ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !

بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahim Suresi - 52)

Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali     Abdulvahid Metin Kur'an-ı Kerim Meali



59- el-HAŞR SURESİ

 

(Medine’de inmiştir. 24 ayettir.)

 

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...

1) Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih etmek-tedir. Muhakkak ki O, Azîz’dir, Hakîm’dir.

2) Kitap ehlinden küfürde ısrar edenleri ilk toplu sür-günde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacak-larını düşünmemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını düşünmüşlerdi. Allah hesaba katmadıkları bir yerden geldi onlara ve kalplerine kor-ku saldı; evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriy-le tahrip ediyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın! 

3) Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mu-hakkak onlara dünyada azab ederdi. Ahirette ise onlar için ateş cezası vardır.

4) Bu, onların Allah’a ve Rasulü’ne muhalefet etmele-rindendir. Kim Allah’a muhalefet ederse, muhakkak Allah cezası çok şiddetlidir.

5) Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kök-leri üzerinde dimdik bırakmışsanız, Allah’ın izniyle ve fasıkları alçaltması içindir.

6) Allah’ın onlardan Rasulü’ne verdiği fey’e gelince; siz onun üzerine ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, rasullerini dilediklerinin üstüne egemen kılar. Muhak-kak ki Allah, her şeye kadirdir.

7) Allah’ın o şehir halkından Rasulü’ne verdiği fey, Al-lah’a, Rasul’e, yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, -ki, zenginleriniz arasında dolaşan bir şey olmasın. Rasul size ne verirse onu alın, sizi neden sakındırırsa ondan sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah’ın cezası çok şiddetlidir.-

8) Yurtlarından ve mallarından çıkartılan, Allah’ın lü-tuf ve rızasını isteyen, Allah’a ve Rasulü’ne yardım eden, fakir muhacirlere –ki bunlar, sadıkların kendileri-dir.-

9) Ve bir de daha önce orayı kendilerine yurt edinip imanı yerleştirenlere -ki hicret edenleri severler ve on-lara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir çekememez-lik duymazlar. Kendileri fakirlik içinde bulunsalar dahi öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimrilik ve bencilliğinden korunmuşsa, işte onlar kurtuluşa erenle-rin kendileridir.

10) Bir de onlardan sonra gelenlere aittir –ki onlar: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşleri-mizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabimiz gerçekten sen Rauf’sun, Rahim’-sin.” derler.

11) Münafıklık edenleri görmüyor musun? Kitap ehlin-den küfürde ısrar eden kardeşlerine derler ki: “Ando-lsun, eğer siz çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizi-nle çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz ve eğer sizinle savaşılırsa elbette size yar-dım ederiz.” Halbuki Allah şahidlik eder ki onlar, hiç şüphesiz yalancıdırlar.

12) Çıkarılacak olsalar onlarla çıkmazlar. Onlara karşı savaşılsa, kendilerine yardımda bulunmazlar; yardım etseler bile geri dönüp-kaçarlar. Sonra da kendilerine yardım edilmez.

13) Yüreklerinde Allah’tan fazla sizin korkunuz vardır. Bu, onların ince anlayışa sahip bir topluluk olmayışla-rındandır.

14) Onlar, korunmuş şehirlerde veya bir duvarın arka-sında olmaksızın size karşı toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise çok şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Şüp-hesiz bu, akıllarını kullanmayan bir topluluk olmala-rındandır. 

15) Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların duru-mu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tatmışlardır. On-lar için can yakıcı bir azab da vardır.

16) Şeytanın durumu gibi; çünkü insana: “İnkâr et!” der. İnkâr edince de: “Gerçek şu ki, ben senden uza-ğım, çünkü ben alemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.” der.

17) Akibetleri, şüphesiz ikisinin de ateşte kalıcı olmala-rıdır. İşte zalimlerin cezası budur.

18) Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Ve Allah’tan korkun, şüp-hesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

19) Allah’ı unutanlar gibi olmayın –ki o da onları ken-dilerine unutturur- Onlar, fasıkların kendileridir.

20) Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanların ta ken-dileridir.

21) Şayet bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, onu elbette Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu örnekleri belki düşünürler diye, insanlara getiriyoruz.

22) O, O’ndan başka ilah olmayan, gaybı da müşahade edileni de bilen Allah’tır. O, Rahman’dır, Rahîm’dir.

23) O, O’ndan başka ilah olmayan, Melik, Kuddûs, Se-lam, Mü’min, Müheymin, Azîz, Cebbar, Mütekebbir Allah’tır, Allah, şirk koştukları şeylerden yücedir.

24) O Allah ki, Halik, Bari’, Musavvir’dir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olan şeyler O’nu tesbih eder. Muhakkak ki O, Azîz’dir, Hakîm’dir.











سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir     Hatalarım ve yanlışlarım varsa lütfen ya uyarın     ebubekiryasin_@hotmail.com     yada af edin








Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali online okuyabilir, facebook, twitter gibi diğer sosyal ağlarda paylaşabilir,
bilgisayarınıza indirebilir, ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek koşuluyla
telif hakkı ödemeksizin site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz.
NOT: TİCARİ OLARAK KULLANILAMAZ