KIYAMET SÛRESİ 2

 


KIYAMET SÛRESİ

 

Mekke'de nazil olmuştur, kırk ayettir.

Günlük konuşmalarımız ve dinlediğimiz şeyler çok çeşitlidir. Bu bir Ömür devam eder.

Amerikalı bir bayan şöyle anlatmıştı; "Amerika'da tiyatro yaptığını ve mesleği gereği doğu hikayelerini de okuduğunu, Okuduğu bir hika­yenin çok güzel olduğunu söylemişti ve şöyle anlatıyordu. "Padişahın meddahı padişaha hikaye anlaüveriyor. Meddah'ın ömrü öyle geçmişti. Meddah bir gün bir zat ile karşılaşır ve o zat meddaha derki; "daha ne zamana kadar şu insan böyle yapmış, şu insan şöyle yapmış, diğeri de şöyle demiş kelimeleriyle ömrünü tüketeceksin. Kîylu kâl ile ömrünü bitireceksin. Sana bu dili veren, canı veren Allah'tır. O'nun kelamını niye okumazsın? Veya kralına Allah kelamını niye anlatmıyorsun?" İşte bu cümle beni vurdu ve ondan sonra Kur'ân-ı Kerim'i okumaya başladım. Romanı ve hikayeyi bıraktım. Kur'ân'a yöneldim."

Şunu kesinlikle biliyorsunuz. Yirmi-otuz senelik konuşmanız neti­cesinde bir şeyi değiştirmediğinizi, değiştirdiğini zannedenler ise bazı dostlarıyla, Annesiyle-babasıyla küstüler. Eğer biz toplu bir değişiklik

yapmak istiyorsak, Kur'ân-ı Kerim'in metnini ve tefsirlerini çok okuya­cağız. Çünkü bütün insanların gönlüne, aklına hitap eden Allah kela­mıdır.[1]

 

1- Hayır! Kıyamet gününe yemin ederim.

Bu, müşriklerin sevgili peygamberimize sordukları bir sorunun ce­vabıdır. Soru da 3. Ayet-i kerime de geliyor. "İnsan ne zannediyor? Onun kemiklerini bizim toplayamayacağımızı mı   zannediyor?Ll Müşriklerin, imansızların bütün suçlarının temelinde bu düşünce vardır. Biz öldükten sonra dirilmeyiz diyorlar. Allah (c.c) diyor ki; Yoooo! Yooo! Haymr! kıyamet gününe yemin ederim ki. Yani kıyamet gününün olacağım ve biz insanların kabirlerinden kal­kacağını ve hesap vereceğini ifade ederken; önce onlara; hayır dedikle­riniz doğru değil, dedikten sonra kıyamet olayının olacağım, yeminle tekid ediyor.[2]

 

2- Yine hayır. Kınayan nefse yemin ederimki,

"Haymr! Yoook! Nefs-i Levvameye yemin ederim ki," diyor Allah(c.c)

Nefs-i Levvame; Allah (c.c)'ın insan fıtratına koyduğu, yerleştirdiği iyi ile kötüyü ayırd edebilme özelliğidir, diye açıklanmıştır.

Yusuf suresinde ifade edildiği gibi insana kötülüğü emreden "nefs-i emmare" de vardır. Bir de "Nefs-i Mutmeinneh" vardır. Allah'a imanla, Allah'a ibadetle mutmein olan bir nefs manasınadır. "Nefs-i Radiye, Nefs-i Merdiyye" ise Nefs-i Mutmeinneh içindedir.[3]

 

3- İnsan, bizim onun kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanı­yor?

Cezaevinde yaptığım konuşmalarımın birinde, mahkumlardan birisi

şöyle demişti; "Valla hocam Allah'a inanmıyorduk, inandırdın, Meleklere inanmıyorduk, ikna ettin ama kıyamete katiyyen iman et­meyiz. Bizi inandıramazsın.!"

Banka soygunundan hapse girmiş, sol düşünceye sahib birisi; "yahu sen aklı başında bir hocasın, buna bizi nasıl ikna edeceksin. Bak, bir adam denize düşse, balina adamı yutsa, balina da et olsa, balinayı ba­lıkçılar tutsa, bin parçaya bölse, bunu bin adam yese, adamların biri Türkiye'de, birisi Japonya'da, birisi Rusya'da ölse, birisi yangında ölse, birisi toprağa gömülüp ot olsa, otu koyun yese et olsa, bu denize düşen adamı nerede bulacak?" diyordu. Kendisine' dedim ki; "Bak, sen adamı dağıttın. Peki ama bu adam nereden geldi. Sen 85 kiloluk bir adamsın. Anneden dünyaya geldiğinde 3-4 kilo idin. Ana rahmine düştüğünde gözle görülmeyecek kadar küçüktün. Allah (c.c) seni 85 kilo haline ge­tirinceye kadar, dünyanın her tarafından topladı. Kafkaslardan, Kuzey rüzgarları, Affikadan güney rüzgarları esti geldi. Adana'dan domates, Karaman'dan bulgur, Konya'dan buğday, Rize'den çay, Ayvalıktan zey­tin ve zeytin yağı, Edirne'den peynir, Erzurum'dan yağ geldi. Bunların oluşması içinde gökyüzünden ışık geldi. Yani senin oluşman için yer ile gök elbirliği etti. Ölümlü insanoğlu bile televizyonun vericisi ile görün­tüsünü, rengini ve sesini havaya veriyor, kilometrelerce uzaktan bir düğmeye basınca adamın görüntüsü, rengi ve sesi ekranda toplanıveri-yor. İnsan, havaya dağıtılmış bu sesi, görüntüyü ve rengi toplayabili-yorsa, bu insanı yaratan Allah (c.c) niye toplayanlasın?" dediğimde, "toplar hocam, ikna oldum" demişti.

Buna en güzel cevabı Yasin Suresinin son sayfasında veriliyor. Eline çürümüş kemikleri alan bir müşrik, "bu çürümüş kemiği kim diriltecek?" diyor. Allah (c.c) cevap veriyor. "O kemik hiç yok iken, kemik haline kim getirmişse, çürüdükten sonra da toplayacak olan O'dur."[4]

 

4- Evet, Biz onun parmak uçlarına kadar düzeltmeye kadiriz.

Allah (cc), parmak uçlarını zikrediyor. Niye parmak uçlan zikredili­yor? Vücudumuz da en hassas yerlerimiz parmak uçlanmızdır. Dünyadaki bütün insanların parmak uçlarındaki çizgiler birbirinden farklıdır. İşte Allah (cc), biz bütün insanları parmak uçlarına kadar aynı şekilde dirilteceğiz diyor.[5]

 

5- Fakat insanoğlu önünde günah işlemek ister.

Ama insan önünde günah işlemek ister, isyan etmek ister. "Önünde" derken gelecekte manası da var, Allah (c.c)'ın huzurunda, O'nun yarattığı dünyada, O'nun yarattığı elle, O'nun yarattığı dil ile gü­nah işlemek istiyor manası da var.[6]

 

6- "Kıyamet günü ne zaman" diye sorar.

Türkiye'de ve dünyada Allah'ı inkar konusunda fazla ses yükselmi­yor. Çünkü hemen ardından binlerce çıkmaz geliyor da ondan. Binlerce soru cevapsız kalacak.

Ancak ahireti inkar konusunda biraz cüretkârlık var. Ceseratle bu işin üzerine gidiyorlar. "Efendim körpecik dimağlara ahiret inancı vere­rek onların akıllarını yormayın" diyorlar. Ancak korkunun yanında ümit edilecek şeyler de anlatılıyor.

Siz çocuklara, bu dünya hayatı için neler vaâd ediyorsunuz? Bir sürü güzellikler vaâd ediyorsunuz. Ancak biz onları da va'd ediyoruz ama onun daha Ötesinde cennet va'd ediyorum imanla gidecek olurlarsa.

Sizin hatırınıza ve hayalinize gelmeyecek cenneti va'd ediyoruz. Çocuklara bu anlatılıyor.

Ahireti inkar edenlerin geneli haramzadelerdir. Dünyalarında günah işlemek için ahireti inkar ediyorlar.

Adam alay ederek şunu soruyor: "Kıyamet ne zamanmış? Rabbim diyor ki;[7]

 

7- Göz şimşek çaktığında,

8-  Ay tutulduğunda,

9- Güneşle ay toplandığında,

10- İnsan o gün "kaçacak yer neresi" der.

Gözler belerdiğinde, Ay'ın ışığı sönüverdiğinde, Ay ile güneş bir araya geliverdiğinde." Yani Sur'a üfürülmüş, dünyanın dengesi bozul­muş, gökyüzünün dengesi bozulmuş, dağlar atılan yünler gibi havada uçuşmakta ve her 'şey yörüngesinden çıkmış. Öyle bir anda feryad-u fi­gan ayyuka çıkar.

"Vahşi hayvanlar bir araya geliverdiğinde. Hatta Kurt ile kuzu bir araya gelir, kurt kuzuya şöyle bir kere bile bakamaz bir haldeyken, İn­sanoğlu diyecek ki; "yahu sığınılacak bir yer yok mu?[8]

 

11- Hayır, Sığınak yok.

12- O gün durulacak yer, Rabbinin huzuruııdadır.

13-  O gün insana önceden yaptığı, geriye bıraktığı herşey haber verilecektir.

İnsana neyi yapıp neyi yapmadıkları haber verilir.    

Yaptıkları iyilikler ve kötülükler kendisine haber verilir, bir de yapma imkanı olduğu halde yapamadıkları, kendisine haber verilir. Bir mü'mine yardımınız mümkünken, onu kafirin eline bırakıp ezdiriyorsa-

niz hesaba çekileceksiniz.[9]

 

14- Doğrusu, insan kendisine bir şahiddir.

15- Özürler beyan etse de.

Kıyamette, İnsan şöyle bir kendine bakar ve çeşitli mazeretler ileri sürse de, bütün azalan kendi kendinin şahitliğini yapar.[10]

 

16- Onunla (cebrail'le) beraber acele ederek, dilini onunla (okumak için) hareket ettirme.

Cebrail(a.s.) ayetleri okurken Peygamber efendimiz, unutmamak için hemen arkasından tekrar ediyormuş. Bunun üzerine "Acele, acele dilini hareket ettirme." diyerek bu ayet nazil olmuştur.[11]

 

17- Onu toplamak (ezberletmek) ve okutmak bize aittir.

Yani O Kur'ân'ı senin hafızana kaydetmek bize aittir. İndiği gibi okutmakta, onu toplamakta bize aittir.[12]

 

18- Biz onu okuduğumuz vakit onu takip et.

"Biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşuna tabi ol." Yani dinlemeye devam et. Cebrail (a.s.) onu okurken sen, yalnız dinle.[13]

 

19- Sonra onu (Kur'ân'ı) açıklamakda bize aittir.

Bu iki türlü anlaşılır.

1-  Kur'ân-ı Kerim de geçen bir ayet-i kerime muğlak veya mücmel ise onun açıklaması bir başka ayet tarafından beyan edilmektedir. Mesela: Fatiha suresinde, "Din gününün sahibi" diyoruz. Din günü ne demek? Bir başka ayette, "Din gününü sana kim öğretti?" "O gün hiçbir kimsenin diğerine fayda veremeyeceği bir gündür."[14] Yani din gününden kastın, ahiret günü olduğunu bir başka surede, bir başka ayet-i kerimeyle Rabbim açıklıyor.

2-Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)'in bu ayet-i kerimeleri tatbik edişi de bir beyandır. Onuda, yine Kur'ân-ı Kerim şöyle belirtir; "Sen çok büyük bir ahlak üzeresin."Ahlak nedir? Kişinin bütün dav­ranışlarıdır.

Bu davranışlar Hz. Aişe validemizin de ifade ettiği gibi Kur'ân'a göredir. İşte sevgili Peygamberimize; "Kur'ân'ı açıklar" dememizin se­bebi, Kur'ân'ı bize öğretmesindendir.[15]

 

20- Hayır, hayır siz acele(dünya)yi istiyorsunuz.

21- Ahireti bırakıyorsunuz.

Ahireti inkar edenlerin niye inkar ettiklerini belirten bir ayet-i ke­rime.

"Siz bu dünyayı seversiniz." "Her şeyin acele elinize geçmesini is­tersiniz." Dünya elimize geçsin istersiniz.

Biz kendimizi ahirete göre ayarlarsak, Allah (c.c) dünya nimetlerini de bize verecektir. Medine'ye hicret eden Mekke'li müslümanlara dün­yada da güzel rızıklar verdiğini açık ayet-i kerimesiyle ifade ediyor.[16]

 

22- O gün bir kısım yüzler panldayacaktır.

23- Rablerine bakacaklar.

24- O gün bir kısım yüzlerde asıktır.   

O gün bazı yüzler vardır ki, Rabbine bakmaktadır. Gözleri ve yüzleri pırıl pınldır.

Bu ayet, Kıyamet günü Allah'ın görüleceğine işaret eden ayetlerden bir tanesidir.

Kafirlerin yüzleri ise asık suratlıdır.[17]

 

25- Kendisine bel kemiğini kıracak şeyler yapılacağını sanacak.

Öyle dehşetli bir günah sıkıntısı vardır ki, neredeyse belleri kırıla­cak.[18]

 

26- Hayır! Ne zamanki, (can) köprücük kemiğine dayanır.

27- "Okuyacak (tedavi edecek) kim var" denir.

28- Bilirki, artık o ayrılık vaktidir.

29- Bacaklar birbirine dolaşır.

Hayır! Can boğaza geldiğinde, biliyorkİ bu ayrılıktır.

O dehşetli anda. bacağı bacağına dolaşıverdiğinde.

Can gitmiş, kan gitmiş zayıf bir halde, ne yapacağını bilememiş bir vaziyetteler.

Halbuki daha önce o bacaklarla ne günahlar işlemişti. İslâm'ın aley­hinde gündüzlerde ve gecelerde koşturmuş, gaza ve firene basmıştır.. Allah yolunda olanların yolunu kesmiştir.[19]

 

30- O gün sevkıyat Rabbinedir.

31- O, tasdik etmedi namaz kılmadı,

O kıyamat günü insanların sevk edileceği yer, Rabbin huzurudur.

Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz.

O inkarcılar Allah'ın kitabını, Allah'ın Rasulünü tasdik etmediler, namaz da kılmadılar.

Namaza çok dikkat edin. Kafirler ahirette, "biz namaz kılanlardan değildik" diyorlar.

Namaz bizim birliğimizi ve dirliğimizi koruyan bir ibadettir.[20]

 

32- Fakat yalanladı, yüz çevirdi.

33- Sonra gerinerek yandaşlarına gitti.

Ancak O, Allah'ın dinini yalanladı. Ondan sırt çevirdi.

Dini yalanladıktan sonra da, gerine gerine ailesinin ve yandaşlarının

yanma döner.

Günümüzde de; "biz İslâm'a geçit verrriiyeceğiz, biz bir kale olaca­ğız" diyenleri gözünüzün önüne getiriniz.[21]

 

34- Yazıklar olsun sana, (azap) sana layıkdır.

35-  Sonra (korktuğun) sana yaklaşsın, sen buna layıksın.

Ah yazık ki, korktuğunuz azaba doğru yaklaşıyorsunuz. Çünkü in­karcılar bunu kendi elleriyle hak etmişlerdir.[22]

 

36- İnsan kendisinin başıboş birakılacağınımı sanır.?

Suda: kelimesi daha çok başıboş develer için kullanılırmış. İnsan da öyle başıboş olduğunu mu zannediyor?

İnsan bir kurallar manzumesine uyarsa, dünya da mutlu olur, ahi-rette cenneti elde eder. O kuralları da kendisi gibi insan koyacak olursa, o zaman kendisi gibi bir insanı ilahlaştırmış olur. O kuralları Rabbim koyar. Çünkü bizi yaratan O'dur.[23]

 

37- Dökülen meniden bir küçük parça değilmiydi?

38- Sonra alaka oldu, sonra yarattı ve düzeltti.

Rabbim ahireti inkar edenlere şöyle sesleniyor: Yahu bunlar atılan, bir damla su olan bir meniden dünyaya gelmediler mi? Sonra o meni pıhtıya dönüştü, Allah onu yarattı insana dönüştürdü.[24]

 

39- Ondan erkek ve kadın iki çift yarattı.

40- Bunları yapan ölüleri diriltmeye kadir değilmi?

Ondan erkek ve dişi çifti yarattı. Yani insanların bir kısmını erkek, bir kısmını dişi yarattı.

Meniden insan yaratan Allah (c.c) ahirette toz toprak olmuş, yan­mış, duman olmuş insanları tekrar diriltmeye kadir değil midir?

Allah'a iman ediyoruz. "Bela" diyoruz. Evet Ya Rabbi! Sen bu in­sanları parmak uçlarına kadar yaratmaya kadirsin.[25]

 



[1] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/113-114.

[2] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/114.

[3] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/114.

[4] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/114-115.

[5] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/116.

[6] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/116.

[7] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/116-117.

[8] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/117.

[9] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/117-118.

[10] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/118.

[11] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/118.

[12] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/118.

[13] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/118.

[14] İnfitar 17-18.

[15] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/119.

[16] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/119.

[17] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/120.

[18] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/120.

[19] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/120-121.

[20] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/121.

[21] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/121.

[22] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/121.

[23] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/122.

[24] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/122.

[25] Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 8/122.


Önceki Sayfa
Fihrist
Sonraki Sayfa
Ana Sayfa Dön ///