"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ H ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 (Hamamlarda) Soyunmak Yasaklanmıştır 2.Soyunma Hakkında Gelen Hadisler 30.HÂMAMLAR BÖLÜMÜ
1. Musa B. İsmail'in Rivayeti
4009... Âişe
(ranha)'dan rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v), (önceleri) hamamlara girmeyi
yasaklamış, sonra erkeklerin peştemalli olarak oralara girmelerine izin
vermiştir.[1] 4010...
Ebu'1-MelîlVden rivayet olunmuştur; dedi ki: Şam halkından bazı
kadınlar Aişe (ranha)'nın yanına geldiler. (Hz. Aişe onlara): "Siz
kimlerdensiniz?" diye sordu. "Şam halkındamz,
cevabını verdiler. (Bu cevabı alan Hz. Aişe): "Herhalde siz,
kadınları hamama giren şehrin halkın dansınız, dedi. "Evet, cevabını
verdiler. (Bunun üzerine Hz. Aişe): "Şunu iyi bilin
ki ben Resulullah (s.a.v)'ı "Kendi evinin
dışında bir yerde elbisesini soyan bir kadın yoktur ki, Allah ile kendi
arasındaki perdeyi yırtmış olmasın. "[2] Ebu Davud dedi ki: Bu
hadis (in metni) Cerir'indir, ve bu metin (Muhammed îbn Müsennâ'nın rivayet
ettiği metinden) daha geniştir. Aynca Cerîr (bu hadisin senedinde bulunan) Ebu
Melîh'i anmamıştır. (Ebû Melih'i atlayıp) "Resulullah (s.a.v) buyurur
ki" diyerek doğrudan doğruya Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.[3] 4011...
Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: "Size acem
ülkesini fethetmek müyesser olacaktır ve sizler orada hamam denilen (bir takım)
evler bulacaksınız. Sakın oralara erkekler peştemalsız olarak girmesinler.
Kadınların da oraya girmelerini önleyiniz. Ancak hasta ve lohusa olan kadınlar
müstesna”[4] Açıklama
Meyazir: Göbek ile diz
kapağı arasını örten peşte mal anlamına geıen "mi’zer” kelimesinin çoğuludur.
Hadis sarihlerinin açıklamasına göre bu hadis-i şeriflerde anlatılmak istenen
mana şudur: Hz. Peygamber, hasta ve
lohusa olmaları dışında kadınların hamama girmelerine asla izin vermemiştir.
Çünkü el, yüz , ayak müstesna kadınlaıların her tarafı avrettir. Bir zaruret
olmadıkça avretlerini açamazlar. Ancak tedavi maksadıyla veya lohusalık
halinden kurtuldukları için hamama girmeleri gerektiğinde ya da cünüplükten
kurtulmak için suya girmeleri icap edip de şiddetli soğuk sebebiyle evde su
ısıtıp yıkanmaları mümkün olmadığında ya da soğuk su ile yıkanmalarının
büsbütün tehlikeli olması halinde hamama girmelerine izin verilmiştir. Erkeklerin hamama
girmelerine ise, göbekleri ile diz kapaklan arası örtülü olmak şartıyla izin
verilmiştir. Zaruret icabı hamama
girmek durumunda kalan kadınların da avret mahallerini başkalarının görmesi
mümkün olmayacak şekilde örtünmeleri şarttır. Aksi takdirde erkeklerin de
mazereti olan kadınların da hamama girmeleri caiz olmaz. 4011 numaralı hadisin
metinindeki "Allah ile kendi arasındaki perde" cümlesinde geçen
perdeden maksat, Allah'ın o kadının günahlarını kullarından gizlemek üzere o
günühlar üzerine çektiği perde olabileceği gibi, Allah'ın kadını hesaba
çekmemek için bazı günahlarının üzerine çektiği perde de olabilir. Binaenaleyh
bir kadının zaruretsiz olarak hamama girmesi halinde, ya Allah onun şimdiye
kadar kullardan gizlediği günahlarının üzerinden perdeyi kaldırarak ifşa etmek
sudetiyle kadını dünyada rezil ve rüsvay eder ya da ahirette bir daha hesaba
çekilmemesi için perdelenmiş olan günahlarından da hesaba çeker. Bazılarına göre bu
perdeden maksat kadınların örtünmek üzere ernrolundukları örtülerdir. Evin
dışında bir yerde soyunan kadın bu örtüyü bir tarafa atmak suretiyle Allah'ın
emrine karşı gelmiş olur.[5] Bazı Hükümler
1. Erkeklerin
göbekleri ile diz kapağı arası kapalı olmak şartıyla hamama girmeleri caizdir.
Aksi takdirde haramdır. 2.
Kadınların mazeretsiz olarak hamama girmeleri caiz değildir. 3.
Mazeretsiz olarak hamama girmek isteyen kadını menetmek caizdir.[6] (Hamamlarda) Soyunmak Yasaklanmıştır [7]
4012...
Ya'lâ'dan rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v). kırda
peştemalsiz olarak yıkanan bir adam görmüş ve minbere çıkıp Allah'a hamd ve
senada bulunduktan sonra: "Muhakkak ki Aziz
ve Celîl olan Allah utangaçtır, (ayıplara) kapalıdır, utanmayı ve örtünmeyi
sever, Binaenaleyh biriniz yıkandığı zaman örtünsün" buyurmuştur.[8] Açıklama
Hâyiyy: Utangaç, haya
sahibi demektir. Bilindiği gibi haya
(utanma) insanda ayıplanma ve kötülemne korkusundan doğan bir tepkidir. Allah, Organizmada
meydana gelen bu gibi tepkilerden ve arizi hallerden münezzehtir. Bu bakımdan
organizmada görülen bu gibi ârizi hallerin Allah için söz konusu olmaması
gerekir. Öyleyse hadis-i
şerifte geçen "utangaç" kelimesinin açıklığa kavuşturuması gerekir. Bu mevzuda hadis
sarihleri şöyle diyorlar: Utanma duygusunun
insan üzerinde iki çeşit tesiri vardır: 1- Bu duygu
içerisine giren insanın vücudu üzerinde meydana gelen değişiklikler kızarma,
bozarma, rahatsızlanma, mahcub olma gibi değişikliklerdir. Bunlara utanmanın
meydana getirdiği ilk tesirler diyoruz. 2- Bu
mahcubiyete sebep olan fiiil ve davranıştan uzaklaşmak. Utanmanın bu ikinci
te'sirinede nihâi te'sir diyoruz. İşte bu tesirlerden
birincisi Allah için muhaldir. Allah, muhcubiyetten ve mahcubiyetle ilgili
organik ve psikolojik hallerden münezzehtir. Ancak Allah için
utanmanın neticesi olan hal, yani utanmayı gerektiren işlerden uzaklık söz
konusudur. İşte burada Allah'ın utangaçlığından maksat budur. Metinde geçen
"sittîr" kelimesi İsm-i fail ve ismi mefül manalarına gelebilir,
tsfn-i fail manasında kullanılmış olduğu kabul edilirse, günahları ve ayıplan
örtücü anlamına gelir. Bu durumda " Muhakkak ki Allah (günahları)
örtücüdür" anlamına gelir. Eğer ims-i Meful
manasında kullanıldığını kabul edersek "Muhakkak ki Allah her türlü ayıp
ve kusura karşı kapalı ve örtülüdür." anlamına gelir. Metinde geçen
"örtünsün" kelimesi vücub ifade eden vehükmü bütün fertlere şamil
olan bir kelimedir. Bu bakımdan mezheb imalarına göre, insanların bulunduğu
yerlerde yıkanmak isteyen kimselerin yıkanırken insanlardan gizlenmesi farzdır.
Tenha yerlerde avret mahalli açık yıkanması caiz olmakla birlikte avret
mahalini kapatarak yıkanması müstehaptır. Nitekim cumhuru ulema Musa ve Eyyub
(a.s)'ın da tenhada çıplak olarak[9]
yıkanmalarını ifade eden Buharı hadisine bakarak bir kimsenin tenhada çıplak
olarak yıkanmasının caiz olduğunu söylemişlerdir.[10] 4013... Bu
hadis (bir de) Ya'la'dan bir başka senetle rivayet olunmuştur. Ebu Davud dedi ki;
Önceki (senetle gelen rivayet) daha geniştir.[11] 4014...
(Suffe ashabından olan Abdurrahmân b. Cerhed'in) babasından rivayet olunmuştur;
dedi ki: Benim uyluklarım açık
bir halde iken Resulullah (s.a.v) (gelip) yanimıza oturdu ve (bana); Uyluğun avret olduğunu
bilmiyor musun?"[12]
dedi.[13] 4015... Ali
(r.a.)!dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a): "Uyluğunu açma,
dirinin veya ölünün uyluğuna bakma" buyurmuştur Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadiste münkerlik vardır.[14] Açıklama
İnsan vücudunda
başkası tarafından görülmemesi için gizlenmesi gereken yerlere
"avret" veya "avret mahalli" denir. Bu hadis-i şerifler,
uyluğun da avret mahalli olduğunu ifade etmektedir. Avret,
"avret-ilgaliza" ve "avret-i hafife" olmak üzere iki kışıma
ayrılır. Diz hakkındaki avret
hükmü, uyluk hakkındaki avret hükmünden daha hafiftir.[15] Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifi Tirmizi iki ayrı senetle rivayet etmiş ve bunlardan birisi
hakkında "bu hadis basendir" tabirini, diğeri hakkında ise
"hasen-garib" tabirini kullanmış ve "Bu babda Ali ve Muhammed b.
Cahş (r.a)'dan da hadis rivayet edilmiştir. Abdullah b. Cahş'ın kendisi de, oğlu
da sahabidir" demiştir. İmam Tinnizi'nin,
"Hz. Ali'den rivayet edilmiştir" dediği hadis, mevzumuzu teşkil eden
4015 numaralı hadis-i şeriftir. Mühanımed b. Cahş'dan
rivayet edildiğini söylediğini hadis ise, "Resülullah (s.a.v) bir gün
Ma'mer'e uğramıştı, Ma'mer uylukları açık olarak oturuyordu. Bunun üzerine;
"Ey Ma'mer, uyluklarını ört. Çünkü uyluklar avrettir" buyurdu.[16]
mealindeki hadis-i şeriftir. İmam Ahmed, buhadisi-i
şerifi Miisned'inde Hz. aişe'den şu manaya gefen. lafizlarla.rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v) uyluğu açık olarak (evinde) oturuyordu. Derken Ebu
Bekir (r.a) giriş için izin istedi ve Hz.Peygamber bu halinde iken onu kabul
etti. Sonra Ömer izin istedi, onu da bu haliyle kabul etti. Sonra Osman giriş
müsadesi isteyince, Resulullah (s.a;v)-elbisesinin eteğini aşağıya indirdi.[17] Görülüyor ki, bu
hadis-i şeriflerden bir kısmında uylukların mutlak kapatılması gerektiğinden
bahsedilirken, bir kısmında da Hz. Peygamber'in uylukları açık olarak evinde
oturduğu ve yine bu halde misafirlerini kabul ettiği ifade ediliyor. Nitekim Buhari'nin
Enes'den rivayetinde de Hz. Peygamber'in uyluğu görünecek şekilde izarını
kaldırdığı ifade edinilmektedir.[18] Bu farklı rivayetler
hakkında İmam Buhari şöyle diyor: "Enes'in rivayeti senet yönünden çok
güzeldir. Fakat diğer rivayetlerle gelen hadisler de takvaya daha uygundur.
Hadisleri bu şekilde anlamak surtiyle aradaki ihtilafı kaldırmak
mümkündür."[19] İmam Kastelânî'nm
açıklamasına göre, tabiin ulemâsının büyük çoğunluğu ile Ebu Hanife, İmam
Malik'in en sahih olan görüşlerine göre uyluk avrettir. İmam Şafii ile İmam
Ebu Yusuf ve İmam Muhammed de bu görüştedir. Ancak İbn Ebî Zîb ile Dâvud
ez-Zâhirî, el-İstahâri, İbn Hazm uyluğun avret olmadığını savunmuşlardır. İmam Kestâlanfnin
açıklamasına göre, İmam Şafii ile İmam Ebu Hanife arasınraki ihtilaf uyluğun
avret olup olmadığında değil, diz kapağının avret olup olmamasındadır. AIiyyül-Kari'nin
dediği gibi göbeğin avret olmadığında bütün mezhep imamları ittifak
etmişlerdir. Diz kapağına gelince, İmam Ebû Hanîfe ile Şâfiilerden bazılarına
göre avrettir. İmam Şafîi ile İmam Mâlik ve Ab-med'e göre avret değildir. Uyluğun avret olduğunu
kabul edenlere göre, Hz. Peygamberin bazen uyluğu açık olarak oturması
isteyerek olmamıştır. Farkında olmadan eteğinin açılması neticesinde olmuştur.
Nitekim Hz. Enes'in diz kapağının Hz. Peygamber'in uyluğuna değdiğini ifade
eden hadis-i şerif [20] de
buna delalet etmekledir.[21]
Ancak bazıları Enes hadisinin, uylukların avret-i hafife okluklarına delalet
ettiğini, Hz. Peygamber'in bu sebeple Enes'in uyluğuna dokunmasına izin
verdiğini söylemişlerdir.[22]
Nitekim İbn Kayyim el-Cevziyye de; uylukları açmanın yasaklandığını ifade eden
hadislerin uylukların avret olduğuna, onların açılabileceğini ifade eden
hadislerin de avret-i hafife olduklarına delalet ettiklerini söylemekle bu
hadisler arasındaki tearuzu kaldırmanın mümkün olduğunu ifade etmektedir.[23] Musannif Ebû Dâvûd
4015 numaralı hadisi, senedinde Asım b. Dam-re bulunduğu için münkerlikle
nitelendirilmişse de 4012-4014 numaralı hadislerle destelenerek zayıflıktan
kurtulduğu için Sünen'ine almıştır.[24] 2.Soyunma Hakkında Gelen Hadisler
4016...
el-Misver b. Mahreme'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Ağır bir taş taşıyordum,
taşıyıp giderken (etekliğim çözülüp) peştema-lim düşüverdi. Bunun üzerine
Resulullah (s.a.v) bana (hitaben); "Elbiseni al,
(halkın karşısında) çıplak geçmeyiniz" buyurdu.[25] 4017... Bühz
b. Hakîm'in dedesi (Muaviye, b. Hayde)'den rivayet olunmuştur;) dedi ki:(Hz
Peygamber'e); "Ey Allah'ın
Resulü, avret yerlerimizin neresini örtüp neresini (açık) bırakacağız? diye
sordum. "Karından ve
sahip olduğun cariyenden başkasından avredini koru" buyurdu. Ey Allah'ın Resulü,
bir topluluk birbirlerinden (oluşan yakın akrabadan) ise (yine) de (hüküm
böyle midir?) dedim. "Avretini hiçbir kimsenin
görmemesine gücün yetiyorsa (gücünü kul-landa) onu kimse görmesin"
buyurdu. Ey Allah Resulü,
birimiz yalnız başına olunca da (yine hüküm böyle midir)? dedim. "Allah
kendisinden utanılmaya insanlardan daha müstehaktır", buyurdu.[26] 4018...
Abdurrahman b. Ebî Saîd el-Hudrînin) babasından rivayet olunduğuna göre; Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: "Erkek erkeğin
avret (yer) ine bakamaz. Kadın da kadının avret (yer) ine bakamaz. (Aralarında
bir engel olmadan) bir erkek bir elbise içerisinde diğer bir erkek (in tenin)e
dokunamaz. Kadın da bir elbise içerisinde diğer bir kadın (in tenin)e
dokunamaz.[27] 4019... Ebû
Hureyre'den rivayet olunduğuna göre; Resulullah (s.a.v): "Erkek erkeğe, kadın
da kadına (çıplak iken) dokunamaz. Ancak çocuğuna veya babasına
dokunabilir" buyurmuştur. (Ebû Hureyre) dedi ki: (Resulullah (s.a.v),
baba kelimesinden sonra) üçüncü bir kelime daha zikretti ama onu unuttum.[28] Açıklama
Her ne kadar bu babdaki
hadis-i şeritler, bir önce ki babın
devamı gibi görünüyorlarsa da aralarında şöyle bir fark vardır: Bir Önceki
babda geçen hadis- şerifler, kişinin avret mahallini isteyerek açması ile
ilgili hadislerdir. Bu babdaki hadisler ise kişinin avret mahallinin
isterniyerek ve elinde olmayarak açılmasıyla ilgilidir. Bu babdaki hadislerde
geçen emir ve nehiyler bir kişiyi hedef almış gibi görünmekle beraber, aslında
bu emir ve nehiyler bir kişinin şahsında tüm müslümanları hedef aldıklarından
hükümleri bütün müslürnalara şamildir. Çünkü her ne kadar Hz. Peygamber'in bu
emir ve nehiyleri yönelttiği şahıs bir kişi ise de, bu emir ve nehiylerin
yöneltilmesine sebep olan sorular tüm müslümaları içine alan çoğul sığalarından
(kalıplarından) oluşan sorulardır. Böyle genel muhtevalı sorulara verilen
cevapların hükmü de genel olur. Bineaneleyh bir
kimsenin avret mahalli açık olarak halkın karşısında gezmesi haramdır. 4017
numaralı hadis-i şerif kişinin avret yerini hanrmmdan veya cariyesinden,
kadının da avret yerini kocasından koruması gerekmediğini ifade ettiğinden
alimler, karı kocanın birbirlerinin avret yerlerine bakmalarını caiz olduğunda
ittifak etmişlerdir. Ancak ulema, kişinin
nikahlısının ferdine bakmasının sahih olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. İmam
Şafii Hz. Peygamber'in, Hz. Aişe'nin tercini hiç görmediğini ifade eden hadisi
delil getirerek eşlerin birbirlerinin terelerine bakmaksının mekruh olduğunu
söylemiştir. Hâmillere göre ise bunda bir sakınca yoktur. îmanrNevevi'nin
açıklamasına göre ulema, bir erkeğin göğsüne bakmanın caiz olduğunda ittifak
etmişlerdir. Keza insanın göbeğinin üstüne ve diz kapaklarının altına şahvetsiz
olarak bakmak da helaldir. Fakat bakılan kişinin güzel yüzlü, tüysüz
kişilerden olmaması şarttır. Çünkü alışveriş yapmak gibi bir mecburiyet
olmadan böylesi kişilerin yüzüne veya vücudunun herhangi bir yerine şehvetli
veya şehvetsiz olarak bakmak haramdır. Kişi şehvetle
hanımından veya cariyesinden başka kimseye bakamaz. Şâfiiler, metinde geçen
"hanımından ve sahip olduğun cariyeden başka herkesten avredini koru"
mealindeki cümleye sarılarak, "kişi; erkek veya kadın, müdebber veya
mukateb her cinsten ve türden kölenin avret yerlerine bakabilir"
demişlerdir. Hanifilere göre ise.
kişi sadece sahip olduğu cariyesinin avret mahalline bakabilir. Erkek kölenin
avret mahalline bakamaz. 4017 numaralı hadisin metninde .geçen "Bir
topluluk.birbirlerinden ise?) cümlesi, "topluluk birbirinin soyundan
ise" anlamına gelebileceği gibi, birbirlerinin cinsinden ise, yani hepsi
de kadın veya erkek ise" anlamına gelebilir. Rasul-i Zişan
Efendimiz bu somya verdiği cevapta, kişinin avret mahallini bunlara da
göstermemesi gerektiğini ifade buyurmuştur. Yine aynı hadis-i
şerifte kişinin tek başına olduğu zamanlarda bile avret mahallini açmasının
caiz olmadığı ifade ediliyorsa da kişinin tek başına olduğu zamanlarda bile
avret mahallini kapatması ile ilgili emrin hükmü vacib değil müstehabtır.
Nitekim (4012) numaralı hadisin şerhinde açıklamıştık. 4018 ve 4019 numaralı
hadis-i şeriflerde, arada bir engel olmadan bir elbise içerisine girmek, bir
yatakta yatmak gibi yaklaşmalar sebebiyle iki erkeğin veya iki kadının
tenlerinin birbirine değmesinin haram olduğu ifade edilmektedir. Avret yerine
bakmak haram olunca dokunmanın haydi haydi haram olması gerekir. Bir kadının diğer bir
kadının avret mahallinin dışında kalan yerlerine dokunması kerahat-i (tenzihiye
ile mekruhtur. Fitne zamanlarında ise tah-rimen mekruhtur. Bu hususda
erkeklerin hükmü de kadınların hükmü gibidir. 4019 numaralı hadis-i şerifte
açıklandığı üzere, kişi ancak karısının teni ile baliğ olmamış çocuğunun
tenine dokunbilir. Kişinin çocuğuna dokunmamasının caiz olması, çocuğun da
babasının tenine dokunmasn anlamına geldiğinden hadis-i şerifte ikisi birlikte
zikredilmiştir. Ebu Hureyre'nin
unuttuğu, tenine dokunulmasına izin verilen üçüncü şahsın valide ya da dede
veya ebe olması gerekir. Çünkü bunların hükmü de babanın hükmü gibidir.[29] [1] İbn-i mace, edeb 38; tirmizi, zdeb 43: Darimi,
isti'zan 23 Ahmed b. Hanbel III 339 VI. 132. 139 . 173. 179. 267. Sünen-i Ebu Davud
Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/86. [2] Tirmizi, edeb 43; ibn-i mâce edeb 38: Dârimi, islizan
23; Ahmed b. Hanbel 4l. 173. 199 267.362. [3] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/86-87. [4] Tirmizi, edeb 43; ibn-i mace edeb, 38; Darimi istizar.
23; Ahmed b. Hanbel III 339. VI 136.
139. 267. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/87. [5] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/87-88. [6] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/88. [7] Condance'de bu bâba numara verilmemiştir. [8] Ebû Davud vitr 23: Nesâi. gusl 7; Ahmed b. Hanbel IV 224. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/88-89. [9] Buhârî gusul 20. [10] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/89-90. [11] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/90. [12] Ahmed b. Hanbel III 478. [13] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/90. [14] Ebû Davud cenaiz 28; İbn-i Mace cemaiz 8; Tirmizi Edeb
40; Ahmed b. Hanbel 1.146. Sünen-i Ebu Davud
Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/90. [15] Mehmet zihnî Nimet-i İslâm 293. [16] Tirmizi, edeb 40; Ahmet! h. Hanbel 1,275 V 290, 479. [17] Müslim, fedailü's sahabe 26; Ahmet b. Hanbel I. 71, VI 62, 155 . 288. [18] Buhârî Salât 12 Tirmizi edeb 40, Ahmed b. Hanbel. [19] Buhari Salat 12. [20] Buharî salat. 12; müslim nikâh 84, Cihat 120; Nesâî
nikâh 19. [21] Es - Sehar nefiri, Bezlü'l - Mechud XVI 341. [22] El - Azimabadî, Avnu'l - ma'bud, XI. 55. [23] El - Azimâbâdi, Avnu'l - Ma'bud XI, 55. [24] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/91-92. [25] Müslîm hayz 78. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/92-93. [26] Tirmizi, edeb-20: Ahmed b. Hanbel. III-5. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/93. [27] Müslim Hayz/78, Nikâh/123, 124. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/93-94. [28] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/94. [29] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi:
14/94-96.*[1] ________________ oOo _________________ Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |