"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ İ ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 28: iyilik ve irtibatı koparmamak Ø anne babaya iyi davranmak gerekir 1897- Behz b. Hakîm (r.a.) diyor ki: Babam dedemden aktarmış ve şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü’ dedim. Kime iyilik etmeliyim? Buyurdular ki: “Annene” sonra kime dedim. “Annene” buyurdu. Sonra kime dedim yine “Annene” buyurdu. Sonra kime dedim. “Babana sonra yakınlara ve yakınlara” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb: 119) Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr, Âişe ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Behz b. Hakîm, Ebû Muaviye b. Hayde el Kuşeyrî’dir. Bu hadis hasendir. Şu’be; Behz b. Hakîm hakkında söz etmiştir. Fakat hadisçiler yanında bu zat güvenilir bir kimsedir. Sûfyân es Sevrî, Ma’mer, Hammad b. Seleme ve pek çok hadis imamları kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. Ø hayırlı işlerin sıralaması 1898- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e hangi amel daha değerlidir? Diye sordum. Buyurdular ki: “Vaktinde kılınan namazdır.” Sonra hangisi Ey Allah’ın Rasûlü! dedim. “Anne ve babaya iyilik etmektir” buyurdu. Sonra hangisi Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim. “Allah yolunda cihattır” buyurdular. Sonra benimle konuşmayı kesti eğer daha soracak olsaydım cevap vermeye devam edecekti. (Buhârî, Mevakît: 5) Tirmizî: Ebû Amr eş Şeybânî’nin ismi Sa’d b. İyas’tır. Bu hadis hasen sahihtir. Şeybânî, Şu’be ve pek çok kimse bu hadisi Velid b. Ayzar’dan rivâyet etmişlerdir. Bu hadis aynı zamanda Ebû Amr eş Şeybânî vasıtasıyla İbn Mes’ûd’tan değişik şekillerde rivâyet edilmiştir. Ø ana babanın razı alması Allah’ın razı olması demektir 1899- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Rabbinin rızası ana babanın razı edilmesindedir. Rabbinin gazâb ve hışmı ise ana babanın gazâblanması ve hışmındadır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Ya’la b. Atâ’dan, babasından, Abdullah b. Amr’dan geçen hadisin bir benzerini bize merfu olmaksızın rivâyet etmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir. Tirmizî: Şu’be’nin adamları Şu’be’den, Ya’la b. Atâ’dan babasından ve Abdullah b. Amr’dan mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Şu’be’den rivâyet edenler arasında Hâlid b. Harîs’den başka bu hadisi merfu olarak rivâyet eden bir kimse tanımıyoruz. Hâlid b. Harîs güvenilir bir kimsedir. Bu kimse hakkında Muhammed b. Müsenna’nın şöyle dediğini işittim: “Basra’da, Hâlid b. el Hâris, Küfe’de ise Abdullah b. İdris’in bir benzerini görmedim.” Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. 1900- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam Ebû’d Derdâ’ya gelerek ona şöyle dedi: Bir hanımım var annem onu boşamamı emrediyor ne yapmalıyım? Ebû’d Derdâ dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Anne veya baba Cennet kapılarının en hayırlısından Cennete girmeye sebeptir. Sen onların hakkını yerine getirmemekle o kapıyı kaybet veya onları hoşnut etmekle o kapıyı koru, elde etmeye çalış.” (İbn Mâce, Edeb: 1; Ebû Dâvûd, Edeb: 119) İbn ebî Ömer dedi ki: Sûfyân şöyle demiştir: “Annem veya babam.” Bu hadis sahihtir. Ebû Abdurrahman es Sülemî’nin ismi İbn Habib’tir. Ø ana babaya karşı gelmek büyük günahlardan mıdır? 1901- Abdurrahman b. ebî Bekre (r.a.)’den ve babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), büyük günahların en büyüklerinden size haber vereyim mi? buyurdular. Sahabe evet Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler. Buyurdu ki: Allah’a ortak koşmak, Ana babaya karşı gelmek. Yaslanmış olduğu halde iken doğrulup oturumuna gelerek şöyle devam etti: “Yalancı şâhidlik ve yalan söylemek” bu son sözü o kadar tekrarladı ki; biz keşke sussaydı dedik. (Müslim, Birr ve Sıla: 1; Ebû Dâvûd, Edeb: 119) Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Bekre’nin ismi Nüfey’ b. Harîs’tir. 1902- Abdurrahman b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin kendi anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır.” Sahabe: ey Allah’ın Rasûlü dediler insan kendi anne ve babasına hiç söver mi? “Evet” buyurdular. “Kişi bir adamın babasına söver de oda bunun babasına söver yine aynı kişi birinin annesine söver de o da onun annesine söver.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 119; Müslim, Birr ve Sıla: 1) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø baba dostuna iyilikte bulunup bağları koparmamak 1903- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim: “İyiliklerin en güzeli kişinin babasının sevdiği kimselerle bağlarını koparmamasıdır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 119; Müslim, Birr ve Sıla: 1) Tirmizî: Bu konuda Ebû Esîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadisin isnadı sahihtir. İbn Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Ø teyze, anne yerindedir 1904- Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Teyze, anne yerinde anne makamındadır.” Bu hadis biraz uzuncadır. (Ebû Dâvûd, Talak: 35) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Küreyb, Ebû Muaviye vasıtasıyla Muhammed b. Sûka’dan, Ebû Bekir b. Hafs’tan bu hadisin bir benzerini bize aktarmış olup bu rivâyetinde “İbn Ömer’den” dememiştir. Bu rivâyet Ebû Muaviye’nin rivâyetinden daha sahihtir. Ebû Bekir b. Hafs, Ömer b. Sa’d b. ebî Vakkâs’ın oğludur. Ø anne ve baba, duası kabul gören kimselerdendir 1905- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç kimsenin duasının kabul edilmesinde şüphe yoktur, zulüm ve haksızlık yapılan kimse, yolcu ve misafir olan kimse, anne, babanın çocuklarına duası.” (İbn Mâce, Dua: 11; Müslim, Birr ve Sıla: 3) Tirmizî: Haccac es Savvaf bu hadisi Yahya b. ebî Kesîr’den, Hişâm’ın rivâyeti gibi rivâyet etmektedir. Ebû Hüreyre’den rivâyet eden Ebû Cafer’e,müezzin, Ebû Cafer deniliyor ismini bilmiyoruz. Yahya b. ebî Kesîr ondan başka hadislerde rivâyet etmiştir. Ø ana babanın hakkı nasıl ödenebilir? 1906- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Evlat; ana, babanın hakkını hiçbir şekilde ödeyemez ancak köle olarak bulup satın alır ve azat etmiş olursa belki ödemiş sayılır.” (Müslim, Itk: 6) Tirmizî: Bu hadis hasen olup bu hadisi sadece Süheyl b. Ebû Salih’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Sûfyân es Sevrî ve pek çok kimse bu hadisi Süheyl b. ebû Salih’den rivâyet ediyorlar. Ø akraba ile ilgiyi kesmemek gerekir 1907- Ebû Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû’r Reddad el Leysî hastalanmıştı da Abdurrahman b. Avf, kendisini ziyarete gelmişti. Ebû’r Reddad şöyle dedi: Bildiğime göre insanların hayırlısı ve ilgiyi kesmeyen kişi Ebû Muhammed’tir (Abdurrahman b. Avf’ın künyesidir) Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf dedi Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim Allah’ın şöyle buyurduğunu bize bildirdi: “Allah benim, Rahman da benim, akrabalığı da ben yarattım. İsmimden ona isim verdim. Her kim akrabalık bağlarını kesmeyip devam ettirirse ben de onunla ilgimi kesmem. Her kimde akrabalık bağlarını koparıp ilgiyi keserse ben de onunla ilgimi keserim.” (Müslim, Birr ve Sıla: 6; Buhârî, Edeb: 12) Bu konuda Ebû Saîd, İbn ebî Evfa, Âmir b. Rabia, Ebû Hüreyre, Cübeyr b. Mut’ım’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Sûfyân’ın Zührî’den rivâyet ettiği bu hadis sahihtir. Ma’mer bu hadisi Zûhrî’den, Ebû Seleme’den, Reddad el Leysî’den ve Abdurrahman b. Avf’tan rivâyet etti. Ma’mer böylece rivâyet etmektedir. Muhammed diyor ki: Ma’mer’in hadisi hatalıdır. Ø akraba ile ilgiyi kesmemek ne demektir? 1908- Abdullah b. Amr’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İlgiyi kesmeyen; kendisine yapılan ziyaretin karşılığını yapan demek değildir. Gerçekten ilgi kesmeyen kendisiyle ilgiyi kesenlerle ilgiyi kesmeyip devam ettirendir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 6) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Selman, Âişe, Abdullah b. Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. 1909- Cübeyr b. Mut’ım (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Akrabası ile ilgisini kesen Cennete giremez.” İbn ebî Ömer, Sûfyân’dan aktararak “Akrabasıyla ilgi kesen” demektir, demiştir. (Müslim, Birr ve Sıla: 6) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø çocuk sevgisi kişiye ne yapar? 1910- Hakîm’in kızı Havle (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün evinden çıkmıştı, kızı Fatıma’nın iki oğlundan birini kucağına basmış şöyle konuşuyordu: “Siz çocuklar insanı cimri, korkak, bilgisiz kılacak şekilde meşgul edersiniz, Siz Allah’ın güzel kokulu nimetlerinden sayılırsınız.” (Müsned: 26051) Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer ve Eş’as b. Kays’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: İbn Uyeyne’nin, İbrahim b. Meysere’den rivâyet ettiği hadisi sadece onun rivâyetiyle bilmekteyiz. Ömer b. Abdulaziz’in, Havle’den hadis işittiğini bilmiyoruz. Ø evlat sevgisi nedir? merhamet nasıldır? 1911- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Akrâ b. Hâbis, Rasûlullah (s.a.v.)’in; torunu Hasan’ı öptüğünü gördü (İbn Ömer rivâyetinde Hasan veya Hüseyin’i demektedir) ve benim on çocuğum var onlardan hiçbirini öpmüş değilim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” (Müslim, Fedail: 15) Tirmizî: Bu konuda Enes ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Seleme b. Abdurrahman’ın ismi: Abdullah b. Abdurrahman b. Avf’tır. Bu hadis hasen sahihtir. Ø kız çocuklara ve kız kardeşlere iyilik edilmesi gereği 1912- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir: “Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara iyilik yapar ve iyi geçinirse bu yüzden Allah onu Cennete koyar.” (Müslim, Fedail: 15) Tirmizî: Bu konuda Âişe, Ukbe b. Âmir, Enes, Câbir ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Saîd el Hudrî’nin ismi Sa’d b. Mâlik b. Sinan’dır. Sa’d b. Ebû Vakkâs ise Sa’d b. Mâlik b. Vüheyb’tir. Bazı râvîler bu hadisin senedinde bir kişi daha ilave etmişlerdir. 1913- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim kız çocuklarından bir şeyle imtihan olunursa ve ona da sabrederse onlar Cehennem ateşine karşı kendisine perde olurlar.” (Müslim, Birr ve Sıla: 46) Tirmizî: Bu hadis hasendir. 1914- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim iki kız çocuğunu besleyip büyütüp terbiye ederek yetiştirirse ben ve o; şu ikisi gibi Cennete gireceğiz dedi ve iki parmağını gösterdi.” (Müslim, Birr ve Sıla: 46) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. 1915- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Beraberinde iki kız çocuğu bulunan bir kadın yanıma girerek benden yardım istedi. Bir hurmadan başka bir şey yoktu, o hurmayı kendisine verdim onu iki kızı arasında bölüştürdü kendisi o hurmadan yemedi sonra kalkıp gitti. Rasûlullah (s.a.v.), gelince ona durumu haber verdim bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim kız çocuklarından bir şeyle imtihan olunursa onlar ateşe karşı kendisine perde olurlar.” (Müslim, Birr ve Sıla: 46) Bu hadis sahihtir. 1916- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi olur veya iki kızı ve iki kız kardeşi olursa onlarla iyi geçinip onlar hakkında Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyarsa o Cennetliktir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 46) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Muhammed b. Ubeyd, Muhammed b. Abdulaziz’den bu hadisten başka hadis rivâyet etmemiştir. Aynı senedle İbn ebî Bekir’den, İbn Ubeydullah b. Enes’den de hadis rivâyet edilmiş olup sahih olan Abdullah b. ebî Bekir b. Enes’in rivâyetidir. Ø yetimle ilgilenen kimse de Cennete girenlerden midir? 1917- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Müslümanlar arasında bir yetimi tutar götürür yiyecek ve içeceğine onu ortak ederse Allah onu mutlaka Cennete koyacaktır. Ancak affedilmeyecek bir günah işlenmiş ise o başka.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 121) Tirmizî: Bu konuda Mürre el Fıhrî, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme ve Sehl b. Sa’d’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Haneş, Hüseyin b. Kays olup Ebû Ali er Rabbî’dir. Süleyman et Teymî, Haneş hadisçiler yanında zayıf sayılır demektedir. 1918- Sehl b. Sa’d’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben ve yetimle ilgilenen kişi Cennet’te; şu ikisi gibiyiz diyerek iki parmağını gösterdi.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 121) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø küçüğe şefkat büyüğe saygı gerekir 1919- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i, görmek üzere yaşlı bir adam gelmişti, oradaki insanlar ona yer açmayı geciktirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Küçüklerimize şefkat etmeyen büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs ve Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis garibtir. Zerbî’nin, Enes b. Mâlik’den ve başkalarından hoş karşılanmayan münker rivâyetleri vardır. 1920- Amr b. Şuayb (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Küçüklerimize şefkat göstermeyen büyüklerimizin ilim şerefini tanımayan bizden değildir.” (Müsned: 6445) Hennâd, Abde vasıtasıyla Muhammed b. İshâk’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup; “Büyüklerimizin hakkını tanımayan” demiştir. 1921- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Küçüğümüze şefkat büyüğümüze saygı göstermeyen iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmayan bizden değildir.” (Müsned: 2214) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Amr b. Şuayb’ın, Muhammed b. İshâk’tan rivâyet ettiği hadis ise hasen sahihtir. Bu hadis Abdullah b. Amr’dan aynı şekilde başka yollarla da rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamları: “Rasûlullah (s.a.v.)’in bizden değildir” sözünün manası: “Bizim sünnetimizden bizim edebimizden değildir” demektir. Ali b. Medînî, Yahya b. Saîd’den naklen diyor ki: Sûfyân es Sevrî: “Bizden değildir, sözünün; “Bizim milletimizden yani dinimizden değildir” şeklinde tefsir edilmesinden hoşlanmaz ve reddederdi. Ø insanlara şefkat ve merhametli davranmak 1922- Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlara merhamet etmeyene, Allah merhamet etmez.” (Müslim, Birr ve Sıla: 23) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmizî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Ebû Saîd, İbn Ömer, Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. 1923- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû’l Kâsım (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Merhamet ancak Şakî = Kalbi katılaşmış haydutların kalbinden kaldırılır.” (Müslim, Birr ve Sıla: 23) Tirmizî: Ebû Hüreyre’den rivâyet eden Ebû Osman’ın adı bilinmiyor. Musa b. ebî Osman’ın babası olduğu söyleniyor ki Ebû’z Zinad kendisinden hadis rivâyet etmiştir. Ebû’z Zinâd, Musa b. ebî Osman’dan ve babasından bu hadisin dışında da hadisler rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. 1924- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Merhametlilere Rahman olan Allah merhamet eder. Siz yeryüzündekilere acıyın ki göktekiler de size acısın Rahm; Rahman isminden bir damardır; Her kim bağları koparmaz ilgiyi kesmezse Allah’ta onu rahmetine ulaştırır. Her kim de bağları koparırsa Allah’ta o kimseden rahmetini keser.” (Müslim, Birr ve Sıla: 23) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø nasihat edip samimi olmak her müslümana gerekir 1925- Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz kılmak, zekat vermek ve her müslümana karşı nasihat edip samimi olmak üzere Peygamber (s.a.v.)’in siyasi otoritesini kabul edip biat ettim.” (Müslim, Birr ve Sıla: 23; Nesâî, Beya: 14) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. 1926- Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Rasûlullah (s.a.v.) üç sefer din nasihattır, samimi olmaktan ibarettir dedi Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! Kime karşı dediler. Buyurdular ki: Allah’a, Kitab’ına, Müslüman idarecilere ve Müslümanların geneline karşı samimi olmak demektir.” (Nesâî, Beya: 14) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Ömer, Temîm ed Dârî, Cerir, Hakîm b. Ebû Yezîd’in babasından ve Sevbân’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ø müslümanlar kendi aralarında tek vücud gibidirler 1927- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslüman, müslüman’ın kardeşidir, ona hainlik yapamaz ona yalan söylemez onu yüzüstü bırakmaz. Müslüman’ın, müslüman’a ırzı, namusu, malı ve kanı (canı) haramdır. Takva = Allah’a karşı sorumluluk bilinci işte şurada (kalpte)’dir. Müslüman’ın, Müslüman kardeşini küçük görmesi şer olarak ona yeter.” (Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu konuda Ali ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir. 1928- Ebû Musa el Eşarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin, mümine karşı parçaları birbirine destek olan bir bina gibidir.” (Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1929- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Siz müminler birbirinizin aynası durumundasınız. Eğer birbirinizde düzeltilmesi gereken bir hata bir yara görürseniz hemen onu giderin.” (Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34) Tirmizî: Yahya b. Ubeydullah’ı, Şu’be; hadis konusunda zayıf saymıştır. Tirmizî: Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø müslüman; müslümanın ayıplarını örtmelidir 1930- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını kaldırırsa Allah’ta onun ahiret sıkıntılarından bir sıkıntısını kaldırır. Yine kim darda kalan bir Müslümanın imdadına yetişirse Allah ta o kimsenin hem bu dünyada hem de ahirette imdadına yetişir ve işlerini kolaylaştırır. Kim dünyada bir Müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah’ta o kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını örter. Kul; kardeşinin yardımında oldukça Allah’ta O kula yardım eder. (Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34) Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ebû Avâne ve pek çok kişi bu hadisi A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den, benzeri şekilde bize nakletmişler fakat senedinde “Ebû Salih’den bana haber verildi” demediler. Ø müslüman, müslümanı daima müdafa etmeli kuyusunu kazmamalı 1931- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim Müslüman kardeşinin ırz, namus ve benzeri şeylerinden her türlü kötülüğü savarsa Allah’ta kıyamet gününde onun yüzünden Cehennem ateşini savar.” (Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34) Tirmizî: Bu konuda Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø müslüman, müslümana küsüp dargın duramaz 1932- Ebû Eyyûb el Ensarî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. İki Müslüman birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa çevirir diğeri ise öteki tarafa çevirir. Halbuki bu iki müslümanın hayırlısı önce selam verendir.” (Buhârî, Edeb: 62; Müslim, Birr ve Sıla: 8) Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Enes, Ebû Hüreyre, Hişâm b. Âmir, Ebû Hind ed Dârî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø müslüman, müslüman kardeşine karşı daima fedakar olmalıdır 1933- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir. Abdurrahman b. Avf, Mekke’den hicret edip Medîne’ye geldiğinde Rasûlullah (s.a.v.), onunla Sa’d b. Rabî’i kardeş yapmıştı. Bunun üzerine Sa’d, Abdurrahman’a gel malımı ikiye bölüp seninle paylaşalım. Benim iki hanımım var birini boşayayım iddeti bitince onunla sen evlenirsin dedi. Abdurrahman: Allah malını ve aileni sana bağışlasın bereketli kılsın siz bana çarşının yolunu gösterin diye karşılık verdi. Hemen çarşıyı gösterdiler. O gün yaptığı ticaretle bir miktar keş ve yağ kazanarak döndü. Daha sonraları Rasûlullah (s.a.v.), onun elbisesi üzerinde damatlık kokusu izi görerek bu nedir? Buyurdular. Abdurrahman: Ensâr’dan bir kadınla evlendim dedi. Mihir olarak ona ne verdin? Buyurunca; Bir çekirdek dedi. Humeyd: “… Veya çekirdek ağırlığında bir altın” dedi diyor. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bir koyunla da olsa düğün ziyafeti ver” buyurdular. (Buhârî, Büyü: 18; Müslim: Nikah: 56) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ahmed b. Hanbel diyor ki: Altından bir çekirdeğin ağırlığı üç dirhem ve üçte bir dirhem ağırlığındadır. İshâk b. İbrahim diyor ki: Bir altın çekirdeğin ağırlığı beş dirhemdir. Bunu İshâk b. Mansur’dan işittim o da Ahmed b. Hanbel ve İshâk’tan naklederek bana bildirdi. Ø gıybet ne demektir? 1934- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Gıybet nedir? Ey Allah’ın Rasûlü! Denildi de, şöyle buyurdular: “Kardeşini hoşlanmadığı bir şeyi ile hatırlayıp konuşmandır.” Ya söylediğim durum onda mevcud ise dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Söylediğin şey onda var ise gıybet etmiş sayılırsın, yoksa iftira etmiş sayılırsın.” (Müslim, Birr ve Sıla: 20; Buhârî, Edeb: 46) Tirmizî: Bu konuda Ebû Berze, İbn Ömer ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø müslüman, müslümana kıskanç olamaz, kin besleyemez 1935- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir birinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, kıskanç olmayın, Allah’ın kulları kardeş olun. Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 7) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmizî: Bu konuda Ebû Bekir es Sıddık, Zübeyr b. Avvam, İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. 1936- Zührî (r.a.), babasından rivâyet ederek şöyle der: “Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hased sadece şu iki konuda olabilir: Yani kişi sadece bu iki kimseye imrenip onlar gibi olmayı isteyebilir. Allah’ın kendisine mal verdiği bir adam ki gece gündüz o maldan sevap kazanmak için dağıtır. Allah’ın kendisine Kur’ân ilmi verdiği bir kimse ki gece gündüz onu öğrenmeye ve öğretmeye, yeryüzünde onun hükmü geçerli olsun diye çalışıp çabalar.” (Müslim, Birr ve Sıla:7) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir. Ø müslüman, müslümana kin besleyip düşmanlık yapamaz 1937- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şeytan namaz kılan Müslümanların kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir. Fakat onların aralarını açmak ve birbirlerine düşürmekte ümitlidir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 7) Tirmizî: Bu konuda Enes, Süleyman b. Amr b. Ahvas ve babasından da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ebû Sûfyân’ın ismi Talha b. Nafi’dir. Ø yalan söylemek üç yerde caizdir 1938- Ukbe’nin kızı Ümmü Gülsüm (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “insanların arasını bulmak için hayırlı sözler söyleyerek olup bitenlerin hayırlı yönlerini ortaya koyarak insanları barıştıran kimse yalancı değildir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 79) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1939- Esma binti Yezîd (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yalan söylemek üç yerde caizdir; Bir kimse hanımını memnun etmek için yalan konuşabilir, Savaşta İslam ordusunun güç ve kuvvetini büyük göstermek konusunda yalan söylenebilir, İnsanların arasını bulmakta da yalan söylenebilir.” Mahmûd b. Gaylân kendi rivâyetinde: “Yalan üç yerde elverişlidir” demektedir. (Müslim, Birr ve Sıla: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 79) Bu hadisin Esma’nın hadisi olduğunu sadece İbn Huşeym’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Dâvûd b. ebî Hind bu hadisi Şehr b. Havşeb’den, rivâyet etmiş olup hadisin senedinde “Esma’dan” dememiştir. Bu şekilde Muhammed b. Alâ, İbn ebî Zaide vasıtasıyla Dâvûd’tan bize nakletmiştir. Bu konuda Ebû Bekir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø mümin, mümini aldatamaz zarar veremez 1940- Ebû Sırme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zararlı olan kimseyi Allah, zararlara düşürür. Güçlük çıkaranı da güçlüklere koşar.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 51; İbn Mâce: Ahkam: 33) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. 1941- Ebû Bekir es Sıddık (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir mümine zarar veren veya hile yapan lanetlenmiştir, yani Allah’ın rahmetinden uzaklaşmıştır.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 51; İbn Mâce: Ahkam: 33) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ø komşuluk hakkı ne kadar değerli ve kıymetlidir? 1942- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cebrail komşuluk haklarını o kadar çok tavsiye etti ki ben komşuyu komşuya varis kılacağını sandım.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 122; Buhârî, Edeb: 32) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1943- Mûcâhid (r.a.)’den rivâyete göre: “Abdullah b. Amr’ın ev halkı için bir koyun kesilmişti. Eve geldiğinde şöyle dedi. Yahudi komşumuza bunun etinden hediye verdiniz mi? Yahudi komşumuza bunun etinden hediye verdiniz mi? Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: Cebrail bana devamlı komşuluk hakkını tavsiye etti ki ben komşuyu komşuya varis kılacağını sandım.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 122; Buhârî, Edeb: 32) Tirmizî: Bu konuda Âişe, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Enes, Mıkdad b. Esved, Ukbe b. Âmir, Ebû Şüreyh ve Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadis aynı zamanda Mûcâhid’den, Âişe’den ve Ebû Hüreyre’den aynı şekilde rivâyet edilmiştir. 1944- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah katında arkadaşın en iyisi arkadaşına iyi olandır. Allah katında komşunun en iyisi ise komşusuna karşı iyi olandır.” (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 122; Buhârî, Edeb: 32) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Abdurrahman el Hublî’nin ismi Abdullah b. Yezîd’tir. Ø çalıştırılan hizmetçi ve personele iyi davranmak 1945- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bunlar sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin emrinizde hizmetçi kılmıştır. Kimin böyle bir hizmetçisi ve personeli varsa ona yediğinden yedirsin giydiğinden giydirsin başaramayacağı bir işi ona yüklemesin şayet böyle işi ona yüklerse o işte ona yardım etsin.” (Buhârî, İman: 29; Ebû Dâvûd, Edeb: 17) Tirmizî: Bu konuda Ali, Ümmü Seleme, İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1946- Ebû Bekir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kötü huylu ahlaksız kimse Cennete girmeyecektir.” (İbn Mâce, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Eyyûb es Sahtiyâni ve pek çok hadis imamı Ferkad es Sebehî ‘yi hafızası yönünden tenkid etmişlerdir. Ø hizmetçi ve personele daima iyi davranmak gerekir 1947- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Tevbe, Peygamberi Ebû’l Kâsım (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim köle veya hizmetçisine hiçbir suçu olmadığı halde zina yaptığını söylerse kıyamet gününde Allah o kimseye kazf cezası uygular, eğer o köle ve hizmetçi böyle bir iş yapmışsa bir şey gerekmez.” (Buhârî İman: 29; İbn Mâce: Edeb: 80) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn ebî Nu’m, Abdurrahman b. ebî Nu’m el Becelî’dir. Ebû’l Hakem diye künyelenir. Bu konuda Süveyd b. Mukarrîn ve Abdullah b. Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. 1948- Ebû Mes’ûd el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kölemi dövüyordum arkamdan şöyle söyleyen birini işittim Ebû Mes’ûd yumuşak huylu ol bil ki Allah senden daha güçlüdür, dönüp bakınca Rasûlullah (s.a.v.) ile karşılaştım şöyle buyurdular: “Senin bu köleye karşı güçlü kuvvetli olmandan Allah daha güçlü ve kuvvetlidir.” Ebû Mes’ûd diyor ki: Bu olaydan sonra hiçbir kölemi dövmedim. (Müslim, İman: 35; Ebû Dâvûd, Edeb: 92) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbrahim et Teymî, İbrahim b. Yezîd b. Şerîk’tir. Ø köle ve hizmetçilerin kusurlarını affedip bağışlamak 1949- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek hizmetçiyi işlediği suçtan dolayı kaç sefer affedeyim? Rasûlullah (s.a.v.) sustu cevap vermedi. Adam tekrar işlediği suçtan dolayı kaç sefer affedeyim? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Her gün yetmiş kere.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 72) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Abdullah b. Vehb, Ebû Hanî el Havlanî’den aynı sened ile bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Abbâs = İbn Huleyd el Haceriyyül Mısrî’dir. Kuteybe, Abdullah b. Vehb vasıtasıyla Ebû Hanîel havlanî’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bazıları bu hadisi Abdullah b. Vehb’den aynı senedle rivâyet ederek Abdullah b. Ömer yerine Abdullah b. Amr diyerek aktarmışlardır. Ø hizmetçi ve kölelerin eğitip terbiye edilmesi 1950- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz hizmetçi ve kölesini döverken hemen Allah’ı hatırlasın da elini dövmekten çeksin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Ebû Harun el Abdî’nin ismi Imâre b. Cüveyn’dir. Tirmizî: Ebû Bekir el Attar, Ali b. Medînî, Yahya b. Saîd’in bize bildirdiklerine göre Şu’be, Ebû Harun el Abdî’yi zayıf olarak görmüştür. Yahya şöyle diyor: İbn Avn ölünceye kadar devamlı Ebû Hüreyre’den hadis rivâyet etmiştir. Ø çocukların terbiye edilmesi gerekir 1951- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimsenin çocuğuna iyi bir terbiye vererek eğitmesi bir ölçek sadaka vermesinden daha hayırlıdır.” (Müsned: 19995) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Nasıh = Ebû’l Âla olup Küfelidir. Hadisçiler yanında pek sağlam biri değildir. Bu hadis sadece bu şekliyle bilinmektedir. Nasıh isimli Basralı başka bir ihtiyar daha vardır. Ammâr b. ebî Ammâr’dan ve başkalarından rivâyet eden bu kimse diğerinden daha sağlamdır. 1952- Eyyûb b. Musa (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir anne ve baba çocuğunun güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır.” (Müsned: 14856) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadis sadece Âmir b. ebî Âmir el Hazzaz’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu kimse Âmir b. Salih b. Rüstem el Hazzaz’dır. Eyyûb b. Musa ise İbn Amr b. Saîd b. Asî’dır. Bu hadis bence mürseldir. Ø karşılıklı hediyeleşmek iyidir 1953- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), hediyeyi kabul ederdi ve karşılığında da bir şeyler verir mükafatlandırırdı.” (Buhârî, Hibe: 6; Ebû Dâvûd, Büyü’ 69) Bu konuda Ebû Hüreyre, Enes, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garib sahihtir. Bu hadisi sadece İsa b. Yunus’un, Hişâm’dan rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø insanlara şükretmeyi bilmeyen allaha şükretmeyi de bilemez 1954- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara teşekkür etmesini bilemeyen Allah’a da şükredemez.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 11) Bu hadis hasen sahihtir. 1955- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükredemez.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 11) Bu konuda Ebû Hüreyre, Eş’as b. Kays ve Numân b. Beşîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø sadaka sevâbı kazandıran bazı hayırlı işler 1956- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kardeşinizin yüzüne gülmeniz size sadaka sevâbı kazandırır. İyi şeyleri emredip kötülüklerden sakındırmak sadaka sevabı kazandırır. Yabancısı bulunduğu bir bölgedeki kimseye yol gösterip yardımcı olmak sadaka sevâbı kazandırır. Gözünden rahatsız olan bir kimseye yardımcı olmanız sizin için yine sadaka sevâbı kazandırır. Yollardan insanların gelip geçmesine engel olabilecek taş, kemik, diken gibi şeyleri kaldırmak ta yine sadaka sevâbı kazandırır. Kendi kabından ihtiyacı olan bir kimsenin kabına bir şeyler boşaltıvermekte yine sadaka sevâbı kazandırır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu Konuda İbn Mes’ûd, Câbir, Huzeyfe, Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Zümeyl’in ismi Simâk b. Velîd el Hanefî’dir. Ø hibe ve bağış yapmanın mükafatı 1957- Abdurrahman b. Avsece (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle diyordu: Berâ b. Âzib’den işittim şöyle derdi: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuşlardı: “Sütünden istifade etmesi için koyun veya keçi bağışlayan veya ihtiyacı olan kimseye para ve eşya bağışlayan veya yolunu kaybetmiş bir kişiye yolunu tarif eden; köle azâd etmiş gibi sevap kazanır.” (Müsned: 17783) Tirmizî: Bu hadis Ebû İshâk’ın, Talha b. Musarrif’den rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle biliyoruz. Mansur b. Mu’temir ve Şu’be bu hadisi Talha b. Musarrif’den rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Numân b. Beşîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Burada “Menaha” sözünün manası ödünç olarak para ve eşya vermek demektir. “Yol tarif eden” sözünün manası ise yol gösterip doğruya ulaştıran demektir. Ø yollardaki rahatsızlık veren şeyleri kaldırmak gerekir 1958- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bir adam yolda yürürken bir diken dalı bularak onu kenara çekti, Allah’ta onun bu hareketini takdir edip onu bağışladı.” (İbn Mâce: Edeb: 7; Ebû Dâvûd: Edeb: 159) Bu konuda Ebû Berze, İbn Abbâs ve Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø sırlar ifşa edilmemeli 1959- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse sağına soluna bakınıp bir kimseye bir söz söylerse o söz bir emanettir, sırdır ifşa edilmemelidir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 38) Tirmizî: Bu hadis hasendir. İbn ebî Zi’b’in rivâyetiyle biliyoruz. Ø cömert olmak gerekir cüzdanın ağzı kapatılmamalı 1960- Ebû Bekir’in kızı Esma (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü evimde kocam Zübeyr’in getirdiğinden başka bir şey yoktur bu durumda ben de sadaka olarak bir şeyler verebilir miyim? Diye sordum da Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Evet verebilirsin sen cüzdanın ağzını kapatma sana verilen cüzdanın ağzı da kapanır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: Verirsen sayma sana da sayılarak verilir.” (Buhârî, Edeb: 39; Ebû Dâvûd, Zekat: 46) Tirmizî: Bu konuda Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi aynı sened ile İbn ebî Müleyke’den, Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr’den ve Esma binti ebî Bekir’den rivâyet etmişlerdir. Pek çok kimse bu hadisi Eyyûb’tan rivâyet ederek hadisin senedinde “Abbâd b. Abdullah b. ez Zübeyr’den” demediler. 1961- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cömert kimse Allah’a yakın, Cennete yakın insanlara yakın olup, ateşten uzaktır. Cimri kimse ise Allah’tan uzak, Cennet’ten uzak, insanlardan uzak ve ateşe yakındır. Cömert cahil; cimri Âlim’den, Allah’a daha çok sevimlidir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Yahya b. Saîd’in el Ârec vasıtasıyla Ebû Hüreyre’den rivâyeti olduğunu Saîd b. Muhammed’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi Yahya b. Saîd’den rivâyetinde Saîd b. Muhammed’e muhalefet edilmiştir. Yahya b. Saîd’den ve Âişe’den mürsel bir hadis rivâyet edilmiştir. Ø müslüman cimri ve kötü ahlaklı olamaz 1962- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin bir kimsede iki özellik bir arada bulunmaz. Cimrilik ve kötü ahlak.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 46) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Sadaka b. Musa’nın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. 1963- Ebû Bekir es Sıddık (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Düzenbaz, yaptığı iyiliği başa kalkan ve cimri asla Cennete girmeyecektir.” (Müsned: 31) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. 1964- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin temiz ve ikram sahibidir. Facir ise düzenbaz ve alçaktır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 58) Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ø kişinin aile ve çocuklarına yaptığı harcama da sadaka sayılır 1965- Ebû Mes’ûd el Ensârî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişinin çoluk çocuğuna yaptığı harcamalar da sadakadır.” (Buhârî, İman: 53; Müslim, Zekat: 69) Bu konuda Abdullah b. Amr, Amr b. Umeyye ed Damrî ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1966- Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “En değerli para kişinin kendi çoluk çocuğuna harcadığı para ile Allah yolunda savaş atı için harcadığı para ve Allah yolunda silah arkadaşları için harcadığı paradır. Ebû Kılâbe diyor ki: Çoluk çocukla söze başladı ve şöyle devam etti. Küçük yaştaki çoluk çocuğuna nafaka temin eden bu vesile ile Allah’ın kendilerini kanaatkar kılıp gönlünü zengin kıldığı kişiden sevap bakımından daha büyük kim vardır.” (Müslim, Zekat: 10; İbn Mâce: Cihâd: 50) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø misafirlik kaç gündür? 1967- Ebû Şüreyh el Adevî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) -bunları söylerken gözlerim görmüş ve kulaklarım dinlemiştir- şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirlerine ikramda bulunsun Ashab: Misafirin ikramı nedir? Diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.) de: Bir gün ve bir gece güzelce ağırlamaktır. Misafirlik üç gün olup üç günden sonrası için misafire ikram etmek sadaka sevâbı kazandırır. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayır söylesin yada sussun.” (Buhârî, Edeb: 60; Müslim, İman: 69) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1968- Ebû Şüreyh el Kabrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Misafirlik üç gündür misafirin güzelce iyi bir şekilde ağırlanması bir gün bir gecedir. Bu bir günden sonra misafir için ne harcanırsa o sadakadır. Misafirin ev sahibi daraltılıncaya kadar kalması caiz değildir.” (Buhârî, Edeb: 60; Müslim, İman: 69) Bu konuda Âişe, Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Mâlik b. Enes ve Leys b. Sa’d, Saîd el Makburî’den de bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Şüreyh el Huzâî, Ka’bî’dir, Adevî’dir. İsmi: Huveylid b. Amr’dır. “La yesvî ındehû” nun manası ev sahibini sıkıntıya sokacak şekilde misafirin uzun süre kalmasıdır. “Harac” kelimesinin anlamı ise; “Darılıp sıkılmak” demektir, yani ev sahibinin daralıp bunalması demektir. Ø dul ve yetim kimselere yardım için koşmak 1969- Safvân b. Süleym (r.a.), merfu olarak şöyle rivâyet etmiştir: “Dul kadın ve yoksul yetim kimselerle ilgilenmek için gayret edip koşturan kişi Allah yolunda cihâd eden kimse gibi veya gündüzü oruçla geceyi namazla geçiren kimse gibi sevap kazanır.” (Buhârî, Nafakat: 24; İbn Mâce, Ticarat: 31) Ensârî, Ma’n vasıtasıyla Mâlik’den, Sevr b. Zeyd ed Dîlî’den, Ebû’l Gays’den ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahih garibtir. Ebû’l Kays’ın ismi Abdullah b. Mutı’ın azatlı kölesi Sâlim’dir. Sevr b. Zeyd; Medînelidir. Sevr b. Yezîd ise Şamlıdır. Ø güler yüzlü olmak sadaka sevâbı kazandırır 1970- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her yapılan iyilik sadaka sevâbı kazandırır. Kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyilik olduğu gibi kendi kabından ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kabına boşaltmakta bir iyilik olup sadaka sevâbı kazandırır.” (Müsned: 14182) Bu konuda Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø doğruluk ve yalancılık kişiyi nereye götürür? 1971- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Doğruluktan ayrılmayınız! Doğruluk, iyiliğe götürür, iyilik te Cennete götürür. Kişi doğru olduğu ve doğruları araştırıp doğru yolda olduğu sürece Allah katında “Sıddîk” = Dosdoğru kimse Allah’tan gelenleri tasdik eden kimse olarak yazılır. Yalandan sakınıp uzak durunuz. Yalan kötülüklere götürür kötülüklerde Cehenneme götürür. Kişi yalan söylediği ve yalana devam ettiği sürece Allah katında çok yalancı kişiler arasına yazılır.” (Buhârî, Edeb: 29; Müslim, Birr: 18) Tirmizî: Bu konuda Ebû Bekir es Sıddîk, Ömer, Abdullah b. Şıhhîr ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1972- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kul yalan söylediğinde söylediği yalanın meydana getirdiği fena kokudan dolayı melek kendisinden bir mil uzaklaşır.” Yahya dedi ki: Abdurrahman b. Harun bu hadisi tasdik eder “Evet doğrudur” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen ceyyid garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Abdurrahim b. Harun bu hadisi rivâyette tek başına kalmıştır. 1973- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in hiç hoşlanmayıp kızdığı huy ve ahlak yalan söylemektir. Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında bir kimse yalan söylerse o kişinin hemen tevbe edip o günahından dolayı temizlenmesini arzu ederdi. (Müsned: 24027) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø haya duygusu kişiyi ve yaşantısını süsler 1974- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hayasızlık ve kötülük her nerede olursa olsun o yeri ve kimseyi kirletir haya kimde ve nerede olursa orayı süsler ve güzelleştirir.” (Buhârî, Edeb: 77; İbn Mâce: Zühd: 17) Tirmizî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. 1975- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlı ve iyi olanlarınız ahlakı en güzel olanlarınızdır. Rasûlullah (s.a.v.), ne doğuştan nede sonradan kaba ve sert karakterli değildi.” (Buhârî, Edeb: 77; İbn Mâce: Zühd: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø allah’ın laneti gazabı ve ateşi ile beddua etmemeli 1976- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Birbirinizi Allah’ın laneti ile lanetlemeyiniz yine Allah’ın gazabı ve hışmı ile de birbirinize beddua etmeyin. Allah’ın ateşi olan Cehennem ateşiyle de birbirinizi lanetlemeyin.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 45) Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, İbn Ömer, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1977- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mümin kişi onu bunu çekiştirip kötüleyen, ona buna lanet eden, sözü ve davranışı bozuk ve ağzı bozuk kimse değildir. (Buhârî, Edeb: 38) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yine Abdullah’tan bunun dışında da hadis rivâyet edilmiştir. 1978- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’in huzurunda rüzgarı lanetledi bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Rüzgarı lanetleme çünkü o vazifelidir. Her kim lanete hak kazanmayan birine lanet okursa o lanet kendisine döner.” (Buhârî, Edeb: 38) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bişr b. Ömer’den başka bu hadisi müsned olarak rivâyet eden bir kimse bilmiyoruz. Ø neseb, soy-sop bilgisi öğrenmek gereği 1979- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Soy ve sopunuzu öğreniniz ki ziyaret edip tanışıp bilişip akrabalık bağlarınızı koparmamış olursunuz. Çünkü akrabalar arası bağların koparılmaması aile içinde sevgi, malda bolluk ve ömrün uzamasına sebeptir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 110) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. Hadiste geçen “menseetün fil eseri” cümlesinin manası ömrün uzaması demektir. Ø müslümanın, müslümana arkasından haberi olmaksızın duası çabuk kabul edilen dualardandır 1980- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir dua; iki kişinin birbirine arkalarından haberleri olmaksızın yaptıkları dua kadar kabul yönünden hızlı değildir.” (Ebû Dâvûd, Salat: 12) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. El İfrikî’nin hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiş olup ismi Abdullah b. Ziyâd b. Enam’dır. Abdullah b. Yezîd’in ismi ise Ebû Abdurrahman el Hublî’dir. Ø ne diri nede ölü olanlara sövüp saymamalı 1981- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hakkı gasbedilen mazlum taraf ileri gitmedikçe sövüşen iki kişinin günahı sövmeyi başlatan kimsedir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 42; Buhârî Edeb: 44) Bu konuda Sa’d, İbn Mes’ûd ve Abdullah b. Mugaffel’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1982- Zeyd b. İlâka (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Muğîre b. Şu’be’den işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ölüp giden kimselere sövmeyiniz onların hayatta olan yakınlarını incitirsiniz.” (Müsned: 17498) Tirmizî: Sûfyân’ın arkadaşları bu hadisin senedinde ihtilaf ettiler. Kimileri Huferî’nin rivâyeti gibi rivâyet ederken kimileri de Sûfyân’dan, Ziyâd b. İlâka’dan rivâyet ederek; Muğîre b. Şu’be’nin yanındaki bir kişiden işittim diyerek rivâyet etmişlerdir. Ø müslüman, müslümana sövebilir mi? 1983- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslümana sövmek Allah’ın dosdoğru yolundan dışarı çıkmaktır. Müslümanın; müslümana silah çekip onu öldürmesi ise küfürdür.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 39) Zübeyd diyorki: Ebû Vâil’e; “Bu hadisi Abdullah’tan sen mi işittin? Dedim. O da “Evet” Dedi. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø güzel ahlaklı kimseler; Cennet’te nelere sahip olacaklar? 1984- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennet’te içeriden dışarısı, dışarıdan içerisi gözüken öyle köşkler vardır.” Bir bedevi kalkarak şöyle dedi: O köşkler kim içindir? Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Güzel ve tatlı sözler söyleyen, yemek yediren, nafile oruçlara devam eden, insanlar uykuda iken geceleri namaz kılan kimseler içindir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garip olup sadece Abdurrahman b. İshâk’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı hadisçiler Abdurrahman b. İshâk’ın hafızası yönünden zayıf olduğunu söylemişlerdir. Bu şahıs Küfelidir. Abdurrahman b. İshâk el Kureşî ise Medîneli olup berikinden daha sağlamdır. Her ikisi de aynı zamanda yaşamışlardır. Ø hayırlı köle allah’a hemde efendisine itaat edendir 1985- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin Allah’a itaat eden ve efendisinin de hakkını yerine getiren bir kölesi olursa bu her iki kimse içinde ne büyük bir mutluluktur.” Ka’b diyor ki: “Allah ve Rasûlünün sözü haktır.” (Buhârî, Itk: 33; Ebû Dâvûd, Edeb: 124) Bu konuda Ebû Musa ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1986- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi kıyamet gününde misk yığınlarının üzerindedir; 1- Allah’ın hakkını ve efendisinin hakkını yerine getiren köle, 2- Cemaatin kendisinden razı olduğu imam, 3- Her gün ve gecede insanları namaza çağıran müezzin.”(Müsned: 4568) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Sûfyân es Sevrî’nin Ebû’l Yakzan’dan ve Vekî’den rivâyeti olarak bilmekteyiz. Ebû’l Yakzan’ın ismi Osman b. Kays’tır. Kendisine İbn Umeyr’de denilir ki meşhur olanı da budur. Ø insanlara güzel ahlakla muamele etmek gereği 1987- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Nerede olursan ol Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşa, işlediğin bir günahın arkasından hemen bir sevap işle ki onu imha edip yok etsin. İnsanlara güzel ahlakla muamele et.” (Dârimî, Rıkak: 71) Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Mahmûd b. Gaylân, Ebû Ahmed ve Ebû Nuaym vasıtasıyla Sûfyân’dan ve Habîb’den bu senedle bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir. Mahmûd şöyle dedi: Vekî’, Sûfyân’dan, Habib b. ebî Sabit’den, Meymun b. ebî Şebîb’den ve Muâz b. Cebel’den bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir. Mahmûd diyor ki: Sahih olan Ebû Zerr hadisidir. Ø kötü zan beslemek müslümanın davranışı değildir 1988- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zan ve kötü tahminden daima uzak durunuz çünkü sözlerin en yalanı kötü zan ve tahminlerdir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 37) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmizî: Abd b. Humeyd’in, Sûfyân’nın arkadaşlarından bazı kimselerden şöyle aktardığını işittim: Sûfyân dedi ki: “Zan iki çeşittir; günah olan zan, günah olmayan zan. Günah olan zan şudur: Bir kimse bir kimse hakkında bir zanda bulunur ve onu söyler. Günah olmayan zan ise şudur: Bir kimse bir kimse hakkında bir zanda bulunur fakat o zan kalbinde kalır onu kimseye söylemez.” Ø müslümanlar şaka yapabilirler mi? 1989- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) biz çocuklarla beraber olur aramıza karışırdı. Hatta benim küçük kardeşime şöyle; “Ey Ömercik kuşun ne haldedir” diyerek şakalaşırdı. (Ebû Dâvûd, Edeb: 64) Hennâd, Vekî’ vasıtasıyla Şu’be’den, Ebû’t Teyyah’tan, Enes’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ebû’t Teyyah’ın ismi Yezîd b. Humeyd ed Dubeyî’dır. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1990- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü sen bizimle şakalaşıyorsun olacak şey mi bu! Dedik. Bunun üzerine buyurdular ki: Ben şakalaşırken bile ancak gerçekleri ve doğruları söylerim.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 64) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1991- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’den binmek için bir binek hayvan istemişti de Rasûlullah (s.a.v.): “Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim” demişti. Adam: Ey Allah’ın Rasûlü! Dişi devenin yavrusunu ben ne yapayım? Deyince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Tüm develeri dişi develer doğurmuş değil midir? (Ebû Dâvûd, Edeb: 84) Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. 1992- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) kendisine şöyle derdi: “Ey iki kulaklı.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 84) Mahmûd b. Gaylân; Ebû Umâme’den naklen şöyle diyor: “Yani onunla şakalaşmak için böyle derdi.” Bu hadis sahih garibtir. Ø tartışma, münakaşa terkedilmelidir 1993- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Geçersiz ve boş olan yalan söylemeyi kim terk ederse Cennetin etrafında bir köşk yaptırılır. Kim de haklı olduğu halde münakaşayı ve tartışmayı terk ederse Cennetin ortasında bir köşk yaptırılır. Kim de ahlakını güzelleştirirse ona da Cennetin en yüksek bölgesinde bir köşk yaptırılır.” (İbn Mâce, Mukaddime: 5) Tirmizî: Bu hadis hasen olup Seleme b. Verdan’ın, Enes’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz. 1994- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Düşmanlığı devam ettirmek suretiyle hayatı sürdürmek günah yönünden sana yeter.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. 1995- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinle tartışmaya girme, onunla kırıcı şekilde şakalaşma ve yerine getiremeyeceğin sözü ona verme.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ancak bu şekliyle biliniyor. Tirmizî: Abdulmelik bana göre İbn Beşîr’dir. Ø insanları durumlarına göre idare etmek 1996- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında iken bir kimse Rasûlullah (s.a.v.) ile görüşmek için izin istedi, Rasûlullah (s.a.v.): “Toplumun hayırsız adamı” veya “Toplumun hayırsız evladı” dedi. Sonra ona izin verdi ve onunla yumuşak şekilde konuştu. Adam çıkıp gidince Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim. O adam hakkında söylediğini söyledin sonra da ona yumuşak davrandın. Bunun üzerine: “İnsanların en şerlisi zararından korunmak için insanların bırakıp terk ettiği kimsedir.” (Bu yüzden insanlarla ilgilenmek gerekir) buyurdular. (Buhârî, Edeb: 52; Müslim: Birr: 93) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø sevgi ve kızgınlıkta ölçülü olmak gerekir 1997- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Sevdiğin kimseyi ölçülü sev ki bir gün sevmeyeceğin bir kişi olabilir. Sevmediğin bir kimseyi de ölçülü şekilde sevme ki günün birinde çok sevdiğin bir kimse olabilir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup, sadece bu senedle ve bu şekliyle bilmekteyiz. Eyyûb’tan başka sened ile de rivâyet edilmiş olup Hasan b. Cafer’den gelmiştir. Ali’den gelen bir isnadla bu kimsenin rivâyet ettiği hadis zayıftır. Doğru olan rivâyet bu hadisin Ali’den mevkuf olarak yapılan rivâyetidir. Ø kibirli kişi Cennete giremeyecek mi? 1998- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme olan kişi Cennete giremeyecektir. Yine kalbinde bir hububat ağırlığında iman olan kimse de Cehenneme girmeyecektir.” (Müslim, İman: 31; İbn Mâce, Mukaddime: 9) Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Seleme b. Ekvâ’ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 1999- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi Cennete giremeyecek, kalbinde zerre kadar imanı olan kimse de Cehenneme girmeyecektir.” Bunun üzerine bir adam: “Elbise ve ayakkabımın güzel olmasından ben hoşlanırım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah güzelliği sever fakat kibir: Hakkı tanımamak ve insanları küçük görmek demektir.” (İbn Mâce, Mukaddime: 9) Bazı ilim adamları bu hadisin yorumunda şöyle derler: “Kalbinde zerre kadar iman olan Cehenneme girmeyecektir” sözünün manası; “Ebedî olarak girmeyecektir” demektir. Aynı şekilde Ebû Saîd el Hudrî’den şöyle rivâyet edilmiştir:Kalbinde zerre kadar iman olan cehennemde ebedi kalmayıp mutlaka çıkacaktır. Tabiinden pek çok kişi: Âl-i Imran: sûresi 192. ayeti olan: “Ey Rabbimiz şüphesiz sen kimi cehennem ateşine koyarsan elbette onu rezil ve rüsvay edersin…” Hakkında şöyle demişlerdir: “Kimi Cehenneme ebedi olarak koyarsa onu gerçekten rezil ve rüsvay etmiştir.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. 2000- Seleme b. Ekvâ’ (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi kendini yüksek göre göre sonunda cebbar (zorbalar) içersine yazılır ve onların başına gelen onun da başına gelir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. 2001- Cübeyr b. Mut’ım (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bende büyüklenme olduğunu söylüyorlar halbuki ben eşeğe bindim, kıldan yapılmış elbiseler giydim, koyundan süt sağdım…” Rasûlullah (s.a.v.): Kim bunları yaparsa o kimse de kibirden bir parça yoktur” buyurmuştur. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ø güzel ahlak; mizanda en ağır gelen bir şeydir 2002- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü mü’minin mizanında hiçbirşey güzel ahlaktan daha ağır değildir. Allah kaba ve ahlaksız kişileri asla sevmez.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 5) Tirmizî: Bu konuda Âişe, Ebû Hüreyre, Enes, Üsâme b. Şerîk’den de hadis rivâyet edilmiş olup bu hadis hasen sahihtir. 2003- Ebû’d Derdâ (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Mizana koyulan hiçbir şey güzel ahlaktan daha ağır değildir. Güzel ahlak sahibi kimse bu güzel ahlakıyla namaz kılan oruç tutan kimselerin sevâbına ulaşır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 5) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. 2004- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e insanların Cennete girmelerine sebep olan amel hangisidir? Diye sorulduğunda: “Allah’a karşı sorumluluk bilinci ve güzel ahlaktır” buyurdular. “İnsanların Cehenneme girmelerine sebep olan amel sorulduğunda da: Ağızdaki dil ve cinsel organdır” buyurdular. (İbn Mâce, Zühd: 26) Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir. Abdullah b. İdris; İbn Yezîd b. Abdurrahman el Evdî’dir. 2005- Abdullah b. Mübarek güzel ahlakı şöyle tarif etmiştir: “Güler yüzlü olmak, iyilikleri yaymak ve eziyetlere engel olmaktır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Ø kötülük edene bile iyilik etmek gerekir 2006- Eb’ul Ahvas (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim; Bir kimseye uğrarım fakat beni misafir edip ağırlamaz O’da bana uğradığında ben de ona onun yaptığının aynısını yapayım mı? Rasûlullah (s.a.v.): “Hayır sen onu misafir et ve ağırla” buyurdular. Beni eskimiş elbiseler içerisinde gördü ve senin malın var mıdır* buyurdular. Ben de her türlü maldan; deve ve koyundan Allah bana bolca vermiştir dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Öyleyse bu nimetin izi üzerinde görünsün” buyurdular. (Müsned: 15323) Tirmizî: Bu konuda Âişe, Câbir, Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ebû’l Ahvas’ın ismi; Avf b. Mâlik b. Nadle el Cüşemî’dir. “Akrihi” kelimesinin anlamı onu misafir et anlamındadır. “Kıra” ziyafet anlamındadır. 2007- Huzeyfe (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herkes iyilik yaparsa biz de yaparız herkes haksızlık yaparsa bizde haksızlık ederiz diyen kimseler gibi olmayın, fakat kendinizi iyilik yapanlara karşı iyilik yapmaya kötülük yapanlara karşı da haksızlık yapmamaya hazırlayınız.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup bu şekliyle bilmekteyiz. Ø ziyaretin önemi değer ve kıymeti 2008- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bir hastayı ziyaret eder ve Allah rızası için bir din kardeşini ziyaret ederse bir tellal şöyle bağırır: “İyi ettin attığın adımlar hayırlı olsun, Cennet’teki yerin güzel olsun.” (İbn Mâce, Cenaiz: 33) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Sinan’ın ismi İsa b. Sinan’dır. Hammad b. Seleme, Sabit’ten Ebû Rafî’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisden bir bölüm rivâyet etmiştir. Ø haya imandadır 2009- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Haya imandandır iman edenin yeri ise Cennettir. Kötü söz konuşmak insanlara sıkıntı verip incitir, sıkıntı verip inciten kimselerin yeri de Cehennemdir.” (Müsned: 10108) Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer, Ebû Bekre, Ebû Umâme, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ø acele etmek ve düşünerek ölçülü hareket etmek 2010- Abdullah b. Sercis el Müzenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Güzel hâl ve ölçülü hareket etmek Peygamber (s.a.v.)’in yirmi dört parçasından bir parçadır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Kuteybe, Nuh b. Kays vasıtasıyla Abdullah b. Imrân’dan, Abdullah b. Sercis’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup senedinde “Âsım’dan” dememiştir. Sahih olan Nasr b. Ali’nin rivâyetidir. 2011- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), Abdulkays kabilesinden Eşec isimli kimseye şöyle dedi: “Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır; 1- Yumuşak huyluluk 2- Düşünerek ölçülü hareket etmek.” (İbn Mâce: Zühd: 72) Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu konuda Eşec el Usarî’den de hadis rivâyet edilmiştir. 2012- Sehl b. Sa’d (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Düşünerek ölçülü hareket etmek, Allah’tan; acelecilik ise, şeytandandır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bazı hadisçiler bu hadisin râvîlerinden Abdulmuheymin b. Abbâs b. Sehl hakkında söz etmişler ve onun hafızası yönünden zayıf olduğunu söylemişlerdir. Eşec b. Abdulkays’ın ismi: Münzir b. Aiz’dir. Ø yumuşak huyluluk olmak hayırlı olmak demektir 2013- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kime yumuşak huylu olmaktan bir pay verilmişse hayırdan nasibini almış demektir. Yumuşak huyluluktan pay alamayıp mahrum olan kimse ise hayırdan nasip alamamış demektir.” (Müsned: 26273) Tirmizî: Bu konuda Âişe, Cerir b. Abdullah ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ø mazlum kimsenin bedduasından sakınmalı 2014- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Muâz b. Cebel’i, Yemen’e vali olarak gönderirken şöyle buyurdu: “Mazlumun âhından, bedduasından sakın! Çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur.” (Buhârî, Zekat: 8; Müslim, İman: 27) Tirmizî: Bu konuda Enes, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer ve Ebû Saîd el Hudrî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Mabed’in ismi Nafız’dir. Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in güzel ahlakından bir kaç örnek 2015- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e on yıl hizmet ettim, bana asla üf bile demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı bunu niçin yaptın? Demediği gibi yapmadığım bir iş içinde niçin bunu yapmadın? Buyurmadı.” Rasûlullah (s.a.v.), İnsanların ahlakça en güzeli idi. Dokunduğum hiçbir kumaş parçası, ipek ve hiçbirşey Rasûlullah (s.a.v.)’in elinden yumuşak değildi. Rasûlullah (s.a.v.)’in ter kokusu tüm kokulardan ve miskten daha güzeldi.” (Buhârî, Vesaya: 61; Müslim, Fezail: 69) Tirmizî: Bu konuda Âişe ve Berâ.’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. 2016- Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Abdullah el Cedelî’den işittim şöyle diyordu: Âişe’den Rasûlullah (s.a.v.)’in ahlakını sordum da şöyle dedi: “Kaba saba biri hiç değildi, çarşı ve pazarda insanlarla münakaşa etmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez affeder ve hoş görülü davranırdı.” (Buhârî, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Abdullah el Cedelî’nin ismi Abd b. Abd’tır. Abdurrahman b. Abd’de denililr. Ø ölen kişilere bile vefa borcunu ödemek 2017- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in hanımlarından Hatice’ye duyduğum kıskançlığı hiçbir kimseye karşı duymadım halbuki ben kendisiyle görüşüp konuşmuşta değildim. Bunun tek sebebi Rasûlullah (s.a.v.)’in onu çokça hatırlaması idi. Hatta bir koyun kestiğinde bile Hatice’nin sevdiği kimseleri bir araya toplayıp onlara bu etten hediye ederdi.” (Müslim, Fezail-üs Sahabe: 62; Buhârî, Menakîb: 32) Bu hadis hasen sahih garibtir. Ø güzel ahlaklı olanlar; kıyamette Peygamber (s.a.v.)’e yakın olacaklardır 2018- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü bana en sevgili ve en yakın olanınız: Ahlakı en güzel olanlarınızdır. Kıyamet günü bana en sevimsiz ve benden en uzak olacak olanlar dengesiz biçimde saçmalayıp boşboğazlılıkla insanları rahatsız edenlerle mutefeyhıklerdir.” Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler: Dengesiz ve boşboğazları anladık fakat bu mütefeyyikler kimdir? deyince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ululuk taslayıp kibirli davrananlardır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bazıları bu hadisi Mübarek b. Fedâle’den, Muhammed b. Münkedir’den ve Câbir’den rivâyet ederek senedinde “Abdi Rabbih b. Saîd’i” söylememişlerdir ki bu rivâyet daha sahihtir. Sersar: Çok konuşan kimsedir. Müteşeddik: Sözü çok uzatarak insanları rahatsız eden kişidir. Ø mümin; lanet etmez 2019- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin lanet eden bir kişi olamaz.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Bazıları bu hadisi şu şekilde rivâyet etmişlerdir: “Mümin kişinin lanet okuyucu olması düşünülemez.” Bu hadis öncekini açıklar durumdadır. Ø öfke iyi bir huy değildir 2020- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir kimse Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: Bana kısa ve özlü bir şey söyle ki hatırımda tutabileyim dedi. Rasûlullah (s.a.v.) kızma buyurdu: O kimse bu sorusunu birkaç kez tekrarladı. Rasûlullah (s.a.v.)’de her seferinde “Kızma” buyurdular. (Buhârî, Edeb: 51) Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd ve Süleyman b. Surad’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ebû Husayn’ın ismi, Osman b. Âsım el Esedî’dir. Ø öfkesini yenen kimsenin Cennet’teki mükafatı 2021- Muâz b. Enes el Cühenî (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim her şeyi yapmaya gücü yettiği halde öfkesini yenerse; Kıyamet günü bütün mahlukatın önünde Allah o kimseyi çağıracak ve onu dilediği hûrîler’den almakta serbest bırakacaktır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 47; İbn Mâce: Zühd: 76) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ø büyüklere saygılı davranmak gerekir 2022- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir genç bir ihtiyara yaşlı olmasından dolayı ikramda bulunursa; yaşlandığı zaman kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi kendisine hazırlar.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garip olup, sadece Yezîd b. Beyan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Rical el Ensarî başka bir kişidir. Ø küs ve dargın olanlar Cennete giremezler mi? 2023- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennetin kapıları Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Bu iki günde Allah’a ortak koşmayan herkesin günahı bağışlanır. Ancak birbirine dargın olan iki kişi bu affedilenlerin dışındadır. Bu iki kişiyi barışıncaya kadar Cennete bırakmayın denilir.” (Müslim, Birr: 54; Ebû Dâvûd, Edeb: 70) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı rivâyetlerde “Bu iki kişiyi barışıncaya kadar bırakın” denilir. Tirmizî: “Mütehâcirîn” sözünün manası: Dargın ve küs olmak demektir. Bu da: “Rasûlullah (s.a.v.)’in, Müslüman’a üç günden fazla din kardeşiyle dargın ve küs durması caiz olmaz” hadisi gibidir. Ø sabretmekten daha hayırlı ve faydası geniş birşey yoktur 2024- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Ensâr’dan bazı kimseler Rasûlullah (s.a.v.)’den bir şeyler istediler. Peygamber (s.a.v.)’de onlara istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler. Peygamber (s.a.v.)’de onlara istedikleri şeyi tekrar verdi ve sonra şöyle buyurdu: “Yanımda bulunan herhangi bir şeyi sizden gizleyecek değilim, mutlaka verme yoluna giderim.” “Ama kim de tok gözlülük gösterirse; Allah onu zengin kılar. Kim iffetli olmak isterse Allah’ta onu iffetli kılar. Kim de sabretmek için sabır ve tahammül gösterirse Allah’ta onu sabırlı kılar hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve faydası geniş olan bir şey verilmemiştir.” (Buhârî, Rıkak: 79; Müslim, Zekat: 45) Tirmizî: Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Mâlik’den de rivâyet edilmiş olup “Felen eddehîrehû” yerine “Felen ezharahû” denmiştir. Mana birdir; Onu sizden saklayıp esirgeyecek değilim, demektir. Ø En hayırsız kişi; iki yüzlü çifte standartlı kişidir 2025- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü en kötü konumda olacak kişi iki yüzlü olup insanlara çifte standart uygulayan kimsedir.” (Buhârî, Edeb: 34; Müslim, Fezail-üs Sahabe: 77) Tirmizî: Bu konuda Enes ve Ammâr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ø koğuculuk arabozanlık yapan Cennete girmeyecektir 2026- Hemmâm b. Harîs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir adam Huzeyfe b. Yemân’ın yanından geçti. Huzeyfe’ye bu adam devlet adamlarına insanlardan söz iletiyor denildi. Bunun üzerine Huzeyfe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim, kattat Cennete girmeyecektir buyurdu. Sûfyân diyor ki: Kattat koğucu ve arabozucu kimsedir. (Ebû Dâvûd, Edeb: 33) Bu hadis hasen sahihtir. Ø haya ve gereğinden az konuşmak imandan mıdır? 2027- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Haya ve gereğinden az konuşmak imanın iki bölümüdür. Müstehcen konuşmak ve lüzumundan fazla konuşmak münafıklıktan iki bölümdür.” (Müsned: 21280) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Gassa, Muhammed b. Mutarrif’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Tirmizî: “el ıyyu” çok az konuşmak demektir. “el bezâü” günaha götürecek şeyler konuşmak demektir. “Beyan” lüzumundan fazla konuşmaktır, tıpkı o konuşmacılar gibi ki Allah’ın razı olmadığı hususlarda sözü uzatarak bazı kimseleri yüceltir dururlar. Ø ifade tarzı büyüleyicidir 2028- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, iki adam Rasûlullah (s.a.v.) zamanında Medîne’ye geldiler, ikisi de birer konuşma yaptılar. İnsanlarda onların konuşmalarına hayran kaldılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bize dönerek: “İfade tarzının büyüleyici bir tarafı vardır” veya “kimi ifade tarzları büyüleyicidir” buyurdular. (Buhârî, Tıp: 51; Ebû Dâvûd, Edeb: 86) Tirmizî: Bu konuda Ammâr, İbn Mes’ûd ve Abdullah b. Şıhhîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ø tevazu (alçak gönüllü olmak) kişiyi yükseltir 2029- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sadaka hiçbir zaman malı eksiltmez, Allah affetmesiyle kişinin şerefini artırır. Allah için alçakgönüllülük gösteren bir kimsenin derecesini Allah yükseltir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 19) Tirmizî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Kebşe el Enmarî’nin ismi Ömer b. Sa’d’tır. Bu hadis hasen sahihtir. Ø zulüm, haksızlık ve yaratılış gayesi dışında yaşamak 2030- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Zulüm, haksızlık yatratılış gayesi dışında yaşamak kıyamet gününde karanlıklar içersinde kalmak demektir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 10) Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Amr, Âişe, Ebû Musa, Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis İbn Ömer hadisi olarak hasen sahih garibtir. Ø verilen nimetlerde kusur bulmamak gerekir 2031- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), hayatı boyunca hiçbir yemekte kusur bulmamıştır; Arzu ettiği sevdiği bir yemek ise yer değilse bırakırdı.” (İbn Mâce: Etıme: 4) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hazîm, Eşcaî olup Küfelidir. İsmi Selman’dır. Azze el Eşcaiyye’nin azâdlı kölesidir. Ø müslümana saygı gösterip ayıbını araştırmamak gerekir 2032- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), minbere çıktı ve yüksek sesle şöyle buyurdu: “Ey diliyle Müslüman olduğunu söyleyen ve kalbine iman işlememiş kimseler Müslümanları üzmeyin, onları ayıplamayın onların kusurlarını araştırmayın her kim Müslüman kardeşinin ayıbını araştırırsa: Allah onun ayıbını ortaya çıkarır. Allah her kimin ayıbını ortaya çıkarırsa evinde bile olsa rezil rüsvay eder.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Nafi’ dedi ki: İbn Ömer bir gün Ka’be’ye bakarak şöyle dedi: Sen ne büyüksün senin kutsallığın ne büyüktür. Mümin ise Allah katında senden daha kutsal ve değerlidir. Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup Hüseyin b. Vakîd’in rivâyetiyle bilmekteyiz. İshâk b. İbrahim es Semerkandî, Hüseyin b. Vâkıd’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Yine aynı şekilde Ebû Berze el Eslemî’den de buna benzer bir hadis rivâyet edilmiştir. Ø hayat tecrübelerle devam edip gider 2033- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ayağı kaymamış hiçbir yumuşak huylu kimse yoktur. Tecrübesiz hiçbir bilgin de yoktur.” (Müsned: 11234) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi ancak bu şekliyle biliyoruz. Ø kendisinde olmayan bir iyiliği varmış gibi göstermek 2034- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kendisine bağışta bulunulan kimse imkan bulursa hemen karşılığını versin. Bulamayan kimse bağış yapana teşekkür etsin kim teşekkür ederse vazifesini yapmış olur. Kimde bağışta bulunup iyilik ederse vazifesini yapmış olur. Kimde bağışta bulunup iyilik yapana teşekkür etmez ise nankörlük etmiş olur kendisine verilmeyen bir şeyle kendisinde varmış gibi havalara giren kimse iki yalan elbisesi giymiş çıplak kimse gibidir.” (Ebû Dâvûd, Edep: 83) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu konuda Esma binti ebî Bekir, Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. “ve men keteme fekad kefere” sözünün anlamı: “O yapılan nimete nankörlük etmiş olur” anlamındadır. 2035- Üsâme b. Zeyd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye bir iyilik yapılırsa o kimse de iyilik yapan kimseye Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükafatlandırsın derse şüphesiz en güzel övgüyü yapmış ve karşılığını vermiş olur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen ceyyid garibtir. Bu hadisi sadece Üsâme b. Zeyd’in rivâyetiyle bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Muhammed’e sordum bu hadis hakkında bir şey bilemedi.
Bana Abdurrahman b.
Hâzım el Belhî aktararak şöyle dedi: Mekkî b. İbrahim’den işittim şöyle diyordu:
İbn Cüreyc el Mekkî’nin yanında idik bir dilenci geldi bir şeyler istedi. İbn
Cüreyc hizmetçisine bir dinar ver dedi. Hizmetçi: Yanımda bir dinardan başka
para yok onu verirsem çoluk çocuk aç kalırsın. İbn Cüreyc kızdı ve şöyle dedi:
Onu o fakire ver! Mekki diyor ki: Biz İbn Cüreyc’in yanındaydık bir adam bir
mektup ve bir kese getirdi. Bazı arkadaşları onu göndermişlerdi. Mektupta şöyle
yazılıydı. Sana elli dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc keseyi açtı paraları saydı.
Orada elli bir dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc hizmetçisine dedi ki: Ben fakire
bir dinar verdim. Allah’ta bir dinar ve fazladan da elli dinar verdi.[1]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |