Hadis-i Şerif'ten Dualar Arapça ve Türkçe
(Resûlüm!) De ki (Kulluk ve Dua için) yalvarmanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?.." Furkan Suresi- 77
"Bilâkis yalnız Allah'a yalvarırsınız O da kaldırılması için kendisine yalvardığınız belâyı Musibeti dilerse kaldırır." Enam Suresi -41


  Ashab-ı Uhdud Duaları Arapça ve Türkçe

اَللّٰهُمَّ اكْفِنِ يِهمْ بِمَا شِئْتَ [7]
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِك اَللّٰهُمَّ اغْفِرْلي
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْلِي وَارْحَمْنِي وَتَجَا وَزْ عَنِّي وَعْفُ عَنِّي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ [1]
اَللّٰهُمَّ حَاسِبْنِي حِسَاباً يَسِيراً [2]
اَللَّهُمَّ اغْفِرْليِ وَارْحَمْنيِ [3]
وَأَلْحِقْنيِ بِالرَّفِيقِ اْلأَعْلَى [4]
اَللّٰهُمَّ قِنِي عَذَابَكَ يَوْمَ تُبْعَثُ عِبَادَكَ [5]
اَللّٰهُمَّ وَلَا تُخْزِن۪ي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ [6]
[8]
رَبِّ اغْفِرْ ليِ وَتُبْ عَلَىَّ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الْغَفُورُ [9]
١

Duanın Latince Okunuşu
Allahummek finihim bima şi'te [7]
“Allâhümmeğfirlî verhamnî ve tecâvez ‘annî va’fü ‘annî fe-inneke ğafûrur-rahîm.” [1]
“Allahümme! Hâsibnî hisâben yesirâ” [2]
Allâhümmeğfirlî verhamnî ve el hıkıni bir refikal ala [3]
el hıkıni bir refikal ala [4]
Allahümme kine azabeke yevme tubasu ibadeke [5]
ve la tuhzini yevme yub asun [6]
Sübhâneke Allahümme ve bihamdike Allahümmeğfirlî [8]
Rabbiğfirli ve tub aleyya inneke enntet tevabul ğafur [9]


Duanın Türkçe Meali / Manası
Allahım, beni bunların (KATİL VE ZALİMLERİN) elinden nasıl dilersen öylece kurtar (Ashab-i-Uhdud ✪) [7]
Allâhım! Beni bağışla bana merhamet et beni (günahımdan dolayı) cezalandırma ve beni affet şüphesiz Sen çok bağışlayan, çok merhametli olansın. ✪ [1]
Allah’ım! Hesabımı kolaylaştır ✪ [2]
Allahım! Beni bağışla ve bana merhamet eyle. [3] ✪ Beni Refîk-il A’lâ’ya kavuştur." ✪ [4]
104 - (13/6) Üç kere:“Allahım Kullarını yeniden dirilteceğin o günde beni azabından koru.” [5] (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme. (Şuarâ Suresi - 87 ✪ ) [6]
Allah’ım Seni Hamd ederek tesbih ederim. Allah’ım beni bağışla. [8]
Rabbim! Beni bağışla ve tevbemi kabul et Şüphesiz ki sen tevbeleri çokça kabul eden çokça bağışlayansın." [9]

[1]: (İbn Ebî Şeybe, Dua, 1, No: 29148)
[2]: Ahmed, 40/260, No. 24215 el-Hakim, 1/57 ✪ Ebu Dâvud, lafzıyla (4/311)
[3]: Buhâri, (7/10) Müslim, (4/1893) ✪ [4]: (Buhârî, Daavât 65; ⇒ Müslim, Zikir 31.) ✪
[5]: Ebu Dâvud, lafzıyla (4/311) Sahih-i Tirmizi (3/143) ✪
[6]: (Şuarâ Suresi - 87) ✪
[7]: Riyazus Salihin -sabir -31.hadis ✪ Ahmed bin Hanbel el- Musned (1/181)
[8]: Buhârî, Sıfatü's-salat 42, 58 (63, 85), c.2, s.791-792, 809 ⇒ Müslim, Salât 217 (484), c.3, s.1465 ✪
[9]: Tirmizi ve diğerleri; bkz. Sahih-i Tirmizi (3/153), Sahih-i İbn-i Mâce (2/321). Lafızlar Tirmizi ✪


Allâhım Beni bağışla bana merhamet et beni (günahımdan dolayı) cezalandırma ve beni affet Okunacak Dualar Arapça ve Türkç

[1] Allah’ım! Hesabımı kolaylaştır.” Ahmed, 40/260, No. 24215 el-Hakim, 1/57 Ahmed, Hâkim. Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî de bu görüşünde ona katılmıştır.Hadislerle Hz. Peygamber'in Namaz Kılma Şekli-SELÂMDAN ÖNCE OKUNACAK DUALAR Yazarı Muhammed Nâsıruddin el-Elbânî Yayına Hazırlayan Osman Arpaçukuru BEKA YAYINLARI

[2]: Ahmed, 40/260, No. 24215 el-Hakim, 1/57 ✪ UYKUDAN ÖNCE YAPILAN DUÂLAR: HISNUL MUSLİM PDF / Ebu Dâvud, lafzıyla (4/311) ⇒ Tirmizi Tercume Abdullah Parlıyan Dua Bölümleri / BÖLÜM: 18 Ø YINE UYUYACAK KIMSENIN YAPACAĞI DUÂLARDAN

[3]: Buhâri, (7/10) Müslim, (4/1893) ✪ 3496- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i vefatı anında şöyle duâ ederken işitmiştim: “Allah’ım beni affet bana acı. Beni yüce dosta ulaştır.” (Buhârî, Deavat: 27; Müslim, Zikir: 17) Tirmizi - Dualar bölümü - Bölüm - 77 Rasulullah (a.s) Kur-an-dan Bir Sure Öğretir Gibi Hangi Duayı Öğretirdi
eraykitap.com En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Allah’ım! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim. Okunacak Dualar

اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِى خَطِيئَتِى وَجَهْلِى وَإِسْرَافِى فِى أَمْرِى وَمَا أَنْتَ اَعْلَمُ بِهِ مِنِّى
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِى هَزْلِى وَجِدِّى وَخَطَائِى وَعَمْدِى وُكُلُّ ذٰلِكَ عِنْدِى [1]
للّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ عَذَابِ النَّارِ
وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ [2]
١


Duanın Türkçe Meali / Anlamı
Ebû Musâ el-Eş’ârî’den rivâyete göre Rassûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efenddimiz şöyle duâ ederlerdi: “Allah’ım! Benim hatâlarımı, cehâletle yaptıklarımı, işlerimde haddi aşmamı ve benden daha iyi bildiğin kusurlarımı mağfiret eyle! Allah’ım benim lâtîfelerimi, ciddiyetimi, hatâen yaptıklarımı ve kasten yaptıklarımı mağfiret eyle! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim.” Mahmud Sami Ramazanoğlu Dualar ve Zikirler - PDF (Buhârî, Deavât, 60; Müslim, 70)

“Yeryüzündekilerden herhangi bir kimse, derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları deniz köpükleri kadar da olsa.” Mahmud Sami Ramazanoğlu Dualar ve Zikirler - PDF (Ali el-Müttakkî, I, 455/1963) [1]

Ebû Hüreyye -radıyallahu anh-’ın rivayyet eylediğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurmuşlardır ki: “Allah’ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Cehennem azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım.” (Buhârî, Ezan, 149) [2]


لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاللّٰهُ اَكْبَرُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

Ebû Hüreyye -radıyallahu anh-’ın rivayyet eylediğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurmuşlardır ki: “Allah’ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Cehennem azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım.” (Buhârî, Ezan, 149)
eraykitap.com En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
Açıklamalar

Ravi: Suheyb-i Rûmî (Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân (radıyallahu anh) )
Ashab-i Uhdud'un Kıssası (Hayat Hikayesi)

 

Suheyb (-i Rûmî) radıyallâhü anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizden önceki ümmetler içinde bir padişah, bir de onun sihirbazı vardı. Bu sihirbaz yaşlanınca, padişaha:

– “Ben yaşlandım, bana genç birini göndersen de ona sihirbazlığı öğretsem” dedi.

Padişah da ona bir genç gönderdi. Gencin yolu üzerinde bir rahip bulunmaktaydı. Genç ona uğradı, yanında oturdu ve konuşmalarını dinledi, beğendi. Sihirbaza her gittiğinde rahibe uğrar ve yanında bir süre kalırdı. Sihirbaz ona “niçin geç kaldın?” diye kızar ve döğerdi. Delikanlı bu durumu rahibe şikâyet etti. O da şöyle dedi:

– Sihirbazdan korktuğunda, “evdekiler alıkoydular”de; âilenden çekindiğinde de “sihirbaz alıkoydu” de.

Genç, durumu böylece idare edip giderken, bir gün yolda insanların gelip geçmesine engel olan büyük ve yırtıcı bir hayvana rastladı ve kendi kendine “Sihirbazın mı yoksa râhibin mi daha üstün olduğunu işte şimdi öğreneceğim” diyerek bir taş aldı ve “Ey Allahım, rahibin yaptıklarını sihirbazın yaptıklarından daha çok seviyorsan, şu hayvanı öldür ki insanlar yollarına devam etsinler” dedi ve taşı hayvana doğru fırlatıp onu öldürdü. Halk da geçip gitti. Daha sonra delikanlı râhibe gelip olayı anlattı. Râhip ona:

– Delikanlı! Şimdi artık sen benden daha üstünsün. Zira, sen bu gördüğüm mertebeye erişmişsin. Öyle sanıyorum ki, sen yakında bir belâya uğratılacaksın. Böyle bir şey olursa, sakın benim bulunduğum yeri kimseye gösterme! dedi.

Delikanlı, körleri, alaca hastalığına tutulmuş olanları kurtarır ve diğer hastalıkları da tedâvî ederdi. Padişahın o sıralarda kör olmuş bir yakını bunu duydu, değerli hediyelerle birlikte delikanlıya gitti ve:

– Eğer beni tedâvî edersen, bütün bunlar senin olacak dedi.

Delikanlı:

– Ben kendiliğimden kimseye şifâ veremem. Şifayı ancak Allah Teâlâ verir. Eğer sen Yüce Allah’a inanırsan, ben ona dua ederim, o da (dilerse) sana şifa verir, dedi.

Adam iman etti. Allah Teâlâ da ona şifa verdi. Adam eskiden olduğu gibi padişahın yanına gelip meclisteki yerini aldı.

Padişah:

– Senin gözünü kim iyi etti? diye sordu. O da:

– Rabbim, dedi.

Bu defa Padişah:

– Senin benden başka rabbin mi var? diye gürledi.

Adam:

– Benim de senin de rabbin Allah Teâlâ’dır, dedi.

Bunun üzerine sinirlenen padişah adamı tutuklattı ve gencin yerini gösterinceye kadar ona işkence ettirdi. Sonuçta adam gencin yerini söyledi. Delikanlı getirildi. Padişah ona:

– Delikanlı, demek senin sihirbazlığın körleri ve alacaları iyi edecek dereceye ulaşmış. Duydum ki sen epeyce işler yapıyormuşsun, öyle mi? diye sordu.

Delikanlı:

– Hayır, ben kimseye şifa veremem. Şifa veren Allah Teâlâ’dır dedi.

Padişah delikanlıyı tutuklattı ve rahibin yerini gösterinceye kadar ona işkence ettirdi. Neticede râhip getirildi ve kendisine “dininden dön!” denildi. Râhip bu teklife yanaşmadı. Bunun üzerine padişah bir testere getirtip başının tam ortasından rahibi ikiye biçtirdi. Rahibin parçalarının her biri bir yana düştü. Sonra Padişahın adamı getirildi ona da “dininden dön!” denildi. Ancak o da kabul etmedi. Padişah onu da parçalarının her biri bir tarafa düşünceye kadar testere ile başının ortasından ikiye biçtirdi. Daha sonra delikanlı getirildi ve “dininden dön (yoksa öleceksin)” diye tehdid edildi, fakat delikanlı direndi. Padişah delikanlıyı adamlarından bir gruba teslim etti ve onlara şu tâlimatı verdi:

– Bunu şu dağın tepesine çıkarın, dininden dönerse ne âlâ, değilse, aşağıya yuvarlayın gitsin.

Delikanlıyı götürdüler, dağın tepesine çıkardılar.

Delikanlı:

“Allahım, beni bunların elinden nasıl dilersen öylece kurtar!” diye dua etti. Bunun üzerine dağ sarsıldı ve onlar aşağı yuvarlandılar. Delikanlı sapasağlam yürüyerek padişahın yanına döndü. Padişah ona:

– Yanındakiler ne oldu? dedi.

Delikanlı da :

– Allah beni onların elinden kurtardı, dedi.

Bunun üzerine padişah, delikanlıyı adamlarından bir başka gruba teslim etti ve:

– Bunu Kurkur denilen bir gemiye bindirip denizin ortasına götürün. Dininden dönerse ne âlâ, değilse, denize atın gitsin, dedi.

Delikanlıyı alıp götürdüler. O:

“Allahım, beni bunların elinden dilediğin şekilde kurtar!” diye dua etti.

Gemi içindekilerle beraber ala-bora oldu, hepsi boğuldu. Delikanlı sağ-sâlim padişahın yanına döndü.

Padişah onu görünce:

– Yanındakiler ne oldu? diye sordu.

Delikanlı da:

– Allah beni onların elinden kurtardı, dedi ve ilâve etti:

– Benim sana söyleyeceklerimi yapmadıkça beni öldüremezsin.

Padişah:

– Neymiş onlar? dedi.

Delikanlı :

– Halkı geniş bir meydanda topla. Beni de bir hurma kütüğüne bağla. Okdanlığımdan bir ok al, yayın tam ortasına koy. Sonra da “Delikanlının rabbinin adıyla de ve at. İşte ancak bunu yaparsan beni öldürebilirsin” dedi.

Padişah halkı geniş bir meydanda topladı. Delikanlıyı hurma kütüğüne bağladı. Sonra delikanlının sadağından bir ok aldı, yayına yerleştirdi. “Delikanlının rabbi olan Allah adıyla” deyip oku fırlattı. Ok, delikanlının şakağına isabet etti. Delikanlı elini şakağına koydu ve oracıkta öldü.

Bunun üzerine halk:

– Biz, delikanlının rabbine iman ettik, dediler.

Daha sonra durumu padişaha ileterek:

– Gördün mü çekindiğin şey nihâyet başına geldi; halk iman etti, dediler.

Bunun üzerine padişah, sokak başlarına büyük hendekler kazılmasını emretti. Hendekler ateşle doldurulmuştu.

Padişah:

– Bu yeni dinden dönmeyen herkesi, zorla ateşe atın, (yahut “onları ateşe girmeye zorlayın”) dedi.

Emri yerine getirdiler. En sonunda kucağında çocuğu ile bir kadın geldi, bir ara ateşe girmemek ister gibi yaptı, sendeledi. Çocuk:

– “Anneciğim, sık dişini, sabret, çünkü sen hak din üzeresin!” de(mek suretiyle annesini cesaretlendir)di.

Müslim, Zühd 73

Açıklamalar

Hadisimiz, sabır gerektiren büyük imtihanlara sadece müslümanların değil, önceki ümmetlerden bazı mü’minlerin de tâbi tutulduğunu göstermektedir. Onların inançları uğrunda katlandıkları işkenceleri hatırlatarak, müslümanların, karşılaştıkları sıkıntılara sabretmelerini, dinlerine olan bağlılık ve güvenlerini yitirmemelerini anlatmaktadır.

Bir önceki hadiste bizzat Hz. Peygamber’in hayatından bir örnek verilmişti. Şimdi de geçmiş ümmetlere ait bir misal verilmek suretiyle, imtihanın eskiden beri var olduğuna dikkat çekilmektedir. Şâirin dediği gibi;

Fazilet ehline dâim tahakkümü cühelâ

Cihanda kaidedir, tâ cihan cihan olalı.”

Hadisimiz, Bürûc sûresinde anlatılan olaydan bir sahneyi canlandırmaktadır. Orada şöyle buyurulmaktadır:

“Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenlerin canı çıksın. Bu inkârcıların, inananlara kızmaları, onların sadece göklerin ve yerin hükümranlığına sahip, güçlü ve övülmeye lâyık olan Allah’a inanmış olmalarındandır. Allah her şeye şâhiddir. Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeye uğraşanlar, eğer tövbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azab da onlaradır. İnanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur” (Bürûc sûresi (85), 4-11).

[1]
Suheyb-i Rûmî (Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân (radıyallahu anh) ) Hadisimizin râvisi Suheyb İbni Sinân, Suheyb-i Rûmî diye meşhur bir sahâbîdir.
Çocuk yaşta önce Rumlara sonra da Araplara esir düştü.
Mekke’de İbni Ced’ân’ın müttefiği olarak bulunurken Ammâr İbni Yâsir radıyallahu anh’den İslâmiyeti öğrenip hemen müslüman oldu.
İnancı uğruna işkenceye uğrayan ilk müslümanlardandı. Nesi var nesi yoksa, hepsini müşriklere vererek Medine’ye bin bir zahmetle hicret etti.
Medine’de hastalandı. Hz. Peygamber Medineyi teşrif edince Suheyb, durumunu ona arzetti.
Hz. Peygamber onu, “İnsanlar arasında öyleleri var ki, Allah rızası uğrunda kendilerini satarlar” [Bakara sûresi (2), 207] âyetini okuduktan sonra
“Ebû Yahya! Sen bu alışverişte zarar etmiş değilsin!” buyurarak müjdeledi (Hâkim, el-Müstedrek, III, 398).
Ok atmada büyük bir mahâret sahibi olan Hz. Suheyb, Hz. Peygamber’in maiyyetinde bütün savaşlara katıldı.
Hz. Ömer’in sûikasta uğradığı günlerde halifenin isteği üzerine yeni halife seçilinceye kadar üç gün süre ile Hz. Ömer’e vekâleten halifelik yaptı.
Orta boylu, kırmızı tenli, çok cömert bir insan olan Suheyb’in dilinde hafif bir kekemelik vardı.
Birgün Hz. Ömer kendisine: - “Oğlun olmadığı halde Ebû Yahya künyesiyle anılıyor, Araplardan olduğunu söylüyor ve pek çok yemek ikrâmında bulunuyorsun. İsrafçı sayılmaz mısın?” diye takıldı. O şu cevabı verdi: - “Bana Ebû Yahya künyesini veren Resûl-i Ekrem’dir. Ben Musul ahâlisinden Nemir İbni Kâsıt hânedânındanım. Ancak küçük yaşta esir düşüp ailemi ve kavmimi kaybettim.
Resûl-i Ekrem “En iyileriniz, yemek yediren ve selam verendir” buyurduğu için fazlaca yemek ikrâmında bulunuyorum” (bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 16).
Bütün ömrünü İslâmiyet uğrunda büyük fedâkarlıklarla geçirmiş olan Suheyb-i Rûmî, hicretin 38. yılında 73 yaşında iken vefat etmiş ve Medinedeki Bakî’ kabristanına defnolunmuştur. Allah ondan razı olsun.
http://riyazussalihin.com/muslumanin-hayat-olculeri/sabir/31-hadis/

[1] : Müslümanin Hayat Ölçüleri Rayasu Salihin .com

eraykitap.com En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

Tags
Hadis-i Şerif'ten Dualar
Dua - Dualar

Kur'an-ı Kerimden Dualar

Hadis-i Şerif'ten Dualari

Ku'an-dan Hadisten Dualar

Diyanet Meali Hadis Meali

Hadis-i Şerif'ten Dualari

Mü'minlere Tavsiye Duaları

Dualar Arapça ve Türkçe


Rabbiniz şöyle buyurdu Bana dua edin kabul edeyim
Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir (Mü'min Suresi - 60)

Rasûlullah (a.s) şöyle buyurdu: “Sıkıntılı ve kederli zamanlarda yaptığı duâları
Allah Teâlâ’nın kabul etmesini isteyen kimse, sıkıntısız günlerde çok duâ etsin.” (Tirmizî - Duâ - 9)

Dualar Hakkında Kısa Açıklamalar

Rabbiniz şöyle buyurdu Bana dua edin kabul edeyim
Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir (Mü'min Suresi - 60)

Rasûlullah (a.s) şöyle buyurdu: “Sıkıntılı ve kederli zamanlarda yaptığı duâları
Allah Teâlâ’nın kabul etmesini isteyen kimse, sıkıntısız günlerde çok duâ etsin.” (Tirmizî - Duâ - 9)

Hangi Dua Daha Çok Kabul Edilir? Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua.
Ebû Ümâme radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: - Hangi dua daha çok kabul edilir?, diye sordular.
- Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua, buyurdu.
Kaynak Site (Tirmizî, Daavât 79 ; Ebû Davûd, Tatavvû‘ 10; Nesâî, Mevâkît 35, 40)



212- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Ezan ile kamet arasında yapılan dua geri çevrilmez.”
Tirmizi Sunen-i Tercüme Abdullah Parlıyan Namaz Bölüm / 158

Allah (c.c) buyurmuştur ki: Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim.” (İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, III, 477)

Dua İbadetin Özdür Tirmizi, Daavat 1 Tirmizî Tefsir Gâfir (2973)


🌹   Kur'an-ı Kerim'den Duaları
Rabbimizin sayısız dualar içinden bizim için seçip Kur'an-ı Kerimle bize ulaştırdığı örnek ve özel dualardır.
Dua nasıl yapılır sorusunun cevabini biz bu örnek dualardan öğreniriz.
  • Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.
    Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
    Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin.
    Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır.
    (Araf Suresi - 55 - 56)



  • Nuh (a.s.) ve diğer Rasul Nebi ve Müminlerin , İslâm düşmanlarına karşı Allah’ın yardım etmesini;
  • kendisinin, anne-babasının ve bütün mü’minlerin bağışlanmasını istemekte, zalimlere de beddua etmektedirler
  • Dolayısıyla biz, bu dua örneklerinden; kendimiz için dua ettiğimiz gibi yakınlarımız ve mü’minler için de dua etmemizi, insanlara zulmedenlere beddua edebileceğimizi öğreniyoruz.
  • Kuran'da, yıllar boyunca, örnek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine çağıran Nuh'un (a.s.) sabrından övgü ile bahsedilir. Nuh (a.s.) kendisine ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Nuh'un (a.s.) içinde bulunduğu her türlü durumda Allah'a yönelmesi, O'nun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir.


    İbrahim peygamberin (a.s) dualarında Allah’tan şunlar istenmiştir:
    – Hikmet, – Salihler arasında olma, – Salih / Müslüman evlat,
    – İbadetlerinin kabul edilmesi, – Dualarının kabul edilmesi,
    – Neslinin Müslüman olması, – İman ve İslâm’da sebat,
    – Tövbesinin kabul edilmesi, – Affedilmesi.

  • İbrahim peygamber, kendisi için dua ettiği gibi, anne babası nesli ve bütün mü’minler için de dua etmiş,
  • kendisi gibi onların mü’min olmalarını, imanda sebat etmelerini ve ahirette bağışlanmalarını istemiştir.
  • Bu dualar Kur’ân’da zikredilmek suretiyle biz mü’minlere yol gösterilmiş, nasıl dua edeceğimiz, duada neler isteyeceğimiz öğretilmiştir.


  • Kur'an-ı Kerim'de Peygamberlerin ve Müminlerin Duaları
  • Allah'tan (c.c) ne İsteyeceğimiz ve Nasıl Dua Edeceğimiz Konusunda Bize Yol Göstermektedir
  • (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz. (Fatiha Suresi -5) bu ayeti Kerime gereğince
  • Aracısız Hiç Kimsenin Hatrını Araya Sokmadan Ne İsteyeceksek Direk Allah Subhanehu ve Teale'dan
  • İstememizi ve Dua Etmemizi Bize Öğretmektedir..
  • ve Selamu alal mureslin vel Hamdulillahi Rabbil Alemin



  • eraykitap.com En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir


    Copyright Eraykitap ilmin kısa yolu © 2009 - 2025 Tüm hakları saklıdır. - Eraykitap



  • Kur'an-ı Kerimden Duaları ki Arapça Latince Okunuşları ve Türkçe Anlamları Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir, ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. ve Dağıtabilirsiniz




  • Sayfa Başına
    Dön - Git