Hz. Ali camide minbere çıkar ve «Bizim masum Halifemiz öldürülmüştür. Yerine bir halife seçmemiz lazım. Aranızdan birini seçin» der. Herkes Hz. Ali'nin halife olmasını ister ve kendisine biat olunur. Fakat orada bulunanlar, alelade insanlardı. Mühim olan şahsiyetler oraya gelmemişlerdi. Abdullah b.Ömer, Talha, Zübeyr vs. gibi yüksek şahsiyetler oraya gelmemişti. isyancı yahudiler, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr'i tevkif ederek onlara, «Şayet biat etmezseniz, sizi öldürürüz» diye tehditte bulunurlar. Bunun üzerine anılan şahıslar, tehdit altında biat ederler. Medîne'deki İslam ordusu, Hac için Mekke'ye gittiğinden, Hz. Ali yi koruma vazifesini, Mısır'dan gelen bu yahudi ordusu üzerine alır. Bunlar, kısası tatbike izin vermezler. Yani Hz. Osman'ın katilinin yakalanıp, öldürülmesini istemezler. Bunun üzerine ne yapacağını bilmeyen Hz. Ali bekler. Yahudiler, bununla iktifa etmeyip, fitne fesatlarına devam ederler.

     İslam Devletinin her tarafına mektuplar yazıp şöyle propaganda yaparlar: «Halife öldürüldü. Onun yerine geçen yeni Halife, yani Hz. Ali, kısas tatbik etmek istemiyor; işte bunun için yeni halifeye isyan etmek lazımdır. Bu hususa dair, müşahhas delillerimiz vardır». Hz. Aişe'nin ağzından birçok mektup yazılır. Ve bu mektuplarda, güya Hz. Aişe şöyle der:«Ey müslümanlar, Hz. Ali'ye isyan ediniz.» Daha sonra Hz. Aişe'ye, «Sen böyle mektuplar yazdın mı?» diye sorulduğunda o, «Vallahi, ben hiçbir zaman böyle şey yazmadım» demiştir. Ve böylece aynı komplo devam eder.

     Son olarak da Hz. Aişe ile Hz. Ali arasında vuku bulan Cemel hadisesinden söz edelim.

     Hz. Aişe, Talha gibi yakın akrabaları ile Basra'ya gitmişti. Çünkü O, Hz. Ali'nin kısası tatbik etmediğini gördü. Muhtemelen yahudiler

O'na da Hz. Ali aleyhine mektuplar yazmışlardı. İşte bunun için Hz. Aişe, Basra'ya gidip, İslam kanununu tatbik etmek istedi.

     Hz. Aişe'nin isyan haberini alınca, Hz. Ali de bir ordu başında hareket ederek, isyancıların, Basra'daki Beytü'l-Mal'a ait hazineyi yağma etmelerine mani olmak ister. Her iki ordu «Hav'ab» denen bir yerde karşılaşır. Bu sırada, her iki tarafta da iyi niyetli müslümanlar vardı. Bunlar dediler ki «Biz niye savaşıyoruz? Her iki orduya niçin savaştıklarını soralım». Hz. Aişe'nin tarafından birkaç kişi Hz. Ali tarafına geçip, «Niye bizimle savaşıyorsunuz?» diye sorarlar. Hz. Ali cevaben, «Çünkü siz isyan ediyorsunuz, benimle savaşmak istiyorsunuz?»

     Aynı şekilde, Hz. Ali tarafından birkaç müslüman, Hz. Aişe tarafına geçip, «Niçin savaşmak istiyorsunuz?» diye sorarlar. İşte bunlar gerçek müslümanlardı. Ve bundan hemen sonra, anlaşmazlıklar ortadan kalkmıştır. Her iki tarafta mutabakata varırlar: «Harp olmayacak, şu şartlarda anlaşılacak vs.» deyip anlaşırlar. Bu şekilde barış temin edilince, herkes sakin bir şekilde uykuya dalar. Bu sırada ibn Sebe oradadır, bu barış haberine memnun olmamıştır. Gece yarısından sonra, yanına birkaç yahudi alarak, Hz. Aişe'nin tarafından, Hz. Ali'nin tarafına doğru hücuma geçer. Gece baskını olunca, birkaç kişi öldürülür. Kimse ne olduğunu anlamadan uyanır ve savaş başlar. Hz. Aişe, Hz. Ali'nin ihanet ettiğini, Hz. Ali'de Hz. Aişe'nin ihanet ettiğini sanır. İşte Cemel savaşı böyle başlar. Görüyoruz ki bu olayda müslümanların bir hatası yoktur. Tamamen yahudilerin çevirdiği bir komplodur. Kaynaklara bakılırsa bu açıkça görülür. §

 

Ana Sayfa

bitti