Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın.(Bakara Suresi-21-22)
ŞAHÂDET BAHSİ
         Fasilda Toplam 9 Hadisi Şerif
Konu Sahâbenin Fazîleti;tâbiînin Fazîleti;yemin
Başlık İnsanların En Hayırlıları Benim İçinde Bulunduğum Devirde Yaşayanlardır Ki, Ashab Devridir, Sonra Tâbiî, Daha Sonra Etbâ-i Tâbiî Devirleridir. Ondan Sonra Yalan Yere Şehâdet Şâyi` Olur Hadîsi
Ravi Abdullâh B. Mes`ûd
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Nâsın hayırlısı benim asrım (daki Ashâb`ım) dır. Sonra onlara yakın olan (Tâbiî) lerdir. Sonra onlara yakın (Etbâ-ı Tâbiî) lerdir. Sonra birtakım kavimler gelir ki, onlardan birinin şehâdeti (ihtirâs ile) yemînine, yemîni de şehâdetine takaddüm eder.

Hadis No 1147


Konu Ana Babaya İsyan;büyük Günahlar;şirk
Başlık Peygamber Efendimiz`in, Yalan Yere Şahâdeti, Allâhu Teâlâ`ya Şerik Koşmakla, Ana Ve Babaya Âsî Olmakla Müsâvi Ve Büyük Günahların En Büyüğü Olduğunu Bildirdiği Ebû Bekre Hadîsi
Ravi Ebû Bekre Nufey` B. Hâris
Hadis

Şöyle rivâyet olunmuştur: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem (Ashâb`a) üç def`a: - Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? buyurdu. Ashâb: - Evet bildir, yâ Resûla`llah! dediler. Resûlullah: - Allah`a şirktir, anaya babaya ezâdır, buyurdu. (Sonra) dayanmakta iken doğrulup oturdu. Hemen: - İyi dinleyin, bir de: yalan yere şehâdettir, buyurdu. Resûlullah bu sözü durmayıp tekrâr ediyordu. (O derece tekrarladı ki) hattâ biz (Resûl-i Ekrem`e acıyarak:) kâşki sussa, diyorduk.

Hadis No 1148


Konu Kur`ân-ı Kerîm Okumanın Fazîleti;mescitte Kur`ân-ı Kerîm Okumak
Başlık Peygamber Efendimiz`in Abbâd İbn-i Bişr Hakkında Güzel Bir Şahâdeti Ve Abbâd Hakkında Duâ Buyurmaları
Ravi Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ şöyle demiştir: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem Mescid`de bir kişinin Kur`ân okuduğunu işitti de: - Allah şu adama rahmet etsin! O bana şu şu sûreden unuttuğum şu şu âyeti hatırlattı, buyurdu.

Hadis No 1149


Konu Gece Namazı (teheccüt);iftira Etmek;teheccüd
Başlık Peygamber Efendimiz`in Abbâd İbn-i Bişr Hakkında Güzel Bir Şahâdeti Ve Abbâd Hakkında Duâ Buyurmaları
Ravi Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka Hazretleri demiştir ki: (Bir akşam) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem benim odamda teheccüd namazı kıldı. Bu sırada Mescid`de namaz kılmakta olan Abbâd (İbn-i Bişr) in sesini işitti de: - Yâ Âişe! Şu ses Abbâd`ın sesi midir? diye sordu. - Evet onun sesidir, dedim. Resûlullah: - Yâ Râb, Abbâd`ı rahmetine mazhar eyle! diye duâ buyurdu.

Hadis No 1150


Konu Hz.âişe`ye İftira (ifk);ifk;kur`a
Başlık İfk Hadîsi Ki, Hazret-i Âişe Hakkında Düzülen Buthân Ve İftirâ Vâkıasına Dâir Rivâyettir;hazret-i Âişe`nin Berâet Ve Nezâheti Hakkında Nâzil Olan Nûr Sûresi`nin On Âyeti Ve Hadd-i Kazfin Tatbîkı
Ravi Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ şöyle demiştir: Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bir sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kur`a çekmek i`tiyâdında idi. Onlardan hangisini kur`ası çıkarsa Resûlullah ile berâber o yola çıkardı. (Benî Mustalık) gazâsına gitmek murâd edildiği zaman da Resûlullah kur`a atıp benim ismim çıkmıştı. Resûlullah ile berâber sefere çıkmıştım Bu sefer, Hicâb âyeti inzâl buyurulduktan sonra idi. Ben mahmil içinde yükledilir ve (konak yerinde) mahmil içinde indirildim. Bu sûretle gittik. Nihâyet Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bu gazâsından fâriğ olup da dönerek Medîne`ye yaklaştığımızda (bir konak yerine indi. Gecenin bir kısmını orada geçirdi. Sonra) göç edilmesini bildirdi. Hareket emri verildiği zaman ben kalkıp (kazâ-yi hâcet ederek dönüp râhileme geldim. Bir de göğsümü yokladım. Yemen`in göz boncuğundan (dizilmiş) kılâdemin koptuğunu anladım. Artık dönüp gerdanlığımı aradam. Fakat onu aramak beni yoldan alıkoymuştu. (Ben öyle zannetmiştim ki, heyet-i seferiye bir ay meksetseler benim devemi, ben mahmilimde bulunmadıkça sevketmezler.) Halbuki yolda bana hizmet edenler gelip mahfemi yüklemişler, ve mahfemi râkib olduğum deve üzerinde götürmüşlerdi. Onlar beni mahfe içinde sanıyorlarmış. O zaman kadınlar hafif idi. Ağır vücutlu değillerdi. Az yemek yerlerdi. Bu cihetle hizmetçiler mahfeyi yüklemek üzere kaldırdıklarında mahfenin derece-i sıkletinin farkına varmıyarak yüklemişler. Husûsiyle ben küçük yaşta bir kadındım. Bu cihetle deveyi sürüp yürümüşler. Asker gittikten sonra ben kılâdemi buldum. Ve ordugâha geldimse de orada kimse yoktu. Orada evvelce bulunduğum menzile geldim. Öyle zannetmiştim ki, şimdi mahmilde beni bulamazlar da dönüp bana gelirler. Ben bu düşünce ile oturduğum sırada idim ki, gözlerime uyku galebe ederek uyumuşum. Safvân İbn-i Muattal (ki, arkadan gelerek askerin metrûkâtını toplamağa ve menzile götürüp ashâbına vermeğe me`mûr idi). Askerin arkasından sabaha yakın bulunduğum yere gelmiş ve bir insan karaltısının uyuduğunu görerek yanıma yaklaşmış (ve tanımış). Bu zât beni kable`l-hicâb görmüştü. Safvân devesini çöktürdüğü sırada (hayret ederek:) "Biz her halde Allah`ınız ve muhakkak O`na dönüp varacağız" demiş, ben de bu sesle uyanmışım. (Uyanınca hemen ferâceme büründüm). Safvân devesinin ön ayağına, (beni binsin diye ayağını) bastı. Ben de deveye bindim. Safvân, râkib olduğum râhileyi yederek önde yürüdü. Nihâyet kafile konak yerine indikten sonra öğle sıcağında askere yetiştik. Bu sırada (hakkımda iftirâ ederek) helâk olan helâk olmuştur. İftirâya ibtidâ` tesaddî eden Selûl kadının oğlu Abdullah İbn-i Übey olmuş. Medîne`ye gelince ben bir ay hastalandım. Meğer bu sırada halk arasında Ashâb-ı İfk`in bühtanları dolaşıyormuş. (Bunlardan tamâmiyle bî-haberdim). Yalnız hastalığımda beni işkillendiren bir cihet vardı: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`den, başka hastalığım zamânında görmüş olduğum lûtf-ü şefkati bu hastalığımda görmüyordum. Ancak yaınma giriyor, selâm veriyordu. Ve (adımı anmadan) hastanız nasıl? diyor (, bununla iktifâ ediyor) du. Benim (Ehl-i İfk`in söyledikleri) hiç bir şeyden haberim yoktu. Nihâyet nekahet devrine girmiştim.

Hadis No 1151


Konu Methetmekte Mübalâğa
Başlık Şâhidi Tezkiye Hakkında Ebû Bekre Hadîsi
Ravi Ebû Bekre Nufey` B. Hâris
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre şöyle demiştir: (Bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem`in huzûrunda bir kişi öbür kimseyi senâ etmişti. Bunun üzerine Resûlullah tekrarlayarak: - Tuhaf şey? Sen (böyle övmekle) arkadaşının boynunu vurdun, yazıklar olsun sana! Sen arkadaşının boynunu vurdun, buyurdu. Sonra da: - Sizden her kim (din) kardeşini her halde medhetmek mevkiinde bulunursa: - Fülân kişiyi (görünüşe göre iyi) sanırım. Onun muhâsibi Allah`dır. Ben, Allah`a karşı kimseyi (siyretiyle) tezkiye edemem. Onu şöyle şöyle kimse zan ederim, desin!. bunu da (hakîkaten) o kimseyi bu sûretde zan ediyorsa, öyle söylesin! buyurdu.

Hadis No 1152


Konu Gazâya İzin
Başlık Çocukların Bülûğ Haddi Ve Şehâdete Ehliyetleri Zamânını Bildiren Abdullâh İbn-i Ömer Hadîsi
Ravi Abdullâh B. Ömer
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem Uhud günü on dört yaşında bulunna İbn-i Ömer`i gözden geçirdi de bana (sinnen bâliğ değildir, diye gazâya iştirâke) izin vermedi. Sonra Handek günü beni gözden geçirdi. O sırada ben on beş yaşında idim. Bu def`a bana izin verdi, (demiştir).

Hadis No 1153


Konu Kur`a;yemin
Başlık Muhâsımlardan Hiç Birisinin Zilyed Olmadığı, Beyyineleri De Bulunmadığı Bir Mal Hakkında Nizâ Edip Müçtemian Yemîn Etmeğe Müsâreat Eden Tarafeyn Arasında Kur`a İle Yemîn
Ravi Ebû Hüreyre
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre (bir kere) Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem bir cemâate yemîn teklîf etmişti de hepsi birden yemîne müsâreat etmişlerdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem hangilerinin (diğerlerinden önce) yemîn edeceği husûsunda kur`a atmalarını emir buyurdu.

Hadis No 1154


Konu Yemin
Başlık Mahlûkâta Yemîn, Meselâ Peygamber, Kâ`be, Ana, Baba, Soy, Cebrâil, Sahâbe Adlarına Yemîn Etmek Mekrûhtur
Ravi Abdullâh B. Ömer
Hadis

Rivâyet olunduğuna göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem: yemîn etmek isteyen kimse Allah (ın ismine, yâhud sıfâtından bir sıfâtın) a yemîn etsin, yâhud sussun (da asla yemîn etmesin), buyurmuştur.

Hadis No 1155







Herhangi bir yanlışlık ve hata gördüğünüz zaman lütfen e-mail adresine bildirin veya Affedin ...: ☆ ebubekiryasin_@hotmail.com ☆ :...