Kur-an-i-Kerim
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ

<● > Allah'ın Adıyla Başlıyorum <● >
Allah’a hamd olsun. O Tektir. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun

<● > Eraykitap Web Sitesine Hoş Geldiniz ! <● >

<● > En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir <● >

İman'ın Dört Esasi




ALLAH`DAN BAŞKASINA HAKİMİYET HAKKI VERMEK


Allah`dan başkasına emretme ve yasaklama,helal etme ve haram kılma ,kanun yapma ve hakimiyet hakkını vermek varolduğuna inanmak da şehadeti bozar ve insanı müşrik yapar

-Anayasa hazırlanırken hiçbir sınır tanımadan çoğunluğun görüş ve düşüncelerine göre hazırlanırsa kitap ehli kafirlerin ve müşrik sistemleri anayasası esas kabul edilirse bu anayasayı yapan insanlara kanun koyma helal ve haramı tayin etme yetkisini veren düşünce inanç şirktir.

&#Yani asıl Allah`ın hakkı olan kanunu koyma yetkisini,hela ve haramı belirleme gücünü,insana vermektir.İşte bu düşünce ve inanç şirktir.Demokrasi denen idare tarzı da

Buna dahildir.Çünkü demokrasi bir mecliste idarenin yürütülmesi ve sözün çoğunluğa ait olmasıdır.Bu meclis,dilediği kanunu çıkarır.Bu hareketi,bazı ülkelerde olduğu gibi ancak anayasa sınırlayabilir.

Demokrasi ne demektir:

Kelimenin yunanca olması dikkatimizi çekmekte.Çünkü yunanlılar daha önce şehir site devletleri halinde yaşayan ve bu site devletlerini yöneten diktatörlerden kurtulmak için çok çaba harcamış ve sonunda başarılı olmuşlardır.Bu başarı halkın ,diktatörlerden ve dere beylerden kurtulup kendi kendini yönetme arzusu gerçekleşmiş oldu.Bu uygulanış Atina,Isparta ve larisa gibi yerlerde uygulanmış olduğunu biliyoruz.Yunanlıların tamamına Grek adı verilir.Bu Greklerin inanç yapısı ise çok ilginçtir:çünkü Grek kültürünün temel özelliği çok,demokrasi de bu kültürle aynı paraleldedir.

Bunarı şöyle sıralıya biliriz;1) efsane,2) felsefe,3) tiyatroculuk 4) çok tanrılı inanç ve tanrıların heykellerini yapma ve tapma v.s.5) temsili ve sözlü sanat gibi tamamen insan aklı ürünü olan ve ateizme dayanan bir inanç ve kültürdür.

Yine Grek’lerin bir kolu olan ve şu anda demokrasinin temellerinde birin oluştura Helenizim:

Helenizimin doğuşu:Yunanistan’ın kuzeyinde kurulan Makedonya Kralı büyük İskender’in,Asya kıtasında bulunan bazı yerleri işgal ettikten sonra bu(Anadolu,Suriye,Filistin,Mısır,Hindistan gibi) yerlerde ki kültür ve medeniyeti yüksek düzeyde olan bu yerlerden etkilenerek,Asya,Avrupa kültürü karışımı sonucu Helenizm adlı ideoloji ortaya çıkmıştır.

Demokrasinin asıl veya ana temellerini oluşturan Roma medeniyeti; İtalıya yarım adasından,Fırat nehrine kadar uzanan İmparatorluk.

Romalıların işgalcilik yaptığı dönemlerde Grek kültüründen çok etkilenmiş ve bu kültür ve inancı tamamen alıp kendine uygun bir biçimde,sosyal yapısına uydurmuş ve uygulamıştır.Ve m.313.yılında muharref Hıristiyanlığı benimseyene kadar böyle idare edilmiştir.

Muharref Hıristiyanlık:Miladi sıfır yıl kabul edilen bir dönemde İsa (as) dünyaya geliyor.Hz.Allah (c.c.),İsa’ya peygamberlik görevini verip de Romalılara ve Yahudiler gönderince,bu şirk kültürüne;Allah’ın bir İlah ve bir Rabb olduğunu,emretmenin ve yasak koymanın yalnız Allah’a ait olduğunu tebliğ edince,Romalıların vazgeçilmez bir unsuru haline gelen Grek kültür ve inancıdan ve Roma hukukundan ayrılmayı kabul etmez ve Romalılara la müşterek hareket eden Yahudi’leri de çok tedirgin eder.Ne var ki uzun zaman sonra,Yahudi dönmesi olan Aziz Pauvols isimli bu zalim İsa (as) ın getirmiş olduğu Tevhid dinini (Tevrat ta olduğu gibi) bozmuş,bunun yerine Hıristiyanlık diye teslis inancına bürünmüş,muharref bir din ortaya çıkarmıştır.

Romalıların,Roma hukuku,Grek kültür ve inancı,Helenist ideolojisini mecz ederek yaşarken bir den bir adam çıkıyor ve diyor ki bu yaşantınız yanlıştır.Bu çağrıyı kabul etmeyen Romalılar takribi M.313 tarihinde Roma Kralı Kostantina ve devlet adamlarıyla birlikte bu bozulmuş Hıristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul etmişlerdir.Artık Avrupalıların dini Hıristiyanlık dini olmuş ve uzun zaman sonra bu din mensupları yönetimi ele geçirmişler.Yönetimi elinde tutan papaz ve rahipler,çok zalimane(tıpkı Yunan diktatörleri ve derebeyleri gibi)davranmışlar,halka zulmetmişler.Halk ta 1789 yılında Fransa’da devrim yapmış papaz ve rahiplerin yetkisine son vererek,tekrar Roma hukuku,Grek kültürü,Helenizim ideolojine geri dönmüşler bunun adına da demokrasi diyivermişler.Göklere çıkardıkları,olmazsa olmaz dedikleri demokrasi sistemi kısaca işte bu.Tamamen şirke dayanan inananlarını müşrik yapan ve sekolarist bir dindir.

Şu anda dünyada revaç ta olan ve halk kitleleri tarafından benimsendiği var sayılan demokrasi,aslı tamamen insan aklının ürünü olan ve ilahi kanunları yok sayan,(ama gerektiğinde kullanan),kökü Ateizme,Roma hukukuna,Grek kültür ve inancı,helenist ideolojisine ve muharref Hıristiyanlığa dayanan batıl bir dindir.



İslam devleti toplumunda bizi şirkten koruyan,bizim şura meclisimiz olmasıdır.Bu meclis secimle gelmesinde bir sakınca yoktur.Ancak meclisin her ferdinin ve bütün vatandaşları da dahil Allah’ın emirlerine bağlı olması şarttır.İslam devletinin şurası,Allah’ın kendilerine izin verdiği konularda içtihat eder,açık ve kesin nass bulunan konularda olduğu gibi nassa uyarlar,şayet nass zannı ise onlar içinden birini seçme hakkı vardır.Yani Kur’an-ı Kerim ve Resulullah(as)ın sünneti,anayasal parlamenter düzenle idare edilen ülkelerde anayasa durumundadırlar.Seçilen meclis anayasaya aykırı kanun çıkaramadığı gibi,şura meclisi de Kur’an ve Sünnette aykırı düşen kanunlar çıkaramaz.İçtihat ta yapılsa,bunlar nassın ışığı doğrultusunda olur ancak.İslam şurası ya anayasayı açıklara veya verdiği kararlar anayasaya aykırı olmaz.

Allah’ın hükümlerini bir tarafa bırakarak,kanun çıkarma yetkisini hukuk prof-larına,zenginler sınıfına, orta sınıf veya aşağı sınıf,her hangi bir partiye,parti yöneticilerine,din adamlarına,siyaset adamlarına,cuntaya veya her hangi bir sınıfa verilmesi şirktir.

Çünkü Yüce Allah(cc) şöyle buyuruyor:

“Ey benim zindan arkadaşlarım darma dağınık bir çok Rabler (kanun koyanlar)mı hayırlıdır yoksa bir tek olan ve her şeyi hükmü ve idaresi altında tutan istediğini kahır ü perişan eden Allah mı?Siz O’nu bırakıp da taptıklarınız,kendinizin ve babalarınızın adlandırdığı/uydurduğu bir takım isimlerden başka değildir.Allah,bulara dair hiçbir delil indirmemiştir.Hüküm ancak Allah’ındır.O kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.Doğru din işte budur.(Yusuf-39-40)

“…yaratma ve emretme(kanun koyma yetkisi yalınız)O’nundur…(Araf-54)

“Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu Mesih'i rableri olarak kabul ettiler…(tevbe 31)

insanın hele bir müslümanın,Resulullah (as)ın Allah tarafından getirdiği yükümlülüklere kendisini sorumlu kabul etmemesi yine şirktir.Nasıl olmasın ki,Resulullah’a uyma mecburiyeti için Yüce Allah (c.c.) Resulüne hitaben şöyle diyor:

“ Sonra seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma.(Casiye-18)

"Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder"(Ali İmran 31)

İşte demokrasi ve batı medeniyeti üç ana esasa dayanmaktadır.Bunlar Grek ve Helenist ideoloji,Roma hukuku ve tarif edilmiş Hıristiyanlık.Bu görüş ve inancı mecz edip demokrasinin temelini oluşturmuşlar.Bir de buna halkın kendi kendini yönetme adını vermişler(!).Aslı itibariyle çoğunluğun azınlığa tahakkümü veya hakimiyeti olan bu sistemi,İslam tamamen ret etmektedir.Bu konu hakkında Allah (c.c.)Şöyle buyuruyor:

“Yeryüzündekilerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar, sadece tahminde bulunurlar.”(En-am 116)Eğer biz Müslümanlar,”halkın kendi kendini yönetir” yalanına uyarsak ve çoğunluğun,azınlığa dayattığı çok tanrılı bir inanca veya sisteme nasıl tabi olacağız.Demokrasi metodunu benimsiyen Müslümanlar bunlar neden düşünmezler.Hz.Allah (c.c.)bizi bu yollarla çalışmamızı emretmemiştir ki.Peki Allah’a karşı sorumluluğumuzu nasıl yapmış olacağız.Yukarıdaki ayet hiçbir yoruma gerek kalmadan apaçık.Bu esasları biraz düşünürsek görülecektir ki,demokrasi İslam’a çook yabancı,bağdaşması.bir arada olması mümkün olmayan ayrı dünyaları oluşturan bir hakk diğeri batıl,iki din ve dünya görüşüdür. Resulullah (as)Bir hadis i kutside Şöyle buyurmuştur:

“Allah (c.c.)şöyle buyuruyor:”Ben bütün ortakların şerikinden münezzehim beriyim.Eğer birinin(inanç ve) amelinde Benden başkasına da niyet varsa,Ben ondan beriyim.O amel(ve inanç) Bana ortak koştuğu şey içindir” (Tefhim il Kur’an-7/276)Çünkü,Tevhid’e aykırı şirk niyeti ve ameli kabul görmez,ortak tutulan nesne ne ise ona ait olur.Şimdi düşünün”Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir” yalanına nasıl inanalım anlamak zor.


Allah'ım (c.c) Yalınız Sana Kulluk eder ve Yalnız Senden Yardım isterim
27.07.2001 15:21:12 EBUBEKİR YASİN
Kur'an ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…





بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
سُبْحاَنَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَاشَرِيكَ لَكَ اَسْتَغْفِرُكَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ



En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Kur'an'ın gölgesi altında yaşamak bir nimettir. Sadece onu tadanın alabileceği bir nimet. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran bir nimet. Allah'a hamdolsun ki, bana ömrümün bir bölümünü Kur'an'ın gölgesi altında yaşama imkanını bağışladı. Bu dönemde hayatımın bugüne kadar ki bölümünde hiç tatmamış olduğum bir nimetin hazzını duydum. İnsan ömrünü yücelten, onurlu kılan ve arındıran nimetin hazzını.. Kur'an-ın Gölgesinden Mesajlar Şehid Seyyit Kutup

Rabb olarak Allah'tan, Din olarak İsalam'dan, Resul ve Nebi olarakta Muhammed'ten(a.s) Razı oldum; ve kayıtsız ve şartsız teslim oldum Sen Şahitsin Rabbin EBUBEKİR YASİN Kuran ve Sunnetin aydınlığında buluşmak ümidi ile…




Eraykitap ilmin kısa yolu © 2009 - 2025 Tüm hakları saklıdır. // Designed by Eraykitap.com //