ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   İ   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • İFTİTAH-İ TEKBİRİ


    Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaz için tahrime tekbirini alınca kıraate geçmezden önce bir müddet süküt buyurmuştur. Ben:
    "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, anam babam sana feda olsun, tekbir ile kıraat arasındaki süküt esnasında ne okuyorsunuz?"
    Bana şu cevabı verdi:
    "Ey Allahım, beni hatalarımdan öyle temizle ki, kirden paklanan beyaz elbise gibi olayım.
    Allahım beni, hatalarımdan su, kar ve dolu ile yıka" diyorum."
    Ebû Dâvud, Nesâî (ve Buhârî'nin) rivâyetlerinin başında şu ziyade vardır:
    "Allahım, benimle hatalarımın arasını doğu ile batının arası gibi uzak kıl,"

    Buhârî, Ezân 89; Müslim, Mesâcid 147, (598); Ebû Dâvud, Salât 123, (781); Nesâî, İftitâh 15, (2,128,129).



    İbnu Ömer (radyallahu anhumâ) anlatıyor:
    "Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden:
    "Allahu ekber kebîrâ, velhamdü lillâhi kesîrâ, subhânallâhi bükraten ve asîlâ.
    (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allah'adır!" dedi.
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) efendimiz:
    "Bu sözleri kim söyledi?" diye sordu. Söyleyen adam:
    "Ben, ey Allah'ın Resûlü" dedi.
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesellâm) efendimiz:"
    "O sözler hoşuma gitti.
    Sema kapıları onlara açıldı" buyurdu.
    İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) der ki:
    "Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim. "Nesâî, bir rivâyette şu ziyâdede bulunmuştur:
    "On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm."
    Müslim, Mesâcid 150, (601); Tirmizî, Daavât 137, (3586); Nesâî İftitâh 8, (2,125).



    Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaz kılarken nefes nefese bir adam geldi ve:
    "Allahu ekber, Elhamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mubâreken fîhi.
    (Allah büyüktür, çok temiz ve mübârek hamdler Allah'adır!)" dedi.
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namazı bitirince:
    "Şu kelimeleri hanginiz söyledi?" diye sordu.
    Cemaat bir müddet sessiz kaldı, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "(Kim söylediyse çekinmesin, benim desin),
    Zîra fena bir şey söylemiş değil)" dedi. Bunun üzerine adam:
    "Ben, ey Allah'ın Resûlü!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da:
    "Ben on iki melek gördüm. Her biri, bu kelimeleri (Allah'ın huzuruna) kendisi yükseltmek için koşuşmuşlardı." Müslim, Mesâcid 149, (600); Ebû Dâvud, Salât 121, (763): Nesâî, İftitâh 19, (2,132,133).



    Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaza başlarken tekbir getirir, sonra (bazan) şunu okurdu:
    "İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi'l-âlemîn.
    Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtü ve ene evvelü'l-müslimîn.
    Allahümmehdinî li-ahseni'l a'mâli ve ahseni'l-ahlâki. Lâ yehdî li-ahseniha illâ ente.
    Ve kınî seyyie'l-a'mâl ve seyyie'l-ahlâk. Lâ yakî seyyiehâ illâ ente.

    (Namazım, ibâdetim hayatım ve ölümüm âlemlerin Şeriksiz Rabbi Allah içindir.
    Ben bununla emrolundum.
    Ben bu emre teslim olanların ilkiyim.
    Ey Allah'ım, beni amellerin ve ahlâkın en iyisine sevket.
    Bunların en iyisine senden başka sevkeden yoktur.
    Beni kötü amellerden ve kötü ahlâktan koru, bunların kötülerinden ancak sen korursun."
    Nesâî, İftitâh 16, (2,129).



    Muhammed İbnu Mesleme (radıyallâhu anh)anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) nâfile namaz kılmak için kalktığı vakit (bazan) şunu okurdu:
    "Allahu ekber veccehtü vechiye li'llezî fatara's-Semâvâti ve'l-arza hanî-fen müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn...
    (Allah büyüktür. Yüzümü Ha-nîf ve Müslüman olarak semâvat ve arzı yaratan Allah a yönelttim. Ben müşriklerden değilim). . . ")
    Devamını Hz. Câbir (radıyallâhu anh)'in rivâyetinde olduğu şekilde zikretti. Sonra şunu okudu:
    "Allahümme ente'l-Meliku. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke ve bihamdike
    Allahım (kâinatın gerçek) Meliki sensin. Senden başka ilah yoktur. Seni hamdinle takdîs ederim]. " Sonra kıraata geçti."
    Nesâî, İftitâh 17, (2,131).



    Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaza (iftitah tekbiri ile) başlayınca şunu okurdu:
    "Subhâneke Allahümme ve bi-hamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke ve lâ ilâhe gayruke.
    (Allah'ım seni her çeşit noksan sıfatlardan takdîs ederim, hamdim sanadır. Senin ismin mübârek, azametin yücedir, senden başka ilah da yoktur)."
    Tirmizî, Salat 179, (243); Ebû Dâvud, Salat 122, (776); İbnu Mâce, İkâmeti's-Salat 1, (804).[1]



    Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi:
    Allah Resulü (a.s.) namaz başlangıçlarında iftitah tekbiri aldığı zaman okumaya başlamadan evvel biraz susardı. Dedim ki: Ey Allah'ın Resulü! Anam, babam sana kurban olsun. Tekbir ile kıraat arasındaki şu sükutunu, orada ne dediğini bana haber verirmisin? O, "Şöyle derim" buyurdu:
    "Allahım! Beni günahlarımdan doğu ile batı arasını açtığın kadar uzak tut. Allahım! Beyaz kumaş kirden, pastan nasıl temizlenirse beni günahlarımdan öyle temizle. Allahım! (Geçmiş) günahlarımdan da beni kar ile, su ile ve dolu ile tertemiz yıka!"
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 940[2]




    İFTİTAH TEKBİRİ


    Ardından Resulullah (as) “Allahu Ekber”[1] diyerek namaza başlardı.
    Daha önce de geçtiği üzere, namazını düzgün kılmayan kimseye böyle yapmasını emretmiş ve şöyle demiştir:
    “Abdest alıp, abdest azalarını güzelce yıkamadıkça ve sonra da “Allahu Ekber” deme­dikçe hiç kimsenin namazı tam olmaz.”[2]
    Resulullah (as)bu konuda ayrıca şöyle buyur­muştur: “Namazın anahtarı temizliktir.
    (Namaz dışı şeylerle meşguliyeti) haram kılan şey[3] iftitah tekbiri, (namaz dışı meşguliyeti) helal kılan şey de selâmdır.”[4]
    Resulullah (as)“tekbir aldığında arkasındakilere du­yurmak için sesini yükseltirdi.”[5]
    Resulullah (as) “hasta olduğunda Hz. Ebû Be­kir, onun tekbir sesini arkadaki cemaate duyurmak için yük­­sek sesle tekbir alırdı.”[6]
    Resulullah (as) şöyle buyururdu: “İmam, “Alla­hu ekber” dediği zaman siz de “Allahu ekber” deyin.”[7]
    Tekbir Alırken Elleri Kaldırmak
    Resulullah (as) “bazen tekbirle beraber,[8]
    ba­zen tekbirden sonra[9]
    ve bazen de tekbirden önce ellerini kal­dırırdı.”[10]
    “Ellerini kaldırırken, parmaklarının düz tutar, [arala­rını iyi­ce açmayıp, birbirine de yapıştırmazdı].”[11]
    Tekbir alırken ellerini “omuz hizasına kadar kaldı­rır­dı.”[12] “Bazen kulak [yumuşağı] hizasına kadar kaldırdığı da olur­du.”[13]
    Namazda Sağ Eli Sol Elin Üzerine Koymak
    Rasûlullah (s.a.v.) namazda “sağ elini sol elinin üzerine ko­yardı.”[14]
    Bu hususta şöyle buyururdu:
    “Biz peygamberler toplu­luğu; iftarda acele etmek, sa­huru geciktirmek ve namazda sağ elimizi sol elimizin üze­rine koymakla emrolunduk.”[15]

    Resulullah (as)“sol elini sağ elinin üstüne koya­rak namaz kılan birine rastladı. Adamın ellerini çözerek, sağ elini sol elinin üzerine koydu.”[16]
    Namazda Elleri Göğüs Üzerine Koymak
    Rasûlullah (s.a.v.), “sağ elini, sol elinin üzerine, bileği üzerine, kolu üzerine koyardı.”[17] “Ashabına da böyle yapma­larını emrederdi.”[18]
    “Bazen de sağ eliyle sol elini kav­rardı.”[19]
    “Ellerini göğsü üzerine de koyardı.”[20]
    “Namazda elleri böğür üzerine koymayı yasaklardı.”[21]
    Bu hareket, çarmıha gerilmiş kimseyi andırdığı için Resulullah (as) böyle yapmayı yasaklamıştır.[22][3]
    <



       [1] :DUANIN FAZİLETİ VE VAKTİ KutubuSitte7300
    [2]:el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki..:MESCİTLER VE NAMAZ KILMA YERLERİ
    [3]:Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI





       Açıklama:
    Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA
    Dipnotları
    [1]:Müslim ve İbn Mâce. Hadiste, Resûlullah’ın namaza “niyet ettim namaz kılmaya” vb. sözlerle başlamadığına işaret vardır. Aksine namaza bu sözlerle başlamak, ittifakla bid’attır. Ancak bunun bid’at-ı hasene mi yoksa bid’at-ı seyyie mi olduğunda ihtilaf edilmiştir. Biz diyoruz ki: Resûlullah’ın her bid’at dalâlettir. Her dalâlet de ateştetir.” sözündeki genelliğe dayanarak, ibadetlerde yapılan her bid’at dalâlettir. Bu sayfalar, bu konuda ayrıntılı bilgi aktarmak için uygun değildir.[Müslim, Salat 240 (498), c.3, s.1486; İbn Mâce, İkametü's-salât 1 (803), c. 3, s. 5. Mütercim]

    [2]:Taberânî, sahih bir senedle rivâyet etmiştir. (M. Kebir, 4526)

    [3]:Yani İftitah Tekbiri’ne, Allah’ın yapılmasını haram kıldığı fiillerin yapılmasını yasakladığı için “tahrim” denilmiştir. Selama da bu fiilerin yapılmasını helal yapmasından dolayı “tahlil” denilmiştir. Hadis, namazın kapısının kapalı olup, ancak abdestle açıldığını belirttiği gibi, namazın haram sahasına da ancak tekbirle girilebileceğini, buradan çıkışın da ancak selâmla olduğunu göstermektedir. Bu, âlimlerin ço­ğunun görüşüdür.

    [4]:Ebû Davud, Tirmizî ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söy­le­miş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır. Ayrıca bkz. “el-İrva” (301)
    [Ebû Dâvud, Salât 74 (618), c.2, s.476; Tirmizî, Tahâret 3, (3), Salat 238, 408; İbn Mâce, Taharet, 275, 276. Hadiste, namaza başlarken söy­lenen iftitah tekbirine “tahrim” (haram kılan şey) denmiştir; çünkü onun söylenmesinden itibaren namaz başlar ve konuşmak, gülmek, yiyip içmek, dünyevî bir iş yapmak gibi namaz âdâbıyla bağdaşmayan her şey namaz kılan kişiye haram olur. Aynı şe­kilde namazın sonunda selam vermek de “tahlil” (helal kılan şey) diye isimlendirilmiştir; çünkü selâmla birlikte her çeşit namaz yasağı son bu­lur, namaz esnasında yasak olan davranışlar serbest olur. Mütercim]
    [5]:Ahmed ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır.

    [6]:Müslim, Nesâî.[Buhari, Ezan, 67 (103), c.2, s.734; Müslim, Salât 85, 96 (413, 418), c.3, s.1328, 1341; Nesaî, Sehv 11 (1200), c. 3-4, s. 16-17; Ebû Dâ­vud, Salât 68 (606), c.2, s.459; İbn Mâce, İkametü's-salât 145 (1240), c. 3, s. 636. Mütercim]

    [7]:Ahmed (10994) ve Beyhakî (2/16) sahih bir senedle rivâyet etmiştir. [Buhari, Sıfatü's-salât 1 (2), c.1, s.749. Mütercim]

    [8]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Sıfatü's-salât 2, 4 (4, 7), c.2, s.751, 753; Müslim, Salât 21, 25 (390, 391), c.3, s.1225, 1233; Nesaî, İftitah 1, 4 (876, 880), c.1-2, s. 525, 527; Ebu Davud, Salât 114, 115, 116 (725, 738), c.3, s.114, 135. Mütercim]

    [9]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Sıfatü's-salât 3, 5 (6, 8), c.2, s.752-754; Müslim, Salât 24 (391), c.3, s.1233; Nesaî, İftitah 4, 11 (879, 889), c.1-2, s. 527, 531; Ebu Davud, Salât 114, 115 (726), c.3, s.114-115. Mütercim]

    [10]:Buhârî, Ebû Davud. [Ebu Davud, Salât 114, 115 (722, 724), c.3, s.107, 113 Müslim, Salât 22, 23 (390), c.3, s.1225-1226; Nesaî, İftitah 2 (877), c.1-2, s. 525 . Mütercim]

    [11]:Ebû Davud, İbn Huzeyme (1/62, 64), Temmâm ve Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katıl­mıştır.
    [Ebû Dâvud, Salât 116, 117 (753), c.3, s.153; Nesaî, İftitah 6 (883), c.1-2, s.527; Darimî, Salat 32 (1240), c.3, s.59-60. Mütercim]

    [12]:Buhârî, Nesâî. [Buhârî, Salât 2, 4 (4, 7), c.2, s.751, 753; Ebû Dâvud, Salât 115, 116 (738, 744), c.3, s.738; Nesaî, İftitah 109 (1057), c.1-2, s.608. Mütercim]

    [13]:Buhârî, Ebû Davud. [Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291; Ebû Dâvud, Salât 115, 116-117,118 (737), c.3, s.134; Nesaî, İftitah 5,108 (882, 1056), c.1-2, s.527, 607. Mütercim]

    [14]:Müslim, Ebû Davud. Hadis “el-İrva” adlı kitabımda tahriç edilmiştir (352). [Buhârî, Salât 6 (9), c.2, s.755; Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291; Ebû Dâvud, Salât 117, 118, 119 (754, 759), c.3, s.154, c.3, s.160 Mütercim

    [15]:İbn Hibbân ve Ziya, sahih bir senedle rivâyet etmiştir.

    [16]:Ahmed ve Ebû Davud, sahih bir senedle rivâyet etmiştir.[Ebû Dâvud, Salât 117, 118 (755), c.3, s.155; Nesaî, İftitah 10 (888), c.1-2, s.531. Mütercim]

    [17]:Ebû Davud, Nesâî ve İbn Huzeyme (1/54/2) sahih bir senedle rivâyet etmişlerdir. İbn Hibbân, hadisin sahih olduğunu söylemiştir (485).
    [Ebû Dâvud, Salât 117,118 (757), c.3, s.158; Nesaî, İftitah 11 (889), c.1-2, s.531. Mütercim]

    [18]:Malik, Buhârî, Ebû Avâne. [Buhârî, Salât 6 (9), c.2, s.755. Mütercim]

    [19]:Nesâî ve Dârekutnî sahih bir senedle rivâyet etmiştir. Hadiste eli tutmanın sünnet olduğuna delil vardır. Birinci hadiste de eli tutmayıp sadece koymaya delil vardır. Bu uygulamaların hepsi sünnettir. Daha sonraki bazı Hanefî âlimlerinin hasen olarak kabul ettiği tutma ve koyma işlerini aynı anda yapmak bid’attır. Onlar bu ikisini şöyle birleştirmektedirler: Sağ el sol elin üzerine konur, sol bilek de sağ elin baş ve serce parmaklarıyla tutulur, diğer üç parmak da açık bırakılır. Bkz. “Haşiyetü İbn Abidin” (1/454). Sen, bu âlimlerin söylediklerine aldanma. [Nesaî, İftitah 9 (887), c.1-2, s.530. Mütercim]

    [20]:Ebû Davud, “Sahih” adlı kitabında (1/54/2) İbn Huzeyme, Ahmed ve “Târîhu Asbahân” adlı kitabında (s. 125) Ebü’ş-Şeyh rivâyet etmişlerdir. Tirmizî senedlerden birini hasen olarak kabul etmiştir. Ha­disin mânası, “Muvatta”da ve Buhârî’nin “Sahih”inde düşünül­dü­ğünde anlaşılır. “Ahkâmü’l-cenâiz” (s.118) adlı kitabımda bu hadisin rivâyet yol­ları hakkında gerekli açıklamaları yaptım.

    UYARI: Sünnet’te sabit olan uygulama; elleri, göğüs üzerine koymaktır. Bunun dışındaki uygulamalarla ilgili hadisler, ya zayıftır veya asılsızdır. Nitekim İmam İshak b. Raheveyh bu sünnetle amel etmiştir.Mervezî, “el-Mesâil”de (s.222) diyor ki: “İshak bize vitir namazını kıldırırdı... Kunut yaparken ellerini kaldırır, kunutu da rükûdan önce yapardı. Ellerini göğsünün üstüne veya altına koyardı.” Kadı İyâz el-Malikî de “el-İ’lâm” adlı kitabının “Namazın Müstehabları” bölümünde (s.15, 3.baskı, Ribat) bunun benzerini söylemiş, şöyle demiştir: “Gırtlağa yakın bir yerde sağ el, sol elin üzerine konur.”
    “el-Mesâil” adlı kitabında (s.62) Abdullah b. Ahmed de buna yakın açıklamada bulunmuştur.O şöyle diyor:“Babamı, namazda, göbeğinin üstünde bir elini diğerinin üzerine koymuş hâlde gördüm.” Bkz. “el-İrvâ” (353).[Ebû Dâvud, Salât 118,119 (759), c.3, s.160. Mütercim]

    [21]:Buhârî, Müslim. Hadis “el-İrva” adlı kitabımda (374) tahriç edilmiştir.[Buhari, Amel fi's-salati 17 (23,24), c.3, s.1156-1157; Müslim, Mesâ­cid 46 (545), c.3, s.1605; Ebû Dâvud, Salât 155,156-171,172 (903, 947), c.3, s.418, 491; Nesaî, İftitah 12 (890), c.1-2, s.532. Mütercim]

    [22]:Ebû Davud, Nesâî ve başkaları rivâyet etmiştir.[Ebû Dâvud, Salât 155,156 (903), c.3, s.418; Nesaî, İftitah 12 (891), c.1-2, s.532. Mü­tercim








  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...