791. Esmâ Binti Yezîd
el-Ensâriye radıyallahu anhâ şöyle
dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in
gömleğinin kolu bileğine kadardı. Ebû
Dâvûd, Libâs 3; Tirmizî, Libâs
27
792. İbni Ömer radıyallahu
anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah
Taâlâ kibirlenip büyüklük taslayarak
elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin kıyamet
gününde yüzüne bakmaz. " Bunun üzerine
Ebû Bekir: - Yâ Resûlallah! Dikkat
etmediğimde benim de elbisemin eteği yerde sürünüyor,
dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: -
"Şüphesiz sen bunu büyüklük taslamak
için yapmıyorsun" buyurdular. Buhârî,
Libâs 2, Fezâilü's-sahâbe 5; Müslim,
Libâs 43-44. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs
25
793. Ebû Hüreyre radıyallahu
anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah, büyüklük
taslayarak elbisesinin eteklerini yerde sürüyen
kimsenin kıyamet gününde yüzüne bakmaz. "
Buhârî, Libâs 1, 5; Müslim,
Libâs 43 (Ayrıca bk. 617 numaralı hadisin kaynakları)
794.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine
göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: "Elbisenin topuklardan aşağı olan kısmı
ateştedir. " Buhârî, Libâs
4. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Libâs 27
795.
Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre,
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Üç
sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde
onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve kendilerini
temize de çıkarmaz. Onlar için can yakıcı bir azâb
vardır. "
Hadisin râvisi diyor ki: Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem bu sözünü üç
defa tekrarladı. Bunun üzerine Ebû Zer : - Ziyana
uğradılar ve zarar ettiler; onlar kimlerdir yâ Resûlallah?
dedi. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: "Elbisesinin
eteğini yerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve
ticaret malını yalan yere yeminle satmaya çalışan
kimsedir. " Müslim'in bir başka rivayetinde:
"Kaftanını sürüyen" denilmiştir. (Aynı
numaralı hadisin, aynı yerde bir başka tarikidir) Müslim,
Îmân l71. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Libâs 25; Nesâî, Büyû 5
796.
İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivâyet
edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu: "Uzatılabilecek elbiseler, izar,
gömlek ve sarıktır. Kim bunlardan birini büyüklük
taslayıp çalım satmak için uzatırsa, Allah Teâlâ
kıyamet gününde o kimseye bakmaz. " Ebû
Dâvûd, Libâs 27; Nesâî, Zînet
104. Ayrıca bk. İbni Mâce, Libâs 9
797.
Ebû Cürey Câbir İbni Süleym radıyallahu anh
şöyle dedi: Fikirlerine insanların başvurduğu bir zat
gördüm; onun her söylediğini kabul edip yerine
getiriyorlardı. - Bu zat kimdir? diye sordum. - Allah'ın
Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemdir, dediler. Ben
iki defa: - Aleyke's-selâm yâ Resûlallah=Sana
selâm olsun ey Allah'ın Resûlü, dedim. Resûl-i
Ekrem: "- Aleyke's-selâm deme; aleyke's-selâm,
ölülere verilen selâmdır. es-Selâmü
aleyke=selâm sana olsun, de" buyurdu. Ben: - Sen
Allah'ın Resûlü müsün? diye sordum. Resûl-i
Ekrem: "- Ben, sana bir sıkıntı ve darlık geldiği zaman
dua ettiğinde senden o sıkıntı ve darlığı gideren, sana bir
kıtlık yılı isâbet ettiğinde dua edince senin için
mahsul bitiren, çölde veya sahrada deven kaybolduğu
zaman dua edince deveni sana geri getiren O Allah'ın Resûlüyüm"
buyurdu. Bunun üzerine ben: - Bana tavsiyede bulunsanız,
dedim. Hz. Peygamber: "- Hiç kimseye sövme"
buyurdu. Ben de ondan sonra ne hür ne köle hiçbir
kimseye, ne deve ne koyun hiçbir hayvana sövmedim.
Sonra tavsiyesine şöyle devam etti: "Hiçbir
iyiliği küçük görme; kardeşinle güler
yüzlü bir vaziyette konuş; çünkü bu da
bir iyiliktir. Elbisenin eteklerini dizinin aşağı tarafına kadar
kaldır. Eğer bundan hoşlanmazsan topuklarına kadar indir. Fakat
elbiseni yerde sürünecek kadar uzatma, çünkü
bu kibirden ve kendini beğenmekten ileri gelir; Allah kibirlenip
kendini beğenenleri sevmez. Eğer bir kimse sana söver veya
sende bulunduğunu bildiği bir şey sebebiyle seni ayıplarsa, sen o
kişi hakkında bildiğin şeyler sebebiyle onu ayıplama. Onun bu
davranışının vebâli kendine aittir. " Ebû
Dâvud, Libâs 24; Tirmizî, İsti'zân 27
(Tirmizî'nin rivayeti muhtasardır)
798.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Bir
adam, elbisesinin eteklerini yerde sürüyerek namaz
kılıyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: -
"Git abdest al!" buyurdu. O da gidip abdest alıp geldi.
Hz. Peygamber ona tekrar: - "Git abdest al!" diye
emretti. Bunun üzerine orada bulunanlardan bir kişi: - Yâ
Resûlallah! Niçin ona abdest almasını emrettiniz de
sonra sustunuz? diye sordu. Resûl-i Ekrem de: - "O,
elbisesini yerde sürüyerek namaz kılıyordu. Şüphesiz
ki Allah, elbisesinin eteğini yerde sürüyen kimsenin
namazını kabul etmez" buyurdular. Ebû
Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Salât 83; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 379
799.
Kays İbni Bişr et-Tağlibî şöyle demiştir: Bana,
Ebü'd-Derdâ'nın arkadaşı olan babam haber verdi ve
şöyle dedi: Dımaşk'da, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem'in ashâbından İbnü'l-Hanzaliyye denilen bir zat
vardı. Bu adam yalnız başına yaşayan ve insanlarla çok az
görüşen bir kimse idi. Hep namaz kılar, namazdan
ayrılıp çoluk çocuğunun yanına giderken de tekbir
ve tesbih ile meşgul olurdu. Biz Ebü'd-Derdâ'nın
yanında otururken bu zat yanımıza uğradı. Ebü'd-Derdâ
ona: - Bize fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz
söyle dedi. İbnü'l- Hanzaliyye de şunları söyledi: -
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir seriyye
göndermiş, bir süre sonra seriyyeye katılanlar seferden
dönmüşlerdi. Onların içinden bir asker gelip
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in oturduğu yere
oturdu; yanındaki adama şöyle dedi: - Düşmanla
karşılaştığımız zaman bizi bir görmeliydin; filân
kimse düşmana saldırdı, mızrağını sapladı ve: - Al benden
sana! Ben Gıfarlı delikanlıyım, dedi. Sen onun bu sözünü
nasıl buluyorsun? diye sordu. Öbür adam: - Benim
kanaatim, o adamın bütün sevabının boşa gittiğidir,
diye cevap verdi. Bu sözü işiten bir başkası: -
Bunda bir sakınca görmüyorum, dedi. Bunun üzerine
ikisi münakaşa ettiler. Neticede olup biteni Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem duydu ve: "Sübhânellah!
Bu kişinin sevap kazanmasında ve övülmesinde bir
sakınca yoktur!" buyurdu. Ben Ebü'd-Derdâ'nın
buna sevindiğini ve başını kaldırıp adama: - Sen bunu
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den bizzat kendin
işittin mi? diye sorduğunu gördüm. Adam: - Evet,
bizzat işittim, dedi. Ebü'd-Derdâ adama aynı soruyu
tekrar edip duruyordu. Hatta ben kendi kendime: Dizlerinin
üzerine çökecek, diyordum. Babam sözlerine
şöyle devam etti: - İbnü'l-Hanzaliyye, başka bir
gün yine yanımıza uğramıştı. Ebü'd-Derdâ bu defa
ona: - Bize fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz
söyle, dedi. O da şunu söyledi: - Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle buyurdu: "Cihad
için hazır tuttuğu atı yedirip içirip ona güzelce
bakan kimse, sadaka vermek için elini açıp hiç
kapatmayan kişi gibidir. " Bu zat, başka bir gün
bize yine uğramıştı. Ebü'd-Derdâ yine ona: - Bize
fayda sağlayacak, sana zararı dokunmayacak bir söz söyle
dedi. Bunun üzerine İbnü'l-Hanzaliyye şunları
söyledi: - Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu: "Hüreym el-Üseydî ne
iyi adamdır! Keşke zülüfleri ile elbisesinin eteklerini
uzatmasaydı. " Resûl-i Ekrem'in bu sözü
Hüreym'e ulaşınca, hemen eline bir ustura alıp zülüflerini
kulak memesi hizasından kesti; elbisesinin eteğini de
baldırlarını örtecek şekilde kısalttı. İbnü'l-Hanzaliyye
bir gün yine bize uğramıştı. Ebü'd-Derdâ
kendisine: - Bize fayda sağlayacak, sana da zararı olmayacak
bir söz lutfetseniz, dedi. O da şu cevabı verdi: -
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem' i şöyle
buyururken işittim: "Sizler kardeşlerinizin yanına
varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyun,
elbiselerinize çeki düzen veriniz ki, insanlar
arasında yüzdeki güzellik timsali ben gibi olunuz.
Çünkü Allah çirkin görünüşü
ve kötü sözü sevmez. " Ebû
Dâvûd, Libâs 25. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel,
Müsned, IV, 179-180
800. Ebû Saîd
el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: "Bir müslümanın güzelce
giyinmesi, elbisesinin eteklerinin, baldırlarını örtecek
şekilde olmasıyladır. Elbisesini topuklarına kadar uzatmasında
bir günah yoktur. Topuklardan aşağıda olan kısım ise
ateştedir. Allah, büyüklük taslayarak elbisesinin
eteğini yerde sürüyen kimsenin yüzüne bakmaz.
" Ebû Dâvud, Libâs 26.
Ayrıca bk. İbn Mâce, Libâs 8; Muvatta, Libâs
12
801. İbni Ömer radıyallahu anhümâ
şöyle dedi: Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı
sarkmış vaziyette Resûlullah sallallâhu aleyhi ve
sellem'in huzuruna uğramıştım. Resûl-i Ekrem: "Abdullah,
elbisenin eteklerini yukarıya kaldır!" buyurdular. Ben de
hemen kaldırdım. Sonra: "Biraz daha kaldır!"
buyurdu, ben biraz daha kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Resûl-i
Ekrem'in tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat etmişimdir.
Topluluktan biri: - Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu.
İbni Ömer: - Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım,
diye cevap verdi. Müslim, Libâs
47
802. İbni Ömer radıyallahu
anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir
kimse, kendini beğendiği için elbisesini yerde sürürse,
Allah kıyamet gününde o kimsenin yüzüne
bakmaz. " Bunun üzerine Ümmü Seleme: -
Kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar? diye sordu. Resûl-i
Ekrem: - "Onlar bir karış aşağı uzatırlar" buyurdu.
Ümmü Seleme: - O durumda ayakları açılır,
dedi. Peygamber Efendimiz: - "Öyleyse bir arşın
uzatırlar, daha fazla uzatamazlar" buyurdular. Ebû
Dâvûd, Libâs 36; Tirmizî, Libâs 9.
Ayrıca bk. Nesâî, Zînet 105; İbni Mâce,
Libâs 15
|