ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !     En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
Hadis-i Şeriften Dualar Arapça ve Türkçe Dua ibadetin özüdür Tirmizi, Daavat 1

Hadis-i Şeriften Dualar Arapça ve Türkçe Hadislerde Geçen Dualar
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) okuduğu ve tavsiye ettiği dualar Hadislerde geçen duaların Arapça, Türkçe okunuşları ve anlamlarını sizler için derledik “Allâhım Senin gazabından rızâna azâbından affına ve Senden yine Sana sığınırım (Müslim Salât 222)

🌹 Rasulullah (a.s)'dan Duaları Rivayetlerle bize ulaşan Peygamberimiz' in belirli zamanlarda veya düzenli yaptığı, mü'minlerin yapmasını istediği veya ashabına öğrettiği duaları bu bölümde bulabilirsiniz
بِسْمِ اللهِ، واَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ
سُبْحَانَ رَبِّيَ العَلِيِّ الأَعْلَى الوَهَّابِ

Hadis-i Şerifdeki Duanın Latince Okunuşu
Bismillah vel Hamdulillah ves Salatu ves Selamu ala Rasulullah Subhane Subhane Rabbiyel aliyyil alel Vehhab

Hadis-i Şerifdeki Duanın Türkçe Manası veya Meali
Allah'ın Adıyla Başlıyorum ve Allaha Hamd Olsun Rasulullaha Salat ve Selam Olsun Karşılıksız bolca veren en yüce Rabb'im! Sen noksan sıfatlardan münezzehsin. [1]


[1]: İyas bin Seleme ibni'l Ekva (r.anhuma) babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir Ben Rasulullah (a.s)'mın duaya her başladığında mutlaka Subhane Rabbiyel aliyyil alel Vehhab diyerek başladığını işittim Hakim el Müstedrek no:1835 1/676

“Allah (c.c) buyurmuştur ki: Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim.” (İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, III, 477)
Dua'ya Başlaken Okunacak Dualar
1 - )   ✪   Dua Ederken Nasıl Başlamalıyız veya Ne Okuyarak Başlamalıyız
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ   ✪   بِسْمِ اللَّهِ الرَّحمن الرَّحِيم
لْحَمْدُ لِلَّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ   ✪   وَالْعَاقِـبَـةُ لِلْمُـتَّـق۪ينَ   ✪   وَلَا عُدْوَانَ إِلَّا عَلَي الظَّالِم۪ينَ
وَالصَّلٰاةُ وَالسَّلٰامُ عَلٰى رَسُولِـنَا مُحَمَّدٍ وَأٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ٓ أَجْمَع۪ينَ

  • Euzu billahi mineş şeytanirracim Bimillahirramanirrahim
    elhmdulillahi Rabil Alemin vel akıbetü lil muttakin vel udavne illa alaz Zalimin ves Salatü ves Selamü ala Rasulina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmain


    Şeytanın Şerrinden Allah'a Sığınırım Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla Başlıyorum ve Allaha Hamd Olsun
    Şonuc Takva sihiblerinindir Zalimlerden Başkasına Düşmalık yoktur
    Rasulullah'a Ailesine ve Arkadaşlarına Salat ve Selam Olsun

  • 2 - )   ✪   Dua Ederken Nasıl Başlamalıyız veya Ne Okuyarak Başlamalıyız
  • أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ   ✪   بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ
    سُبْحَانَ رَبِّيَ العَلِيِّ الأَعْلَى الوَهَّابِ

  • Euzu billahi mineş şeytanirracim
    Bismillahi vel Hamdulillahi ves Salatu ves Selamu ala Rasulullahi Subhane Rabbiyyel aliyyil alal Vehheb


    Şeytanın Şerrinden Allah'a Sığınırım Allah'ın Adıyla Başlıyorum ve Allaha Hamd Olsun Rasulullaha Salat ve Selam Olsun Karşılıksız bolca veren en yüce Rabb'im! Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.

  • El Vehhab (cellle Celaluhu) Manası
    Karşılıksız bolca veren.
    Vehhâb, Allah’ın çok hîbe eden,
    çok fazla bağışlayan olduğu anlamına gelir.
    Hak sâhibi olmadıkları halde yarattıklarına çok çok verendir.
    Çok fazla ihsan eden, çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayan demektir.
    Bol bol hediyeler veren. Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan ede

  • 3 - )   ✪   Dua Ederken Nasıl Başlamalıyız veya Ne Okuyarak Başlamalıyız
  • اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ العَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ ﺁلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينْ

  • Latinece okunuşu : Elhamdulilahi rabbil ^âlemin vesselatu vesselâmu âlâ Rasuline Muhammed in ve alihi ve sahbihi ecmain.
    Arapça anlamı :
    Allaha hamd, Rasulune salat ve selam ve Aline ve ashabinin tümüne olsun

  • Bir defasında Rasûl-i Ekrem Efendimiz, sahâbîlerden birinin Allâh’a hamd ve Rasûlü’ne salevât getirerek duâya başladığını gördüğünde, onu takdîr ederek: “–Ey namaz kılan zât! Duâ et, (duâna hamdele ve salvele ile başladığın müddetçe) duân kabûl olunur.” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 64/3476)


    Nitekim Ömer bin Hattâb -radıyallâhu anh- şöyle demiştir: “Yaptığın duâ yerle gök arasında durur. Peygamber Efendimiz’e salevât getirmedikçe hiçbir duân Allâh katına yükselmez.” (Tirmizî, Vitir, 21/486)


    Hamdele ve salvele duası hakkında
    Hamdele ve salvele, yani, Allah’a hamd ve Resulüne salavat getirmek, bütün alim ve müslümanlar eserlerinin başında kullandığı, sünnete dayanan bir gelenektir.
    İsra suresindeki hamd makamında ki ayetleri de Üstatlar hem Allaha hamd için, hem de bu güzel geleneği devam ettirmek için sürekli kullanıyor.
    Ayetlerin meali de şu şekildedir: Allah'ın adıyla. "Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin." (İsrâ Sûresi, 17:44.)
    Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır. (İsrâ Sûresi - 44) Zât olan Allah'ın adıyla.


    Hamdele
    Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
    "Meşru' işlere Allah'a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir." (1)
    "Cenâb-ı Hakk'ın ni'metlerine hamd ü senâ, insanı ni'metin zevalinden emîn kılar." (2) "Allah'a hamdetmek şükrün başıdır. Allah'a hamdetmeyen bir kul O'na şükür etmemiştir." (3)
    "Cenâb-ı Hakk'ı senâ için elhamdülillah demek, yahud Allah'a hamd etmek zikirlerin efdalidir." (4)
    "Cenâb-ı Hakk'a en çok şükür edeniniz, insanlara teşekkürde kusur etmeyeninizdir." (5)
    "Allah'a hamd ile başlanmayan her bir söz kesiktir. " (6)
    "Sözlerin Allah'a en sevimlisi, kulun: Hamdele5.gif demesidir." (7) "Hiç bir tarafı müstesnâ olmamak üzere bütün dünyâ ümmetten sâdece bir adama verilse ve sonra bu kimse "Elhamdülillah" dese, muhakkak ki bu "Elhamdülillah" bütün hepsinden daha kıymetli, daha efdal olurdu." (8)
    "Her gün bir def'a"
    derse cennetteki makamını görmedikçe ölmez, yahud ona gösterilmedikçe ölmez." (9)



    Kim Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur," derse ve bunu ancak Allah'ın indindekini taleb ederek söylerse Allah ona milyon hasene yazar, derecesini bin kat yüceltir, kıyamet gününe kadar ona istiğfar etmeleri için yetmiş bin melek vazifelendirir." (10)

    "Ibrâhîm -aleyhisselâm- Rabbıne suâl edip: Ey Rab-bim, sana hamdedenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben buyurdu ki: Hamd, şükrün anahtarıdır, şükür onunla beraber Rabbü'l-âlemînin Arşına yükselir." İbrâhîm tekrar suâl edip: Ey Rabbim! Seni tesbîh edenin mükâfatı nedir? Allah Teâlâ Cevaben: "Tesbîhin aslının ne demek olduğunu âlemlerin Rabbi Allah bilir." (11) (1) İbn Mâce, Nikâh, 19; Ebû Dâvûd, Edeb, 18. (2) Râmûzü'l-ehâdis. (3) a.e. (4) İbn Mâce, Edeb, 55. (5) Ebû Dâvud, Edeb, II; Tirmizî, Birr, 35; İbn Hanbel, (6) Ebû Dâvud Edeb, 18. (7) Buharî, Tevhîd, 58; Müslim, Salât, 220; Ebû Dâvud, Edeb, 101, Tirmizî, Mevakît 79. (8) Râmûzü'l-ehâdis. (9) el-Câmiu's-Sağir. (10)a.e. (11)a.e.



  • Salvele
    Peygamber -Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem-buyurmuşlardır ki:
    Cenâb-ı Hakk'a rızâya ermiş olarak mülâki olmak arzusunda bulunanlar bana çokça salât göndersinler. " (1)
    "Tahkîkan sizden bana en yakın olan kimse beni çokça salât ve selâmla yâd edenlerdir. " (2)
    "İhtiyâcı bulunan bir şeyi te'minde zorluğa düşen bir kimse bana çokça salât ve selâm göndersin.
    Tahkîkan salât ve selâm gam ve kederleri izâle eyler, rızıkları bollaşdırır, ve müşkilleri hall etmek için yegâne bir vesiledir." (3)
    "Muhakkak ki insanların en ziyâde cimri olanı yanında ismim anılıp da bana salavât ve selâm göndermeyen kimsedir. " (4)
    "Bir kimse yanında ismim zikrolunur da bana salât ve selâm göndermezse o kimse şakîdir." (5)
    Bize olan muhabbetinden dolayı: "Allah Teâlâ Muhammed - aleyhi's-salâtü ve's-selâm-ı lâyık olduğu şekilde mükâfatlandırsın." diyen kimse yetmiş kâtibi bin sabah yormuş olur. (6)
    Yâni bundan hâsıl olacak sevâbı yetmiş kâtib bin gün müddette yazmakla zor bitirirler, demektir.

    Peygamber -aleyhisselâm-a salât edilinceye kadar her duâ yolda bekler, gitmez, kalır."
    "Allah'ın ismi zikrolunmaksızın ve bana salavât gönderilmeksizin başlanan bir iş kesilir kalır, batar. Bütün bereketlerden mahrum olur" (7)
    "Allah Teâlâ bana ümmetim için iki emân indirdi. Bunlar:
    "Sen onların içinde bulunduğun müddetçe Allah onlara azâb edecek değildir. Onlar istiğfara devâm etdik-leri müddetçe de Allah onlara azâb edici değildir. " (8)
    Ben gidince onların arasında kıyamete kadar istiğfarı bırakdım." (9)


    (1) bk. Tuhfetü'z-zâkirîn, 29. (2) Tirmizî, Ebû Dâvûd.
    (3) Kenzü'l-irfân, 5.
    (4) Tirmizî.
    (5) el-Ezkâr, 107; Tuhfetû'z-zâkirîn, 25 vd.
    (6) Râmûzû'l ehâdis.
    (7) Ebû Dâvud.
    (8) Enfâl Sûresi, 33.
    (9) el-Câmiûs-Sağir.



    Duâ, Ruhun gıdası, kalbin nuru, ibâdetlerin özüdür. Duâ, ızdırapların, maddî ve manevî dertlerin şifa kaynağıdır. Duâ, ümit ve huzur menbaıdır. Yaşama aşkını dirilten bir rahmettir. Duâ, hayrı çeker, belâ ve zararı defeder.Duanın edepleri nelerdir? Dua ederken nelere dikkat etmeliyiz? Hangi dualar daha makbuldür?

    Duâ, insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musîbetlere karşı bir kalkandır. Belâların etkisini azaltır, Allah'ın kaderini hafifletir.

    Sevgili Peygamberimiz (asm): "Duâ, rahmet kapılarının anahtarı, mü'minin silâhı, dinin direğidir. Duâ, ibadettir, ibâdetin özüdür. (Sünen-i Tirmizi) buyurmaktadır.

    Ayet ve hadislere göre dua etmenin usul ve adabı şu şekildedir;

    Duâ, mutlaka kabul olunacak bir ibâdettir. Ancak duayı Peygamberimizin yaptığı ve bildirdiği şu şartlara uygun olarak yapmak lâzımdır:

    1- Vücud, helal kazançla alınmış, helal gıdalarla beslenmelidir. (İbn Kesir, Bakara, 168 tefsiri)
    2- Abdestli olmalı, Kıbleye yönelinmeli ve eller semâya açılmalıdır. (Tirmizî, İbn Mâce, Ebû Dâvud)
    3- Duaya eûzü-besmele, Allah'a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm İle başlanmalıdır. (Sünen-i Tirmizî)
    4- Zulümler terkedilmeli ve tövbe edilmelidir.
    5- Günahı gerektirecek isteklerde bulunulmamalı ve acele edilmemelidir. Zîra, Hz. Muhammed (asm) şöyle müjdelemektedir:
    "Yeryüzünde Allah'a duâ eden her bir mü'minin Allah (cc) (ya duasını kabul ederek) ona istediğini verir. Ya da isteğine eş değerde olacak bir kötülüğü ondan giderir. Veyahut âhirette karşılığını bulur..." (R- Safihîn) Duâ eden, duasının yararını ya hayatında, ya da âhirette muhakkak görür.
    6- Duâ ihlasla ve ısrarla yapılmalıdır. Zira; Resûlullah (asm) üçer defa duasını tekrar ederdi. (Ebû Dâvud, İbn Sünnî)
    7- Diğer müslümanların aleyhine ve zararına isteklerde bulunulmamalıdır. Ailesine, çoluk-çocuğuna ve malına beddua etmemelidir. (A'raf, 55-56. R. Salihin)
    8- İslama aykırı isteklerde bulunulmamalıdır.
    9- Duâ esnasında bağırıp-çağırmamalı ve zoraki edebî sanat gösterilerinde bulunulmamalıdır. Baş göğe dikilmemeli, Allah'a yalvarman, O'ndan korkarak ve umarak duâ edilmelidir. Ölüden, tekkeden, türbeden velîden değil bizzat Allah'tan istenmelidir. (Enbiya, 90. A'raf, 55)
    10- Beş vakit farz namazın ardından yapılacak duâ ile gece yarısından sonra (seher vakti) yapılacak duâ müstehap olacak duaların başındadır. (Süneni Tirmizi, Müslim)
    11- Ezanla farz namaz için getirilen ikâmetler arasında yapılan dualar, makbul dualardır. (Buhari)
    12- Namazda secdede iken yapılan dualar, makbul dualardır. (C. Sağîr)
    13- Cuma günü yapılan dualar, makbul dualardır. (İbni Mâce)
    14- Ramazan geceleri, Ramazan ve Kurban bayramları geceleri, Mîraç, Berât ve Kadîr geceleri de duaların daha çok makbul olduğu vakitlerdir.
    15- Mazlumun bedduası, misafirin duası ve ana-babanın çocuğuna duası makbul dualardır. (Tirmizî)
    16- Hastanın, oruçlunun iftar vaktindeki duası, ihramlının duası ve bir müslümanın diğer müslüman, kardeşine gıyabında yaptığı dualar makul dualardır.
    17- Kim, musibet, ve şiddet zamanında duasının kabul edilmesini severse, genişlik zamanında çok duâ etmelidir. (Tirmizi, Hâkim el-Müstedrek)
    18- Peygamberlerden ve ashaptan nakledilen dualarla duâ edilmelidir.
    19- Yukardaki şartlardan sonra yapacağı duanın mutlaka kabul olunacağı inancıyla canı gönülden, ihlasla duâ edilmelidir. Dalgın ve ne istediğini bilmeyen bir kalble duâ edilmemelidir." (Tirmizî)
    20- Duaya başlarken olduğu gibi, bitirirken de Allah'a hamd ve resulüne salât ve selâm ile bitirilmelidir.
    21- Duâ sonunda âmin diyerek eller yüze sürülmelidir.

    Yukarıdaki izah ettiğimiz şekilde duâ edildiğinde Cenabı Hak, isteyenin, duâ edenin ve kendisine yalvaranın duasını kabul edeceğini Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresinin 186. ayetinde açıkça beyan etmektedir.

    Kul, kendisine en yakın olarak Allah'ı bulmalı ve hiç unutmamalıdır...

    Duanın kabulü ve Allah'ın rızasını almak için, hayatımızı İslam'a göre düzenlemeli ve yaşamalıyız ki, Allah'tan istemeye yüzümüz olsun... (Dualar ve Zikirler, İmam Nevevi)

    Dua ederken dikkat etmemiz gerekenler

    1-Şerefli Vakitleri Gözetmek;
    Senenin Arefe gününü, aylardan Ramazan ayını, haftanın Cuma gününü ve saatlerin de seher vaktini gözetmek. Nitekim Allah Teala 'Sabahın erken vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.' buyurmaktadır. (Zariyat, 18)

    2-Şerefli Halleri Fırsat Bilmek;
    Ebu Hureyre (ra) şöyle der:
    "Gök kapıları Allah yolunda, Allah'ın düşmanlarıyla çarpışanların safları düşman saflarına yaklaştığı zaman açılır ve yine o kapılar, yağmur yağdığı zaman, farz namazlar için kamet edildiği zaman açılırlar. Bu bakımdan bu vakitlerde dua etmeyi bir ganimet bilin."
    Kulun, rabbine en yakın olduğu hal secde ettiği haldir. Bu nedenle secdenizde çok dua ediniz!" (Müslim)
    "Oruçlu bir kimse'nin duası geri çevrilmez." (Tirmizi)

    3- Kıbleye Yönelerek Dua Etmek;
    Selman-ı Farisi Resulullah'ın (cc) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
    Muhakkak Rabbimiz hicap edici ve Kerim'dir. Kulları ellerini dergah-ı izzetine kaldırdıkları zaman o elleri boş çevirmekten hayâ eder. (Tirmizi)

    4-Sessizce Ve İhlasla Dua Etmek;
    "Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin. Muhakkak ki Allah, bağırıp çağırarak haddi aşanları sevmez." (Araf, 55)
    Kur'an-ı Kerim'de mealen buyruluyor ki:
    "İhlaslı olarak dua edin!" (Mümin, 65)

    5- Duayı Kafiyeli Okumamaya Çalışmak;
    Hz. Peygamber (asm) duayı kafiyeli söylemek suretiyle ifrata kaçmayı şu hadisiyle yasaklamıştır:
    Duada seci' (kafiyeli okumaktan) yapmaktan kaçının. "Ey Allahım! Ben senden cenneti isterim ve cennete yaklaştırıcı söz ve amelleri isterim. Cehennemden sana sığınırım. Ona yaklaştırıcı söz ve amellerden de sana sığınırım." demeniz kafidir.

    6-Yalvarış, Korku, İstek ve Sığınma;
    "Onlar, hayırlara koşarlar. Umarak ve korkarak bize dua ederler." (Enbiya, 90)
    Hz Peygamber şöyle buyurmuştur:
    "Allah Teala bir kulunu sevdiği zaman, onun yalvarış ve yakarışlarını duymak için onu belalara müptela kılar."(Deylemi)

    7- Duanın Kabul Olunacağına Kesinlikle İnanmak;
    "Kabul edileceğine yüzde yüz inanarak Allah Teala'ya dua ediniz ve biliniz ki, muhakkak Allah Teala, gafil bir kalpten gelen duayı kabul etmez." (Tirmizi)
    "Dua edenin ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür yahut ahirette mükâfatını bulur." (Deylemi)

    8- Duada Israrla Yapmak;
    "İbn Mesut (ra) Hz. Peygamber'in, dua ettiği zaman duasını üç defa tekrarladığını, Allah'tan istediği zaman istediğini üç defa tekrarladığını söylemektedir." (Müslim)
    "Herhangi biriniz acele etmedikçe duası Allah tarafından kabul olunur. Acele etmek şu demektir: 'Ben dua ettim, duam kabul edilmedi.' Bu nedenle ey Allah'ın kulu! Dua ettiğin zaman Allah'tan çokça iste. Çünkü sen Kerim ve cömert bir zattan istiyorsun." (Müslim ve Buhari)

    9- Allah'ın Zikriyle Duaya Başlamak;
    Hz Peygamber'den şöyle rivayet edilmektedir:
    Siz Allah Teala'dan bir ihtiyacınızı istediğiniz zaman, önce salavat getirmekle başlayınız. Çünkü Allah Teala'nın şanına yakışmaz ki, kendisinden iki türlü ihtiyaç istendiğinde birisini (salavat-ı şerifeyi) kabul edip diğerini reddetsin!

    10- Duanın Kabulü Edep İledir;
    Duanın kabul olunmasının temeli edeptir ki o da, tevbe etmek, bütün varlığıyla Allah Teala'nın ibadetine yönelmektir.
    Malik Bin Dinar (ra) şöyle demiştir:
    İsrailoğullarında büyük bir kıtlık meydana geldi. Birkaç defa yağmur duasına çıkmalarına rağmen, yağmurun yüzünü göremediler. Bunun üzerine Allah Teala, peygamberlerine şöyle vahiy gönderdi: 'Onlara söyle ki, sizler necis bedenlerinizle benim huzuruma geliyorsunuz. Kana boyanmış ellerinizi benim dergâhıma uzatıyorsunuz. Mideleriniz haramla dolu olduğu halde geliyorsunuz. Şimdi ise benim gazabım sizin üzerinize daha da artar. Bu durumda bana gelmeniz sizi gittikçe benden uzaklaştırır; (bu söylediklerimden tevbe eder gelirseniz, o zaman size rahmet ederim. Aksi takdirde rahmetin yüzünü göremezsiniz. (İhya-i Ulum'id-Din)



    Fadâle İbnu Ubeyd (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) dua eden bir adamın, dua sırasında Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen:
    "Bu kimse acele etti" buyurdu.
    Sonra adamı çağırıp:
    "Biriniz dua ederken,
    Allahu Teâlâ'ya hamd u senâ ederek başlasın,
    sonra Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e salât okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu."
    Tirmizî, Daavat 66,(3473, 3475); Ebû Dâvud, Salât 358, (1481); Nesâî, Sehv 48, (3, 44).



    Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
    "Dua sema ile arz arasında durur.
    Bana salat okunmadıkça, Allah'a yükselmez.
    (Beni hayvanına binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın.
    Bana, duanızın başında, ortasında ve sonunda salât okuyun.)"
    Tirmizî, Salât 352, (486).
    Tirmizî, bunu Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e mevkuf olarak rivayet etmiştir. Rezîn ise merfu olarak rivayet etmiştir.



    İbnu. Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
    Ebû Bekir,Ömer (radıyallâhu anhümâ) beraber otururlarken
    ben namaz kılıyordum. (Namazı bitirip) oturunca, Allah'a sena ile zikretmeye başladım ve arkasından Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a salât okuyarak devam ettim. Sonra kendim. için duada bulundum.
    (Bu tarzımı beğenmiş olacak ki) Peyganber (aleyhissalâtu vesselâm); "İşte!.İstediğin veriliyor. İşte! İstediğin veriliyor'' dedi."
    Tirmizî, Cum'a 64, (593).



    Übeyy İbnu Ka'b (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) birisine dua edeceği vakit önce kendisine dua ederek başlardı."
    Tirmizî, Daavât, 10, (3382).



    Ebû Müsabbih el-Makrâî, Ebû Züheyr en-Nümeyrî (radıyallahu anh)'den naklen anlatıyor:
    "Bir gece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber çıktık.
    Derken bir adama rastlatdık.
    Sual (ve Allah'tan talep) hususunda çok ısrarlı idi.
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu dinlemek üzere durakladı. Ve:
    "Eğer (duayı) sonlandırırsa vâcib oldu!" buyurdu.
    Kendisine:
    "Ne ile sonlandırırsa ey Allah'ın Resûlü!" denildi.
    "Amin ile" dedi, uzaklaştı.
    Adama: "Ey fülan! duanı âminle tamamla ve de gözün aydın olsun!" dedi."
    Ebû Dâvud, Salât 172, (938).



    Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
    "Sizden biri dua edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin.
    Bilâkis, azimle (kesin bir üslubla) istesin, zira Allah Teâlâ kimse icbâr edemez. "
    Buhârî, Daavât 21, Tevhîd 31; Müslim, Zikr 7, (2678-79); Muvatta, Kur'an 28 (1, 213);
    Tirmizî, Daavât 79 (3492); Ebû Dâvud, Salât 358, (1483); İbnu Mâce, Dua 8, (3854).



    Ebû Musâ (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Bir sefere (Hayber Seferi) çıkmıştık.
    Halk (yolda, bir ara) yüksek sesle tekbir getirmeye başladı.
    Bunun üzerine Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) (müdahele ederek):
    "Nefislerinize karşı merhametli olun. Zîra sizler, sağır birisine hitàb etmiyorsunuz, muhâtabınız gâib de değil. Sizler gören, işiten, (nerede olsanız) sizinle olan bir Zât'a, Allah'a hitab ediyorsunuz. Dua ettiğiniz Zât, her birirıize, bineğinin boynundan daha yakındır" dedi."
    Buhârî, Daavât 50, 67, Cihâd 131, Meğâzî 38, Kader 7, Tevhîd 9; Müslim, Zikr 44, (2704);
    Tirmizî, Daavât 3, 59, (3371, 3457); Ebû Dâvud, Salât 361. (1526,1527.1528).



    Muâz (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir kimsenin:
    "Ya Rabbi, senden nimetin kemâlini taleb ediyorum" dediğini işitmişti. Sordu:
    "Nimetin kemâli nedir?"
    "Bu bir duadır, onunla dua edip, onunla hayır (çok mal) ümîd ettim" dedi.
    Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
    "Sordum, zîra, nimetin kemâli cennete girmektir, ateşten kurtulmaktır" dedi.
    Bir başkasının da şöyle dediğini işitti:
    "Ey celâl ve ikrâb sâhibi Rabbim!" hemen şunu söyledi:
    "Duana icâbet edilmiştir, (ne arzu ediyorsan) durma iste" Derken,
    bir başkasının:
    "Ya Rabbi senden sabır istiyorum!" dediğini işitmişti, ona da:
    "Allah'tan bela istedin, afiyet de iste!" dedi.
    Tirmizî, Daavât 99, (3524).



    Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı."
    Ebû Dâvud, Salât 358, (1482).



    İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor:
    "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı."
    Ebû Dâvud, Salât 361, (1524).[1]

    [1]: DUANIN FAZİLETİ VE VAKTİ :KutubuSitte7300

    Yatarken Uyanırken Eveden Çıkarken Akşam ve Sabahları ✪ Bilhassa Çarşı ve Pazara Giderken Okunacak Dualar Arapça ve Türkçe
    لاَ اِلٰهَ اِلاَّ ٱللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ ٱلْمُلْكُ وَلَهُ ٱلْحَمْدُ يُحْيِى وَيُمِيتُ وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ بِيَدِهِ ٱلْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ

  • Evden Çikarken Hadis-i Şerifdeki Duanın Latince Okunuşu
    "Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerikeleh lehü'l mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyi ve yümiytü ve hü ve hayyün lâ yemütü biyedihi'l-hayr ve hü ve alâ külli şey'in kadir."

    Eve Girerke Okunacak Duaların Türkçe Meali veya Manası
    "Allâh'dan başka hiçbir ilah yoktur. Ancak tek o vardır. Onun ortağı yoktur. Öldürür ve diriltir. O diridir, ölmez. Hayır, onun yed-i kudretindedir. O, her şeye kaadirdir." [1]

    [1]: Tirmizi, (5/291); Hâkim, (1/538); Elbâni, Sahih-i İbn-i Mâce (2/21); Sahih-i Tirmizi (3/152).
     
    Ümmeti Muhammede (a.s) Dualar Arapça ve Türkçe
        Allahım beni Annemi babamı bütün müminleri (Kadın Erkek) bütün müslümanları (Kadın Erkek) hepsini afv-ı mağfiret eyle

    اَللّٰهُمَّ تَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ وَأَحْيِنَا مُسْلِمِينَ وَأَلْحِقْنَا بِالصَّالِحِينَ
    اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ أَلْاَحْـيَآءِ مِـنْـهُمْ وَالْاَمْوَاتِ رَبَّنَا اغْفِرْ لَـنَا ذُنُـوبَـنَا بِفَضْلِكَ وَجُودِكَ وَكَرَمِكَ يَآأَكْرَمَ الْاَكْرَم۪ينَ وَيَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَسَلاَمٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ وَالْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

  • Hadis-i Şerifdeki Duanın Latince Okunuşu
    "...Allâhümme teveffenâ müslimîne ve ahyinâ müslimîne ve el-hıknâ bis-sâlihîne..."
    Allahüm meğfirli veli valideyye velil müminine vel müminat vel müslimin vel müslimet el ahya-i min hüm vel emvat Rabbenağ firlena zunubena bi fadlike ve cudike ve keremike bi Rahmetike ya ekremel ekremin ve ya erhamer Rahimin
    ve Selamun alal murselin vel hamdulillahi rabbil alemine

    Hadis-i Şerifdeki Duanın Türkçe Manası veya Meali
    "..Allah’ım! Müslümanlar olarak canımızı al, Müslümanlar olarak dirilt, rezil olmadan ve fitneye uğramadan sâlih kullarının arasına dâhil eyle..." [1] Allahım beni Annemi babamı bütün müminleri (Kadın Erkek) bütün müslümanları (Kadın Erkek) hepsini afv-ı mağfiret eyle. Onlardan ölenleride af eyle . bi Rahmetike ya erhamer Rahimin Alemlerin Rabbi Allah'a Hamd olsun ve Selam gönderilen Resullerin Üzerine Olsun [2]

    [1]: (Hâkim, De’avât, no:1868 Uhud Duasından) [2]: (Saffat Suresi - 181 -182)

  •