ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !
En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ S ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 SAFA VE MERVE HACER ANNEMİZ İBRAHİM (AS) Abdullâh b. Abbâs Şöyle rivâyet olunmuştur: Kadınların uzun etekli libâs kullanmaları İsmâil`in anası (Hâcer) tarafından konulmuş bir âdettir. Hâcer, (kıskanç ortağı) Sâre`den izini gizlemek için uzun eteklik giymişti. İbrâhim Hâcerle evlenip İsmâil doğduktan sonra emzirmekte olduğu bu oğlu ile berâber (Sâre`nin taarruzundan korunmak için Şam`dan çıkıp Mekke`ye) geldi. Nihâyet Hâcer`le İsmâil`i Mescid-i Harâm`ın (bugün bulunduğu) yerin, ve Mescidin yüksek bir mahallindeki Zemzem kuyusunun yukarısında büyük bir ağacın yanına bıraktı. O târihte Mekke`den hiç bir kimse yoktu. Hattâ içecek su da yoktu. İşte İbrâhîm bu ana ve oğulu buraya bıraktı. Yanlarına içi hurma dolu (meşin) bir dağarcık, içi su dolu bir kırba bıraktı. Sonra İbrâhîm kendi (Şam`a) gitmek üzere döndü. İsmâîl`in anası Hâcer de peşi sıra onu ta`kîb etti de: - Ey İbrâhîm, bizi bu vâdîde bırakıp da nereye gidiyorsun? Öyle bir vâdî ki, ne görüp görüşecek var, ne başka bir hayat eseri var. (Vahşet-âbâd yer) dedi. Hâcer bu sözlerini tekrâr ettiyse de İbrâhîm ona dönüp bakmadı. Nihâyet Hâcer ona: - (Bizi burada bırakmağı) Allah mı sana emretti? diye sordu. İbrâhîm: - Evet, Allah emretti! diye cevap verdi. Bunun üzerine Hâcer: -Öyle ise (Allah bize yetişir), O bizi korur, bırakmaz! dedi. Sonra (Kâ`be`nin yerine) döndü. İbrâhîm de ayrılıp gitti. Tâ Mekke`nin üstündeki "Seniyye" mevkiinde görülmiyecek bir yerde bulununca, yüzünü Kâ`be`ye döndürdü. Sonra ellerini kaldırarak şu kelimelerle duâ etti de: - Rabbım! Zürriyetimden bir kısmını (İsmâil ile onun soyunu) ekin bitmez bir vâdîde Sen`in, taarruzu harâm olan, Beyt`inin yanında iskân ettim. Nâstan bir kısım kimseleri, (namaz kılmak için) zürriyetimin bulunduğu bu yere doğru meylettirip heveslendir! Ve onları her nevi` meyvalardan merzûk et!. Gerektir ki, Sana şükrederler! dedi. Artık İsmâil`ın anası, oğlu İsmâil`i emziriyor ve (kendisi) kırbadaki sudan içiyordu. Nihâyet kırbadaki su bitince hem Hâcer, hem de çocuğu susadı. Hâcer çocuğun susuzluktan toprak üstünde sızlanarak yuvarlandığına bakmağa başladı. Fakat çocuğun bu elîm hâline bakmaktan fenâlaşarak onun yanından kalkıp biraz öteye gitti. Ve o mıntıkada Kâ`be`ye en yakın dağ olarak Safâ tepesini buldu. Ve bunun üstüne çıktı. Sonra vâdîye karşı durup bir kimse görebilir miyim? diye bakmağa başladı. Fakat hiçbir kimse göremiyordu. Bu def`a Safâ tepesinden indi. Vâdîye varınca (ayağına dokunmamak için) entârisinin eteğini topladı. Sonra müşkül bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koştu. Nihâyet vâdîyi geçti. Sonra Merve mevkiine geldi. Orada da biraz durdu. Ve bir kimse görebilir miyim? diye baktı. Fakat hiçbir kimse göremedi. Hâcer bu sûretle (Safâ ile Merve arasında) yedi def`a gitti, geldi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: bunun için nâs (hacılar) Safâ ile Merve arasında sa`yederler, buyurmuştur. Son def`a Merve üzerine çıktığında bir ses işitti. Ve kendisi nefsine hitâb ederek: sus, iyice dinle! dedi. Sonra dikkatle dinledi. Bu sesi evvelki gibi bir daha işti. Bunun üzerine Hâcer: ey ses sâhibi, sesini duyurdun!. Eğer sen bize yardım etmek kudretine mâlik isen, bize yardım et! dedi. Ve böyle der demez hemen Zemzem kuyusunun yerinde bir melek (Cibrîl) göründü. O Melek ayağının topuğiyle, yâhut kanadiyle yeri kazıyordu. Nihâyet su göründü. Buhar:HadisNo : 1381[1] 2965- Urve (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’ya Safa ile Merve arasında Sa’y yapmayan kimseye bir şey gerekmez bu sebeble orada Sa’y edemez isem aldırış etmem dedim. Bunun üzerine Âişe: Ey kız kardeşimin oğlu ne kötü söz söyledin! Rasûlullah (s.a.v.) ve Müslümanlar Sa’y etmişlerdir. Ancak cahiliyye döneminde Müşellel denilen yerdeki Menat putu için ihrama girenler Safa ile Merve arasında sa’y yapmazlardı. Bu yüzden yüce Allah Bakara sûresi 158. ayetini indirdi. “Hac ve Umre maksadıyla Ka’be’ye gelenlerin safa ile Merve arasında gidip gelmelerinde sakınca yoktur.” Mesele senin de dediğin gibi olsaydı Allah Safa ile Merve arasında gidip gelmekte bir sakınca yoktur buyurmazdı. Zührî diyor ki: Bunu Ebû Bekir b. Abdurrahman b. Harîs b. Hişâm’a anlattım hoşuna gitti ve dedi ki: “İşte bu bir ilimdir.” İlim adamlarının bazılarının şöyle dediklerini işittim. Araplardan Sa’fa ile Merve arasında sa’y etmeyenler bu ikiş taş arasında sa’y etmemiz cahiliyye işidir, derlerdi. Ensâr’dan olan diğerleri de bize Ka’be’yi tavaf etmemiz emredildi. Safa ile Merve arasında sa’y etmek bize emredilmedi, dediler. Bunun üzerine Allah Bakara sûresi 158. ayetini indirdi: “Safa ile Merve’de Allah’ın insanlığa sunduğu sembollerden biridir...” Ebû Bekir b. Abdurrahman bu ayetin onlar ve bunlar hakkında nazil olduğu kanaatindeyim, demektedir. (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17) 2966- Âsım b. Ahvel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik (r.a.)’e Safa ile Merve’den sordum bunun üzerine şöyle dedi: O ikisi cahiliyye dönemi sembollerindendir. Müslüman olunca bunlardan el çektik. Bunun üzerine Allah: “Safa ile Merve, Allah’ın insanlığa sunduğu sembollerden birisidir. Her kim hac ve Umre...” (Bakara 158) ayetini indirdi. Dolayısıyla Safa ile Merve arasında Sa’y etmek tatavvu yani nafile olup vâcib değildir. “Zira kim gönlünden koparak iyiliği artırırsa bilsin ki Allah şükre bol karşılık verendir ve her şeyi bilendir.” (Bakara: 158) (Buhârî, Hac: 27; Müslim, Hac: 17)[2]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |