ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !
En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ D ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 DÜNYA MALI SİZİ HELAK ETMESİNDEN KORKARIM Enes b. Malik (r.a.) Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ölüyü üç şey takip eder. İkisi geri döner, biri orada onunla beraber kalır: Ölüyü ailesi, malı ve ameli takip eder. Neticede ailesi ve malı geriye döner. Sadece ameli kalır." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5260 Amr b. Avf (r.a.) şunları anlatmıştır: Allah Resulü (a.s.) Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı, cizye mallarını getirmek üzere Bahreyn'e gönderdi. Harp etmeksizin Allah Resülü, Bahreyn halkı ile bir sulh yapmıştı. Allah Resulü bunlara Ala b. Hadrami'yi emîr tayin etmişti. Ebu Ubeyde cizye mallarını alarak Bahreyn'den Medine'ye geldiğinde Ensar Ebu Ubeyde'nin gelişini işittiler. Allah Resulü ile birlikte sabah namazına geldiler. Allah Resulü sabah namazını kılıp ayrılınca sahabeler hemen onun önüne koşuştular. Allah Resulü onları bu halde görünce gülümsedi. Sonra: Öyle sanıyorum ki sizler, Ebu Ubeyde'nin Bahreyn'den bir şeyler getirdiğini duydunuz, buyurdu. Sahabeler: Evet ya Resulüllah! dediler. Bunun üzerine Allah Resulü: "O halde sevinin ve sizi sevindirecek şeyi umunuz!... Allah'a yemin ediyorum ki, bundan sonra sizin adınıza fakirlikten korkmuyorum. Fakat sizin için dünyanın sizden öncekilere serildiği gibi size de serilmesinden ve onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışmanızdan, dünyanın onları helak ettiği gibi sizi de helak etmesinden korkuyorum," buyurdular. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5261 Ebu Hureyre (r.a.) Allah Resulü'nün (a.s.): "Sizden biriniz mal ve halk (evlat) hususlarında kendisinden üstün olan kimselere baktığında bir de kendisinin üstün olduğu daha aşağı kimselere baksın" buyurduğunu bildirmiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5263 Ebu Hureyre (r.a.) Hz. Peygamber'i (a.s.) şöyle buyururken işitmiştir: "İsrail oğullarında biri alaca, biri kel ve biri de kör olmak üzere üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etmek istedi de onlara bir melek gönderdi. Melek alacalıya geldi ve: Sence en makbul şey nedir? dedi. Abraş: Güzel bir renk, güzel bir ten ve insanların tiksindikleri hastalığın benden gitmesi dedi. Melek onun vücudunu sıvazladı ve hemen ondan bu iğrençliği gitti ve ona güzel bir sima, güzel bir ten verildi. Bundan sonra melek ona: Hangi malı çok seversin? diye sordu. Deve dedi. (Yahut da: İnek dedi. Hadisin ravisi İshak tereddüt etmiştir. Ancak alacalı ile kelden birisinin deve, öbürüsünün inek istediğini söylemiştir). Deve isteyene on aylık gebe bir deve verildi de bunun üzerine melek: Allah sana bu devede bereket ihsan eylesin! diye dua etti. Sonra melek kel adamın yanına vardı. Ona da: Sen en çok neyi seversin? diye sordu. O da: Güzel bir saç ve insanların tiksindiği hâlin benden gitmesi dedi. Müteâkiben melek onun başını sıvazladı da ondan kellik gitti ve ona güzel bir saç verildi. Melek ona da: En çok hangi malı seversin? diye sordu. O da: İnek dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Ve melek ona: Allah bu ineği sana bereketli eylesin! diye dua etti. Melek sonra körün yanına geldi ve ona da: Sence en makbul şey nedir? diye sordu. O da: Allah'ın gözümü bana iade etmesi ve benim de onunla insanları görmemdir dedi. Melek onun gözünü sıvadı da Allah ona gözünü verdi. Melek köre: Hangi malı çok seversin? diye sordu. O da: Koyun dedi ve kendisine kuzulu bir koyun verildi. Bir müddet sonra deve ve sığır sahiblerinin devesi ve sığırı yavruladı. Koyun sahibinin de koyunu kuzuladı. Bu suretle birinin bir vadi dolusu devesi; ötekinin bir vadi dolusu sığırı, diğerinin de bir vadi dolusu koyunu oldu. Sonra günün birinde o melek ilk şeklinde alacalı kişiye geldi ve ona: Ben fakir bir kişiyim. Yolculuğumda bütün imkanlarım kesildi. Bugün önce Allah, sonra da senden başka beni (evime) ulaştıracak yoktur. Şimdi, sana güzel bir renk, güzel bir cilt ve bir çok mal veren aşkına senden bir deve isterim ki bu yolculuğumda onun üzerinde muradıma erişebileyim! dedi. Alacalı: Haklar çoktur, dedi. Melek ona: Ben seni tanır gibiyim. Sen halkın iğrendiği alacalı adam değil misin? Hani fakirdin de bu malı sana Allah vermişti, dedi. O da: Ben bu mala ancak atadan ataya intikal ederek varis olmuşumdur dedi. Melek de ona: Eğer yalancı isen Allah seni eski hâline çevirsin! dedi. Sonra melek ilk suretinde kel adama geldi ve alacalıya dediği gibi ona da söyledi. Alacalının reddettiği gibi bu kel de reddetti. Melek ona: Eğer yalancı isen Allah seni eski hâline çevirsin! dedi. Bu defa melek yine ilk sureti üzere âmaya gelerek: -Ben fakir ve yolda kalmış, zavallı bir kimseyim. Yolculuğumda bütün çarelerim tükendi. Bu gün önce Allah, sonra da senden başka beni (evime) ulaştıracak yoktur. Gözlerini iade eden aşkına, senden, yolculuğumda gayeme ulaşabileceğim bir koyun istiyorum dedi. Kör: Gerçekten ben kör idim. Allah bana gözlerimi iade buyurdu. Dilediğini al, dilediğini de bana bırak. Allah'a yemin ederim ki: Bu gün Allah için alacağın bir şeyde sana güçlük vermek istemem dedi. Bu cevap üzerine melek ona: Malını muhafaza et. Siz imtihan edildiniz. Senden razı olundu. Fakat iki arkadaşın hışıma uğradılar, dedi." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5265 Sa'd b. Ebu Vakkas (r.a.) şöyle anlatır: Vallahi ben, Araplardan Allah yolunda ilk ok atan kimseyim. Allah Resulü (a.s.) ile birlikte, huble ile şu semur ağacının yaprağından başka yiyeceğimiz olmadığı halde gaza ederdik. Hatta, her birimiz koyun gibi defi hacet ederdi. Sonra Beni Esed din konusunda beni tazir eder oldu. Şu halde ben hüsrana uğradım ve amelim boşa gitti demektir. İbn Nümeyr, "şu halde" sözünü söylememiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5267 Hz. Aişe (r.ah.) Muhammed'in (a.s.) ev halkı, kendisi Medine'ye geldikten vefat edinceye kadar, arka arkaya üç gün buğday ekmeğinden doya doya yemediler, demiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5274 Hz. Aişe (r.ah.) Gerçekten Muhammed'in ev halkı olan bizler bir ay ateş yakmadan dururduk. Yiyeceğimiz hurma ile su idi. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5280 Hz. Aişe (r.ah.) Allah Resulü (a.s.) benim rafımda bir ciğer sahibinin yiyeceği bir şey yok iken vefat etmiştir. Rafımda sadece yarım ölçü arpa vardı. Uzun zaman ondan yedim. Nihayet bir defasında o arpayı ölçtüm de tükeniverdi, demiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5281 Hz. Aişe (r.ah.) Allah Resulü (a.s.), iki siyah denilen hurma ile suya doydukları zaman vefat etti, dedi. (İnsanlar, iki siyah ile doydukları zaman vefat etti. Bunlar; su ve hurma, dedi.) Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5284 Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatır: Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki (İbn Abbad: Ebu Hureyre'nin nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki demiştir) Allah Resulü (a.s.) dünyadan ayrılıncaya kadar aile halkını üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle doyurmamıştır. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5286 Abdullah b. Ömer (r.ahm.) şöyle anlatır: Allah Resulü (a.s.) Hicr ashabı hakkında: "Şu azap gören kavmin yanına ağlayarak gidiniz. Eğer ağlayamıyorsanız, onlara isabet edenin benzerinin sizlere de isabet etmemesi için, sakın onların yurtlarına gitmeyiniz" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5292 Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Dul kadın ve yoksul için çalışan, Allah yolundaki mücahid gibidir. (Ravi: Şöyle dediğini de zannediyorum dedi) Yahut gevşemeksizin namaz kılan ve bırakmadan oruç tutan kimse gibidir." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5295 Cündüb Alaki (r.a.) şöyle anlatır: Allah Resulü (a.s.): "Her kim duyulsun diye bir iş yaparsa, Allah o kimseyi duyurur. Her kim gösteriş olsun diye bir iş yaparsa, Allah da onun içyüzünü ortaya koyar" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5302 Ebu Hureyre (r.a.) Allah Resulü'nü (a.s.) şöyle buyururken işitmiştir: "Kul (bazen) bir söz söyler ki onun sebebiyle Cehenneme; doğu ile batı arasından daha uzağa iner!" Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5303 Üsame b. Zeyd (r.a.) Allah Resulü şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: "Kıyamet gününde bir kişi getirilip Cehenneme atılır da bağırsakları karnından dışarıya çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını döndürdüğü gibi döndürecek. Derken Cehennem halkı toplanırlar da: Ey filan! Ne bu hâl? Sen iyiliği emreden, kötülükten de nehyeden biri değil miydin? derler. O da: Evet, öyle idim. Fakat ben iyiliği emrederdim; kendim yapmazdım. Yine ben kötülükten nehyederdim de kendim işlerdim, der." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5305V Ebu Hureyre (r.a.) Allah Resulü'nün (a.s.): "Ümmetimin hepsi affolunmuştur, yalnız açıktan açığa günah işleyenler müstesna. Açık günahlardan biri de: Kul geceleyin bir günah işler. Sonra Rabbi o günahı örtbas ettiği halde sabaha erer. Fakat kul: Ey filan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım diye söyler. Halbuki kendisi, Rabbi onun günahını örtbas ederek gecelemişti. Rabbi onun günahını örttüğü halde geceler de sabahlayınca Allah'ın örttüğünü açar" buyurduğunu işittiğini söylemiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5306 Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre: Bir kere Peygamber'in yanında iki kişi aksırdı. Peygamber (a.s.) bunlardan birisine hayır dua etti, öbürüne de etmedi. Peygamber'in hayır dua etmediği kimse Peygamber'e: Filan kimse aksırdı da ona hayır dua ettin. Ben aksırdım, fakat bana hayır dua etmedin! dedi. Peygamber: Muhakkak ki bu Allah'a hamd etti. Sen ise Allah'a hamd etmedin, buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5307 Ebu Hureyre (r.a.) Allah Resulü (a.s.): "Esnemek şeytandandır. Binaenaleyh herhangi biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar kendini tutsun" buyurdu, demiştir. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5310 Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre: Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğullarından bir ümmet kaybolmuştur. Ne yaptığı bilinmiyor. Ben zannetmem ki o ümmet fareden başka bir şey olsun. Görmez misiniz? O, kendisi için deve sütü konulduğunda içmez de koyun sütü konulduğu zaman onu içer" Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5315 Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre: Hz. Peygamber (a.s.): "Mümin aynı şeye iki defa aldanmaz" buyurmuştur. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5317 Ebu Bekre'nin (r.a.) anlattığına göre: Hz. Peygamber'in huzurunda bir kimse başka birini övdü. Bunun üzerine Peygamber (a.s.) birkaç defa: "Yazık sana! Arkadaşının boynunu kestin. Arkadaşının boynunu kestin!" buyurdu. Sonra da: "Herhangi biriniz arkadaşını mutlaka övmek durumunda kalırsa: Filanı zannediyorum; Allah ona kâfidir; ben Allah'a karşı kimseyi temize çıkaramam (şayet onu biliyorsa), onu şöyle şöyle zannederim desin" buyurmuştur. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5319 Ebu Musa'nın (r.a.) anlattığına göre: Hz. Peygamber (a.s.) birisinin bir adamı övdüğünü ve onu övmede aşırı gittiğini duydu da bunun üzerine: "Andolsun ki siz o adamı helak ettiniz. Yahut bu adamın belini kırdınız!" buyurdu. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5321 Hz. Aişe'nin (r.ah.) rivayetinde Urve şöyle dedi: Ebu Hureyre hadis rivayet ediyor ve: Ey Hücrenin sahibesi! Dinle! Ey Hücrenin sahibesi, dinle! diyordu. Aişe de bu sırada namaz kılıyordu. Namazı bitirince Urve'ye Şu adamı ve biraz evvelki söylediklerini işitmez misin? Peygamber (a.s.) bir söz söylerdi. Eğer biri onları saymak isteseydi, muhakkak sayabilirdi, dedi. Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 5325 *[1] ________________ oOo _________________ Kaynak:
DÜNYANIN ZEMMİ VE KÖTÜLENMESİEbu Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki: "Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!" Bir adam (araya girerek söze karıştı ve): "Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?" dedi. Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) bu soru üzerine süküt etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resülullah'ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!.." diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hâli açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi. "Şu soru soran nerede?" diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti: "Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça defi hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar. Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sâhibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şâhidlik yapacaktır." Buhâri, Zekât 47, Cum'a 28, Cihâd 37, Rikâk 7; Müslim Zekât 123, (1052); Nesâi, Zekât 81, (5, 90) Ebü Said (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatü vesselâm) buyurdular ki: "Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mâce, Fiten 19, (4000). Müslim'in bir rivâyetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım" buyurulmuştur." Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya meI'undur, içindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardımcı olanlarla alim veya müteallim hâriç." Tirnizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mâce, Zühd 3, (4112). Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselam) buyurdular ki: "Dünya, mü'mine hapishâne, kâfıre cennettir." Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325). Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar." Rezin ilâvesidir. Beyhaki Şuabu'l-İman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Dâvud'da tahric edilmiştir. Edep 125, (5150). İbnu Mes'ud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm)'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı. "Ey Allah'ın Resülü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!" "Ben kim, dünya kim. Dünya iIe benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir." Tirmizi, Zühd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi.. Sehl İbnu Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki: "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi." Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410). Katâde İbnu Nu'mân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi." Tirmizi, Tıbb 1, (2037). Ali İbnu Ebi Tâlib (radıyalllâhu anh) buyurdular ki: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok." Rezin tahric etmiştik. Buhâri, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikâk 4). YERYÜZÜNDEKİ BAZI YERLERİN ZEMMİ 1949 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhisselâtu vesselâm) Hıcr'a uğradığı zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onların mâruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!" dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vâdiyi geçinceye kadar bu hâl üzere devam etti." Buhâri, Enbiya 7, Mesâcid 53, Megâzi 80, Tefsir, Hıcr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980). 1950 - Buhâri ve Müslim'de yine İbnu Ömer anlatıyor: "Halk, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Hıcr'a Semüd kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Sâlih'in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti." Buhâri, Enbiya 17; Müslim, Zühd 40, (2981). 1951 -Enes (radıyallâhu anh) anlatayor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerasının kapılarından sakınasın! Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak." Ebü Dâvud, Melâhim 10, (4307). *[1]
Kaynak: En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |