İYİ VEYA KÖTÜ ÇIĞIR AÇANLAR
173. Ebû Amr Cerîr İbni
Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
Birgün erken
vakitlerde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' in
huzurunda idik. O esnada, kaplan derisine benzeyen alaca çizgili
elbise veya abalarını delerek başlarından geçirmiş ve
kılıçlarını kuşanmış, tamamına yakını, belki de hepsi
Mudar kabilesine mensup neredeyse çıplak vaziyette bir
topluluk çıkageldi. Onları bu derece fakir görünce,
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem' in yüzünün
rengi değişti. Eve girdi ve sonra da çıkıp Bilâl'e
ezan okumasını emretti; o da okudu. Bilâl kâmet
getirdi ve Allah Resûlü namaz kıldırdı. Daha sonra
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hutbe irad etti ve
şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten
yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok kadın
ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının.
Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir"
[Nisâ sûresi (4), 1].
Sonra da Haşr suresinin
sonundaki şu âyeti okudu:
"Ey iman edenler!
Allah'dan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına
baksın" [Haşr sûresi (59), 18]. Sonra:
"Her
bir fert, altınından, gümüşünden, elbisesinden,
bir sa' bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin; hatta
yarım hurma bile olsa sadaka versin" buyurdu.
Bunun
üzerine ensardan bir adam, ağırlığından dolayı neredeyse
kaldırmaktan aciz kaldığı, hatta kaldıramadığı bir torba getirdi.
Ahali birbiri peşine sökün edip sıraya girmişti.
Sonunda yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştuğunu gördüm.
Baktım ki Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem' in
yüzü gülüyor, sanki altın gibi parlıyordu.
Sonra Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"İslâm'da
iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O
çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine
verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz.
Her kim de İslâm'da kötü bir çığır açarsa,
o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda
yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat
onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz. "
Müslim, Zekât 69. Ayrıca bk. Nesâî,
Zekât 64
174. İbni Mes'ûd
radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Haksız
olarak öldürülen her kişinin kanından bir pay,
Âdem'in ilk oğluna ayrılır. Çünkü o, insan
öldürme çığırını ilk başlatan kişidir. "
Buhârî, Cenâiz 33, Enbiyâ
1, Diyât 2, İ'tisâm 15; Müslim, Kasâme 27.
Ayrıca bk. Tirmizî, İlm 4; Nesâî, Tahrim 1; İbn
Mâce, Diyât 1
HAYRA ÖNCÜLÜK ETMEK
175. Bedir ehlinden ve ensardan olan Ebû
Mes'ûd Ukbe İbni Amr radıyallahu anh' den rivayet
edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
"Bir iyiliğe öncülük
eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır. "
Müslim, İmâre 133. Ayrıca bk. Ebû
Dâvûd, Edeb 115; Tirmizî, İlim 14
176.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine
göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"İnsanları doğru yola çağıran kimseye,
kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların
sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Başkalarını
sapıklığa çağıran kimseye de, kendisine uyanların günahı
gibi günah verilir. Ona uyanların günahlarından da
hiçbir şey eksilmez. "
Müslim,
İlim 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 6;
Tirmizî, İlim 15; İbni Mâce, Mukaddime 14
177.
Ebü'l-Abbâs Sehl İbn Sa'd es-Sâidî
radiyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Hayber Gazvesi
gününde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
"Yarın sancağı, Allah'ın kendisinin
eliyle fethi nasib edeceği, Allah'ı ve Resûlü'nü
seven, Allah'ın ve Resûlü'nün de kendisini
sevdiği bir kişiye vereceğim. "
Gazveye iştirak edenler,
sancağın aralarından kime verileceğini düşünüp
konuşarak geceyi geçirdiler. Sabah olunca, sancağın
kendisine verileceği ümidi ile bütün sahâbîler
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem' in huzuruna
koştular. Peygamber Efendimiz:
- "Ali İbni Ebû
Tâlib nerede?" diye sordu. Sahâbîler:
-
Ey Allah'ın Resûlü! O gözlerinden rahatsız,
dediler.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
- "Ona
haber verecek birini gönderiniz" buyurdular. Ali derhal
getirildi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun
gözlerini tükürüğüyle tedavi ederek
kendisine dua etti. O kadar ki, hiç ağrısı yokmuş gibi
oldu. Peygamber sancağı ona verdi. Ali:
- Ya Resûlallah!
Onlar da bizim gibi mü'min oluncaya kadar mı savaşacağım?
dedi. Resûl-i Ekrem:
"Acele etmeden, gayet sakin
bir şekilde onların yanına var, kendilerini İslâm'a davet
et, uymaları gereken ilâhî yükümlülükleri
kendilerine haber ver. Allah'a yemin ederim ki, senin vasıtanla
Allah'ın bir tek kişiye hidâyet vermesi, senin için
kırmızı develere sahip olmakdan daha hayırlıdır" buyurdu.
Buhârî, Fezâilü's-sahâbe
9; Müslim, Fezâliü's-sahâbe 34
178.
Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Eslem
kabilesinden bir delikanlı şöyle dedi:
-E y Allah'ın
Resûlü! Ben gazveye katılmak istiyorum, fakat harb
için gerekli olan malzemelerim yok. Hz. Peygamber:
-
"Filan kişiye git; o harbe gitmek üzere hazırlanmıştı,
fakat hastalandı" buyurdu. Delikanlı o kişiye gitti ve:
-
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sana selam ediyor ve
harb için hazırladığın malzemeleri bana vermeni söylüyor,
dedi. Bunun üzerine adam hanımına:
- Hanım! Hazırladığım
harb malzemelerinin hepsini bu delikanlıya ver; onlardan hiçbir
şey geriye bırakma. Allah hakkı için, onlardan hiçbir
şey bırakma ki, berekete nâil olalım, dedi.
Müslim,
İmâre 134