128) Ebû Bekir bin Ebû Şeybe ve Ebû Kureyb (Lafızda tekârub vardır) dediler ki:
“Bize Ebû Muaviye’nin, ona da Ameş’in, ona da Ebû Salih’in ona da Ebû Said’in haber vermesine göre, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdular:
“Kıyamet gününde ölüm süslenmiş bir koç şeklinde getirilir. Cennet ile cehennem arasında bir yerde bekletilir ve:
“Ey Cennet ehli! Bunu tanıyor musunuz?” diye buyurulur. Cennet ehli de:
“Evet! Bu ölümdür” derler. Sonra da:
“Ey cehennem ehli! Bunu (ölümü) tanıyor musunuz?” diye buyurulur. Onlar da:
“Evet! Bu ölümdür” derler ve ona başlarını çevirmiş bir sûrette bakıverirler.
Sonra emir buyurulur ve koç oracıkta kurban edilir. Sonra da Cennet ehline:
“Ey Cennet ehli ebedi cennettesiniz, artık ölüm yoktur” derler. Cehennem ehline de:
“Ey cehennem ehli ebedi cehennemdesiniz, artık ölüm yoktur” denilir.
Ravi der ki: “Sonra da Resûlullah (s.a.s.): “Sen onları, işin bitirilivereceği o hasret günü ile korkut. Halbuki onlar gaflet içindedirler, onlar hala iman edemezler.” (Meryem: 19/39) ayetini okudu ve eliyle dünyaya işaret etti.”[1]
v Buhârî de (4730) geçen lafız şöyledir:
“Ölüm (o vakit) süslenmiş bir koç şeklinde getirilir. (Sonra da) birisi nida eder ve cennet ehli, başlarını ona çevirip bakarlar. Onlara:
“Bunu tanıyor musunuz?” der. Onlar da:
“Evet o ölümdür” derler. Hepsi de onu görmektedirler. Sonra da yine nida edip:
“Ey cehennem ehli!” der. Onlar da kafalarını kaldırıp bakarlar. (Nida eden):
“Evet bu ölümdür” derler. Hepsi de onu görmektedirler. Sonra da ölüm oracıkta kurban edilir. Sonra da o kişi:
“Ey Cennet ehli! Ebedi cennettesiniz, artık size ölüm yoktur.”
“Ey cehennem ehli, cehennemdesiniz, artık sizlere ölüm yoktur.” der.”
Ravi der ki: “Sonra Resûlullah (s.a.s.) şu ayeti okudu: “Sen onları işin bitiriliverileceği o hasret günü ile korkut. Halbuki onlar gaflet içindedirler, onlar hala iman etmezler.” (Meryem: 39).
***
129) Abdullah bin Ömer (r.huma)’dan rivayetle, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Allahu Teâlâ cennet ehlini cennete, cehennem ehlini de cehenneme sokar sonra da aralarına bir çağrıcı yerleştirir. Sonra o çağrıcı:
“Ey Cennet ehli! Ölüm yoktur. Ey cehennem ehli! Ölüm yoktur. Herkes (her iki kısımda) bulundukları yerde ebedi kalacaklardır.” der.[2]
v Müslim’de (43/2850) geçen lafız da yine, şöyledir:
“Cennet ehli cennetlik ve cehennem ehli de cehennemlik olunca, ölüm eritilip ikisi arasında Cennet ile cehennem arasına koyulur. Sonra da oracıkta kurban edilir. Sonra da bir çağrıcı:
“Ey Cennet ehli! Artık ölüm yoktur” der ve:
“Ey cehennem ehli! Ölüm yoktur artık” der. Bu sözü üzerine Cennet ehli sevinçlerine bir sevinç daha katarlar, cehennemliklerde sıkıntılarına bir sıkıntı daha katarlar.”
v Buhârî’de (6544) yine gelen bir lafız şöyledir:
“Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme koyuldukları vakit, ölüm getirip cennet ile cehennem arasında bir yere konur. Sonra da kurban edilir. Sonra da bir çağrıcı:
“Ey Cennet ehli! Ölüm yoktur artık ve Ey Cehennem ehli! Artık ölüm yoktur” der. Bu sözü üzerine Cennet ehlinin sevinçlerine bir sevinç daha eklenir, cehennemliklerin sıkıntılarına bir sıkıntı daha eklenir.”
130) Ebû Hüreyre (r.a.) dan gelen rivayette, Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“Cennet ehline: “Ey Cennet ehli ebedi cennettesiniz, artık ölüm yoktur, Ey Cehennem ehli! Ebedi cehennemdesiniz, artık ölüm yoktur.” denilir.[3]
[1] Müttefekun aleyh. Lafız Müslim'e (2849) aittir.
[2] Müttefekun aleyh. Lafız Müslim'e aittir (2850).
[3] Buhârî: (6545)
________________ oOo _________________