"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29) (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32) = ♦ A ♦ = “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 12: ALIŞVERİŞ BÖLÜMLERİ Ø HERŞEYDE OLDUĞU GİBİ ALIŞVERİŞTE DE şüpheden uzak kalmak 1205- Numân b. Beşîr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurdu: “Helal de açıklanmış haramda açıklanmıştır. Bu ikisinin arasında helalden mi olduğu haramdan mı olduğu belli olmayan insanların pek çoğunun bilmediği şeyler vardır. Her kim bu tür şüpheli şeyleri terk ederse dinini ve ırzını korumuş olur selamete erer. Kim de bunlardan birine girerse harama düşmesi pek yakındır. Yasak bölgenin çevresinde sürüsünü otlatan çobanın sürüsünü o yasak bölgeye kaçırması çok çabuk olur. Dikkat edin her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Dikkat edin her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Dikkat edin Allah’ın yasak bölgesi de haram kıldığı şeyler vardır.” (Buhârî, İman: 39; Müslim, Müsakat: 20) Hennâd; Vekî’ vasıtasıyla Zekeriyya b. ebî Zaide’den, Şabî’den, Numân b. Beşîr’den mana olarak bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi Şabî vasıtasıyla pek çok kişi Numân b. Beşîr’den bize rivâyet etmişlerdir. Ø faizle uğraşanlara allahın laneti vardır 1206- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), faiz yiyene ve yedirene faizli muamelelerin şâhidlerine ve katibine lanet etmiştir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 4) Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Ali, Câbir ve Ebû Cuhayfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Abdullah b. Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. Ø herşeyde ve alışverişte yalancılık ve yalan şâhidliğin kötülüğü 1207- Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) büyük günahlardan bir kaçını sayarak şöyle buyurdu: “Allah’a ortak tanımak, anne babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan söyleyip yalan şâhidliği yapmak.” (Buhârî, Şehâdât: 4; Müslim, İman: 38) Bu konuda Ebû Bekre, Eymen b. Hureym ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahih garibtir. Ø dürüst ticaret yapanlara Rasûlullah (s.a.v.)’in tavsiyesi 1208- Kays b. Garaze (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) yanımıza geldi bize simsarlar denilirdi. Bize daha güzel bir isim vererek; Ey Tüccarlar topluluğu! Şüphesiz şeytan ve günah, alışverişte daima bulunurlar siz alışverişlerinize sadaka karıştırmak suretiyle temizleyin.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 1; Nesâî, Eymân: 22) Tirmîzî: Bu konuda Berâ b. Âzib ve Rifâa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Kays b. Gazare hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi Mansur, A’meş, Habib b. ebî Sabit ve pek çok kimse Ebû Vâil’den ve Kays b. ebî Garaze’den rivâyet etmişlerdir. Kays’ın bu hadisten başka Rasûlullah (s.a.v.)’den hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Hennâd, Ebû Muaviye yoluyla A’meş’den, Şakîk b. Seleme’den (Ebû Vâil) Kays b. ebî Garaze’den mana olarak bu hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. Bu konuda Berâ b. Âzib ve Rifâa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis sahihtir. 1209- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar; Peygamberler ve peygamberleri tasdik eden doğru kimseler ve şehîdlerle beraberdir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis hasendir, sadece bu şekliyle bilinir. Sûfyân es Sevrî’nin, Ebû Hamza’dan rivâyetiyle… Ebû Hamza’nın ismi Abdullah b. Câbir olup Basralı bir hadis bilginidir. Süveyd İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Sûfyân es Sevrî’den, Ebû Hamza’dan bu senetle benzeri bir hadis rivâyet etmiştir. 1210- Rifâa (r.a.)’ın babasından ve dedesinden naklettiğine göre; kendisi Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte namazgaha çıkmıştı ki: Bazı insanların alışveriş yaptıklarını gördü ve onlara şöyle seslendi: “Ey tüccarlar topluluğu” onlarda Rasûlullah (s.a.v.)’e icabet ederek boyunlarını doğrultarak gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Tüccarlar kıyamet gününde günahkar ve rezil bir vaziyette diriltileceklerdir. Ancak yolunu kitabla bulup günahlardan sakınanlar, yemininde durup iyilik yapanlar ve dürüst olanlar bunun dışındadır.” (İbn Mâce, Ticarat: 3; Ebû Dâvûd, Büyü’: 1) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İsmail b. Ubeyd b. Rifâa’ya, İsmail b. Ubeydullah b. Rifâa’da denilir. Ø ticaretini yalan yeminle yapanın durumu 1211- Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç gurup insan vardır ki kıyamet günü Allah onların yüzüne bakmayacak onları günahlarından temize çıkarmayacak ve onlara acıklı azabını tattıracaktır. Biz de kimdir bu zarar ve ziyan da olanlar Ey Allah’ın Rasûlü! Dedik. Şöyle buyurdular: 1- Yaptığı iyiliği başa kalkan, 2- Kibir ve gururluluk için elbisesini yerlerde sürüyen kimse, 3- Ticari eşyasını yalan yeminle satıp tüketen kimse.” (Müslim, İman: 46) Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hüreyre, Ebû Umâme b. Sa’lebe, Imrân b. Husayn ve Ma’kıl b. Yesâr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Zerr hadisi hasen sahihtir. Ø ticaret için erken kalkıp işe başlamak 1212- Sahr el Gâmidî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ım ümmetimin gündüzün ilk vaktinde yaptıkları işleri bereketli kıl.” Sahr diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v.) bir askerî birlik ve orduyu savaşa göndereceğinde sabahın ilk ve erken vakitlerinde gönderirdi.” Râvî diyor ki: Sahr ticaretle meşgul birisiydi, ticaretini sabah erken saatlerinde çıkmak ve göndermek şeklinde yapardı bunun için zengin olup malı çoğaldı. (Ebû Dâvûd, Cihad: 78; İbn Mâce, Ticarat: 41) Tirmîzî: Bu konuda Ali, İbn Mes’ûd, Büreyde, Enes, İbn Ömer, İbn Abbâs ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Sahr el Gâmidî’nin hadisi hasendir. Sahr el Gâmidî’nin bu hadisten başka rivâyet ettiği bir hadis bilmiyoruz. Sûfyân es Sevrî, Şu’be’den, Ya’la b. Âta’dan bu hadisi rivâyet etmiştir. Ø gıda maddesi ve zorunlu ihtiyaçlar veresiye alınabilir mi? 1213- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in iki tane kalın kumaştan elbisesi vardı, oturduğu zaman terlerdi ve bu iki elbise onun sırtında ağırlık yapardı. Derken falan Yahudi’nin Şamdan kumaşları gelmişti. Bende dedim ki: O Yahudi’ye birisini gönderip veresiye elbise satın alsan dedim. Elbise almak üzere adam gönderilen, Yahudi: “Muhammed’in maksadını biliyorum, o benim malımı ve paralarımı dolandırmak istiyor” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “O Yahudi yalan söyledi çünkü benim Allah’a karşı daha fazla sorumluluk bilinci içinde olduğumu ve emanete en çok riayet eden olduğumu çok iyi biliyor.” (Nesâî, Büyû: 70) Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbâs, Enes ve Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe hadisi hasen garib sahihtir. Şu’be bu hadisi Umâra b. ebî Hafsa’dan rivâyet etmiştir. Muhammed b. Firas el Basrî’den işittim şöyle diyordu: Ebû Dâvûd et Tayalisî’den işittim şöyle diyordu: Bir gün Şu’be’ye bu hadis soruldu oda dedi ki: Haremî b. Umare b. ebî Hafsa’ya kalkıp onun başından öpmedikçe size bu hadisi aktarmayacağım. Haremî de o anda o cemaatin arasında idi. Tirmîzî: Bu hadis çok hoşuna gitmiş olacak ki böyle yaptı. 1214- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) vefat etti, O’nun zırhı ailesi için aldığı yirmi ölçek arpa karşılığında rehin edilmişti.”(Nesâî, Büyü: 83; İbn Mâce, Rühün: 1) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. 1215- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e bir gün arpa ekmeğiyle biraz bozulmuş iç yağı taşımıştım. Onun zırhı ailesi için aldığı yirmi ölçek arpa karşılında bir Yahudi’nin yanında rehin edilmişti. Bir gün Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle dediğini işitmiştim: “Muhammed’in ev halkı yanında ne bir ölçek hurma ne de bir ölçek hububatla akşamladı ve gerçekten o günlerde Peygamber (s.a.v.)’in yanında dokuz hanımı bulunuyordu.” (Buhârî, Büyü: 14) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø alışverişte şartların yazıyla tesbit edilmesi 1216- Abdulmecid b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adda’ b. Hâlid b. Hevze bana dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in benim için yazdırdığı bir vesikayı sana okuyayım mı? Bende evet dedim bunun üzerine şu vesikayı çıkardı: “Bu belge Adda b. Hâlid b. Hevze’nin Muhammed (s.a.v.)’den bir köle veya cariye satın alması üzerine yazılmıştır; O köle veya cariyede hastalık, ayıp, kaçmak, hile, zina ve hırsızlık yoktur. Bu sözleşme bir Müslüman’ın diğer Müslüman’la alışverişidir.” (Buhârî, Büyü: 19; İbn Mâce, Ticarat: 47) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abbâd b. Leys’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Hadisçilerden pek çok kişi bu hadisi ondan rivâyet ettiler. Ø ölçü ve tartı aletleri yüzünden helak olanlar 1217- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ölçü ve tartı aletleri kullanarak iş yapan kimselere şöyle buyurdu: “Siz doğru kullandığınızda Cenneti kazanırsınız, sahtekarlık yaptığınızda Cehenneme düşeceğiniz iki durumla iş başındasınız, sizden önce geçen toplumlar bu konuda helak olanlardan oldular.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadisi merfu olarak sadece Hüseyin b. Kays’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hüseyin b. Kays’ın hadiste zayıf olduğu söylenir. Aynı hadis sahih bir senetle mevkuf olarak İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir. Ø açık artırma şeklinde satış mümkün müdür? 1218- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), yoksul bir kimsenin bir parça çulunu ve su kabını satıp o kimseye yiyecek parası ve sermaye yapmak istedi ve: “Bu çulu ve bardağı kim satın alır” dedi. Bir adam: “Onun ikisini bir dirheme ben aldım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): bir dirhemden fazla veren var mı? Bir dirhemden fazla veren var mı?” buyurdu. Bir adam: “İki dirhem verince onları ona sattı.” (Nesâî, Büyü: 22; Buhârî, Büyü’: 59) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadisi sadece Ahdar b. Aclan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Enes’den hadis rivâyet eden Abdullah el Hanefî, Ebû Bekir el Hanefî’dir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup miras ve ganimet mallarının açık artırma yoluyla satılmasında bir sakınca görmezler. Mu’temir b. Süleyman ve hadisçilerin büyüklerinden pek çok kimse bu hadisi bu hadisi Ahdar b. Aclan’dan rivâyet etmişlerdir. Ø müdebber (hürriyete kavuşması efendisinin ölümüne bağlanan) kimsenin, satılması 1219- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Ensâr’dan bir adam kölesinin hürriyetine kavuşmasını kendi ölümüne bağlamıştı. Ensarî adam öldü. O köleden başka bir malda bırakmamıştı. Rasûlullah (s.a.v.) o köleyi sattı. Nuaym b. Abdullah b. en Nahham o köleyi satın aldı. Câbir diyor ki: Bu köle kıbtî soyundan olup İbn Zübeyr’in vali oluşunun birinci senesinde vefat etti.” (Buhârî, Keffaratül Eyman: 7; Müslim, Eyman: 13) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Câbir b. Abdullah’tan değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha başka dönemlerden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadisle olup müdebber kölenin satılmasında bir sakınca görmezler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Yine Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha başka dönemlerden bazı ilim adamları ise müdebber kölenin satılmasını hoş karşılamazlar. Sûfyân es Sevrî, Mâlik ve Evzâî bu kanaattedir. Ø pazara gelmeden satılık eşyayı dışarda karşılamak 1220- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.), satılık eşyayı pazar yerine gelmeden karşılayıp satın almayı yasaklamıştır.” (Buhârî, Büyü: 68; Müslim, Büyü: 5) Tirmîzî: Bu konuda Ali, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, İbn Ömer ve Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bir başka kimselerden de hadis rivâyet edilmiştir. 1221- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), pazara getirilmekte olan malları karşılayıp satın almaya yasak getirdi. Kim bu şekilde bir alışveriş yaparsa mal sahibi pazara geldiğinde satıp satmamakta serbesttir.” (Müslim, Büyü: 5; Ebû Dâvûd, Büyü: 43) Tirmîzî: Bu hadis Eyyûb’un rivâyeti olarak hasen garibtir. İbn Mes’ûd’un hadisi ise hasen sahihtir. İlim adamları satılık eşyayı pazara gelmeden yolda karşılayıp satın almayı hoş görmemişlerdir. Çünkü bu davranış bir tür hile ve aldatmadır. Şâfii ve diğer arkadaşlarımız bu görüştedirler. Ø şehirli köylünün malını satın almaksızın satamaz 1222- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: (Kuteybe bu hadisi merfu olarak aktarmıştır.) “Şehirli yabancı köylü için satın almaksızın satamaz.” (Buhârî, Büyü: 68; Müslim, Büyü: 5) Tirmîzî: Bu konuda Talha, Câbir, Enes, İbn Abbâs, Hakîm, İbn ebî Yezîd vasıtasıyla babasından ve Kesîr b. Abdullah’ın dedesi Amr b. Avf el Müzenî ve Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından da bir şahıs tarafından hadis rivâyet edilmiştir. 1223- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şehirli şehir dışından gelenlerin mallarını onlar adına satıp simsarlık yapmasınlar insanları yapacakları alışverişlerde serbest bırakın Allah onları birbirlerinden rızıklandırır.” (Müslim, Büyü: 6; Ebû Dâvûd, Büyü: 45) Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu konudaki Câbir hadiside aynı şekilde hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğer dönemlerden bazı ilim adamların uygulaması bu hadise göredir. Yani şehirlinin şehir dışından gelenin malını satmasını hoş görmezler. Fakat şehirli şehir dışından gelenden mal satın alabilir. Şâfii der ki: Şehirlinin taşralı adına onun malını satması mekruhtur eğer satarsa bu alışveriş caizdir. Ø muhakale ve müzabene şeklindeki alışverişin yasaklığı 1224- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), muhakale ve müzabene şeklindeki alışverişi yasaklamıştır.” (Müslim, Büyü: 16; Buhârî, Büyü’: 82) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, İbn Abbâs, Zeyd b. Sabit, Sa’d, Câbir, Rafi’ b. Hadîç ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Muhakale: Başağındaki ekini buğday karşılığı satmaktır. Müzabene: Hurma ağacındaki meyveyi kuru hurma karşılığında satmaktır. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göre olup bu tür alışverişleri hoş görmezler. 1225- Abdullah b. Yezîd (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Zeyd ebû Ayyaş; kabuklu arpanın kabuksuz arpa ile değiştirilmesinin hükmünü Sa’d’a sordu Sa’d: Hangisi daha değerlidir. Dedi. Zeyd: Kabuklu arpa deyince Sa’d: Bu tür alışverişi yasakladı. Sa’d diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim yaş hurma karşılığında kuru hurma almanın hükmü kendisine sorulduğunda etrafındakilere “Yaş hurma kuruduğunda eksilir mi?” Onlar da “Evet” deyince; bu tür alışverişi yasakladı. (Ebû Dâvûd, Büyü: 18; Nesâî, Büyü: 28) Hennâd, Vekî’ yoluyla Mâlik’den, Abdullah b. Yezîd’den, Zeyd ebî Ayyaş’tan: “Sa’de sorduk…” diyerek geçen hadisin benzerini bize aktarmıştır. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii de dahil olmak üzere ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Ø meyvelerin olgunlaşmadan satılması 1226- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.); “Olgunlaştığı belli oluncaya kadar hurmanın ağacında satılmasını yasakladı.” (Müslim, Büyü: 13; Ebû Dâvûd, Büyü: 22) 1227- Aynı senedle rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.): Başaklı ürünlerin başağı olgunlaşmadan ve tabii afetlerden kurtulmadan satışını yasakladı. Hem alıcıyı hem satıcıyı… (Müslim, Büyü: 13; Ebû Dâvûd, Büyü: 22) Tirmîzî: Bu konuda Enes, Âişe, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Câbir, Ebû Saîd ve Zeyd b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Olgunlaşmayan mahsüllerin satışını hoş görmezler. Şâfii, Ahmed ve İshâk ta bu görüştedir. 1228- Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.): “Üzümü ve hububatı olgunlaşmadan satmayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 22; Müslim, Büyü’: 13) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Merfu olarak sadece Hammad b. Seleme rivâyetiyle bilmekteyiz. Ø hayvanların döllerinin satılmasının yasaklığı 1229- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Gebe hayvanların gebeliğinin satışını veya bu gebeliği bağlı olacak vade de başka bir şeyin satışını yasaklamıştır.” (Buhârî, Büyü: 61; Müslim, Büyü: 3) Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Abbâs ve Ebû Saîd el Hudrî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Habelül Habele: Doğacak yavrunun doğuracağı yavrudur. İlim adamlarınca bu alışveriş hükümsüzdür, bu alışveriş aldatma cinsi alışverişlerdendir. Şu’be bu hadisi Eyyûb’den, Saîd b. Cübeyr’den ve İbn Abbâs’tan rivâyet etmiştir. Abdulvehhab es Sekafî ve başkaları ise Eyyûb’den, Saîd b. Cübeyr’den, Nafi’den, İbn Ömer’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet daha sahihtir. Ø meçhul ve aldatma türü şeylerin satışının yasak oluşu 1230- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) meçhul ve aldatma olan satışlarla taş atımıyla gerçekleşen her tür satışı yasakladı.” (Müslim, Büyü: 2; Ebû Dâvûd, Büyü: 24) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, İbn Abbâs, Ebû Saîd ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup her türlü aldatma bulunan satışın yapılmasını hoş görmezler. Şâfii der ki: Sudaki balığın, kaçıp kaybolmuş kölenin, havadaki kuşun ve benzeri satışlar aldatmaca olan ve sonu meçhul olan satış çeşitlerdendir. Taş atımıyla gerçekleşen satış: Satıcının müşteriye taşı sana doğru attığım an aramızdaki alışveriş gerçekleşmiştir demekle yapılan satış şeklidir. Bu şekil aynen münabeze denilen alışverişe benzer ki cahiliye döneminin alışveriş çeşitlerindendir. Münabeze: Müşteri ve satıcı alıp satacakları malların nasıl ve nekadar olduğunu bilmeden bakıp görmeden alışveriş yapmalarıdır. Ø bir satışta iki satışın yasak oluşu 1231- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bir satışta iki satış muamelesini yasaklamıştır.” (Nesâî, Büyü: 73) Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr, İbn Ömer ve İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Bazı ilim adamları: “Bir satışta iki satış muamelesi” konusunu şöyle açıklıyorlar. Satıcı alıcıya bu elbiseyi sana peşin on, vadeli yirmi liraya satarım der ve bu iki tekliften biri üzerinde anlaşmaya varmaksızın alıcı ve satıcının birbirinden ayrılmasıyla gerçekleşen alışveriş şeklidir. Eğer iki satıştan biri üzerinde anlaşmaya varırlarsa bu alışverişte bir sakınca yoktur. Şâfii diyor ki: Peygamber (s.a.v.)’in yasakladığı bir satışta iki satışın manası şudur: Satıcının evimi şu fiyata sana satarım köleni bu fiyatla bana satarsan gibi veya kölen benim mülküm olduğunda evim de senin mülkün olsun demek gibi. Bu tür alışverişler malın değer ve kıymeti tespit edilmemiş meçhul alışverişler durumundadır. Ø ele geçirilmemiş malın satışının yasak oluşu 1232- Hakîm b. Hızâm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim ve: “Bana bazen müşteri gelir, elimde olmayan bir malı benden ister bende başkalarından satın alır satarım bu alışveriş doğru mudur? Diye sordum. Buyurdular ki: “Alışveriş anında elinde bulunmayan malı satma.” (Müslim, Büyü’: 8; İbn Mâce, Ticarat: 37) 1233- Hakîm b. Hızâm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), yanımda olmayan bir malı satmayı bana yasakladı.” (Müslim, Büyü: 8; İbn Mâce, Ticarât: 37) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. İshâk b. Mansur diyor ki: Ahmed b. Hanbel’e sordum; “Selef ve Bey’ satışından yasaklama ne demektir? Dedi ki: Müşteri konumundaki kimseye borç para verip sonra ona değerinden yüksek fiyatla mal satmak demektir. Veya bir mal karşılığında borç verip sonra bu borcu ödeyemez isen o mal benim olacaktır. Demek gibi. İshâk’ta aynı şekilde düşünmektedir. Ahmed b. Hanbele; Zararını tazmin etmediğin malın satışı nasıldır? Diye sordum. Dedi ki: Elde olmayan malın satılmaması sadece gıda maddesi için geçerlidir. İshâk’ta diyor ki: Ölçü ve tartıya giren her şey Ahmed b. Hanbel’in dediği gibidir. Ahmed diyor ki: Satıcı dikiş ve diğer işleri bana ait olmak üzere bu kumaşı sana satıyorum derse bu da “Bir satışta iki satış” demektir. Dikişi bana ait olmak üzere bu kumaşı sattım derse bir sakınca yoktur veya dikişi dışında diğer yapılacak işleri bana ait olmak üzere satıyorum derse bunda da sakınca yoktur. Bunlar tek şart yerine geçer ve bir şatışta iki satış modeline uymaz. İshâk’ta aynı görüştedir. 1234- Amr b. Şuayb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam babasından aktararak Abdullah b. Amr’ın şu hadisini aktarmışlardır: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Selef ve Bey’ türü satış, bir alışverişte iki alışveriş, zararı tazmin edilmeyen mal ve kişinin yanında olmayan malı satması helal değildir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 68; Nesâî, Büyü: 60) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Hakîm b. Hızâm hadisi hasen sahih olup değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Eyyûb es Sahtiyanî ve Ebû Bişr, Yusuf b. Mâhek’den ve Hakîm b. Hızâm’dan rivâyet etmişlerdir. Tirmîzî: Bu hadisi Avf’, Hişâm b. Hassân’dan, İbn Sirin’den, Hakîm b. Hızâm’dan rivâyet etmişlerdir ve bu hadis mürseldir. İbn Sirin bu hadisi Eyyûb es Sahtiyanî’den, Yusuf b. Mâhek’den ve Hakîm b. Hızâm’dan rivâyet etmiştir. 1235- Hakîm ibn Hızâm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), yanımda olmayan bir malı satmaktan beni yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 68; Nesâî, Büyü: 60) Tirmîzî: Vekî bu hadisi Yezîd b. İbrahim’den, İbn Sirîn’den, Eyyûb’tan, Hakîm b. Hızâm’dan rivâyet etmiş olup bu rivâyetinde Yusuf b. Mâhek’i” zikretmemiştir. Abdussamedin rivâyeti daha sahihtir. Yahya b. ebî Kesir de bu hadisi Ya’la b. Hakîm’den, Yusuf b. Mâhek’den, Abdullah b. İsmet’ten, Hakîm b. Hızâm’dan rivâyet etmiştir. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup bir kimsenin yanında olmayan malı satmasını hoş görmezler. Ø vela hakkını satmak ve hibe etmenin yasaklığı 1236- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Vela hakkını satmak ve hibe etmeyi yasakladı.” (Buhârî, Feraiz: 18; Müslim, Itk: 2) Vela hakkı:Hürriyetine kavuşturulan kölenin efendisiyle olan münasebeti ve aralarındaki haklardır. Bu haklar devredilemez satılamaz. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Abdullah b. Dinar’ın, İbn Ömer’den yaptığı rivâyetiyle biliyoruz. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Yahya b. Süleym bu hadisi Ubeydullah b. Ömer’den, Nafi’den, İbn Ömer’den: “Peygamber (s.a.v.), vela’ hakkını satmayı ve hibe etmeyi yasakladı.” Şeklinde rivâyet etmektedir. Bu rivâyette bir yanılgı vardır. Yahya b. Süleym bu konuda yanılmıştır. Abdulvehhab es Sekafî, Abdullah b. Nümeyr ve pek çok kimse bu hadisi Abdullah b. Ömer’den, Abdullah b. Dinar’dan ve İbn Ömer’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet; Yahya b. Süleym’in rivâyetinden daha sahihtir. Ø hayvanı hayvanla veresiye satmak yasaktır 1237- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) bir hayvanı bir hayvan karşılığında veresiye olarak satmayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 15; Nesâî, Büyü’: 65) Yani bugün bir hayvan verip birkaç ay sonra karşılığında bir hayvan almak şartıyla yapılacak alışveriş çeşidi. Tirmîzî: Semure hadisi hasen sahihtir. Hasan’ın Semure’den hadis işittiği bir gerçektir. Ali b. el Medînî ve başka hadisçiler de böyle söylemektedirler. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden pek çok ilim adamının uygulaması bu hadise göredir. Bir hayvanı peşin verip birkaç ay sonra başka bir hayvanı onun yerine almayı caiz görmezler. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve Ahmed aynı görüştedir. Bazı ilim adamları ise bu tür bir alışverişe izin verirler. Şâfii ve İshâk gibi. 1238- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir hayvanı iki hayvan karşılığında veresiye alıp satmak doğru değildir ama peşin olarak alım satımında bir sakınca yoktur.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 15; Nesâî, Büyü’: 65) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø bir köle, iki köle karşılığında satın alınabilir mi? 1239- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir köle hicret konusunda Rasûlullah (s.a.v.)’e biat etti yani otoritesini kabul etti. Rasûlullah (s.a.v.), onun köle olduğunu bilmiyordu. Derken o kölenin efendisi gelerek onu geri almak istedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onu bana sat dedi ve iki siyah köle karşılığında onu satın aldı. Bu olaydan sonra Rasûlullah (s.a.v.) köle olup olmadığını sormadan kimseden biat almadı.” (Müslim, Müsakat: 23; Nesâî, Büyü: 66) Tirmîzî: Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göre olup bir kölenin anında iki köle karşılığında peşin satılmasında bir sakınca görmezler, veresiye olursa bu konuda farklı görüşler vardır. Ø buğdayın buğday karşılığında fazlalık olmaksızın satılması 1240- Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Altın, altın karşılığında misli misline, gümüş, gümüş karşılığında yine misli misline, buğday, buğday karşılığında misli misline, hurma, hurma karşılığında yine misli misline, tuz, tuz karşılında misli misline, arpa, arpa karşılığında misli misline yani ölçek ve tartı birimi olarak denk olmak şartıyla değiştirilir. Kim fazla verir ve fazla alırsa faizcilik yapmış olur. Altını gümüş karşılığında peşin olarak istediğiniz gibi satın yine buğdayı hurma karşılığında peşin olarak dilediğiniz gibi satın yine arpayı hurma karşılığında peşin olarak dilediğiniz gibi (Yani karşılıklı ölçü ve fiyat anlaşmasıyla) alıp satabilirsiniz.” (Müslim, Müsakat: 15; İbn Mâce, Ticarat: 50) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, Ebû Hüreyre, Bilâl ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ubâde hadisi hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi aynı senetle Hâlid’den rivâyet edip şöyle demişlerdir: “Buğdayı arpa karşılığında dilediğiniz şekilde (yani ölçü ve fiyatta anlaşarak) satın” ilavesini yapmışlardır. Bazıları da bu hadisi Hâlid’den, Ebû Kılâbe’den, Ebûl Eş’as’tan ve Ubâde’den rivâyet ederek şu ilaveyi yapmışlardır: (Hâlid ve Ebû Kılâbe derki) “Buğdayı arpa karşılığında dilediğiniz gibi satın.” İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup peşin olmak şartıyla aynı ölçü birimleriyle buğdayın buğdayla, arpanın arpa ile alım satımında bir sakınca görmezler. Cinsleri değişirse peşin alım satımda fazlalık ve eksikliğin bir sakıncası yoktur. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamlarının çoğunluğunun görüşü budur. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Şâfii der ki: Bunun delili Rasûlullah (s.a.v.)’in “Arpayı buğday karşılığında dilediğin gibi satın” hadisidir. Tirmîzî: İlim adamlarından bir gurup; buğdayın arpayla misli misline satılmasını hoş görmezler. Mâlik b. Enes böyle der ama birinci görüş daha sahihtir. Ø sarraflık (altın gümüş ve paraların birbirleriyle değiştirilmesi) 1241- Nafi (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve İbn Ömer, Ebû Saîd’in yanına gittik: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyururken şu iki kulağım dinledi diyerek şu hadisi bize aktardı: “Altını altın karşılığında ancak misli misline, gümüşü gümüş karşılığında yine misli misline değiştirin biri birinden eksik veya fazla olmasın, mevcut olmayanı mevcut olanla satmayın.” (Müslim, Müsakat: 15; Nesâî, Büyü’: 47) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ebû Hüreyre, Hişâm b. Âmir, Berâ, Zeyd b. Erkâm, Fedâle b. Ubeyd, ;Ebû Bekir, İbn Ömer, Ebû’d Derdâ ve Bilâl’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Saîd’in faiz konusundaki bu hadisi hasen sahih olup Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ama İbn Abbâs’tan; “Peşin olduğu durumda altını altınla fazla ve eksik olarak yine gümüşü gümüşle farklı olarak değiştirmekte bir sakınca görmediği faizin ancak veresiye satışta gerçekleşeceğine dair bir rivâyet vardır.” Aynı şekilde İbn Abbâs’ın arkadaşlarından buna benzer bir görüş aktarılmıştır. Ebû Saîd el Hudrî’nin Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet ettiği bu hadis kendisine aktarılınca İbn Abbâs’ın bu görüşünden vazgeçtiği rivâyet edilmektedir. Birinci görüş daha sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed, İshâk’ın görüşü budur. İbn’ül Mübarek’in; “Sarraflık konusunda görüş ayrılığı yoktur” dediği de rivâyet edilmiştir. 1242- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bakî’ denilen Pazar yerinde deve satardım. Bu arada altın para karşılığında gümüş paraları, gümüş para karşılığında da altın paraları alır verirdim. Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına geldim kendisi Hafsa’nın evinden çıkıyordu. Bu konuyu kendisine sordum; “Değeri karşılığında olursa sakınca yoktur” buyurdular. (Buhârî, Büyü’: 77; Nesâî, Büyü: 52) Tirmîzî: Bu hadisi merfu olarak sadece Simak b. Harb’ın, Saîd b. Cübeyr ve İbn Ömer’den yaptığı rivâyetle bilmekteyiz. Dâvûd, İbn ebî Hind bu hadisi Saîd b. Cübeyr ve İbn Ömer’den mevkuf olarak rivâyet etmiştir. Bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göre olup gümüşü altınla, altını gümüşle değeriyle bozdurma işinin bir sakıncası olmadığı kanaatindedirler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki gelenlerden bir kısım alimler ise; bunu hoş karşılamazlar. 1243- Mâlik b. Evs b. Hadesân (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb’ında bulunduğu bir toplantı yerine: “Bu paraları kim değiştirmek ister diyerek geldim.” Talha b. Ubeydullah: “Elindeki altınları getir bize göster bakalım sonra onun değerindeki gümüşü hizmetçimiz gelince sana verelim” dedi. Bunun üzerine Ömer: Hayır vallahi olmaz ona gümüş paraları hemen vererek altını da ondan peşin olarak hemen alacaksın çünkü Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Gümüş karşılığında altını veresiye değiştirmek faizdir, peşin olursa o başka… buğdayı buğdayla veresiye değiştirmek faizdir, peşin olursa o başka… arpayı arpayla veresiye değiştirmek faizdir, peşin olursa o başka… hurmayı hurmayla veresiye değiştirmek faizdir, peşin olursa o başka…” (Buhârî, Büyü: 79; Müslim, Müsakat: 16) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Hadiste geçen, “hae ve hae” kelimesinin anlamı “elden ele” veya “alsana ver bana” demektir. Yani peşin alışveriş kastedilmektedir. Ø aşılanmış hurmalık satılırsa mahsul kime aittir? 1244- Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuştu: “Yeni aşı yapılmış bir hurmalığı kim satın alırsa o yılın meyvesi satıcıya aittir. Müşteri alırken şart koşmuşsa meyveler alıcınındır.” Her kim de malı olan bir köle satın alırsa kölenin malı satana aittir. Müşteri alırken şart koşmuşsa kölenin malı da müşterinin olur.” (Buhârî, Büyü’: 84; Müslim, Büyü: 15) Tirmîzî: Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Bu hadis aynı şekilde Zührî’den, Sâlim’den ve İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Şöyle ki: “Her kim yeni aşılanmış bir hurmalık satın alırsa o hurmalığın o seneki meyvesi satıcıya aittir. Alıcı alırken şart koşmuşsa alıcıya ait olur. Yine her kim malı olan bir köle satın alırsa kölenin malı satana aittir, alıcı şart koşmuşsa kölenin malı müşterinindir. Yine bu hadis aynı şekilde Nafi’den, İbn Ömer’den şu şekilde de rivâyet edilmiştir: “Her kim aşı yapılmış hurması üzerinde bir hurmalık satın alırsa o hurmalığın o seneki hurması satıcıya aittir.” Nafii’den İbn Ömer’den ve Ömer’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Her kim malı olan bir köle satın alırsa o kölenin malı satıcıya aittir. Alıcı şart koşarsa müşteriye aittir.” Bu iki hadisi aynı şekilde Ubeydullah, İbn Ömer ve başka kimseler Nafi’den rivâyet etmişlerdir. Yine bazı kimseler bu hadisi Nafi’den ve İbn Ömer’den rivâyet etmektedirler. İkrime b. Hâlid, İbn Ömer’den, Sâlim’in hadisine benzer şekilde rivâyet etmiştir. Bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardandır. Muhammed b. İsmail diyor ki: Zührî’nin, Sâlim’den babasından rivâyet ettiği hadis bu konuda gelen en sahih rivâyettir. Ø alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler 1245- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Alışveriş yapan iki kişi birbirinden ayrılmadıkça muhayyerdirler yani alışverişi yapıp kesinleştirebilirler veya vazgeçerler.” İbn Ömer bir mal satın aldığında eğer oturuyor ise satışın tahakkuk etmesi için ayağa kalkardı. (Yani bulunduğu konumu değiştirmiş olurdu.) (Buhârî, Büyü: 44; Müslim, Büyü: 10) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Berze, Hakîm b. Hızâm, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Amr, Semure ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başka dönemlerden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Hadiste geçen “ayrılmak” konusu; sözü değiştirmek değil konumu değiştirmek yani bedenen oradan ayrılmaktır. Demektedirler. Bazı ilim adamları hadiste geçen “Birbirinden ayrılmadıkça” sözünden maksad “Söz konusunu” değiştirmektir. Derler ki: Birinci görüş daha sahihtir. Çünkü İbn Ömer bu hadisi Rasûlullah (s.a.v.)’den bizzat rivâyet etmiştir ve rivâyet ettiği hadisin manasını daha iyi bilir. Yine İbn Ömer’den de rivâyete göre, yaptığı alışverişin gerçekleşebilmesi için birkaç adım yürürdü. Aynı şekilde Ebû Berze’den de böylece rivâyet edilmiştir. 1246- Hakîm b. Hızâm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece alışverişi gerçekleştirmek veya vazgeçmek konusunda muhayyerdirler. Müşteri ve satıcı mal ve para konusunda doğru sözlü olurlar ve her şeyi açık bir şekilde ortaya koyarlarsa bu alışverişlerinde bereket olur. Her iki taraf ta mal ve para konusunda bazı özellikleri gizlerler ve yalan söylerlerse alışverişlerindeki bereket giderilir.” (Buhârî, Büyü: 19; Müslim, Büyü: 11) Tirmîzî: Bu hadis sahihtir. Ebû Berze el Eslemî’den de şu şekilde rivâyet edilmiştir. İki adam bir at alışverişi yaptıktan sonra ihtilaf ederek Ebû Berze’ye müracaat ettiler o anda her ikiside bir gemi içerisinde bulunuyorlardı. Ebû Berze dedi ki: Görüyorum ki birbirinizden ayrılmamış durumdasınız dolayısıyla Rasûlullah (s.a.v.)’in “Satıcı ve müşteri birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdirler.” Hadisine göre alışverişi bitirebilirsiniz veya vazgeçersiniz. Küfelilerden ve başkalarından bazı ilim adamları “Alıcı ve satıcının ayrılması” demek; konuyu ve sözü değiştirmek demektir derler. Sûfyân es Sevrî bu görüştedir. Mâlik b. Enes’den de aynı şekilde rivâyet edilmiştir. İbn’ül Mübarek’den de şöyle dediği aktarılmıştır: “Ayrılmanın sözle değil bedenlerle olduğuna dair görüşü nasıl reddedebilirim” bu konuda Peygamber (s.a.v.)’den sahih hadis rivâyet edilmiş iken bu hadis bu görüşü desteklemektedir. Peygamber (s.a.v.)’in hadisinde geçen Muhayyerlik satışı olursa o başka…” sözünün manası satıcının alışverişi bitirdikten sonra müşteriyi alıp almamakta muhayyer bırakmasıdır. Müşteri bundan sonra müşteriyi alıp almamakta muhayyer bırakmasıdır. Müşteri bundan sonra satışı seçerse bedenen ayrılmamış bile olsalar müşterinin satıştan vazgeçme hakkı yoktur. Şâfii ve başkaları da bu sözü böyle yorumlamışlardır. “Ayrılmak bedenledir sözle değil” diyenlerin sözünü destekleyen delillerden biride Abdullah b. Amr’ın, Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet ettiği hadistir. 1247- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Alıcı ve satıcı birbirinden ayrılıncaya kadar alışverişi yapıp yapmamakta serbesttirler. Ancak muhayyer olarak alışveriş yapmışlarsa belirttikleri zamana kadar muhayyerlik devam eder. Alışveriş bozulmasın maksadıyla taraflardan birinin kötü niyetle alım satım yerinden ayrılması caiz değildir. Helal olmaz.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 51; Nesâî, Büyü: 11) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadisteki anlatılmak istenen şudur: “Alışveriş bittikten sonra satıcı veya müşteri caymasın diye kötü niyetle ikisinden birisinin oradan ayrılması demektir, bu ayrılma söz ile olsa bile o esnada cayma tehlikesinden dolayı bu ayrılma yapılmaktadır.” Satıştan sonra muhayyerlik olmasaydı bu hadisin bir anlamı kalmazdı. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.), “Alışveriş bozulmasın maksadıyla taraflardan birinin kötü niyetle oradan ayrılması helal olmaz” demektedir. Ø alışveriş karşılıklı rıza ile olmalıdır 1248- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Alışveriş yapanlar birbirlerinden memnun olarak ayrılsınlar” yani alışveriş karşılıklı rıza ile olsun. (Ebû Dâvûd, Büyü: 51; İbn Mâce, Ticaret: 18) Tirmîzî: Bu hadis garibtir. 1249- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), bir bedeviyi alışveriş bittikten sonra alıp almamakta serbest bırakmıştır.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Ø alışverişte her zaman aldanan kimse ne yapmalı? 1250- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, alışverişte devamlı aldanan bir kimse vardı, alışverişlerinde hep aldanırdı. O’nun ailesi Peygamber (s.a.v.)’e gelerek: Ey Allah’ın Rasûlü! Bunun alışveriş yapma hakkını elinden al dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onu çağırdı ve alışveriş yapmasına engel koydu. Adam; Ben alışveriş yapmadan duramam deyince Rasûlullah (s.a.v.): “Alışveriş yaptığında al paranı ver malımı fakat aldatma yok de” buyurdu. (Ebû Dâvûd, İcara: 66; Nesâî, Büyü: 12) Tirmîzî: Bu konuda ibn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahih garibtir. Bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göre olup şöyle derler: “Hür bir kimse alışverişte beceriksiz olur hep aldanırsa alışveriş hakkı engellenebilir.” Ahmed ve İshâk böyle düşünür. Bazı ilim adamları da hür ve akıl baliğ olmuş kimseye böyle bir uygulama yapılmaz demektedirler. Ø memesinde süt biriktirilmiş hayvanın satışı caiz mi? 1251- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse memesinde süt biriktirilmiş bir hayvanı satın alırsa o hayvanı sağıp tecrübe edinceye kadar muhayyerdir, istemezse hayvanı iade eder bu süre içerisinde sütünden istifade ettiği için bir ölçek hurma vermelidir.” (Buhârî, Büyü: 64; Müslim, Büyü: 7) Tirmîzî: Bu konuda Enes ve Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bir kişi tarafından da hadis rivâyet edilmiştir. 1252- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse memesinde süt biriktirilmiş bir hayvanı satın alırsa o kimse üç gün süreyle muhayyerdir; eğer almaz da iade ederse buğday dışında bir ölçek yiyecek maddesi de vermelidir.” (Müslim, Büyü: 7; Buhârî, Büyü: 64) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Arkadaşlarımız bu hadise göre uygulama yaparlar Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Hadiste geçen “La Semrae” nin manası buğday dışında demektir. Ø binit satışında kısa bir süre binilmesi şart koşulabilir mi? 1253- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre: “Kendisi, Rasûlullah (s.a.v.)’e bir deve sattı ve evine gidinceye kadar deveye binmeyi şart koştu.” (Müslim, Müsakat: 21) Bu hadis hasen sahihtir. Câbir’den değişik şekillerde rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğerlerinden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup alış veriştie şart koşmayı tek bir şart olursa caiz kabul ederler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise alışverişte şartı kabul etmezler, şart olduğunda alışveriş tamamlanmış olmaz derler. Ø rehin olarak bırakılan bir şeyden yararlanmak 1254- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Rehin edilmiş hayvanın sırtına binilir, rehin edilmiş hayvanın sütü içilir o hayvanın beslenmesi ise üzerine binen ve sütünü içen kimseye aittir.” (Buhârî, Rehn: 4) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis merfu olarak sadece Âmir eş Şa’bi’nin, Ebû Hüreyre’den rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu hadisi pek çok kimse Â’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise; “Rehin olarak bırakılan şeyden hiçbir şekilde istifade edilemez” derler. Ø altın ve mücevherat bulunan süs eşyaları ayrı ayrı değerlendirilmelidir 1255- Fedâle b. Ubeyd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber günü on iki dinara altın ve mücevherattan oluşan bir kolye satın aldım altınını ve mücevheratını ayrıştırıp tarttığımda on iki dinardan fazla altın olduğunu tespit ettim. Durumu Peygamber (s.a.v.)’e aktardım buyurdular ki: “Altınla mücevherat ayrılmadıkça satılmaz.” (Müslim, Müsakat: 16; Ebû Dâvûd, Büyü: 13) Kuteybe İbn’ül Mübarek vasıtasıyla Ebû Şuca’dan, Saîd b. Yezîd’den aynı sened ile bu hadisin benzerini bize rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadisledir. Taşlarla veya gümüşle süslenmiş kılıcın, gümüşle süslenmiş bir kemerin veya benzeri şeylerin ayrıştırılmadan satılmaması görüşündedirler. İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha başkalarından bazı ilim adamları ise böyle malzemelerin alım satımına izin vermişlerdir. Ø vela hakkının satışta şart koşulması 1256- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, bizzat kendisi Berire isimli köleyi satın alıp hürriyetine kavuşturmak istedi onu satanlar vela hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sen onu satın al onların şart koştukları şeye bakma çünkü vela hakkı köleyi hürriyetine kavuşturan kimseye aittir.” (Buhârî, Feraiz: 18; Müslim, Itk: 2) Vela: Kişinin sahibi bulunduğu bir köleyi hürriyetine kavuşturması sebebiyle azat eden kimse ile o köle arasındaki hükmî yakınlıktır bu sebeple hürriyetine kavuşturan kimse, kölenin miras ve diğer haklarına da sahip olmuş olur. Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe hadisi hasen sahih olup ilim adamlarının uygulamaları bu hadisledir. Hadisin râvîlerinden Mansur b. Mu’temir; “Ebû Attâb” diye künyelenmiştir. Ebû Bekir el Attar el Basrî, Ali el Medînî’den bize aktararak şöyle demiştir: Yahya b. Saîd’den işittim şöyle diyordu: Mansur’dan bir hadis sana aktarıldıysa avucun hayırla dolmuş demektir. Başkasına bakma, Yahya şöyle devam etti: İbrahim Nehâî ve Mûcâhid’den rivâyet edenler arasında Mansur’dan daha sağlamını görmedim. Tirmîzî: Muhammed; Abdullah b. eb’il Esved yoluyla Abdurrahman b. Mehdî’den şöyle dediğini bize bildirdi. “Mansur Küfelilerin en sağlamıdır.” Ø kurban olarak alınan hayvan satılabilir mi? 1257- Hakîm b. Hızâm (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Hakîm b. Hızâm’ı bir dinarla kurban satın almaya gönderdi. Bir dinara satın aldığı kurbana bir dinar kar verilince onu satıp onun yerine tekrar bir dinara başkasını aldı. Bir kurban ve bir dinarla Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Koyunu kurban olarak kes dinarı da tasadduk olarak dağıt.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 27) Tirmîzî: Hakîm b. Hızâm’ın hadisini sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Habib b. ebî Sabit, bence Hakîm b. Hızâm’dan hadis işitmemiştir. 1258- Urve el Barikî’ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir koyun almam için bana bir dinar verdi. Ben de ona iki koyun satın aldım, birini bir dinara sattım, bir dinar ve bir koyunla Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim durumu anlattım şöyle buyurdular: “Allah ticaretini sana bereketli kılsın.” Daha sonraları Urve, Küfe’nin Künase denilen pazar yerine çıkar ve büyük kazançlar elde ederdi. Böylece Küfenin zenginlerinden olmuştu. (Buhârî, Menakib: 28; Ebû Dâvûd, Büyü: 27) Ahmed b. Saîd ed Dârimî, Habban vasıtasıyla Saîd b. Zeyd’den (Hammad b. Zeyd’in kardeşidir) rivâyet ederek şöyle demiştir: Zübeyr b. Hırrît, Ebû Lebît’den aktararak bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bazı ilim adamları bu hadisin hükmünü uygulayıp görüşlerini bu hadise göre ortaya koymuşlardır. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimi ilim adamları ise bu hadisin hükmünü almamışlardır. Şâfii ve Hammad b. Zeyd’in kardeşi Saîd b. Zeyd bunlardandır. Ebû Lebîd’in ismi Limâze b. Zeyyad’tır. Ø borcu olan mükâteb kölenin, kölelikten kurtulamayacağı 1259- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mûkatep köleye had uygulanması gerekirse veya miras düşerse kendisini hürriyetine kavuşturabildiği miktara göre mirastan pay alır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti; Mükateb köleye ödenecek diyetin miktarı ödemiş olduğu kadar hissesi hür diyeti olarak geri kalan kısmı ise efendisine köle diyeti alarak ödenir.” (Ebû Dâvûd, Diyat: 20) Mûkateb köle: Belli bir ücreti ödemeyi tamamladığında hürriyetine kavuşması şarta bağlanan köle demektir. Miras ve diğer konularda bedelinden ödediği kadar kısmı hür nisbeti geri kalan kısmı ise efendisine kölelik bedeli olarak ödenir. Tirmîzî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Yahya b. ibn Kesir, İkrime’den, İbn Abbâs’tan aynı şekilde rivâyet etmiştir. Hâlid el Hazza, İkrime’den, Ali’den Ali’nin sözü olarak rivâyet etmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğerlerinden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok kimse şöyle demişlerdir: “Mükateb köle bedelinden ödeyemediği bir dirhem bulunsa bile kölelikten kurtulamaz.” Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. 1260- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i hutbe verirken dinledim şöyle diyordu: “Bir kimse kölesini yüz okıyye karşılığında hürriyetine kavuşacağını söylese o köle de on birim veya on dirhem dışında bütün borcunu ödemiş olsa o kalan miktarı ödeyemediğinden dolayı kölelikten kurtulmuş sayılmaz.” (Ebû Dâvûd, Diyat: 20; İbn Mâce, Itk: 3) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından pek çok ilim adamının uygulaması bu hadise göre olup şöyle demektedirler: “Mükateb köle üzerinde bedelinden ödenmemiş bir miktar bulundukça köle sayılır.” Haccac b. Ertae, Amr b. Şuayb’den benzeri şekilde rivâyette bulunmuştur. 1261- Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Siz kadınlardan birinizin mükateb kölesi olsa o kölenin de mükatebe bedelini ödeyecek kadar parası olsa o köle o andan itibaren hürriyetine kavuşmuş yabancı bir erkek olacağından o kölenin sahibi hanımefendi, diğer erkeklere karşı nasıl örtünüyorsa buna karşı da aynen örtünmelidir.” Çünkü o köle o evin bir bireyi olamaktan çıkmıştır. (Ebû Dâvûd, Diyat: 20; İbn Mâce, Itk: 3) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisin manası ilim adamlarınca “Takva için bu böyledir” diyerek şöyle demektedirler: “Mukateb köle bedelini ödeyecek kadar parası olsa bile ödemedikçe azâd edilmiş sayılmaz.” Ø iflas edenin yanında alacaklı kendi malını bulursa ona herkesten daha layıktır 1262- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir adam iflas etmiş kimse yanında kendi ticarî malını aynen bulursa o malı almaya başkalarından daha hak sahibidir.” (Müslim, Müsakat: 15) Tirmîzî: Bu konuda Semure ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise; “O kimse diğer alacaklılar gibidir, onlardan bir farkı yoktur” derler. Küfeliler bu kanaattedirler. Ø içki kullanan kimselere içki satmanın yasak oluşu 1263- Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Yanımızda bir yetimin malı olan şarap vardı, Maide sûresi 90.ayet nazil olunca Rasûlullah (s.a.v.)’e bu şarabı nasıl değerlendirebileceğimizi sordum ve bir yetime ait olduğunu da söyledim, onu dökün buyurdular.” (Nesâî, Büyü’: 90) Tirmîzî: Bu konuda Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Bu hadis Peygamber (s.a.v.)’den değişik kimselerden de benzeri şekilde rivâyet edilmiştir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şaraptan sirke yapılarak değerlendirilmesini bile hoş karşılamazlar. Bunun hoş karşılanmayışının sebebi de: -Allah daha iyisini bilir- Müslümanın evinde sirke yapılacak şarabın bulunmasıdır. Bazı ilim adamları ise sirkeye dönüşmüş vaziyette ise o şaraptan yapılan sirke yenebilir, demişlerdir. Ebû’l Veddak’ın ismi; Cebr b. Nevf’tir. Ø emanetlere saygı göstermek 1264- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Emaneti sana emanet eden kişiye ver. Sana hainlik edene sen hainlik etme.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 79) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: Bir kimsenin bir başkasında bir alacağı olsa alacaklı kimseye borçlunun bir miktar malı geçse alacağı kadar miktarı ondan alma hakkı yoktur. Tabiinden bazı ilim adamları ise buna izin vermektedirler. Sevrî bu görüştedir ve şöyle der: Alacaklının altın alacağı olsa borçluya ait gümüş ele geçirse cins farklılığından dolayı o gümüşlere, alacağı altın yerine el koyup alamaz. Ancak alacaklının eline alacağı altına karşılık borçlunun altınlarından bir miktar geçecek olsa o vakit o altından kendi alacağı kadarına el koyup alabilir. Ø ödünç alınan şey yerine verilmelidir 1265- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’in veda haccı hutbesinde şöyle dediğini işittim: “Ödünç alınan şey mutlaka yerine verilmelidir. Kefil olan borçlu gibidir, borcu ödeyecektir. Borç ise mutlaka ödenecektir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 88; İbn Mâce, Sadakat: 5) Tirmîzî: Bu konuda Semure, Safvân b. Ümeyye ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Umâme hadisi hasen garibtir. Bu hadis başka şekillerde de yine aynı şekilde Ebû Umâme yoluyla rivâyet edilmiştir. 1266- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “El başkasına ait ödünç aldığı bir malı ödeyinceye kadar o malı muhafazasından sorumludur.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 88; İbn Mâce, Sadakat: 5) Katâde diyor ki: Hasan bu hadisi unutarak şöyle diyor: “Ödünç alan kimse güvendiğin kimsedir, ödünç mal zarar görürse tazmin etmesi gerekmez.” Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Ödünç malı teslim alan o mala zarar verirse tazmin etmesi gerekir.” Şâfii ve Ahmed aynı görüştedir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından daha başkalarından bazı ilim adamları ise ödünç alan kimsenin hasar halinde tazmin etmesi gerekmez ancak emaneti kullanırken ters bir iş yaparsa o zaman tazmin eder. Sûfyân es Sevrî, İshâk ve Küfeliler bu görüştedir. Ø ihtikar (stokçuluk) yaparak haksız kazanç sağlamak 1267- Ma’mer b. Fadle (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle derken işittim: “Günaha batıp gidenlerden başkası stokçuluk yapmaz.” Saîd’e dedim ki: Ey Ebû Muhammed! Sen de stokçuluk yapıyorsun. Dedi ki: Ma’mer de stokçuluk yapardı. (Müslim, Müsakat: 26; Ebû Dâvûd, İcara: 47) Tirmîzî: Saîd b. Müseyyeb’in sadece zeytin yağı buğday ve benzeri şeyleri stok ettiği rivâyet edilir. Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Ali, Ebû Umâme, İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ma’mer hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup gıda maddesi stoklamayı hoş görmezler. Bazı ilim adamları ise gıda maddesi dışında stok yapılabileceğini söylemişlerdir. İbn’ül Mübarek diyor ki: Pamuk, Deri, ve benzeri eşyaların stok yapılmasında bir sakınca yoktur. Ø yapmacık olarak malın fiyatını artırmak 1268- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Pazara inecek malları pazara gelmeden yolda karşılamayın satılacak hayvanların sütünü sağmayıp memesini şişkin duruma getirmeyin. Birbirlerinizin malını sattırabilmek için yapmacık olarak fiyat artırmayın, reklamcılık yapmayın.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup memesinde süt biriktiren hayvanın satışını hoş görmezler. Muhaffele: Memesi kabarık olan hayvan demektir. Sahibi tarafından birkaç gün sağılmayıp memesi kabarık görünen hayvandır ki müşteri çok sütü var zannetmesi için bu işlem yapılır. Bu yapılan iş aldatma ve hilenin bir çeşididir. Ø Yalan yeminle müslümanın malını elinden almak 1269- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bir Müslüman’ın malını elinden alabilmek için yalan yere yeminler ederse Allah’ın huzuruna Allah kendisine gazâblı olduğu halde varmış olur. Eş’as b. Kays diyor ki: Bu söz benim hakkım da söylenmiştir. Bir Yahudi ile aramızda toprak meselesi vardı. Yahudi benim hakkımı inkar edince onu Rasûlullah (s.a.v.)’in huzuruna çıkardım. Rasûlullah (s.a.v.) bana: “Delil ve şâhidin var mıdır?” buyurdu. Ben de hayır dedim. Sonra Yahudiye “Yemin et” buyurdu. Bunun üzerine ben yemin eder ve malımı alır götürür dedim. bunun üzerine Allah, 3 Âl-i İmrân sûresi: 77. ayetini indirdi; “Doğrusu Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karşılığında değiştirenler varya işte onlar öteki dünyanın nimetlerinden faydalanamayacaklardır. Allah kıyamet günü onlarla ne konuşacak ne de yüzlerine bakacak, ne de onları günahlarından arındıracaktır. Onlar için acıklı bir azâb vardır.” (Müslim, İman: 61) Tirmîzî: Bu konuda Vâil b. Hucr, Ebû Musa, Ebû Umare b. Sa’lebe el Ensarî ve Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. İbn Mes’ûd hadisi hasen sahihtir. Ø alıcı ve satıcı ihtilaf ederse kimin sözü geçerlidir? 1270- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Alıcı ve satıcı ihtilaf ederlerse söz satıcının sözüdür alıcı muhayyerdir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 72; Nesâî, Büyü: 82) Tirmîzî: Bu hadis mürseldir. Çünkü Avn b. Abdullah İbn Mes’ûd’a yetişememiştir. Yine bu hadis Kâsım b. Abdurrahman vasıtasıyla İbn Mes’ûd’tan aynı şekilde mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İshâk b. Mansur diyor ki: Ahmed b. Hanbel’e: “Alıcı ile satıcı ihtilaf ederler de delil olmazsa” diye sordum. Ahmed: “Söz mal sahibinin dediği gibidir veya her iki tarafta biri malı diğeri parayı iade ederler.” İshâk da aynısını söyler. Söz kime ait ise yemin de ona düşer. Tirmîzî: Tabiinden bazı ilim adamlarından böylece rivâyet edilmiştir. Şüreyh ve başkaları bu görüşün sahibidirler. Ø ihtiyaçtan fazla olan su satılamaz 1271- İyas b. Abd el Müzenî (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), suyun satılmasını yasakladı.” (Ebû Dâvûd, İcara: 61; Nesâî, Büyü: 89) Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Büheyse ve babasından, Ebû Hüreyre, Âişe, Enes ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İyas hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göredir. Su satışını hoş karşılamazlar. İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise su satışına izin vermişlerdir. Hasan el Basrî bunlardandır. 1272- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mera ve otlaklarda otlayan hayvanların içecekleri suya yasak konulamaz çünkü bu yasaklama ile hayvanların otlatılması engellenmiş olur.” (Buhârî, Müsakat: 3; Müslim, Müsakat: 8) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Minhal’ın ismi Abdurrahman b. Mut’ım’dır ve Küfelidir. Habib b. ebî Sabit kendisinden hadis rivâyet etmiştir. Ebûl Minhal Seyyar b. Selame ise Basralıdır ve Ebû Berze el Eslemî’nin arkadaşıdır. Ø erkek hayvanın aşılaması karşılığında ücret almak yasaktır 1273- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.): “Erkek hayvanın döllemesi karşılığında ücret almayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, İcara: 40; Müslim, Müsakat: 8) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Enes ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Bazı ilim adamları ise hediye ve ikram olarak bir şey alınabileceğine izin vermişlerdir. 1274- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: “Kilâb kabilesinden bir adam erkek hayvanın döllemesi karşılığında ücret alınır mı diye Peygamber (s.a.v.) sormuştu da Peygamberimiz bundan yasaklamıştı.” Adam: “Biz erkek hayvanı bu iş için veririz ve bu yüzden bize ikram veya hediye olarak bir şeyler verilir” deyince; “Rasûlullah (s.a.v.) buna izin verdi.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece İbrahim b. Humeyd’in Hişâm b. Urve’den yaptığı rivâyetle bilmekteyiz. Ø köpek alım satımı yapılabilir mi? 1275- Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kan almadan dolayı alınan ücret pistir ve yasaklamıştır. Fahişenin zina karşılığı aldığı ücret de pis olup yasaklamıştır. Köpeğin satışı karşılığında alınan para da pis olup köpek satışı yasaklamıştır.” (Müslim, Müsakat: 9; Nesâî, Büyü’: 91) Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Ali, İbn Mes’ûd, Ebû Mes’ûd, Câbir, Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, İbn Ömer, Abdullah b. Cafer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Rafi’ın hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup köpek satışından elde edilen kazancı hoş görmezler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise av köpeğinin alım satımına izin vermişlerdir. 1276- Ebû Mes’ûd el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), köpek satışından elde edilen kazancı, fahişenin zina karşılığı elde ettiği kazancı, kahin, falcı ve sihirbazlara verilen ücreti yasaklamıştır.” (Nesâî, Büyü: 91; Müslim, Müsakat: 9) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø kan alma işi yapan kimsenin kazancı nasıldır? 1277- Beni Hârise (r.a.)’in kardeşi İbn Muhayyısa’nın babasından rivâyete göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’den kan almadan dolayı ücret alabilme konusunda izin istedi de Rasûlullah (s.a.v.) bu ücretten onu yasakladı. Fakat devamlı sorup izin istemesi üzerine şöyle buyurdu: “O aldığın parayı devene yem parası olarak veya kölene yedirerek kullan.” (Ebû Dâvûd, İcara: 38; Müsli, Müsakat: 11) Tirmîzî: Bu konuda Rafi’ b. Hadîç, Ebû Cuhayfe, Câbir ve Sâib b. Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Muhayyısa hadisi hasen sahihtir bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed b. Hanbel diyor ki: “Kan alan adam benden para isterse onu yasaklarım, bu hadisin hükmü ile amel ederim. Ø kan alma işi yapan kimseye ücret verilebilir mi? 1278- Humeyd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’e kan alma işi yapan kimsenin kazancından soruldu da Enes şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) kan aldırmıştı. Ebû Taybe adında bir köle kan almıştı. Rasûlullah (s.a.v.) ona iki ölçek yiyecek verilmesini emretti. Bu kölenin sahipleriyle konuştu onlarda köleden aldıkları vergiyi biraz indirdiler. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Tedavi yollarınızın en değerlisi kan aldırmaktır veya kan aldırmak sizin en iyi ilaçlarınızdandır.” (Müslim, Müsakat: 11) Tirmîzî: Bu konuda Ali, İbn Abbâs ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları kan alan kimsenin ücret alabileceğine izin vermişlerdir. Şâfii bunlardandır. Ø köpek ve kedi satışından elde edilen kazancın yasaklığı 1279- Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlullah (s.a.v.), köpek ve kedi satışından elde edilen kazançtan insanları yasakladı.” (Ebû Dâvûd, İcara: 62; İbn Mâce, Ticarat: 9) Tirmîzî: Bu hadisin senedinde karışıklık vardır. Kedi satışından elde edilen kazanç pek sağlam değildir. Bu hadis A’meş’den, Â’meş’in bazı adamlarından ve Câbir’den rivâyet edilmiş olup bu hadisin rivâyetinde Â’meş hakkında karışıklığa düştüler. Bazı ilim adamları kedi satışından elde edilen kazancı hoş görmezler bazıları ise buna izin verirler. Ahmed ve İshâk izin verenlerdendir. İbn Fudayl, Â’meş’den, Ebû Hazım’dan, Ebû Hüreyre’den başka şekilde de rivâyet etmiştir. 1280- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v.), kedi eti yemekten ve kedi satışından elde edilen kazancı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, İcara: 62; İbn Mâce, Ticarat: 9) Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Abdurrezzak’tan başka Amr b. Zeyd’den rivâyet eden çok kimse tanımıyoruz. Ø av köpeğinden başka köpekler alınıp satılamaz 1281- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), av köpeği dışındaki köpeklerin alım satımından elde edilen kazancı yasakladı.” (Nesâî, Büyü’: 92; Müslim, Müsakat: 10) Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle sahih değildir. Ebûl Mühezzim’in ismi Yezîd b. Sûfyân’dır. Şu’be onun hakkında söz etmiştir ve zayıf olduğunu söylemiştir. Câbir’den buna benzer bir hadis daha rivâyet edilmiştir ki onun da senedi sağlam değildir. Ø şarkıcılık yapan kadınların alım satımının yasak oluşu 1282- Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şarkıcılık yapacak olan dansözleri satmayın onları satın almayın, onlara şarkı türkü öğretip sanatçı haline getirmeyin, onların alım satımıyla veya onlar vasıtasıyla kazanılan parada hayır yoktur. Onların alım satımından elde edilen veya onlar vasıtasıyla elde edilen paralar haramdır. İşte bu ve benzeri işler hakkında şu ayet nazil oldu: “İnsanlardan kimi de var ki; gerçek bir bilgiye dayanmaksızın bilgisiz bir şekilde insanları Allah yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için masal hikâye şarkı türkü gibi eğlence türünden boş sözleri satın alıp insanları Kur’ân dinlemekten alıkoyup bu masallarla aldatmaya ve avutmaya çalışırlar…” (31 Lokman: 6) (İbn Mâce, Ticarat: 11) Tirmîzî: Bu konuda Ömer b. Hattâb’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Umâme’nin hadisini bu şekilde sadece buradan bilmekteyiz. Bazı ilim adamları Ali b. Yezîd hakkında söz ederek onun zayıf olduğunu söylemişlerdir ki kendisi Şamlıdır. Ø köle cariye alım satımında iki kardeşi birbirinden veya ana ile çocuğu birbirinden ayırmanın hoş olmayışı 1283- Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Her kim cariye alım satımında ana ile çocuğun arasını açarsa, Allah’ta o kimseyi kıyamet gününde sevdikleriyle arasını açar.” (İbn Mâce, Ticarat: 46) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. 1284- Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bana iki kardeş köle bağışlamıştı, ben de onlardan birini satmıştım. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), bana kölen ne yaptı ki görünmez oldu diye sordu. Ben de durumumu bildirdim, onu geri al; onu geri al buyurdular.” (İbn Mâce, Ticarat: 46) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları akraba olan savaş esirlerinin satışta birbirinden ayrılmasını hoş görmezler. Bazı ilim adamları ise İslam ülkesinde doğup büyüyenlerin birbirlerinden ayrılmasına izin vermişlerdir. Birinci görüş daha sahihtir. İbrahim en Nehaî’den rivâyet olunduğuna göre kendisi satışta anne ile çocuğu birbirinden ayırmıştır. Bunun sebebi sorulunca; “Ben o anneden izin istedim o da razı oldu” demiştir. Ø aldığı kölede, kullandıktan sonra ayıbını gören kimsenin ne yapacağı 1285- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle hüküm verdi: “Satın alınan maldan elde edilen menfaat ve gelir sorumluluk ve risk çeken kimseye aittir.” Yani bir malın sorumluluğu kime ait ise gelirinin de ona ait olacağı bildirilmiştir. (Ebû Dâvûd, İcara: 71; Nesâî, Büyü: 15) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis değişik yollarla da rivâyet edilmiş olup ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. 1286- Yine Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle hüküm vermişti: “Satın alınan maldan elde edilen menfaat ve gelir sorumluluk ve risk çeken kimseye aittir.” (İbn Mâce, Ticarat: 43; Ebû Dâvûd, Büyü: 71) Tirmîzî: Bu hadis Hişâm b. Urve’nin rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. Tirmîzî: Müslim b. Hâlid ez Zencî bu hadisi Hişâm b. Urve’den rivâyet etmiştir. Cerir de aynı şekilde Hişam’dan rivâyet etmiştir. Cerir hadisinde gizli bir kusur (Tedlis) vardır. Cerir bu hadiste tedlis yapmıştır, çünkü kendisi Hişâm b. Urve’den hadis işitmemiştir. Hadiste geçen “el Harâcu biz Zaman” cümlesinin manası şöyle açıklanabilir: Köleyi satın alan kimse bir süre köleyi kullanır ve köle vasıtasıyla bazı kazançlar da elde edebilir sonra kölede bir kusur bulup onu aldığı kimseye iade eder. Bu durumda elde ettiği kazanç köleyi satın alan müşteriye aittir. Çünkü köle müşterinin elinde iken yok olsa, ölse müşterinin nesabından yok olacaktı. Buna benzer tüm konularda da bu kaide geçerlidir yani “Satın alınan maldan elde edilen gelir sorumluluk kendisine ait olan kimseye aittir.” Tirmîzî: Muhammed b. İsmail bu hadisi Ömer b. Ali rivâyeti olarak garib bulmuştur. Ben de kendisine sordum acaba gizli bir kusur (tedlis) mi var diye. “Hayır” dedi. Ø meyve bahçelerinden geçen kimsenin meyvelerden ne kadar yiyebileceği 1287- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yolculuk yapan kimseler meyve bahçelerinin yanından geçerlerken meyvelerden ihtiyaç kadar yesinler fakat ceplerine ve kaplarına doldurmasınlar.” (İbn Mâce, Ticarât: 67) Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Amr, Abbâd b. Şurahbil Rafi’ b. Amr, Ebûl Lahm’ın azâdlı kölesi Umeyr ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi garibtir. Bu hadisi bu şekliyle sadece Yahya b. Süleym’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamları yolculuk yapanların bahçelerin meyvesinden yiyebileceklerine izin vermişlerdir. Bazıları ise ücretini vermedikçe yemeyi hoş görmemektedirler. 1288- Rafi’ b. Amr (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Ben Ensâr’ın hurmalarını taşlar ve düşürürdüm, beni yakalayarak Rasûlullah (s.a.v.)’e götürdüler. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Rafi’! Onların hurmalarını niçin taşlarsın?” Ben de: “Ey Allah’ın Rasûlü açlıktan dolayı” dedim. Buyurdular ki: “Taşlama altına dökülenleri ye Allah seni doyursun ve kandırsın.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasen garibtir. 1289- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.)’e dalındaki meyvenin durumu soruldu da şöyle buyurdular: “Bir kimsenin ihtiyacı varsa zaruri durumlarda cebine ve kabına doldurmaksızın o meyveden yemesinden bir şey lazım gelmez.” (Ebû Dâvûd, Lukata: 10; Nesâî, Kat’us Sarik: 12) Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Ø yasaklanan satış şekillerinden örnekler 1290- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Muhakale, Müzabene, Muhabere ve Sünya, yani satılan malın meçhul bir kısmının satışından istisna edilmesi türünden alışverişleri yasakladı. Bilinen bir miktar olursa sakıncası yoktur.” (Müslim, Büyü: 16) Muhakale: Buğdayla başaktaki buğdayın tahmini olarak değiştirilmesi ve takas yapılması şekliyle yapılan alışveriş şeklidir. Müzabene: Ağaçtaki yaş hurmayı kuru hurma karşılığında satmak veya değiştirmek şeklindeki satış şeklidir. Muhabere: Mahsûlün belli bir miktarı karşılığında toprağı kiralamak. Sünya: Satışta miktarı belli edilmeyen bir şeyin satıştan istisna edilmesidir. Belli olursa sakıncası yoktur. Tirmîzî: Bu hadis Yunus b. Ubeyd’in, Atâ’dan, Câbir’den rivâyet ettiği bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ø gıda maddesinin teslim alınmadan satılmaması gerektiği 1291- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim bir gıda maddesi alırsa onu tamamen teslim almadan satmasın! İbn Abbâs der ki: “Ben her şeyin gıda maddesi gibi olduğunu zannederim.” (Buhârî, Büyü: 54; Müslim, Büyü: 8) Tirmîzî: Bu konuda Câbir, İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup müşterinin gıda maddesinin teslim alınmadan önce satılmasını hoş görmemişlerdir. Bazı ilim adamları ise yenilip içilmeyen ölçüye tartıya girmeyen bir şey satın alan kimsenin onu tamamen teslim almadan önce satabileceğine izin vermişlerdir. İlim adamlarının bu konuda sıkı davrandıkları konu gıda maddesidir. Ahmed ve İshâk’ın görüşü de böyledir. Ø müslüman; müslüman kardeşinin satışının üzerine satış yapmaz 1292- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz bir diğerinizin satışına karşı satış yapmasın yine sizden biriniz diğer kardeşinizin dünürlüğüne karşı dünürlük yapmasın.” (Buhârî, Büyü: 58; Nesâî, Büyü: 19) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir: “Müslüman kişi Müslüman kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmaz.” Bazı ilim adamlarına göre bu hadisteki satıştan maksat bu pazarlıktır. Ø şarabın haram kılınıp kaplarının kırılması gereği 1293- Ebû Talha (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! İdârem altındaki yetimler için şarap satın aldım. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şarabı dök kabını kır.” (Ebû Dâvûd, Eşribe: 1; İbn Mâce, Ticarat: 11) Tirmîzî: Bu konuda Câbir, Âişe, Ebû Saîd, İbn Mes’ûd, İbn Ömer ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Talha hadisi -Sevrî bu hadisi Süddî, Yahya b. Abbâd ve Enes’den “Ebû Talha da onun yanındaydı” diyerek rivâyet etmiştir. Bu rivâyet Leys’in rivâyetinden daha sahihtir. Ø şaraptan sirke yapılabilir mi? 1294- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir; “İçki yapılacak malzemeyi sıkan kimseye, sıkıştırmak için malzeme temin edene, içene, taşıyana, kendisine taşınan kimseye, ikram edip başkasına sunan kimseye, alım satımını yapana, kazancını yiyene, satın alana ve kendisi için satın alınana.” (İbn Mâce, Eşribe: 6; Ebû Dâvûd, Eşribe: 3) Tirmîzî: Enes hadisi garibtir. Buna benzer bir hadis İbn Abbâs, İbn Mes’ûd, İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. 1295- Enes b. Malik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: “İçki yapılacak malzemeyi sıkan kimseye, sıkan kimseye, sıktırmak için malzeme temin edene, içene, taşıyana, kendisine taşınan kimseye, ikram edip başkasına sunan kimseye, alım satımını yapana, kazancını yiyene, satın alana ve kendisi için satın satın alınana.” (İbn Mâce, Eşribe: 6) Tirmîzî: Enes hadisi garibtir. Buna benzer bir hadis İbn Abbas, İbn Mes’ûd, İbn Ömer,’den de rivâyet edilmiştir. Ø sahibinden izinsiz sağmalı hayvanlar sağılabilir mi? 1296- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz sağmalı hayvanların bulunduğu bir sürüye uğradığında sahibi orada ise ondan izin alsın kendisine izin verildiğinde sütü sağıp içsin sürü başında kimse yoksa üç sefer seslenip sahibini arasın cevap veren olursa ondan izin alsın, hiç kimse cevap vermez ise sağıp içsin fakat kabına doldurup götürmesin.” (Ebû Dâvûd, Cihad: 85) Tirmîzî: Bu konuda Ömer ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Semure hadisi hasen garibtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Tirmîzî: Ali el Medînî diyor ki: Hasan’ın, Semure’den hadis işittiği doğrudur. Bazı hadisçiler Hasan’ın, Semure’den rivâyeti hakkında söz etmişler ve “Semure’nin sahifesinden hadis rivâyet ediyor” demişlerdir. Ø put, heykel ve domuz satışı haram mıdır? 1297- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Câbir, fetih yılı Mekke’de iken Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Allah ve Rasûlü; içki, kendiğinden ölmüş hayvan, domuz ve put satışını haram kılmıştır.” Bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü! denildi. Kendiliğinden ölen hayvanın iç yağı hakkında ne dersin? O yağlarla gemiler yağlanır, deriler boyanır ve insanlar kandillerinde o yağdan kullanırlar. Bundan sonra Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Hayır o haramdır.” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: “Allah Yahudileri kahretsin Allah onlara iç yağını haram kılmıştı da onu eritip satarak parasını yediler.” (Buhârî, Büyü: 112; Müslim, Müsakat: 13) Tirmîzî: Bu konuda Ömer ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Ø bağıştan dönülebilir mi? 1298- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kötü örnek biz Müslümanlara yakışmaz. Yaptığı bağıştan dönen kimse kustuğunu yalayan köpek gibidir.” (Buhârî, Hibe: 28; Müslim, Hibât: 2) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer’in Peygamber (s.a.v.)’den şu şekilde aktardığı rivâyet edilir: “Bir kimsenin hediye verip sonra ondan dönmesi caiz değildir. Ancak baba çocuğuna yaptığı hediyeden dönebilir.” 1299- Amr b. Şuayb, Tavus’tan, İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan merfu olarak bu hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir ve şöyle derler: “Her kim yakın akrabasından birine bir bağışta bulunursa o kimsenin o bağışından dönme hakkı yoktur. Ve kim de yakın akrabası olmayan birisine bağışta bulunursa bir karşılık görmediği sürece bağışından dönebilir. Sûfyân es Sevrî bu görüştedir. Şâfii der ki: Bir kimsenin verdiği hediyeden dönmesi caiz değildir. Ancak baba çocuğuna verdiği hediyeden dönebilir. Şâfii, Abdullah b. Ömer’in rivâyet ettiği “Bir kimsenin hediyesinden dönmesi caiz değildir, ancak baba çocuğuna yaptığı hediyeden dönebilir” hadisini delil olarak kullanıp böyle demektedir. Ø Âriyye modeli satışa izin verilmesi 1300- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), Muhâkale ve Müzâbene modeli satışları yasakladı fakat Ârıyye modeli satışa izin vermiştir. (Ebû davud, Büyü’: 33; İbn Mâce: Ticarat: 55) Âriyye: Bir kimsenin çoluk çocuğuna taze hurma yedirebilmek için birkaç hurma ağacının meyvesini, tahminî olarak, kuru hurma vererek takas etmesidir. Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Zeyd b. Sabit hadisi bu şekilde rivâyet edilmiştir. Muhammed b. İshâk bu hadisi Eyyûb, Ubeydullah b. Ömer, Mâlik b. Enes, Nafi’ ve İbn Ömer’den rivâyet ederek: Rasûlullah (s.a.v.), muhakale ve müzabere türü satışları yasakladı. Aynı senedle İbn Ömer’den Zeyd b. Sabit’den rivâyet edilmiş olup “Âriyye satışına izin verdi” şeklindedir. Bu şekil Muhammed b. İshâk’ın rivâyetinden daha sahihtir. 1301- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), beş vesaktan az olan miktardaki araya (âriyye) satışına izin vermiştir.” (Ebû davud, Büyü’: 33; İbn Mâce: Ticarat: 55) Kuteybe, Mâlik’den, Dâvûd b. Husayn’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Yine bu hadis Mâlik’den: “Rasûlullah (s.a.v.), beş vesak veya daha az miktarlarda olan arâya satışına izin verdi” şeklinde de rivâyet edilmiştir. 1302- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Ağaç üzerindeki yaş meyveyi kuruduğunda oluşturabileceği kuru hurma miktarını tahmin ederek o kadar kuru hurma karşılığında satmaya izin vermiştir.” (İbn Mâce, Ticarat: 55; Ebû Dâvûd, Büyü’: 18) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hüreyre hadisi de hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: Rasûlullah (s.a.v.), muhakale ve müzabeneyi yasaklamış olup arâya türü satışa izin vermiştir. Bu sözü söylerken Zeyd b. Sabit ve Ebû Hüreyre hadisini delil getirirler ve beş vesaktan az olan satışları caiz kabul ederler. Bu alimlere göre bu hadisin manası Rasûlullah (s.a.v.), halka kolaylık sağlamak için böyle izin vermiştir derler. Çünkü halk, ağacındaki yaş hurmayı ancak kuru hurma karşılığında alabiliriz. Başka imkanımız yoktur diye şikayette bulundular. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) beş vesaktan az olan miktarda olursa yaş hurmayı tahminen kuru hurmayla değiştirmeye ve yaş hurma yiyebilmelerine izin vermiş oldu. Ø arây modeli alışveriş yapmaya izin verilmesi 1303- Rafi’ b. Hadîç (r.a.) ve Sehl b. Hasme’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.): “Müzabene satışını yani yaş hurmanın kuru hurma karşılığında satışını yasakladı sadece “Arâyâ” sahiplerine izin verdi. Aynı şekilde yaş üzümü kuru üzümle ve her meyveyi tahmin yoluyla alıp satmaktan yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü’; 21; İbn Mâce, Ticarat: 55) Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Ø müşteri aldatmanın caiz olmayışı 1304- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, -Kuteybe bu hadisi merfu olarak rivâyet etmiştir.- Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimseyi aldatmak için yapmacık olarak o malın fiyatını artırarak müşteri kızıştırmayınız.” (Buhârî, Büyü: 60; Müslim, Büyü: 4) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup, müşteri kızıştırarak aldatmayı hoş görmezler. Tirmîzî: “Necş” Satıcının yanına müşteri geldiğinde o malın değerinden daha fazla fiyat vermek suretiyle kendisi alma niyetinde olmaksızın sadece o müşteriyi aldatmak için yapılan müşteri kızıştırma hareketine denir ki bu bir aldatma demektir. Şâfii diyor ki: Bir kimse satıcı için müşteri kızıştırırsa yaptığı bu işten dolayı günaha girer fakat alışveriş caizdir. Çünkü aldatmayı yapan satıcı değildir. Ø ölçü ve tartıda müşteriden yana fazla yapmak 1305- Sûveyd b. Kays (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Mahreme (Mahrefe) el Abdî Hecer’den kumaş getirmiştik. Rasûlullah (s.a.v.) bize gelerek birkaç şalvarlık olabilecek kumaş için pazarlık etti yanımızda ücretle çalışan ölçme işini yapan bir tezgahtarımız vardı. Rasûlullah (s.a.v.), bu tezgahtara “Ölçerken müşteriden yana fazlalaştır” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Büyü: 7; Nesâî, Büyü: 54) Tirmîzî: Bu konuda Câbir ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Sûveyd hadisi hasen sahihtir. İlim adamları ölçü ve tartıda müşteriden yana fazlalığı müstehab görürler. Şu’be bu hadisi Simak’tan rivâyet ederek “Ebû Safvân” dedi ve aynı hadisi söyledi. Ø alışverişte yumuşaklık ve eli dar olan kimseye zaman tanımak 1306- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa veya alacağının tamamını veya bir kısmını borçluya bağışlarsa Allah kıyamette hiçbir gölgenin olmadığı günde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Tirmîzî: Bu konuda Ebûl Yeser, Ebû Katâde, Huzeyfe, İbn Mes’ûd, Ubâde ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi bu şekliyle hasen sahih garibtir. 1307- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Geçmiş toplumlardan bir kimse hesaba çekildi, hayır adına hiçbir işine rastlanmadı. Zengin olan bu kimsenin insanlarla beraber olduğu görevli personeline eli dar olan kimselerin borçlarının ertelenmesi emrini verdiği bilinirdi. Allah; bu ikramı yapmaya biz o kimseden daha layıkız dolayısıyla onun günahlarından vazgeçin” buyurdu. (Müslim, Müsakat: 6) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Yeser’in adı Ka’b b. Amr’dır. Ø zengin olanın borcunu geciktirmesi zulümdür 1308- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zenginin borcunu geciktirmesi haksızlık ve zulümdür. Kim de parası ödenmek üzere imkanı olan bir kimseye havale edilirse ona müracaat etsin.” (Ebû Dâvûd, Büyü’: 10; Müslim, Müsakât: 7) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer ve Şerîd b. Sûveyd es Sekafî’den de hadis rivâyet edilmiştir. 1309- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zenginin borcunu geciktirmesi haksızlık ve zulümdür. Kim de parası ödenmek üzere imkanı olan bir kimseye havale edilirse ona müracaat etsin, bir satışta iki satış yapma durumuna düşmesin.” (Müslim, Müsakat: 7; Ebû Dâvûd, Büyü’: 10) Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadisin manası şudur: Sizden biriniz güvenilen ve parası olan birine alacağını alması için havale edilirse bu havaleyi kabul etsin. Bazı ilim adamları derler ki: Alacaklı kimse imkanı olan ve güvenilen bir kimseye havale edilirse o da bu havaleyi kabul ederse havale eden borcundan temize çıkmış olur ve alacaklının havale edene dönme hakkı kalmaz. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise; kendisine havale edilen kimsenin iflas etmesi sebebiyle alacaklı sıkıntıya düşse ilk alacaklı olduğu şahsa dönebilir. Bu alimler Osman ve başka ilim adamlarının, “Müslüman’ın malının heder olması mümkün değildir” sözünü delil olarak kabul ederler. İshâk der ki: “Müslüman’ın malının heder olması mümkün değildir” hadisinin manası şudur: Alacaklı başka birine havale edildiğinde onun parası olduğunu zanneder fakat o züğürt birisidir. İşte bu durumda Müslüman’ın malının heder olması durumu vardır. Bu hadis böyle durumlarda geçerlidir. Ø münabeze ve mülamese satışının yasaklanması 1310- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), münabeze ve mülamese modeli satışları yasakladı.” (Buhârî, Büyü: 62; Müslim, Büyü: 1) Mülamese: Dokunma ve dokundurma modeli alışveriştir. İki kişiden her biri düşünüp taşınmadan birbirinin elbisesine dokunması veya mala eliyle dokunmasıyla satışın gerçekleşmesi şeklindeki alışveriştir ki aldanma vardır. Münabeze: Atmak ve atışmak şeklindeki yapılan alışveriştir. Taş atmakla alışveriş gerçekleşecek şekilde kumara benzeyen aldatma olan satış şeklidir. Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Münabeze: Satıcının bir malı sana attığım vakit ikimizin arasında o alışveriş gerçekleşmiştir, demesidir. Mülamese ise: Bir mala el değdirsen, alışveriş gerçekleşir. O malın kalite ve sayısını görüp bilmese bile veya o mal bir kap içersinde olsa bile… Bu tür alışverişler cahiliyye modeli alışverişler olup Rasûlullah (s.a.v.) bunları yasaklamıştır. Ø peşin para ile veresiye mal alınacaksa vade ve miktarlar belirlensin 1311- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), Medîne’ye geldiğinde insanlar peşin para ile veresiye meyve satın alıyorlardı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); “Her kim peşin para ile veresiye meyve ve mal satın alacaksa belli ölçek belli tartı ve belli bir vade ile yapsın” buyurdular. (Nesâî, Büyü’: 72; Müslim, Müsakat: 25) Tirmîzî: Bu konuda İbn ebî Evfâ ve Abdurrahman b. Ebza’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup peşin para ile veresiye olarak; yiyecek, giyecek, elbise ve miktarı sıfatı bilinen her şeyin satın alınabileceğine cevaz vermişlerdir. Peşin para ile veresiye hayvan alma konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları peşin para ile veresiye hayvan satılabilir derler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları ise bunu hoş karşılamazlar. Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler bu kanaattedirler. Ebûl Minhal’in ismi; Abdurrahman b. Mut’ım’dır. Ø hisseli mülk sahiplerinden biri hissesini satmak isterse ne yapmalı? 1312- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Her kimin bir gayri menkulde ortaklığı bulunursa o gayri menkuldeki hissesini hissedarı olan kimseye teklif etmeden başkasına satmasın.” (Müslim, Müsakat: 28; Nesâî, Büyü’: 109) Tirmîzî: Bu hadisin senedi muttasıl değildir. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: Süleyman el Yeşkûrî’nin, Câbir b. Abdullah hayatta iken vefat ettiği söyleniyor ondan ne Katâde nede Ebû Bişr hadis işitmemiştir. Muhammed b. Buhârî diyor ki: Bunlardan hiç birinin Süleyman el Yeşkürî’den hadis dinlediğini bilmiyoruz. Amr b. Dinar olursa o başka… Belki de Amr b. Dinar, Câbir b. Abdullah’ın sağlığında Süleyman el Yeşkürî’den hadis dinlemiş olabilir. Muhammed şöyle devam ediyor: Ne var ki: Katâde, Süleyman el Yeşkürî’nin kendisinden değil yazdığı sayfalardan hadis rivâyet etmektedir. O’nun, Câbir b. Abdullah’tan rivâyet ettiği hadisleri topladığı bir kitabı vardı. Ebû Bekir el Attar Abdulkuddus bize aktararak Ali b. el Medînî’nin Yahya b. Saîd’den ve Süleyman et Teymî’den naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’ın hadis notlarını Hasan el Basrî’ye götürdüler, aldı veya rivâyet etti. Onu Katâde’ye götürdüler o da rivâyet etti. Sonra, bana da getirdiler rivâyet etmedim, diyor ki: “Reddettim.” Ø muhabere ve muaveme şekli satışlar 1313- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) muhakale, müzabene, muhabere ve muaveme türü satışları yasakladı. Arâyâ satışına izin verdi.” (Müslim, Büyü: 16; Ebû Dâvûd, Büyü’: 18) Muhakale, Muzabene ve Muhabere: 1290 nolu hadise bkz. Muaveme: Meyvesi yetişmeden önce bir ağacın birkaç senelik meyvesini satmaktır. Arâya: 1300 nolu hadise bkz. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø narh (fiyat sınırlaması) getirmek kime aittir? 1314- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in zamanında fiyatlar yükseldi, bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü! Fiyatlara sınır koy, fiyatlar çok yükseldi dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Fiyatları ayarlayan Allah’tır, genişletip çok çok veren Allah’tır. Rızık veren Allah’tır. Daraltıp kıtlık getiren Allah’tır, Ben, Allah’a yanımda kimsenin mal ve kan hakkı olmadığı halde ulaşmayı umarım” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Büyü: 49; İbn Mâce, Ticarat: 27) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ø alışverişte de aldatmak haramdır 1315- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) bir buğday yığınına uğradı elini yığına daldırınca eline ıslaklık geldi. Bunun üzerine: “Ey bu yığının sahibi nedir bu durum” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Rasûlû! Gökten yağmur isabet etmiştir” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): Islak olan kısmı müşterinin görmesi için yığının üzerine çıkarmanız gerekmez mi? Sonra şöyle devam etti: “Her kim aldatırsa bizden değildir.” (İbn Mâce: Ticarat: 36; Ebû Dâvûd, İcara: 50) Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, Ebûl Hamza, İbn Abbâs, Büreyde, Ebû Bürde b. Niyâr ve Huzeyfe b. Yemân’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup aldatmayı hoş karşılamazlar ve aldatma haramdır derler. Ø Peygamberimiz (s.a.v.) ödünç aldığı hayvanı nasıl iade etmişti? 1316- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), belli bir yaşta olan deveyi bir kimseden ödünç aldı sonra ona onun devesinden daha iyi bir deve vererek şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlılarınız ödeme bakımından en iyi olanlarınızdır.” (Buhârî, Vekale: 5; Müslim, Müsakat: 22) Tirmîzî: Bu konuda Ebû Rafi’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Şu’be ve Sûfyân bu hadisi Seleme’den rivâyet etmişlerdir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Belli bir yaştaki devenin ödünç alınmasında bir sakınca görmezler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise hayvanı ödünç almayı hoş görmezler. 1317- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre; bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’den alacağını istedi ve sert davrandı, sahabe onu linç etmek istediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): Dokunmayın ona, çünkü hak sahibinin konuşma hakkı vardır. Bir deve satın alarak ona veriniz buyurdular. Öyle bir deve aradılar fakat ondan daha üstün bir deve bulabildiler. Rasûlullah (s.a.v.): “O deveyi satın alın, ona verin şüphesiz ki sizin en hayırlınız ödeme yönünden en iyi davrananızdır” buyurdular. (Buhârî, Vekale: 6; Müslim, Müsakat: 22) Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Seleme b. Kühehl’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. 1318- Rasûlullah (s.a.v.)’in azâdlı kölesi Ebû Rafi (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bir adamdan genç bir deve ödünç almıştı, sonra kendisine zekat develeri gelmişti. Ebû Rafi’ diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.), O adamın devesini ödememi bana emretti. Ben de; Develer arasında genç deve bulamadım hepsi altı, yedi yaşında develerdir dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Ona onlardan birini ver çünkü insanların en hayırlısı borcunu en iyi ödeyendir” buyurdular. (Müslim, Müsakat: 22) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. 1319- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah satışında hoşgörülü, alışında hoşgörülü, ödemesinde hoşgörülü kimseleri sever.” (Buhârî, Büyü’: 16; Nesâî, Büyü’: 104) Tirmîzî: Bu hkonuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bazı kimseler bu hadisi Yunus’tan, Saîd el Makburî’den ve Ebû Hüreyre’den rivâyet etmişlerdir. 1320- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah, geçmiş ümmetler içerisinde bir adamı bağışlamıştı, bu adam satarken cömert ve hoşgörülü, alırken yine cömert ve hoşgörülü, borcunu isterken de yine cömert ve hoşgörülü idi.” (Buhârî, Büyü: 16) Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle sahih hasen garibtir. Ø mescidde alışverişin yasaklığı 1321- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Mescidde satan ve satın alan bir kimseyi gördüğünüzde; “Allah ticaretine kazanç vermesin” deyin. “Yitiğini mescidde sorup arayan kimse gördüğünüzde de Allah onu sana buldurmasın” deyin. (Müslim, Mesacid ve Mevaziis Salat: 18) Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup mescidlerde alışverişi hoş karşılamazlar. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bir kısım ilim adamı ise buna izin vermişlerdir.--[1]
Kaynak: [1]:İmam Tirmizi Sunen-i Abdullah Parlıyan En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir Eraykitap ilmin kisa yolu İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ... |