"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ K ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 KABİR AZABI Peygamber'in eşi Aişe (r.ah.) şöyle haber verdi: Peygamber (a.s.), namaz (ın sonun) da: "Ey Allahım! Ben kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal'in fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnelerinden sana sığınırım. Ey Allahım! Ben günahtan ve borçlanmaktan sana sığınırım" diye dua ederdi. Biri kendisine: Ey Allah'ın Resulü! Borçtan ne de çok sığınıyorsun! dedi. Bunun üzerine: "İnsan borçlandığı vakit söz söyler de yalan uydurur, söz verir de sözünde durmaz" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 925 Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre: Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden herhangi biriniz teşehhüd yaptığı zaman şu dört şeyden Allah'a sığınsın ve şöyle desin: Ey Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnelerinden ve Mesih Deccal fitnesinin şerrinden ancak sana sığınıyorum." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 924 Aişe (r.ah.) şöyle dedi: Medine'deki Yahudilerin yaşlı kadınlarından ikisi bana geldiler. (Konuşurken:) Kabirlerde olanlar kabirlerinde azap görürler, dediler. Ben onların bu sözlerini yalanladım. Onları tasdik etmek için evet demeye gönlüm razı olmadı. Ardından çıkıp gittiler. Derken Allah Resulü yanıma geldi. Ben de ona: Ey Allah'ın Resulü! Medine Yahudilerinin yaşlı kadınlarından ikisi benim yanıma geldiler ve kabir ahalisine kabirlerinde muhakkak azabedilir, dediler dedim. Bunun üzerine Allah Resulü: "O kadınlar doğru söylemişlerdir. Onlar kabirlerinde öyle bir azap görürler ki o azabı konuşamayan hayvanlar bile işitir" buyurdu. Aişe: Artık bundan sonra Allah Resulü'nü her namazda kabir azabından (Allah'a) sığınırken görmüşümdür, dedi. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 922 Enes b. Malik (r.a.) Allah Resulü (a.s.): "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de sana sığınırım!" buyururdu, demiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4878 İbn Ömer'in (r.ahm.) bildirdiğine göre: Resulüllah (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz vefat ettiğinde, sabah ve akşam ona oturacağı makamı gösterilir. O kimse Cennet ehlinden ise, Cennetlik; ateş ehlinden ise Cehennemlik olacaktır. Ve ona: Kıyamet günü Allah seni oraya gönderinceye kadar işte senin yerin budur, denilir." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5110 Ebu Eyyûb (r.a.) Bir gün güneş battıktan sonra Allah Resulü (a.s.) dışarı çıktı ve bir ses işitti: Bunun üzerine: "Yahudiler kabirlerinde azap görüyorlar" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5114 Enes b. Malik (r.a.) Allah'ın Peygamber'i (a.s.) şöyle buyurdu demiştir: "Kul, kabrine konduğu ve arkadaşları geri dönüp gittikleri zaman onların ayakkabılarının seslerini şüphesiz işitir. Buyurdular ki: İki melek gelip onu oturtarak: Şu adam hakkında ne derdin? diye sorarlar. Mümin: Onun Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim diye cevap verir. Bunun üzerine ona: Cehennemdeki yerine bak! Allah onun yerine sana Cennetten bir yer verdi, denilir." Allah'ın Peygamber'i: "O iki makamını birden görür" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5115 Bera b. Azib'den (r.a.) nakledildiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.): Allah, iman edenleri sabit sözle yerlerinde tutarayeti kabir azabı hakkında indi. Kabirde ölüye: Rabbin kimdir? diye sorulur. O da: Rabbim Allah ve Peygamberim Muhammed'dir der. İşte, Aziz ve Celil Allah'ın: Allah, iman edenleri dünya hayatında da Ahirette de sözlerinde sabit tutar...(İbrahim, 14/27) ayeti budur, buyurmuştur. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5117[1] 1426. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Biriniz namazda tahiyyâtı bitirdiği zaman, dört şeyden Allah'a sığınarak şöyle desin: Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi'l-kabr ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât ve min şerri fitneti'l-mesîhi'd-deccâl: Allahım, cehennem azâbından ve kabir azâbından, hayat ve ölüm fitnesinden, kör deccâlin fitnesine uğramaktan sana sığınırım. " Müslim, Mesâcid 128. Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid 130-134; Ebû Dâvûd, Salât 149, 179; Nesâî, Sehv 64[2] Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. Kabirlerde bulunan kimselerin tamamı "Berzah" hayatı ile diri olup; Ruhları ya illiyyun veya siccin’e kayıtları yapılarak ruhlar için tayin edilen yerlere konulurlar ve artık tekrar dünyaya dönüş yoktur. Bilirler, Akıl ederler, Duyarlar,çünkü insan ruhu ölmez yaşamış olduğu hayatın hasabını vermesi gerekmektedir. Cesedin yok olması veya çürümesinin hiçbir önemi yoktur o cesedei yoktan yaratan yeniden yaratmaya kadirdir... “Nihayet onlardan (müşriklerden,kafirlerden veya münafıklardan) birine ölüm gelip çattığında: «Rabbim! der, beni (dünyaya) geri gönder;» Belki iyi ameller işlerim ve zâyi ettiğim ömrümü telâfî ederim. Hayır, boş bir söz, onun söylediği söz. Onların önlerinde, diriltilip mezarlarından çıkarılacakları günedek bir berzah var.[3] Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn'de olmaktır.Siccin'in ne olduğunu bilir misin sen? …[4] "Siccin ne demek Sözlük manası: Dar ve şıkışık yer,zindan veya ceza evi demektir. Dini terim olarak: Yerin yedinci katı derinliğinde bulunan çok kötü kafirlerin,müşriklerin ve munafıkların defterlerinin bulunduğu yere verinen ad olarak tanımlanır"[5] “…Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır. İlliyyûn nedir, bilir misin?:[6] (İlliyyun ne demek:Sözlük manası yükseklık ve genişlik anlakamına gelir Dini terim olarak da: Göğün yedinci katında,arşın altında iyi ve Salihlerin isminin yazılsığı yer olarak tanımlanır. [7] Ayet-i Kerime Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; "Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (el-Mümin, 40/46) buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Resulullah efendimiz; "Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder" [8] ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır Kabir Azabı Hakkında Hadis-i Şerifler Meali... 1840. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sûra iki üfleme arasında kırk vardır. " Ashâb-ı kirâm: - Ebû Hüreyre! Kırk gün mü? diye sordular. - Bir şey diyemem, dedi. Sahâbîler: - Kırk yıl mı? diye sordular. - Bir şey diyemem, dedi. - Kırk ay mı? diye sordular. - Bir şey diyemem, dedi. (Sonra hadisi şöyle tamamladı) "Kuyruk sokumu (acbü'z-zeneb) dışında insanın bütün bedeni çürüyüp yok olur. Yeniden yaratılma işi kuyruk sokumundan başlar. Sonra Allah Teâlâ gökten bir su indirir, herkes bitkiler gibi yeniden canlanır. " Buhârî, Tefsîru sûre (39), 3, (78), 1; Müslim, Fiten 28[9] Resulullah'ın eşi Aişe (r.ah.) şöyle haber verdi: Resulullah (a.s.), namaz (ın sonun) da: "Ey Allahım! Ben kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal'in fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnelerinden sana sığınırım. Ey Allahım! Ben günahtan ve borçlanmaktan sana sığınırım" diye dua ederdi. Biri kendisine: Ey Allah'ın Resulü! Borçtan ne de çok sığınıyorsun! dedi. Bunun üzerine: "İnsan borçlandığı vakit söz söyler de yalan uydurur, söz verir de sözünde durmaz" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 925 Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre: Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden herhangi biriniz teşehhüd yaptığı zaman şu dört şeyden Allah'a sığınsın ve şöyle desin: Ey Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnelerinden ve Mesih Deccal fitnesinin şerrinden ancak sana sığınıyorum." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 924 Aişe (r.ah.) şöyle dedi: Medine'deki Yahudilerin yaşlı kadınlarından ikisi bana geldiler. (Konuşurken:) Kabirlerde olanlar kabirlerinde azap görürler, dediler. Ben onların bu sözlerini yalanladım. Onları tasdik etmek için evet demeye gönlüm razı olmadı. Ardından çıkıp gittiler. Derken Allah Resulü yanıma geldi. Ben de ona: Ey Allah'ın Resulü! Medine Yahudilerinin yaşlı kadınlarından ikisi benim yanıma geldiler ve kabir ahalisine kabirlerinde muhakkak azabedilir, dediler dedim. Bunun üzerine Allah Resulü: "O kadınlar doğru söylemişlerdir. Onlar kabirlerinde öyle bir azap görürler ki o azabı konuşamayan hayvanlar bile işitir" buyurdu. Aişe: Artık bundan sonra Allah Resulü'nü her namazda kabir azabından (Allah'a) sığınırken görmüşümdür, dedi. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 922 Enes b. Malik (r.a.) Allah Resulü (a.s.): "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de sana sığınırım!" buyururdu, demiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4878 İbn Ömer'in (r.ahm.) bildirdiğine göre: Resulüllah (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz vefat ettiğinde, sabah ve akşam ona oturacağı makamı gösterilir. O kimse Cennet ehlinden ise, Cennetlik; ateş ehlinden ise Cehennemlik olacaktır. Ve ona: Kıyamet günü Allah seni oraya gönderinceye kadar işte senin yerin budur, denilir." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5110 Ebu Eyyûb (r.a.) Bir gün güneş battıktan sonra Allah Resulü (a.s.) dışarı çıktı ve bir ses işitti: Bunun üzerine: "Yahudiler kabirlerinde azap görüyorlar" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5114 Enes b. Malik (r.a.) Allah'ın Resulü (a.s.) şöyle buyurdu demiştir: "Kul, kabrine konduğu ve arkadaşları geri dönüp gittikleri zaman onların ayakkabılarının seslerini şüphesiz işitir. Buyurdular ki: İki melek gelip onu oturtarak: Şu adam hakkında ne derdin? diye sorarlar. Mümin: Onun Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim diye cevap verir. Bunun üzerine ona: Cehennemdeki yerine bak! Allah onun yerine sana Cennetten bir yer verdi, denilir." Allah'ın Peygamber'i: "O iki makamını birden görür" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5115 Bera b. Azib'den (r.a.) nakledildiğine göre: Resulullah (a.s.): Allah, iman edenleri sabit sözle yerlerinde tutar ayeti kabir azabı hakkında indi. Kabirde ölüye: Rabbin kimdir? diye sorulur. O da: Rabbim Allah ve Peygamberim Muhammed'dir der. İşte, Aziz ve Celil Allah'ın: Allah, iman edenleri dünya hayatında da Ahirette de sözlerinde sabit tutar...ayeti (İbrahim, 14/17) budur, buyurmuştur. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5117 1426. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Biriniz namazda tahiyyâtı bitirdiği zaman, dört şeyden Allah'a sığınarak şöyle desin: Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi'l-kabr ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât ve min şerri fitneti'l-mesîhi'd-deccâl: Allahım, cehennem azâbından ve kabir azâbından, hayat ve ölüm fitnesinden, kör deccâlin fitnesine uğramaktan sana sığınırım. " Müslim, Mesâcid 128. Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid 130-134; Ebû Dâvûd, Salât 149, 179; Nesâî, Sehv 64 Ebû İshâk es Sebiyî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Süleyman b. Surad, Hâlid b. Urfuta’ya, (veya Hâlid, Süleyman’a) dedi ki: Sen, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini işitmedin mi? “Karın bölgesinden öldürücü bir hastalığa yakalanıp sabrederek iman üzere ölen kimse kabir azabı görmez.” Bunun üzerine bu iki kişiden biri diğerine “Evet” dedi. (Nesâî, Cenaiz: 111) [10] 1071- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz veya ölü kabre konulunca simsiyah mavi gözlü iki melek ona gelir onlardan birine münker diğerine nekîr denilir. O iki melek şöyle derler: Bu Muhammed denilen adam hakkında ne dersin? O kimse ise ölmeden önce söylediğini aynen tekrar ederek: O Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Muhammed’de onun kulu ve elçisidir. O iki melek derler ki: Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk. Sonra o kabir yetmiş arşın kadar genişletilir ve aydınlık hale getirilir ve rahatça yat uyu burada denilir. O kimse bu durumu benim aileme dönüp haber verebilir miyim? Deyince o iki melek; gelin güvey gibi rahatça uyu gelin güveyi olan kimseyi ailesinden en çok sevdiği kimse uyandırır derler. O kişi o kabirde mahşer için diriltilinceye kadar rahat rahat uyur. O kabre konulan kimse münafık ise Muhammed (s.a.v.) hakkında sorulan soruya; İnsanların peygamber dediklerini duydum bende aynen öyle söyledim, gerçek midir? değil midir? bilemiyorum diyecek. Bunun üzerine o iki melek; senin böyle söyleyeceğini biliyorduk derler. O kabre, sıkıştır onu denilir, kabirde onu sıkıştırır da kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Allah onu böylece mahşer günü uyandırıncaya kadar azab etmeye devam eder.” (Nesâî, Cenaiz: 114; Buhârî, Cenaiz: 86) 1072- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse öldüğü zaman ahiretteki kalacağı yer sabah akşam kendisine gösterilir o kimse Cennetliklerden ise Cennet’ten, Cehennemliklerden ise Cehennem’den olan yeri gösterilir ve ona işte senin oturacağın yer burasıdır, kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek denilir.” (Buhârî, Cenaiz: 89)[11] İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre: Allah Resulü (a.s.) iki kabrin yanından geçerken şöyle buyurdu: "Dikkat edin. Bunlara muhakkak azap ediliyor. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap edilmiyorlar. Onlardan biri kovuculuk yapardı. Diğeri ise bevlinden çekinmez, sakınmazdı." Ravi dedi ki: Allah Resulü sonra yaş bir hurma değneği istedi. Sonra bu değneği iki parça etti. Sonra şunun üzerine bir değnek ve ötekinin üzerine de bir değnek dikti. Sonra: "Bunlar taze kaldıkça belki onlardan azabları hafifletilir" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4398[12]
Kaynak:: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |