124) Muğire bin Şu'be’den (r.a.) gelen rivayette Resûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu söylemiştir:
“Musa (a.s.) Rabbine:
“Cennet ehlinden konumu (yeri) en aşağı olan kimdir?” diye sordu. Allahu Teâlâ da şöyle buyurur:
“Bu kimse, cennete cennetliklerin girmesinden sonra (cennete) gelen kimsedir. O adama:
“Cennete gir” denilir. O da:
“Ey Rabbim! Nasıl gireyim? Cennetteki insanlar yerlerini almışlar, kendilerine verilen nimetleri kapmışlardı” diye cevap verir. Kendisine:
“Sana dünyadaki meliklerin (kralların) malları-mülkleri mislince versem razı olur musun?” denilir. O da:
“Razı oldum, Ey Rabbim” diye cevap verir. Yüce Allah (c.c.) ona:
“Sana, bu vardır ve bir misli misli misli misli (daha) vardır.” diye buyurur. Adam da beşinci kez (yine)
“Razı oldum Ey Rabbim!” der. Allahu Teâlâ:
“Bu sanadır ve on katı da senindir. Nefsinin çektiği gözünün lezzet aldığı da senindir” diye buyurur. Bunun üzerine o yine:
“Razı oldum Ey Rabbim!” diye cevap verir. (Musa (a.s.)) bu sefer:
“Ey Rabbim! Cennette konumları en yüksek olanlar kimdir?” diye sorar. Allahu Azze ve Celle de şöyle buyurur:
“Benim seçtiğim ve onlarda bunu karar kılıp bıraktığım, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbinin hatırına getirmediği nimetlere sahip olan seçkin kimselerdir.”
Kur’ân-ı Kerim’de bu hadisin muhteviyatını da doğrulur mahiyette şöyle buyurulmuştur:
“O kimselere o işlediklerine mükafat olmak üzere, gözleri nurlandıran ne nimetler gizlendiğini hiçbir kimse bilmez.” (Secde: 32/17)[1]
***
[1] Müslim: (189)
________________ oOo _________________