ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   E   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • EBU BEKİR SIDDIK (RA)


    Ebu Bekr Sıddık (r.a.) şöyle anlatır:
    Biz Mağarada iken başlarımızın üstünde (bizi aramağa gelen) müşriklerin ayaklarına baktım: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlardan biri eğilip de iki ayağı hizasından baksa bizi muhakkak ayak hizasının altında görecektir" dedim. Allah Resulü (a.s.): Ey Ebu Bekr! Üçüncüsü Allah olan iki kişiyi ne zannediyorsun? buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4389

    Ebu Saîd'in (r.a.) anlattığına göre:
    Resulüllah (a.s.) minbere oturdu ve: "Bir kul ki yüce Allah onu, dünyanın nimetlerinden vermek ile kendi nezdinde olanlar arasında muhayyer bıraktı. O da Allah nezdindekini seçti" buyurdu. Bu söz üzerine Ebu Bekr ağladı da ağladı: Atalarımız ve analarımız sana feda olsun! dedi. Ravi der ki: İşte Allah Resulü, o muhayyer kılınan kul imiş, Ebu Bekr onu hepimizden iyi biliyordu. Allah Resulü şöyle buyurdu: "Muhakkak ki bana karşı, malı ve arkadaşlığı hususunda insanların en cömerti Ebu Bekr'dir. Bir dost edinecek olsaydım, mutlaka Ebu Bekr'i dost edinirdim. Lâkin din kardeşliği (şahsi dostluktan efdaldir). Mescitte Ebu Bekr'in kapısından başka hiçbir kapı bırakılmasın."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4390



    Amr b. As'ın (r.a.) anlattığına göre:
    Allah Resulü (a.s.) onu Zatu Selasil ordusuna kumandan olarak göndermiş. (Amr diyor ki:) Bu seferden döndüğümüzde Allah Resulü'ne geldim ve: İnsanlar içinde sana en sevgili olan kimdir? diye sordum. Allah Resulü: Aişe'dir buyurdu. Ben: Erkeklerden kimdir? dedim. Allah Resulü: Aişe'nin babası, buyurdu. Sonra kimdir dedim? Allah Resulü: Ömer buyurdu. Sonra bir takım kimselerin adlarını saydı.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4396



    Cubeyr b. Mut'im'den (r.a.) bildirildiğine göre:
    Bir kadın Allah Resulü'nden (a.s.) bir şey istemişti. Allah Resulü de kadına, tekrar gelmesini emretmişti. Bunun üzerine kadın: Ey Allah'ın Resulü! Ya gelir de seni bulamazsam? dedi. Babam Cubeyr Kadın, bu sözü ile sanki ölümü kastediyordu, dedi. Allah Resulü: Şayet beni bulamazsan Ebu Bekr'e gidersin, buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4398



    Hz. Aişe (r.ah.)
    Resulü'nün (a.s.) hastalığında kendisine şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Baban Ebu Bekr ile kardeşini bana çağır da bir yazı yazacağım. Çünkü ben bir isteklinin temenni etmesinden ve birinin, "ben daha layığım" demesinden endişe ediyorum. Halbuki Allah ve Müminler bunu kabul etmez. Yalnız Ebu Bekr böyle yapmaz."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4399



    Ebu Hureyre (r.a.)
    Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Vaktiyle bir adam, üzerine yük yüklediği öküzünü götürürken, öküz ona dönerek: Ben bu iş için yaratılmadım. Lâkin ben ancak çift sürmek için yaratıldım, dedi" buyurdu. Bunun üzerine insanlar, öküz konuşur mu? diye şaşkınlık ve dehşetle: Sübhanallah! dediler. Allah Resulü: "Ben buna inanıyorum, Ebu Bekr ile Ömer de" buyurdu. Ebu Hureyre'nin dediğine göre Allah Resulü şöyle buyurdu: "Bir çoban, koyunlarının içinde bulunurken sürüye bir kurt saldırdı ve koyunlardan birini alıp götürdü. Çoban da onu takip etti ve nihayet koyunu kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana dönüp: Bu koyunlara yırtıcı günde, benden başka çobanları olmadığı günde kim bakacak? dedi." Cemaat: Sübhanallah! dediler. Bunun üzerine Allah Resulü: "Ben buna iman ediyorum, benimle birlikte Ebu Bekr ve Ömer'de "buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4401



    Ali'nin (r.a.) rivayetinde İbn Abbas şöyle anlatır:
    Ömer b. Hattab (vefat ettiğinde) yatağının üzerine konuldu. İnsanlar etrafına toplanıp dua, sena ve salat ediyorlardı. Ben de onların içinde bulunuyordum. Beni arkamdan omuzumu tutan bir adamdan başka hiç bir şey heyecanlandırmadı. Dönüp baktığımda onun Ali olduğunu gördüm. Ali, Ömer'e rahmet okudu ve şöyle dedi: Ameli ile Allah'a kavuşmayı sevebileceğim hiç bir kimse bırakmadın. Allah'a yemin ederim ki Allah'ın muhakkak seni iki dostunla (Resulüllah ve Ebu Bekr) beraber bulunduracağını zannetmekteyim. Bu zannım şundandır: Ben Allah Resulü'nü (a.s.): "Ben Ebu Bekr ve Ömer'le geldim, ben Ebu Bekr ve Ömer'le girdim, ben Ebu Bekr ve Ömer'le çıktım" buyururken işitirdim. Ve Allah'ın seni onlarla beraber bulunduracağını umuyor ve zannediyordum.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4402



    Ebu Hureyre (r.a.)
    Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyururken işittiğini bildirmiştir: "Bir defa ben uyurken kendimi bir kuyu başında gördüm. Kuyunun üzerinde bir kova bulunuyordu. Ben hemen o kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çıkardım. Sonra kovayı Ebu Kuhafe'nin oğlu aldı, o da bir yahut iki kova su çekti. Allah ona mağfiret eylesin! onun su çekişinde bedence bir zayıflık vardı. Sonra o kova, daha büyük bir kova hâline dönüştü. Onu Hattab'ın oğlu aldı. Ben insanlardan Ömer b. Hattab gibi su çeken bir yiğit görmedim. Nihayet insanlar develerini ağıllarına kapadılar."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4405



    Abdullah b. Ömer'den (r.ahm.) rivayet edildiğine göre:
    Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bana rüyada şöyle gösterildi: Sanki kendim bir kuyu başında bulunuyor ve deve kovası ile su çekiyordum. Derken Ebu Bekr geldi, o da bir yahut iki kova su çekti. Allah Tebareke ve Teala ona mağfiret buyursun! O nisbeten zayıf bir şekilde su çekti. Sonra Ömer geldi ve su çekmeye başladı. Kova da daha büyük bir kova hâline dönüştü. Artık ben insanlardan onun yaptığını yapabilecek bir yiğit görmedim. Nihayet bütün insanlar suya kandılar ve develeri ağıllarına kapadılar."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4407



    Ebu Musa Eşarî'nin (r.a.) anlattığına göre:
    Allah Resulü (a.s.) Medine'nin bahçelerinden birinde bulunduğu esnada bir yere dayanmış, yanındaki bir değneği su ile çamur arasına dikmeğe uğraşırken aniden bir adam kapının açılmasını istedi. Resulüllah: Kapıyı aç ve onu Cennetle müjdele buyurdu. Gelen Ebu Bekr idi. Ona kapıyı açtım ve kendisini Cennetle müjdeledim. Sonra başka bir kimse daha kapının açılmasını istedi. Allah Resulü yine: Kapıyı aç ve geleni Cennetle müjdele buyurdu. Ben kapıya gittim, gelen Ömer idi. Ömer'e kapıyı açtım ve kendisini Cennetle müjdeledim. Sonra bir başkası daha kapının açılmasını istedi. Bu sefer Peygamber oturdu ve: Kapıyı aç ve onu, meydana gelecek musibet şartıyla Cennetle müjdele buyurdu. Ben kapıyı açmaya gittim. Bu gelen de Osman b. Affan idi. Kapıyı açtım da kendisini Cennetle müjdeledim ve Peygamber'in söylediği sözü söyledim. Bunun üzerine Osman: Allahım! sabır ihsan et dedi. Yahut da: Yardım istenecek ancak Allah'tır (Yusuf, 18) dedi.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4416[1]



    Ebu Katâde (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
    Huneyn yılında Hz. Peygamber'le beraber sefere çıktık. Düşmanla karşılaşınca ordumuzda bir dağılma oldu. Bu sırada bir müşriğin, müslümanlardan birini altettiğini gördüm. Hemen arkasından dolanarak onun yanına geldim ve onun boynunu vurdum. Hemen dönüp beni öyle bir kucakladı ki ölümün kokusunu orada hissettim. Sonra can vererek beni bıraktı. Bundan sonra Ömer b. Hattab'la karşılaştım. "Bu askerlere ne oldu?" diye sordu. Ben: Allah'ın işi, dedim. Sonra askerler toparlanarak döndüler. Hz. Peygamber oturduktan sonra: "Bir düşmanı öldürdüğüne dair şahidi olan kişi, öldürdüğü kimsenin elbise, silah ve diğer eşyalarına hak kazanır" buyurdu. Ben hemen kalktım ve: Benim için kim şahit olur? diyerek oturdum. Sonra Hz. Peygamber bunu tekrarladı. Ben yine kalkıp: Benim için kim şahitlik eder? diyerek oturdum. Sonra Peygamber o sözünü üçüncü defa söyledi. Ben yine ayağa kalkınca Resulüllah: "Neyin var? Ebu Katâde! "buyurdu. Ben de olanları anlattım. Bunun üzerine oradakilerden biri: "Ebu Katâde doğru söylüyor, Ey Allah'ın Resulü! Onun öldürdüğü adamın üzerindekileri ben aldım. Onun hakkının karşılığında başka şey vererek onu ikna et" dedi. Orada bulunan Ebu Bekr Sıddık müdahale ederek: "Yemin ederim ki böyle olmaz! Peygamber, Allah ve Resulü yolunda savaşan bir Allah arslanının hakkını iptal etmez, ve onun hakkını sana vermez" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Ebu Bekr doğru söyledi. Yanındaki şeyleri Ebu Katâde'ye ver" buyurdu. Ebu Katâde der ki: Bunun üzerine o eşyaları bana verdi. Ben de zırhı satarak karşılığında Beni Seleme'de küçük bir bahçe satın aldım. Bu bahçe müslüman olduktan sonra sahip olduğum ilk maldır.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3295[2]



    3655- Abdullah (r.a.)’tan rivâyet edilmiştir: Dedi ki:
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Her dosta dostluğundan uzak olduğumu bildiririm.
    Eğer bir dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhafe’nin oğlunu dost edinirdim. Sizin Peygamberiniz; Allah’ın dostudur.”
    (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)



    3656- Ömer b. Hattâb (r.a.)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
    “Ebû Bekir, efendimiz ve bizim en hayırlımızdır. Rasûlullah (s.a.v.)’e de en sevgili olanımızdır.”
    (Buhârî, Menakıb: 17)



    3657- Abdullah b. Şakîk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Âişe (r.anha)’ya; Peygamber (s.a.v)’in ashabından hangisi Peygamber (s.a.v)’e daha sevgili idi?” diye sordum. Âişe: “Ebû Bekir” dedi. “Sonra kim?” dedim. Âişe: “Ömer” dedi. “Sonra kim” dedim. Âişe: “Ebû Ubeyde b. Cerrâh” dedi. “Sonra kim” dedim, Âişe sustu.
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)


    3658- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
    “Cennet’te yüksek derecelerde olanlar kendilerinden aşağıda olanları, sizin göğün ufkunda doğan bir yıldızı görmeniz gibi görecekler.
    Ebû Bekir ve Ömer onlardandır. Bu büyük nimete ermişlerdir.”
    (Ebû Dâvûd, Huruf: 27; İbn Mâce, Mukladdime: 17)[3]



    3659- Ebû’l Mualla (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) bir gün hutbe irad etmiş ve adamın birini Rabbi dünyada dilediği kadar yaşamak dünyada dilediği kadar yiyip içmekle Rabbine kavuşmak arasında serbest bıraktı da o kimse Rabbine kavuşmayı seçti, buyurmuştu. Bunun üzerine Ebû Bekir ağladı. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabı: “Allah’a kavuşma ile dünya hayatı arasında serbest bırakılan kişi konusunda şu ihtiyar adam (Ebû Bekir)’in ağlamasına şaşmaz mısınız?” Dediler. Oysa Peygamber (s.a.v)’in söylediği gerçek sözün manasını bilen tek Ebû Bekir idi. Ebû Bekir dedi ki: “Mallarımızı ve babalarımızı sana feda ederiz.” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu: “İnsanlardan arkadaşlığında ve malında bize Ebû Bekir’den daha cömert davranan kimse yoktur. Bir dost edinmiş olsaydım Ebû Bekir’i dost edinirdim. Fakat iman kardeşliğimiz sevgi ve samimiyetimiz vardır diye iki veya üç kere söyledi. Dikkat edin sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.”
    (Müsned: 15357)



    3660- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), minber üzerinde oturdu ve: Allah bir kulunu dünya nimetlerinden ona dilediğini vermekle kendi katındaki nimetler arasında serbest bıraktı da o kul Allah katındaki nimetleri seçti buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Anne ve babalarımızı sana feda ederiz.” Biz şaştık kaldık, Peygamber (s.a.v) bir kuldan bahsediyor O’da anamız babamız feda olsun diyor, dediler. Ne var ki serbest bırakılan kimse Rasûlullah (s.a.v.)’in kendisi idi. Bu konuyu en iyi bilen de Ebû Bekir idi. İnsanlardan arkadaşlığında ve malında bana en cömert davranan Ebû Bekir’dir. Dost edinmiş olsaydım Ebû Bekr’i dost edinirdim. Fakat İslam kardeşliğimiz vardır mescide Ebû Bekr’in penceresinden (küçük kapı) başka hiçbir kapı kalmasın.
    (Buhârî, Salat: 27; Müslim, Fedail: 17)



    3661- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Her kimin bize bir iyiliği dokunmuşsa mutlaka ona karşılığını vermişizdir. Ebû Bekir hariç çünkü onun bizim yanımızda öyle bir iyiliği vardır ki Allah onu kıyamet günü mükafatlandıracaktır. Ebû Bekir’in malının bizi faydalandırdığı kadar hiç kimsenin malı bizi faydalandırmamıştır. Bir dost edinmiş olsaydım mutlaka Ebû Bekir’i dost edinirdim. Dikkat edin! Sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)[4]




    3662- Huzeyfe (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Benden sonra Ebû Bekir ve Ömer’e uyunuz.”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)



    3663- Huzeyfe (r.a.)’den rivâyet edilmiştir, şöyle dedi:
    Peygamber (s.a.v)’in yanında oturmakta idik şöyle buyurdu: “Aranızda ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Benden sonrakilere uyunuz dedi ve Ebû Bekir ve Ömer’e işaret etti.”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 17)



    3664- Enes (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer için şöyle buyurdu:
    Bu iki kimse peygamber ve elçilerden başka öncekilerden ve sonrakilerden Cennetliklerin gençlerinin efendisidirler.
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3665- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikteydik.
    Ansızın Ebû Bekir ve Ömer çıkageldi.
    Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Bu ikisi Peygamberler ve elçilerden başka öncekilerden ve sonrakilerden Cennetliklerin efendileridir. Ey Ali kendilerine haber verme.”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)



    3666- Ali (r.a.)’den rivâyete göre,
    Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
    “Ebû Bekir ve Ömer, Peygamberler ve elçilerden başka öncekilerden ve sonrakilerden Cennetliklerin efendileridir. Ey Ali kendilerine haber verme!”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)



    3667- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir şöyle demişti:
    “Müslüman olanların ilki ben değil miyim? Falan kimsenin (Peygamberlerin) arkadaşı değil miyim?”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3668- Enes (r.a.)’den rivâyete göre,
    Peygamber (s.a.v); “Muhâcir ve Ensâr’dan oluşan ashabı hep birlikte otururlarken aralarında Ebû Bekir ve Ömer de varken yanlarına çıkardı. Ebû Bekir ve Ömer’den başkası gözünü kaldırıp Peygamber (s.a.v)’e bakmazdı.
    Sadece o ikisi bakardı. O’da onlara bakardı onlar tebessüm ederler, O’da onlara gülümserdi.”
    (Müsned: 12058)



    3669- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiştir.
    Rasûlullah (s.a.v.) günlerden bir gün evinden çıkıp Ebû Bekir ve Ömer biri sağında biri solunda olmak üzere mescide girdi. Rasûlullah (s.a.v.) onların elinden tutmuştu ve şöyle demişti: “Kıyamet günü üçümüz birlikte böylece kalkacağız.”
    (İbn Mâce, Mukaddime: 27)



    3670- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre,
    Peygamber (s.a.v), Ebû Bekir’e şöyle dedi: “Havuz başında arkadaşım ve mağarada arkadaşım sensin.”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3671- Abdullah b. Hantab (r.a.)’tan rivâyete göre:
    “Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer’e baktı ve bu ikisi değer bakımından gözüm ve kulağım gibidirler.”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3672- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
    Peygamber (s.a.v) son hastalandığında: “
    Ebû Bekir’e söyleyiniz cemaate namaz kıldırsın” buyurmuştu. Âişe: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ebû Bekir senin yerine imamlığa geçerse ağlamaktan dolayı cemaate sesini işittiremez, Ömer’e emret cemaate namazı O kıldırsın” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), yine: “Ebû Bekir’e söyleyiniz cemaate namazı O kıldırsın” buyurdu. Âişe dedi ki: “Ey Hafsa! Rasûlullah (s.a.v.)’e söyle Ebû Bekir senin yerine imamlığa geçerse ağlamaktan dolayı sesini cemaate işittiremez, Ömer’e emret cemaate namazı kıldırsın.” Hafsa dediğimi yaptı. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şüphesiz siz Yusuf’un zamanındaki kadınlar gibisiniz. Ebû Bekir’e emredin insanlara namazı O kıldırsın.” Bunun üzerine Hafsa, Âişe’ye: “Senden bir hayır görmeyecek miyim?” demişti.
    (Buhârî, Ezan: 27; Müslim, Salat: 17)



    3673- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
    “Aralarında Ebû Bekir’in bulunduğu bir cemaate ondan başkasının imam olması layık değildir.”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3674- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
    “Kim Allah yolunda bir maldan çift çift verirse Cennete Ey Allah’ın kulu bu yaptığın büyük bir hayırdır, diye çağrılır. Namaz ehlinden olanlar namaz kapısından çağrılarak cihâd yapanlar cihâd kapısından çağrılacak. Sadaka verenler sadaka kapısından çağrılacak orucu çok tutanlar Reyyan kapısından çağrılacak.” Ebû Bekir dedi ki: “Anam babam yolunda feda olsun, kişinin tüm bu kapılardan ayrı ayrı çağrılmasına zaruret yoktur sanırım, zaten Cennete girecekler. Fakat bir kişi tüm bu kapılardan çağrılabilir mi?” Rasûlullah (s.a.v.): “Evet, Senin de tüm kapılardan girmeni dilerim” buyurdu.
    (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Zekat: 17)



    3675- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Rasûlullah (s.a.v.), malî yönden yardım etmemizi emretmişti. Bu emir varlıklı olduğum bir zamana denk gelmişti. Ben de Ebû Bekir’i bir gün geçebilirsem işte bugün geçerim dedim, malımın yarısını getirip Rasûlullah (s.a.v.)’e teslim ettim. Rasûlullah (s.a.v.): “Çoluk çocuğuna ne bıraktın?” dedi. Ben de: “Getirdiğim kadarını” dedim. Sonra Ebû Bekir elindekinin hepsini getirdi. Rasûlullah (s.a.v.): “Ailene ne bıraktın?” buyurdu. Ebû Bekir de: “Allah ve Rasûlünü bıraktım” diye cevap verdi. Bunun üzerine ben: “Hiçbir iyilikle Ebû Bekir’i geçemem” dedim.
    (Ebû Dâvûd, Zekat: 27; Dârimî, Zekat: 27; Dârimî, Zekat: 17)[5]



    3676- Cübeyr b. Mut’ım (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle haber vermiştir:
    Bir kadın Peygamber (s.a.v)’e gelerek bir konu hakkında kendisiyle konuştu ve Rasûlullah (s.a.v.), ona bir sonraki gelişinde bir şeyler verilmesini emretti. Kadın dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! O gelişimde sizi bulamaz isem ne emredersiniz? Rasûlullah (s.a.v.): “Beni bulamaz isen, “Ebû Bekir’e gel” buyurdu.
    (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Fedail: 17)



    3677- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Adamın biri bir öküzün sırtına bindiği bir sırada o öküz: “Ben bunun için yaratılmadım, Ben ancak çift sürmek için yaratıldım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben Ebû Bekir ve Ömer bu işin böyle olduğuna iman ettik.” Ebû Seleme şöyle dedi: “O gün Ebû Bekir de Ömer de cemaatin arasında yoktular, Allah en iyisini bilir.”
    (Buhârî, Müzarea: 27; Müslim, Fezail: 17)



    3678- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre,
    Peygamber (s.a.v): “Ebû Bekir’in kapısından başka mescide açılan tüm kapıların kapatılmasını emretti.”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3679- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
    Ebû Bekir, Peygamber (s.a.v)’in yanına girmişti,
    Rasûlullah (s.a.v.): “Sen, Allah’ın Cehennem’den kurtardığı kimsesin” buyurdular. O günden sonra Ebû Bekir’e Atîk ismi verildi.
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)



    3680- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre,
    Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Hiçbir Peygamber yoktur ki: O’nun gökten iki veziri (yardımcısı) ve dünyadan da iki veziri bulunmasın. Benim gök halkından iki vezirim; Cebrail ve Mikail’dir. Dünya halkından iki vezirim de; Ebû Bekir ile Ömer’dir.”
    (Tirmizî rivâyet etmiştir.)[6]




    1783 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallâhu anhüma) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a, Hz. Ebü Bekir (radıyallâhu anh) gelerek: "Bana namazda okuyacağım bir dua öğret" dedi. Resülullah (aleyhissalatu vesselam) ona şu duayı okumasını söyledi:
    اَللّٰهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
  • Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve lâ yağfiruz-zünübe illâ ente fà'ğfir li mağfireten min indike ve erhamni inneke ente'l-ğàfüru'r-rahim
    Allahım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiret et bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin
    Kütüb-üs Sitte 7300 Hadis Dua - Duannın Fazileti ve Vakti - Namaz Duaları Ruk ve Secdeleerde Okunacak Dualar Buhâri, Sıfâtu's-Salât 149, Daavât 17, Tevhid 9; Müslim, Zikr 48, (2705); Tirmizi, Daavât 98, (3521); Nesâi, Sehiv 58, (3, 53)




  •    Kaynak:
    [1]: el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki ..:SAHABELERİN FAZİLETLERİ
    [2]: el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki..:CİHAT VE MİLLETLERARASI İLİŞKİLER (SİYER)
    [3]: Sunen-i İmam Tirmizi Tercüme Abdullah Parlıyan..:menâkıb bölümleri..: bölüm: 14 Ebû bekir es sıddık (r.a.)’in hayat hikâyeleri
    [4]: Sunen-i İmam Tirmizi Tercüme Abdullah Parlıyan..:menâkıb bölümleri..:bölüm: 15 Peygamber (s.a.v)’in sözlerinden Ebû bekir ne anlamıştı?
    [5]: Sunen-i İmam Tirmizi Tercüme Abdullah Parlıyan..:menâkıb bölümleri..:bölüm: 16 Ebû bekir ve ömer’in hayat hikâyeleri
    [6]: Sunen-i İmam Tirmizi Tercüme Abdullah Parlıyan..:menâkıb bölümleri..:bölüm: 17 sığırlar niçin yaratılmıştır? üzerine binilir mİ?








  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...