116) Cüreyc’ten gelen rivayette, dedi ki: “Ebû Zübeyr’in bana verdiği habere göre, kendisi Cabir bin Abdullah’ı, (sırat) köprüsünden nasıl geçileceği konusu hakkında soru sorulduğunu işittiğini söylemiştir. Dedi ki:
“Bizler kıyamet günü şundan ve şundan geliriz. Bak! Bu insanların üstünde olan bir yerdir.[2] Dedi ki ümmetler putları ile ve neye tapıyorduysalar onlarla birer birer sırasıyla çağrılırlar. Sonra bu işin ardından Rabbimiz bize gelir ve:
“Kimi bekliyorsunuz?” buyurur. Mahlukat da: “Rabbimizi bekliyoruz” derler. Onlara güler hâlde tecelli eder. Sonra onları götürür. Onlar da ona tabi olurlar. Bir de onlardan münafık, mü’min her bir insana bir nur verilir. Sonra yine ardına düşerler. Cehennemin köprüsünün üstünde bir takım çengeller ve dikenler vardır ki, Allah’ın (c.c.) dilemiş olduklarını yakalarlar. Derken münafıkların nurları sönüverir. Sonra da mü’minler kurtulur. Yetmiş bin kişi olan ilk zümre yüzleri -on dördüncü gecedeki ay gibidir- geçip kurtulurlar, hiç hesap görmezler. Onlardan sonra gelenler gökyüzündeki en parlak yıldız ışıkları gibidirler. Sonra böyle böyle öbürleri de geçerler. Sonra şefaat hulûl eder. Şefaat ederler. Nihayet “La ilâhe illallah” deyip kalbinde bir arpa ağırlığınca hayır bulunan kimseler ateşten çıkar da cennetin bir tarafına koyulurlar.
Cennet ehli onlar üzerine su serpmeye başlar. Nihayet onlar sel yerindeki otların süratle bitip büyümesi gibi bitiverirler ve ateşten çıkanın ateş izi (yanan yeri) gider. Sonra da kendisine dünya ve onunla birlikte dünyanın on misli verilinceye kadar ister.”[3]
***
[1] Meryem: 19/71-72
[2] Hadisin araştırmacıları burada bir değişikliğin olduğunu söylemişlerdir. Doğrusu şöyledir: "Biz kıyamet gününde insanlardan yüksek tümsekler üzerine geliriz."
[3] Müslim (191).
________________ oOo _________________