115) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, dedi ki, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Cennet ve cehennem münazara yaptılar. Cehennem:
“Ben büyüklenenlere ve zalimlere has kılındım” der. Cennet de:
“Bana ne ki, bana sadece insanların (katında) zayıf olanlar ve onlarca miskin sayılanlar girer.” dedi. Allahu Teâlâ da cehenneme:
“Sen azabımsın kullarımdan dilediğine seninle azap ederim = ya da şöyle dedi = : “dilediğime seninle azap isabet olur” diye buyurur. Cennete de:
“Sen rahmetimsin, seninle kullarımdan dilediğime merhamet ederim” diye buyurur.
“Her ikinizden her biri içinde dolusu vardır.”[1]
v Yine kendisinden gelen (35/2846) bir lafız ise şöyledir:
“Cennet ile cehennem münazaraya girişirler. Cehennem:
“Ben büyüklenenlere ve zalimlere has kılındım.” der. Cennet de:
“Bana ne ki, bana da sadece insanlar (katında) zayıf olanlar ve onlarca kıymetsiz sayılanlar ve aciz olanlar girer” dedi. Allahu Teâlâ Cennete:
“Sen benim rahmetimsin; kullarımdan istediğime seninle merhamet ederim” diye buyurdu. Cehenneme de:
“Sen benim azabımsın. Kullarımdan istediğimi de seninle azaplandırırım.” diye buyurdu.
“İkinizden her biri için de doluncaya kadar vardır. Cehennem dolmak bilmez, nihayet Allahu Teâlâ ayağını (onun üzerine) koyar, o da. “Yetişir, yetişir, yetişir” der. İşte o zaman cehennem dolar ve bir tarafı diğer tarafına doğru büzülür.”
v Kendisinden yine gelen bir rivayette (36/2846) lafzı şöyledir:
“Cennet ve cehennem münazaraya kalkışırlar. Cehennem:
“Ben büyüklenenlere ve zalim olanlara özgün kılındım” der. Cennet de:
“Bana ne ki; bana sadece insanların zayıfları, kıymetsiz olanları ve aldatılanları girer” dedi. Allahu Teâlâ da: Cennete:
“Sen ancak benim rahmetimsin, kullarımdan istediğime seninle merhamet ederim.” diye buyurur. Her ikinizden
her biri içinde dolusu vardır. Cehennem dolmak bilmez, nihayet Allahu Teâlâ ayağını (üzerine) koyar, o da:
“Yetişir, yetişir, yeterli olur” der. İşte o zaman cehennem dolar ve bir tarafı diğer tarafına doğru büzülür. Yüce Allah mahlukatından hiç kimseye zulmetmez. Cennete gelince, şüphesiz Allahu Teâlâ cennette mahlukatlarından bazılarını yaratır.”
v Buhârî’de (7449) gelen bir lafız şöyledir:
“Cennet ile cehennem Rableri huzurunda münazara ederler. Cennet:
“Ya Rabbi! Niye hep cennete insanların zayıf olanları ve kıymetsizleri girer?” diye sorar. Cehennem de:
“Yani bana da niçin hep böbürlenenler girer.” diye sorar. Allahu Teâlâ da cennete:
“Sen Benim rahmetimsin”, Cehenneme de:
“Sen de Benim azabımsın, istediğim kimseyi onunla azap ederim” diye buyurur. Her kinizden biri içinde dolusu vardır.
Cennete gelince; Yüce Allah (c.c.) yaratıklarından hiç kimseye zulmetmez. İstediği kimseyi de ateş için yaratır ve oraya girerler, cehennem de:
“Daha (yakılacak) yok mu? diye seslenir. Bu olayı üç defa da tekrar eder ta ki Yüce Allah ayağını onun üzerine koyar ve cehennem dolar ve bir tarafı diğer tarafına doğru büzülür öyle ki:
“Yeterli, yeterli, yeterli oldu” der.”
v Yine Buhârî’de (4850) geçen bir lafız da şöyledir:
“Cennet ile cehennem münazara ederler. Cehennem:
“Büyüklük taslayanlar ve zalimler bana has kılındı” der. Cennet de:
“Bana ne ki, bana da insanların zayıf olanları ve kıymetsiz olanları girer” der. Yüce Allah (c.c.) de cennete:
“Sen Benim rahmetimsin, seninle kullarımdan dilediğime merhamet ederim” diye buyurdu. Cehenneme de:
“Sen ancak azabımsın. Seninle dilediğime azap ederim” diye buyurdu. Bu ikisinden her biri için dolusu vardır. Cehennem dolmak bilmez, nihayet Allahu Teâlâ ayağını koyar, o da: “yeterli, yeterli yeterli oldu” der. İşte o zaman cehennem doluverir ve bir tarafı diğer tarafına doğru büzülür. Allahu Azze ve Celle (onların yerlerini dolduracak) bir takım kimseler yaratır.”
Hadiste geçen: “Kat, kat” lafzının manası, yeterli geldi, kifayetli geldi demektir.
Hadiste geçen: “Allahu Teâlâ ayağını koyar” kavline gelince: Bu hadis yine meşhur olan Allah’ın sıfatları ile ilgili hadislerden birisidir. Sahabe-i Kiram ve kendilerine tabi olan Selef-i Salih’in’in görüşlerine göre bu sıfatların tevili (yorumu) asla yapılamaz. Bilakis, Allah ne kast etti ise öyledir deyip, bunun hak olduğuna iman ederiz. Zahiri manasında bu murad da olmadığına iman ederiz. Allahu Teâlâ’ya noksanlık getiren her türlü şeyin asla mümkün olmadığına iman ederiz.
İmam Malik’e (rh) istiva’ konusu hakkında soru sorulduğu vakit, kendisi: “İstiva malumdur, nasıl olduğu (bizce) meçhuldür. Buna iman etmek de vaciptir, (Nasıl olduğu) hakkında soru sormakta bidattir” diye cevap vermiştir.” Muradını en iyi bilen Allah’tır (c.c.).
***
[1] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Müslim'e aittir (2846).
________________ oOo _________________