66) Enes bin Malik (r.a.)’dan, Ebû Zer (r.a.)’dan şöyle bir hadis rivayet ettiğini bildirmiştir: Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Ben Mekke’de iken evimin tavanı yarıldı ve oradan Cebrail (a.s.) inip göğsümü yardı ve orasını zemzem suyu ile yıkadı, sonra da içi hikmet ve iman dolu bir altın testi getirdi, testiyi göğsüme döktü, sonra da orayı kapattı. Sonra elimden tutup beni dünya semasına yükseltti. Dünyanın semasına geldiğimiz vakit Cibril (a.s.) semanın kapıcısına:
“Aç” dedi. Bekçi de:
“Kim o?” diye sordu. Cibril (a.s.):
“Cibril” diye cevap verdi. Kapıcı:
“Yanında kimse var mı?” diye sordu. Cibril de:
“Evet, benimle beraber Muhammed (s.a.s.) var” dedi. Kapıcı:
“Ona elçi gönderildi mi?” diye sordu. Cibril de:
“Evet” dedi. Kapıyı açınca dünya semasına girdik. Orada oturmakta olan bir adam gördük, sağında ve solunda bir takım insanlar vardı. Sağ tarafına baktığında gülüyor, sol tarafına baktığında da ağlıyordu. (Yanına gidince):
“Salih Peygamber ve salih evlada merhaba” dedi. Cibril’e:
“Bu kimdir?” diye sordum.
“Bu Âdem (a.s.)dır” Sağ ve sol tarafında olanlar onun evlatlarının ruhlarıdır. Sağda bulunanlar cennetlikler, sol tarafta bulunanlar da cehennemliklerdir. Bundan ötürü sağ tarafına bakınca güler sol tarafına baktığında da ağlar” dedi.
Bundan sonra da ikinci semaya çıkarıldım. Cibril oradaki kapıcıya:
“Aç” dedi. Bu da ilk söylediğinin aynısını söyledi. Sonra kapıyı açtı.
Râvî olan Enes (r.a.) der ki: “Resûlullah (s.a.s.), semalarda Âdem, İdris, Musa, İsa, İbrahim (a.selam) peygamberlerle karşılaştığını belirtti, ancak konumlarını tespit etmedi. Sadece Âdem (a.s.) ile dünya semasında, İbrahim (a.s.) ile altıncı semada karşılaştığını zikretti.”
Enes (r.a.) devamla şöyle dedi:
“Cebrail (a.s.), Nebî (s.a.s.)’i, İdris (a.s.)’ın yanından geçirdiğinde o:
“Salih Peygambere ve salih olan evlada merhaba” dedi. Resûlullah (s.a.s.) de Cebrail’e: (a.s.):
“Bu kimdir?” diye sordum. Cibril de:
“Bu İdris’tir” diye cevap verdi. Sonra Musa (a.s.)’ın yanından geçtim. O da:
“Salih kardeşe, salih peygambere merhaba” dedi. Cibril’e:
“Bu Musa’dır” dedi. Sonra İsa (a.s.)’ın yanından geçtim. O da:
“Salih kardeşe ve salih olan evlada merhaba” dedi. Cebrail’e:
“Bu kimdir?” diye sordum. O da bu “İsa’dır” dedi. Sonra İbrahim (a.s.)’ın yanından geçtim: O da:
“Salih Peygamber ve salih evlada merhaba” dedi. Ben de
“Bu İbrahim’dir” dedi.
Ravilerden İbn Şihab (r.a.) dedi ki:
“Bana İbn Hazm, İbn Abbas ile Ebû Habbe el-Ensarî’nin daha sonra Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ettiklerini haber verdi. “Sonra yine yükseltildim, öyle ki, kalemlerin gıcırtısını duyar oldum.”
İbn Hazm ve Enes bin Malik (r.a.), Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu söylediler:
“Allahu Teâlâ ümmetime elli vakit namazı farz kıldı. Böylece geri döndüm, Musa’nın (a.s.) yanından geçerken:
“Allah (c.c.) senin ümmetinin üzerine neyi farz kıldı?” diye sordu. Ben de:
“Elli vakit namazı” dedim. Musa (a.s.):
“Rabbine dön, senin ümmetin buna gücü olmaz” dedi. Ben de geri döndüm. Rabbimiz bir cüzünü indirdi. Sonra tekrar Musa (a.s.)’a geldim:
“Rabbim benim için yarısını indirdi” dedim. Musa (a.s.) da:
“Rabbine dön, senin ümmetin buna güç yetiremezler” dedi. Rabbime tekrar gittim, Rabbim:
“Onu beş vakte indirdim, ama bu beş vakit için elli vakit namaz (sevabı) vardır. Benim katımda söz değiştirilmez” diye buyurdu. Sonra tekrar Musa (a.s.)’a geldim. Yine
“Rabbine dön” dedi ve Ben de bunun üzerine:
“Rabbimizden haya ettim” diye cevap verdim. Sonra Cibril (a.s.) benimle birlikte çıktı, benimle birlikte Sidretü’l-Münteha’ya (en son noktaya) kadar geldi. Orada onu, ne olduğunu bilmediğim renkler kapladı. Sonra cennete alındım, baktım ki içeride inciden boncuk dizileri bulunmakta, toprağı ise misktendir.”[1]
***
[1] Müttefekun aleyh. Buhârî (349), Müslim (163) "Namaz Kitabı" başlığında bu hadis geçmiş idi. Müslim rivayetinde de (inşallah) ileride gelecek.
________________ oOo _________________