DUHAN SURESİ 2

 


DUHAN SURESİ

 

1- Ha Mim.

Ha, Mim diye başladığından halkımız "Hamimler" diye isimlendir­miştir. Mekke'de nazil olmuştur.

Bu harflerle ilgili bilgiler için Bakara Suresine bakınız.[1]

 

2- Apaçık açıklayan kitaba yemin olsun ki!.

3 - Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz , uyarıcıyız.

4- 5- Tarafımızdan bir emirle, her hikmetli iş, o gecede ayrılır. Şüphesiz biz elçiler göndermekteyiz.

6- Rabbin tarafından bir rahmet olarak (elçiler göndermekteyiz) Şüphesiz O işitendir, bilendir.

7- Göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin Rab h i di r. Eğer yakinen bilir ve inanırsınız.

Kur'an ayetlerinin apaçık olduğunu ifade ediyor Rabbim. Madem Kur'an ayetlerinin manası açık. Öyleyse herkes okuyup anlasa ya!. Niye biz Sevgili Peygamberimizin anladığına muhtaç olalım?" diyenler var günümüzde. "Yani ben arabın Muhammed'ine bağlı kalmak mecbu-riyetindemiyim? Allah'ın kitabını ben O'ndan, (Muhammed (as)'dan) daha iyi anlarım mantığını taşıyanlar var.

Eğer biz Kur'an'a iman ediyorsak; Kur'an sevgili Peygamberimiz (as)'ı bize tanıtıyor.

Allah (cc) Kur'an-ı Kerim'de; Allah'a itaatan sonra, Peygambere ita­ati de bize emrettiğini haber veriyor. Sevgili Peygamberimizin bize Kur'an'ı öğrettiğini, ayrıca bilmediğimiz bir çok şeyi de bize öğrettiğini Rabbim Kur'an'da bildirmektedir. Kur'an ayetleri hem açık, hem de açıklayıcıdır.

Kur'an-ı Kerim mübarek bir gecede indirilmiştir. "Mübarek gece" hangi gecedir? Burada bildirilmemiş. Ama "Kadir" Suresinde "O gece­nin 'Kadir Gecesi' olduğunu, Bakara Suresinde de, Ramazan Ayı'nda indirildiğini Rabbim bize bildirmiştir.

Kur'an bize, doğru ile eğriyi, iyi ile kötüyü ayırt etmemiz için indiril­miştir. Bu bize Rabbirhizin bir rahmetidir.

Gökleri ve yeri yaratamayan, her şeyi işitemeyen ve göremeyen bi­risi, her şeyi açıklayamaz. Aklın bir sınırı vardır. Biz, gökleri ve yeri yaratan, ikisi arasındakileri de yaratan Allah'a itaat edeceğiz.[2]

 

8- Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizinde Rabbinizdir. Sizden önceki ataları nızın da Rabbidir.

O'ndan başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur. Öldüren ve diril­ten O'dur.[3]

 

9- Hayır onlar şüphe içinde oyun oynuyorlar.

Bizler kervanı yürütürken başkaları neler yapıyorlar? Ayet buna ce­vap veriyor. "Onlar da şüphe içerisinde oyun oynuyorlar." Bu ayet bir imansızın iç dünyasının fotoğrafını bize göstermektedir.

Bu imansızlar, imansızlıkları içerisinde mutmain değiller. Hep şüphe içindeler.[4]

 

10- O halde sen, gökyüzünün apaçık bir dumanla geldiği günü gö­zetle.

11- O insanları bürüyecek. İşte o acıklı bir azaptır.

12- "Rabbimiz! bizden azabı kaldır, biz iman edeceğiz" (diyecekler)

13- Onlarda öğüt almak nerede? Onlara apaçık / açıklayan pey­gamber gelmişti.

14- Sonra ondan yüz çevirdiler ve "öğretilmiş deli" dediler.

15- Şüphesiz biz azabı azıcık kaldırdığımızda siz (inkâra) döne­ceksiniz.

"Duhan"; "Duman" anlamına gelir. Bütün insanları da kuşatacaktır. Abdullah b. Mesud'dan gelen bir rivayete göre, Sevgili Peygamberimiz Mekke'de daraldı. Bu daralma kendi zatından değil, kendisine iman eden müslümanlara yapılan zulümlerden dolayı idi. Sevgili Peygamberimiz bu zulüm gören insanları görünce, yüreği yanıyor ve di­yor ki; "Ya Rabbi! Yusuf kardeşime yardım olarak Mısır halkına kıtlık vermiştin ya, bunlara da bir kıtlık ver de akılları başlarına gelsin."

Bunun üzerine kıtlık başlamış. Açlık öylesine bastırmışki; bedenler zayıflamış, gözler ferini kaybetmiş. Her tarafı duman olarak görmeye başlamışlar. Böyle bir zamanda Peygamberimize iman etmeyen bu in­sanlar, Efendimize gelmişler; "Rabbine dua et, bu azabı bizden kaldır­sın." demişler.[5]

Peşinden de eklemişler; "Ya Rabbi! Şu azabı bizden kaldır, biz iman edeceğiz."

Bu tür olaylar Firavun kavminde de olmuştur. Rabbim bu azabı on­lardan kaldırıyor ama onlar inkara devam ediyorlar.[6]

Kendisi apaçık olan ve bize apaçık beyan etmek üzere gelen bir Peygamberimiz vardır. Rabbimize hamdolsun.

İmansızlar her türlü mucizeyi görmelerine rağmen, Peygamberimize inanmamış ve O'ndan uzaklaşmışlar ve de "O öğretilmiş bir mecnun " demişlerdir.

Duhan; Peygamberimizden gelen bir başka hadise göre, Kıyametin alametlerinden olan bir duman, her tarafı kaplayacak, mü'minler için bir nezle etkisi yapacak, kafirler için ise büyük bir azab olacaktır.[7]

 

16- O büyük yakalama gününde biz intikam alacağız.

İlk intikam Bedir Harbidir, denilmiştir. Fakat ayetin anlamı geneldir.[8]

 

17- Onlardan önce biz Firavun kavmini denemiştik. Onlara değerli bir peygamber gelmişti.

18- "Allah'ın kullarını bana verin, şüphesiz ben sizin için güvenilir

bir peygamberim" (demişti)

Yani Allah'ın kullarını kendinize kul yapmayın. Bu insanlar Allah için yaratılmıştır. Yaratan, yaşatan ve yöneten Allah'ın kullarını ken­dinize kul yapmayın. Rabbim Musa'ya (as); İnsanları, insanların tapınaklarından al ve Allah'a kul olmaya davet et diyor.[9]

 

19- Allah'a karşı büyüklük taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delille geldim.

20- Beni taşlamanızda Rabbime ve Rabbinize sığındım.

Allah'a karşı büyüklük taslamayın. Süleyman (a.s.)da;"bana karşı büyüklük taslamayın" diyordu.[10] Peygambere karşı büyüklük taslamak, Allah'a karşı büyüklük taslamak demektir. 7

Rabbimize hamdolsun ki, bizler namazlarımızı kılarak alınlarımızı Allah'ın huzurunda yerlere sürüyoruz. Ama öyle insanlar varki, Rabbimin verdiği dille Rabbime karışı geliyorlar.

Musa (as) kavmine diyor ki; "Sizin beni taşlamanıza karşılık ben sizin ve benim Rabbime sığındım."

Öyleyse, ey müminler! Siz de insanların ellerindekilerden korkmayın ve Allah'a sığının.[11]

 

21- Eğer bana iman etmiyorsanız bari benden uzak durun.

Bu ayette, Peygamberimize geçmişten bir örnek veriliyor. Hz. Musa (A.S) ile Firavun'un, bize İbret olsun diye Kur'ân-ı Kerim'de indirildi­ğini haber vermektedir.

Musa (A.S) kavmine; "Eğer bana iman etmiyor ve peygamberliğimi inkar ediyorsanız o zaman beni kendi halime bırakın. Benimle uğraş­mayın" diyor.

Müslüman uzlete çekilmez. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur; "Müslümanların arasına katılan, onların eza ve cefalarına katlanan bir müslüman, müslümanların arasına katılmayan, onların eza ve cefalarına katılmayan müslümandan daha hayırlıdır."[12] Biz toplumun içerisinde olacağız. Ayet-i kerimede de Rabbim; "Gir kullarımın arasına, gir cennetime" diyor. Yani cennetin yolu bu kulların arasından geçiyor.[13]

Burada Musa (A.S)'ın dediği şudur. "Mademki benim peygamberli-jğime inanmıyorsunuz öyleyse siz benimle niye uğraşıyorsunuz. Bırakın ben kendi görevimi yerine getireyim. Bana iman edenlerle birlikte ola­yım, bize sataşmayın, bize işkence yapmaya, bizi öldürmeye kalkışma­yın. Elinizdeki bu dünyevi imkânları Allah'ın dinini boğma konusunda kullanmayın. Kendi işinize bakın." diyor.[14]

 

22- Onlar suçlu bir kavim oldukları için Rabbine dûa etti.

Musa (A.S)'ın, o suçlu kavim için de dûa ettiğini ifade ediyor Rabbim. Yunus Suresinin 88. ayetinde de duasını bizzat veriyor Rabbim: "Ya Rabbi! Firavun'a ve onun çevresindeki insanlara göz ka­maştırıcı nimetler verdin. Bol mallar verdin bu dünya hayatında. Ya Rabbi! Onlar bu nimetleri, senin yolundan alıkoymak için kullandılar. Ya Rabbi! Bunların elinden mallan al, yerle bir eyle ve onların kalple­rine sıkıntı ver."

Günümüzde de gönlünde imanı olan insanlar var. Allah'a, Peygambere imanı var. Ama mü'minlerin yanında yer almıyor. Mü'minler'in yanında para yok diyor. Firavunların yanında para var ve ben bunların yanında yer alacağım diyor. Peki ama -Allah korusun- ya firavunlarla beraber helak olursa. Bu dünya hayatında her şeyimiz sı­nırlı, yiyeceğimiz, içeceğimiz, giyeceğimiz sınırlıdır. Bu sınırlı şeyler için firavunlarla beraber olmayıp, iki dünyamızda da rahat edecek şey­leri tercih edelim. O yol da peygamberlerin yoludur.[15]

 

23- (Rabbi dediki;) "kullarımı geceleyin yürüt. Muhakkak izleneçeksiniz.

24- Denizi sakinken (yol halindeyken) terket. Şüphesiz onlar boğulacak bir ordudur.

Bu ayette Rabbimin mü'minlere bir iltifatı vardır. O da kendisine iman edenlere "kullarım" demiştir.

Musa (A.S)'a diyor ki; benim kullarımı geceleyin al ve yürüt. Ama şunu da bilin ki, Firavun ve orduları sizi takib edeceklerdir.

Batı, 8 defa yaptığı haçlı seferlerine dokuzuncusunu ilave etmek için hazırlıklarını yapmaktadırlar. Bu hazırlık bütün İslâm Alemine yönelik­tir.

İki zorba kişinin bir trene girip, trende yüz kişiyi dövme olayı vardır. İlk önce birini dövüyorlar. Diğer 99 kişi ses çıkarmıyor. "Bana değmi­yor ya" diyorlar. Sonra en arkadan birini dövüyorlar, yine diğer 98'i ses çıkarmıyor. Dövme işi sırayla devam ederken, diğerleri hiç ses çıkarmı­yorlar. Derken bir kadını dövmeye başladıklarında orada bir adam "du­run be!" diye bağırıyor. Bunun üzerine diğerleri de "durun!" diye bağırı­yorlar. Kalanların hepsi birden o ikisini dövüyorlar. Onun için ne kadar büyük olursa olsunlar düşmandan korkmayacağız. Çünkü ondan büyük Allah vardır.

Rabbim denizi ikiye ayırıyor. Musa (A.S) ve ona iman edenler geçi­yor, Firavun ve avenesi o denizde boğuluyor. Rabbim onların boğula­caklarını daha Önceden Musa (A.S)'a bildiriyor. Onların geride bıraktık­larını Rabbim sayıyor.[16]

 

25- Onlar nice bahçeler pınarlar bıraktılar.

26- Nice ekinler ve güzel konaklar (bıraktılar).

27- İçinde eğlendikleri nimetleri (bıraktılar).

28- İşte böylece onları bir başka kavme miras olarak verdik.

Allah(cc); Mustaz'afları, müstekbirlerin mallarına varis kılıyor.[17]

 

29- Onlara gökler ve yer ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.

Bu ayet, Kur'ân'da bu konudaki tek ayettir. "Göklerin ve yeryüzünün ağlaması!" Kâfirler için gökyüzü ağlamaz, yeryüzü de ağlamaz.

Günümüz yazar ve tefsircilerimizden bir kısmının aklına bu yatmı­yor, "Gökyüzünde melek ağlamadı, yeryüzünde de insanlar ağlamadı" diye mana vermişler. Uzak bir ihtimalle doğrudur.

Eğer bu konuda hadis, sahabe ve tabiin sözü olmamış olsaydı bu manayı alırdık. Fakat sevgili Peygamberimizden Ebu'l-Ya'la El-Mavsilı Müsnedinde İbn Ebi Hatem hadis kitabında, İbn Cerir-i Taberi tefsirinde hadisler rivayet etmişler. Peygamberimiz (S.A.V.); "Göklerin de, yeryüzünün de mü'min için ağlayacağını" ifade ediyor.[18]

Bir hadisinde sevgili Peygamberimiz; "Gurbette bir mü'min ölse ve onun için hiçbir kimse ağlamasa, Ona gökler ve yer ağlar" buyuruyor. (İbni Ebi, Hatem'den naklen, ibni kesir tefsiri.)

Teşbih edebilen yaradılmışlarm hepsinin, ağlaması da normaldir. Çiçekleri üzüldüğünü ve sevindiğini isbat eden günümüz teknolojisi, inşallah bunu da açıklayıverecektir.[19]

 

30- Andolsunki İsrail oğullarım atçaltıcı azapdan kurtardık.

31- Firavun'dan (kurtardık). Şüphesiz O büyüklük taslayan israfcılardan idi.

Kur'ân-ı Kerim'de 17 yerde israfdan bahsedilmektedir. Bunun üç ayeti; yeme, içme gibi şeylerdeki israfdan, yani eşyanın israfından bah­sediyor, ondört ayetle de insanın israfından bahsetmektedir.

Ekmeği çöpe atmak nasıl bir israf ise, insanı da cehenneme atmak öyle bir israfdır. Bu gün firavunun yolundan gidenler eğitim ve öğretim yoluyla, Kur'ân'dan ve Hz. Peygamberden uzaklaştırma metodlarını uy­gulamakla, insanları cehenneme atan müsriflerdir. Unutmasınlarki fira­vun nasıl ki bu dünyada cezasını çekmişse onlar da cezalarını çekecek­lerdir. Bunuda gözlerimiz görecektir.[20]

 

32- Andolsun.! Biz bilerek onları alemler üzerine seçtik.

33- Onlara, herbirinde apaçık imtihan bulunan ayetler verdik.

34- Şüphesiz onlar şöyle derler:

35- "Bu ancak bizim birinci ölümümüzdür. Biz diriltilmeyeceğiz.

36- Eğer doğru iseniz bize babalarımızı getirin."

37- Onlar mı hayırlı yoksa Tubba ve onlardan öncekiler mi? Biz onları helak ettik. Çünkü onlar suçlu idiler.

38- Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun olsun diye yaratma­dık.

39- Biz o ikisini ancak hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmez­ler.

Tubba1, Yemen'de kurulan çok güçlü bir devletin kurucularının laka­bıdır. Bu Tubba halkını Mekke'Hler biliyorlardı. Tarihçiler M.S. 100-150 yıl daha yaşadığını ifade etmektedir. Bunların ellerinde çok büyük im­kanlar vardır ama Allah onları da helak etmiştir.[21]

 

40- Şüphesiz hüküm günü, hepsinin belirlenmiş günüdür.

41- O gün hiçbir dost, hiçbir dosta fayda veremez. Onlar yar­dımda olunmazlar.

42- Allah'ın merhamet ettikleri hariç şüphesiz O herşeye gücü ye­tendir, merhamet edendir.

43- Muhakkak Zakkum ağacı

44- Günahkarların yemeğidir.

Bütün insanlar mahşer yerinde toplanacaklar. Hiç kimsenin birbirine faydası olmayacak. Yalnızca iman edenler birbirlerine faydalı olacaklar­dır. Rabbim öyle diyor; "Ancak Rabbimin merhamet ettiklerine yardım edilecektir." Peki ya şefaat? Şefaat iznini de Rabbim verecektir. Günahkârların yiyecekleri de Zakkum ağacından olacaktır.[22]

 

45- Erimiş maden gibi karınlarında kaynar.

46- Sıcak suyun kaynaması gibi.

47- Onu yakalayın cehennemin ortasına sürükleyin.

48- Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.

49- Tad (azabı).! hani sen yüce idin, değerli idin...

50- Şüphesiz işte bu sizin şüphelendiğiniz şeydir. Rabbim bize cehennemi tasvir ediyor.

Canınızı, teninizi, çocuğunuzu seviyorsanız imanınıza sahip çıkın.[23]

 

51- Şüphesiz müttakiler değerli konaklardadırlar.

52-Bahçeler ve pınarlar arasındadırlar.

53- Karşılıklı olarak ince ve kaim ipeklerden giyinirler.

54- Böylece onları hurilerle evlendirdik.

55- Orada güven içinde her yemişden isterler.

56- İlk ölümden başka, orada ölümü tatmazlar. Onları cehennem azabından korudu.

57- Rabbinden bir lütuf olarak, işte büyük başarı budur.

58- Öğüt alsınlar diye onu(Kur'an'i) senin dilinle kolaylaştırdık.

59- (o halde) Bekle, onlarda azabı beklemektedirler.

Bu apaçık ayetlerde de cennet tarif ediliyor. Başarılı olmak, İşte bu cenneti kazanmaktır. Buda Mü'minlere Rabbimizden bir lütuftur.

Rabbim; Kur'an'ı Kerim'i kulları anlasınlar diye, kendi içlerinden biri olan Hz. Peygambere, yine onların diliyle göndermiştir. Eğer hala biz anlamadık, inanmayız diyorlarsa, "O halde bekle, onlar azabı nasıl göreceklerdir" buyuruyor.[24]

 



[1] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/101.

[2] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/101-103.

[3] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/103.

[4] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/103.

[5] Buharı tefsir Duhan h. no; 4503

[6] A'raf 134-135

[7] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/103-105.

[8] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/105.

[9] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/105.

[10] Nemi 31

[11] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/105-106.

[12] İbni mace fiten 23. Tirmizi kıya­met 55

[13] Fecr 29-30

[14] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/106.

[15] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/107.

[16] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/107-108.

[17] A'raf 137

  Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/108.

[18] Tirmizi tefsir Dühan h.N;3252

[19] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/109.

[20] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/109-110.

[21] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/110-111.

[22] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/111.

[23] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/112.

[24] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 7/112-113.


Önceki Sayfa
Fihrist
Sonraki Sayfa
Ana Sayfa Dön ///