"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ S ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 SAVAŞ İÇİN YOLA ÇIKMAK BÖLÜMLERİ SAVAŞ İÇİN YOLA ÇIKMAK BÖLÜMLERİ Ø yolculukta namazları kısaltmak (Bu bölüm Arapça orijinal ismi “Ebvab-üs Sefer (Yolculuk)” bölümleri demektir. Biz burada savaş için yola çıkmak olarak tercüme ettik çünkü Rasûlullah (s.a.v.) hayatında savaş dışında bizim bildiğimiz şekilde bir yolculuk -davet ve hicret dışında- yoktur.) 544- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) Ebû Bekir, Ömer ve Osman ile yolculuğa çıktım, öğle ve ikindi namazlarını ikişer ikişer olarak kılarlar ne farzdan önce ne farzdan sonra sünnet namaz kılmazlardı.” Abdullah b. Ömer diyor ki: “Farzdan önce ve sonra sünnet kılınması gerekmez eğer fazladan namaz kılınacak olsaydı farzı dörde tamamlardım.” (Muvatta, Kasr-us Salat: 2; Nesâî, Taksirus Salat: 1) Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Ali, İbn Abbâs, Enes, Imrân b. Husayn ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen garibtir. Bu hadisi böylece Yahya b. Süleym rivâyetinden bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail diyor ki: Bu hadis Ubeydullah b. Ömer’den, Suraka ailesinden bir adamdan ve İbn Ömer’den rivâyet edildi. Tirmîzî: Atıyye el Avfî yoluyla İbn Ömer’den Rasûlullah (s.a.v.)’in yolculukta sünnet kıldığı rivâyet edilmişse de Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ın ilk dönemlerinde yolculukta namazları kısalttıkları sahih olarak sabittir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından pek çok ilim adamı bu hadisle amel etmişlerdir. Âişe (r.anha)’nın yolculukta tam kıldığı da rivâyet edilmiştir. Uygulama, Rasûlullah (s.a.v.) ve ashabından gelen rivâyete göredir. Şâfii, Ahmed ve İshâk aynı görüşte olup Şâfii şu ilaveyi yapar: “Yolculukta kısaltma ruhsattır, tam kılınırsa da caiz olur.” 545- Ebû Nadre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Imrân b. Husayn’a yolculuk namazından soruldu o da şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) ile Hac yaptım, Hac esnasında hep iki rek’at kıldı. Ebû Bekir ile Haccettim iki rek’at kıldı. Ömer ile Haccettim iki rek’at kıldı. Osman’ın halifeliğinin altı ve yedinci senesinde Haccettim; O’da iki rek’at kıldı.” (Nesâî, Taksirus Salat: 4) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. 546- Mâlik b. Enes’in şöyle dediği işitilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile Medîne’de öğleyi dört rek’at, Zülhüleyfe’de ikindiyi iki rek’at olarak kıldık.” (Nesâî, Taksirus Salat: 4) Tirmîzî: Bu hadis sahihtir. 547- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Medîne’den Mekke’ye yola çıktı hiçbir düşman korkusu yokken sadece Alemlerin Rabbinin korkusu varken namazları iki rek’at kıldı.” (Nesâî, Taksirus Salat: 4; Muvatta, Kasrus Salat: 2) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. bölüm: 392 Ø namazları kısaltmada zaman ve yer uzunluğu ne kadardır? 548- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) Medîne’den Mekke’ye yola çıktık namazları iki rekat kıldı. Ebû İshâk el Hadremi diyor ki: Enes’e: “Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’de kaç gün kaldı” dedim; “On gün” dedi. (Nesâî, Taksiru’s Salat: 4; Ebû Dâvûd, Salat’üs Sefer: 10) Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. İbn Abbâs (r.a.), yoluyla gelen bir rivâyette Rasûlullah (s.a.v.)’in bir seferinde ondokuz gün kaldığı halde iki rekat kıldığı on dokuz günden fazla kalırsak dört rekat kılarız dediği de rivâyet edilmiştir. (Bir sonraki hadis) Yine Ali (r.a.)’den: “Kim bir yerde on gün kalırsa namazları tam kılar” şeklinde bir rivâyet daha gelmiştir. İbn Ömer (r.a.)’den: “Kim bir yerde on beş gün kalırsa namazları tam kılar” rivâyeti de vardır. “On iki gün kalırsa” rivâyeti de vardır. Saîd b. Müseyyeb’den “Dört gün kalan dört gün kılar” şeklinde bir rivâyeti de Katâde ve Atâ el Horasanî rivâyet etmişlerdir. Dâvûd b. ebî Hind ise değişik bir rivâyet ortaya koymaktadır. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler namazları kısaltma süresini on beş gün olarak sınırlamışlar. On beş gün kalacağına niyet edenin namazı tam kılacağını söylemektedir. Mâlik, Şâfii ve Ahmed; “Dört gün kalacağını niyet ederse bile namazı tam kılmalıdır” demektedirler. İshâk’a gelince İbn Abbâs’ın hadisini en kuvvetli görüş olarak görmekte ve şöyle demektedir: “İbn Abbâs bu hadisi Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyet etmekte ve on dokuz günü geçince tam kılacağını bizzat tatbik ederek örneklemiştir.” İlim adamları ne kadar kalacağına niyet etmeyen kimsenin yıllarca kalsa bile namazları kısa kılabileceği kanaatinde ittifak etmişlerdir. 549- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir sefere çıktı; On dokuz gün iki rekat iki rekat kıldı.” İbn Abbâs diyor ki: “Biz de bir yerde on dokuz gün kalırsak ikişer ikişer kılarız, eğer bu süreyi geçerse dört kılarız.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 2) Tirmîzî: Bu hadis garib hasen sahihtir. Ø yolculukta kılınan nafile namazlar 550- Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile on sekiz seferde beraber oldum; Güneş batıya kayınca öğleden önceki kıldığı iki rek’at sünneti hiç terkettiğini görmedim.” (Ebû Dâvûd, Salat-üs Sefer: 6) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Berâ hadisi garibtir. Bu hadisi Muhammed’e sordum bu hadisi sadece Leys b. Sa’d’ın rivâyetiyle biliyor ve Ebû Büsre el Gıfârî’yi tanımıyordu. Hadisi de hasen olarak görüyordu. İbn Ömer’den; “Rasûlullah (s.a.v.) yolculuklarda farzların öncesinde ve sonrasında nafile namaz kılmadığı da rivâyet edilmiştir.” Yine İbn Ömer’den yolculukta Rasûlullah (s.a.v.)’in nafile namaz kıldığı da rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’den sonra ilim adamları bu konuda değişik görüşler ortaya koymuşlardır; Sahabeden bir kısmı yolculukta nafile namaz kılınabileceği kanaatindedirler. Ömer b. Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Abdullah b. Mes’ûd, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bir gurup ilim adamı ise ne farzdan önce ne de farzdan sonra nafile kılınmaması görüşündedirler. Yolcukta nafile kılmamanın açıklaması; ruhsatı kabul etmektir. Fakat kılanlara büyük sevap vardır. İlim adamlarının çoğunluğu bu kanaatte olup yolculukta nafile kılınabilir de demektedirler. 551- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile yolculuklarda öğle namazını iki rek’at olarak sonunda da iki rek’at sünneti beraberce kıldım.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. İbn ebî Leylâ bu hadisi Atıyye ve Nafi’ yoluyla İbn Ömer’den rivâyet etmiştir. 552- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yolculuklarda ve yolculuk dışında pek çok namaz kıldım, yolculuk dışında onunla öğleyi dört, öğleden sonra iki rek’at sünneti kıldım. Yolculukta ise; öğleyi iki rek’at sonrada iki rek’at sünneti, ikindiyi iki rek’at farz olarak kıldım, sonunda bir şey kılmamıştı. Akşam namazı yolculukta ve yolculuk dışında hep üç rek’at idi eksiltme ve fazlalaştırma olmamıştı çünkü o akşam namazı gündüzün vitiridir, onun arkasından iki rek’at namaz kıldım.” (Nesâî, Taksirus Salat: 5) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Muhammed’den işittim dedi ki: İbn ebî Leylâ, bundan daha çok beğendiğim bir hadis rivâyet etmemiştir. Yani ben ondan sadece bir hadisi rivâyet ettim. Ø iki vakit namazını bir vakitte bir arada kılmak 553- Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Tebûk gazvesinde mola verip hareket edeceğinde öğle vakti girmemiş ise öğleyi ikindi vaktine geciktirir ve ikisini bir arada kılardı, öğle vakti girdikten sonra hareket edecekse ikindiyi öne alarak ikisini birlikte kılar, sonra hareket ederdi. Akşamdan önce hareket edeceği zaman akşam namazını geciktirerek onu yatsı ile beraber kılar; şayet akşamdan sonra hareket edecekse yatsı namazını öne alarak akşamla beraber kılardı.” (Ebû Dâvûd, Salat-üs Sefer: 5; Muvatta, Kasr-us Salat: 1) Tirmîzî: Bu konuda Ali, İbn Ömer, Enes, Abdullah b. Amr, Âişe, İbn Abbâs, Üsâme b. Zeyd ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu konuda Üsâme hadisi daha sahihtir. Ali b. el Medinî, Ahmed b. Hanbel ve Kuteybe’den de bu hadisi rivâyet etmiştir. 554- Ali el Medinî (r.a.), Ahmed b. Hanbel’den ve Kuteybe’den bu hadisin benzerini nakletmiştir. Muâz hadisi hasen garibtir. Bu hadisi sadece Kuteybe rivâyet etmiş olup ondan başka bu hadisi Leys’den rivâyet eden tanımıyoruz. Leys’in Yezîd b. ebî Habib’den, Ebû-t Tufeyl’den, Muâz’dan rivâyeti garibtir. Çünkü hadisçilerce bilinen rivâyet Ebû’z Zübeyr’in, Ebû-t Tufeyl yoluyla Muâz’dan yaptığı şu rivâyettir: “Rasûlullah (s.a.v.) Tebûk Gazvesinde öğle ile ikindi namazını, akşam ile yatsı namazını bir arada kılardı.” Bu hadisi Kura b. Hâlid, Sûfyân es Sevrî, Mâlik ve diğerleri Ebû’z Zübeyr el Mekkî’den rivâyet etmişlerdir. Şâfii bu hadisle amel etmiş olup Ahmed ve İshâk’ta derler ki: “Yolculukta iki vakit namazın birini öne alıp diğerinin vakti içerisinde veya birini geciktirerek diğerinin vakti içerisinde ikisini bir arada kılmakta bir sakınca yoktur.” 555- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Ailesinden birilerinin yardımına koşması istenince hızlı yürümesi gerekti akşam namazını şafak kaybolup ortalık kararıncaya kadar geciktirdi sonra konaklayarak ikisini bir arada (akşam ile yatsı namazını) kıldı ve Rasûlullah (s.a.v.)’in hızlı yürümesi gerektiği zaman böyle yaptığını haber verdi.” (Nesâî, Mevakît: 14; Muvatta, Kasr-us Salat: 1) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Yezîd b. ebî Habib’den, Leys’in rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir. Ø yağmur duası namazı 556- Abbâd b. Temîm (r.a.)’in amcasından rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ashabıyla yağmur duasına çıkmıştı da onlara iki rek’at namaz kıldırdı, bu iki rek’atta sesli okudu, elbisesini ters giyerek kıbleye dönerek yağmur istedi.” (Nesâî, İstiska: 6; Muvatta, İstiska: 2) Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Enes ve Âbillahm’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Abdullah b. Zeyd hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Abbâd b. Temîm’in amcası Abdullah b. Zeyd, Âsım el Mâzinî’dir. 557- Âbillahm (r.a.)’den rivâyete göre: “Bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’i Medîne’nin Ahcaruzzeyt denilen mıntıkasında ellerini başı hizasını geçmeyecek şekilde kaldırmış yağmur istemek için dua ederken gördü.” (Ebû Dâvûd, İstiska: 2) Tirmîzî: Kuteybe bu hadisi “Âbillahm’den” diyerek bize aktarmıştır. Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyeti olarak sadece bu tek hadisi biliyoruz. Âbillahm’in azatlı kölesi Umeyr, Rasûlullah (s.a.v.)’den pek çok hadis rivâyet etmiş olup Rasûlullah (s.a.v.)’i gören ve sohbet eden birisidir. 558- Abdullah b. Kinâne (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Velid b. Ukbe, Medîne valisi iken beni İbn Abbâs’a gönderdi, O’na Rasûlullah (s.a.v.)’in yağmur duası namazını sormak için geldim o da şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) yakışıklı elbiseler içerisinde olmaksızın alçak gönüllü vaziyette yalvarıp, yakararak namazgaha çıktı; sizin hutbeleriniz gibi bir hutbe okumadı fakat dua yalvarış ve tekbîrlere devam ederek iki rek’at bayram namazına benzer namaz kıldırdı.” (Ebû Dâvûd, İstiska: 1; Buhârî, İstiska: 1) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. 559- Yine Mahmûd b. Gaylân (r.a.), Vekî’ Yoluyla bu hadisin bir benzerini rivâyet etti ve “Mütehaşşıan” huşu içerisinde olarak ilavesini yaptı.” Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii’nin görüşü bu hadise göredir. Şâfii şöyle der: İstiska (Yağmur isteme) namazı aynen bayram namazı gibi kılınır ilk rek’atta yedi tekbîr alınır, ikinci rek’atta ise beş tekbîr. Şâfii bu söylediklerini İbn Abbâs hadisiyle delil getirir. Tirmîzî: Mâlik b. Enes’den de şöyle rivâyet edilmiştir: “Bayram namazında olduğu gibi istiska namazında tekbîr alınmaz.” Ebû Hanife der ki: İstiska namazı diye bir namaz yoktur. Böyle bir namaz için elbiselerin ters çevrilmesini de emretmem; fakat Müslümanlar, yağmur isteyeceklerinde dua ederler ve hepsi birlikte dönerler. Tirmîzî: Bu görüş sünnete aykırıdır. Ø güneş ve ay tutulduğunda kılınan namaz 560- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) güneş ve ay tutulması esnasında Küsûf namazı kıldı, okudu sonra rükû’ a vardı sonra okudu tekrar rükû’ a vardı sonra okudu tekrar rükû’ a vardı sonra iki secde yaptı. İkinci rek’atı da aynen bu şekilde kıldı.” (Ebû Dâvûd, İstiska: 3; Nesâî, Küsûf: 1) Tirmîzî: Bu konuda Ali, Âişe, Abdullah b. Amr, Numân b. Beşîr, Muğîre b. Şu’be, Ebû Mes’ûd, Ebû Bekre, Semure, Ebû Musa el Eşarî, İbn Mes’ûd, Esmâ binti ebî Bekrinis Sıddık, İbn Ömer, Kabîsatel Hilalî, Câbir b. Abdillah, Abdurrahman b. Semure, Übey b. Ka’b’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Yine İbn Abbâs (r.a.)’den Rasûlullah (s.a.v.)’in dört rükû’lu ve dört secdeli olarak Kûsuf namazı kıldığı da rivâyet edilmiştir. Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler. Tirmîzî: İlim adamları Kûsuf namazında okunacak şeyler hakkında değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı Kûsuf namazı gündüz kılınır ise okumanın sessiz olması görüşündedir. Bir kısmı da Cuma ve Bayram namazlarında olduğu gibi açıktan okunur demektedirler. Mâlik, Ahmed, İshâk açıktan okunması taraftarıdırlar. Şâfii ise açıktan okunmaz diyor. Her iki rivâyette Rasûlullah (s.a.v.)’den sahih olarak gelmiştir. Yine sahih olarak: Dört rükû’ dört secde rivâyeti de vardır. Aynı şekilde altı rükû’ dört secde şeklinde de rivâyet edilmiştir. İlim adamlarına göre bu namazı güneş ve ayın tutulma sürelerine göre uzatıp kısaltmak caizdir. Tutulma uzarsa altı rükû’, dört secde yapmak caiz olduğu gibi, dört rükû’, dört secde yaparak okumayı uzatmakta caizdir. Hadisçiler Güneş ve Ay tutulmalarında bu namazı cemaatle kılmak görüşündedirler. 561- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanında güneş tutulmuştu da bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), ashabına namaz kıldırmıştı. Namazdaki okumasını çok uzattı sonra rükû’ yaptı, rükû’da uzunca yaptı sonra rükû’dan başını kaldırdı tekrar okumaya başladı bu sefer ilk öncekinden biraz daha az uzattı sonra tekrar rükû’a gitti bu sefer ilk öncekinden biraz daha az uzattı sonra başını rükû’dan kaldırıp secdeye vardı ikinci rek’atta da aynen böyle yaptı.” (Nesâî, Kûsuf: 7; Ebû Dâvûd, İstiska: 5) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii: Ahmed ve İshâk bu hadise bakarak Kûsuf namazının dört rükû’ ve dört secdeli olması görüşündedirler. Şâfii diyor ki: Gündüz kılınıyorsa ilk rek’atta Fatiha ve Bakara sûresi gibi bir sûreyi sessiz olarak okur sonra okuyuşu kadar uzun bir rükû’ yapar tekbîrle başını rükû’dan kaldırır aynı şekilde ayakta durur, Fatiha va Alî-İmrân sûresi gibi bir sûre okur tekrar uzunca bir rükû’a gider, okuduğu kadar rükû’u da uzatır sonra rükû’dan başını kaldırıp “Semiallahülimen hamideh” der ve iki secde yapar secdelerde de rükû’da kaldığı kadar kalır. Sonra ayağa kalkıp Fatiha ve Nisa sûresi gibi bir sûre okur, okuyuşu gibi uzunca bir rükû’ daha yapar sonra tekbîrle doğrulur ve Mâide sûresi kadar bir sûre okuyup rükû’a gider rükû’su da aynen okuyuşu gibi uzun olur. Sonra “Semiallahülimen hamideh” diyerek doğrulur, secdeye gider iki secde, teşehhüt oturuşu ve selamla namazı bitirmiş olur. Ø güneş ve ay tutulması için kılınan namazda okunan sûreler 562- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bize Küsûf namazı kıldırdı biz onun ne okuduğunu sessiz okuduğu için işitmedik.” (Nesâî, Kûsuf: 17; Muvatta, Küsûf: 2) Tirmîzî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Semure hadisi hasen sahihtir. Bir kısım ilim adamları bu görüşte olup Şâfii bunlardandır. 563- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Kûsuf namazı kıldı ve bu namazında sesli okudu.” (Ebû Dâvûd, İstiska: 5; Nesâî, Küsûf: 19) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû İshâk el Fezâzî, Sûfyân b. Husayn’dan benzeri şekilde bir hadis daha rivâyet etmiştir. Mâlik b. Enes, Ahmed ve İshâk bu hadise göre amel ederler. Ø savaş ve benzeri korkulu anlarda kılınan namaz 564- Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyet edildiğine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), savaşta orduyu iki gurup yaparak bir gurubuna bir rek’at namaz kıldırdı diğer gurup düşmanla karşı karşıyaydı. Sonra bu namaz kılan gurup savaşanların yerlerini aldılar onlarda namaz için bunların yerlerine geldiler, Peygamber (s.a.v.) bunlara da diğer rek’atı kıldırdı sonra selam verdi cemaat durumunda olan ordunun yarısı bir rek’at daha tamamladılar, diğer gurup ta bir rek’atı tamamlayarak namazlarını bitirmiş oldular.” (Nesâî, Salat-ül Havf: 1; Ebû Dâvûd, Salat-üs Sefer: 12) Tirmîzî: Bu hadis sahih olup, Musa b. Ukbe yoluyla Nafi’ ve İbn Ömer’den de benzeri rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu konuda, Câbir, Huzeyfe, Zeyd b. Sabit, İbn Abbâs, Zürakî ki ismi “Zeyd b. Sâmit” tir ve Ebû Bekre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Mâlik b. Enes korku namazı konusunda Sehl b. ebî Hasme’nin hadisini benimsemiş olup Şâfii’de aynı görüştedir. Ahmed diyor ki: Korku namazı konusunda pek çok rivâyetler vardır bu konuda sahih olarak bildiğim tek hadis Sehl b. ebî Hasme’nin hadisidir. İshâk b. İbrahim: Aynı kanaatte olup şöyle demektedir: “Rasûlullah (s.a.v.)’ den bu konuda değişik hadisler nakledilmiş olup korkunun durumuna göre herhangi birini tercih ederek kılmak caizdir. İshâk diyor ki: Sehl b. ebî Hasme’nin hadisini diğer rivâyetlere tercih edecek değiliz. 565- Sehl b. Hasme (r.a.), korku namazı konusunda şöyle demiştir: “imâm olacak kimse kıbleye doğru durur askerlerin bir kısmı onunla birlikte namaza dururlar diğer kısmı da düşmana karşı durmaya devam ederler, imâm bunlara bir rek’at kıldırır bunlarda kendi başlarına bir rükû’ ve iki secde yaptıktan sonra bunlar onların yerlerine geçerler onlar gelir imâm bunlara da bir rek’at kıldırır. Dolayısıyla bu namaz imâm için iki, cemaat için birer rek’at olmuş olur. Sonra bu ikinci, gurup bir rükû’ ve iki secde yaparak namazlarını tamamlamış olurlar.” (İbn Mâce, İkame: 151; Nesâî, Salat-ül Havf: 1) 566- Muhammed b. Beşşâr (r.a.), diyor ki: Yahya b. Saîd el Kattan’a bu hadisi sordum O’da bana Şu’be, Abdurrahman b. Kâsım, babasından, Salih b. Havvât ve Sehl b. ebî Hasme’den, Yahya b. Saîd el Ensarî’nin hadisinin benzerini rivâyet etti ve dedi ki: “Bu hadisi de o hadisin kenarına yaz! Şu anda hadis ezberimde değildir ama Yahya b. Saîd el Ensarî’nin hadisi gibidir.” Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Yahya b. Saîd el Ensarî bu hadisi Kâsım b. Muhammed’den merfu olarak rivâyet etmedi. Yahya b. Saîd el Ensarî’nin arkadaşları da aynı şekilde mevkuf olarak rivâyet ettiler. Şu’be ise aynı hadisi Abdurrahman b. Kâsım b. Muhammed yoluyla merfu olarak rivâyet etmiştir. 567- Mâlik b. Enes, Yezîd b. Rumân’dan, Salih b. Havvât’tan ve Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte korku namazı kılan birinden rivâyet ederek geçen hadisin benzerini aktarmıştır. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı görüştedirler. Peygamber (s.a.v.)’in ordudan iki gurubun her birine birer rek’at kıldırdığı dolayısıyla kendisinin de iki rek’at kıldığı rivâyeti pek çok kimseden aktarılmıştır. Tirmîzî: Ebû Ayyaş ez-Zürakî’nin ismi; Zeyd b. Sâmit’tir. Ø Kur’ân’daki secde ayetleri 568- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber tilavet secdesi olarak on bir secde yaptım; Necm sûresindeki secde bunlardan biridir.” (İbn Mâce, İkame: 70) 569- Ömer b. Hayyan ed Dımışkî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir haberciden işittim; Ümm-üd Derdâ yoluyla Ebû’d Derdâ’nın benzeri sözcüklerle aynı hadisini bize aktarmıştır. Tirmîzî: Bu hadis Sûfyân b. Vekî’in, Abdullah b. Vehb’den rivâyet ettiğinden daha sahihtir. Tirmîzî: Bu konuda; Ali, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, İbn Mes’ûd, Zeyd b. Sabit ve Amr b. As’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû’d Derdâ’nın hadisi garibtir. Bu hadisi sadece Saîd b. ebî Hilâl’in, Ömer ed Dımışkî’den rivâyet etmesiyle bilmekteyiz. Ø kadınların mescidlere namaz için çıkabilmeleri 570- Mûcâhid (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’in yanında idik şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.) kadınlarınıza geceleyin mescide çıkmaları için izin verin” buyurdu. Bunun üzerine İbn Ömer’in oğlu; Vallahi izin vermeyiz çünkü onlar bunu fırsat bilip, tuzaklarını, fitnelerini, kötülüklerini artırırlar deyince İbn Ömer dedi ki: Allah senin hayrını versin ve sana ne yapacaksa yapsın. Ben, Rasûlullah (s.a.v.) böyle buyurdu diyorum, sen ise “izin vermeyeceğiz” diyorsun. (Nesâî, Mesacid: 15; Ebû Dâvûd, Salat: 52) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Mes’ûd’un karısı Zeynep ve Zeyd b. Hâlid’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer’in hadisi hasen sahihtir. Ø mescidlere tükürmenin hoş karşılanmadığı 571- Tarık b. Abdullah el Muhâribî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Namazda iken sakın sağ tarafına tükürme mutlaka tükürmen gerekiyorsa arkanda namaz kılan yoksa arka tarafına veya sol tarafına veya sol ayağının altına tükür.” (Nesâî, Mesacid: 31; Ebû Dâvûd, Salat: 22) (On dört asır önceki tabanı kum ve toprak olan mescidler göz önüne getirilirse ve zaruri durum olursa geçerlidir değilse bu günkü mescidlerdeki halı vb. şeylere tükürülmez.) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, İbn Ömer, Enes ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Tarık hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise göre amel etmişlerdir. Tirmîzî: Carud’tan işittim diyor ki: Vekî’in şöyle dediğini işittim; Rib’î b. Hıraş güvenilir bir kimse olup İslam konusunda bir yalanı işitilmemiştir. Abdurrahman b. Mehdî diyor ki: Mansur b. Mu’temir, Küfelilerin en güvenilen kimselerindendir. 572- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mescidlere tükürmek bir suçtur ve bu suçun keffâreti ise onu temizleyip yok etmektir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 22; Nesâî, Mesacid: 30) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø bazı sûrelerdeki secde yapılması gereken ayetler 573- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte Alak ve İnşikak sûrelerinde secde yaptık.” (İbn Mâce, İkame: 70; Dârimî, Salat: 163) 574- Sûfyân b. Uyeyne (r.a.), Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları “Alak” ve “İnşikak” sûrelerinde secdenin yapılacağı kanaatindedirler. Bu hadiste birbirinden rivâyette bulunan tabiin döneminden dört kişi vardır. Ø diğer sûrelerdeki secde ayetleri 575- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) Necm sûresini okuduğunda secde yaptı. O esnada orada bulunan Müslüman, müşrik, cin ve insan hepsi secde yaptılar.” (Dârimî, Salat: 160; Nesâî, İftitah: 49) Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek Necm sûresinde secde yapılması görüşündedirler. Bazıları ise mufassal denilen bu tür sûrelerde secde olmadığı görüşündedirler. Mâlik b. Enes bunlardandır. Fakat ilk görüş daha sahihtir. Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler. Ø necm sûresinde secde ayeti olmadığı 576- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e Necm sûresini okudum secde yapmadı.” (Nesâî, İftitah: 50; Dârimî, Salat: 160) Tirmîzî: Zeyd b. sabit hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadise şöyle bir yorum getirmişlerdir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in secde etmeyişi Zeyd b. Sabit’in okurken secde etmeyişinden dolayıdır.” İlim adamları secde yapmak, işiten herkese vâcibtir, demekte ve terk etmeye izin vermemektedirler. Bir kısım ilim adamları; “İşiten kimse abdestsiz ise abdest alınca secde eder demektedirler.” Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve İshâk da bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise: Tilavet secdesi yapmak isteyen ve kıymetini bilip sevâbını kazanmak isteyenler içindir. Bunlar secde yapmayı terk etmeye izin veriyor ve dilerse yapar diyorlar ve Zeyd b. Sabit’in (576) numaralı hadisini delil getiriyorlar ve şöyle diyorlar: “Secde yapmak mutlaka gerekseydi; Rasûlullah (s.a.v.) kendisi de secde yapar Zeyd b. Sabit’e de mutlaka secde yaptırırdı.” Ayrıca bu ilim adamları Ömer’in şu olayını da delil olarak gösterirler: “Ömer minberde secde ayetini okudu, minberden inerek secde yaptı sonra ikinci bir Cuma aynı ayeti okudu insanlar secde için hazırlandılar fakat Ömer secde yapmadı ve secde yapmak farz değildir, dilersek yaparız dedi. Kendisi secde etmedi cemaatte secde etmedi.” Bazı ilim adamları bu hadise göre amel etmişlerdir. Şâfii ve Ahmed bunlardandır. Ø “sad” süresindeki secde ayeti 577- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) “Sad” sûresini okuduğunda secde yaptığını gördüm. İbn Abbâs: Halbuki bu secde önemli secdelerden değildir. (Dârimî, Salat: 161; Nesâî, İftitah: 48) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları bu sûrede secde yapılması görüşündedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bir kısmı da burada Dâvûd Peygamberin Allah’a tevbesi ve dönüşü anlatılmıştır, diyerek secde olmadığı kanaatindedirler. Ø “hac” sûresindeki secde ayeti 578- Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle dedim: “Ey Allah’ın Rasûlü, “Hac” süresi içerisinde iki secde bulunduğu için mi değerlidir? Evet dediler, kim secde yapmayacaksa bu iki secde ayetini okumasın.” (İbn Mâce, İkametüs Salat: 71) Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. İlim adamları bu konuda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Ömer ve İbn Ömer bu sûrede iki tane secde ayeti olamasından dolayı bu sûre değer kazanmıştır dediler. İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk da aynı kanaattedirler. Bazı alimlerde bu sûrede tek secde ayeti olduğu görüşündedir. Sûfyân es Sevrî, Mâlik ve Küfeliler de bunlardandır. Ø tilavet secdelerinde yapılacak dua 579- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’e bir adam geldi ve şöyle dedi: Rüyamda kendimi bir ağacın arkasında namaz kılar şekilde gördüm, ben secdeye varınca ağaç ta secde etti ve bu esnada ağacın şöyle dediğini işittim: “Allah’ım bu yaptığım secde karşılığında bana sevap yaz, günahlarımı benden sil o secdeden meydana gelecek sevâbı ihtiyacım olacağı gün için katında sakla Dâvûd kulundan kabul ettiğin gibi benden de kabul et.” (Müslim, Mesacid: 20) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. İbn Abbâs rivâyeti olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz. 580- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) geceleyin tilavet secdelerinde şöyle derdi: “Yüzüm ve özüm yaratanıma, güç ve kuvvetiyle, kulağıma işitme, gözüme görme duygusu verene secde etti, (eğildi)” (İbn Mâce, İkame: 70) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø gece okuması gerekeni okumayan kimsenin gündüz okuyabileceği 581- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim gece okuması gereken bir şeyi uyuyakalır ve okuyamaz ise onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa gece okumuş gibi sevap yazılır.” (Kıyamül Leyl: 63; Dârimî, Salat: 167) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Ebû Safvan’ın ismi Abdullah b. Said el Mekkî’dir. kendisinden büyük hadisçiler ve Humeydî hadis rivâyet etmiştir. Ø imâmdan önce başını secde ve rükû’ dan kaldıranın durumu 582- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İmamdan önce başını kaldıran kimse Allah’ın, onun başını eşek başına çevirmesinden korkmuyor mu?” (Buhârî, Ezan: 53; Müslim, Salat: 40) Kuteybe diyor ki: Hammad şöyle demiştir: Ebû Hüreyre hadisinde “korkmuyor mu?” veya “korkmaz mı?” şeklinde söylemiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Ziyâd, Basralı ve güvenilir bir kimsedir. Ebû’l Harîs künyesi ile tanınır. Ø farz namazı kılan başka bir cemaate imâm olabilir mi? 583- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Muâz b. Cebel, Peygamber (s.a.v.) ile akşam namazını kılar sonra mahallesine dönerek onlara imâm olurdu.” (Dârimî, Salat: 98; Buhârî, Ezan: 66) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Arkadaşlarımızdan Şâfii, Ahmed ve İshâk bu hadise göre amel ederler ve şöyle derler; Bir kimse kılmış olduğu farz namazda başka bir cemaate imâm olursa ona uyanların namazı caizdir. Câbir hadisini ve Muâz olayını delil olarak gösterirler. Bu hadis sahih olup Câbir’den değişik yollarla da rivâyet edilmiştir. Ebû’d Derdâ’dan rivâyet edilmiştir:Cemaat ikindi namazında iken mescide giren ve öğle namazı kılınıyor zannederek imâma uyan kimsenin kıldığı bu namazın durumunu Ebû’d Derdâ’ya sordular, dedi ki: Namazı caizdir. Küfelilerden bazıları da şöyle diyorlar: “Bir cemaat ikindi namazını kılan bir imâma öğle namazını kılıyor zannederek uyarlar, namazı kılıp bitirirlerse imâm ile cemaatin niyetleri değişik olduğu için namazları fasid (bozulmuş) olur. Ø sıcak ve soğuklarda elbise üzerine secde yapılabilir 584- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.)’in arkasında namaz kıldığımızda öğle sıcaklığından dolayı sıcaktan korunmak için elbiselerimiz üzerine secde ederdik.” (Nesâî, İftitah: 149; Ebû Dâvûd, Salat: 92) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Câbir b. Abdullah ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Vekî’ bu hadisi Hâlid b. Abdurrahman’dan rivâyet etmiştir. Ø sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar mescidde oturmak 585- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) sabah namazını kıldıktan sonra namaz kıldığı yerde güneş doğuncaya kadar otururdu.” (Müslim, Mesacid: 52; Nesâî, Sehv: 77) Bu hadis hasen sahihtir. 586- Enes b. Mâlik’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim sabah namazını cemaatle kılar sonra namaz kıldığı yerde oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikreder sonra da iki rek’at namaz kılarsa bir Hac ve Umre yapmış gibi sevap kazanır.” Enes dedi ki: Peygamber (s.a.v.) “eksiksiz tam bir Hac ve Umre sevâbı” buyurdu. (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. Muhammed b. İsmail’e, Ebû Zılal-i sordum dedi ki: O hadiste orta dereceli birisidir. İsmi ise Hailal’dir. Ø namazda sağa sola bakılabilir mi? 587- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) namazda göz ucuyla sağa sola bakardı boynunu çevirmek suretiyle arkasına bakmazdı.” (Nesâî, Sehv: 10) Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Vekî’, Fadl b. Musa’nın bu rivâyetine hoş bakmamıştır. 588- İkrime (r.a.)’in bazı arkadaşlarından rivâyet edilmiştir: “Peygamber (s.a.v.) namazda, göz ucuyla bakardı” diyerek 597. hadisin benzerini bize aktarmışlardır. Tirmîzî: Bu konuda Enes ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. 589- Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: “Yavrucuğum namazda yüzünü sağa sola çevirip bakma çünkü namazda böyle yapmak çok tehlikelidir, mutlaka yapman gerekiyorsa nafile namazlarda yap farz namazlarda sakın yapma.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. 590- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e namazda sağa sola bakmanın durumunu sordum, buyurdular ki: Bu bir kapıp kaçmadır şeytan o kişinin namazının sevâbını böylece azaltır.” (Nesâî, Sehv: 11; Ebû Dâvûd, Salat: 162) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Ø secdede imâma yetişen kimse ne yapmalı? 591- İbn ebî Leylâ ve Muâz b. Cebel (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz cemaatle namaza gelir ve imâmı hangi durumda bulursa imâmın yaptığını aynen yapsın.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu şekliyle sadece bu rivâyetle bilmekteyiz. İlim adamları bu hadisle amel ederek diyorlar ki: Cemaate gelen kişi cemaati secdede bulursa hemen secde yapsın rükû’ suna yetişemediği için o rek’ata yetişmiş sayılmaz. Abdullah b. Mübarek de secde durumunda iken imâma uyulması kanaatindedir. Bazı ilim adamları da şöyle derler: Belki de secdeden başını kaldırmadan Allah o kimseyi affeder. Ø cemaat imâmı ayakta beklememeli 592- Ebû Katâde ve babasından (r.anhüma)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Namaz için kamet getirildiğinde benim mihrâba çıkışımı görünceye kadar ayağa kalkmayın.” (Müslim, Mesacid: 29; Nesâî, Ezan: 42) Tirmîzî: Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiş olup bu kadar tutulmamıştır. Tirmîzî: Ebû Katâde hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları cemaatin, imâmı ayakta beklemesini hoş görmemişlerdir. Bazıları da şöyle demektedirler: Müezzin “Kad kametissalati” deyince ayağa kalkılmalıdır. İbn Mübarek bunlardandır. Ø dualardan önce allah’a hamd, peygamberine salavat getirmek 593- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz kılıyordum Peygamber (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer de orada idiler. Oturunca Allah’a hamd ile başlayıp sonra Peygambere salavat getirdim sonra kendim için dua ettim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İste, isteğin sana verilecek, iste, isteğin sana verilecek” (Müsned: 3480) Bu konuda Fedâle b. Ubeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Abdullah b. Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. Ahmed b. Hanbel bu hadisi Yahya b. Adem’den özetle rivâyet etmiştir. Ø mescidlerin temiz tutulması gereği 594- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) gerekli cemaatin bulunduğu yerlere mescid yapılmasını mescidlerin düzenli, temiz ve hoş kokulu tutulmasını emretti.” (Ebû Dâvûd, Salat: 16; Nesâî, Mesacid: 34) 595- Hişâm b. Urve babasından naklederek (594.) hadisin benzerini aktardı. Bu hadis bir önceki hadisten daha sahihtir. 596- Hişâm b. Urve babasından nakletti bu hadisin benzerini. Sûfyân, hadiste geçen “Dûr” kelimesini insanların bulunduğu yerler olarak kabul eder. Ø gece ve gündüz kılınan nafile namazlar ikişer rek’attır 597- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Gece ve gündüz nafile namazları ikişer ikişer rek’attır.” (İbn Mâce, İkame: 172) Tirmîzî: Şu’be’nin arkadaşları İbn Ömer’in hadisinin rivâyetinde kimi merfu kimi de mevkuf rivâyet ederek ayrılmış oldular. Yine Abdullah el Ömerî’den Nafi’ yoluyla bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Sahih olan İbn Ömer’in rivâyet ettiği “Gece namazları ikişer ikişer rek’attır” hadisidir. Güvenilen râvîler Abdullah b. Ömer’den bu hadisi bize aktarmışlar ve “gündüz namazları” dememişlerdir. Yine İbn Ömer’den şöyle bir rivâyette vardır. Rasûlullah (s.a.v.) “Geceleyin ikişer ikişer, gündüz ise dört rek’at olarak kılardı.” Bu konuda ilim adamlarından bir kısmı “Gece ve gündüz namazları ikişer ikişerdir” demektedirler. Şâfii ve Ahmed bunlardandır. Diğerleri ise: “Gece namazları ikişer ikişerdir.” Gündüz namazları ise öğle ve ikindinin ilk sünnetleri gibi “Dörder dörderdir” demektedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bunlardandır. Ø Peygamber (s.a.v.)’in gündüz kıldığı nafile namazlar 598- Âsım b. Damre (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ali (r.a.)’e, Rasûlullah (s.a.v.)’in gündüz kıldığı namazları sorduk, dedi ki: “Siz buna güç yetiremezsiniz.” Biz de, güç yetirebilenimiz olursa! Dedik. Dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.), güneş doğudan yükselip ikindi vaktindeki gibi bir seviyeye gelince iki rekat namaz kılardı. Yine güneş öğle vaktindeki gibi yükseldiği vaktin simetriği durumunda olan bir vakitte dört rek’at kılardı. Öğlenin farzından önce dört, farzından sonra iki rek’at, ikindinin farzından önce dört rek’at kılar ve bu dört rek’atı bir selamla ayırırdı, ki o selamda Allah’a yakın meleklere, tüm elçilere ve Peygamberlere, Mü’min ve Müslümanlardan onlara uyanlara selam etmiş olurdu.” (İbn Mâce, İkame: 172) 599- Ali (r.a.)’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasendir. İshâk b. İbrahim der ki: Peygamber (s.a.v.)’in gündüz kıldığı nafile namazlar hakkında rivâyet edilen en güzel rivâyet budur. Abdullah b. Mübarek’in bu hadisi zayıf gördüğü de rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bizce bu hadisin zayıflığı -Allah daha iyi bilir- Bu hadisin Âsım b. Damre vasıtasıyla Ali’den sadece bu şekilde rivâyet edilmesindendir. Âsım b. Damre bazı hadisçilerce güvenilir olarak bilinir. Ali el Medînî, Yahya b. Saîd el Kattan ve Sûfyân şöyle derler: Âsım b. Damre’nin rivâyetinin Hâris’in rivâyetinden üstünlüğünü biliriz. Ø kadın elbisesine bürünerek namaz kılınmamalı 600- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) kadın elbisesine bürünerek namaz kılmazdı.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 133) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’in izin verdiğine dair de rivâyet vardır. Ø nafile namaz esnasında yapılabilecek hareketler 601- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) evde namaz kılarken geldim kapı kapalı idi. Namazda iken yürüdü bana kapıyı açtı sonra tekrar namaz kıldığı yere döndü. (Kapı kıble tarafındaydı.)” (Ebû Dâvûd, Salat: 165) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Ø bir rek’atta iki sûre okumak 602- A’meş (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ebû Vâil’den işittim şöyle diyordu: Bir adam Abdullah b. Mes’ûd’a, Kur’ân’da Muhammed sûresi 15. ayetinde geçen “Gayri Âsinin” kelimesinin anlamını ve okuma şeklini sormuştu da o’da bu kelime dışında Kur’ân’ın tamamını okudun ve anladın mı? demişti. O kimsede evet demişti. bunun üzerine Abdullah b. Mes’ûd demişti ki: Bazı kimseler manasını anlamaksızın, düşünmeksizin Kur’ân okur kalitesiz hurma tanelerinin atılıp savrulduğu gibi okur giderler, okudukları Kur’ân ses olarak köprücük kemiklerinden aşağıya geçmez yani anlamadıkları için sadece ses ve sözüyle uğraşırlar. Ben birbirine benzeyen nice sûreleri bilirim ki Rasûlullah (s.a.v.) onları birbiri ardına namazda okurdu. Alkame’ye birbirine benzer hangileri olduğunu Abdullah b. Mes’ûd’a sordurduk, Mufassal sûreler denilen yirmi sûredir. Rasûlullah (s.a.v.) her rek’atta bunlardanher iki sûreyi birleştirerek okurdu.” (Nesâî, İftitah: 79) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø mescidlere yürüyerek gitmenin değer ve kıymeti, atılan her bir adımın mükafatı 603- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse güzelce abdestini alır sadece namaz kılmak maksadıyla yerinden çıkarsa, bu iş için harekete geçerse, attığı her adımdan dolayı Allah onun derecesini yükseltir ve bir günahını affeder.” (Nesâî, Mesacid: 14; İbn Mâce, Mesacid: 14) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø akşam namazından sonraki kılınacak nafile namazın evde kılınmasının değer ve kıymeti 604- Ka’b b. Ucre (r.a.)’den, babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Abduleşhel oğullarının mescidinde akşam namazını kıldırmıştı. Cemaatten bir kısmı nafile kılmak için kalktılar da Rasûlullah (s.a.v.): Bu namazlarınızı evlerinizde kılın buyurdular.” (Nesâî, Kıyamül Leyl: 1) Tirmîzî: Ka’b b. Ucre hadisi garibtir, sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Bu konuda sahih olan İbn Ömer’in rivâyeti olan şu hadistir: “Rasûlullah (s.a.v.) akşam namazından sonra evinde iki rek’at namaz kılardı.” Tirmîzî: Huzeyfe’den şu şekilde de bir rivâyet vardır: “Rasûlullah (s.a.v.) mescidde akşam namazını kıldı, yatsı vakti girinceye kadar namaz kılmaya devam etti. Bu hadiste Peygamber (s.a.v.)’in akşamdan sonra kılınacak iki rek’atı mescidde kıldığına bir delil vardır. Ø yeni müslüman olan kimsenin gusletmesi gerektiği 605- Kays b. Âsım (r.a.)’den rivâyete göre: “Kays Müslüman olunca Peygamber (s.a.v.) o’nun su ve sıdr denilen bir sabunla yıkanmasını emretti.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 129) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İlim adamları yeni Müslüman olan bir kimsenin gusletmesi ve elbiselerini de temizlemesi gerektiği görüşündedirler. Ø tuvalete girerken okunacak dua 606- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cinlerin gözleri ile Adem oğlunun görünmemesi gereken yerleri arasındaki perde, tuvalete girerken okudukları “Bismillah” sözüdür.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 3; Buhârî, Deavat: 14) Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Enes (r.a.)’den bu konuda benzeri bir rivâyet daha vardır. Ø müslümanların, kıyamet gününde secde organlarıyla belli olmaları 607- Abdullah b. Büsr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde ümmetimin secde organları abdest almalarından dolayı bembeyaz ve pırıl pırıldır.” (Nesâî, Tahara; 110) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih olup Abdullah b. Büşr rivâyeti bu şekliyle garibtir. Ø her hayırlı işte olduğu gibi temizlik ve abdeste de sağdan başlamalı 608- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) abdest ve her türlü temizlik işlerinde saç ve sakallarını tarayacaklarında, ayaklarını giyinmede sağdan başlayarak yapmayı severlerdi.” (Nesâî, Gusül: 17) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebûş Şa’sâ’nın ismi Süleym b. Esved el Muhâribî’dir. Ø abdest için yeterli su miktarı ne kadardır? 609- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Abdest için iki rıtl su yeterlidir.” (Nesâî, Tahara: 59) Tirmîzî: Bu hadis garibtir sadece Şerik’in bu sözcükleriyle bilmekteyiz. Şu’be’nin, Enes’den rivâyetine göre Rasûlullah (s.a.v.) bir mekkük ile abdest alır beş mekkük ile de guslederdi. Yine Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) bir müd ile abdest alırdı bir sa’ ile de guslederdi. Bu hadis Şerik’in rivâyetinden daha sahihtir. Ø süt emen erkek çocuğun idrarının temizlenmesi 610- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) süt emen çocuğun idrarı hakkında şöyle buyurmuştur: “Erkek çocuğun idrarı üzerine su serpilir, kız çocuğunun idrarı ise yıkanır.” Bu durum yemek yemeye başlamadıkları, süt emdikleri süre içindir. Yemek yemeye başladıklarında ise her ikisi de yıkanmalıdır.” (Buhârî, Vudu: 64) Bu hadis hasen sahihtir. Hişâm ed Destevaî bu hadisi Katâde yoluyla merfu olarak rivâyet etmiş olup Saîd b. ebû Arûbe ise mevkuf olarak rivâyet ediyor. Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in Mâide sûresinin inişinden sonra mestleri üzerine meshetmesi 611- Şehr b. Havşeb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Cerir b. Abdillah’ı gördüm abdest aldı mestleri üzerine meshetti. Bu konuyu kendisine sorduğumda, “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’i gördüm, abdest aldı ve mestleri üzerine meshetmişti” dedi. Ben de Mâide suresinin inmesinden önce mi? Sonra mı? dedim. O da, ben Mâide süresinin inmesinden sonra Müslüman oldum dedi. (Buhârî, Vudu: 51) Kuteybe bu hadisi Hâlid b. Ziyâd et Tirmîzî, Mukatıb b. Hayyan, Şehr b. Havşeb yoluyla Cerir’den rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bakıyye bu hadisi İbrahim b. Ethem, Mukatıl b. Hayyan, Şehr b. Havşeb ve Cerir’den rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis tefsire konu olmuştur. Mest üzerine meshi inkar edenler bu hadise yorum getirerek Bu hadise Rasûlullah (s.a.v.)’Mâide suresinin indirilmesinden öncedir diyerek abdest ayetiyle neshedildiğini söylemeye çalışmışlardır. Halbuki Cerir bu hadisinde Müslüman oluş tarihini söylemek suretiyle diğer rivâyet edenlerin hoşuna gidecek şekle gelmiştir. 612- Hâlid b. Ziyâd (r.a.)’den de benzeri bir hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Mukatil b. Hayyan’ın, Şehr b. Havseb’den rivâyet ettiği bu şekliyle bilmekteyiz. Ø cünüp kimse abdest alırsa yemek yiyebilir ve uyuyabilir 613- Ammâr (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), cünüp kimse için namaz abdesti gibi abdest aldığı takdirde yemek yiyebileceğine ve uyuyabileceğine izin vermiştir.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 87) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø namaz kılmanın değer ve kıymeti 614- Ka’b b. Ucre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurmuştu: “Ey Ka’b benden sonra gelecek bazı devlet adamlarından senin için Allah’a sığınırım. Her kim onların kapılarından girer, yalanlarını doğru sayar, haksızlıklarına yardımcı olursa ne o benden sayılır, ne de ben ondan; O kimse mahşer günü havzımda benim yanıma gelemez. Her kim de onların kapılarından, girsin veya girmesin onların yalanlarını doğrulamaz ise, haksızlıklarına yardım etmezse o bendendir, ben de ondanım. Mahşer günü havzımın yanına bu kişi gelecektir. Ey Ka’b namaz kişinin Müslüman oluşuna bir delildir, oruç ise sağlam bir kalkandır, sadaka vermek ise suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları siler süpürür. Ey Ka’b, haramla beslenerek meydana gelen et ve kemiklere ancak ateşte olmak yakışır.” (Ebû Dâvûd, Salat: 1) Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Sadece Ubeydullah b. Musa yoluyla gelen rivâyetle bilmekteyiz. Eyyûb b. Âiz et Tâi zayıf sayılır. Zayıf olmadığı da söylenmiştir. Muhammed’e bu hadis hakkında sordum sadece Ubeydullah b. Musa yoluyla bilindiğini söyledi ve gerçekten garibtir dedi. 615- İbn Nümeyr, Ubeydullah b. Musa’dan ve Gâlib’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Ø namaz kılmanın değer ve kıymeti 616- Ebû Ümâme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i veda Haccında hutbe okurken dinledim buyurdular ki: “Allah’ın Kitab’ı ile yolunuzu bulmaya çalışın ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci içerisinde olun, beş vakit namazlarınıza devamlı ve duyarlı olun. Ramazan orucunu tutun, mallarınızdan zekatı verin, sizden olan idarecilerinize itaat edin ki; Rabbinizin Cennetine girersiniz.” Süleym b. Âmir diyor ki: Ebû Ümâme’ye bu hadisi kaç yaşında işitmiştin dedim. Dedi ki: “Otuz yaşındayken işitmiştim.” (Müsned: 20140) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.[1]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |