"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ E ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 44: edeb bölümleri Ø müslümanın müslüman üzerindeki hakları nelerdir? 2736- Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın Müslüman üzerindeki altı hakkı vardır. Karşılaştığında selam verir, davetine icabet eder, aksırdığı zaman elhamdülillah derse yerhamükallah der, hastalandığında ziyaretini yapar, öldüğünde cenazesinin ardından yürür kendisi için sevdiğini o kardeşi için de sever.” (Dârimî, İstizan: 5; İbn Mâce, Cenaiz: 43) Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Eyyûb, Berâ ve İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Peygamber (s.a.v.)’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Bazı hadisçiler Hâris el A’ver hakkında söz etmişlerdir. 2737- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mü’minin mü’min üzerinde altı hakkı vardır; hastalandığında ziyaret eder, Öldüğünde cenazesinde bulunur, çağrıldığında davetine icabet eder, karşılaştığında ona selam verir, aksırdığında elhamdülillah derse yerhamükallah der varlığında ve yokluğunda onun hakkında samimi olur ve nasihate devam eder.” (Nesâî, Cenaiz: 12) Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Musa el Mahzûmî el Medenî güvenilen bir kimse olup kendisinde Abdulaziz b. Muhammed ve İbn ebîFüdeyk hadis rivâyet etmiştir. Ø aksıran kimse aksırdığı an ne demeli? 2738- Nafi’ (r.a.)’den rivâyete göre, adamın biri İbn Ömer’in yanı başında aksırdı ve “elhamdü lillah vesselamü ala Rasulillah” = Allah’a hamd Rasûlüne selam olsun dedi. Bunun üzerine İbn Ömer şöyle dedi: Ben elhamdülillah vesselamü ala Rasülillah mı diyorum Rasûlullah (s.a.v.) bize böyle öğretmedi. Bize “elhamdülillahi ala külli hal” = Her zamanda ve her zeminde Allah’a hamdolsun dememizi öğretti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Ziyâd b. Rabi’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø aksıran kimseye nasıl karşılık verilecek? 2739- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Yahudiler Peygamber (s.a.v.)’in yanında aksırırlar ve kendilerine “Yerhamukallah = Allah size acıyıp merhamet etsin demesini arzu ederlerdi. Fakat Rasûlullah (s.a.v.) onlara “Yehdîkümüllahü ve yuslihu baleküm = Allah size hidayet verip işlerinizi yolunuza koysun” buyururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb: 81) Bu konuda Ali, Ebû Eyyûb, Sâlim b. Ubeyd, Abdullah b. Cafer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2740- Sâlim b. Ubeyd (r.a.)’den rivâyete göre, Sâlim bir toplulukla beraber bir yolculukta idi. Derken içlerinden biri aksırarak esselamü aleyküm = Allah’ın selamı üzerinize olsun dedi. Bunun üzerine Sâlim sana da selam olsun diye karşılık verdi. Aksıran adam bu sözden alınır gibi oldu. Sâlim şöyle dedi: Ben Peygamber (s.a.v.)’in söylediği sözden başka bir şey söylemedim bir adam Peygamber (s.a.v.)’in yanında aksırmıştı da esselamü aleyküm demişti. Peygamber (s.a.v.)’de ona sana ve anana selam olsun diye karşılık vermişti. İçinizden biri aksırırsa “elhamdülillahi rabbil alemîn = Eksiksiz övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” desin, ona karşılık verecek kişi de “yerhamukallah = Allah sana acıyıp merhamet etsin” desin, sonra aksıran kimse “yağfirullahu lena ve leküm = Allah beni de sizi de bağışlasın” desin. (Ebû Dâvûd, Edeb: 76) Tirmizî: Bu hadisin Mansur’dan rivâyetinde ihtilaf edilmiştir. Bazıları Hilâl b. Yesaf’la, Sâlim arasına bir râvî sokmaktadırlar. 2741- Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz aksırdığı an elhamdulillahi ala külli hal = Her zamanda ve her yerde Allah’a hamdolsun desin karşılık verecek kişi de; yehdikümullah ve yüslih bâleküm = Allah size hidayet verip işlerinizi yoluna koysun desin.” (İbn Mâce, Edeb: 17) Muhammed b. Müsenna, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, İbn ebî Leylâ’dan aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Şu’be bu hadisi böylece İbn ebî Leylâ’dan ve Eyyûb’tan rivâyet etmiştir. İbn ebî Leylâ bu hadiste karmaşıklığa düşerdi bazen Ebû Eyyûb’tan ve Peygamber (s.a.v.)’den derdi. Bazen de Ali’den ve Peygamber (s.a.v.)’den derdi. Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Yahya es Sekafî el Mervezî vasıtasıyla Yahya b. Saîd el Kattan’dan İbn ebî Leylâ’dan kardeşi İsa’dan, Abdurrahman b. ebî Leylâ’dan ve Ali’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ø aksıran kimse hamdederse ona yerhamukallah denir 2742- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında iki adam aksırdı. Rasûlullah (s.a.v.) bunlardan birine karşılık verdi diğerine ise karşılık vermedi. Kendisine karşılık vermediği kimse Ey Allah’ın Rasûlü! dedi. Bu kimseye karşılık verdin bana neden karşılık vermedin diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: O Allah’a hamdetti; elhamdülillah dedi sen ise elhamdülillah demedin.” (Buhârî, Edeb: 17; Müslim, Zühd: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hüreyre’den de bu hadis rivâyet edilmiştir. Ø aksıran kaç sefer aksırırsa cevap verilir? 2743- Seleme (r.a.) ve babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında aksırdı. Ben de orada idim Rasûlullah (s.a.v.), yerhamukallah dedi, sonra adam ikinci ve üçüncü defa aksırdı bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bu adam nezleye yakalanmış dedi.” (Müslim, Zühd: 17; Ebû Dâvûd, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd vasıtasıyla İkrime b. Ammâr’dan, İyas b. Seleme’den ve babasından bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir ki bu rivayette Rasûlullah (s.a.v.) “Üçüncüsünde sen nezleye yakalanmışsın” buyurmuştur. Bu rivâyet İbn’ül Mübarek’in rivâyetinden daha sağlamdır. Şu’be bu hadisi İkrime b. Ammâr vasıtasıyla Yahya b. Saîd’in rivâyetine benzer şekilde rivâyet etmiştir. Aynı şekilde Ahmed b. Hakem el Basrî, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, İkrime b. Ammâr’dan bu şekilde rivâyet etmiştir. Abdurrahman b. Mehdî İkrime b. Ammâr’dan, İbn’ül Mübarek’in rivâyetine benzer şekilde rivâyet etmiştir ve “üçüncüsünde sen nezle olmuşsun” demiştir. Aynı şekilde İshâk b. Mansur, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla bu hadisi rivâyet etmiştir. 2744- Ömer b. İshâk b. Ebû Talha (r.a.)’ın annesinden ve babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Aksıran kimseye üç sefer karşılık ver eğer üçü geçerse dilersen karşılık verirsin, dilersen vermezsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 28) Tirmizî: Bu hadis garibtir. İsnadı mechuldur. Ø aksırma anında sesin kısılması ve ağzın kapatılması 2745- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre; “Rasûlullah (s.a.v.) aksıracağı zaman yüzünü eliyle veya elbisesinin bir parçasıyla örter ve sesini de kısardı.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 28) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø allah aksırandan hoşlanır esnemeyi sevmez 2746- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Aksırmak Allah’tan esnemek ise şeytandandır. Biriniz esnediği zaman elini ağzına koysun. Esnediği an hah hah derken şeytan onun içinden güler. Allah aksırmaktan hoşlanır esnemekten hoşlanmaz. Kişi esnerken hah hah derse şeytan onun içinden ona güler.” (Buhârî, Bedilhalk: 27; Müslim, Zühd: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2747- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah aksırmaktan hoşlanır esnemekten hoşlanmaz. Biriniz aksırdığı zaman elhamdülillah desin. Bu takdirde onu işitenlerin her birine yerhamukallah demek gerekir. Esnemeye gelince sizden birinizin esnemesi geldiği zaman gücü yettiği kadar onu savmaya çalışsın ve hah hah demesin, çünkü bu hah hah diye çıkarılan ses şeytandandır. Şeytan bu yüzden güler.” (Buhârî, Bedilhalk: 27; Müslim, Zühd: 17) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Bu rivâyet İbn Aclan’ın rivâyetinden daha sağlamdır. Çünkü İbn ebî Zi’b, Saîd el Makburî’nin rivâyetini kavrama ve tesbit etme bakımından İbn Aclan’dan daha ileridir. Ebû Bekir el Atar el Basrî’den iştim. Ali b. el Medîni vasıtasıyla Yahya b. Saîd’in şöyle dediğini anlatırdı: Muhammed b. Aclan dedi ki: Saîd el Makburî’nin hadislerine gelince... Saîd bunlardan bazılarını Ebû Hüreyre’nin kendisinden bazılarını da Saîd’den bir adamdan ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmiştir. Bunlar bana karışık geldiği için ben hepsini Saîd’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet ettim. Ø namazda aksırmak şeytandandır 2748- Adiyy b. Sabit (r.a.), babasından ve dedesinden merfu olarak yaptığı rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namazda aksırmak, pineklemek, esnemekle, hayız olma, kusma ve burun kanaması şeytandandır.” (İbn Mâce, İkametüssalat: 47) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Şerik’in, Ebû’l Yakazan’dan rivâyetiyle bilmekteyiz. Tirmizî: Muhammed b. İsmail’e Adiyy b. Sabit’in babasından ve dedesinden rivâyetinin senedini sordum ve Adiyy’in dedesinin adı nedir dedim. Bilmiyorum diye cevap verdi. Yahya b. Maîn’den sordum, ismi; Dinar’dır dedi. Ø oturan kimse kaldırılıp onun yerine oturulmaz 2749- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi biriniz bir din kardeşini oturduğu yerden kaldırıp sonra oraya oturmasın!” (Buhârî, Cuma: 60; Müslim: Selam: 43) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2750- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi biriniz bir kardeşini oturduğu yerden kaldırıp sonra o yere kendisi oturmasın.” (Buhârî, Cuma: 60; Müslim: Selam: 43) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Sâlim diyor ki: Bir kimse kalkar İbn Ömer’e yer verirse İbn Ömer oraya oturmazdı. Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Ø oturduğu yerden kalkıp tekrar oraya gelen oraya oturmaya daha layıktır 2751- Vehb b. Huzeyfe (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi oturduğu yere daha layıktır. Bir ihtiyaç için kalkar sonra tekrar dönerse o yere oturmaya daha layıktır.” (Müsned: 14936) Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu konuda Ebû Bekre, Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø izinleri olmadan iki kişi arasına oturmak caiz değildir 2752- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi bir kimseye izinleri olmadan iki kişi arasına girip onları ayırması caiz değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 17) Bu hadis hasendir. Âmir b. Ahvel’de bu hadisi Amr b. Şuayb’tan rivâyet etmiştir. Ø bir toplantıda orta yere oturmamalı 2753- Ebû Miclez (r.a.)’den rivâyete göre; “Adamın biri halka halindeki bir toplantı yerinde halkanın ortasına oturdu. Bunun üzerine Huzeyfe şöyle dedi: Halkanın ortasına oturan; Muhammed’in diliyle lanetlenmiştir veya Muhammed’in diliyle Allah ona lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 18) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Midez’in ismi Lahık b. Hamîd’tir. Ø bir kimsenin bir kimseye karşı ayağa 2754- Enes (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabına Rasûlullah (s.a.v.)’den daha sevimli bir kimse yoktu fakat buna rağmen kendisini gördükleri zaman kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmadığını bildikleri için ayağa kalkmazlardı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. 2755- Ebû Miclez (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Muaviye çıkmıştı, Abdullah b. Zübeyr ve Safvân onu gördüklerinde ayağa kalkmışlardı. Bunun üzerine Muviye: “oturunuz” dedi. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim dedi: “Her kimi, insanların kendisi için kalkıp ayağa dikilmeleri sevindirirse ateşteki yerine hazırlansın.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 52) Bu konuda Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Hennâd, Ebû Usame vasıtasıyla Habib b. eş Şehîd’den, Ebû Miclez’den ve Muaviye’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Ø yaratılıştan beri devam eden uygulama nedir? 2756- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Beş şey yaratılışın başlangıcından beri devam edip gelmektedir; kasık tıraşı, sünnet olmak, bıyıkları kısaltmak, koltuk altı kıllarını tıraş etmek ve tırnakları kesmek.” (Buhârî, Libas: 39; Müslim, Tahara: 52) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2757- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “On şey yaratılış gereği yapılması gereken uygulamalardandır; bıyıkları kısaltmak, sakalları uzatmak, misvak kullanmak, burun temizliği yapmak, tırnakları kesmek, parmak aralarını ve mafsallarını temizlemek, koltuk altı kıllarını temizlemek, kasık kıllarını tıraş etmek ve su ile taharetlenmek.” Zekeriyya diyor ki: Mus’ab şöyle dedi: “Onuncuyu unuttum belki de ağza su vermek olabilir.” (Müslim, Tahara: 17; Nesâî, Ziyne: 27) Ebû Ubeyd diyor ki: Hadiste geçen; “İntikasul ma`” su ile taharet yapmak anlamındadır. Bu konuda Ammâr b. Yâsir, İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø bıyık ve tırnak kesilmesi için belli bir vakit var mı? 2758- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Rasûlullah (s.a.v.), tırnak kesmek, bıyıkları kısaltmak, kasık ve koltuk tıraşı için en uzun süresi kırk gün olarak belirlemiştir.” (Müslim, Tahara: 17; Nesâî, Ziyne: 27) 2759- Enes (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bıyıkları kısaltmayı tırnak kesmeyi, koltuk ve kasık tıraşında kırk günden fazla uzatmamayı tayin etmişti.” (Müslim, Tahara: 17; Nesâî, Tahara: 27) Tirmizî: Bu hadis öncekinden daha sahihtir. Sadaka b. Musa hadisçiler yanında hafız bir kimse değildir. Ø ibrahim (a.s.) da bıyıklarını kısaltır mıydı? 2760- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bıyıklarını kısaltır veya bıyıklarından alırdı ve Allah’ın dostu İbrahim de bıyıklarını aynen böyle yapardı” derdi. (Müsned: 2602) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. 2761- Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bıyığından alıp bıyığını kısaltmayan bizden değildir.” (Nesâî, Tahara: 27) Bu konuda Muğîre b. Şu’be’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd vasıtasıyla Yusuf b. Suheyb’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Ø sakal tıraşı nasıl olmalı? 2762- Amr b. Şuayb (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) sakalını tıraş ederken sakalının eninden ve boyundan alırdı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Ömer b. Harun’un rivâyeti orta yolludur. O’nun aslı olmayan veya tek başına rivâyet ettiği şu hadisten başka rivâyet ettiği bir hadis bilmiyorum: “Peygamber (s.a.v.), sakalın eninden ve boyundan alırdı.” Bu hadisi sadece Ömer b. Harun tek başına rivâyet etmiştir. Buhârî’yi Ömer b. Harun hakkında iyi görüşlü olarak gördüm. Tirmizî: Kuteybe’nin şöyle dediğini işittim: Ömer b. Harun hadisçi olmakla birlikte şöyle derdi: “İman söz ve yaşantıdan ibarettir.” Kuteybe aynı zamanda şöyle demişti: Vekî’ b. Cerrâh bir adam vasıtasıyla Sevr b. Yezîd’den: “Peygamber (s.a.v.)’in Taiflilere karşı mancılık kullandığını bize bildirdi.” Kuteybe sözlerine şöyle devam etti: Vekî’e bu adam kimdir? Diye sordum sizin adamınız Ömer b. Harun’dur dedi. Ø sakalların fazla kısaltılmayıp bırakılıvermesi gerekir 2763- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bıyıkları kısaltınız sakalları salıveriniz.” (Buhârî, Libas: 27; Müslim, Tahara: 17) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. 2764- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v.), bıyıkların kısaltılmasını sakallarında uzatılıp bırakılmasını bize emretti.” (Buhârî, Libas: 27; Müslim, Tahara: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Bekir b. Nafi’, İbn Ömer’in azâd ettiği kölesi olup güvenilir bir kimsedir. Ömer b. Nafi’ de yine güvenilen biridir. İbn Ömer’in azâdlısı Nafi’in oğlu Abdullah ise hadisçilerce zayıf bilinir. Ø sırtüstü yatıp bacakları birbiri üzerine atmak 2765- Abbâd b. Temîm (r.a.)’ın amcasından rivâyete göre: Bizzat kendisi; “Rasûlullah (s.a.v.)’i mescidde sırt üstü yatmış bir ayağını diğeri üzerine atmış vaziyette gördü.” (Buhârî, Salat: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Abbâd b. Temim’in amcası Abdullah b. Zeyd b. Âsım el Mazinî’dir. Ø bozuk görüntü meydana gelecekse sırtüstü yatıp ayakları ayak üzerine atmamak gerekir 2766- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz sırtüstü yattığında eğer iç giyimi düzgün değilse ayağını ayağının üzerine atmasın.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27) Bu hadisi Süleyman et Teymî’den pek çok kişi rivâyet etmiştir. Buradaki râvîlerden Hıdaş’ın kim olduğunu bilmiyoruz. Süleyman et Teymî bu kimseden başka hadiste rivâyet etmiştir. 2767- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) bize iki cins elbiseyi giymeyi yasakladı ki ona “Samma” denilir; baştan ayağa vücudu içine alan tulum gibi bir elbisedir ki kollar da elbise içinde kalır. Ayrıca sırt üstü yatıp avret yerlerini gösterecek şekilde ayak ayak üstüne atmayı da yasakladı. (Müslim, Libas: 17; Nesâî, Ziyne: 27) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Ø yüz üstü yatmak allah’ın sevmediği bir yatış modeli midir? 2768- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), yüzüstü yatan bir adam gördü şöyle buyurdu: “Bu tarz yatma Allah’ın sevmediği bir yatış şeklidir.” (Müsned: 7698) Bu konuda Tahfe ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Yahya b. ebî Kesîr bu hadisi Ebû Seleme’den, Yeiş b. Tihfe’den, babasından rivâyet etmektedir. Bu kimsenin “Tıhfe” olduğuda söylenir. Doğru olanı “Tihfe” dir. Bazı hadis hafızları doğrusunun “Tıhfe” olduğunu hatta “Tiğfe” de denildiği söylenmiştir. Yeîş sahabedendir. Ø dinen örtülmesi gereken yerleri örtmek gerekir 2769- Behz b. Hakîm (r.a.), dedesinden rivâyette şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! dedim, örtülmesi gereken yerlerimizi kime karşı örtelim dedim, şöyle buyurdular: “Hanımından ve cariyenden başka herkese karşı örtülmesi gereken yerlerini ört.” Erkek erkekle beraber olursa nereler örtülmeli diye sorunca: “Gücün yettiğince avret yerlerini kimseye göstermemeye çalış!” Sonra ben kişi tek başına olunca ne yapması gerekir dedim; “Kendisinden haya edilip utanılmaya en layık olan zat Allah’tır” buyurdular. (İbn Mâce, Nikah: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Behz’in dedesinin adı Muaviye b. Hayde el Kuşeyrî olup Cerîri Behz’in babası Muaviye b. Hakîm’den hadis rivâyet etmiştir. Ø yastığa yaslanmak uygun bir davranış mıdır? 2770- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) sol tarafındaki bir yastığa yaslanmış olarak gördüm.” (Ebû, Dâvûd, Libas: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Pek çok kimse bu hadisi İsrail’den, Simak’den, Câbir b. Semure’den rivâyet ederek: “Rasûlullah (s.a.v.)’i bir yastığa yaslanmış olarak gördüm” demekte ve “Sol tarafında” dememektedir. 2771- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.)’i bir yastığa yaslanmış olarak gördüm.” (Ebû Dâvûd, Libas: 88) Bu hadis sahihtir. Ø izinsiz bir kimsenin koltuğuna oturulmamalı 2772- Ebû Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye yetkisi dahilinde olan bir yerde imamlık yapılmaz, izni olmadan koltuğuna da oturulmaz.” (Nesâî, İmame: 18; Ebnu Dâvûd, Salat: 48) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø Binitte idare edecek yere binmek sahibine aittir 2773- Ebû Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) ile birlikte yürümekte iken eşeğiyle beraber bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e yaklaşarak şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! bin dedi ve kendisi eşeğin sırtından geriye doğru çekildi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Hayvanın ön tarafına binmeye sen daha layıksın ama orayı bana ayırmışsan o başkadır. Adam: Orasını size ayırdım deyince Rasûlullah (s.a.v.) bindi.” (Ebû Dâvûd, Cihâd: 27) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu konuda Kays b. Sa’d b. Ubâde’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø lüks desenli ve nakışlı örtü ve elbiseler çoğalacak mı? 2774- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana dedi ki: “Sizin nakışlı elbiseler ve örtüleriniz var mı? Ben de, öyle şeyler bizde nereden olacak dedim. Bunun üzerine ileride sizin böyle şeyleriniz olacaktır” buyurdu. Şimdi ise hanımıma nakışlı lüks şeyleri benden uzak tut diyorum o da Rasûlullah (s.a.v.) sizin böyle şeyleriniz olacak dememiş miydi? Diyor bende o sözümden vazgeçiyorum. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø üç kişi bir hayvana binebilir mi? 2775- İyas b. Seleme (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) ile Hasan ve Hüseyin’i kır renkli katırı üzerinde çekerek Rasûlullah (s.a.v.)’in odasına kadar getirmiştim. Bu çocuklardan biri önünde diğeri de arkasında idi.” (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27) Bu konuda İbn Abbâs ve Abdullah b. Cafer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ø yabancı bir kadına ansızın bakmanın hükmü nedir? 2776- Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e ansızın bir kadına bakmanın hükmünü sordum; gözünü hemen ondan çevirmemi emretti.” (Müslim, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Zür’a b. Amr’ın ismi Herîm’dir. 2777- Büreyde (r.a.), babasından merfu olarak şöyle rivâyet etmiştir: “Ey Ali yabancı kadınlara ansızın bakış! Ardından bakışını sürdürme çünkü önceki bakış senin için bağışlanmış ise de sonraki bakışta hakkın yoktur.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Şerîk’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø kadınlar, erkeklere görünmemek için sakınmalı mı? 2778- Ümmü Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Meymûne ile birlikte iken Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına gözleri görmeyen Ümmü Mektum isimli kişi gelerek girdi bu olay örtünme ayetleri geldikten sonra idi Rasûlullah (s.a.v.) bize ona görünmeyin ve ondan sakının buyurdu. Ben de Ey Allah’ın Rasûlü! o gözleri görmez ve bizi tanıyamaz dedim. Rasûlullah (s.a.v.): “Sizde mi körsünüz, onu görmüyor musunuz?” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Libas: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø kocalarının izni olmadan kadınların yanına girilmemeli 2779- Amr b. Âs’ın azâdlısından rivâyet edilmiştir. Amr b. Âs azâdlısını Ali’ye göndererek Esma binti Umeysi ziyaret etmek için izin istedi. Kendisine izin verildi. Amr b. Âs ziyaretini tamamlayınca azâdlısı Amr b. Âs’a bu izin almanın sebebini sordu, bunun üzerine Amr şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.), kocalarının izni olmadan kadınları ziyaret etmekten bizi yasaklamıştı.” (Müsned: 18099) Bu konuda Ukbe b. Âmir, Abdullah b. Amr ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø kadının fitne oluşundan sakınmak gerekir 2780- Üsâme b. Zeyd ve Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl (r.anhüma)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne unsuru bırakmadım.” (Buhar, Nikah: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis güvenilir pek çok kimseler vasıtasıyla Süleyman et Teymî’den, Ebû Osman’dan ve Üsâme b. Zeyd’den bize rivâyet edilmiş olup bu rivâyetin senedinde “Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl’den” dememiştir. Mu’temir’den başka, “Üsâme b. Zeyd ve Saîd b. Zeyd’den” diyen bir kimse bilmiyoruz. Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn ebî Ömer, Sûfyân vasıtasıyla Süleyman et Teymî’den, Ebû Osman’dan, Üsâme b. Zeyd’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Ø peruk olarak saçların nakledilmesi yasaktır 2781- Humeyd b. Abdurrahman (r.a.), Medîne’de halka hitaben şöyle işittiğini bize aktarmıştır: “Ey Medîneliler! Sizin âlimleriniz nerede Rasûlullah (s.a.v.), peruk kullanmayı yasaklıyor ve şöyle buyuruyordu: İsrail oğullarının kadınları bu peruk işine başladıklarında helak olmuşlardır.” (Buhârî, Ehadis-ul Kur’ân: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muaviye’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Ø peruk ve dövme yaptırmanın yasak oluşu 2782- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre; “Güzel olacağız diye Allah’ın yarattığı şekli değiştirerek dövme yapan ve yaptırana, yüzlerindeki kılları koparan kadınlara; Peygamber (s.a.v.) lanet etmiştir.” (Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Şu’be ve pek çok hadis imamı bu hadisi Mansur’dan rivâyet etmişlerdir. 2783- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah; saçına saç ulatan ve saçını başkasına peruk yapmak için veren, dövme yapan ve yaptıran kimselere lanet etsin.” Nafi’: Dövme çoğunlukla dikkat çeken çene bölgesinde olur demiştir. (Buhârî, Libas: 17; Müslim, Libas: 27) Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Âişe, Ma’kıl b. Yesâr, Esma binti ebî Bekir, İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmektedir. Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd vasıtasıyla Ubeydullah b. Ömer’den, Na’fî’den, İbn Ömer’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlar ve Nafi’in sözünü zikretmemişlerdir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø erkeklere benzemeye çalışan kadınların durumu 2784- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), kadınların erkeklere benzemeye çalışanlarla erkeklerden kadınlara benzemeye çalışanlara lanet etti.” (Buhârî, Libas: 27; Dârimî, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2785- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), erkeklerden kadın kılıklı olmaya çalışanlarla kadınlardan erkekleşmeye çalışanlara lanet etmiştir.” (Buhârî, Libas: 27; Dârimî, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø kadın güzel kokular sürünerek sokağa çıkamaz 2786- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her göz yabancı bir kadına bakarak göz zinası işlemiştir. Bir kadın da güzel kokular sürünerek erkeklerin yanından geçerse o da aynen bakan erkekler gibi zina etmiş gibidir.” (Dârimî, İstizan: 27) Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø erkek ve kadın kokuları değişik mi olmalı? 2787- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Erkeklerin sürünecekleri kokunun kokusu ferkedilir fakat rengi olmaz kadınların kokuları ise rengi olur fakat kokusu başkaları tarafından fark edilmez olmalıdır.” (Nesâî, Ziyne: 27) Ali b. Hucr, İsmail b. İbrahim vasıtasıyla Cüreyrî’den, Ebû Nadre’den, Tufavî’den, Ebû Hüreyre’den mana olarak bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Tufavî’yi sadece bu hadisle bilmekteyiz ismini de bilmiyoruz. İsmail b. İbrahim’in rivâyeti daha sağlam ve daha uzundur. 2788- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: “Erkeklere ait güzel kokuların en iyisi kokusu açık rengi gizli olandır. Kadınların kokularının en iyisi ise rengi açık olup gözüken ve kokusu çevreye yayılmayandır.” Yine Rasûlullah (s.a.v.), kızıl renge boyanmış deve semeri yastıklarını kullanmayı da yasaklamıştır.” (Ebû Dâvûd, Libas: 27) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Ø ikram edilen güzel kokuyu reddetmemeli 2789- Sümâme b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Enes kendisine ikram edilen güzel kokuyu reddetmezdi. Enes dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) güzel kokuyu reddetmezdi.” (Buhârî Hac: 27) Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2790- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç şey ikram edildiğinde reddedilmez; yastıklar, koku ve süt.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Dühn = Güzel koku demektir. Tirmizî: Bu hadis garibtir. Abdullah; İbn Müslim İbn Cündeb Medînelidir. 2791- Ebû Osman en Nehdî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi birinize reyhan = fesleğen verilirse onu reddetmesin, çünkü o Cennet’ten çıkmıştır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Hennan isimli râvîyi sadece bu hadisle tanıyoruz. Ebû Osman en Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Müllin’dir. Peygamber (s.a.v.) zamanına ulaşmış fakat kendisini görmemiş ve kendisinden hadiste de işitilmemiştir. Ø erkek erkekle, kadın kadınla bir örtü altında yatmasın 2792- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kadın kadının vücuduna dokunup birlikte olmamalıdır ve o vücudunu kendi kocasına o kadını görüyor muşçasına vasıflandırmamalıdır.” (Buhârî, Nikah: 27; Ebû Dâvûd, Nikah: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2793- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Erkek erkeğin haram olan avret yerlerine bakmamalı, kadında kadının avret olan yerlerine bakmamalıdır. Bir örtü içerisinde yatarken erkek erkeğe sokulmamalı. Kadında kadına bir örtü içerisinde yatarken sokulmamalı vücutlarını birbirine dokundurmamalıdır.” (İbn Mâce, Tahara: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ø görülmesi haram olan yerleri kimseye 2794- Behz b. Hakîm (r.a.), dedesinden rivâyette şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! dedim, örtülmesi gereken yerlerimizi kime karşı örtelim dedim, şöyle buyurdular: “Hanımından ve cariyenden başka herkese karşı örtülmesi gereken yerlerini ört.” Erkek erkekle beraber olursa nereler örtülmeli diye sorunca: “Gücün yettiğince avret yerlerini kimseye göstermemeye çalış!” Sonra ben kişi tek başına olunca ne yapması gerekir dedim; “Kendisinden haya edilip utanılmaya en layık olan zat Allah’tır” buyurdular. (İbn Mâce, Nikah: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir Ø uyluk avretten sayılır 2795- Cerhed (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.), mescidde uyluğu açılmış vaziyette olan Cerhed’in yanından geçti ve uyluk avretten sayılır (ört) buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Hamam: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisin senedinin muttasıl olduğunu zannetmiyorum. 2796- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Uyluk avretten sayılır.” (Örtülmesi gerekir.) (Tirmizî rivâyet etmiştir.) 2797- Abdullah b. Cerhed el Eslemî (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Uyluk avretten sayılır.” (Ebû Dâvûd, Hamam: 17) Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu konuda Ali, Muhammed b. Abdullah b. Cahş’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah b. Cahş’ın oğlu da kendisi de sahabedir. 2798- Cerhed (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), Cerhed’in yanından geçti Cerhed’in uyluğu açık durumda idi, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Uyluğunu ört çünkü uyluk avrettendir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø temiz, tertipli ve intizamlı olmak 2799- Salih b. Hasan (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Saîd b. Müseyyeb’in şöyle dediğini işittim: “Allah güzeldir, güzel olan şeyleri sever; temizdir, temiz olan şeyleri sever; ikram sahibidir; ikram edenleri sever; cömerttir, cömert olanları sever. Siz de evleriniz gibi -zannedersem avlularınızı dedi- temiz tutunuz. Yahudîlere benzemeyiniz.” Hadisin râvîlerinden biri dedi ki: Bu hadisi Muhâcir b. Mismar’a anlattım o da şöyle dedi: Bu hadisi bana Âmir b. Sa’d b. ebî Vakkâs babası vasıtasıyla buradaki gibi bize aktardı ne var ki şüpheyi kaldırarak: “Avlularınızı temiz tutunuz” demektedir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir.Hâlid b. İlyas’ın hadiste zayıf olduğu söylenmiştir. Ø cinsel ilişki anında örtünmek gerekir 2800- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Çıplak durmaktan sakınınız. Çünkü sizden ayrılmayan ancak abdest bozarken ve hanımınızla cinsel ilişki yaparken ayrılan melekler vardır, onlardan haya edip onlara karşı saygılı olunuz.” (Buhârî, Menakıb: 17; Müslim, Fezail: 27) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Sadece bu şekilde bilmekteyiz. Ebû Muhayyat’ın ismi Yahya b. Ya’la’dır. Ø hamamlara gitmek yasaklandı mı? 2801- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse peştemalsız hamama girmesin. Allah’a ve ahiret gününe inanan hanımını hamama sokmasın. Allah’a ve ahiret gününe inanan üzerindeki içki içilen masalara oturmasın.” (Müsned: 14124) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisin Tavus’un, Câbir’den rivâyeti olduğunu sadece bu şekilde bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail dedi ki: Leys b. ebî Süleym doğru bir kimsedir. Fakat bazen bir şey hakkında vehme düşüyor Muhammed b. ismail ve Ahmed b. Hanbel diyorlar ki: Leys’in rivâyetedildiği hadise sevinilmez. Leys merfu olmayacak şeyleri merfu olarak aktarması yönünden zayıf sayılır. 2802- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), erkekleri ve kadınları hamama gitmekten yasaklamıştı. Sonradan peştamal kullanmak şartıyla hamama girmelerine izin vermişti.” (Ebû Dâvûd, Hamam: 17) Tirmizî: Bu hadisi sadece Hammad b. Seleme’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Senedi de pek sağlam değildir. 2803- Ebû’l Melîh el Hüzelî (r.a.)’den rivâyete göre, Hıms ve Şam halkından bazı kadınlar Âişe’nin yanına girdiler, Âişe onlara şöyle dedi: Siz öyle kadınlarsınız ki hamamlara gidiyorsunuz. Ben ise Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle derken işittim: “Herhangi bir kadın, kocasının evinden başka bir yerde elbisesini çıkarırsa Rabbiyle arasındaki haya perdesini yırtmış olur.” (Ebû Dâvûd, Hamam: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø resim ve köpek bulunan eve melek girmez 2804- Ebû Talha (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Köpek, resim ve heykel bulunan eve melek girmez.” (Buhârî, Bed-il Halk: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2805- Rafî’ b. İshâk’ın haber verdiğine göre, şöyle demiştir: Ben ve Abdullah b. ebî Talha Ebû Saîd el Hudrî’yi hastalığı dolayısıyla ziyarete gitmiştik. Ebû Saîd el Hudrî dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bize şöyle haber verdi: “İçinde resim ve heykel bulunan eve melekler girmez.” İshâk, resim mi heykel mi demişti diye şüphe ediyor.” (Müsned: 11326) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2806- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cebrail bana geldi ve dedi ki: Dün gece sana gelmiş idim. Bulunduğun eve girmeme bu güne kadar bir engel yoktu fakat evin kapısının örtüsünde insan resimleri olan bir perde vardı evin içerisinde de resim ve nakışlar bulunan bir duvar örtüsü vardı ve evde de bir köpek bulunuyordu. Şimdi emret kapı örtüsündeki resmin başı koparılsın o zaman o şekil bir ağaç şekline benzer. Duvar örtüsü için emret kesilsin o parçalarda yere atılıp çiğnenen minder yapılsın. Köpek için de emret o evden atılıp çıkarılsın. Rasûlullah (s.a.v.) bunların hepsini yaptı. Köpek, Hasan ve Hüseyin’in oynadıkları bir köpek yavrusuydu, emretti ve köpekte çıkarıldı.” (Nesâî, Ziyne: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Âişe ve Ebû Talha’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ø erkeklere yasaklanan elbise türleri hangileridir? 2807- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Üzerinde alt ve üst iki parçadan oluşan kırmızı elbise giymiş biri geçti ve Rasûlullah (s.a.v.)’e selam verdi. Rasûlullah (s.a.v.) onun selamını almadı.” (Ebû Dâvûd, Libas: 27) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. İlim adamlarınca bu hadisin anlamı şudur: Çok dikkat çekecek şekilde kırmızıya boyanmış elbisenin erkekler tarafından giyilmesi hoş karşılanmaz, çok dikkat çekmeyecek şekilde boyanmış kırmızımsı renklerle boyanmış elbise giymekte bir sakınca yoktur. 2808- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), altın yüzüğü, ipekli elbiseyi, hayvanların semerlerinde kullanılan dikkat çekici yastığı kullanmayı ve Cea’yı yasak etmiştir.” Ebû’l Ahvas: “Cea” Mısır’da arpadan yapılan bir içkidir. (Müslim, Salat: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2809- Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: “Emrettikleri: Cenazeye katılmak, hasta ziyareti, aksıran kimse elhamdülillah derse yerhamukallah demek, davete icabet etmek, mazluma yardım etmek, yemin eden kimseyi tasdik etmeyi. Yasakladıkları ise: Altın yüzük kullanmak (erkekler için), altından yapılmış değişik şeyler kullanmak, altın ve gümüş kaplardan yemek ve içmek, ipek elbise giymek, ipekli kumaş cinsinden dibâc, istebrak ve kıssî giymek (Bu sayılanlar iç çamaşırı veya dışa giyilen değişik kalınlıktaki elbiselerdir.) (Buhârî, Cenaiz: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Eş’as b. Süleym=Eş’as b. ebi’ş Şasa’dır. İsmi, Süleym b. Esved’tir. Ø beyaz elbise giymek tavsiye edilmiş midir? 2810- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir: “Beyaz elbiseler giyinin çünkü beyaz daha temiz ve daha hoştur. Ölülerinize de beyaz kefene sarınız.” (İbn Mâce, Libas: 18) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Abbâs ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø aşırı dikkatleri çekmeyen kırmızımtırak elbisenin giyilebileceği 2811- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i mehtaplı bir gecede gördüm ve bir Rasûlullah (s.a.v.)’e birde aya bakmaya başladım. Rasûlullah (s.a.v.)’in üzerinde kırmızı bir elbise vardı o anda O, bana aydan daha güzeldi.” (Dârimî, Mukaddime: 56) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece Eş’as rivâyetiyle biliyoruz. Şu’be ve Sevrî, Ebû İshâk vasıtasıyla Berâ b. Âzib’den rivâyet ederek şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i üzerinde kırmızı bir elbise ile gördüm.” Aynı şekilde Mahmûd b. Gaylân, Vekî’ vasıtasıyla Sûfyân’dan, Ebû İshâk’tan bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Muhammed b. Beşşâr, Muahmmed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Ebû İshâk’tan bu şekilde rivâyet etmişlerdir. Bu hadis buradakinden daha uzundur. Muhammed’e sordum. Ebû İshâk’ın Berâ’dan rivâyeti mi yoksa Câbir b. Semure’nin rivâyeti mi daha sağlamdır? Bu iki hadisi de sağlam buldu. Bu konuda Berâ’dan ve Ebû Cuhayfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø yeşil renkli elbise giyilebilir mi? 2812- Ebû Rimse (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i üzerinde iki yeşil elbiseden oluşan giyimiyle gördüm.” (Nesâî, Salat-ül Iyd: 27; Ebû Dâvûd, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Ubeydullah b. İyad’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Rimse et Teymi’nin adı Habib b. Hayyan’dır, kendisine Rifâa b. Yesrîbî de denilmektedir. Ø siyah elbise giymekte bir sakınca var mıdır? 2813- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir sabah evden çıktı üzerinde siyah bir elbise vardı.” (Müslim, Libas: 27; Ebû Dâvûd, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Ø sarı renkli elbise giyilebilir mi? 2814- Kayle binti Mahreme (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına gelmiştik. Kayle hadisi uzunca anlattı nihayet bir adam geldi güneş yükselmişti. O adam: Ey Allah’ın Rasûlü! selam sana dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de: Allah’ın selamı ve rahmeti senin üzerine de olsun O’nun üzerinde (Peygamberi kastediyor) sarımtırak eskimiş bir elbise vardı. Elinde de bir hurma çubuğu bulunmaktaydı.” (Ebû Dâvûd, Haraç: 27) Tirmizî: Kayle hadisini sadece Abdullah b. Hassân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø bazı koku ve parfümler yasak mıdır? 2815- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), erkekler için bir çeşit parfüm olan safran sürünmeyi yasakladı.” (Buhârî, Libas: 27; Müslim, Libas: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Şu’be bu hadisi İsmail b. Uleyye’den, Abdulaziz b. Suheyb’den ve Enes’den “Rasûlullah (s.a.v.), safran sürünmeyi yasakladı.” Aynı şekilde Ubeydullah b. Abdurrahman, Adem vasıtasıyla Şu’be’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Tirmizî: Erkekler için Safran’ın yasak olması bu cins parfümün yasaklığındandır. 2816- Ya’la b. Mürre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Halûk adı verilen bir parfüm sürünmüş bir adam gördü ve şöyle buyurdu: “Git onu yıka sonra tekrar yıka ve bir daha bunu kullanma!” (Nesâî, Ziyne: 17) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bazıları Atâ b. Sâib’den gelen bu isnad hakkında ihtilaf ettiler. Ali, Yahya b. Saîd’den naklen şöyle dedi: Kim Atâ b. Sâib’den önceden hadis işitmişse onun rivâyeti daha doğrudur. Şu’be ve Sûfyân’ın da Âta b. Saib’ten işitmeleri doğrudur. Ancak Âta b. Saib vasıtasıyla Zazan’dan rivâyet edilen iki hadis müstesna Şu’be bu iki hadisi ondan son zamanlarda işitmiştim dedi. Tirmizî: Atâ b. Sâib’in ömrünün sonlarına doğru hafızasının bozulmuş olduğu söylenmektedir. Bu konuda Ammâr, Ebû Musa, Enes, Ebû Hafs, İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ø ipek elbise dünyada erkeklere haram kılınmıştır 2817- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’den işittim Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle söylediğini hatırlatıyordu: “Kim dünyada ipek elbise giyerse onu ahirette giyemeyecektir.” (Müslim, Libas: 17) Bu konuda Ali, Huzeyfe, Enes ve pek çok sahabeden hadis rivâyet edilmiş olup kitabımızın giyecekler bölümünde geçmişti. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ömer’den başka yollarla da rivâyet edilmiştir. Esma binti ebî Bekir es Sıddîk’ın azâdlı kölesinin adı Abdullah’tır. Ebû Amr diye künyelenir. Atâ b. ebî Rebah ve Amr b. Dinar kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. Ø Rasûlullah (s.a.v.) kaftan dağıtmış mıdır? 2818- Misver b. Mahreme (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), kaftan dağıttı ve Misver b. Mahreme’ye bir şey vermedi. Bunun üzerine Mahreme şöyle dedi: Ey evladım kalk birlikte Rasûlullah (s.a.v.)’e gidelim. Misver dedi ki: Onunla beraber gittim Rasûlullah (s.a.v.)’in kapısına varınca gir ve Peygamber (s.a.v.)’i bana çağır dedi. Ben de Rasûlullah (s.a.v.)’i çağırdım. Rasûlullah (s.a.v.) çıktı, üzerinde dağıttığı kaftanlardan biri vardı. Bunu sana saklamıştım buyurdu. Mahreme’nin oğlu Misver dedi ki: “Mahreme o kaftana baktı ve Mahreme razı oldu dedi.” (Buhârî, Hibe: 17; Müslim, Zekat: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn ebî Müleyke’nin ismi Abdullah b. Ubeydullah b. ebî Müleyke’dir. Ø allah kulunun üzerinde verdiği nimeti görmeyi sever 2819- Amr b. Şuayb (r.a.), babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah nimetinin eserini kulu üzerinde görmeyi sever.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Ebû’l Ahvas’ın babasından, Imrân b. Husayn’dan ve İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ø Rasûlullah (s.a.v.), mest giymiş midir? 2820- Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre: “Necaşi Peygamber (s.a.v.)’e iki siyah mest hediye etmişti. Rasûlullah (s.a.v.) onları giydi. Sonra abdest alıp üzerine mesh yaptı.” (Ebû Dâvûd, Tahara: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi Delhem’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi Muhammed b. Rabia, Delhem’den rivâyet etmiştir. Ø beyaz kılları yolmanın yasak oluşu 2821- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.) beyaz kılları yolmayı yasakladı ve bu Müslüman’ın nurudur buyurdu.” (İbn Mâce, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Abdurrahman b. Hâris ve pek çok kimse bu hadisi Amr b. Şuayb’den rivâyet etmişlerdir. Ø istişare edilen kimse güvenilen kimsedir 2822- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İstişare edilen kimse güvenilen kimsedir.” (Ebû Dâvûd, Etıme: 27) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Pek çok kişi bu hadisi Şeyban b. Abdurrahman en Nahvî’den rivâyet etmişlerdir. Şeyban kitap yazmış bir müellif olup rivâyetleri sahihtir. Ebû Muaviye diye künyelenir. Abdulcebbar b. Alâ el Attar, Sûfyân b. Uyeyne’den bize şöyle aktardı: Abdulmelik b. Umeyr dedi ki: “Ben bir hadisi rivâyet ederken o hadisten bir harf bile eksiltmem.” 2823- Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İştişare edilen kimse güvenilen kimsedir.” (Ebû Dâvûd, Etıme: 27) Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ümmü Seleme rivâyeti olarak bu hadis garibtir. Ø uğursuzluk diye bir inanç var mıdır? 2824- Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Uğursuzluk inancı (cahiliye devrinde) üç şeyde var kabul edilirdi; kadın, mesken ve binit (fakat islamda böyle bir şey yoktur.) (Buhârî, Nikah: 27; Müslim, Selam: 17) Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Zührî’nin adamlarından bir kısmı bu hadisin senedinde “Hamza’dan” demiyor, “Sâlim’den ve Sâlim’in babasından” diyorlar. Mâlik b. Enes bu hadisi Zührî’den rivâyet ederek şöyle diyor: Sâlim ve Hamza -ki Abdullah b. Ömer’in iki oğludur- babalarından rivâyet etmişlerdir. Aynı şekilde bize İbn ebî Ömer bu hadisi; Süfyan b. Uyeyne’den, Zührî’den ve Abdullah b. Ömer’in iki oğlu olan Hamza ve Salim’den; babalarından ve Peygamber (s.a.v)’den rivâyet etmiştir. Saîd b. Abdurrahman, Sûfyân vasıtasıyla Zührî’den, Sâlim’den babasından bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Saîd’in rivâyeti daha sağlamdır. Çünkü Ali el Medîni ve Humeydî ikisi birden Sûfyân’dan, Zührî’den, Sâlim’den, babasından rivâyet etmişlerdir. Sûfyân şöyle bir hatırlatmada bulunmuştur: Bu hadisi bize Zührî Sâlim ve İbn Ömer vasıtasıyla rivâyet etmiştir. Mâlik bu hadisi Zührî’den rivâyet ederek şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer’in iki oğlu Sâlim ve Hamza’dan, babalarından demiştir. Bu konuda Sehl b. Sa’d, Âişe ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Uğursuzluk olmuş olsaydı kadın da, binitte ve evde olurdu.” Hakîm b. Muaviye’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurdu: Uğursuzluk asla olamaz ve yoktur “Uğur ancak evde kadında ve binittedir.” Ali b. Hucr, İsmail b. Ayyaş vasıtasıyla Süleyman b. Süleym’den, Yahya b. Câbir et Taî’den, Muaviye b. Hakîm’den, amcası Hakîm b. Muaviye’den buradaki gibi rivâyet etmiştir. Ø üç kişinin birlikte olduğu bir yerde iki kişi 2825- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç kişi olduğunuz vakit iki kişi diğer arkadaşlarından ayrı olarak fısıltı ile konuşmasın.” Sûfyân rivâyetinde şöyle demektedir: “İki kişi üçüncüden ayrı olarak fısıltı ile konuşmasın bu hareket onu üzer.” (Buhârî, İstizan: 16; Müslim, Selam: 53) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir: İki kişi bir kişiyi yalnız bırakarak fısıltı ile konuşmasın çünkü bu hareket o mü’mini incitir. Allah’ta bir mü’minin incinmesinden hoşlanmaz. Bu konuda İbn Ömer, Ebû Hüreyre ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ø Peygamber (s.a.v.)’in torunu hasan kendisine 2826- Ebû Cuhayfe (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i beyaz tenli ve saçları ağarmış vaziyette gördüm. Ali’nin oğlu Hasan’da kendisine benzerdi. Rasûlullah (s.a.v.) bize verilmesi için on üç deve emretmişti biz de onları almaya gitmiştik. Rasûlullah (s.a.v.)’in ölüm haberi gelince onlar da bize bir şey vermediler. Ebû Bekir kalkıp, kimin Rasûlullah (s.a.v.)’in kendisine verdiği bir sözü ve alacağı varsa hemen gelsin dedi. Bende durumu kendisine anlattım. Ebû Bekir’de o develerin bize verilmesini emretti.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fadail: 17) Tirmizî: Bu hadis hasendir. Mervan b. Muaviye bu hadisi kendi senediyle Ebû Cuhayfe’den benzeri şekilde rivâyet etmiştir. Pek çok kimse İsmail b. ebî Hâlid vasıtasıyla Ebû Cuhayfe’nin şöyle söylediğini rivâyet etmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i gördüm Ali’nin oğlu Hasan kendine benzerdi” bu söze başka bir şey ilave etmemişlerdir. 2827- Ebû Cuhayfe (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’i gördüm Ali’nin oğlu Hasan ona benzerdi.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Hac: 42) Tirmizî: Pek çok kişi bu hadisi İsmail b. ebî Hâlid’den buradakine benzer şekilde rivâyet etmişlerdir. Ebû Cuhayfe’nin adı, Vehb es Suvai’dir. Ø anam babam sana feda olsun sözü söylenir mi? 2828- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in Sa’d b. ebî Vakkâs’tan başka bir kimse için hem anne hem de babasını birlikte feda olsun derken hiç işitmedim sadece Sa’d için böyle derdi.” (Buhârî, Cihâd: 28; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17) 2829- Rasûlullah (s.a.v.), Sa’d b. ebî Vakkâs dışında hiçbir kimse için baba ve annesini feda olsun diyerek birlikte söylememiştir; Uhud savaşı günü O’na: “Anam babam sana feda olsun müşriklerin üzerine oklarını at” şöyle de derdi: “Ey yiğit delikanlı at.” (Buhârî, Cihâd: 28; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17) Bu konuda Zübeyr ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ali’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Pek çok kimse bu hadisi Yahya b. Saîd’den, Saîd b. Müseyyeb’den, Sa’d b. ebî Vakkâs’tan rivâyet ederek şöyle demişlerdir: “Rasûlullah (s.a.v.), Uhud günü benim için Anne ve babasını birlikte söyleyerek, Anam babam sana feda olsun oklarını at buyurmuştur.” 2830- Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Uhud günü benim için Anne ve babasını birlikte söyleyerek feda olsun derken bir araya getirmişti.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail-üs Sahabe: 17) Bu hadis hasen sahihtir. Ø ey evladım ve yavrucuğum sözü söylenir mi? 2831- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), Enes’e; ey evlatçığım” diye hitab ederdi. (Ebû Dâvûd, Edeb: 27) Bu konuda Muğîre ve Ömer b. ebî Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Bu hadis yine başka şekilde de Enes’den rivâyet edilmiştir. Ebû Osman yaşlı ve güvenilir bir kimsedir, kendisine Ca’d b. Osman da denilir. İbn Dinar’da denilir, Basralıdır. Kendisinden Yunus b. Ubeyd ve pek çok hadis imamı hadis rivâyet etmişlerdir. Ø yeni doğan çocuğun isminin konulmasına acele edilmeli mi? 2832- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), yeni doğan çocuğa yedinci günde isim verilmesini çocuktan eziyetin kaldırılmasını ve akıka kurbanı kesilmesini emretmişti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ø güzel olan isimler hangileridir? 2833- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a isimlerin en sevimli olanı: Abdullah ve Abdurrahman’dır.” (Müslim, Edeb: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. 2834- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’a isimlerin en sevimli olanı Abdullah ve Abdurrahman’dır.” (Müslim, Edeb: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 17) Bu hadis bu şekliyle garibtir. Ø hoş olmayan isimler de var mıdır? 2835- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Rafî’, Bereket ve Yesâr isminin konulmasını yasaklayacağım.” (Müslim, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ebû Ahmed bu hadisi aynı şekilde Sûfyân’dan, Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den ve Ömer’den böylece rivâyet etmiştir. Ondan başkaları ise Sûfyân’dan, Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den rivâyet etmişlerdir. Ebû Ahmet, güvenilen bir kişi olup hafızdır. Halk arasında meşhur olan bu hadisin Câbir tarafından rivâyetinde “Ömer’den” denmemiştir. 2836- Semure b. Cündüb (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Çocuğuna Rebah, Eflah, Yesâr ve Necîh ismi verme! Sonra bu isimli bir kimse için “o orada mı?” diye sorulur da “yok” denilir.” (Müslim, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2837- Ebû Hüreyre (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’den şöyle rivâyet etmiştir: “Kıyamet günü Allah katında isimlerin en kötüsü kendisine “melikül emlak, krallar kralı, padişahlar padişahı verilen kişidir.” Sûfyân diyor ki: “Şahan şah” padişahlar padişahı demektir. “Ahneu” en kötüsü demektir.” (Müslim, Edeb: 27; Müslim, Edeb: 17) Ø hoş olmayan isimler değiştirilmeli mi? 2838- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), “Asiye” (Allah’a isyan eden) kadın ismini “Cemile” (güzel) olarak değiştirdi. (Buhârî, Meğazî: 27; Müslim, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yahya b. Saîd el Kattan bu hadisi Ubeydullah’tan, Nafi’den, İbn Ömer’den müsned olarak rivâyet eden tek kişidir. Bazıları da bu hadisi Ubeydullah’tan Nafi’den “Ömer” diye müsned olarak rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Selam, Abdullah b. Mutı’, Âişe, Hakem b. Sa’d, Müslim, Üsâme b. Ahderî, Şüreyh b. Hâni’nin babasından, Hayseme b. Abdurrahman’dan ve babasından hadis rivâyet edilmiştir. 2839- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), çirkin isimleri değiştirirdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Ebû Bekir b. Nafi’ şöyle dedi: Ömer b. Ali bu hadisin senedinde bazen; Hişâm b. Urve vasıtasıyla babasından diyerek mürsel olarak rivâyet etmiş ve senedinde “Âişe”yi zikretmemiştir. Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in değişik isimleri de var mıdır? 2840- Cübeyr b. Mut’ım (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Benim isimlerim vardır: “Ben Muhammed’im=övülmüş birisiyim; Ben Ahmed’im=En övgün kimseyim: Ben Mahi’yim=İmha ediciyim, Allah benimle küfrü imha edecektir: Ben Haşîrim=İnsanlar benden sonra haşredileceklerdir; Ben Akîb=Sonuncuyum, benden sonra peygamber gelmeyecektir. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17) Bu konuda Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø Peygamber (s.a.v.)’in ismiyle künyesinin birlikte kullanılmaması 2841- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.); “bir kişinin kendi ismiyle künyesini bir araya getirerek; “Muhammed Ebû’l Kâsım” adının verilmesini yasakladı.” (Buhârî, İlim: 27; Müslim, Edeb: 17) Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamları herhangi bir kişinin Peygamber (s.a.v.)’in adı ile künyesinin bir arada kullanılmasını hoş karşılamamışlardır. Bazıları da bunu yapmıştır. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir gün çarşıda bir adamın “Ey Ebû’l Kâsım” diyerek bağırdığını işitti ve ona döndü o adam da seni kastetmedim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), “Benim künyemle künyelenmeyiniz” buyurdu. Bu çarşı hadisini Hasan b. Ali el Hallâl, Yezîd b. Harun vasıtasıyla Humeyd’den, Enes’den bu şekilde bize rivâyet etmiştir. Bu hadiste Ebû’l Kâsım künyesiyle künyelenmenin hoş olmadığına bir delil vardır. 2842- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benim ismimi koyarsanız bile künyemle künyelenmeyiniz.” (Buhârî, Humus: 27; Müslim, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. 2843- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Senden sonra çocuğum olursa ona senin ismini verip senin künyenle künyelendirebilir miyim? Rasûlullah (s.a.v.) “Evet” buyurdular. Ali dedi ki: Bu benim için özel bir izindi.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27) Bu hadis sahihtir. Ø şiirde tesir gücü var mıdır? 2844- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şiirden bir kısmı tesir gücü olan sözlerdendir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir. Bu hadisi sadece Ebû Saîd el Eşec, İbn ebî Ganiyye’den merfu olarak rivâyet etmiştir. Başkaları ise İbn ebî Ganiyye’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Bu hadis yine Abdullah b. Mes’ud vasıtasıyla başka bir şekilde rivâyet edilmiştir. Bu hadis Übey b. Ka’b, İbn Abbâs, Âişe, Büreyde ve Kesîr b. Abdullah’ın babasından ve dedesinden de hadis rivâyet edilmiştir. 2845- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şiirin bazı çeşidinde tesir gücü vardır.” (İbn Mâce, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø Rasûlullah (s.a.v.)’in şiir söylemekle alakalı görüşleri 2846- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), mescidde Hassân b. Sabit’e bir mimber koyar, Hassân’da bu mimber üzerinde ayakta durarak Peygamber (s.a.v.)’i destekleyici ve övücü şiirler söylerdi. Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyururdu: “Allah’ın peygamberini övdüğü ve müdafa ettiği sürece şair Hassân’ı Allah Ruhul Kudus’le (Cibril) tavsiye etsin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İsmail b. Musa ve Ali b. Hucr, Ebû’z Zinad vasıtasıyla babasından, Urve’den, Âişe’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Ebû Hüreyre ve Berâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis İbn ebî’z Zinad rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. 2847- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) kaza umresinde Mekke’ye girdi. Abdullah b. Revaha önünde yürüyor ve şöyle diyordu: “Ey kafir oğlu kafirler çekilin O’nun yolundan, Bugün ona gelen Kur’ân gereğince boyunlarınızı vurabiliriz. Öyle bir vuruş ki tüm başları yerinden yok eder. Ve en yakın dostu dostuna unutturur.” Bunun üzerine Ömer ona “Ey Revaha’nın oğlu Peygamber (s.a.v.)’in önünde ve Allah’ın hareminde şiir mi söylüyorsun?” Deyince: Rasûlullah (s.a.v.): “Ey Ömer bırak onu çünkü onun şiirleri; onlara ok’un tesirinden daha hızlıdır.” (Nesâî, Menasik: 27) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Abdurrezzak bu hadisi Ma’mer’den, Zührî’den, Enes’den buradaki gibi rivâyet etmiştir. Başka bir hadiste şöyle rivâyet edilmiştir: “Peygamber (s.a.v.), kaza umresinde Mekke’ye girdi, Ka’b b. Mâlik onun önünde idi.” Bazı hadisçiler yanında bu rivâyet daha sağlamdır. Çünkü Abdullah b. Revaha, Mute vak’asında şehîd düşmüştü. Kaza umresi ise bundan sonradır. 2848- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’ye denildi ki: Rasûlullah (s.a.v.), şiirden herhangi bir şey söyler miydi? Âişe dedi ki: İbn Revaha’nın şu şiirini söyledi: “Ve sana azık vererek yollamadığın kimseler haberler getirir.” (Müsned: 23920) Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2849- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Arapların söylediği en şairce söz Lebîd’in şu sözüdür: “Dikkat edin kulak verin sözüme, Allah’ın dışında her şey ve herkes yok olmaya mahkumdur.” (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Şiir: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Sevrî ve başkaları bu hadisi Abdulmelik b. Umeyr’den rivâyet etmişlerdir. 2850- Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Yüzden fazla Peygamber (s.a.v.)’in sohbetinde bulundum. Peygamber (s.a.v.)’in ashabı karşılıklı şiirler okurlar, cahiliye dönemine ait bazı şeyleri müzakere ederlerdi. Peygamberimiz (s.a.v.)’de susar ve bazan da onlarla birlikte gülümserdi.” (Müsned: 20096) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Züheyr de bu hadisi aynı şekilde Simâk’den rivâyet etmiştir. Ø kafa ve kalpler şiirle mi dolmalı? yoksa mideler irinle mi? 2851- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden birinizin midesini; içini kemiren bir irinle dolması; kafa ve kalbinin şiirle dolmasından daha hayırlıdır.” (Buhârî, Edeb: 27; Müslim, Şiir: 17) Bu konuda Sa’d, İbn Ömer ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. 2852- Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden birinizin içinin irinle dolması kafa ve kalbinin şiirle dolmasından daha hayırlıdır.” (Müslim, Şiir: 27; İbn Mâce, Edeb: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø dili, eğip bükerek edebiyat yapmak hoş değildir 2853- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İneğin diliyle otları dolayarak yutması gibi dilini eğip bükerek yapmacık hareketler yapan kimselere Allah buğzeder.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Bu konuda Sa’d’tan da hadis rivâyet edilmiştir. 2854- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v.), korkuluğu bulunmayan damlarda uyumayı yasaklamıştır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup bu hadisi sadece Muhammed b. Münkedir’in, Câbir’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdulcebbar b. Ömer hadiste zayıf sayılmıştır. 2855- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bize bıkkınlık gelmesinden endişe ederek muayyen günlerdeki yaptığı konuşmalardan dolayı bizim durumumuzu yoklar ona göre ayarlardı.” (Buhârî, İlim: 27; Müslim, Sıfat-ıl Kıyame: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd vasıtasıyla, Sûfyân’dan, Ameş’den, Şakîk b. Seleme’den ve Abdullah b. Mes’ûd’tan bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Ø amellerin en hayırlısı az da olsa devamlı olanıdır 2856- Ebû Salih (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe ve Ümmü Seleme (r.anhüma)’ya Rasûlullah (s.a.v.)’e hangi amel daha sevimliydi diye soruldu da şöyle cevap vermişlerdi: “Az da olsa devamlı olandır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Hişâm b. Urve’den, babasından, Âişe’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e amellerin en sevimlisi devamlı olanıdır.” Aynı şekilde Harun b. İshâk el Hemadânî Abde vasıtasıyla Hişâm b. Urve’den, babasından, Âişe’den bu hadisin manaca bir benzeri bize rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ø kapların ağzını örtüp kapıları kilitlemek gerekir 2857- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kapların üstünü örtün su kaplarının ağzını bağlayın, kapıları kapayın kandilleri söndürün belki de küçük yaramaz fare kandilin fitilini çeker de evi ve halkını yakabilir.” (Buhârî Bedilhalk: 27; Müslim, Eşribe: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Câbir’den değişik şekilde de rivâyet edilmiştir. Ø Binit hayvanına güzel muamele yapmak 2858- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Otların bol olduğu mevsimlerde yolculuk yaptığınızda develere yerden çıkan nasiplerini otlatmak suretiyle veriniz. Kıtlık ve kurak zamanlarda yolculuk ettiğinizde ise onları zayıf bırakmamaya dikkat ediniz. Geceleyin istirahat için mola verdiğinizde yoldan uzak durunuz. Çünkü yollar geceleyin böcek ve haşaratın barınak yeridir.” (Müslim, Imara: 27; Ebû Dâvûd, Cihâd: 17) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Câbir ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. *[1]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |