Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
“Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
(Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği
(günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8)
İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663
VAKAR ve AĞIR BAŞLILIK
704. Âişe radıyallahu anhâ
şöyle dedi: Hz. Peygamber'in küçük dili
görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü
hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi. Buhârî,
Tefsîru sûre (46) 2, Edeb 68; Müslim, İstiskâ
16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 104.
NAMAZA, İLİM MECLİSİNE VE BENZERİ İBADETLERE AĞIRBAŞLI VE
VAKUR BİR ŞEKİLDE ÇAĞIRMAK
|
705. Ebû Hüreyre radıyallahu
anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle
buyururken dinlediğini söyledi: "Kâmet
getirildiği zaman namaza koşarak değil, ağırbaşlı bir şekilde
yürüyerek geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını imamla
birlikte kılınız; yetişemediğiniz rekâtları da kendiniz
tamamlayınız. " Müslim'in rivayetinde şöyle bir
ilâve vardır: "Herhangi biriniz namaz kılmaya karar
verdiği zaman artık namazda sayılır. " Buhârî,
Ezan 20, 21, Cum`a 18; Müslim, Mesâcid 151-155. Ayrıca
bk. Ebû Dâvûd, Salât 54; Tirmizî,
Salât 127; Nesâî, İmâme 57; İbni Mâce,
Mesâcid 14
706. İbni Abbas radıyallahu
anhümâ'dan rivayet edildiğine göre o, Arefe günü
Peygamber aleyhisselâm ile birlikte (Arafat'tan
Müzdelife'ye) dönüyordu. Resûl-i Ekrem
sallallahu aleyhi ve sellem arka tarafta bazı kimselerin bağırıp
çağırdığını, devesini dövdüğünü ve
develerin böğürdüğünü duyunca, onlara
kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu: "İnsanlar!
Yavaş olun! Acelecilik yapmakla sevap kazanılamaz. " Buhârî,
Hac 94; Müslim, Hac 268. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Menâsik 63; Nesâî, Menâsik 203.
707.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh den rivayet edildiğine
göre Peygamber aleyhisselâm şöyle
buyurdu: "Allah'a ve âhiret gününe iman
eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe
iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve âhiret
gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin
veya sussun!" Buhârî, Nikâh
80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân
74, 75, 77. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123;
Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4
708.
Ebû Şüreyh Huveylid İbni Amr el-Huzâ`î
radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinlediğini söyledi: - "Allah'a
ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine
câizesini versin". Ashâb-ı kirâm: -
Yâ Resûlallah! Misafirin câizesi nedir? diye
sordular. Peygamber aleyhisselâm da: - "Onu bir
gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç
gündür. Misafiri üç günden fazla
ağırlamak ise sadakadır. " Buhârî,
Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Lukata 14. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Et`ime 5; Tirmizî, Birr 43;
İbni Mâce, Edeb 5
Müslim'in bir başka
rivayetine göre şöyle buyurdu: - "Bir
müslümanın din kardeşinin yanında onu günaha
sokacak kadar kalması helâl değildir. " Ashâb-ı
kirâm: - Yâ Resûlallah! İnsan din kardeşini
nasıl günaha sokar? diye sorunca: - "Misafirini
ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla"
buyurdu. Müslim, Lukata 15, 16
709.
Ebû İbrâhim veya Ebû Muhammed yahut Ebû
Muâviye Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu
anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem Hatice radıyallahu anhâ'yı cennette,
içinde hiçbir gürültünün
duyulmayıp hiçbir yorgunluğun hissedilmeyeceği, inciden
yapılmış bir köşkle müjdeledi. Buhârî,
Umre 11, Menâkıbü'l-ensâr 20, Nikâh 108,
Edeb 23, Tevhîd 32, 35; Müslim, Fezâilü's-sahâbe,
71-74. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 61; İbni Mâce,
Nikâh 56
710. Ebû Mûsâ
el-Eş`arî radıyallahu anh'ın anlattığına göre bir gün
evinde abdest alıp dışarı çıkarken kendi kendine: "Bugün
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den hiç
ayrılmayacağım; hep onun yanında bulunacağım", dedi. Sonra
Mescid'e gidip oradaki sahâbîlere Peygamber
aleyhisselâm'ın nerede olduğunu sordu. Onlar da: - Şu
tarafa doğru gitti, dediler. Ebû Mûsâ
olanları şöyle anlattı: Resûl-i Ekrem'in gittiği
yeri sora sora nihayet Eris Kuyusu'nun bulunduğu bahçede
olduğunu öğrendim. Ben de bahçe kapısının yanına
oturdum. Peygamber aleyhisselâm tuvalet ihtiyacını giderip
abdest aldı. Ben de kalkıp yanına vardım. Baktım ki Eris
Kuyusu'nun kenarındaki taşların üzerine, kuyu ağzındaki
bileziğin tam ortasına oturmuş, baldırlarını açarak
ayaklarını kuyuya sarkıtmış. Kendisine selâm verdikten
sonra geri dönüp kapının yanına oturdum. Kendi kendime:
"Bugün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in
kapıcısı olacağım", dedim. O sırada Ebû Bekir
radıyallahu anh gelerek kapıyı çaldı. - Kim o? diye
sordum. - Ebû Bekir, dedi. - Biraz bekle, dedikten
sonra Peygamber aleyhisselâm'ın yanına vardım ve: Yâ
Resûlallah! Ebû Bekir geldi, huzura girmek için
izin istiyor, dedim. - "İzin ver ve onu cennetle
müjdele", buyurdu. Geri dönüp Ebû
Bekir'e: - İçeri gir, Resûlullah seni cennetle
müjdeliyor, dedim. Ebû Bekir içeri girdi.
Peygamber aleyhisselâm'ın sağ tarafına geçip onun
yanına, kuyunun ağzındaki taşın üzerine oturdu ve tıpkı
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi baldırlarını
açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben de geri dönüp
yerime oturdum. Ben evden çıkarken abdest almakta olan
kardeşim arkamdan yetişecekti. Onu düşünerek kendi
kendime: "Eğer Allah Teâlâ falanın hayrını
dilerse onu buraya getirir", dedim. O sırada birinin kapıyı
ittiğini gördüm. - Kim o? diye sordum. - Ömer
İbnü'l-Hattâb, dedi. - Biraz bekle, dedikten sonra
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına giderek
selâm verdim ve: Ömer geldi, huzura girmek için
izin istiyor, dedim. - "İzin ver ve onu cennetle
müjdele", buyurdu. Ömer'in yanına dönerek: -
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem içeri girmene
izin verdi ve seni cennetle müjdeledi, dedim. Ömer
içeri girdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in sol tarafına geçerek kuyunun ağzındaki taşın
üzerine oturdu ve ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben de
dönüp kapının yanına oturdum. Kardeşimi düşünerek
kendi kendime: "Eğer Allah Teâlâ falanın hayrını
dilerse onu buraya getirir", dedim. Bu sırada biri gelip
kapıyı itti. - Kim o? diye sordum. - Osman İbni Affân,
dedi. - Biraz bekle, diyerek Peygamber aleyhisselâm'ın
yanına gittim ve onun geldiğini haber verdim. - "İzin
ver ve başına gelecek belâ ile birlikte onu cennetle
müjdele", buyurdu. Geri döndüm ve: -
İçeri gir, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
başına gelecek belâ ile birlikte seni cennetle müjdeliyor,
dedim. Osman içeri girdi. Kuyu bileziğinde oturacak
yer kalmadığını görünce, onların karşılarında bir başka
yere oturdu. Saîd İbnü'l-Müseyyeb dedi ki:
Ben bu oturuş şeklini onların kabirlerine yordum. Buhârî,
Fezâilü's-sahâbe 5, Edeb 119, Fiten 17,
Ahbâru'l-âhâd 3; Müslim, Fezâilü's-sahâbe
29. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 18.
Buhârî'nin
bir rivayetinde şu fazlalık vardır: Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem bana kapıyı korumamı emretti. O
rivayette şu ilave de vardır: Osman müjdeyi duyunca
Allah'a hamd etti, sonra da: Allah yardımcım olsun, dedi.
Buhârî, Fezâilü's-sahâbe
6
711. Ebû Hüreyre radıyallahu
anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in etrafında, Ebû Bekir ve Ömer radıyallâhu
anhümâ'nın da bulunduğu bir grup insanla oturuyorduk.
Bir ara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aramızdan
kalkıp gitti. Uzunca bir süre dönmeyince, başına kötü
bir iş gelmesinden korktuk ve telaşla yerimizden kalktık. Bu
endişeyi ilk duyan bendim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'i araya araya ensardan Neccâr oğullarına ait bir
bahçeye geldim. Giriş kapısını arayarak bahçenin
etrafını dolandım; fakat bir kapı bulamadım. Bahçenin
dışındaki bir kuyudan içeriye su veren küçük
bir ark gördüm ve oradan büzülerek Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdim. - "Ebû
Hüreyre! Sen misin?" diye sordu. - Evet, yâ
Resûlallah! dedim. - "Ne haber?" dedi. -
Aramızda otururken kalkıp gittin; geri dönmediğini görünce,
sana bir kötülük yapılmasından korkup telaşlandık.
İlk endişe duyan da ben oldum. Kalkıp bu bahçeye geldim ve
tilki gibi iki büklüm içeri girdim. Diğerleri de
arkadan geliyor, dedim. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi
ve sellem: - "Ebû Hüreyre!" diye
seslendikten sonra ayakkabılarını çıkarıp verdi ve şunları
söyledi: "Şu ayakkabılarımı alıp geri dön. Bu
duvarın arkasında, gönülden inanarak "Lâ
ilâhe illallah" diyen kime rastlarsan, onu cennetle
müjdele!" Müslim, Îmân
52
712. İbni Şümâse şöyle
dedi: Amr İbni Âs ölüm döşeğindeyken
yanına gittik. Yüzünü duvara döndü, uzun
uzun ağladı. Bunun üzerine oğlu: - Babacığım! Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem sana şu müjdeyi vermedi mi?
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem seni şöyle
müjdelemedi mi? demeye başladı. O zaman Amr İbni Âs
yüzünü bize dönerek dedi ki: - Âhiret
için hazırladığımız en değerli azık "Lâ ilâhe
illallah Muhammedün Resûlullah" sözüdür.
Hayatımda üç devir vardır. Bir zamanlar Resûlullah'a
benden fazla kin besleyen yoktu. Bir yolunu bulup da onu öldürmek
benim en çok arzu ettiğim şeydi. Şayet bu haldeyken
ölseydim, mutlaka cehennemlik olurdum. Allah Teâlâ
gönlüme İslâm sevgisini koyunca, Peygamber
aleyhisselâm'a gelerek: Elini uzat, sana biat edeceğim,
dedim. O elini uzatınca, ben elimi geri çektim. Bunun
üzerine Resûl-i Ekrem: - "Ne oldu, Amr?"
diye sordu. - Şart koşmak istiyorum, dedim. - "Neyi
şart koşacaksın?" buyurdu. - Bağışlanmamı, dedim. -
"Müslüman olmanın daha önceki günahları
silip süpürdüğünü, hicret etmenin daha
önce işlenen günahları yok ettiğini, haccetmenin daha
önce yapılan günahları ortadan kaldırdığını bilmiyor
musun?" buyurdu. Artık Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem'den daha çok sevdiğim biri yoktu. Gözümde
ondan daha büyük biri mevcut değildi. Ona duyduğum
saygıdan dolayı gözlerimi kandıra kandıra yüzüne
bakamazdım. Biri bana onu anlatmamı isteseydi, yüzüne
doya doya bakamadığım için bunu yapamazdım. Şayet bu
haldeyken ölseydim, cennetlik olmayı umabilirdim. Sonra öyle
işlere karıştık ki, o işler karşısında halimin nasıl olduğunu
bilemiyorum. Öldüğüm zaman arkamdan ne ağıt,
ne de ateş yakılsın. Beni gömdüğünüz zaman
üzerime toprağı yavaş yavaş atınız. Sonra bir deveyi
boğazlayıp etini taksim edecek kadar bir zaman kabrimin yanından
ayrılmayın ki, siz yanımdayken yerime alışayım ve Rabbimin
elçilerine nasıl cevap vereceğimi düşüneyim.
Müslim, Îmân 192
BAZI İBADETLERİ YAPMAK İÇİN FARKLI YOLLARI KULLANARAK
GİDİP GELMEK
|
BAYRAM NAMAZINA, HASTA ZİYARETİNE,
HAC, CİHAD, CENAZE NAMAZI VE BENZERLERİNE, FAZLA SEVAP KAZANMAK
MAKSADIYLA BİR YOLDAN GİDİP BAŞKA BİR YOLDAN DÖNMEK
720. Câbir radıyallahu anh şöyle
dedi: Bayram günlerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem farklı yollardan gidip dönerdi. Buhârî,
Îdeyn 24
721. İbni Ömer
radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre
şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
(Medine'den çıkarken) Şecere yolundan çıkar,
Mu`arres yolundan dönerdi. Mekke'ye de Seniyyetü'l-`ulyâ'dan
(yukarı Seniyye yolundan) girer, Seniyyetü's-süflâ'dan
(aşağı Seniyye yolundan) çıkardı. Buhârî,
Hac 15; Müslim, Hac 223. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Menâsik 44
722. Âişe radıyallahu
anhâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem temizlenmeye, taranmaya, ayakkabısını giymeye varıncaya
kadar her işe sağdan başlamayı pek severdi. Buhârî,
Vudû' 31, Salât 47, Et`ime 5, Libâs 38, 77;
Müslim, Tahâret 66, 67. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Libâs 41; Tirmizî, Cum'a 75; Nesâî,
Tahâret 90, Gusül 17, Zînet 8, 63; İbni Mâce,
Tahâret 42
723. Yine Âişe
radıyallâhu anhâ şöyle dedi: Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini temizlik ve yemek için,
sol elini de tuvalette temizlenmek ve benzeri işler için
kullanırdı. Ebû Dâvûd, Tahâret
18
724. Ümmü Atıyye radıyallahu
anhâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem kızı Zeyneb radıyallahu anhâ'yı
yıkayan kadınlara şöyle buyurdu: "Sağ tarafından ve
abdest organlarından başlayın. " Buhârî,
Vudû' 31, Cenâiz 10-11, Müslim, Cenâiz,
42-43. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 29;
Nesâî, Cenâiz 31; İbni Mâce, Cenâiz
8
725. Ebû Hüreyre radıyallahu
anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Biriniz
ayakkabısını giyeceği zaman önce sağ ayağından, ayakkabısını
çıkaracağı zaman da önce sol ayağından başlasın.
Böylece sağ ayak ilk önce giyilen, en sonra çıkarılan
ayak olsun. " Buhârî, Libâs
39; Müslim, Libâs 67. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Libâs 41; Tirmizî, Libâs 37; İbni Mâce,
Libâs 28
726. Hafsa radıyallahu anhümâ
şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
yerken, içerken ve giyinirken sağ elini, diğer işleri
yaparken de sol elini kullanırdı. Ebû
Dâvûd, Tahâret 18
727. Ebû
Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: "Elbise giydiğiniz ve abdest aldığınız zaman sağ
tarafınızdan başlayınız. " Ebû Dâvûd,
Libâs 41; Tirmizî, Libâs 37 (mânen).
Ayrıca bk. İbni Mâce, Tahâret 42
728.
Enes radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem Mina'ya gelince hemen cemreye gitti
ve taşları attı. Sonra Mina'daki dinlenme yerine gitti ve
kurbanını kesti. Bu işler bitince berberi çağırdı ve ona
önce başının sağ tarafını, sonra sol tarafını göstererek:
"Buralardan kes!" buyurdu. Daha sonra kesilen
saçlarını halka dağıttı. Buhârî,
Vudû' 33 ; Müslim, Hac 323-325. Ayrıca bk. Ebû
Dâvûd, Menâsik 78.
Diğer bir
rivayet ise şöyledir: Resûl-i Ekrem cemrede taşları
atıp, kurbanını kestikten sonra tıraş olmak istedi. Başının sağ
yanını berbere uzattı; o da tıraş etti. Peygamber aleyhisselâm
Ebû Talha el-Ensârî'yi çağırarak kesilen
saçlarını ona verdi. Sonra başının sol tarafını berbere
uzatarak: "Tıraş et!" buyurdu. Berber de tıraş etti.
Resûl-i Ekrem kesilen saçları yine Ebû
Talha'ya vererek: "Bunları halka taksim et!"
buyurdu. Müslim, Hac 326. Ayrıca bk.
Tirmizî, Hac 73[1]
Kaynak:
[1]:Muvahhid 1.16 İslam Kütüb Hanesi Riyazussalihin
Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir
("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve
değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..
En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
| |