"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ K ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 46: Kur’ân’ın fazileti ve değeri Ø fatiha süresinin fazileti ve kıymeti 2875- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Übey b. Ka’b namaz kılıyorken onun yanına vardı ve “Ey Übey” dedi. Übey yüzünü çevirip baktı fakat cevap vermedi. Ama namazını kısa kesip bitirdi ve Rasûlullah (s.a.v.)’e vardı; “selam sana olsun Ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de selamını aldı ve “Sana seslendiğimde neden niçin cevap vermedin? Übey: Ey Allah’ın Rasûlü, namazdaydım. Rasûlullah (s.a.v.): Allah’ın bana vahyettiği Kur’ânda: “Ey iman edenler size hayat verecek sizi düzeltecek mesajlara çağırdığı zaman, Allah ve elçisinin mesajına uyun!” (8 Enfal: 24) emrini görmedin mi? Übey: “Evet gördüm” dedi ve inşallah bir daha bu hataya düşmem dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Sana ne Tevrat’ta ne İncil’de ne de Zebur’da ne de Kur’ân’da bir benzeri indirilmemiş olan bir sûreyi öğretmemi ister misin? Übey de evet Ey Allah’ın Rasûlü dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), namazda nasıl okursun? Buyurdu. Übey: Ümmül Kur’ân olan Fatiha sûresini okudu. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu okuduğun Fatiha sûresinin bir eşi ne Tevrat’ta ne de İncil’de ne de Zebur’da ne de Kur’ân’da indirilmemiştir. O yedi ayetli olup devamlı tekrar edilen bana verilen Kur’ân’dan bir parçadır.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Enes’den ve Ebû Saîd el Mualla’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ø bakara sûresi ve ayet-el kürsî’nin değeri ve kıymeti 2876- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir askerî müfereze göndermek istemişti ve bunlar sayılı kişilerdi onların okumalarını istedi. Herkes Kur’ân’da ezberinde olan yerlerden okuyacaktı derken yaşı en küçük olan birine geldi ve “Ey falan ezberinde ne var” diye sordu. Oda benim ezberimde bu var şu var ve Bakara sûresi var dedi. Rasûlullah (s.a.v.), senin ezberinde Bakara sûresi de mi var? Dedi. O kişi de evet dedi. O halde haydi git sen bu müfrezenin emîri (komutanısın) buyurdu. O müfrezeye katılan yaşlılardan biri bu olay üzerine şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bakara sûresini öğrenmeme engel olan şey onun hakkını verememek korkusu idi.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı öğrenin onu okuyun onu okutun. Kur’ân-ı öğrenen ve onu okuyan ve gereğini yapan kimsenin örneği misk ile doldurulmuş bir kaba benzer ki kokusu her yere yayılır. Kur’ân bilgisi olup ta onu çevresine yaymayan onunla yatıp uyuyan kimse ise ağzı bağlanmış misk kutusuna benzer ki çevresi ondan istifade etmez.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Leys b. Sa’d bu hadisi Saîd el Makburî’den Ebû Ahmed’in azâdlı kölesi Atâ’dan mürsel olarak aynı şekilde rivâyet etmiş ve “Ebû Hüreyre’den” dememiştir. Yine Kuteybe, Leys’den rivâyet edip Ebû Hüreyre’yi zikretmemiştir. 2877- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Evlerinizi, içersinde namaz kılınmayan kabirler haline çevirmeyiniz. Bir ev ki içersinde Bakara sûresi okunursa o eve şeytan girmez.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2878- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her şeyin bir zirvesi Kur’ânın zirvesi ve doruğu da Bakara sûresidir. Bu sûrede bir ayet vardır ki Kur’ân ayetlerinin efendisidir. O ayet, Ayet-el Kürsî’dir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece Hakîm b. Cübeyr’in rivâyetiyle biliyoruz. Şu’be, Hakîm b. Cübeyr hakkında ileri geri konuşmuş ve onun zayıf olduğunu söylemiştir. 2879- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim mü’min sûresi ilk üç ayetiyle Bakara sûresi 255. ayeti olan Ayet-el Kürsî’yi sabahleyin okursa akşama kadar muhafaza edilir. Akşam okursa sabaha kadar bu ayetler vasıtasıyla koruma altına alınır.” (Dârimî, Fedail: 27) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bazı ilim adamları Abdurrahman b. Ebû Bekir b. Ebû Müleyke el Müleykî’nin hafızası yönünde söz etmişlerdir. Zürare b. Mus’ab ibn Abdurrahman b. Avf’tır ve Ebû Mus’ab el Medenî’nin dedesidir. Ø Ayet-el kürsÎ’nin değeri ve kıymeti 2880- Ebû Eyyûb el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre: “Ebû Eyyûb’un bir hurma deposu vardı. Cin veya şeytan türü birileri gelir ve o depodan hurma alırdı. Ebû Eyyûb durumu Peygamber (s.a.v.)’e şikayet etti. Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdu: “Git onu tekrar gördüğünde: “Bismillah peygambere icabet et” de buyurdu. Sonra Ebû Eyyûb onu yakaladı bir daha gelmeyeceğine söz verince bıraktı. Sonra Peygamber (s.a.v.)’e geldi. Rasûlullah (s.a.v.): “Esirin ne yaptı” diye sordu. Ebû Eyyûb: Bir daha dönmeyeceğine yemin etti dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Yalan söyledi, O yalan söylemeye alışıktır” dedi. Ebû Eyyûb o kişiyi bir daha yakaladı tekrar gelmeyeceğine yemin edince onu tekrar serbest bıraktı. Rasûlullah (s.a.v.)’e gelince; “Esirin ne yaptı” diye sordu. Ebû Eyyûb: Bir daha dönmemeye ikinci defa yemin etti, dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Yalan söyledi O yalan söylemeye alışıktır” buyurdu. Üçüncü sefer yakalayınca; bu sefer seni Rasûlullah (s.a.v.)’e götürmeden bırakmayacağım dedi. Bunun üzerine o kimse dedi ki: Sana bir şey öğreteceğim “Ayet-el Kürsî”yi evinde bunu oku ne şeytan ne de bir başkası sana yaklaşamaz. Ebû Eyyûb Peygamber (s.a.v.)’e geldi. Rasûlullah (s.a.v.): “Esirin ne yaptı” diye sordu. Ebû Eyyûb olup biteni haber verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “O doğru söylemiş, fakat aslında kendisi yalancıdır” buyurdu. (Müsned: 22488) Bu hadis hasen garibtir. Bu konuda Übey b. Ka’b’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ø bakara sûresinin son iki ayeti=amenerrasülü’nün değer ve kıymeti 2881- Ebû Mes’ûd el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim Bakara sûresinin son iki ayetini okursa o iki ayet ona yeterlidir.” (Buhârî, Meğazi: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2882- Numân b. Beşîr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce bir kitap yazdı da o kitaptan iki ayet indirerek Bakara sûresini o iki ayetle mühürledi. Bu ayet bir evde üç gün süreyle okunmazsa şeytan o eve yaklaşır.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ø al-i Imrân sûresinin fazileti değer ve kıymeti 2883- Nevvâs b. Sem’an (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân ve dünyada Kur’ânla amel edenler kıyamet günü getirilecek Bakara ve Al-i Imrân sûreleri onun önünde olacaklardır.” Nevvâs diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.), bu iki sûre için üç örnek verdi onları asla unutmadım şöyle demişti: “O iki sûre aralarından ışık sızan iki şemsiye gibi yan yana veya iki kara bulut gibi, veya kanatlarını germiş saf saf kuşlardan oluşan sürüler gibi gelecekler ve Bakara ve Al-i Imrân sûrelerini okuyan adamların Cennete girmeleri için mücadele vereceklerdir.” (Müslim: Salat-ül Müsafirin: 27) Bu konuda Büreyde’den ve Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. İlim adamlarınca bu hadisin manası: Kıyamet günü sûre değil sûreyi okumanın sevâbı gelecektir. Bazı ilim adamları bu ve buna benzer hadisleri böylece tefsir etmişlerdir. Yani Kur’ân okumanın sevâbı gelecektir. Nevvâs b. Sem’an’ın hadisinde ilim adamlarının tefsir ettikleri manaya delalet eden delil vardır. Nitekim hadiste Peygamberimiz “Dünyada onunla amel eden Kur’ân ehli... diye buyurmaktadır. Bu ifadede amelin sevâbının geleceğine dair bir delalet vardır. 2884- Muhammed b. İsmail (r.a.), Humeydî’den naklen Sûfyân b. Uyeyne’nin Abdullah b. Mes’ûd’un rivâyet ettiği “Allah, Ayet-el Kürsî’den daha büyük yer ve gök yaratmamıştır.” Hadis hakkında şöyle dedi: Çünkü Ayet-el Kürsî Allah kelamıdır. Ve Allah’ın kelamı da yarattığı yer ve gökten daha büyüktür. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Ø Kehf sûresinin değeri ve kıymeti 2885- Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Berâ’dan işittim şöyle diyordu: Bir kimse, Kehf sûresini okurken sakin olarak duran binitinin harekete geçtiğini gördü. Bir de baktı ki bulut veya buluta benzeyen bir şey... Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve durumu anlattı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “O Kur’ân okuma üzerine inen veya Kur’ân üzerine inen ilahî bir huzur olan sekinettir.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Bu konuda Üseyd b. Hudayr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2886- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), buyurdu ki: “Her kim Kehf sûresinin başından üç ayet okursa Deccâl fitnesinden korunur.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Ebû Dâvûd, Malahım: 17) Muhammed b. Beşşâr, Muâz b. Hişâm vasıtasıyla babam Ebû Katâde’den rivâyet etti diyerek aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø yasînsûresinin değeri ve kıymeti 2887- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herşeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi ise Yasin sûresidir. Her kim Yasin sûresini okur ve onun içindekilere göre yaşarsa; Allah o kimseye Kur’ân-ı on kere okumuş kadar sevap yazar.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadis garib olup bu hadisi sadece Humeyd b. Abdurrahman’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Basra’da, Katâde’nin hadisleri ancak bu rivâyet zinciriyle bilinir. Harun Ebû Muhammed bilinmeyen bir ihtiyardır. Ebû Musa, Muhammed b. Müsenna, Ahmed b. ed Darimî vasıtasıyla Kuteybe’den, Humeyd b. Abdurrhman’dan bu hadisi bize böylece aktarmıştır. Bu konuda Ebû Bekir es Sıddîk‘tan da hadis rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam olmayıp zayıftır. Ø Ha-mim duhan sûresinin değer ve kıymeti 2888- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Hâ-mim Duhan sûresini geceleyin okursa, kendisi için yetmiş bin melek bağışlanma diledikleri halde sabaha kavuşur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ömer b. ebî Has’am’ın hadiste zayıf olduğu söylenmiştir. Muhammed onun hadislerinin münker olduğunu söylemektedir. 2889- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Cuma gecesi Hâ-mim Duhan sûresini okursa günahları bağışlanır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadisi sadece bu şekliyle biliyoruz. Hişâm, Ebû’l Mikdam’ın hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. Hasan’da Ebû Hüreyre’den hadis işitmemiştir. Eyyûb ta Yunus b. Ubeyd’te ve Ali b. Zeyd’te böyle söylemektedirler. Ø mülk sûresinin değer ve kıymeti 2890- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.)’in ashabından biri kabir olduğunu bilmediği bir kabrin üzerine çadırını kurmuştu. Birde ne görsün orası mülk süresini sonuna kadar okuyan bir kimsenin kabri değil mi? Bunun üzerine o çadır kuran adam Peygamber (s.a.v.)’e gelerek; Ey Allah’ın Rasûlü! dedi, kabir olduğunu bilmediğim bir yere çadırımı kurmuştum, ansızın oradan bir adam belirdi ve Mülk sûresini sonuna kadar okudu... Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bu sûre engelleyici ve kurtarıcıdır okuyan kimseyi kabir azabından kurtarır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. 2891- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân’da otuz ayetlik bir sûre vardır ki o sûre bir adama şefaat etti o adamın günahı bağışlandı o sûre Tebarekellezi bi yedihil mülk süresidir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27; İbn Mâce, Edeb: 17) Bu hadis hasen sahihtir. 2892- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), Elif lam mim Tenzil sûresiyle (Secde sûresi) Tebarekellezi bi yedihil mülk (Mülk sûresi) süresini okumadan uyumazdı.” (Müsned: 14132) Tirmizî: Bu hadisi pek çok kimse Leys b. ebî Selîm’den aynen buradaki gibi rivâyet etmişlerdir. Muğîre b. Müslim’de Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den benzeri şekilde rivâyet etmektedirler. Züheyr rivâyet etti ve şöyle dedi: Ebû’z Zübeyr’e sordum Câbir’den bu hadisi anlatırken işittin mi diye? O da bu hadisi aktarıverdi. Ebû’z Zübeyr diyor ki: Bana bu hadisi Safvân veya Safvân’ın oğlu bildirdi. Sanki Züheyr bu hadisin Ebû’z Zübeyr’den ve Câbir’den olduğunu bilmemekte ve yadırgamaktadır. Hennâd Ebû’l Ahvas vasıtasıyla, Leys’den Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Tirmizî: Hüreym, Fudeyl vasıtasıyla Leys’den, Tavüs’tan rivâyet ederek şöyle demiştir: Bu iki sûre Kur’ân’ın tüm sûrelerinden yetmiş sevap daha üstündür. Ø zilzâl sûresinin değeri ve kıymeti 2893- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her kim Zilzâl sûresini okursa onun için bu sûre Kur’ân’ın yarısına denk tutulur ve her kim de Kâfirûn sûresini okursa bu sûre de onun için Kur’ân’ın dörtte birine denk tutulur. Kimde İhlas sûresini okursa bu sûre de Kur’ân’ın üçte birine denk tutulur.” (Müsned: 12031) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadis sadece Şeyh Hasan b. Selm’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. 2894- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zilzâl sûresi, Kur’ân’ın yarısına denktir. İhlas sûresi, Kur’ân’ın üçte birine denktir. Kâfirûn sûresi ise Kur’ân’ın dörtte birine denktir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Yemân İbn’ül Muğîre’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. 2895- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), ashabından bir adama: “Ey falan kimse evlendin mi? diye sordu. Adam: Hayır Ey Allah’ın elçisi evlenmedim evlenme imkanına da sahip değilim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) senin ezberinde İhlas sûresi yok mu? Buyurdu. Adam: Evet var dedi. Rasûlullah (s.a.v.), o Kur’ân’ın üçte biridir buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) ezberinde Nasr sûresi yok mu? Buyurdu. Adam: Var dedi. Rasûlullah (s.a.v.): O da Kur’ân’ın dörtte biridir buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ezberinde Kâfirûn sûresi var mı? buyurdu. Adam da: Evet deyince Rasûlullah (s.a.v.), Kur’ân’ın dörtte biridir, buyurdu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), ezberinde Zilzâl sûresi yok mu buyurdu. Adam: Evet vardır deyince Rasûlullah (s.a.v.), o da Kur’ân’ın dörtte biridir, buyurdu ve (Sen zengin sayılırsın bunları öğretmeyi mehir olarak kullanıp) evlen evlen buyurdu.” (Müsned: 12031) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø ihlas süresinin değeri ve kıymeti 2896- Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir gecede Kur’ân’ın üçte birini okumaktan hanginiz acizdir? Kim Kulhüvallahû ehad sûresini okursa Kur’ân’ın üçte birini okumuş sayılır.” (Nesâî, İftitah: 27; Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 17) Bu konuda Ebû’d Derdâ, Ebû Saîd, Katâde b. Numân, Ebû Hüreyre, Enes, İbn Ömer ve Ebû Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi Zaide’den daha iyi rivâyet eden bir kimseyi tanımıyoruz. Fudayl b. Iyaz ve İsrail rivâyetlerinde ona uymuşlardır. Şu’be ve pek çok güvenilir kişiler bu hadisi Mansur’dan rivâyet etmekte ve karışıklığa düşmektedirler. 2897- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber geldim Rasûlullah (s.a.v.) bir kimsenin İhlas sûresini okuduğunu işitti ve vâcib oldu buyurdu. Ben ne vâcib oldu? Dedim; “Cennet” buyurdular. (Müsned: 7669) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Mâlik b. Enes’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Huneyn Ubeyd b. Huneyn’dir. 2898- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim İhlas sûresini her gün ikiyüz kere okursa elli senelik günahları silinir. Ancak üzerindeki kul borcu bunun dışındadır.” Aynı senedle Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir: “Kim uyumak istediğinde yatağı üzerinde sağ yanına yatar sonra İhlas sûresini yüz kere okursa kıyamet günü Rabbi ona şöyle diyecektir: Ey kulum! Sağından Cennete giriver.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Sabit’in, Enes’den rivâyeti olarak bu hadis garibtir. Yine bu hadis Sabit’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. 2899- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İhlas sûresi Kur’ân’ın üçte birine denktir.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; İbn Mâce, Edeb: 17) Bu hadis hasen sahihtir. 2900- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Toplanınız size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım. Bunun üzerine toplanan toplandı. Sonra, Rasûlullah (s.a.v.) odasından çıkarak İhlas sûresini okudu ve odasına girdi. Birbirimize şöyle dedik: Rasûlullah (s.a.v.), size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım buyurmuştu. Ben kuvvetle tahmin etmekteyim ki bu kendisine gökten gelen bir haberdir. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v.) çıktı ve şöyle buyurdu: Size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağımı söylemiştim, dikkat edin o okuduğum sûre Kur’ân’ın üçte birine denktir.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; İbn Mâce, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ebû Hazım el Eşcaî’nin ismi Selman’dır. 2901- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensâr’dan bir adam vardır. Ku’ba mescidinde imamlık yapardı. Okuyabileceği bir sûreyi namazda onlara okuyacağında İhlas sûresiyle başlar sonra başka bir sûre okur ve her rekatta aynen böyle yapardı. Arkadaşları kendisiyle konuştular ve şöyle dediler: “Sen bir sûreyi okuyor onu yeterli görmeyip başka bir sûre daha okuyorsun. Ya daima bu sûreyi oku veya diğerini oku.” Ensâr’dan olan bu kimse dedi ki: “Ben bu İhlas sûresini okumayı bırakacak değilim size bu sûre ile namaz kıldırmamı isterseniz yaparım istemiyorsanız imamlığı bırakırım.” Bu kimseyi en değerli kişileri olarak gördüklerinden başka birisinin kendilerine imam olmasını istemediler. Peygamber (s.a.v.) onlara geldiğinde durumu ona haber verdiler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Ey filan dedi; cemaatin söylediğinden seni alıkoyan ve her rekatta bu sûreyi okumaya seni yönelten sebeb nedir? Buyurdu. O kimse: Ey Allah’ın Rasûlü ben bu sûreyi seviyorum. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu sûrenin sevgisi seni Cennete sokacaktır.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadis Ubeydullah b. Ömer’in Sabit’den rivâyeti olarak bu şekliyle hasen garib sahihtir. Mübarek b. Fedâle, Sabit’den, Enes’den şöyle rivâyet etmiştir: Bir adam şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü! Ben bu İhlas sûresini seviyorum. Rasûlullah (s.a.v.)’de buyurdu ki: Senin o sûreyi sevmen seni mutlaka Cennete girdirecektir. Aynı şekilde Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eş’as, Ebû’l Velid vasıtasıyla Mübarek b. Fedâle’den bu şekilde rivâyet etmiştir. Ø mavvizeteyn (nâs ve felak) sûrelerinin değer ve kıymeti 2902- Ukbe b. Âmir el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bana benzeri görülmemiş ayetler indirdi. Sonuna kadar Nâs ve Felak sûrelerini okudu.” (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 27; Nesâî, İftitah: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2903- Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) her namazın arkasından bana Nas ve Felak sûrelerini okumamı emretti.” (Nesâî, Sehv: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Bu hadis hasen garibtir. Ø Kur’ân-ı gereği gibi okuyanın değeri ve kıymeti 2904- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı güzel okuyan ve amel eden kişi şerefli ve saygılı olan katip, meleklerle beraberdir.” Kur’ân-ı (Hişâm zorlanarak dedi-Şu’be güçlük çekerek dedi) okuyan kişiyle iki sevap vardır. (biri okumasından diğeri de zorlanmasından dolayı) (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2905- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim Kur’ân-ı okur ve ezberler, helal kıldıklarını helal sayar, haram kıldıklarını haram kabul edip uzak durur; Allah O Kur’ân sebebiyle onu Cennete koyar ve ailesinden Cehennemlik olan on kişiye de şefaatçi kılar.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Senedi de pek sağlam değildir. Hafs b. Süleyman hadiste zayıf sayılmıştır. Ø Kur’ân’ın değer ve kıymeti 2906- Hâris (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mescide uğradım cemaati bazı dedikodulara dalmış buldum ve Ali’nin yanına girerek şöyle dedim: Ey Mü’minlerin emiri! İnsanların lüzümsuz dedikodulara daldıklarını görmüyor musunuz? Bunun üzerine Ali gerçekten böyle yapıyorlar mı? diye sordu; ben de evet dedim. Bunun üzerine Ali şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuştu: Dikkat edin büyük bir fitne olacaktır! Ben de bu fitneden kurtuluş nasıl olacaktır Ey Allah’ın Rasûlü! dedim. Şöyle buyurdular: Allah’ın Kitab’ına sarılmakla çünkü onda sizden öncekilerin haberi, sizden sonrakilerin haberi, aranızdaki meselelerin hükmü ondadır. O hak ile batılı birbirinde ayıran kesin bir hüküm olup saçmalama değildir. Her kim zorbalık yaparak ondan uzaklaşırsa Allah onun işini bitirir. Her kim de doğru yolu o Kur’ân’dan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür. O, Allah’ın sağlam ipidir ve hikmet dolu sözleridir. O Sırat-ı müstakîm’dir. O Kur’ân arzu ve isteklerin bozamadığı dillerin karışıklığa düşüremediği, ilim adamlarının kendisinden doyamadığı fazla tekrarlamakla eskimeyen ve bıkkınlık vermeyen hayranlık veren yönleri, bitip tükenmeyen öyle bir kitaptır ki: Cinlerden bir gurup onu dinleyince şöyle demek mecburiyetinde kalmışlardır: “Biz ne güzel bir Kur’ân dinledik, doğruyu eğriden ayırt etme bilincine ulaştıran bir Kur’ân ve böylece ona iman ettik artık bundan sonra Rabbimizden başkalarına ilahlık yakıştırmayacağız.” (Cin süresi: 1-2) Ona dayanarak konuşan doğru söz söylemiştir. Onunla amel eden sevap kazanır onunla hükmeden adaletli davranmış ona davet eden doğru yola iletilmiş olur. Ey A’ver bu sözleri iyi dinle! (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Senedi mechuldûr. Harîs’in rivâyeti hakkında söylenti vardır. Ø Kur’ân öğrenmek ve öğretmenin değeri ve kıymeti 2907- Osman b. Afvân (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı öğrenen ve öğretendir.” (Buhârî, Fedail-ül Kur’ân: 27; İbn Mâce,i Mukaddime: 17) Ebû Abdurrahman dedi ki: Beni şu oturduğum yerde oturtan sebeb işte budur. Ebû Abdurrahman, Osman’ın halifeliği döneminde Kur’ân öğretmeye devam etmiş Haccac b. Yusuf’un zamanına kadar bu işe devam etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2908- Osman b. Affân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız ve değerliniz Kur’ân-ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî, Fedail-ül Kur’ân: 27; İbn Mâce,i Mukaddime: 17) Bu hadis hasen sahihtir. Abdurrahman b. Mehdî ve pek çok kimseler bu hadisi Sûfyân es Sevrî’den, Alkame b. Mersed’den, Ebû Abdurrahman’dan ve Osman’dan rivâyet etmişlerdir. Sûfyân hadisin senedinde Sa’d b. Ubeyde’den dememiştir. Yahya b. Saîd el Kattan bu hadisi, Sûfyân’dan, Şu’be’den, Alkame b. Mersed’den Sa’d b. Ubeyde’den, Ebû Abdurrahman’dan ve Osman’dan bu şekilde rivâyet etmişlerdir. Aynı şekilde, Muhammed b. Beşşâr: Yahya b. Saîd, Sûfyân’dan, Şu’be’den pek çok kere bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Alkame b. Mersed, Sa’d b. Ubeyde’den, Ebû Abdurrahman’dan, Osman’dan bu hadisi bize aktarmışlardır. Muhammed b. Beşşâr diyor ki: Sûfyân’ın arkadaşları bu hadisi Sûfyân’dan rivâyet ederken senedinde Sûfyân’dan ve Sa’d b. Ubeyde’den dememiştir. Muhammed b. Beşşâr bu rivâyet daha sağlamdır dedi. Tirmizî: Şu’be bu hadisin senedinde Sa’d b. Ubeyde’yi ilave etmiş olup Sûfyân’ın rivâyet ettiği hadis daha sağlamdır. Ali b. Abdullah, Yahya b. Saîd’in şöyle dediğini anlatmıştır: Bence hiç kimse Şu’be’ye eşit olamaz. Ama Sûfyân ona muhalefet ederse Sûfyân’ın rivâyetini alırım. Tirmizî: Ebû Ammâr’dan işittim. Şu’be’nin şöyle dediğini Vekî’den bize aktardı. Sûfyân’ın hafızası benden daha kuvvetlidir. Sûfyân bana bir kimseden ne rivâyet etmişse onu kendisine sorduğum vakit aynen rivâyet ettiği gibi bulmuşumdur. Bu konuda Ali ve Sa’d’den de hadis rivâyet edilmiştir. 2909- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlınız, Kur’ân-ı öğrenen ve öğretendir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Bu hadisin Ali vasıtasıyla rivâyet edildiğini sadece Abdurrahman b. İshâk’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø Kur’ân’dan bir harf okuyanın ve öğretenin sevâbı 2910- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân’dan bir harf okursa kendisine bir sevap yazılacaktır ve her sevap on katıyla karşılık bulacaktır. Elif lam mîm bir harftir demiyorum. Fakat elif bir harf lam bir harf mim de bir harftir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis Abdullah b. Mes’ûd’tan değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Ebû’l Ahvas bu hadisi İbn Mes’ûd’tan bazen merfu bazen da mevkuf olarak rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Kuteybe’den işittim şöyle diyordu: Muhammed b. Ka’b el Kurazî’nin Peygamber (s.a.v.)’in hayatında doğduğu bana ulaşan bilgiler arasındadır. Muhammed b. Ka’b Ebû Hamza diye künyelenir. Ø kullar allah’a Kur’ânla olan münasebetlerine göre yaklaşırlar 2911- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah kulunun kıldığı iki rekat namazdan daha üstün olarak hiçbir konuda değer vermemiştir. Kul namaza devam ettiği sürece üzerine iyilik ve sevap saçılır. Kullar Allah’a, Kur’ânla ilgileri arttıkça yaklaşmış olurlar.” Ebû’n Nadr: Kur’ân-ı kastediyor dedi. (Müsned: 21274) Tirmizî: Bu hadis garib olup ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Bekr b. Humeys hakkında İbn’ül Mübarek söz etmiş ve neticede onun rivâyetlerini terk etmiştir. Bu hadis aynı zamanda Zeyd b. Ertae’den, Cübeyr b. Nüfeyr’den mürsel olarak ta rivâyet edilmiştir. 2912- Cübeyr b. Nüfeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Siz Allah’a Kur’ân’ın emirlerini yerine getirerek yaptığınız iyiliklerden daha değerli bir şeyle Allah’ın huzuruna dönemezsiniz.” (Müsned: 21274) Ø hayatında Kur’ân olmayan kimseler harabe bir ev gibidir 2913- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yaşantısında Kur’ân’dan hiçbirşey bulunmayan kişi harabe bir ev gibidir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2914- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’ân okuyan kimseye denilecek ki oku ve yüksel. Dünyada okuduğun gibi oku çünkü senin derecen okuduğun ayetlerin son noktasına kadardır.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bündar, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Sûfyân’dan, Âsım’dan, aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. 2915- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü Kur’ân getirilecek ve şöyle diyecek: “Ey Rabbim beni okuyup benimle hayatını yaşayan bu kulunu giydir, o kimseye keramet tâc’ı giydirilecek sonra Kur’ân diyecek: artır ya rabbi. İkram olarak elbise de giydirilecek sonra Kur’ân diyecek ki Ey Rabbim ondan razı ol. Allah’ta ondan razı olacak. Denilecek ki: Ey kul oku ve yüksel böylece okuduğu her bir ayetle iyilik, sevap ve mükafatları artırılacaktır.” (Dârimî Fedeil-ül Kur’ân: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Âsım b. Behdele’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini merfu olmaksızın bize aktarmışlardır. Tirmizî: Bu hadis Abdussamed’in, Şu’be’den yaptığı rivâyetinden daha sağlam ve sahihtir. Ø Kur’ân’dan unutulan bir ayet ve sûrenin günahı ne kadardır? 2916- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetimin sevapları bana arzolundu hatta mescidi temiz tutmak için çıkarıp attığı en ufak bir çöp parçasına varıncaya kadar... Ümmetimin günahları da bana arz edildi. Bir insanın Kur’ân’dan öğrenip te unuttuğu bir ayet ve sûreden daha büyük bir günah görmedim.” (Ebû Dâvûd, Salat: 27) Tirmizî: Bu hadis garib olup ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Tirmizî: Muhammed b. İsmail ile bu hadisi müzakere ettim bilip tanımadı ve garib buldu. Muhammed şöyle dedi: Muttalib b. Abdullah’ın, peygamberin ashabından hiçbirinden hadis işittiğini bilmiyoruz. Ancak; “Peygamber (s.a.v.)’in hutbesinde bulunan bir kimse bana rivâyet etti” sözü vardır. Abdullah b. Abdurrahman’ın da şöyle dediğini işittim: Muttalib’in, peygamberin ashabından herhangi birinden hadis işittiğini bilmiyoruz. Abdullah diyor ki: Ali b. el Medinî Muttalib’in, Enes’den hadis işitmiş olmasını reddetmiştir. Ø Kur’ân’ı sesli mi? okumalı sessiz mi?... 2917- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, kendisi Kur’ân okuyan ve sonra bir bela ve sıkıntı anında okunması gereken; Bakara sûresi 156. ayetini okuyan birine rastladı ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini işittim: “Her kim Kur’ân okursa ihtiyacı olan şeyi Allah’tan istesin, çünkü ileride öyle insanlar gelecek ki: Kur’ân okuyacak ve Kur’ân’ı alet ederek insanlardan isteyeceklerdir.” (Müsned: 19029) Mahmûd diyor ki: Bu kimse Câbir el Cufî’nin kendisinden hadis rivâyet ettiği Basralı Hayseme’dir. Abdurrahman’ın oğlu Hayseme değildir. Bu Hayseme Basralı bir ihtiyardır. Ebû’n Nasr künyesiyle anılır. Kendisinden Enes birkaç hadis rivâyet etmiştir. Câbir el Cufî’de, Hayseme’den hadis rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Senedi bu şekilde değildir. 2918- Suheyb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kur’ân’daki haramları helal kılan kimse; Kur’ân’a iman etmemiştir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadisin senedi pek sağlam değildir. Vekî’a rivâyetinde Muhalefet edilmiştir. Muhammed diyor ki: Ebû Ferve, Yezîdb. Sinan er Rehavî’nin hadislerinde zarar yoktur ama oğlunun kendisinden yaptığı rivâyetler böyle değildir. Çünkü oğlu kendisinden münker hadisler rivâyet etmektedir. Tirmizî: Muhammed b. Yezîd b. Sinan bu hadisi babasından rivâyet ederek senede “Mûcâhid’den, Saîd b. Müseyyeb’den ve Suheyb’den” sözünü ilave etmiştir. Muhammed b. Yezîd rivâyetine pek uyulmamış olup o rivâyet zayıftır. Ebû’l Mübarek ise mechul bir kişidir. 2919- Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Kur’ân-ı açıktan okuyan açıktan sadaka vermiş gibidir. Kur’ân’ı gizli okuyan ise gizli sadaka vermiş gibidir.” (Nesâî, Kıyam-ül Leyl: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisin manası Kur’ân-ı gizli olarak okuyan kimsenin açık olarak okuyan kimseden üstün olduğudur. Çünkü gizli sadaka vermek, ilim adamlarınca açıktan vermekten daha değerli görülmüştür. Bunun tefsirini de şöyle yapmışlardır: Kişi gizli vermek suretiyle kendisini beğenmişlikten kurtarmış olur. Gizli verilen sadaka ve gizli yapılan ibadetlerde kendini beğenmişlik hastalığına yakalanması açıktan yapılan kadar korkuyu gerektirmez. Ø Peygamberimiz hangi sûreyi okumadan uyumazdı? 2920- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), Benî İsrail (İsra ve Zümer) sûrelerini okumadan yatağına yatıp uyumazdı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Lübabe, Basralı bir ihtiyardır. Hammad b. Zeyd kendisinden pek çok hadis rivâyet etmiştir. Adının Mervan olduğu söylenmektedir. Bu Ebû Lübabe’nin durumunu Muhammed b. İsmail, Kitab-ül Tarih isimli kitabında bize anlatmıştır. 2921- Irbad b. Sariye (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Müsebbihat denilen sûreleri yatmazdan evvel okur bu sûreler içinde bir ayet vardır ki bin ayetten daha hayırlıdır” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb: 17) (Bu süreler: S.B.H. kökünden gelen kelimelerle başlayan yedi sûredir; İsra, Hadid, Haşr, Saff, Cuma, Teğabün ve A’lâ’ sûreleri) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ø haşr sûresinin son üç ayetini okuyan kimsenin mükafatı 2922- Ma’kıl b. Yesâr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim sabah olduğunda üç kere Eûzû billahissemiil âlimi minşeytanirracim (Allah’ın rahmetinden kovulan taşlanmış şeytanın şerrinden her şeyi bilen Allah’a sığınırım) diyerek; Haşr sûresinin sonundan üç ayet okursa, Allah o kimseye yetmiş bin melek vekil eder de o melekler akşama kadar o kimseyi duâ ve istiğfar ederler. Eğer o gün ölürse şehîd olarak ölür. Akşam olunca okuyan kimse de sabaha kadar aynı durumdadır.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân: 27) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in namazlarında okuması nasıldı? 2923- Ya’la b. Memlek (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’in hanımlarından Ümmü Seleme’ye Peygamberimiz (s.a.v.)’in namazı ve kıratından sordu. Bunun üzerine Ümmü Seleme; O’nun namazını niçin soruyorsunuz? O namaz kılar sonra namaz kıldığı süre kadar uyur sonra uyuduğu kadar tekrar namaz kılar sonra tekrar namaz kıldığı kadar uyur ve böylece sabah olurdu. Sonra Ümmü Seleme kıldığı namazlardaki okuyuşunu tarif etti ve dedi ki: “Açıkça ve harf harf okurdu.” (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece Leys b. Sa’d’ın, İbn ebî Müleyke’den, Ya’la b. Memlek’den ve Ümmü Seleme’den yapılan rivâyetle bilmekteyiz. İbn Cüreyc bu hadisi ibn ebî Müleyke vasıtasıyla Ümmü Seleme’den rivâyet ederek: “Rasûlullah (s.a.v.), okurken ayetlerin sonunda durarak okurdu, birbirine bağlamazdı.” Leys’in rivâyeti daha sağlamdır. 2924- Basralı olan Abdullah b. ebî Kays (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’ya, Rasûlullah (s.a.v.)’in kıldığı vitr namazını sordum; gecenin ilk vaktin de mi yoksa sonunda mı kılardı diye... Bunun üzerine şöyle dedi: “Her iki şekilde de yapmıştır; bazen vitiri gecenin öncesinde kılar, bazen de gecenin sonunda kılardı.” Bunun üzerine ben Allah’a hamdolsun ki din ve ibadet işinde kolaylık kılmıştır, dedim. Sonra, Rasûlullah (s.a.v.); namazında gizli mi yoksa açıktan mı okurdu diye sordum. O da: “Her iki şekilde de okurdu; bazen gizli bazen açık okuduğu olurdu.” Ben de Allah’a hamdolsun ki din işinde kolaylık ve genişlik istemiştir dedim. Ben tekrar sordum: “Cünüplük halinde ne yapardı? Uyumadan önce yıkanır mıydı? Yoksa yıkanmadan önce uyur muydu?” Âişe: “Bu iki şekilde de yaptığı olurdu dedi; bazen yıkanıp uyur, bazen de namaz abdesti gibi abdest alıp uyur uyanınca guslederdi” dedi. Ben de Allah’a hamdolsun ibadet ve tüm kulluk işlerinde kolaylık ve genişlik için böyle yapmıştır dedim.” (Müslim, Hayz: 27; Nesâî, Tahara: 17) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Ø mekke müşriklerinden sıkılan Peygamber, diğer kabilelere ne derdi? 2925- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) hac mevsiminde kendisini hac için gelen insanlara takdim eder ve şöyle derdi: “Beni kendi kavmime götürecek bir kimse yok mu? Çünkü Kureyş Rabbimin sözlerini tebliğ etmemden beni alıkoydular.” (Ebû Dâvûd, Sünnet: 27; İbn Mâce, Mukaddime: 17) Tirmizî: Bu hadis garib sahihtir. Ø allah’ın sözünün üstünlüğü nasıldır? 2926- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yücü Allah şöyle buyurdu: Benim Kitabımı okumak ve beni zikretmekten dolayı kim benden bir şey isteyecek durumda olmazsa; ben o kimseye isteyenlere verdiğimin en üstününü veririm. Allah’ın sözlerinin diğer sözlere karşı üstünlüğü: Allah’ın yarattıklarına karşı üstünlüğü gibidir.” (Dârimî, Fedail-ül Kur’ân17) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.*[1]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |