Küçük Kıyamet Alametleri
Büyük Küçük Kıyamet Alametleri

Küçük Kıyamet Alametleri



6 - İlmin Kaldırılması ve Cehaletin Ortaya Çıkması:

Enes bin Malik radiyallahu anh şöyle dedi:
“Size bir hadis söyleyeyim onu benden sonra kimse tahdis edemez. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: ‘İlmin azalması ve cehaletin ortaya çıkması kıyametin alametlerindendir’ buyurdu.” Buhari (239, 240)


Şakik rahmetullahi aleyh şöyle anlatıyor:
“Abdullah ibni Mesud ve Ebu Musa radiyallahu anhuma ile beraberdim. O ikisi şöyle naklettiler: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Kıyametten hemen önce cehalet indirilir ve ilim kaldırılır’ buyurdu.” Buhari (6931) Müslim (2672)


İbni Battal rahmetullahi aleyh diyor ki: ‘Bunların tamamı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kıyamet saatine dair verdiği haberlerdir. Biz bu alametleri gözlerimizle gördük ve idrak ettik. İlim azaldı ve cehalet ortaya çıktı.’

İbni Hacer rahmetullahi aleyh de bunun akabinde şunları eklemektedir: ‘Bize göre İbni Battal ilmin bulunması ile beraber cehaletin çoğunluğunu göze alarak şahit getirmiştir. Hadiste kastedilen ise cehaletin yeryüzüne yerleşmesidir. Hatta ilmin çok ender bulunmasıdır. İlim kabzedilir ve cehalet kalır ifadesiyle buna işaret edilmiştir. Bu da ilim ehlinden bir gurubun kalmasını engellemez. Çünkü ilim ehli o gün insanlar içinde önemsiz ve garip kalacaktır.

İlmin kaldırılması âlimlerin ruhunun kabzedilmesi ile olur. Abdullah bin Amr radiyallahu anh’dan nakledildiğine göre:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
‘Şüphesiz Allah ilmi insanlardan söküp almaz. Fakat âlimlerin ruhunu kabzederek ilmi kaldırır. Nihayet hiçbir âlim kalmayınca halk cahil insanları reis edinirler. Bunlara birtakım sorular sorarlar da onlar hem kendileri sapıklığa düşerler hem de düşürürler’ buyurdu.” Buhari (256)


İmam Nevevi rahmetullahi aleyh diyor ki: ‘Bu hadis geçen hadisteki ilmin kabzedilmesini açıklamaktadır. İlmin kabzedilmesi hafızların kalplerinden silinmesi değildir. Bunun manası ilmi taşıyanların vefat etmesidir. Bundan sonra insanlar cahilleri baş edinirler onlar da cahilce hükmederler. Hem kendileri dalalete düşerler hem de halkı dalalete düşürürler. Burada ilimle kastedilen Allah’ın kitabı ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin bilinmesidir. Bu nebilerden miras alınan ilimdir. Çünkü âlimler nebilerin varisleridir. Hadiste kastedilen dünyalık bilgiler değildir. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:


“Onlara soru sorulur onlarda ilimsiz fetva verirler. Hem kendileri dalalete düşerler hem de insanları düşürürler” buyurmuştur. Dalalet ancak din bilgisizliğinden olur.’

Şeyh Hamud der ki: ‘Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sahabelerden ve onlardan sonraki ilim ve hidayet âlimlerinden miras kalan ilmi insanlardan çoğu terk ettiler.
Bu ilme merak saran ilgilenen azaldı. Birçok insanın dikkatleri gazete ve dergilere yöneldi.

Yahut da bunlar gibi sırf cehalet içeren bir takım şeylere yöneldi. Bu sırf cehalet bizim zamanımızda çıktı ve yerleşti.
Yeryüzünün doğusunda batısında son derece yaygınlaştı. Özelde genelde had safhada yayıldı.

Birçok insan bunlara tutuldu ve bunları bilim, kültür ve çağdaşlık olarak nitelendirdiler.
Bunlarla ilgilenen de onlara göre kültürlü çağdaş insan oldu. Ne garip bazı sefihler ahmaklık ve sapıklıkta ileri gidip dini ilimlerle uğraşan insanı irticacı diye isimlendirdiler.
Faydalı ilim kitaplarını da nefretlerinden ve küçümsemelerinden ‘Safra Kitaplar’ diye adlandırdılar.’
İslam’ın şartları bilinmez hale gelene kadar ilim azalmaya ve cehalet artmaya devam edecektir.
Huzeyfe radiyallahu anh şöyle dedi:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
‘Elbise nakşının eskiyip gittiği gibi İslam da eskiyip gider. Hatta oruç nedir, namaz nedir, kurban nedir, sadaka nedir bilinmez hale gelir. Allah’ın Kitabı bir gecede göğe yükseltilir. Hatta yeryüzünde ondan bir ayet bile kalmaz. Çok yaşlı erkek ve çok yaşlı kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve: ‘Biz babalarımızı bu ‘La ilahe illallah’ kelimesi üzerine bulduk de biz de bu kelimeyi söylüyoruz derler’ buyurdu.”



Huzeyfe radiyallahu anh bu hadisi nakledince orada bulunan Sıla isimli şahıs: ‘Namaz nedir, oruç nedir, kurban nedir, sadaka nedir bilmezken La ilahe illallah onlara ne yarar sağlayacak? diye sorar. Huzeyfe radiyallahu anh onun sorusuna cevap vermez. Sıla da bu soruyu üç kere tekrarlar. Bunun üzerine Huzeyfe radiyallahu anh şöyle cevap verdi: ‘Ey Sıla! Bu onları ateşten kurtarır! der ve Huzeyfe bunu üç kere tekrarlar. İbni Mace: (4049)



Bundan daha büyüğü ise Allah-u Teâlânın isminin yeryüzünde anılmaz hale gelmesidir. Enes radiyallahu anh’den Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde ‘Allah’ denildiği müddetçe kıyamet kopmaz.” Müslim (148)


İbni Kesir rahmetullahi aleyh şöyle diyor: ‘Bu hadisin manası hakkında iki görüş vardır:
Birinci Görüş
Hadisin manası: “İşlenen hiçbir kötülük yasaklanmaz, kötülük yapan hiç kimse kötülüğü görüldüğü halde neden böyle yapıyorsun diye kınanmaz, nihayet bu hal Allah’ın adı anılmayana kadar böyle devam eder, şeklinde tabir olunmuştur. Abdullah b. Amr radiyallahu anh hadisinde geçtiği gibi yeryüzünde şerli insanlar kalır ki onlar hiçbir iyiliği emretmez ve hiç bir kötülüğü de yasaklamazlar.” Ahmed (2/134)


İkinci Görüş
“Yeryüzünde Allah’ın anılmaması ve isminin bilinmemesidir. Bu da zamanın bozulduğu, insan neslinin helak olduğu, küfrün, günahların ve isyanın çoğaldığı vakittir.”[1]

________________ oOo _________________

[1]:Hadisler.com Küçük kıyamet alametleri

Önceki Sayfa
Fihrist
Sonraki Sayfa