İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. (İbrahi Suresi - 52) Diri olanları (Yaşıyan insanları) uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye (Kur'an indirdik) (Yasin Suresi - 70) = ♦ C ♦ = Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla İnkâr edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (AL-İ İMRAN SURESİ / 12)
Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün... Yüzleri kapkara-kesilecek olanlara: "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık olarak azabı tadın" (denilir). (AL-İ İMRAN SURESİ / 106)
Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (NİSA SURESİ / 56)
Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (EN'AM SURESİ / 27)
Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah:) "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah:) "Öyleyse inkâr edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi. (EN'AM SURESİ / 30)
Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. (EN'AM SURESİ / 128)
(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (A'RAF SURESİ / 38)
(Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın." (A'RAF SURESİ / 39)
Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 40)
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 41)
Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." (A'RAF SURESİ / 44)
Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (A'RAF SURESİ / 47)
Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı." (A'RAF SURESİ / 48)
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." (A'RAF SURESİ / 50)
Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız. (A'RAF SURESİ / 51)
Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (ENFAL SURESİ / 36)
Bu, Allah'ın murdar olanı temizden ayırdetmesi; murdarı, bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir. İşte bunlar hüsrana uğrayanlardır. (ENFAL SURESİ / 37)
Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (TEVBE SURESİ / 35)
(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. (İBRAHİM SURESİ / 16)
Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? (İBRAHİM SURESİ / 44)
"Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir." (HİCR SURESİ / 43)
Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. (HİCR SURESİ / 44)
Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiç bir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir. (NAHL SURESİ / 28)
Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür. (NAHL SURESİ / 29)
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. (İSRA SURESİ / 18)
Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (KEHF SURESİ / 29)
Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız. (KEHF SURESİ / 99)
Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. (KEHF SURESİ / 100)
İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. (KEHF SURESİ / 102)
De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir. (MERYEM SURESİ / 75)
Suçlu-günahkarları susamışlar olarak cehenneme süreceğiz. (MERYEM SURESİ / 86)
Gerçekten siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız. (ENBİYA SURESİ / 98)
Orda kendileri için, 'kemikleri çatırdatan inlemeler' vardır. Onlar orda işitmezler de. (ENBİYA SURESİ / 100)
İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkâr edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (HAC SURESİ / 19)
Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara:) "Yakıcı azabı tadın" (denir). (HAC SURESİ / 22)
Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (MÜ'MİNUN SURESİ / 102)
Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 103)
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (MÜ'MİNUN SURESİ / 104)
Ayetlerim size okunuyorken, yalanlayanlar sizler değil miydiniz? (MÜ'MİNUN SURESİ / 105)
Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi, biz sapan bir topluluk imişiz." (MÜ'MİNUN SURESİ / 106)
"Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkâra) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz." (MÜ'MİNUN SURESİ / 107)
Der ki: "Onun içine sinin ve benimle söyleşmeyin." (MÜ'MİNUN SURESİ / 108)
Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (FURKAN SURESİ / 11)
(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (FURKAN SURESİ / 12)
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. (FURKAN SURESİ / 13)
Bugün bir yok oluşu çağırmayın, bir çok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (FURKAN SURESİ / 14)
De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (FURKAN SURESİ / 15)
"İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız." (FURKAN SURESİ / 19)
Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak." (FURKAN SURESİ / 22)
Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik. (FURKAN SURESİ / 23)
O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından sapmış olanlardır. (FURKAN SURESİ / 34)
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur." (ANKEBUT SURESİ / 25)
Ancak inkâr edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azab için hazır bulundurulurlar. (RUM SURESİ / 16)
Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir. (SECDE SURESİ / 20)
İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız. (FATIR SURESİ / 36)
İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (FATIR SURESİ / 37)
Kıyamet günü o kötü azabtan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir. (ZÜMER SURESİ / 24)
Kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (ZÜMER SURESİ / 60)
İnkâr edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu. (ZÜMER SURESİ / 71)
Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür." (ZÜMER SURESİ / 72)
İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Artık mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. (MÜ'MİN SURESİ / 76)
"Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (TUR SURESİ / 16)
İşte bu, suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir. (RAHMAN SURESİ / 43)
Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar. (RAHMAN SURESİ / 44)
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır. (HADİD SURESİ / 13)
Ey inkâr edenler, bugün özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz. (TAHRİM SURESİ / 7)
Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" (MÜLK SURESİ / 8)
Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiç bir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." (MÜLK SURESİ / 9)
Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (MÜLK SURESİ / 10)
Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun. (MÜLK SURESİ / 11)
Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. (MÜDDESSİR SURESİ / 26)
"Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" (MÜDDESSİR SURESİ / 42)
Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (İNSAN SURESİ / 4)
Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir. (NEBE' SURESİ / 21)
Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız; (NEBE' SURESİ / 30)
(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi? (ĞAŞİYE SURESİ / 1)
O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.' (ĞAŞİYE SURESİ / 2)
Çalışmış, boşuna yorulmuştur. (ĞAŞİYE SURESİ / 3)
Kızgın bir ateşe yollanırlar. (ĞAŞİYE SURESİ / 4)
Kaynar bir kaynaktan içirilirler. (ĞAŞİYE SURESİ / 5)
Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur. (ĞAŞİYE SURESİ / 6)
Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (ĞAŞİYE SURESİ / 7)
Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme). (BELED SURESİ / 19)
"Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir. (BELED SURESİ / 20)
Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım. (LEYL SURESİ / 14)
Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; (LEYL SURESİ / 15)
Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (BEYYİNE SURESİ / 6)
Kimin tartıları hafif kalırsa, (KAARİ'A SURESİ / 8)
Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). (KAARİ'A SURESİ / 9)
Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? (KAARİ'A SURESİ / 10)
O, kızgın bir ateştir. (KAARİ'A SURESİ / 11)
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline; (HÜMEZE SURESİ / 1)
Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. (HÜMEZE SURESİ / 2)
Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. (HÜMEZE SURESİ / 3)
Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. (HÜMEZE SURESİ / 4)
"Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? (HÜMEZE SURESİ / 5)
Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. (HÜMEZE SURESİ / 6)
Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. (HÜMEZE SURESİ / 7)
O, onların üzerine kilitlenecektir; (HÜMEZE SURESİ / 8)
(Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır). (HÜMEZE SURESİ / 9)
Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız, (TEKASÜR SURESİ / 5)
Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz. (TEKASÜR SURESİ / 6)
Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız. (TEKASÜR SURESİ / 7)
Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya. (MESED SURESİ / 1)
Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı. (MESED SURESİ / 2)
Alevi olan bir ateşe girecektir. (MESED SURESİ / 3)
Eşi de; odun hamalı (ve) (MESED SURESİ / 4)
Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak. (MESED SURESİ / 5)
En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu |