ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   N   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • NAMAZA BAŞLARKEN NE YAPMALI
    (İFTİTAH TEKBİRİ)



    Ardından Resulullah (as) “Allahu Ekber”[1] diyerek namaza başlardı.
    Daha önce de geçtiği üzere, namazını düzgün kılmayan kimseye böyle yapmasını emretmiş ve şöyle demiştir:
    “Abdest alıp, abdest azalarını güzelce yıkamadıkça ve sonra da “Allahu Ekber” deme­dikçe hiç kimsenin namazı tam olmaz.”[2]


    Resulullah (as)bu konuda ayrıca şöyle buyur­muştur: “Namazın anahtarı temizliktir.
    (Namaz dışı şeylerle meşguliyeti) haram kılan şey[3] iftitah tekbiri, (namaz dışı meşguliyeti) helal kılan şey de selâmdır.”[4]

    Resulullah (as)“tekbir aldığında arkasındakilere du­yurmak için sesini yükseltirdi.”[5]
    Resulullah (as) “hasta olduğunda Hz. Ebû Be­kir, onun tekbir sesini arkadaki cemaate duyurmak için yük­­sek sesle tekbir alırdı.”[6]
    Resulullah (as) şöyle buyururdu: “İmam, “Alla­hu ekber” dediği zaman siz de “Allahu ekber” deyin.”[7]


    Tekbir Alırken Elleri Kaldırmak
    Resulullah (as) “bazen tekbirle beraber,[8]
    bazen tekbirden sonra[9]
    ve bazen de tekbirden önce ellerini kal­dırırdı.”[10]
    “Ellerini kaldırırken, parmaklarının düz tutar, [arala­rını iyi­ce açmayıp, birbirine de yapıştırmazdı].”[11]
    Tekbir alırken ellerini “omuz hizasına kadar kaldı­rır­dı.”[12] “Bazen kulak [yumuşağı] hizasına kadar kaldırdığı da olur­du.”[13]


    Namazda Sağ Eli Sol Elin Üzerine Koymak
    Rasûlullah (s.a.v.) namazda “sağ elini sol elinin üzerine ko­yardı.”[14]
    Bu hususta şöyle buyururdu:
    “Biz peygamberler toplu­luğu; iftarda acele etmek, sa­huru geciktirmek ve namazda sağ elimizi sol elimizin üze­rine koymakla emrolunduk.”[15]

    Resulullah (as)“sol elini sağ elinin üstüne koya­rak namaz kılan birine rastladı. Adamın ellerini çözerek, sağ elini sol elinin üzerine koydu.”[16]
    Namazda Elleri Göğüs Üzerine Koymak
    Rasûlullah (s.a.v.), “sağ elini, sol elinin üzerine, bileği üzerine, kolu üzerine koyardı.”[17] “Ashabına da böyle yapma­larını emrederdi.”[18]
    “Bazen de sağ eliyle sol elini kav­rardı.”[19]
    “Ellerini göğsü üzerine de koyardı.”[20]

    “Namazda elleri böğür üzerine koymayı yasaklardı.”[21]
    Bu hareket, çarmıha gerilmiş kimseyi andırdığı için Resulullah (as) böyle yapmayı yasaklamıştır.[22]
     
  • ★ ⇒   NAMAZA BAŞLAMA DUALARI / RESULULLAH (AS) NAMAZA BAŞLARKEN HANGİ DUALARI OKURDU
  • سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعالَى جَدُّكَ، وَلاَ إلَهَ غَيْرُكَ

  • 1 - )”Allah’ım! Seni tesbih eder ve överim. İsmin mübarek, azametin yücedir. Senden başka ilâh yoktur.”[23]

    Resulullah (as) bu dua hakkında şöyle buyurmuştur:
    “Allah’ın en çok sevdiği söz, kulun şöyle demesidir: “Allah’ım seni tesbih eder...”[24]


    TEKBÎRDEN SONRA NE OKUNACAĞI

    242- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Rasûlullah (s.a.v.) gece namazı için kalktığında tekbîr alır şöyle okurdu:
    “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke” sonra
    “Allahü ekber kebîran” der daha sonra:
    “Euzu billahissemiil alim mimineşşeytanirracim min hemzihi ve nefihî ve nefsihî” derdi.
    (Nesâî, İftitah: 18; Dârimî, Salat: 33)



    243- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Rasûlullah (s.a.v.) namaza başladığında şöyle derdi:
    “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke.”
    (Dârimî, Salat: 33)
  • وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاواتِ وَالارْضَ حَنِيفاً [مُسْلِما] وَمَا أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ. إنَّ صَلاََتِي وَ نُسُكِي وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِي للَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَشَرِيكَ لَهُ وَبِذلِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ. اللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ إِلهَ إَّلا أَنْتَ، [سُبْحَانَكَ وَبِحَمْدِكَ،] أَنْتَ ربِّي وأنا عَبْدُكَ، ظَلَمْتُ نَفْسِي واعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي فاَغْفِرْ لي ذَنْبِي جَمِيعاً إنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ. وَاهْدِنِي ِلأَحْسَنِ الأَخْلاَقِ، َلا يَهْدِي ِلأَحْسَنِهَا إِلاَّ أنْتَ، وَاصْرِفْ عَنيِّ سَيِّئَها، لا يَصْرِفُ عَنيِّ  سَيِّئَها إِلاَّ أنْتَ. لَبَّيْكَ و سَعْدَيْكَ و الخَيْرُ كُلُّهُ في يَدَيْكَ و الشَرُّ لَيْسَ إلَيْكَ. [والمهْدِي مَنْ هَدَيْتَ.] أَناَ بِكَ وَ إلَيْكَ  لاَ مَنْجَى وَ لاَ مَلْجَأَ مِنْكَ إِلاَّ إلَيْكَ، تَبَارَكْتَ وَتَعالَيْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتوُبُ  إلَيْكَ

  • Resulullah, bu duayı farz namazlarda okurdu.[27]
    Veccehtü vechiyelillezî fetara's-semâvâti ve'l-arza, hanîfen müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn, Inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerike lehu ve bizâlike ümirtü ve ene evvelul-müslimîn. Allâhümme ente'l-melikü lâ ilahe illâ ente subahaneke vvebi hamdik ente rabbî ve ene abdüke Zalemtü nefsi va 'tereftü bizenbî fağfirlî zünûbî cemî'an fe innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente. Vehdinî liahseni'l-ahlâkı lâ yehdîli ahseni-hâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ lâ yesrifu seyyieha illâ ente. Lebbeyke vesa'deyke ve'l-hayru küllühû fı yedeyk. Ve'şerru leyse ileyk. vel mehdi men hedeyte ene bike ve ileyke. la mence ve ala mence e minke illa ileyk. Tebârekte ve teâleyte. Estağfiruke ve etûbü ileyke...

    2 - )”Hanif[3] ve [müslüman] olarak yüzümü gök­lerle yeri yaratana çevirdim.
    Ben müşriklerden değilim. Muhakkak ki benim namazım, bütün ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.
    O’nun ortağı yoktur.
    Ben bununla (gerçek tevhid inancıyla) emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.[28]
    Allah’ım! Mülkün yegâne sahibi ve idarecisi sensin.
    Senden başka ilâh yoktur. [Seni tesbih eder ve överim.]
    Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulu­num.[29]
    Kendime zulmettim; günahlarımı itiraf ederim. Benim bütün günahlarımı bağışla; çünkü günahları sadece sen bağışlarsın.
    Beni en güzel ahlâka ulaştır; çünkü en gü­zel ahlâka sadece sen ulaştırırsın.
    Beni kötü ahlâktan uzak tut; çünkü kötü ahlâktan beni sadece sen uzak tutarsın.
    Senin emrine tekrar tekrar icabet eder, tekrar tekrar tabi olurum. Bütün iyilikler senin elindedir. Kötülükler sana ait değildir.[30]
    [Gerçekte hidayette olan, senin hidayete erdirdiğin kimse­dir.] Ben seninim ve sana döneceğim. [Senden kurtuluş ve sığınak yine sensin.] Mübareksin ve yücesin. Sen­den beni bağışlamanı diliyor ve sana tevbe ediyorum.”
    Resulullah (s.a.v.) bunu da farz ve nafile namazlarda okurdu.[31]
  • وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاواتِ وَالارْضَ حَنِيفاً [مُسْلِما] وَمَا أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ. إنَّ صَلاََتِي وَ نُسُكِي وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِي للَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَشَرِيكَ لَهُ وَبِذلِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ. اللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ إِلهَ إَّلا أَنْتَ، [سُبْحَانَكَ وَبِحَمْدِكَ،] أَنْتَ ربِّي وأنا عَبْدُكَ، ظَلَمْتُ نَفْسِي واعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي فاَغْفِرْ لي ذَنْبِي جَمِيعاً إنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ. وَاهْدِنِي ِلأَحْسَنِ الأَخْلاَقِ، َلا يَهْدِي ِلأَحْسَنِهَا إِلاَّ أنْتَ، وَاصْرِفْ عَنيِّ سَيِّئَها، لا يَصْرِفُ عَنيِّ  سَيِّئَها إِلاَّ أنْتَ. لَبَّيْكَ و سَعْدَيْكَ و الخَيْرُ كُلُّهُ في يَدَيْكَ و الشَرُّ لَيْسَ إلَيْكَ. [والمهْدِي مَنْ هَدَيْتَ.] أَناَ بِكَ وَ إلَيْكَ  لاَ مَنْجَى وَ لاَ مَلْجَأَ مِنْكَ إِلاَّ إلَيْكَ، تَبَارَكْتَ وَتَعالَيْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتوُبُ  إلَيْكَ.

  • Resulullah, bu duayı farz namazlarda okurdu.[32]
    Veccehtü vechiyelillezî fetara's-semâvâti ve'l-arza,
    hanîfen müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn,
    Inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l-âlemîn.
    Lâ şerike lehu ve bizâlike ümirtü ve ene evvelul-müslimîn.
    Allâhümme ente'l-melikü lâ ilahe illâ ente subahaneke vvebi hamdik ente rabbî ve ene abdüke
    Zalemtü nefsi va 'tereftü bizenbî fağfirlî zünûbî cemî'an fe innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente.
    Vehdinî liahseni'l-ahlâkı lâ yehdîli ahseni-hâ illâ ente.
    Vasrif annî seyyiehâ lâ yesrifu seyyieha illâ ente.
    Lebbeyke vesa'deyke ve'l-hayru küllühû fı yedeyk.
    Ve'şerru leyse ileyk. vel mehdi men hedeyte ene bike ve ileyke.
    la mence ve ala mence e minke illa ileyk.
    Tebârekte ve teâleyte. Estağfiruke ve etûbü ileyke...




    3 - )”Hanif[3] ve [müslüman] olarak yüzümü gök­lerle yeri yaratana çevirdim.
    Ben müşriklerden değilim. Muhakkak ki benim namazım, bütün ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.
    O’nun ortağı yoktur.
    Ben bununla (gerçek tevhid inancıyla) emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.[33]
    Allah’ım! Mülkün yegâne sahibi ve idarecisi sensin.
    Senden başka ilâh yoktur. [Seni tesbih eder ve överim.]
    Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulu­num.[34]
    Kendime zulmettim; günahlarımı itiraf ederim.
    Benim bütün günahlarımı bağışla;
    çünkü günahları sadece sen bağışlarsın.
    Beni en güzel ahlâka ulaştır; çünkü en gü­zel ahlâka sadece sen ulaştırırsın.
    Beni kötü ahlâktan uzak tut; çünkü kötü ahlâktan beni sadece sen uzak tutarsın.
    Senin emrine tekrar tekrar icabet eder, tekrar tekrar tabi olurum.
    Bütün iyilikler senin elindedir. Kötülükler sana ait değildir.[35]
    [Gerçekte hidayette olan, senin hidayete erdirdiğin kimse­dir.]
    Ben seninim ve sana döneceğim. [Senden kurtuluş ve sığınak yine sensin.]
    Mübareksin ve yücesin. Sen­den beni bağışlamanı diliyor ve sana tevbe ediyorum.”

    Resulullah (s.a.v.) bunu da farz ve nafile namazlarda okurdu.[36]
  • اللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَاىَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ المَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ اَللّهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَاىَ كَماَ يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ. اَللّهُمَّ اَغْسِلْنِي مِنْ خَطاياىَ بِالْمَاءِ و الثَّلْجِ وَالْبَرْدِ

  • Resulullah (s.a.v.) namazda kıraatına çeşitli dualarla başlardı.
    Bu dualarında Allah’a hamdeder, O’nu yüceltir ve överdi.
    Namazını düzgün kılmayan kimseye de böyle yapmasını emrederek, şöyle buyurmuştur:
    “Tekbir alıp, Allah’a hamd-ü senada bulunmadıkça ve Kur’an’dan kolayına gelen miktarı okumadıkça hiç kimsenin namazı tamamlanmış olmaz.”
    Resulullah (s.a.v.) namazda değişik dualar okurdu. Bazen şu duayı okurdu:[37]

    Allâhümme bâid beyni ve beyne hatâya ya kemâ bâatte beyne'l-meşrıkı ve'l-mağribi. Allâhümme nakkınî min hatâyâye kemâ yunakka's-sevbu'l-ebyadu mined'denesi Allâhümmeğsilnî min hatâyâye bisselci ve'i-mâi ve'l-beredi."

    4 - )”Allah’ım! Doğuyla batının arasını birbirinden uzak­laştırdığın gibi benimle günahlarımın arasını da uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbise kirden paklandığı gibi beni günahlarımdan arındır! Allah’ım! Beni günahlarımdan su, kar ve dolu ile yıkayıp, temizle.”
  • اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ نُورُ السَّماوَاتِ والأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ و لَكَ الْحَمْدُ أنْتَ قَيِّمُ السَّماوَاتِ وَالأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ  [وَلَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ مَلِكُ السَّماوَاتِ والأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ] وَلَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ الحَقُّ، وَوَعْدُكَ الحَقُّ، وَقَوْلُكَ حَقٌّ، وَلِقَاؤُكَ حَقٌّ، وَالْجَنَّةُ حَقٌّ، وَالنَّارُ حَقٌّ، وَالسَّاعَةُ حَقٌّ، وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ، وَمُحَمَّدٌ حَقٌّ. اللَّهُمَّ لَكَ أسْلَمْتُ، وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَبِكَ آمَنْتُ، وَإلَيْكَ أَنَبْتُ، وَبِكَ خَاصَمْتُ، وَإلَيْكَ حَاكَمْتُ، [أنْتَ ربُّنا وَ إِلَيْكَ الْمَصِيرُ فَاغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ، وَمَا أخَّرْتُ، وَمَا أسْرَرْتُ، وَمَا أعْلَنْتُ]، [وَمَا أنْتَ أعْلَمُ بِهِ مِنِّي]، أنْتَ المُقَدِّمُ، وَأنْتَ المُؤَخِّرُ، [أنتَ اِلٰهيِ] لا إلٰهَ إلاَّ أنْتَ. [و لا حَوْلَ و لا قُوَّةَ إلاَّ بِكَ]

  • Bir adam bu sözlerle dua etti. Resulullah (s.a.v.) bunu duyunca şöyle buyurdu: “On iki meleğin bu sözlere koşuşup, onları daha önce yazıp Allah’a yükseltmek için yarıştıklarını gördüm.”[38]

    5 - )”Allah’ım! Bütün övgüler sanadır.
    Sen göklerin, yerin ve için­dekilerin nurusun.[39]
    Bütün övgüler sanadır.
    Sen gökleri, yeri ve içindekileri ayakta tutansın. [Bütün övgü­ler sanadır. Sen göklerin, yerin ve içindekilerin sahibi ve hü­küm­ranısın.] Bütün övgüler sanadır. Sen Hak’sın. Vaadin haktır. Sözün haktır. Seninle buluşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır.
    Kıyamet haktır. Peygamberler haktır. Muhammed haktır. Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Sana dayandım.
    Sana iman ettim. Sana yöneldim. Senin için hasımlaştım.
    Senin hükmüne teslim oldum. [Sen bizim Rabbimizsin ve dönüş sanadır. Benim geçmiş ve gelecek, gizli ve açık] [ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla]. En evvel sen vardın, en son yine sen var ola­cak­sın. [Sen benim ilâhımsın] Senden başka ilâh yoktur. [Güç ve kuvvet ancak sendedir].”[40]
  • اَللهُمَّ ربَّ جبرائيلَ و ميكائيلَ و إسرافيلَ، فاطرَ السَّماواتِ و الأَرْضِ، عالِمَ الغيْبِ و الشَّهادَةِ ، أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبادِكَ فِيما كانُوا فيهِ يَخْتَلِفُونَ. اِهْدِنِي لِماَ اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ، إِنَّكَ تَهْدِي مَنْ تَشاءُ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ

  • Resulullah (s.a.v.) gece namazlarında da şu duaları okurdu:[41]
    Allahumme rabbi,cebraile ve mikaile,ve israfile fetras semavati vel erdi,alimel ğaybi veş şahedeh,ente tehkumu beyne ibadike fima kanu fihi yehtelifun,ihdeni lime ehtulife fihi minel hakki biiznike inneke tehdi men yeşeu ile sıratın mustakim.[42]

    6 - )”Ey Allah’ım! Ey Cebrail’in, Mikail’in ve İsrafil’in Rabbi!
    Ey göklerin ve yerin yaratıcısı!
    Ey gizlileri ve aşikâre olanları bilen!
    Kulların arasında ihtilafa düştükleri konularda hüküm verecek olan sensin!
    İhtilaf edilen hususlarda beni doğruya ve gerçeğe ulaştır.
    Çünkü sen dilediğini doğru yola ulaştırırsın.” [43]
  • اللَّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، اللَّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، اللَّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، وَالْحَمْدُ للَّهِ كَثِيراً، وَالْحَمْدُ للَّهِ كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللَّهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً،

  • 7 - ) ”Allah en büyüktür,Allah en büyüktür,Allah en büyüktür. Allah’a çokça hamd olsun.Allah’a çokça hamd olsun. Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim.” [44]
  • اللَّهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَاىَ كَمَا
    بَاعَدْتَ بَيْنَ المَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ. اَللّهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَاىَ كَماَ
    يُنَقَّى الثَّوْبُ الأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ. اَللّهُمَّ اَغْسِلْنِي مِنْ خَطاياىَ بِالْمَاءِ و الثَّلْجِ وَالْبَرْدِ.

  • Peygamber (s.a.v.) namazda kıraatına çeşitli dualarla başlardı.
    Bu dualarında Allah’a hamdeder, O’nu yücel­tir ve överdi. Namazını düzgün kılmayan kimseye de böyle yapmasını emrederek, şöyle buyurmuştur:
    “Tekbir alıp, Allah’a hamdü senada bulunmadıkça ve Kur’an’dan kolayına gelen miktarı okumadıkça hiç kimsenin namazı tamamlanmış olmaz.”[45]

    Hz. Peygamber (s.a.v.) namazda değişik dualar okurdu.
    Bazen şu duayı okurdu:
    1 - ) ”Allah’ım! Doğuyla batının arasını birbirinden uzaklaştırdığın gibi benimle günahlarımın arasını da uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbise kirden paklandığı gibi beni günahlarımdan arındır! Allah’ım! Beni günahlarımdan su, kar ve dolu ile yıkayıp, temizle.”
  • وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاواتِ وَالارْضَ حَنِيفاً [مُسْلِما] وَمَا أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ. إنَّ صَلاََتِي وَ نُسُكِي وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِي للَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَشَرِيكَ لَهُ وَبِذلِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ. اللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ إِلهَ إَّلا أَنْتَ، [سُبْحَانَكَ وَبِحَمْدِكَ،] أَنْتَ ربِّي وأنا عَبْدُكَ، ظَلَمْتُ نَفْسِي واعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي فاَغْفِرْ لي ذَنْبِي جَمِيعاً إنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ. وَاهْدِنِي ِلأَحْسَنِ الأَخْلاَقِ، َلا يَهْدِي ِلأَحْسَنِهَا إِلاَّ أنْتَ، وَاصْرِفْ عَنيِّ سَيِّئَها، لا يَصْرِفُ عَنيِّ  سَيِّئَها إِلاَّ أنْتَ. لَبَّيْكَ و سَعْدَيْكَ و الخَيْرُ كُلُّهُ في يَدَيْكَ و الشَرُّ لَيْسَ إلَيْكَ. [والمهْدِي مَنْ هَدَيْتَ.] أَناَ بِكَ وَ إلَيْكَ  لاَ مَنْجَى وَ لاَ مَلْجَأَ مِنْكَ إِلاَّ إلَيْكَ، تَبَارَكْتَ وَتَعالَيْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتوُبُ  إلَيْكَ


  • Peygamber, bu duayı farz namazlarda okurdu.[46]
    2 - )”Hanif[3] ve [müslüman] olarak yüzümü göklerle yeri yaratana çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Muhakkak ki benim namazım, bütün ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla (gerçek tevhid inancıyla) emrolundum ve ben müslü­manların ilkiyim.[47]
    Allah’ım! Mülkün yegâne sahibi ve ida­recisi sensin. Senden başka ilâh yoktur. [Seni tesbih eder ve överim.] Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum.[48] Kendime zulmettim; günahlarımı itiraf ederim. Benim bütün günahlarımı bağışla; çünkü günahları sadece sen bağışlarsın. Beni en güzel ahlâka ulaştır; çünkü en güzel ahlâka sadece sen ulaştırırsın. Beni kötü ahlâktan uzak tut; çünkü kötü ahlâktan beni sadece sen uzak tutarsın. Senin emrine tekrar tekrar icabet eder, tekrar tekrar tabi olurum. Bütün iyilikler senin elindedir. Kötülükler sana ait değildir.[49]
    [Gerçekte hidayette olan, senin hidayete erdir­diğin kimsedir.] Ben seninim ve sana döneceğim. [Senden kurtuluş ve sığınak yine sensin.] Mübareksin ve yücesin. Sen­den beni bağışlamanı diliyor ve sana tevbe ediyorum.”
  • وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاواتِ وَالارْضَ حَنِيفاً [مُسْلِما] وَمَا أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ. إنَّ صَلاََتِي وَ نُسُكِي وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِي للَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَشَرِيكَ لَهُ وَبِذلِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ. اللَّهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ إِلهَ إَّلا أَنْتَ،-3

  • Peygamber (s.a.v.) bunu da farz ve nafile namazlarda okurdu.[50]
    3 - ) Bir diğer dua da bunun aynısıdır. Ancak bu duada “Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum” sözünden itibaren sonuna kadar olan bölüm yoktur. Bunun yerine şunu okurdu: “Allah’ım! Mülkün yegâne sahibi ve idarecisi sensin! Senden başka ilâh yoktur. Seni tesbih eder ve överim.”[51]
  • وَجَّهْتُ وَجْهِىَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاواتِ وَالارْضَ حَنِيفاً [مُسْلِما] وَمَا أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ. إنَّ صَلاََتِي وَ نُسُكِي وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِي للَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لاَشَرِيكَ لَهُ وَبِذلِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ. اللَّهُمَّ اهْدِنِي لأَحْسَنِ الأَخْلاَقِ وَأحْسَنِ الأَعْمَالِ، لاَ يَهْدِي لأَحْسَنِهَا إلاَّ أنْتَ، وَقِنِي سَيِّئَ الأَخَْلاَقِ و الأعْمَالِ َلا يَقِي سَيِّئَهَا إلاَّ أنْتَ.

  • 4 - ) Benzer bir dua da:

    “Allah’ım! Beni en güzel ahlâka ve en güzel amele ulaştır; çünkü en güzel ahlâka ve en güzel amele sadece sen ulaştırırsın. Beni kötü ahlâktan ve kötü amelden de uzak tut; çünkü kötü ahlâktan ve kötü amelden insanları sadece sen uzak tutarsın.”[52]
  • سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ، وَتَعالَى جَدُّكَ، وَلاَ إلَهَ غَيْرُكَ

  • 5 - ) ”Allah’ım! Seni tesbih eder ve överim. İsmin mübarek, azametin yücedir. Senden başka ilâh yoktur.”[53]
    Peygamber (as) bu dua hakkında şöyle buyurmuştur:
    “Allah’ın en çok sevdiği söz, kulun şöyle demesidir: “Allah’ım seni tesbih eder...”[54]
  • لاَ الهَ الاَّ الله (ثلاثاً) اللهُ اكْبَرُ كَبِيراً (ثلاثاً)

  • 6 - ) Benzer bir duayı da gece namazında şu fazlalıkla okurdu:
    “Allah’tan başka ilâh yoktur (üç defa). Allah en büyüktür (üç defa).”[55]
  • اللَّهُ اَكْبَرُ كَبِيراً، وَالْحَمْدُ للَّهِ كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللَّهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً،

  • 7 - ) ”Allah en büyüktür. Allah’a çokça hamd olsun. Sabah akşam Allah’ı tesbih ederim.”
    Ashabtan bir adam bu dua ile namazına başladı. Bunu duyan Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Ben bu sözlere hayret ettim! Bunlar için göğün kapıları açıldı.”[56]
  • الْحَمْدُ للَّهِ حَمْداً كَثِيراً طَيِّباً مُبَارَكاً فِيهِ

  • 8 - ) ”Çok, temiz ve mübârek hamdler Allah’adır!”

    Bir adam bu sözlerle dua etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu­nu duyunca şöyle buyurdu:
    “On iki meleğin bu sözlere koşuşup, onları daha önce yazıp Allah’a yükseltmek için yarıştıklarını gördüm.”[57]
  • اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ نُورُ السَّماوَاتِ والأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ و لَكَ الْحَمْدُ أنْتَ قَيِّمُ السَّماوَاتِ وَالأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ  [وَلَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ مَلِكُ السَّماوَاتِ والأرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ] وَلَكَ الْحَمْدُ، أنْتَ الحَقُّ، وَوَعْدُكَ الحَقُّ، وَقَوْلُكَ حَقٌّ، وَلِقَاؤُكَ حَقٌّ، وَالْجَنَّةُ حَقٌّ، وَالنَّارُ حَقٌّ، وَالسَّاعَةُ حَقٌّ، وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ، وَمُحَمَّدٌ حَقٌّ. اللَّهُمَّ لَكَ أسْلَمْتُ، وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَبِكَ آمَنْتُ، وَإلَيْكَ أَنَبْتُ، وَبِكَ خَاصَمْتُ، وَإلَيْكَ حَاكَمْتُ، [أنْتَ ربُّنا وَ إِلَيْكَ الْمَصِيرُ فَاغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ، وَمَا أخَّرْتُ، وَمَا أسْرَرْتُ، وَمَا أعْلَنْتُ]، [وَمَا أنْتَ أعْلَمُ بِهِ مِنِّي]، أنْتَ المُقَدِّمُ، وَأنْتَ المُؤَخِّرُ، [أنتَ اِلٰهيِ] لا إلٰهَ إلاَّ أنْتَ. [و لا حَوْلَ و لا قُوَّةَ إلاَّ بِكَ]

  • 9 - ) ”Allah’ım! Bütün övgüler sanadır. Sen göklerin, yerin ve için­dekilerin nurusun.[58] Bütün övgüler sanadır. Sen gökleri, yeri ve içindekileri ayakta tutansın. [Bütün övgüler sanadır. Sen göklerin, yerin ve içindekilerin sahibi ve hüküm­ranısın.] Bütün övgüler sanadır. Sen Hak’sın. Vaadin haktır. Sözün haktır. Seninle buluşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kıyamet haktır. Peygamberler haktır. Muhammed haktır. Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Sa­na dayandım. Sana iman ettim. Sana yöneldim. Senin için hasımlaştım. Senin hükmüne teslim oldum. [Sen bizim Rabbimizsin ve dönüş sanadır. Benim geçmiş ve gelecek, gizli ve açık] [ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla]. En evvel sen vardın, en son yine sen var olacaksın. [Sen benim ilâhımsın] Senden başka ilâh yoktur. [Güç ve kuvvet ancak sendedir].”[59]
  • اَللهُمَّ ربَّ جبرائيلَ و ميكائيلَ و إسرافيلَ، فاطرَ السَّماواتِ و الأَرْضِ، عالِمَ الغيْبِ و الشَّهادَةِ ، أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبادِكَ فِيما كانُوا فيهِ يَخْتَلِفُونَ. اِهْدِنِي لِماَ اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ، إِنَّكَ تَهْدِي مَنْ تَشاءُ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ

  • Peygamber (s.a.v.) gece namazlarında da şu duaları okurdu:[60]
    10 - )”Ey Allah’ım! Ey Cebrail’in, Mikail’in ve İsrafil’in Rabbi! Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Ey gizlileri ve aşikâre olanları bilen! Kulların arasında ihtilafa düştükleri konularda hüküm verecek olan sensin! İhtilaf edilen hususlarda beni doğruya ve gerçeğe ulaştır. Çünkü sen dilediğini doğru yola ulaştırırsın.”[61]
  • اللَهُمَّ اغْفِرْ لي و اهْدِنِي و ارْزُقْنِي[و عافِنِي]
    اللَهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الضِّيقِ يَوْمَ الْحِسَابِ
    اللهُ اَكْبَرُ (ثلاثا) ذُو الْمَلَكُوتِ وَ الْجَبَرُوتِ وَ الْكِبْرِياَءِ وَ الْعَظَمَةِ

  • 11 - ) Bazen de on defa “Allahu ekber”, on defa “Elham­dülillah”, on defa “Sübhanallah”, on defa “Lâ ilâhe illallah”, on defa da “Estağfirullah” ve on defa da şöyle derdi:
    “Allah’ım! Beni bağışla mağfiret et! Bana doğruya ulaş­tır, bana rızık ver [ve bana sıhhat ver].” Ardından on defa da şöyle derdi:
    “Allah’ım! Hesap gününde darda kalmaktan sana sığınırım!”[62]
    12 - ) ”Allahu ekber (üç defa), bütün mülkün, bütün güç ve kudretin, yücelik ve büyüklüğün ve azametin sahibi Allah en büyüktür.”[63]
  • 3421- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktığı zaman şöyle derdi:
    “Yönümü, yerleri ve gökleri yaratan Allah’a samimi bir şekilde yönelttim. Ve ben müşriklerden değilim.
    Benim namazım ve tüm kulluklarım, ölümüm ve diriliğim Alemlerin rabbi olan Allah içindir.
    Onun hiçbir ortağı yoktur. Böyle olmam bana emredildi ve ben Müslümanlardanım.
    Allah’ım hükümdar sensin, senden başka hükümdar yoktur.
    Sen benim hayatımı programlayansın. Ben de senin kulunum. Ben nefsime zulmettim, günahlarımı itiraf ettim.
    Benim tüm günahlarımı bağışla gerçekten günahları bağışlayan sensin.
    Beni en güzel ahlaklı olmaya yönelt gerçekten sen ahlakın en güzeline yöneltirsin.
    Benden kötülükleri gider çünkü kötülükleri ancak sen giderirsin.
    Sana iman ettim sen ne yüce ve ne büyüksün, senden bağışlanma diler ve sana yönelirim.




    Rükû’a vardığında ise şöyle derdi:
    “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana inandım irademi sana teslim ettim.
    Kulağım gözüm iliklerim kemiklerim ve tüm sinirlerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.”

    Başını rükû’dan kaldırdığı anda ise şöyle derdi:
    “Ey Rabbim gökler, yerler ve her ikisi arasındaki mesafeler dolusu derdi. Ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.”



    Secdeye vardığında ise:
    “Allah’ım sadece sana secde ettim, sana inandım, irademi sana teslim ettim.
    Yüzüm, kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti.
    Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.”
    Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi:
    “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikar olarak yaptığımı senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla, öne geçiren ve geri bırakan sensin senden başka gerçek ilah yoktur.”

    (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)



    3422- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) namaza kalktığı vakit şöyle derdi:
    “Yüzümü yerleri ve gökleri yaratana samimi olarak yönelttim ve ben müşriklerden değilim.
    Muhakkak ki benim namazım ve tüm ibadetlerim yaşamam ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur.
    Ben bu şekilde söylemek ve yaşamakla emrolundum.
    Ve ben Müslümanlardanım.
    Allah’ım hükümdar sensin senden başka gerçek ilah yoktur.
    Sen benim Rabbimsin ben de senin kulunum ben benliğime zulmettim, günahımı itiraf ettim.
    Tüm günahlarımı affet senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur.
    Ancak sen varsın. Beni en güzel ahlaka ulaştır.
    Senden başka güzel ahlaka ulaştıracak yoktur.
    Kötülükleri benden uzaklaştır. Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak kimse yoktur.
    Her türlü emrine hazır vaziyetteyim.
    Senden başkasına kul köle olmam! Bütün hayırlar senin elindedir. Kötülükler senden değildir.
    Ben senin sayende varım ve sana dönmüşüm.
    Sen ne ulusun ve ne yücesin. Senden günahlarımın bağışlanmasını diler ve sana yönelirim.”




    Rükû’a vardığında ise şöyle derdi:
    “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana iman ettim irademi sana teslim ettim.
    Kulağım gözüm sinirlerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.”

    Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi:
    “Allah’ım gökler ve yerler dolusu ve ikisinin arasındaki mesafeler dolusu ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd ve övgüler sana mahsustur.”

    Secdeye vardığında ise:
    “Allah’ım sadece sana secde ettim sana inandım irademi sana teslim ettim.
    Yüzüm kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti.
    Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah, güzellerin güzeli ve ne mübarektir.”

    Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi:
    “Allah’ım, öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikâr olarak yaptığımı ve aşırı giderek işlediğim tüm günahlarımı ve senin benden daha iyibildiğin günahlarımı affet bağışla.
    Öne geçiren ve geri bırakan sensin. Senden başka gerçek ilah yoktur, ancak sen varsın.”

    (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)



    3423- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyet edilmiştir:
    Rasûlullah (s.a.v.), farz namazı kılmak için kalktığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırır, okumasını bitirince aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı.
    Rükû’dan kalktığı zaman da aynısını yapardı.
    Oturduğu anda hiçbir şekilde elini kaldırmazdı iki secdeyi yaptıktan sonra kıyama kalkacağında aynı şekilde ellerini kaldırır ve tekbir alırdı.
    Tekbirden sonra namaza başlarken şu duâ ile başlardı: “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yönelttim ben müşriklerden değilim.
    Benim namazım tüm kulluğum hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur.
    Ben böyle söylemek ve yaşamakla emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım sen gerçek hükümdarsın.
    Senden başka gerçek ilah yoktur ancak sen varsın seni her türlü eksiklikten tenzih ederim.
    Benim Rabbim sensin ben senin kulunum benliğime zulmettim.
    Günahımı itiraf ediyorum.
    Günahlarımın tümünü bağışla çünkü senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur.
    Beni en güzel ahlaka yönelt senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur.
    Kötülükleri benden uzaklaştır, senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur.
    Her türlü emrine hazır vaziyetteyim senden başkasına kul köle olmam ben senin sayende varım ve sana dönmüşüm senden kurtuluş ve kaçış ancak sana dönmekle mümkündür.
    Senden bağışlanmamı ister ve sana yönelirim.”
    Sonra Kur’ân’dan dilediği kadar okurdu.



    Rükû’a vardığında ise şöyle derdi:
    “Allah’ım sadece senin önünde eğilirim, Sana iman eder irademi sana teslim ederim
    Sen benim hayatımı programa alansın. Kulağım gözüm iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.
    Sen tüm âlemlerin rabbisin.”

    Rukû’dan başını kaldırdığında ise şöyle derdi:
    “Allah, kendisini öven ve hamdeden kimsenin bu sözünü de diğer tüm sözlerini işittiği gibi işitti ve işitmektedir” der ve şunu ilave ederdi:
    “Allah’ım, Ey Rabbimiz! Gökleri ve yer dolusu ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.”



    Secdeye vardığında ise:
    “Ey Allah’ım sadece sana secde ederim sana inanırım irademi sana teslim ederim.
    Benim Rabbim sensin yüzüm beni yaratan bana göz kulak verene secde etti.
    Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.”

    Namazını bitirip namazdan ayrılacağında ise şöyle derdi:
    “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla.
    Bem gerçek ilahım sensin, senden başka gerçek ilah yoktur.”
    (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)[65]

    iftitahi tekbirden sonra dua
    112- Hazreti Aişe'nin (Radıyallahu Anha) hadîsi şöyle:
    "Peygamber (s.a.v) namaza başladığı zaman şöyle derdi:
    "Sübhânekallâhümme ve bihamdike ve tebârakesmüke ve teâlâ ced-düke ve la ilahe ğayruke."
    (Allah'ım! Sana hamdederek Seni (noksanlıklardan) tenzih ederim.Senin adın yücelmiştir ve şanın büyük olmuştur. Senden başka İlâh yoktur)”



    113-Haris'den,
    o da Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Peygamber Sallaliahu Aleyhi ve Sellem,
    (tekbîr alıp) namaza girişinde şöyle buyururdu:
    "Lâ ilahe illâ ente, sübhâneke zalemtü nefsî ve amiltü sû'en fağfir lî; innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente
    Veccehtü vechiyelillezî fetara's-semâvâti ve'l-arza,
    hanîfen müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn,
    Inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l-âlemîn.
    Lâ şerike lehu ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn.
    Allâhümme ente'l-melikü lâ ilahe illâ ente rabbî ve ene abdüke zalemtü nefsi
    va 'tereftü bizenbî fağfirlîzünûbî cemî'an feinnehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente.
    Vehdinîliahseni'l-ahlâkı lâ yehdîli ahseni-hâ illâ ente.
    Vasrif annî seyyiehâ lâ yesrifu seyyieha illâ ente.
    Lebbeyke vesa'deyke ve'l-hayru küllühû fıyedeyk. Ve'ş-şerru leyseileyk.
    Ene bike veileyke. Tebârekte ve teâleyte. Estağfiruke ve etûbü ileyke...




    Allâhümme bâid beyni ve beyne hatâya ya kemâ bâatte beyne'l-meşrıkı ve'l-mağribi.
    Allâhümme nakkınî min hatâyâye kemâ yunakka's-sevbu'l-ebyadu mined'denesi
    Allâhümmeğsilnî min hatâyâye bisselci ve'i-mâi ve'l-beredi."
    [66]

    Ø gece namazına başlarken nasıl duâ edilir?

    Ebû Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Âişe (r.anha)’ya Rasûlullah (s.a.v.) gece namazına hangi duâ ile başlardı diye sordum,
    Âişe’de dedi ki:
    Rasûlullah (s.a.v.) gece namazına kalktığında namazına şu duâ ile başlardı:
    (Bizim bugün sübhaneke diye okuduğumuz duâ yerine okuduğu duâ)

    Allahumme rabbi,cebraile ve mikaile,ve israfile fetras semavati vel erdi,alimel ğaybi veş şahedeh,ente tehkumu beyne ibadike fima kanu fihi yehtelifun,ihdeni lime ehtulife fihi minel hakki biiznike inneke tehdi men yeşeu ile sıratın mustakim.




    “Allah’ım! Ey Cebrail, Mikail ve İsrafil’in rabbi, ey göklerin ve yeryüzünün yaratıcısı, herkesin bilemeyeceği gayb denilen bilgileri ve bilinen her şeyi bilen Allah’ım. Kulların anlaşmazlığa düştükleri her konuda aralarında sen hüküm vereceksin. Doğru diye ortaya atılan tüm ihtilaflardan beni uzak tut ve izninle doğruya ilet. Çünkü sen dosdoğru yolun sahibisin.”
    (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Nesâî, Kıyam-ül Leyl: 17)[67]
  •    Kaynak:
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA
    Dipnotları
    [1]:Müslim ve İbn Mâce. Hadiste, Resûlullah’ın namaza “niyet ettim namaz kılmaya” vb. sözlerle başlamadığına işaret vardır. Aksine namaza bu sözlerle başlamak, ittifakla bid’attır. Ancak bunun bid’at-ı hasene mi yoksa bid’at-ı seyyie mi olduğunda ihtilaf edilmiştir. Biz diyoruz ki: Resûlullah’ın her bid’at dalâlettir. Her dalâlet de ateştetir.” sözündeki genelliğe dayanarak, ibadetlerde yapılan her bid’at dalâlettir. Bu sayfalar, bu konuda ayrıntılı bilgi aktarmak için uygun değildir.[Müslim, Salat 240 (498), c.3, s.1486; İbn Mâce, İkametü's-salât 1 (803), c. 3, s. 5. Mütercim]

    [2]:Taberânî, sahih bir senedle rivâyet etmiştir. (M. Kebir, 4526)

    [3]:Yani İftitah Tekbiri’ne, Allah’ın yapılmasını haram kıldığı fiillerin yapılmasını yasakladığı için “tahrim” denilmiştir. Selama da bu fiilerin yapılmasını helal yapmasından dolayı “tahlil” denilmiştir. Hadis, namazın kapısının kapalı olup, ancak abdestle açıldığını belirttiği gibi, namazın haram sahasına da ancak tekbirle girilebileceğini, buradan çıkışın da ancak selâmla olduğunu göstermektedir. Bu, âlimlerin ço­ğunun görüşüdür.

    [4]:Ebû Davud, Tirmizî ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söy­le­miş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır. Ayrıca bkz. “el-İrva” (301)
    [Ebû Dâvud, Salât 74 (618), c.2, s.476; Tirmizî, Tahâret 3, (3), Salat 238, 408; İbn Mâce, Taharet, 275, 276. Hadiste, namaza başlarken söy­lenen iftitah tekbirine “tahrim” (haram kılan şey) denmiştir; çünkü onun söylenmesinden itibaren namaz başlar ve konuşmak, gülmek, yiyip içmek, dünyevî bir iş yapmak gibi namaz âdâbıyla bağdaşmayan her şey namaz kılan kişiye haram olur. Aynı şe­kilde namazın sonunda selam vermek de “tahlil” (helal kılan şey) diye isimlendirilmiştir; çünkü selâmla birlikte her çeşit namaz yasağı son bu­lur, namaz esnasında yasak olan davranışlar serbest olur. Mütercim]
    [5]:Ahmed ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır.

    [6]:Müslim, Nesâî.[Buhari, Ezan, 67 (103), c.2, s.734; Müslim, Salât 85, 96 (413, 418), c.3, s.1328, 1341; Nesaî, Sehv 11 (1200), c. 3-4, s. 16-17; Ebû Dâ­vud, Salât 68 (606), c.2, s.459; İbn Mâce, İkametü's-salât 145 (1240), c. 3, s. 636. Mütercim]

    [7]:Ahmed (10994) ve Beyhakî (2/16) sahih bir senedle rivâyet etmiştir. [Buhari, Sıfatü's-salât 1 (2), c.1, s.749. Mütercim]

    [8]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Sıfatü's-salât 2, 4 (4, 7), c.2, s.751, 753; Müslim, Salât 21, 25 (390, 391), c.3, s.1225, 1233; Nesaî, İftitah 1, 4 (876, 880), c.1-2, s. 525, 527; Ebu Davud, Salât 114, 115, 116 (725, 738), c.3, s.114, 135. Mütercim]

    [9]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Sıfatü's-salât 3, 5 (6, 8), c.2, s.752-754; Müslim, Salât 24 (391), c.3, s.1233; Nesaî, İftitah 4, 11 (879, 889), c.1-2, s. 527, 531; Ebu Davud, Salât 114, 115 (726), c.3, s.114-115. Mütercim]

    [10]:Buhârî, Ebû Davud. [Ebu Davud, Salât 114, 115 (722, 724), c.3, s.107, 113 Müslim, Salât 22, 23 (390), c.3, s.1225-1226; Nesaî, İftitah 2 (877), c.1-2, s. 525 . Mütercim]

    [11]:Ebû Davud, İbn Huzeyme (1/62, 64), Temmâm ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katıl­mıştır.
    [Ebû Dâvud, Salât 116, 117 (753), c.3, s.153; Nesaî, İftitah 6 (883), c.1-2, s.527; Darimî, Salat 32 (1240), c.3, s.59-60. Mütercim]

    [12]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Salât 2, 4 (4, 7), c.2, s.751, 753; Ebû Dâvud, Salât 115, 116 (738, 744), c.3, s.738; Nesaî, İftitah 109 (1057), c.1-2, s.608. Mütercim]

    [13]:Buhârî, Ebû Davud. [Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291; Ebû Dâvud, Salât 115, 116-117,118 (737), c.3, s.134; Nesaî, İftitah 5,108 (882, 1056), c.1-2, s.527, 607. Mütercim]

    [14]:Müslim, Ebû Davud. Hadis “el-İrva” adlı kitabımda tahriç edilmiştir (352). [Buhârî, Salât 6 (9), c.2, s.755; Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291; Ebû Dâvud, Salât 117, 118, 119 (754, 759), c.3, s.154, c.3, s.160 Mütercim

    [15]:İbn Hibbân ve Ziya, sahih bir senedle rivâyet etmiştir.

    [16]:Ahmed ve Ebû Davud, sahih bir senedle rivâyet etmiştir.[Ebû Dâvud, Salât 117, 118 (755), c.3, s.155; Nesaî, İftitah 10 (888), c.1-2, s.531. Mütercim]

    [17]:Ebû Davud, Nesâî ve İbn Huzeyme (1/54/2) sahih bir senedle rivâyet etmişlerdir. İbn Hibbân, hadisin sahih olduğunu söylemiştir (485).
    [Ebû Dâvud, Salât 117,118 (757), c.3, s.158; Nesaî, İftitah 11 (889), c.1-2, s.531. Mütercim]

    [18]:Malik, Buhârî, Ebû Avâne. [Buhârî, Salât 6 (9), c.2, s.755. Mütercim]

    [19]:Nesâî ve Dârekutnî sahih bir senedle rivâyet etmiştir. Hadiste eli tutmanın sünnet olduğuna delil vardır. Birinci hadiste de eli tutmayıp sadece koymaya delil vardır. Bu uygulamaların hepsi sünnettir. Daha sonraki bazı Hanefî âlimlerinin hasen olarak kabul ettiği tutma ve koyma işlerini aynı anda yapmak bid’attır. Onlar bu ikisini şöyle birleştirmektedirler: Sağ el sol elin üzerine konur, sol bilek de sağ elin baş ve serce parmaklarıyla tutulur, diğer üç parmak da açık bırakılır. Bkz. “Haşiyetü İbn Abidin” (1/454). Sen, bu âlimlerin söylediklerine aldanma. [Nesaî, İftitah 9 (887), c.1-2, s.530. Mütercim]

    [20]:Ebû Davud, “Sahih” adlı kitabında (1/54/2) İbn Huzeyme, Ahmed ve “Târîhu Asbahân” adlı kitabında (s. 125) Ebü’ş-Şeyh rivâyet etmişlerdir. Tirmizî senedlerden birini hasen olarak kabul etmiştir. Ha­disin mânası, “Muvatta”da ve Buhârî’nin “Sahih”inde düşünül­dü­ğünde anlaşılır. “Ahkâmü’l-cenâiz” (s.118) adlı kitabımda bu hadisin rivâyet yol­ları hakkında gerekli açıklamaları yaptım.

    UYARI: Sünnet’te sabit olan uygulama; elleri, göğüs üzerine koymaktır. Bunun dışındaki uygulamalarla ilgili hadisler, ya zayıftır veya asılsızdır. Nitekim İmam İshak b. Raheveyh bu sünnetle amel etmiştir.Mervezî, “el-Mesâil”de (s.222) diyor ki: “İshak bize vitir namazını kıldırırdı... Kunut yaparken ellerini kaldırır, kunutu da rükûdan önce yapardı. Ellerini göğsünün üstüne veya altına koyardı.” Kadı İyâz el-Malikî de “el-İ’lâm” adlı kitabının “Namazın Müstehabları” bölümünde (s.15, 3.baskı, Ribat) bunun benzerini söylemiş, şöyle demiştir: “Gırtlağa yakın bir yerde sağ el, sol elin üzerine konur.”
    “el-Mesâil” adlı kitabında (s.62) Abdullah b. Ahmed de buna yakın açıklamada bulunmuştur.O şöyle diyor:“Babamı, namazda, göbeğinin üstünde bir elini diğerinin üzerine koymuş hâlde gördüm.” Bkz. “el-İrvâ” (353).[Ebû Dâvud, Salât 118,119 (759), c.3, s.160. Mütercim]

    [21]:Buhârî, Müslim. Hadis “el-İrva” adlı kitabımda (374) tahriç edilmiştir.[Buhari, Amel fi's-salati 17 (23,24), c.3, s.1156-1157; Müslim, Mesâ­cid 46 (545), c.3, s.1605; Ebû Dâvud, Salât 155,156-171,172 (903, 947), c.3, s.418, 491; Nesaî, İftitah 12 (890), c.1-2, s.532. Mütercim]

    [22]:Ebû Davud, Nesâî ve başkaları rivâyet etmiştir.[Ebû Dâvud, Salât 155,156 (903), c.3, s.418; Nesaî, İftitah 12 (891), c.1-2, s.532. Mü­tercim

       Kaynak:
    [23]:Ebû Davud ve Hâkim rivâyet etmiştir. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır.
    Ukaylî hadis için şöyle demiştir (s. 103):
    “Hadis, sahih senedlerle başka yönlerden de rivâyet edilmiştir.” Hadis “el-İrv┑ adlı kitapta tahriç edilmiştir (341).
    [Tirmîzî, Salat 179, (242, 243), c.1, s.183-184; Ebû Dâvud, Salat 119,120 (776), c.3, s.196; İbnu Mâce, İkâmeti's-Salat 1 (804), c.3, s.7; Nesaî, İftitah 18 (899-900), c.1-2, s.537-538. Mütercim]

    [24]:İbn Mendeh, “et-Tevhid” adlı kitabında (2/123) sahih bir senedle; Nesâî, “Amelü’l-yevm ve’l-leyle” adlı kitabında mevkuf ve merfu olarak rivâyet etmiştir. İbn Kesir’in “Câmi’ul-mesânîd (Cilt:3, Bölüm: 2, Varak. 235/2) adlı kitabında da bu şekilde yer almıştır. Ben hadisi daha sonra Nesâî’de (no: 849 ve 850) gördüm.
    Hadisi “es-Sahîha” adlı kitabımda (2939) tahriç ettim.
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI
    [25]:İmam Tirmizi Sunen-i Abdullah Parlıyan...:Namaz Bölümleri..:Bölüm: 179 Ø TEKBÎRDEN SONRA NE OKUNACAĞI

       Kaynak::
    [27]:Buhârî, Müslim ve İbn Ebû Şeybe (12/110/2). İkinci hadis, “el-İrvâ” adlı kitabımda tahriç edilmiştir (8).Buhârî, Sıfatü's-salâti 8 (13), c.2, s.757; Müslim, Mesâcid 147 (598), c.3, s.1724; Ebû Dâvud, Salât 120,121 (781), c.3, s.204; Nesâî, İftitâh 15, (895), c1-2, s.534. Mütercim]

    [28]:Rivâyetlerin çoğunda böyledir. Bazısında ise “Ben müslü­man­lar­da­nım” şeklindedir. Görülen odur ki, bu bir ravi tarafından değişikliğe uğ­ramıştır. Buna delâlet eden başka rivâyetler de vardır. Bu nedenle na­maz kılan kimsenin, “Ben müslümanların ilkiyim” diye okuması ge­­rekir. Bu şekilde okumanın bir mahzuru yoktur. Hadisin anlamı, ba­zılarının zannettiği gibi şöyle değildir: “İnsanlar uzaklaştıktan sonra müslüman olarak nitelenen ilk kişi benim.” Hayır hadisin anlamı bu değildir. Hadisin anlamı şudur: “Allah’ın emirlerini yerine getirmede en acele eden kişi benim.” Bu sözün bir benzeri de şu âyettir: “De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!” (Zuhruf, 81) Hz. Musa (a.s) da şöyle de­miş­tir: “Ben inananların ilkiyim.” (A’raf, 143)

    [29]:Yani senden başkasına ibadet etmem. el-Ezherî bu sözü böyle açık­lamıştır.

    [30]:Şer ve kötülük, Allah Teâlâ’ya nisbet edilemez. Çünkü Allah’ın fiille­rin­de kötülük yoktur; O’nun bütün filleri hayır ve iyiliktir. Zira O’nun işleri, adalet, fazilet ve hikmet arasında gerçekleşir. Bu ise tümüyle iyilik olup, içinde kötülük yoktur. Kötülük, Allah’a nisbeti olmadığı için kötülük olmaktadır. İbn Kayyim (rah.a.) şöyle demiştir:
    “Allah Teâlâ, iyilik ve kötülüğün yaratıcısıdır. Kötülük yarattığı bazı şey­lerde bulunmakta olup, O’nun yaratmasında ve fiilinde yoktur. İşte bu sebeple Allah Teâlâ, bir şeyi lâyık olduğu yer dışında bulun­durmak anlamına gelen zulümden münezzehtir. Allah ise varlıkları ancak lâyık oldukları yerde bulundurmaktadır. Bunun ise hepsi iyiliktir. Kötülük ise bir şeyi bulunması gereken yer dışında bulun­dur­maktır. Bir şey, olması gereken yerde bulundurulduğunda bu, kötü­lük değildir. Buradan anlaşılmaktadır ki, kötülük O’na nispet edile­mez...
    Şayet “Kötü olduğu hâlde Allah kötülüğü niçin yarattı?” dersen, ce­vap olarak derim ki: “Allah’ın kötülüğü yaratması da iyiliktir, kötülük değildir. Yaratma ve yapma sıfatları Allah’ın zatı ile vardır. Kötülüğün ise Allah’ın zatı ile kâim olması ve Allah’ın onunla nitelenmesi imkân­sızdır. Yaratıklardaki kötülükler ise, O’na nispet ve izafe edileme­di­ğin­dendir. Halbuki yaratma ve yapma Allah’a nispet edilmekte ve böy­­­lelikle iyilik olmaktadır.” Bu son derece önemli ve hassas konu hak­kında ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Kayyim, “Şifâü’l-alîl fî mesâili’l-ka­zâ ve’l-kader ve’t-ta’lîl”, s. 178-206.

    [31]:Müslim, Ebû Avâne, Ebû Davud, Nesâî, İbn Hibbân, Ahmed, Şafiî ve Taberânî rivâyet etmiştir. Hadisi nafilelere özgü kılan yanlış yapmıştır. [Müslim, Salatü'l-müsafirin 201 (771), c.4, s.2193; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (760), c.3, s.161-162; Nesâî, İftitâh 17 (897, 898), c.1-2; 535-536. Mütercim]
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına HazırlayanOsman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak::
    [32]:Buhârî, Müslim ve İbn Ebû Şeybe (12/110/2). İkinci hadis, “el-İrvâ” adlı kitabımda tahriç edilmiştir (8).Buhârî, Sıfatü's-salâti 8 (13), c.2, s.757; Müslim, Mesâcid 147 (598), c.3, s.1724; Ebû Dâvud, Salât 120,121 (781), c.3, s.204; Nesâî, İftitâh 15, (895), c1-2, s.534. Mütercim]

    [33]:Rivâyetlerin çoğunda böyledir. Bazısında ise “Ben müslü­man­lar­da­nım” şeklindedir. Görülen odur ki, bu bir ravi tarafından değişikliğe uğ­ramıştır. Buna delâlet eden başka rivâyetler de vardır. Bu nedenle na­maz kılan kimsenin, “Ben müslümanların ilkiyim” diye okuması ge­­rekir. Bu şekilde okumanın bir mahzuru yoktur. Hadisin anlamı, ba­zılarının zannettiği gibi şöyle değildir: “İnsanlar uzaklaştıktan sonra müslüman olarak nitelenen ilk kişi benim.” Hayır hadisin anlamı bu değildir. Hadisin anlamı şudur: “Allah’ın emirlerini yerine getirmede en acele eden kişi benim.” Bu sözün bir benzeri de şu âyettir: “De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!” (Zuhruf, 81) Hz. Musa (a.s) da şöyle de­miş­tir: “Ben inananların ilkiyim.” (A’raf, 143)

    [34]:Yani senden başkasına ibadet etmem. el-Ezherî bu sözü böyle açık­lamıştır.

    [35]:Şer ve kötülük, Allah Teâlâ’ya nisbet edilemez. Çünkü Allah’ın fiille­rin­de kötülük yoktur; O’nun bütün filleri hayır ve iyiliktir. Zira O’nun işleri, adalet, fazilet ve hikmet arasında gerçekleşir. Bu ise tümüyle iyilik olup, içinde kötülük yoktur. Kötülük, Allah’a nisbeti olmadığı için kötülük olmaktadır. İbn Kayyim (rah.a.) şöyle demiştir:
    “Allah Teâlâ, iyilik ve kötülüğün yaratıcısıdır. Kötülük yarattığı bazı şey­lerde bulunmakta olup, O’nun yaratmasında ve fiilinde yoktur. İşte bu sebeple Allah Teâlâ, bir şeyi lâyık olduğu yer dışında bulun­durmak anlamına gelen zulümden münezzehtir. Allah ise varlıkları ancak lâyık oldukları yerde bulundurmaktadır. Bunun ise hepsi iyiliktir. Kötülük ise bir şeyi bulunması gereken yer dışında bulun­dur­maktır. Bir şey, olması gereken yerde bulundurulduğunda bu, kötü­lük değildir. Buradan anlaşılmaktadır ki, kötülük O’na nispet edile­mez...
    Şayet “Kötü olduğu hâlde Allah kötülüğü niçin yarattı?” dersen, ce­vap olarak derim ki: “Allah’ın kötülüğü yaratması da iyiliktir, kötülük değildir. Yaratma ve yapma sıfatları Allah’ın zatı ile vardır. Kötülüğün ise Allah’ın zatı ile kâim olması ve Allah’ın onunla nitelenmesi imkân­sızdır. Yaratıklardaki kötülükler ise, O’na nispet ve izafe edileme­di­ğin­dendir. Halbuki yaratma ve yapma Allah’a nispet edilmekte ve böy­­­lelikle iyilik olmaktadır.” Bu son derece önemli ve hassas konu hak­kında ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Kayyim, “Şifâü’l-alîl fî mesâili’l-ka­zâ ve’l-kader ve’t-ta’lîl”, s. 178-206.

    [36]:Müslim, Ebû Avâne, Ebû Davud, Nesâî, İbn Hibbân, Ahmed, Şafiî ve Taberânî rivâyet etmiştir. Hadisi nafilelere özgü kılan yanlış yapmıştır. [Müslim, Salatü'l-müsafirin 201 (771), c.4, s.2193; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (760), c.3, s.161-162; Nesâî, İftitâh 17 (897, 898), c.1-2; 535-536. Mütercim]
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına HazırlayanOsman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak::
    [37]:Ebû Davud, Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş;
    Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır. [Ebû Dâvud, Salât 143,144 (857), c.3, s.349-350. Mütercim]
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan
    Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak::
    [38]:Müslim ve Ebû Avâne. [Müslim, Mesâcid 149 (600), c.3, s.1730; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (763), c.3, s.172; Nesâî, İftitâh 19 (901), c.1-2, s.538. Mütercim]
    [39]:Yani göklerin ve yerin aydınlatıcısısın. Bu ikisi içinde bulunanlar yo­lunu seninle bulurlar.
    [40]:Buhârî, Müslim, Ebû Avâne, Ebû Davud, İbn Nasr ve Dârimî.[Buhari, Daavat, Gece Çöktüğünde; Müslim, Salatü'l-müsafirin, 199 (769), c.4, s.2188; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (771), c.3, s.183; Nesaî, Kıyamü'l-leyl 9 (1619), c.3-4, s. 307-308; Darimi, Salat 169 (1494), c.3, s.289. Mütercim]
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak:
    [41]:Resulullah’in bu zikirleri gece namazında okumuş olması bunların farz namazlarda okunmayacağını göstermez. Fakat farz namazlarda imamın bu sebeple namazı uzatarak cemaati usandırması söz konusudur.
    [42]:İmam Tirmizi Sunen-i Abdullah Parlıyan...:Dua Bölümleri..:bölüm: 31 Ø gece namazına başlarken nasıl duâ edilir? [43]:Müslim, Ebû Avâne. [Müslim, Salatü'l-müsafirin 200 (770), c.3, s.2192. Mütercim] Hadislerle Resulullah'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak:
    44]:Kıraata Başlarken Okunan Dualar..:
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

       Kaynak:
    [45]:Ebû Davud, Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır. [Ebû Dâvud, Salât 143,144 (857), c.3, s.349-350. Mütercim]

    [46]:Buhârî, Müslim ve İbn Ebû Şeybe (12/110/2). İkinci hadis, “el-İrvâ” adlı kitabımda tahriç edilmiştir (8).[Buhârî, Sıfatü's-salâti 8 (13), c.2, s.757; Müslim, Mesâcid 147 (598), c.3, s.1724; Ebû Dâvud, Salât 120,121 (781), c.3, s.204; Nesâî, İftitâh 15, (895), c1-2, s.534. Mütercim]

    [47]:Hanîf: İhlâslı, başka dinlerden tamamiyle yüz çevirip, Hakk'a sami­mi­yetle yönelmiş kişi. Mütercim

    [48]:Rivâyetlerin çoğunda böyledir. Bazısında ise “Ben müslümanlardanım” şeklindedir. Görülen odur ki, bu bir ravi tarafından değişikliğe uğramıştır. Buna delâlet eden başka rivâyetler de vardır. Bu nedenle namaz kılan kimsenin, “Ben müslümanların ilkiyim” diye okuması gerekir. Bu şekilde okumanın bir mahzuru yoktur. Hadisin anlamı, bazılarının zannettiği gibi şöyle değildir: “İnsanlar uzaklaştıktan sonra müslüman olarak nitelenen ilk kişi benim.” Hayır hadisin anlamı bu değildir. Hadisin anlamı şudur: “Allah’ın emirlerini yerine getirmede en acele eden kişi benim.” Bu sözün bir benzeri de şu âyettir: “De ki: Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!” (Zuhruf, 81) Hz. Musa (a.s) da şöyle demiştir: “Ben inananların ilkiyim.” (A’raf, 143)

    [49]:Yani senden başkasına ibadet etmem. el-Ezherî bu sözü böyle açıklamıştır.

    [50]:Şer ve kötülük, Allah Teâlâ’ya nisbet edilemez. Çünkü Allah’ın fiillerinde kötülük yoktur; O’nun bütün filleri hayır ve iyiliktir. Zira O’nun işleri, adalet, fazilet ve hikmet arasında gerçekleşir. Bu ise tümüyle iyilik olup, içinde kötülük yoktur. Kötülük, Allah’a nisbeti olmadığı için kötülük olmaktadır. İbn Kayyim (rah.a.) şöyle demiştir:

    “Allah Teâlâ, iyilik ve kötülüğün yaratıcısıdır. Kötülük yarattığı bazı şeylerde bulunmakta olup, O’nun yaratmasında ve fiilinde yoktur. İşte bu sebeple Allah Teâlâ, bir şeyi lâyık olduğu yer dışında bulundurmak anlamına gelen zulümden münezzehtir. Allah ise varlıkları ancak lâyık oldukları yerde bulundurmaktadır. Bunun ise hepsi iyiliktir. Kötülük ise bir şeyi bulunması gereken yer dışında bulundurmaktır. Bir şey, olması gereken yerde bulundurulduğunda bu, kötü­lük değildir. Buradan anlaşılmaktadır ki, kötülük O’na nispet edilemez...
    Şayet “Kötü olduğu hâlde Allah kötülüğü niçin yarattı?” dersen, ce­vap olarak derim ki: “Allah’ın kötülüğü yaratması da iyiliktir, kötülük değildir. Yaratma ve yapma sıfatları Allah’ın zatı ile vardır. Kötülüğün ise Allah’ın zatı ile kâim olması ve Allah’ın onunla nitelenmesi imkânsızdır. Yaratıklardaki kötülükler ise, O’na nispet ve izafe edileme­diğindendir. Halbuki yaratma ve yapma Allah’a nispet edilmekte ve böylelikle iyilik olmaktadır.” Bu son derece önemli ve hassas konu hak­kında ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Kayyim, “Şifâü’l-alîl fî mesâili’l-ka­zâ ve’l-kader ve’t-ta’lîl”, s. 178-206.

    [51]:Müslim, Ebû Avâne, Ebû Davud, Nesâî, İbn Hibbân, Ahmed, Şafiî ve Taberânî rivâyet etmiştir. Hadisi nafilelere özgü kılan yanlış yapmıştır. [Müslim, Salatü'l-müsafirin 201 (771), c.4, s.2193; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (760), c.3, s.161-162; Nesâî, İftitâh 17 (897, 898), c.1-2; 535-536. Mütercim]

    [52]:Nesâî, sahih bir senedle rivâyet etmiştir. [Nesâî, İftitâh 17 (897), c.1-2, s.535-536.]

    [53]:Nesâî ve Dârekutnî sahih bir senedle rivâyet etmiştir. [Nesâî, İftitâh 16 (896), c.1-2, s.535. Mütercim]

    [54]:Ebû Davud ve Hâkim rivâyet etmiştir. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır. Ukaylî hadis için şöyle demiştir (s. 103): “Hadis, sahih senedlerle başka yönlerden de rivâyet edilmiştir.” Hadis “el-İrv┑ adlı kitapta tahriç edilmiştir (341).
    [Tirmîzî, Salat 179, (242, 243), c.1, s.183-184; Ebû Dâvud, Salat 119,120 (776), c.3, s.196; İbnu Mâce, İkâmeti's-Salat 1 (804), c.3, s.7; Nesaî, İftitah 18 (899-900), c.1-2, s.537-538. Mütercim]

    [55]:İbn Mendeh, “et-Tevhid” adlı kitabında (2/123) sahih bir senedle; Ne­sâî, “Amelü’l-yevm ve’l-leyle” adlı kitabında mevkuf ve merfu olarak rivâyet etmiştir. İbn Kesir’in “Câmi’ul-mesânîd (Cilt:3, Bölüm: 2, Varak. 235/2) adlı kitabında da bu şekilde yer almıştır. Ben hadisi daha sonra Nesâî’de (no: 849 ve 850) gördüm. Hadisi “es-Sahîha” adlı kitabımda (2939) tahriç ettim.

    [56]:Ebû Davud ve Tahâvî hasen bir senedle rivâyet etmiştir.[Ebû Dâvud, Salât 119,120 (775), c.34, s.191;

    [57]:Müslim, Ebû Avâne ve Tirmizî. Tirmizî, hadisin sahih olduğunu söy­le­miştir. Ebû Nuaym da hadisi “Ahbâru Asbahân” adlı kitabında (1/ 210) Cübeyr b. Mut’im’den, onun Hz. Peygamber’i (s.a.v.) nafile na­mazlarda bu duayı okurken duyduğunu rivâyet etmiştir. [Müslim, Mesâcid 150 (601), c.3, s.1733; Tirmizi, Daavat (3824), c.1, s.171. Mütercim]

    [58]:Müslim ve Ebû Avâne. [Müslim, Mesâcid 149 (600), c.3, s.1730; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (763), c.3, s.172; Nesâî, İftitâh 19 (901), c.1-2, s.538. Mütercim]

    [59]:Yani göklerin ve yerin aydınlatıcısısın. Bu ikisi içinde bulunanlar yo­lunu seninle bulurlar.

    [60]:Buhârî, Müslim, Ebû Avâne, Ebû Davud, İbn Nasr ve Dârimî. [Buhari, Daavat, Gece Çöktüğünde; Müslim, Salatü'l-müsafirin, 199 (769), c.4, s.2188; Ebû Dâvud, Salât 118,119 (771), c.3, s.183; Nesaî, Kıyamü'l-leyl 9 (1619), c.3-4, s. 307-308; Darimi, Salat 169 (1494), c.3, s.289. Mütercim]

    [61]:Hz. Peygamber’in bu zikirleri gece namazında okumuş olması bun­ların farz namazlarda okunmayacağını göstermez. Fakat farz namaz­larda imamın bu sebeple namazı uzatarak cemaati usandırması söz konusudur.

    [62]:Müslim, Ebû Avâne. [Müslim, Salatü'l-müsafirin 200 (770), c.3, s.2192. Mütercim]

    [63]:Ahmed, İbn Ebû Şeybe (12/119/2), Ebû Davud ve “el-Evsat” adlı ki­ta­bında (62/2) hem sahih hem de hasen senedle Taberânî rivâyet et­miştir. [Ebû Dâvud, Salât 118,119 (766), c.3, s.178; Nesaî, Kıyamü'l-leyl 9 (1617), c.3-4, s. 307; İbn Mâce, İkametü's-salât 180 (1356), c.4, s. 146 .Mütercim]

    [64]:Tayâlisî ve Ebû Davud, sahih bir senedle rivâyet etmiştir. [Ebû Dâvud, Salât 146,147 (874), c.3, s.375. Mütercim]

       Kaynak:
    [65]:Sunen-i İmam Tirmizi Tercume:Abdullah Parlıyan..:Dua Bölümü..:bölüm: 32 Ø Rasûlullah (s.a.v.), namaz kılmaya başlarken nasıl dua ederdi?
    [66]Darul Kitap İslam Ansiklopedisi:Namaza Başlama Duaları İmamı Nevevi: Çeviren: Ali Fikri Yavuz Uysal Yayınları Ezan ve fazileti bölümü
    [67]:Sunen-i İmam Tirmizi Dua Hadis No 3420:Tercume:Abdullah Parlıyan






  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...