ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !

بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahim Suresi - 52)

Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali     Abdulvahid Metin Kur'an-ı Kerim Meali



46- el-AHKAF SURESİ

(Mekke’de inmiştir. 35 ayettir.)

 

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...

1) Ha, Mim.

2) Bu Kitab’ın indirilmesi Azîz, Hakîm olan Allah’tandır.

3) Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ile ve belli bir süre için yarattık. Küfürlerinde bilinçli ola-rak ısrar edenler ise, uyarılıp korkutuldukları şeylerden yüz çevirmektedirler.

4) De ki: “Gördünüz mü, Allah’dan başka kendilerine dua ettikleriniz yeryüzünden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru söyleyenler iseniz, bir kitap veya bir ilim kalıntısı varsa, bana getirin.”

5) Allah’dan başka kendisine kıyamete kadar cevap vere-meyecek olan ve kendilerine yapılan duadan habersiz olan kimselere dua eden kişiden daha sapık kim olabilir?

6) İnsanlar haşrolunduğu zaman, onlara düşman kesilirler ve ibadet etmelerini de küfr-inkar edenler olurlar.

7) Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu za-man, küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler kendilerine gelmiş hak için dediler ki: “Bu, apaçık bir sihirdir.”

8) Yoksa: “Kendisi onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz Allah’tan bana hiç bir şeye malik olamazsınız. O, sizin onun hakkında ne kadar ileri gittiğinizi iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. Şüphesiz O, Ğafur’dur, Rahim’dir.”

9) De ki: “Ben rasullerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vah-yedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.”

10) De ki: “Gördünüz mü; eğer o Allah katından ise, siz de onu inkar etmişseniz ve İsrailoğullarından bir şahid bu-nun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de bü-yüklük taslamışsanız? Şüphesiz Allah zalim bir kavmi hi-dayete erdirmez.”

11) Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, iman edenler için dediler ki: “Eğer o hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden önce koşup-yetişemezlerdi.” Oysa onlar, onunla hidayete eremediklerinden: “Bu, eski bir uydurmadır.” diyecekler-dir.

12) Bundan önce de, bir rehber ve bir rahmet olarak Mu-sa’nın kitabı var. Bu ise, zulmedenleri uyarmak ve ihsan edenlere bir müjde olmak üzere doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir kitaptır.

13) Şüphesiz: “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra dosdoğru haraket edenler; artık onlar için korku yoktur, onlar üzül-mezler de.

14) İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde daimi olarak kalacaklardır.

15) Biz insana anne ve babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlük-le doğurdu. Onun taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü çağına erip kırk yıla ulaşınca, dedi ki: “Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et ve soyumdan gelenleri de salih kimseler kıl. Gerçekten ben tevbe edip sana yöneldim ve gerçek-ten ben müslümanlardanım.”

16) İşte bunlar yaptıklarını en güzeli ile kabul ettiğimiz, cennetlikler arasında kötülüklerini af ettiğimiz kimse-lerdir. Onlara va’dolunan doğru bir vaaddir.

17) O kimse ki, anne ve babasına: “Öf size, benden ön-ce nice nesiller gelip geçmişken, beni çıkarılmakla mı tehdit ediyorsunuz?” dedi. O ikisi Allah’a yakararak: “Yazık sana, imana gel! Şüphesiz ki Allah’ın va’di hak-tır.” O ise der ki: “Bu, geçmişlerin masallarından baş-kası değildir.”

18) İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde aleyhlerine söz hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlar-dır. 

19) Her biri için, yaptıklarından dolayı dereceler vardır; öyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ödensin ve onlar zulme de uğratılmazlar.

20) Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ateşe arzo-lunacakları gün: “Siz, dünya hayatınızda bütün güzel-likleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla ya-şayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere bü-yüklenmeniz ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bu-gün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız.”

21) Ad’ın kardeşini de hatırla; onun önünden ve ardın-dan nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini: “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin; gerçek-ten ben, sizin için büyük bir günün azabından korka-rım.” diye uyarmıştı.

22) Dediler ki: “Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan tehdit etti-ğin şeyi bize getir.”

23) Dedi ki: “İlim ancak Allah katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.”

24) Derken, onu vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağ-dıracak bir buluttur.” dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgardır ki onda çok acıklı bir azab vardır.

25) Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka hiç bir şey görünmez oluverdi. Biz suçlu-günahkarlar topluluğunu işte böyle cezalan-dırırız.

26) Andolsun ki size vermediğimiz imkanları onlara vermiş idik. Onlara işitme, görme ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar Allah’ın ayet-lerini bile bile inkar ediyorlardı. Alay edegeldikleri şey, onları çepeçevre kuşattı.

27) Andolsun, biz çevrenizde bulunan ülkelerden bir kısmını helak ettik ve belki dönerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık.

28) Bu durumda, Allah’ı bırakıp yakınlık için edindik-leri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar kendilerinden kaybolup gittiler. Bu, onların yalanları ve uydurduklarıdır.

29) Hani cinlerden bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: “Kulak verin.” Sonra bitirince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.

30) Dediler ki: “Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, haka ve doğru yola ileten bir Kitab dinledik.”

31) “Ey kavmimiz, Allah’a davet edene icabet edin ve O’na iman edin; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acıklı bir azabtan kurtarsın.”

32) “Kim Allah’a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde aciz bırakacak değildir ve onun O’ndan başka velileri yoktur. İşte onlar apaçık bir sapıklık için-dedirler.”

33) Peki, göklerle yeri yaratmış ve onları yaratmaktan dolayı yorulmamış olan Allah’ın, ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu görmezler mi? Evet, muhakkak ki o, her şeye güç yetirendir.

34) Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ateşe su-nulacakları günde: “Bu gerçek değil miymiş?” Onlar: “Rabbimize andolsun, evet.” derler. “Öyleyse inkar et-tiklerinizden dolayı azabı tadın.” dedi.

35) Artık sen sabret; rasullerden azim sahiplerinin sab-rettikleri gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi gördükleri gün, sanki gündüzün yalnız-ca bir saati kadar yaşamışlardır. Bir tebliğdir. Artık fa-sıklar topluluğundan başkası helak edilir mi ki?











سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir     Hatalarım ve yanlışlarım varsa lütfen ya uyarın     ebubekiryasin_@hotmail.com     yada af edin








Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali online okuyabilir, facebook, twitter gibi diğer sosyal ağlarda paylaşabilir,
bilgisayarınıza indirebilir, ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek koşuluyla
telif hakkı ödemeksizin site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz.
NOT: TİCARİ OLARAK KULLANILAMAZ