Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın.(Bakara Suresi-21-22)
HUNEYN SEFERİ
         Fasilda Toplam 15 Hadisi Şerif
Konu Harp Yaralıları
Başlık Huneyn Seferine Dair Hadis
Ravi Abdullâh İbn-i Ebî Evfâ
Hadis

Rivâyete göre müşârün-ileyhin kolunda bir kılıç darbesi (nin eseri) vardı. Abdullah: Ben bu yarayı Huneyn günü Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem ile berâber muhârebede bulunduğum sırada vurularak aldım, demiştir.

Hadis No 1628


Konu Evtas Gazâsı
Başlık Evtas Gazâsı Ve Ebû Âmir`in Şehâdeti
Ravi Ebû Mûsâ El-eş`arî
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Huneyn gazâsından fâriğ olduktan sonra (amucam) Ebû Âmir`i bir fırka asker üzerine komutan yaparak Evtâs`a gönderdi. Ebû Âmir, (birkaç bin düşmanla buraya kaçıp gelen düşman komutanlarından) Düreyd İbn-i Sımme ile burada karşılaştı. Vuku` bulan muhârebede Düreyd katlolundu. Askerlerini de Allah hezîmete uğrattı. Ebû Mûse`l-Eş`arî (rivâyetine devâm ederek) der ki: Resûlullah beni de (amucam) Ebû Âmir ile berâber göndermişti. Bu sırada Ebû Âmir`in dizine Cüşem kabîlesinden birisi tarafından bir ok atılmıştı. Okcu okunu Ebû Âmir`in diz kapağına yerleştirmişti. Hemen ben Ebû Âmir`e koştum: Ey amuca, sana kim ok attı? diye sordum. Ebû Mûsâ`ya (bana): işte ok atan katilim şudur! diye gösterdi. Ben hemen katile doğru koştum, yetiştim. Katil beni görünce dönüp kaçmağa başladı. Ben herifi ta`kîb ettim. Hem koşuyor, hem: (kaçmaktan) utanmaz mısın, niçin durmuyorsun? diye haykırıyordum. Herif kaçmaktan vazgeçti, (bana döndü). Her ikimiz kılıcımızla vuruşmağa başladık. En sonu hasmımı öldürdüm. Sonra (Ebû Âmir`in yanına geldim): Ey Ebâ Âmir, Allah düşmanını öldürdü! dedim. Amucam bana: Şu oku dizimden çek, çıkar! dedi. Ben de hemen çıkardım. Fakat okun yerinden pek çok su boşandı, (Amucam hayâtından ümîdin kesti.) Bana: Ey kardeşim oğlu! Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e selâm söyle ve bana istiğfâr etmesini ricâ et! dedi ve beni kendi yerine mücâhidler üzerine komutan yaptı. Az bir zaman yaşayıp sonra vefât etti. (Evtâs seferinden) dönüp geldiğimde hâne-i Saâdet`de Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna girdim. Resûlullah hasırdan örülmüş ve üzerine (ince) şilte serilmiş bir taht üstünde yatıyordu. Hasırın örgüleri vücûdunun arkasına ve iki tarafına iz etmiş bulunuyordu. Ben, Resûlullah`a zaferimizi ve Ebû Âmir`in şahâdetini ve: Resûlullah benim için istiğfâr etsin! diye vasıyet ettiğini arzettim. Bunun üzerin Resûlullah abdest suyu istedi ve abdest aldı. Sonra ellerini kaldırıp: Allah`ım, kulcağızın Ebû Âmir`i yarlığa! diye duâ etti. Duâ ederken (ellerini o kadar kaldırmıştı ki) ben, iki koltuğunun beyazlığını gördüm. Sonra Resûla`llah, benim için de mağfiret dile! diye ricâ ettim. Resûlullah benim için de: Rabb`im, Abdullah İbn-i Kays`ın günâhını afveyle, ve kıyâmet gününde onu en âlî ve güzel makama koy! diye duâ buyurdu.

Hadis No 1629


Konu Tâ`if Gazâsı
Başlık Tâif`in Muhâsarası Hakkındaki Rivâyetler
Ravi Ümm-i Seleme
Hadis

Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: (Tâif`in muhâsarası sırasında) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem yanıma gelmişti. O sırada yanımda (kardeşim Abdullah İbn-i Ümeyye ile kölesi) Muhannes bulunuyordu. Bir de işittim ki, Muhannes, kardeşim Abdullah`a (hayâsızca) şöyle söylüyordu: Ey Abdullah! Doğru söyle! Allah yarın size Tâif`in fethini müyesser kılarsa sana gereken Gaylân`ın (şişman) kızını yakalamaktır. O kız ki (semizlikten karnı) dört büklüm karşılar, sekiz büklümle de arkaya döner! Bunun üzerine Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: Bu makule adamlar, bir daha yanınıza sakın girmesin! buyurdu.

Hadis No 1630


Konu Tâ`if Gazâsı
Başlık Tâif`in Muhâsarası Hakkındaki Rivâyetler
Ravi Abdullâh B. Ömer
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Tâif seferinde Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem şehri günlerce muhâsara ettiği halde Benî Sakîf`ten hiçbir mağlûbiyet haberi gelmemişti. Bu cihetle Resûlullah (bâzı Ashâbiyle istişâre ederek): İnşâ-Allah yarın döneceğiz! diye (muhasaraya son vereceğini) orduya i`lân etmişti. Fakat bu haber mücâhidlere ağır gelerek: Tâif`i fethetmeden nasıl gideriz? diye i`tirâz ettiler. -Râvî Süfyân bir kere de: nasıl döneriz? diye rivâyet etmiştir-. Bu i`tirâz üzerine Resûl-i Ekrem: Öyle ise yarın sabah harbe hazır olun! buyurdu. Ferdâsı sabah harb başladı. (Düşman müthiş müdâfaada bulundu. Attığı ok, taş, kızgın demir çivilerle) Ashâb`dan pek çoğu yaralandı. Bunun üzerine Resûlullah: İnşâ-Allah yarın döneceğiz! buyurdu. Bu def`a bu karar onları sevindirdi. Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem de Ashâb`ın bu meserretine güldü.

Hadis No 1631


Konu Babadan Başkasına İntisap
Başlık Tâif Muhâsarasında Ebû Bekre (radiya`llâhu Anh) Menkabesi
Ravi Sa`d B. Ebî Vakkâs
Hadis

Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittik, dedikleri rivâyet olunmuştur: Her kim babasından başka bir kimseye -babası olmadığını bile bile- intisâb eder (de: babamdır! der) se o kimseye Cennet haram olur.

Hadis No 1632


Konu Tâ`if Gazâsı
Başlık Tâif Muhâsarasında Ebû Bekre (radiya`llâhu Anh) Menkabesi
Ravi Sa`d B. Ebî Vakkâs
Hadis

(Sa`d İbn-i Ebî Vakkas ile Ebû Bekre hadîsinin) diğer bir rivâyet tarîkında şöyle vârid olmuştur: Bu iki râvîden birisi (Sa`d İbn-i Ebî Vakkas,) Allah yolunda iki ok atan kimsedir. Öbürüsü (Ebû Bekre) de Tâif halkı (kölelerinden müslüman olanlar) içinde Tâif kalesinin üstüne çıkmış (ve orada makara ile aşağı inmişti). Sonra Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna gelmişti. Yine bu hadîsin diğer bir rivâyet tarîkında: Ebû Bekre Tâif`ten kaçan yirmi üç müslümanın üçüncüsü olarak Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e gelmişti, deniliyor.

Hadis No 1633


Konu Tâ`if Gazâsı
Başlık Peygamberimizin Ebû Musa Ve Bilâl`e Müşdesi
Ravi Ebû Mûsâ El-eş`arî
Hadis

Gelen rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Tâif seferinden dönüşünde) Mekke ile Medîne arasında Ci`râne mevkiine nâzil olduğunda ben Resûlullah`ın huzûrunda bulunuyordum. Bu sırada Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e bir a`râbî geldi. Ve: - Bana verdiğin sözü hâlâ yerine getirmiyecek misin? dedi. Resûlullah: - (Ganîmet malını yakında taksîm edeceğimi, biraz sabredersen sevab kazanacağını) sana müjdelerim! buyurdu. Bedevî arab: - Bu müjdeleri bana vere vere çoğalttın, dedi. Bunun üzerine Resûlullah asabîleşen bir kimse hey`etinde Ebû Mûsa ile Bilâl`e dönerek: Bu bedevî verdiğim müjdemi reddetti, siz kabûl ediniz! buyurdu. Ebû Mûsâ ile Bilâl de: Kabûl ettik! dediler. Sonra Resûlullah içi su dolu bir bardak, bir kap istedi. Bu kap içinde ellerini ve yüzünü yıkadı. (Ağzındaki bir miktar suyu da) buna ilâve etti. Sonra Ebû Mûsa ile Bilâl`e: Bu sudan içiniz ve yüzünüze, göğsünüze sürünüz! Size müjde veririm, buyurdu. Ebû Mûsâ ile Bilâl de su kabını aldılar. Ve Resûlullah`ın emri vechile yaptılar. Resûlullah`ın kadını Ümm-i Seleme perde arkasından: - Oğullarım, o sudan ananıza da ikrâm ediniz! diye seslendi. Onlar da ondan bir miktar Ümm-i Seleme`ye ikrâm ettiler.

Hadis No 1634


Konu Huneyn Savaş Ganimetlerinin Taksimi;müellefe-i Kulûb
Başlık Huneyn Ganîmetinin Taksîmi Dair Enes İbn-i Mâlik (radiya`llâhu Anh)hadisi
Ravi Enes B. Mâlik
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: (Huneyn ganîmetinin sûret-i taksîmi hakkında Ensâr`ın i`tirâzı üzere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ensâr`dan çoklarını (bir çadır altında) topladı. (Îrâd ettiği hutbesinde ezcümle) şunları söyledi: Şüphesiz ki, Kureyş câhiliyyet devrine yakındır. Ve (harb görmüş) musîbet-zededir. İstedim ki, onların bu bozuk vaziyetlerini düzelteyim, ve bu sûretle onları (İslâm harîmine) ısındırayım. (Bunun için onlara çok pay verdim). Siz memnûn olmaz mısınız ki, herkes aldığı dünyâlıkla (âilesine) dönüp giderken, siz, Resûlullah ile birlikte evlerinize dönüp gidesiniz?. Ensâr (bir ağızdan): - Râzıyız, memnûnuz yâ Resûla`llah! diye bağrıştılar. Bunun üzerine Resûlullah: - Ey Ensâr! İnsanlar açık bir vâdîye sülûk etseler de Ensâr dar bir dağ yolunu ihtiyâr etse muhakkak ben dar veya bol Ensâr`ın yolunda giderim! buyurdu.

Hadis No 1635


Konu Benî Cezîme Seriyyesi
Başlık Yanlış Bir İctihad İle Esirlerin Katli
Ravi Abdullâh B. Ömer
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Hâlid İbn-i Velîd`i (üç yüz elli kişilik bir kuvvetle) Benî Cezîme üzerine gönderdi. Hâlid İbn-i Velîd bunları İslâm`a da`vet etti. Fakat bunlar: "Biz müslümân olduk!" demesini beceremediler. Bunun yerine: "şirkten çıktı, müslüman olduk!" demeğe başlamışlardı. Bunun üzerine Hâlid bunlardan bir kısmını öldürmeğe, bir kısmını da esîr etmeğe başladı. Ve seriyyede bulunan herkese kendi esîrini öldürmesini emretti. Şimdi ben: Vallahi esîrimi öldürmem. (Muhâcir ve Ensâr) arkadaşlarımdan hiçbirisi de öldürmiyecektir! dedim. (Benî Süleym ise öldürmüşlerdi). Sefer sonunda Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna vardığımızda bu hâli arzettik. Bunu duyunca Resûlullah elini kaldırarak iki kere: Allah`ım Hâlid`in işlediği şu işten Sana sığınırım! diye duâ etti.

Hadis No 1636


Konu Âmire İtâat
Başlık Abdullâh İbn-i Huzâfe Komutasındaki Seriyye-i Ensârî
Ravi Alî B. Ebî Tâlib
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bir müfreze hazırlayıp Ensâr`dan birisini (Abdullah İbn-i Huzâfe`yi) komutan ta`yîn ederek göndermişti. Ve mücâhidlere, komutanlarına itâat etmelerini emretmişti. (Her nasılsa yolda) emîr, maiyyeti (nin bâzı harektleri)ne sinirlenerek: - Resûlullah size, bana itâat etmenizi emretmedi mi? diye sordu. Onların da: - Evet emretti! demeleri üzerine: Haydi bana odun toplayınız! dedi. Mücâhidler odun topladılar. Bu def`a da: Odunu ateşleyiniz! emrini verdi. Mücâhidler odunu yakınca da: - Bu ateşe giriniz! diye emretti. Şimdi (askerin bir kısmı) girmeğe hazırlanmışlardı. Fakat öbür kısmı onları tutarak: - Ne yapıyorsunuz? Biz, ateşten Resûlullah(ın himâyesin)e sığınmış kimseleriz! di(yerek onları önle)yorlardı. Onlar bu muhâvereye devâm ederken nihâyet ateş söndü. Komutanın da sinirleri yatıştı. Bu vâkıa Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`e irişince: - Eğer mücâhidlere bu ateşe girselerdi kıyâmet gününe kadar ateşten çıkamazlardı. (Çünkü âmire) itâat, ma`kul ve meşrû` olan emirler hakkındadır! buyurdu.

Hadis No 1637


Konu Kur`ân-ı Kerîm Okumak;mürtedlerin Öldürülmesi;nâfile İbâdeti Tâkat Dâhilinde Yapmak
Başlık Muâz İle Ebû Mûsâ`nın Yemen Vâliliği
Ravi Ebû Mûsâ El-eş`arî
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Mûsâ ile Muâz İbn-i Cebel`i Yemen`e (vâli, hâkim, zekât âmili) göndermişti. Yemen iki mıntıka olup Resûlullah bunlardan her birisini bir mıntıkaya me`mûr etmişti. Sonra (bunlara verilen ta`lîmât cümlesinden olarak): halka kolaylık gösteriniz de zora koşmayınız ve müjde veriniz; (mûnis olunuz) da ürkütmeyiniz! buyurdu. Sonra bunlardan her biri me`mûriyet mahalline gitti. Alî (rivâyetine devamla) der ki: Bu ikisinden her birisi kendi mıntıkasını dolaşıp arkadaşının mıntıkasına yaklaştığında arkadaşını (ziyâretle) dostluğunu yenilemek ve ona âsanlık temennî etmek i`tiyâdında idiler. Bir kere Muâz kendi mıntakasını dolaşıp arkadaşı Ebû Mûsâ`nın vilâyetine yaklaştığında devesine binerek dostunu ziyârete gitmişti. Ebû Mûsâ`nın bulunduğu yere vardığında onu bir yere oturmuş, etrâfına da bir sürü halk toplanmış bir vaziyettebuldu. Aynı zamanda yanında iki eli boğazına bağlı birisinin durduğunu gördü. Muâz (bu garib vaziyeti istiknâh ederek) Ebû Musâ`ya: - Ey Abdullah İbn-i Kays (Ebû Mûsâ`nın adıdır) bu ne iştir? diye sordu. Ebû Mûsâ: - Bu elleri bağlı duran (yehûdî) bir kişidir. Müslümân olduktan sonra irtidâd etmiştir! dedi. Muâz İbn-i Cebel de: - Bu mürted öldürülmedikçe devemden inmem! dedi. Ebû Mûsâ: Bunun katli için mi geldin, haydi in! dediyse de Muâz: Bu mürted öldürülünceye kadar inmem! di(ye ısrâr et)di. Bunun üzerine Ebû Mûse`l-Eş`arî`nin emri ile mürted yehûdî öldürüldü. Sonra da Muâz devesinden indi. (Esnâ-yı sohbette) Muâz, Ebû Mûsâ`ya: - Kur`ân (hatmin)i nasıl ve ne zaman okursun? diye sordu. Ebû Mûsâ da: - Günün müteaddid zamanlarına ayırarak okurum. (Bir saatte ve bir def`ada okumam) dedi. Bu def`a da Ebû Mûsâ: - Ey Muâz! Ya sen nasıl okursun? diye sordu. O da: - Ben gecenin ilk zamânında uyurum. Sonra uykumdan bir kısmını uyumuş olarak kalkarım ve Allah`ın takdir buyurduğu kadar Kur`ân okurum. (Ve namaz kılarım). Namazımda Allah`tan sevab umduğum gibi uykum husûsunda da Allah`dan sevab umarım! dedi.

Hadis No 1638


Konu İçki;uyku
Başlık Her Sekir Veren Şey Haramdır
Ravi Ebû Mûsâ El-eş`arî
Hadis

Rivâyete göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Ebû Mûse`l-Eş`arî`yi Yemen`e gönderirken Resûlullah`a Yemen`de yapılan içkiler(in şer`î mâhiyetlerin) den sormuştu. Resûlullah da: - Bu içkiler nedir? dedi. Ebû Mûsâ da: - Biti` (denilen baldan ma`mûl içki) ile Mizr (denilen darı, arpa ve mısırdan yapılan içki) dir! diye cevâb verdi. Resûl-i Ekrem (umûmî bir düstûr olarak): - Her sekir veren şey haramdır! buyurdu.

Hadis No 1639


Konu Yemen Seriyyeleri
Başlık Hazret-i Alî`nin Ganîmet Malı İçin Yemen`e Gönderilmesi
Ravi Berâ` B. Âzib
Hadis

Rivâyete göre şöyle demiştir: Resûlulah salla`llahu aleyhi ve sellem bizi Hâlid İbn-i Velîd ile berâber Yemen`e göndermişti. Bundan sonra da Alî İbn-i Ebî Tâlib`i, Hâlid İbn-i Velîd`in yerine gönderdi. Ve Alî`ye: Evvelce Hâlid İbn-i Velîd`in yanında Yemen`e giden mücâhidlere i`lân et; Bunlardan seninle berâber düşman ta`kîbine gitmek istiyenler, gidip ta`kîb etsinler, (yeni ganîmetten müstefîd olsunlar) dileyenler de gitmeyip dönsünler! buyurdu. Bu emir üzerine ben de Alî ile berâber düşman ta`kîb edenler arasında bulundum. Berâ` İbn-i Âzib (rivâyetine devamla) der ki: Bu seferde ben pek çok okıyye para iğtinâm ettim.

Hadis No 1640


Konu Ganîmet Mallarından Kumandan Hissesi
Başlık Hazret-i Alî`nin Ganîmet Malı İçin Yemen`e Gönderilmesi
Ravi Büreyde B. El-husayb-ı Eslemî
Hadis

Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Haccetü`l-Vedâ` `dan önce) Alî`yi (ganîmet malının) beşte birini almak için (Yemen`e) Hâlid İbn-i Velîd`e göndermişti. Bu seferde ben de Alî`den hoşlanmaz oldum. Çünkü Alî (ganîmetten hissesine bir câriye almış, sabahleyin de) gusletmişti. Ben de sinirlenerek Hâlid İbn-i Velîd`e: Şu Alî`yi görmüyor musun (bak ne yaptı?) dedim. En sonu Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûruna geldiğimizde Alî`nin bu hareketini Resûlullah`a da arzettim. Bunun üzerine Resûlullah: Ey Büreyde, Alî`ye sinirleniyor musun? buyurdu. Ben de: Evet! diye tasdîk ettim. Resûlullah: Hayır Alî`ye darılma!. Çünkü onun ganîmet malının beşte birindeki hissesi, aldığı câriyeden daha çoktur, buyurdu.

Hadis No 1641


Konu Falcı;müellefe-i Kulûb;yemen Seriyyeleri
Başlık Hazret-i Alî`nin Ganîmet Malı İçin Yemen`e Gönderilmesi;yemen Ganîmetinin Taksîmi
Ravi Ebû Saîd-i Hudrî
Hadis

Şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Alî İbn-i Ebî Tâlib radiya`llahu anh Yemen`den Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e tabaklanmış bir meşin içinde henüz toprağından tasfiye edilmemiş altın cevheri göndermişti. Ebû Saîd (rivâyetine devâm ederek) der ki: Resûlullah bu altın cevherini şu dört kişi arasında paylaştırdı: Uyeyne İbn-i Bedir, Akra` İbn-i Hâbis, Zeydü`l-Hayl. (Râvî der ki:) dördüncüsü ya Alkame idi, yâhud Âmir İbn-i Tufeyl idi Peygamber`in Ashâbından bir kişi (bu taksîme i`tirâz ederek): Bu ihsâna biz bunlardan müstahak idik, demişti. Bu söz, Resûlullah`a erişince: (Acâib?) siz bana i`timâd etmiyor musunuz? Ben göktekilerin bile emîniyim! Sabah, akşam bana gök yüzünün haberi (vahiy) geliyor! buyurdu. Bunun üzerine -iki gözü çökük, yanağının iki elmacığı çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı traşlı, izârını yukarı çemremiş (tam vahşî ve mürtecî)- bir kişi ayağa kalkıp: - Yâ Resûla`llah, Allah`tan kork! demişti. Resûlullah onu: - A hortlayası kişi! Ben, yeryüzündeki insanların Allah`tan korkmağa lâyık (ve en çok korkan)ı değil miyim? cevâbiyle karşıladı. Sonra bu kişi arkasına dönüp gitti. Hâlid İbn-i Velîd: - Yâ Resûla`llah (izin ver de) şunun kafasını vurayım! dedi. Resûlullah: - Yok vurma! Bunun da ileride namaz kılan bir kişi olması umulur! buyurdu. Bunun üzerine Hâlid: - Yâ Resûla`llah! Namaz kılanlardan öyle kimseler vardır ki, onlar gönüllerinde olmıyan şeyi dilleriyle söylerler, dedi. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem: - (Ey Hâlid) ben nâsın kalblerini açmağa, karınlarını yarmağa me`mûr değilim! buyurdu. Râvî der ki: Sonra Resûlullah o (mürtecî) kişi dönüp giderken arkasından bakıp şöyle buyurdu: - Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman güzel sesle Allah Kitâbı`nı okuyacaklar. Fakat Kur`ân`ın halâveti onların hançerelerini ileri geçmiyecektir. Onlar -ok avı (sür`atle delip) çıktığı gibi- dinden çıkacaklar! Râvî Ebû Saîd der ki: Öyle sanıyorum ki, sonra Resûlullah: "Eğer ben bunların zamânına yetişmiş olsaydım Semûd (ve Âd kavimlerin) in (toptan) helâk olduğu gibi muhakkak bunları (toptan) öldür (mesini Allah`tan dile)rdim!" buyurdu. Cerîr (İbn-i Abdillah Becelî) radiya`llahu anh hadîsi ve Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in Cerîr`e: Şu Zü`l-Halasa`dan gönlümü rahatlandırmaz mısın? dediği yukarıda geçti. Buhârî buradaki rivâyetinde de şu ma`lûmâtı verdi: Cerîr der ki: Zü`l-Halasa Yemen`de Has`am ile Becîle kabîleleri arasında bir beyt idi. İçinde dikilmiş bir taş vardı. Ona ibâdet olunur (, kurban kesilir)di. Cerîr, Yemen`e vardığında bu put ma`bedinde (muhâfız) birisi oklarla (hayır ve şerden) kısmet arıyordu, (falcılık ediyordu). Bu falcıya: Haberin olsun Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem (in me`mûru) şuradadır. Eğer senin fal attığını görürse boynunu vurur!denildi. -Râvî der ki:- Falcı fal oklarını atmakla meşgul olduğu sırada Cerîr cürüm üstüne çıkageldi. Ve falcıya: Şimdi sen ya bu okları kırar ve "Lâ ilâhe illâ`llah" diye şehâdet getirirsin, yâhud senin boynunu vururum! dedi. Muhâfız falcı hemen fal oklarını kırdı. Ve şehâdet getirdi. (Cerîr şirk ma`bedini yaktı, yıktı).

Hadis No 1642







Herhangi bir yanlışlık ve hata gördüğünüz zaman lütfen e-mail adresine bildirin veya Affedin ...: ☆ ebubekiryasin_@hotmail.com ☆ :...