1- Ha Mim.
Ha, Mim diye
başladığından halkımız "Hamimler" diye isimlendirmiştir. Mekke'de
nazil olmuştur.
Bu harflerle ilgili
bilgiler için Bakara Suresine bakınız.[1]
2- Apaçık
açıklayan kitaba yemin olsun ki!.
3 - Biz onu
mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz , uyarıcıyız.
4- 5-
Tarafımızdan bir emirle, her hikmetli iş, o gecede ayrılır. Şüphesiz biz
elçiler göndermekteyiz.
6- Rabbin
tarafından bir rahmet olarak (elçiler göndermekteyiz) Şüphesiz O işitendir,
bilendir.
7- Göklerin,
yerin ve ikisi arasindakilerin Rab h i di r. Eğer yakinen bilir ve inanırsınız.
Kur'an ayetlerinin apaçık olduğunu ifade ediyor Rabbim.
Madem Kur'an ayetlerinin manası açık. Öyleyse herkes
okuyup anlasa ya!. Niye biz Sevgili Peygamberimizin
anladığına muhtaç olalım?" diyenler var günümüzde. "Yani ben arabın Muhammed'ine bağlı kalmak mecbu-riyetindemiyim? Allah'ın kitabını ben O'ndan, (Muhammed
(as)'dan) daha iyi anlarım mantığını taşıyanlar var.
Eğer biz Kur'an'a iman ediyorsak; Kur'an
sevgili Peygamberimiz (as)'ı bize tanıtıyor.
Allah (cc) Kur'an-ı Kerim'de; Allah'a itaatan sonra, Peygambere itaati de bize emrettiğini haber
veriyor. Sevgili Peygamberimizin bize Kur'an'ı
öğrettiğini, ayrıca bilmediğimiz bir çok şeyi de bize öğrettiğini Rabbim Kur'an'da bildirmektedir. Kur'an
ayetleri hem açık, hem de açıklayıcıdır.
Kur'an-ı Kerim mübarek bir gecede indirilmiştir.
"Mübarek gece" hangi gecedir? Burada bildirilmemiş. Ama
"Kadir" Suresinde "O gecenin 'Kadir Gecesi' olduğunu, Bakara
Suresinde de, Ramazan Ayı'nda indirildiğini Rabbim bize bildirmiştir.
Kur'an bize, doğru ile eğriyi, iyi ile kötüyü ayırt etmemiz
için indirilmiştir. Bu bize Rabbirhizin bir rahmetidir.
Gökleri ve yeri
yaratamayan, her şeyi işitemeyen ve göremeyen birisi, her şeyi açıklayamaz.
Aklın bir sınırı vardır. Biz, gökleri ve yeri yaratan, ikisi arasındakileri de
yaratan Allah'a itaat edeceğiz.[2]
8- Ondan
başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizinde Rabbinizdir. Sizden önceki
ataları nızın da Rabbidir.
O'ndan başka yaratan,
yaşatan ve yöneten yoktur. Öldüren ve dirilten O'dur.[3]
9- Hayır
onlar şüphe içinde oyun oynuyorlar.
Bizler kervanı
yürütürken başkaları neler yapıyorlar? Ayet buna cevap veriyor. "Onlar da
şüphe içerisinde oyun oynuyorlar." Bu ayet bir imansızın iç dünyasının
fotoğrafını bize göstermektedir.
Bu imansızlar,
imansızlıkları içerisinde mutmain değiller. Hep şüphe içindeler.[4]
10- O halde
sen, gökyüzünün apaçık bir dumanla geldiği günü gözetle.
11- O
insanları bürüyecek. İşte o acıklı bir azaptır.
12-
"Rabbimiz! bizden azabı kaldır, biz iman edeceğiz" (diyecekler)
13- Onlarda
öğüt almak nerede? Onlara apaçık / açıklayan peygamber gelmişti.
14- Sonra
ondan yüz çevirdiler ve "öğretilmiş deli" dediler.
15- Şüphesiz
biz azabı azıcık kaldırdığımızda siz (inkâra) döneceksiniz.
"Duhan"; "Duman" anlamına gelir. Bütün
insanları da kuşatacaktır. Abdullah b. Mesud'dan
gelen bir rivayete göre, Sevgili Peygamberimiz Mekke'de daraldı. Bu daralma
kendi zatından değil, kendisine iman eden müslümanlara
yapılan zulümlerden dolayı idi. Sevgili Peygamberimiz bu zulüm gören insanları
görünce, yüreği yanıyor ve diyor ki; "Ya Rabbi!
Yusuf kardeşime yardım olarak Mısır halkına kıtlık vermiştin ya, bunlara da bir kıtlık ver de akılları başlarına
gelsin."
Bunun üzerine kıtlık
başlamış. Açlık öylesine bastırmışki; bedenler
zayıflamış, gözler ferini kaybetmiş. Her tarafı duman olarak görmeye
başlamışlar. Böyle bir zamanda Peygamberimize iman etmeyen bu insanlar,
Efendimize gelmişler; "Rabbine dua et, bu azabı bizden kaldırsın."
demişler.[5]
Peşinden de
eklemişler; "Ya Rabbi! Şu azabı bizden kaldır,
biz iman edeceğiz."
Bu tür olaylar Firavun
kavminde de olmuştur. Rabbim bu azabı onlardan kaldırıyor ama onlar inkara
devam ediyorlar.[6]
Kendisi apaçık olan ve
bize apaçık beyan etmek üzere gelen bir Peygamberimiz vardır. Rabbimize hamdolsun.
İmansızlar her türlü
mucizeyi görmelerine rağmen, Peygamberimize inanmamış ve O'ndan uzaklaşmışlar
ve de "O öğretilmiş bir mecnun " demişlerdir.
Duhan; Peygamberimizden gelen bir başka hadise göre,
Kıyametin alametlerinden olan bir duman, her tarafı kaplayacak, mü'minler için bir nezle etkisi yapacak, kafirler için ise
büyük bir azab olacaktır.[7]
16- O büyük
yakalama gününde biz intikam alacağız.
İlk intikam Bedir
Harbidir, denilmiştir. Fakat ayetin anlamı geneldir.[8]
17- Onlardan
önce biz Firavun kavmini denemiştik. Onlara değerli bir peygamber gelmişti.
18-
"Allah'ın kullarını bana verin, şüphesiz ben sizin için güvenilir
bir peygamberim"
(demişti)
Yani Allah'ın
kullarını kendinize kul yapmayın. Bu insanlar Allah için yaratılmıştır.
Yaratan, yaşatan ve yöneten Allah'ın kullarını kendinize kul yapmayın. Rabbim
Musa'ya (as); İnsanları, insanların tapınaklarından al ve Allah'a kul olmaya
davet et diyor.[9]
19- Allah'a
karşı büyüklük taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delille geldim.
20- Beni
taşlamanızda Rabbime ve Rabbinize sığındım.
Allah'a karşı büyüklük
taslamayın. Süleyman (a.s.)da;"bana karşı büyüklük taslamayın" diyordu.[10]
Peygambere karşı büyüklük taslamak, Allah'a karşı büyüklük taslamak demektir. 7
Rabbimize hamdolsun ki, bizler namazlarımızı kılarak alınlarımızı
Allah'ın huzurunda yerlere sürüyoruz. Ama öyle insanlar varki,
Rabbimin verdiği dille Rabbime karışı geliyorlar.
Musa (as) kavmine
diyor ki; "Sizin beni taşlamanıza karşılık ben sizin ve benim Rabbime
sığındım."
Öyleyse, ey müminler!
Siz de insanların ellerindekilerden korkmayın ve Allah'a sığının.[11]
21- Eğer
bana iman etmiyorsanız bari benden uzak durun.
Bu ayette,
Peygamberimize geçmişten bir örnek veriliyor. Hz.
Musa (A.S) ile Firavun'un, bize İbret olsun diye Kur'ân-ı
Kerim'de indirildiğini haber vermektedir.
Musa (A.S) kavmine;
"Eğer bana iman etmiyor ve peygamberliğimi inkar ediyorsanız o zaman beni kendi
halime bırakın. Benimle uğraşmayın" diyor.
Müslüman uzlete
çekilmez. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur; "Müslümanların arasına
katılan, onların eza ve cefalarına katlanan bir müslüman,
müslümanların arasına katılmayan, onların eza ve
cefalarına katılmayan müslümandan daha
hayırlıdır."[12] Biz
toplumun içerisinde olacağız. Ayet-i kerimede de Rabbim; "Gir kullarımın
arasına, gir cennetime" diyor. Yani cennetin yolu bu kulların arasından geçiyor.[13]
Burada Musa (A.S)'ın dediği şudur. "Mademki benim peygamberli-jğime inanmıyorsunuz öyleyse siz benimle niye
uğraşıyorsunuz. Bırakın ben kendi görevimi yerine getireyim. Bana iman
edenlerle birlikte olayım, bize sataşmayın, bize işkence yapmaya, bizi
öldürmeye kalkışmayın. Elinizdeki bu dünyevi imkânları Allah'ın dinini boğma
konusunda kullanmayın. Kendi işinize bakın." diyor.[14]
22- Onlar
suçlu bir kavim oldukları için Rabbine dûa etti.
Musa (A.S)'ın, o suçlu kavim için de dûa ettiğini ifade ediyor Rabbim.
Yunus Suresinin 88. ayetinde de duasını bizzat veriyor Rabbim: "Ya Rabbi! Firavun'a ve onun çevresindeki insanlara göz kamaştırıcı
nimetler verdin. Bol mallar verdin bu dünya hayatında. Ya
Rabbi! Onlar bu nimetleri, senin yolundan alıkoymak için kullandılar. Ya Rabbi! Bunların elinden mallan al, yerle bir eyle ve
onların kalplerine sıkıntı ver."
Günümüzde de gönlünde
imanı olan insanlar var. Allah'a, Peygambere imanı var. Ama mü'minlerin
yanında yer almıyor. Mü'minler'in yanında para yok
diyor. Firavunların yanında para var ve ben bunların yanında yer alacağım
diyor. Peki ama -Allah korusun- ya firavunlarla
beraber helak olursa. Bu dünya hayatında her şeyimiz sınırlı, yiyeceğimiz,
içeceğimiz, giyeceğimiz sınırlıdır. Bu sınırlı şeyler için firavunlarla beraber
olmayıp, iki dünyamızda da rahat edecek şeyleri tercih edelim. O yol da
peygamberlerin yoludur.[15]
23- (Rabbi dediki;) "kullarımı geceleyin yürüt. Muhakkak izleneçeksiniz.
24- Denizi
sakinken (yol halindeyken) terket. Şüphesiz onlar
boğulacak bir ordudur.
Bu ayette Rabbimin mü'minlere bir iltifatı vardır. O da kendisine iman
edenlere "kullarım" demiştir.
Musa (A.S)'a diyor ki;
benim kullarımı geceleyin al ve yürüt. Ama şunu da bilin ki, Firavun ve
orduları sizi takib edeceklerdir.
Batı, 8 defa yaptığı
haçlı seferlerine dokuzuncusunu ilave etmek için hazırlıklarını yapmaktadırlar.
Bu hazırlık bütün İslâm Alemine yöneliktir.
İki zorba kişinin bir
trene girip, trende yüz kişiyi dövme olayı vardır. İlk önce birini dövüyorlar.
Diğer 99 kişi ses çıkarmıyor. "Bana değmiyor ya"
diyorlar. Sonra en arkadan birini dövüyorlar, yine diğer 98'i ses çıkarmıyor.
Dövme işi sırayla devam ederken, diğerleri hiç ses çıkarmıyorlar. Derken bir
kadını dövmeye başladıklarında orada bir adam "durun be!" diye
bağırıyor. Bunun üzerine diğerleri de "durun!" diye bağırıyorlar.
Kalanların hepsi birden o ikisini dövüyorlar. Onun için ne kadar büyük olursa
olsunlar düşmandan korkmayacağız. Çünkü ondan büyük Allah vardır.
Rabbim denizi ikiye ayırıyor. Musa (A.S) ve ona iman edenler geçiyor, Firavun ve avenesi o denizde boğuluyor. Rabbim
onların boğulacaklarını daha Önceden Musa (A.S)'a bildiriyor. Onların geride
bıraktıklarını Rabbim sayıyor.[16]
25- Onlar
nice bahçeler pınarlar bıraktılar.
26- Nice
ekinler ve güzel konaklar (bıraktılar).
27- İçinde
eğlendikleri nimetleri (bıraktılar).
28- İşte
böylece onları bir başka kavme miras olarak verdik.
Allah(cc); Mustaz'afları, müstekbirlerin mallarına varis kılıyor.[17]
29- Onlara
gökler ve yer ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.
Bu ayet, Kur'ân'da bu konudaki tek ayettir. "Göklerin ve
yeryüzünün ağlaması!" Kâfirler için gökyüzü ağlamaz, yeryüzü de ağlamaz.
Günümüz yazar ve
tefsircilerimizden bir kısmının aklına bu yatmıyor, "Gökyüzünde melek
ağlamadı, yeryüzünde de insanlar ağlamadı" diye mana vermişler. Uzak bir
ihtimalle doğrudur.
Eğer bu konuda hadis,
sahabe ve tabiin sözü olmamış olsaydı bu manayı alırdık. Fakat sevgili
Peygamberimizden Ebu'l-Ya'la
El-Mavsilı Müsnedinde İbn Ebi Hatem
hadis kitabında, İbn Cerir-i
Taberi tefsirinde hadisler rivayet etmişler.
Peygamberimiz (S.A.V.); "Göklerin de, yeryüzünün de mü'min
için ağlayacağını" ifade ediyor.[18]
Bir hadisinde sevgili
Peygamberimiz; "Gurbette bir mü'min ölse ve onun
için hiçbir kimse ağlamasa, Ona gökler ve yer ağlar" buyuruyor. (İbni Ebi, Hatem'den
naklen, ibni kesir tefsiri.)
Teşbih edebilen yaradılmışlarm hepsinin, ağlaması da normaldir. Çiçekleri
üzüldüğünü ve sevindiğini isbat eden günümüz
teknolojisi, inşallah bunu da açıklayıverecektir.[19]
30- Andolsunki
İsrail oğullarım atçaltıcı azapdan
kurtardık.
31-
Firavun'dan (kurtardık). Şüphesiz O büyüklük taslayan israfcılardan
idi.
Kur'ân-ı Kerim'de 17 yerde israfdan
bahsedilmektedir. Bunun üç ayeti; yeme, içme gibi şeylerdeki israfdan, yani eşyanın israfından bahsediyor, ondört ayetle de insanın israfından bahsetmektedir.
Ekmeği çöpe atmak
nasıl bir israf ise, insanı da cehenneme atmak öyle bir israfdır.
Bu gün firavunun yolundan gidenler eğitim ve öğretim yoluyla, Kur'ân'dan ve Hz. Peygamberden
uzaklaştırma metodlarını uygulamakla, insanları
cehenneme atan müsriflerdir. Unutmasınlarki firavun
nasıl ki bu dünyada cezasını çekmişse onlar da cezalarını çekeceklerdir. Bunuda gözlerimiz görecektir.[20]
32- Andolsun.! Biz bilerek onları alemler üzerine seçtik.
33- Onlara, herbirinde apaçık imtihan bulunan ayetler verdik.
34- Şüphesiz
onlar şöyle derler:
35- "Bu
ancak bizim birinci ölümümüzdür. Biz diriltilmeyeceğiz.
36- Eğer
doğru iseniz bize babalarımızı getirin."
37- Onlar mı
hayırlı yoksa Tubba ve onlardan öncekiler mi? Biz
onları helak ettik. Çünkü onlar suçlu idiler.
38- Gökleri,
yeri ve ikisi arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
39- Biz o
ikisini ancak hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmezler.
Tubba1, Yemen'de
kurulan çok güçlü bir devletin kurucularının lakabıdır. Bu Tubba
halkını Mekke'Hler biliyorlardı. Tarihçiler M.S.
100-150 yıl daha yaşadığını ifade etmektedir. Bunların ellerinde çok büyük imkanlar
vardır ama Allah onları da helak etmiştir.[21]
40- Şüphesiz
hüküm günü, hepsinin belirlenmiş günüdür.
41- O gün
hiçbir dost, hiçbir dosta fayda veremez. Onlar yardımda olunmazlar.
42- Allah'ın
merhamet ettikleri hariç şüphesiz O herşeye gücü yetendir,
merhamet edendir.
43- Muhakkak
Zakkum ağacı
44-
Günahkarların yemeğidir.
Bütün insanlar mahşer yerinde
toplanacaklar. Hiç kimsenin birbirine faydası olmayacak. Yalnızca iman edenler
birbirlerine faydalı olacaklardır. Rabbim öyle diyor; "Ancak Rabbimin
merhamet ettiklerine yardım edilecektir." Peki ya
şefaat? Şefaat iznini de Rabbim verecektir. Günahkârların yiyecekleri de Zakkum
ağacından olacaktır.[22]
45- Erimiş
maden gibi karınlarında kaynar.
46- Sıcak
suyun kaynaması gibi.
47- Onu
yakalayın cehennemin ortasına sürükleyin.
48- Sonra
başının üstüne kaynar su azabından dökün.
49- Tad (azabı).! hani sen yüce idin, değerli idin...
50- Şüphesiz
işte bu sizin şüphelendiğiniz şeydir. Rabbim bize cehennemi tasvir ediyor.
Canınızı, teninizi,
çocuğunuzu seviyorsanız imanınıza sahip çıkın.[23]
51- Şüphesiz
müttakiler değerli konaklardadırlar.
52-Bahçeler
ve pınarlar arasındadırlar.
53-
Karşılıklı olarak ince ve kaim ipeklerden giyinirler.
54- Böylece
onları hurilerle evlendirdik.
55- Orada
güven içinde her yemişden isterler.
56- İlk
ölümden başka, orada ölümü tatmazlar. Onları cehennem azabından korudu.
57- Rabbinden
bir lütuf olarak, işte büyük başarı budur.
58- Öğüt
alsınlar diye onu(Kur'an'i) senin dilinle
kolaylaştırdık.
59- (o
halde) Bekle, onlarda azabı beklemektedirler.
Bu apaçık ayetlerde de
cennet tarif ediliyor. Başarılı olmak, İşte bu cenneti kazanmaktır. Buda Mü'minlere Rabbimizden bir lütuftur.
Rabbim; Kur'an'ı Kerim'i kulları anlasınlar diye, kendi içlerinden
biri olan Hz. Peygambere, yine onların diliyle
göndermiştir. Eğer hala biz anlamadık, inanmayız diyorlarsa, "O halde
bekle, onlar azabı nasıl göreceklerdir" buyuruyor.[24]
[1] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/101.
[2] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/101-103.
[3] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/103.
[4] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/103.
[5] Buharı tefsir Duhan h. no; 4503
[6] A'raf
134-135
[7] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/103-105.
[8] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/105.
[9] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/105.
[10] Nemi 31
[11] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/105-106.
[12] İbni
mace fiten 23. Tirmizi kıyamet 55
[13] Fecr
29-30
[14] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/106.
[15] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/107.
[16] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/107-108.
[17] A'raf
137
Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/108.
[18] Tirmizi
tefsir Dühan h.N;3252
[19] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/109.
[20] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/109-110.
[21] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/110-111.
[22] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/111.
[23] Mahmut Toptaş,
Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş
Yayınları: 7/112.