ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !
En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali...İbn Kesir Ku'an Meali |
044-DUHAN SURESİ
[044.001] Ha, Mim.
[044.002] Apaçık kitaba andolsun ki;
[044.003] Gerçekten Biz; onu, mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, uyarıcı idik.
[044.004] Ki onda her hikmetli iş ayrılır.
[044.005] Katımızdan bir emirle. Muhakkak ki Biz, peygamber gönderenleriz.
[044.006] Rabbından bir rahmet olarak. Gerçekten O; Semi, Alim olanın kendisidir.
[044.007] Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbından. Şayet kesin olarak inanıyorsanız.
[044.008] Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbınızdır, sizden önceki atalarınızın da Rabbıdır.
[044.009] Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.
[044.010] Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;
[044.011] İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.
[044.012] Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.
[044.013] Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.
[044.014] Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi
[044.015] Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.
[044.016] Onları çarptıkça çarpacağımız gün; şüphesiz intikam alırız.
[044.017] Andolsun ki; onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik ve onlara kerim bir peygamber gelmişti.
[044.018] Allah'ın kullarını bana teslim edin. Doğrusu ben, size gönderilmiş emin bir peygamberim.
[044.019] Allah'a karşı yücelik taslamayın. Doğrusu ben, size açık bir burhan getirdim.
[044.020] Beni taşlamanızdan ötürü; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olana sığındım.
[044.021] Eğer bana inanmazsanız; benden uzaklaşıp gidin.
[044.022] Bunlar, suçlu bir kavimdir, diyerek Rabbına dua etti.
[044.023] Öyleyse kullarımı geceleyin yürüt, siz muhakkak takip olunacaksınız.
[044.024] Denizi sakin iken geride bırak. Doğrusu onlar, suda boğulacak bir ordudur.
[044.025] Onlar, nice nice bağları, pınarları bırakmışlardı.
[044.026] Ekinleri, muhteşem konakları da.
[044.027] Zevk ve safa sürdükleri nimetleri de.
[044.028] İşte böyle. Onlara başka kavimleri mirasçı kıldık.
[044.029] Gök ve yer onların helakine ağlamadı. Ve onlar, mühlet verilenler de olmadı.
[044.030] Andolsun ki; İsrailoğullarını horlayıcı azabdan kurtardık,
[044.031] Firavun'dan. Doğrusu o, azgın bir zorba idi.
[044.032] Ve andolsun ki; Biz, onları bile bile alemler üzerinde seçkin kıldık.
[044.033] Onlara ayetlerden öylelerini verdik ki; her birinde açıkça bir imtihan vardı.
[044.034] Bunlar gerçekten derler ki:
[044.035] O, ilk ölümümüzden başkası değildir. Ve biz, diriltilip kaldırılacaklar da değiliz.
[044.036] Doğru sözlüler iseniz; bize babalarımıza getirsenize.
[044.037] Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba kavmi ile onlardan evvel gelenler mi? Biz, onları helak ettik. Muhakkak ki onlar, mücrimler idiler.
[044.038] Biz; gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun ve oyalanma olsun diye yaratmadık.
[044.039] Biz; onları, ancak hak ile yarattık. Ne var ki onların çoğu, bilmezler.
[044.040] Muhakkak ki ayırdetme günü, hepsinin bir arada bulunacağı vakittir.
[044.041] O gün; dostun dosta hiç bir yardımı olmaz, yardım da görmezler.
[044.042] Ancak Allah'ın merhamet ettiği müstesna. Muhakkak ki O; Aziz, Rahim olanın kendisidir.
[044.043] Doğrusu zakkum ağacı;
[044.044] Günahkarların yiyeceğidir.
[044.045] Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,
[044.046] Suyun kaynaması gibi.
[044.047] Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.
[044.048] Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.
[044.049] Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?
[044.050] İşte bu; doğrusu şüphelenip durduğunuz şeydir.
[044.051] Müttakiler ise; muhakkak ki emin bir makamdadırlar.
[044.052] Bahçelerde ve pınar başlarında.
[044.053] İnce ipekten ve parlak atlastan giyerler, karşılıklı otururlar.
[044.054] İşte böyle. Onları iri siyah gözlülerle evlendiririz.
[044.055] Orada emniyet içerisinde her meyveyi isteyebilirler.
[044.056] Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve onları cehennem azabından korumuştur.
[044.057] Rabbından bir lutuf olarak. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.
[044.058] Biz; onu, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
[044.059] Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.
|