İYİLİĞİ EMİR KÖTÜLÜKTEN NEHİY
186. Ebû Saîd el-Hudrî
radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' i
şöyle buyururken işittim dedi:
"Kim bir kötülük
görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle
değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin.
Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle
düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.
"
Müslim, Îmân 78. Ayrıca
bk. Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân
17
187. İbni Mes'ûd radıyallahu
anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ'nın
benden önceki her bir ümmete gönderdiği
peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine
sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin yakın
çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve
ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve
emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini aldı. Böyle
kimselerle eliyle cihad eden mü'mindir, diliyle cihad eden
mü'mindir; kalbiyle cihad eden de mü'mindir. Bu
kadarcığı da bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman
yoktur. "
Müslim, Îmân
80
188. Ebü'l-Velid Ubâde İbni
Sâmit radıyallahu anh şöyle dedi:
Biz Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem' e zorlukta ve kolaylıkta, sevinçli
ve kederli anlarda, başkaları bize tercih edildiği zamanlarda
kendisini dinleyip itaat etmeye, açıkça küfür
sayılan bir şey yapmadıkları sürece devleti yönetenlerin
işlerine karışmamaya, nerede olursak olalım hakkı söyleyeceğimize
ve Allah hakkı için hiçbir kınayıcının kınamasından
korkmayacağımıza dair bey'at ettik.
Buhârî,
Ahkâm 42; Müslim, İmâre 41. Ayrıca bk. Nesâî,
Bey'at 1, 2, 3; İbn Mâce, Cihâd 41
189.
Nu'mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ' dan
rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
"Allah'ın çizdiği
sınırları aşmayarak orada duranlarla bu sınırları aşıp ihlâl
edenler, bir gemiye binmek üzere kur'a çeken
topluluğa benzerler. Onlardan bir kısmı geminin üst katına,
bir kısmı da alt katına yerleşmişlerdi. Alt kattakiler su almak
istediklerinde üst kattakilerin yanından geçiyorlardı.
Alt katta oturanlar:
Hissemize düşen yerden bir delik
açsak, üst katımızda oturanlara eziyet vermemiş
oluruz, dediler.
Şayet üstte oturanlar, bu isteklerini
yerine getirmek için alttakileri serbest bırakırlarsa,
hepsi birlikte batar helâk olurlar. Eğer bunu önlerlerse,
hem kendileri kurtulur, hem de onları kurtarmış olurlar. "
Buhârî, Şirket 6; Şehâdât
30. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 12
190.
Mü'minlerin annesi, Ümmü Seleme Hint Binti Ebû
Ümeyye Huzeyfe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine
göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Sizin üzerinize birtakım emirler,
yöneticiler tayin olunacaktır. Onların dine uygun olan
işlerini iyi bulur, uygun olmayanlarını ise hoş karşılamaz,
tenkit edersiniz. Kim hoş karşılamaz, kerih görürse
günahdan korunmuş olur. Kim de tenkit eder, onların
kötülüklerine engel olmaya çalışırsa,
kurtuluşa erer. Fakat kim de razı ve hoşnut olur, onlara uyarsa
isyan etmiş olur. " Bunun üzerine sahâbe-i
kirâm:
- Ya Resûlallah! Onlarla savaşmayalım mı?
dediler.
Peygamber Efendimiz:
-"Aranızda namaz
kıldıkları sürece hayır" buyurdu.
Müslim,
İmâre 63
191. Mü'minlerin annesi,
Ümmü'l-Hakem Zeyneb Binti Cahş radıyallahu anhâ'
nın anlattığına göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sel-lem, korkudan titreyerek onun yanına girdi ve:
"Allah'dan
başka ilah yoktur. Yaklaşan şerden dolayı vay Arabın haline!
Bugün Ye'cûc ve Me'cûc'un seddinden şu kadar yer
açıldı" buyurdu ve baş parmağı ile şehadet parmağını
birleştirerek halka yaptı. Bunun üzerine ben:
- Ey
Allah'ın Resûlü! İçimizde iyiler de olduğu
halde helâk olur muyuz, dedim? Resûl-i Ekrem
sallallahu aleyhi ve sellem :
- "Kötülük
ve günahlar çoğaldığı vakit, evet" buyurdu.
Buhârî, Fiten 4, 28; Müslim,
Fiten 1. Ayrıca bk. Buhârî, Enbiyâ 7, Menâkıb
25; Ebû Dâvûd, Fiten 1; Tirmizî, Fiten
23; İbn Mâce, Fiten 9
192. Ebû
Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine
göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem :
"Yol ve
sokaklara oturmaktan sakınınız" buyurdu. Sahâbîler:
-
Ya Resûlallah! Bizim yol ve sokaklara oturmaktan
vazgeçmemiz mümkün değil, çünkü
lüzumlu işlerimizi orada konuşuyoruz, dediler. Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem :
-"Vazgeçemiyorsanız
ve mutlaka oturmak zorunda kalıyorsanız, o halde yolun hakkını
veriniz" buyurdular. Bunun üzerine:
- Yolun hakkı
nedir ki, ya Resûlallah? diye sordular.
Peygamberimiz:
-"Gözü haramlardan korumak,
gelip geçene eziyet vermemek, verilen selâma
mukabelede bulunmak, iyiliği tavsiye edip kötülükten
sakındırma vazifesini yerine getirmek" buyurdular.
Buhârî,
Mezâlim 22, İsti'zân 2; Müslim, Libâs 114.
Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 12
193.
İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine
göre; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir
adamın elinde altın bir yüzük gördü, onu
çıkardı ve attı. Sonra da şöyle buyurdu:
"Sizden
biriniz ateşten bir köze yönelip, onu eline mi alıyor?"
Hz. Peygamber gittikten sonra o adama:
- Yüzüğünü
al da ondan uygun bir şekilde faydalan, denildi. Bu kişi ise:
-
Hayır Allah'a yemin ederim ki, Allah Resûlü onu
attıktan sonra onu ebediyyen almayacağım, dedi.
Müslim,
Libâs 52
194. Ebû Saîd
Hasan el-Basrî'den rivayet edildiğine göre, Âiz
İbni Amr radıyallahu anh Ubeydullah İbni Ziyâd'ın yanına
girdi ve:
- Ey oğlum! Ben, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem' in "Yöneticilerin en kötüsü,
idaresi altındaki insanlara karşı katı ve kaba davrananlardır"
buyurduğunu işittim, sakın sen onlardan olma, dedi.
Ubeydullah
İbni Ziyâd, Âiz'e:
- Sen otur! Çünkü
sen Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem' in ashabının, unun
kepeği gibi döküntü takımındansın, dedi. Âiz
İbni Amr:
- Onlar arasında unun kepeği gibi döküntü
takımından olan mı var ki? Unun kepeği gibi döküntü
takımından olanlar onlardan sonra ve onlar dışındakilerin
arasından çıktı, dedi.
Müslim, İmâre
23
195. Huzeyfe radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
"Canımı gücü ve kudretiyle
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve
kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi
katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir.
Sonra Allah'a yalvarıp dua edersiniz ama, duanız kabul edilmez. "
Tirmizî, Fiten 9
196.
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh' den rivayet
edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
"Cihadın en faziletlisi, zâlim
sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir. "
Ebû Dâvûd,
Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî,
Bey'at 37; İbni Mâce, Fiten 20
197.
Ebû Abdullah Târık İbni Şihâb el-Becelî
el-Ahmesî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre,
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ayağını özengiye
koymuş vaziyette iken, bir adam:
- Hangi cihad daha
faziletlidir, diye sordu? Peygamberimiz:
- "Zâlim
sultan katında söylenen hak söz" buyurdular.
Nesâî, Bey'at 37. Ayrıca bir önceki
hadisin kaynaklarına bakınız.
198. İbni
Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa
şöyle başladı:
Bir adam bir başka adama rastlar ve:
Bana
baksana! Allah'dan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket. Çünkü
bu sana helâl değildir, derdi. Ertesi gün, aynı işi
yaparken o adamla tekrar karşılaşır ve kendisini yaptığı kötü
işten nehyetmediği gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte
olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah
Teâlâ kalblerini birbirine benzetti. Sonra Resûl-i
Ekrem şu âyeti okudu:
"İsrâiloğullarından
kâfir olanlar Dâvud'un ve Meryem oğlu İsâ'nın
diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, baş kaldırmaları
ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani
olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi! Onlardan
çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün.
Nefislerinin onlara âhiret hayatı için hazırladığı
şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazab etmiştir,
onlar azab içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah'a
Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, onları
dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu yoldan çıkmış
kimselerdir" [Mâide sûresi (5), 77-81].
Hz.
Peygamber bu âyetleri okuduktan sonra şöyle
buyurdu:
"Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği
emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini
tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür
ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ
kalblerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına
lânet ettiği gibi size de lânet eder. "
Ebû
Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Tefsîru
sûre (5), 6, 7
Yukarıdaki tercüme Ebû
Dâvûd'un metnine aittir. Tirmizî'nin metninin
tercümesi ise şöyledir:
Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İsrâiloğulları
günahlara daldıklarında, âlimleri onları nehyettiyse
de onlar işledikleri günahları terketmediler. Bu defa
âlimleri de onlarla birlikte oturdular, beraberce yediler,
içtiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ da
onların kalblerini birbirine benzetti. Dâvûd ve
Meryem oğlu İsâ'nın diliyle onlara lânet etti. Bu
onların isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyle idi. "
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yaslandığı
yerden doğrulup oturarak:
"Hayır! Canımı gücü
ve kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, onları hakka
boyun eğdirinceye kadar bu böyle devam edecektir"
buyurdular.
199. Ebû Bekir es-Sıddîk
radıyallahu anh şöyle dedi:
Ey insanlar! Şüphesiz
siz şu âyeti okuyorsunuz:
"Ey inananlar! Siz
kendinize bakın, doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar
veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. İşlemekte
olduklarınızı size haber verecektir" [Mâide sûresi
(5), 105]. Oysa ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'i şöyle buyururken işittim:
"Şüphesiz ki
insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel
olmaz-larsa, Allah'ın kendi katından göndereceği bir azabı
hepsine umumileştirmesi yakındır. "
Ebû
Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 8;
Tefsîru sûre (5), 17. Ayrıca bk. İbni Mâce,
Fiten 20
İYİLİĞİ EMİR ve KÖTÜLÜKTEN
NEHYETTİĞİ HALDE SÖZÜ İLE İŞİ BİRBİRİNE AYKIRI OLAN
KİŞİNİN ACIKLI SONU
200. Ebû Zeyd Üsâme İbni
Zeyd İbni Hârise radıyallahu anhümâ şöyle
dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' i şöyle
buyururken işittim:
"Kıyamet günü bir adam
getirilir ve cehennem ateşine atılır. Bağırsakları karnından
dışarı çıkar ve onlarla birlikte değirmen döndüren
merkeb gibi döner durur. Cehennem halkı onun yanına
toplanırlar ve derler ki:
- Ey filân! Sana ne oldu? Sen
iyiliği emredip kötülükten nehyetmez miydin? O
kişi de:
- Evet, iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım,
münkerden nehyederdim, fakat kendim yapardım, der. "
Buhârî, Bed'ül-halk 10; Müslim,
Zühd 51[1]
Kaynak:
[1]: Muvahhid 1.16 İslam Kütüb Hanesi Riyazussalihin