ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
Konularına Göre Ayeti Kerime Meali / Veya Kur'an Fihristi
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahi Suresi - 52)     Diri olanları (Yaşıyan insanları) uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye (Kur'an indirdik) (Yasin Suresi - 70)
Kur'an Fihristi veya Konularına Göre Ayet Meali KUR'AN FİHRİSTİ
  = ♦ C ♦ =  
CENNETLİKLER

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla

10/10- Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.





10/16- De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur’an’ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?”





10/9- (Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.





101/6- İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,





101/7- Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.





11/108- Mutlu olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedi kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.





13/19- Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar.





13/20- Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır





13/21- Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riâyet eden, Rablerine saygı besleyen ve kötü hesaptan korkanlardır.





13/22- Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.





13/23- Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler):





13/24- “Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”





14/23- İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri “selam” dır.





17/71- Bütün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her kime kitabı sağından verilirse işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.





18/30- Gerçek şu ki iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz.





18/31- İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir!





19/60,61- Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz onun va’di kesinlikle gerçekleşir.





19/62- Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selam!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır.





19/63- İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.





2/25- İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.





22/23- Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.





22/24- Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye layık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.





25/75- İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükafatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır.





25/76- Orada ebedi kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır!





28/83- İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.





3/107- Yüzleri ağaranlar ise Allah’ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.





35/32- Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.





35/33- Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.





35/34- Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”





35/35- “O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez.”





36/55- Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.





36/56- Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.





36/57- Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.





36/58- Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selam” (vardır).





36/59- (Allah şöyle der:) “Ey suçlular! Ayrılın bu gün!”





37/40- Ancak Allah’ın halis kulları başka.





37/41,42- İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.





37/43- Onlar Naim cennetlerindedirler.





37/44- Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.





37/45,46- Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.





37/47- Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.





37/48- Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.





37/49- Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.





37/50- Derken birbirlerine yönelip sorarlar.





37/51- İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”





37/52- “Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi.





37/53- “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?”





37/54- Konuşan o kimse yanındakilere, “Bakar mısınız, hali ne oldu?” der.





37/55- Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.





37/56- Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helak edecektin.”





37/57- “Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”





37/58,59- “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”





37/60- Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır.





37/61- Çalışanlar böylesi için çalışsınlar!





38/48- (Ey Muhammed!) İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl’i de an. Onların her biri iyi kimselerdi.





38/49,50- Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır.





38/51- Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler.





38/52- Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır.





38/53- İşte bunlar, hesap günü için size vaad edilenlerdir.





38/54- İşte bu bizim verdiğimiz rızıktır. Ona asla tükenme yoktur.





4/57- İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.





41/3- Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır.





41/30- Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vadedilmekte olan cennetle sevinin!”





41/31-32- “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’dan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.”





42/20- Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.





43/67- O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.





43/68,69- (Allah şöyle der:) “Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.”





43/70- “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.”





43/71- Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.





43/72- İşte, bu yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.





43/73- Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz.





44/51- Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.





44/53- İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar.





44/54- İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir.





44/55- Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler.





44/56- Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.





44/57- Bunlar Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.





46/13- “Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.





46/14- Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır.





50/31- Cennet Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.





50/32,33- Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.”





50/34- “Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür.”





50/35- Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.





51/15,16- Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.





51/17- Geceleri pek az uyurlardı.





51/18- Seherlerde bağışlama dilerlerdi.





51/19- Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.





52/17,18- Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.


52/19,20- Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.





52/21- İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.





52/22- Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.





52/23- Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.





52/24- Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.





52/25- Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.





52/26- Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.”





52/27- “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.”





52/28- “Gerçekten biz bundan önce ona yalvarıyorduk. Şüphesiz O iyilik edendir, çok merhametlidir.”





56/10,11- (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.





56/12- Onlar, Naîm cennetlerindedirler.





56/13,14- Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.





56/15,16- Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.





56/17,18,19,20,21- Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.





56/22,23- Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.





56/24- (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)





56/25- Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.





56/26- Sadece “selam!”, “selam!” sözünü işitirler.





56/27- Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir





56/28,29,30,31,32,33,34- (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları4 altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.





56/3,4,5,6,7- Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.





56/35- Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.





56/36,37,38- Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.





56/39,40- Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir.





56/8- Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!





56/9- Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!





59/20- Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.





68/34- Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.





68/35- Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?





69/19- İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!”





69/20- “Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.”





69/22- Yüksek bir cennettedir.





69/23- Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir).





69/24- (Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.”





7/42- İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.





7/43- Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar. “Hamd, bizi buna eriştiren Allah’a mahsustur. Eğer Allah’ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler” derler. Onlara, “İşte yaptığınız (iyi işler) sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye seslenilir.





7/44- Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’d ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, “Evet” derler. O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın laneti zalimlere!” diye seslenir.





7/45- Onlar Allah yolundan alıkoyan ve onu, eğri ve çelişkili göstermek isteyenlerdir. Onlar ahireti de inkar edenlerdir.





7/46- İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur7 A’râf 8 üzerinde de bir takım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, “Selam olsun size!” diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar.





7/47- Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman, “Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma” derler.





7/48- A’râftakiler simalarından tanıdıkları bir takım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!”





7/49- “Sizin, ‘Allah bunları rahmete erdirmez’ diye yemin ettikleriniz şunlar mı?” (Sonra cennetliklere dönerek) “Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz üzülecek de değilsiniz” derler.





74/38- Herkes kazandığına karşılık bir rehindir.





74/39- Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka.





74/40,41,42- Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”





76/10- “Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.”





76/11- Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.





76/12- Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükafatlandırır.





76/13- Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.





76/14- Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır.





76/15- Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır.





76/16- Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir.





76/17- Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir.





76/18- Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.





76/19- Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır.





76/20- Orada, görünce (sonsuz)nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.





76/21- Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.





76/22- Onlara şöyle denecektir: “Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür.”





76/5- İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.





76/6- Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içer, onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.





76/7- O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.





76/8- Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.





76/9- (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”





77/41- Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.





77/42- Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.





77/43- "Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”





77/44- Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.





78/31,32,33,34- Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.





78/35- Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan.





78/36,37,38- Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükafat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.





79/4- Derken, öne geçenlere,





79/40,41- Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.





83/22- Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.





83/23- Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.





83/24- Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.





83/25- Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.





83/26- Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır) İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.





83/27- O içeceğin katkısı tesnimdir.





83/28- Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler.





83/34- İşte bugün de mü’minler kâfirlere gülerler.





83/35- Koltuklar üzerinde (etrafı) seyrederler.





88/12- Orada akan bir kaynak vardır.





88/13,14,15,16- Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.





88/8- O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.





88/9- Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.





9/20- İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.





9/21- Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir.





9/22- Onlar orada ebedi kalacaklardır. Şüphesiz, Allah katında büyük bir mükafat vardır.




Konularına Göre Ayet Meali veya Konularına Göre Kur'an Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ