ayetten.[20]

 

29- Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın onların kinleriı dışa çıkarmayacağını mı zannettiler.?

Yani, kinleri içlerinde kalacak meydana dökülmeyecek, kimsenin di haberi olmayacak mı sandılar? Bilakis ortaya dökülecek ve onlar rezil olacaklardır.[21]

 

30- Dileseydik onları sana gösterirdik ve sen de simalarından on­ları tanırdın. Elbette sen onları seslerinin tonundan tanırsın. Allah onların amellerini biliyor.

Münafıkları konuşmalarından anlıyoruz. Adam şöyle bir konuştumu siz onun ne demek istediğini anlarsınız.[22]

 

31-Andolsunki, sizin içinizden mücahidlerle, sabredenleri belirle­memiz için deneyeceğiz ve (sizden sonra geleceklere bırakacağınız) ha­berlerinizi ortaya çıkaracağız.

Allah (cc) imtihan neticesinde bazılarının haberlerini ortaya çıkar­mak için imtihan etmektedir.

Bu çağda, bu zorluklarla mücadele edenlerin haberlerini gelecek nesillere Rabbim duyuracak ve kıyamete kadar devam ettirecektir.[23]

 

32-Şüphesiz inkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, hidayet kendilerine apaçık belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler sana hiçbir zarar veremezler. (Allah) onların amellerini boşa çıkara­cak.

Günümüzde; "Kur'an'ın dışında başka bir şey kabul etmeyiz" diyen­ler için bir cevaptır.[24]

 

33- Ey îman edenler, Allah'a itaat ediniz, Rasülü'ne itaat ediniz, amellerinizi boşa çıkarmayınız.

Amellerimizin boşa çıkmaması için Allah'ın Kitabına ve Efendimizin sünnetine sımsıkı sarılacağız.[25]

 

34-Şüphesiz inkar edenleri, Allah yolundan alıkoyanları, sonra kafir olarak ölenleri, Allah katiyyen afvetmeyecektir.

35- Siz üstün iken gevşeyip, barışa davet etmeyin. Allah sizinle be­raberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

Allah'ın yolundan alıkoyma işlemi, bir avuç insan tarafından yürütül­mektedir. Rabbim diyor ki; "Siz gevşemeyin." Çalışmanıza devam edin bir kaybınız olmayacak, zarar etmeyeceksiniz diye ihtar ediyor.[26]

 

36- Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder ve sakınırsanız size mükafatını verir ve sizden mallarınızı (n hepsini) istemez.

37-Eğer onları (mallarınızın hepsini) istese ve isteğinde ısrar et­seydi, siz cimrilik yapardınız ve kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

38-İşte sizler Allah yolunda infak etmeye çağrılanlarsınız. İçinizden baz.sı cimrilik yapıyor. Kim cimrilik yaparsa kendine cim­rilik yapimş olur. Allah zengindir. Sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz yerinize başka bir toplum getirir. Sonra onlar sizin gibi olmaz­lar.

Allah(cc) verdiği azıklardan, yine Allah yolunda harcamamızı veya bu yolda çalışanlara vermemizi istiyor. Peki hepsini mi? Hayır, eğer hepsini isteseydi, insanoğlu cimrilik edip, o malları sanki kendi irade­siyle kazanmış gibi vermemek için direnirdi. İşte Allah (cc) bizleri kendi yolunda infakta bulunmaya çağırıyor ve böyle bir şerefi reddeden­lerin de ancak kendilerine zararının dokunacağını bildirmektedir. Eğer bizler Allah'ın dinine yardım etmezsek, Allah kendi dinini ikame ettire­cek başka bir toplulukta yaratır. Biz Allah'ın bize verdiği nimetlerden in fak edenlerden olmaya çalışalım.[27]

 



[1] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/153-154.

[2] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/154.

[3] Ayrıca bak Bakara 62, Maide 69.

  Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/155.

[4] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/155-156.

[5] Tevbe 14.

[6] Buhari megazi/17.

  Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/156-158.

[7] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/158.

[8] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/158-159.

[9] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/159.

[10] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/160.

[11] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/160-161.

[12] İbrahim 41.

[13] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/161-162.

[14] Bak. Bakara/246-252.

  Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/162-163.

[15] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/163-164.

[16] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/164.

[17] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/164-165.

[18] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/165.

[19] Neml/24.

  Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/165-166.

[20] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/166.

[21] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/166-167.

[22] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/167.

[23] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/167.

[24] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/168.

[25] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/168.

[26] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/168-169.

[27] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/169-170.


Önceki Sayfa
Fihrist
Sonraki Sayfa
Ana Sayfa Dön ///