ZULÜM     
 
		 
 
			
				 205. Câbir radıyallahu anh' den
				rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
				ve sellem şöyle buyurdu: "Zulümden sakınıp
				kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyamet
				gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır.
				Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden
				önceki ümmetleri helâk etmiş, onları
				birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını
				helâl saymaya sevketmiştir. " Müslim,
				Birr 56
  206. Ebû Hüreyre
				radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet
				gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta
				boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.
				"  Müslim, Birr 60. Ayrıca bk. Tirmizî,
				Kıyâmet 2
  207. İbni Ömer
				radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Peygamber
				sallallahu aleyhi ve sellem aramızda iken Vedâ haccı'ndan
				söz ediyorduk, ama Vedâ haccı'nın ne olduğunu
				bilmiyorduk. Nihayet, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem Allah'a hamd ve senada bulundu, sonra da deccâldan
				bahsederek onun hakkında uzunca bilgi verdi. Şunları
				söyledi: "Allah Teâlâ'nın gönderdiği
				her peygamber, ümmetini deccâl konusunda uyarmıştır.
				Nuh ve ondan sonraki peygamberler, ümmetlerini bu konuda
				uyarıp sakındırdılar. Şüphesiz ki o sizin aranızda çıkarsa,
				onun durumu ve hali size gizli kalmaz. Rabbinizin tek gözü
				kör olmadığı size gizli kalan, bilmediğiniz bir şey
				değildir. Deccalin ise, sağ gözü kör olup, sanki
				salkımından dışarı fırlamış yaş bir üzüm tanesi
				gibidir. Uyanık olunuz! Allah Teâlâ birbirinizin
				kanlarını ve mallarını, şu ayınızda bugününüzü
				haram kıldığı gibi, birbirinize haram kılmıştır. Dikkat ediniz,
				sizlere tebliğ ettim mi?"  Ashâb-ı kirâm: -
				Evet tebliğ ettin, dediler. Peygamberimiz: -"Allahım!
				Şahit ol" diye üç defa tekrarladı. Sonra
				da: "Size yazık olur, bakınız, sakın benden sonra
				birbirinizin boynunu vurup da küffara dönmeyiniz"
				buyurdular.  Buhârî, Meğâzî
				77. Bir bölümü için bk. Müslim, Îmân
				274, Fiten 100
  208. Âişe radıyallahu
				anhâ' dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim bir
				karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o
				yerin yedi katı boynuna geçirilir. "  Buhârî,
				Mezâlim 13, Bed'ül-halk 2; Müslim, Müsâkât
				139-142. Ayrıca bk. Tirmizî, Diyât 21
  209.
				Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh' den
				rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
				ve sellem şöyle buyurdu: "Hiç şüphesiz
				Allah zâlime mühlet verir. Onu yakalayınca da
				kaçmasına fırsat vermez. " Sonra şu âyet-i
				kerîmeyi okudu: "Rabbin, zâlim bir kasaba
				halkını yakalarken işte böyle yakalar. O'nun yakalaması
				gerçekten çok acı ve çetindir. " [Hûd
				sûresi (11), 102].  Buhârî,
				Tefsîru sûre (11); Müslim, Birr 61. Ayrıca bk.
				Tirmizî Tefsîru sûre (11); İbni Mâce,
				Fiten 22
  210. Muâz radıyallahu anh
				şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
				beni (yönetici olarak Yemen'e) gönderdi ve şunları
				söyledi: "Sen kitap ehli olan bir topluma
				gidiyorsun, Onları, Allah'dan başka ilah olmadığına ve benim
				Allah'ın Resûlü olduğuma şahitlik etmeye dâvet
				et. Eğer onlar, bu dâvete uyup itaat ederlerse, Allah'ın
				kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin
				olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse,
				Allah Teâlâ'nın, zenginlerinden alınıp fakirlerine
				verilmek üzere, kendilerine zekâtı mutlak surette farz
				kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların
				mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın.
				Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü
				onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur. " Buhârî,
				Zekât 41, 63, Meğâzî 60, Tevhîd 1;
				Müslim, Îmân 29, 31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
				Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî,
				Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1
  211.
				Ebû Humeyd Abdurrahman İbni Sa'd es-Sâidî
				radıyallahu anh şöyle dedi:  Resûlullah sallallahu
				aleyhi ve sellem, Ezd kabilesinden İbni Lütbiyye denilen bir
				adamı zekât toplamak üzere görevlendirmişti. Bu
				zât vazifesini yapıp Resûlullah'ın huzuruna
				gelince: Şu mallar sizindir, şunlar da bana hediye
				edilenlerdir, dedi. Bunun üzerine Resûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem minberde ayağa kalkdı ve Allah'a hamd
				ü senâdan sonra şöyle buyurdu: "Size
				söyleyeceğime gelince: Allah Teâlâ'nın benim
				idareme verdiği işlerden birine sizlerden birini görevli
				tayin ediyorum, sonra da o kişi dönüp geliyor ve bana
				diyor ki: Şunlar size ait olanlardır; şunlar da bana hediye
				edilenler.  Eğer o kişi sözünde doğru ise, babasının
				veya anasının evinde otursaydı da kendisine hediyesi gelseydi ya!
				Allah'a yemin ederim ki, sizden biriniz haksız olarak bir şey
				alırsa, kıyamet gününde o aldığı şeyi yüklenmiş
				vaziyette Allah'ın huzuruna çıkar. Ben sizden herhangi
				birinizin, Allah'ın huzuruna böğüren bir deve veya bir
				inek yahut da meleyen bir koyun yüklenmiş vaziyette mi
				çıkacağınızı kesinlikle bilemem. "  Sonra
				Resûlullah koltuklarının altının beyazı görülecek
				kadar ellerini yukarıya kaldırıp: "Allahım! Tebliğ ettim
				mi?" buyurdu.  Buhârî, Hiyel 15,
				Zekât 3, Hibe 17, Cihâd 189, Eymân 3, Ahkâm
				24; Müslim, İmâre 26-27. Ayrıca bk. Ebû Davûd,
				İmâre 11; Nesâî, Zekât 6
  212.
				Ebû Hüreyre radıyallahu anh' den rivayet edildiğine
				göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
				buyurdu: "Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu
				veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün
				bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o
				kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri
				varsa, yaptığı zulüm mikdarınca sevaplarından alınır, (hak
				sahibine verilir. ) Şâyet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm
				yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine
				yükletilir. "  Buhârî,
				Mezâlim 10, Rikak 48
  213. Abdullah
				İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ' dan rivayet
				edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
				şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve
				elinden müslümanların zarar görmediği kimsedir.
				Muhâcir ise, Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak duran
				kimsedir. "  Buhârî, Îmân
				4-5, Rikâk 26; Müslim, Îmân 64-65. Ayrıca
				bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 2; Tirmizî,
				Kıyâmet 52, Îmân 12; Nesâî, Îmân
				8, 9, 11
  214. Abdullah İbni Amr İbni Âs
				radıyallahu anhüma şöyle dedi: Nebî sallallahu
				aleyhi ve sellem'in seferde bazı yükleme hizmetlerini gören
				ve kendisine Kirkire denilen bir adam vardı. Adam öldü.
				Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem: "O cehennemdedir" buyurdu.  Sahâbe
				gelip adamın evindeki eşyalarına baktılar; ganimet malından
				çaldığı bir abâ buldular.  Buhârî,
				Cihâd 190. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 34
  215.
				Ebû Bekre Nüfey' İbni Hâris radıyallahu anh' den
				rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
				sellem şöyle buyurdu: "Zaman, Allah'ın gökleri
				ve yeri yarattığı günkü şekliyle dönmektedir. Bir
				yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram olan aydır. Üçü
				birbiri ardınca gelen, zilkade, zilhicce ve muharremdir. Biri ise
				cemaziyelâhir ile şâbân arasında bulunan ve
				Mudar kabilesinin daha çok değer verdiği receb ayıdır. "
				Peygamberimiz: - "Bu hangi aydır?" diye sordu.
				Biz: - Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Bunun
				üzerine Hz. Peygamber sustu. O kadar ki, biz aya başka bir
				ad vereceğini zannettik.  -"Bu ay zilhicce değil mi?"
				dedi, biz: - Evet, dedik.  - "Bu hangi beldedir?"
				diye sordu, biz:  - Allah ve Resulü daha iyi bilir,
				dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber bir süre sustu. Biz,
				bu şehre başka bir ad vereceğini zannettik: - "Burası
				Belde-i Haram (Mekke) değil mi?" dedi, biz: - Evet,
				dedik.  - "Bu hangi gün?" diye sordu, biz: -
				Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Bir müddet
				sustu. Öyle ki biz o güne başka bir ad vereceğini
				zannettik.  - "Bugün kurban günü değil
				mi?" dedi, biz: - Evet, diye cevap verdik. Sonra
				Resulullah sözlerine şöyle devam etti: "Şüphesiz
				ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve
				haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve
				şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır.
				Rabbinize kavuşacaksınız ve o size amellerinizi soracak. Sakın
				benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirlere
				dönmeyiniz. Dikkat ediniz! Burada bulunanlar bulunmayanlara
				sözlerimi ulaştırsın. Umulur ki, sözlerim kendilerine
				ulaştırılan bazı kimseler, sözümü işiten bazı
				kimselerden daha iyi anlayıp koruyabilirler. " Hz.
				Peygamber, sonra: - "Dikkat edin, tebliğ ettim mi?"
				diye sordu, biz: - Evet, diye cevap verdik. Resûl-i
				Ekrem: - "Allahım! Şahit ol" buyurdular.  Buhârî,
				Hac 132; Müslim, Kasâme 29
  216.
				Ebû Ümâme İyâs İbni Sa'lebe el-Hârisî
				radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre Rasûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yemin
				ederek bir müslümanın hakkını alan kimseye, Allah
				cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder. " Bir
				adam dedi ki: - Ya Resûlallah! Şayet o küçük
				ve değersiz bir şey ise? Bunun üzerine
				Peygamberimiz: "Misvak ağacından bir dal bile olsa
				böyledir" buyurdu.  Müslim, Îmân
				218. Ayrıca bk. Nesâî, Kudât 30; İbni Mâce,
				Ahkâm 8
  217. Adî İbni Amîre
				radıyallahu anh şöyle dedi:  Rasûlullah sallallahu
				aleyhi ve sellem' in şöyle buyurduğunu duydum: "Mal
				tahsili için memur tayin ettiğimiz bir kimse, bizden bir
				iğneyi veya ondan daha küçük bir şeyi gizlese,
				bu hıyanet olur ve o şeyi kıyamet günü getirir. "
				 Bunun üzerine ensardan siyah tenli bir adam ayağa
				kalktı, -ben sanki onu görüyor gibiyim-: - Ya
				Resûlallah! Benden görevlendirmeni geri al, dedi.
				 Peygamberimiz:  - "Sana ne oldu?" buyurdu.
				Adam: - Senin söylediklerini işittim, dedi. Peygamber
				efendimiz: - "Ben o sözü şimdi de söylüyorum:
				Sizden kimi mâlî bir göreve tayin edersek, o
				malın azını da çoğunu da getirsin. O maldan kendisine
				verileni alır, yasaklanandan ise vazgeçer. "  Müslim,
				İmâre 30. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdiye
				5
  218. Ömer İbni Hattâb
				radıyallahu anh şöyle dedi: Hayber Gazvesi günü
				idi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından bir
				grup geldi ve: - Falanca şehittir, falanca da şehittir,
				dediler.  Sonra bir adamın yanından geçtiler: -
				Falanca kimse de şehittir, dediler. Nebî sallallahu aleyhi
				ve sellem:  - "Hayır, ben onu, ganimetten çaldığı
				bir hırka -veya bir abâ- içinde cehennemde gördüm"
				buyurdu.  Müslim, Îmân 182.
				Ayrıca bk. Dârimî, Siyer 48
  219.
				Ebû Katâde Hâris İbni Rib'î radıyallahu
				anh' den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem ashâbın arasında ayağa
				kalkarak, onlara, Allah yolunda cihadın ve Allah'a imanın
				amellerin en üstünü olduğundan bahsetti. Ashâbdan
				bir kişi ayağa kalkarak: - Ya Resûlallah! Eğer ben Allah
				yolunda öldürülürsem, bu şehitlik benim
				günahlarıma keffâret olur mu, ne dersiniz? diye sordu.
				Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem: "Evet, eğer sabrederek, karşılığını sadece
				Allah'tan umarak, cepheden kaçmaksızın Allah yolunda
				öldürülürsen, günahlarına keffâret
				olur" buyurdu.  Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi
				ve sellem :  - "Nasıl demiştin?" diye sordu. Adam: -
				Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu
				şehitlik benim günahlarıma keffâret olur mu, ne
				dersiniz? demiştim.  Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem: - "Evet, eğer sen sabrederek, ecrini sadece
				Allah'tan bekleyerek ve cepheden kaçmaksızın, Allah
				yolunda öldürülürsen, günahlarına
				keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır.
				Bunu bana Cibrîl söyledi" buyurdu.  Müslim,
				İmâre 117
  220. Ebû Hüreyre
				radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem: "Müflis kimdir, biliyor
				musunuz?" diye sordu. Ashâb: - Bizim aramızda
				müflis, parası va malı olmayan kimsedir, dediler. Rasûlullah
				sallallahu aleyhi ve sellem: "Şüphesiz ki ümmetimin
				müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât
				sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd
				ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp,
				şunu dövüp, bu se-beple iyiliklerinin sevabı şuna buna
				verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları
				biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip
				sonra da cehenneme atılan kimsedir" buyurdular.  Müslim,
				Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 2
  221.
				Ümmü Seleme radıyallau anhâ' dan rivayet
				edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem şöyle buyurdu: "Ben sadece bir beşerim.
				Sizler bana yargılanmak üzere geliyorsunuz. Belki sizin
				biriniz, delilini getirmekte diğerinizden daha becerikli ve daha
				üstün anlatımlı olabilir. Ben de dinlediğime göre
				o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kimin lehine
				kardeşinin hakkını alıp hüküm vermişsem, ona
				cehennemden bir parça ayırmış olurum. "  Buhârî,
				Şehâdât 27, Hıyel 10, Ahkâm 20; Müslim,
				Akdiye 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 7, Edeb
				87; Tirmizî, Ahkâm, 11, 18; Nesâî, Kudât
				12, 33; İbni Mâce, Ahkâm 5
  222.
				İbni Ömer radıyallahu anhümâ' dan rivayet
				edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
				sellem şöyle buyurdu: "Haram kan dökmediği
				müddetçe mü'min, Allah'ın rahmetini ummaya devam
				eder. "  Buhârî, Diyât
				1
  223. Hamza'nın eşi Havle Binti Sâmir
				el-Ensârîye radıyallahu anhümâ şöyle
				dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' in şöyle
				buyurduğunu işittim: "Şüphesiz ki, haksız olarak
				Allah'ın malını kullanan kimseler, kıyamet gününde
				cehennemi hak ederler. "  Buhârî,
				Hums 7 
*[1]
 
 
 
  
 
 
    
 Kaynak: [1]:  Muvahhid 1.16 İslam Kütüb Hanesi Riyazussalihin 
  
                           
 
 
 
  
 
 
 
 
 Konularına Göre  Hadis Meali  veya  Konularına Göre  Hadis Fihristi   Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir  
  ("RAR" İndir Linki),    ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve  
değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz.    v..d.. Download /   İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..
    
    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir       Eraykitap ilmin kisa yolu  
     
     
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
   
  
 
                           
                
             
            
        
        
            
    
            
            
        
        
        
    
    
    
                    
                    
                	
                
            
            
    	
    
	
	
    
    
    
  
 
  
 |