eraykitap.com logo     eraykitap.com logo

En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir

      Hisnül Muslim Kuran ve Sünnetten Dualar

      ÇEŞİTLİ DUALAR

      BORCUN ÖDENMESİ İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُـمَّ اكْفِنيِ بِحَلاَلِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَأَغْنِنيِ بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ ))


      136- (2/1) “Allahım! Helâl rızkınla yetinmeyi, haramından uzak durmayı bana nasip eyle.Beni başkalarına muhtaç kılmayıp lütfunla zengin kıl.”[185]




      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَـلِ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ، وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ ))


      137- (2/2) “Allahım! Keder ve hüzünden, âcizlik ve tembellikten, cimrilik ve korkaklıktan, borcun belimi bükmesin-den ve insanların bana üstün gelmesinden sana sığınırım.”[186]


      NAMAZ KILARKEN VE KUR'AN OKURKEN GELEN VESVESEYE KARŞI YAPILAN DUÂ:





      (( أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ))



      138- “Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Allah’a sığınırım" de ve sol tarafına hafifçe üç defa tükür.[187]


      ZOR BİR İŞLE KARŞILAŞAN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ لاَ سَهْلَ إِلاَّ مَا جَعَلْتَهُ سَهْلاً، وَأَنْتَ تَجْعَلُ الْحُزْنَ إِذَا شِئْتَ سَهْلاً ))


      139- “Allahım! Senin kolay kıldığından başka kolay yoktur. Eğer sen dilersen zoru kolay kılarsın.”[188]


      GÜNAH İŞLEYEN KİMSENİN YAPMASI GEREKEN DUÂ:





      (( مَا مِنْ عَبْدٍ يُذْنِبُ ذَنْباً فَيُحْسِنُ الطُّهُورَ، ثُمَّ يَقُومُ فَيُصَلِّي رَكْعَتْينِ ثُمَّ يَسْتَغْفِرُ اللهَ إِلاَّ غَفَرَ اللهُ لَهُ ))


      140- “Günah işleyen bir kul güzelce abdest alır; ardından kalkıp iki rekat namaz kılar ve sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah mutlaka onu bağışlar.”[189]


      ŞEYTANI VE VESVESELERİNİ KOVMAK İÇİN YAPILAN DUÂ:

      141- (3/1) “Şeytandan Allah’a sığınmak.”[190]
      142- (3/2) “Ezan okumak.”[191]
      143- (3/3) “Zikir yapmak ve Kur’an-ı Kerim okumak.”[192]


      HOŞA GİTMEYEN BİR DURUM OLDUĞU VEYA İSTENİLEN ŞEY OLMADIĞI ZAMAN YAPILAN DUÂ:





      (( قَدَرُ اللهِ وَمَا شَاءَ فَعَلَ ))


      144- “Allah’ın takdiridir. O neyi dilerse, onu yapar.”[193]


      ÇOCUĞU OLAN KİMSEYİ TEBRİK ETMEK İÇİN YAPILAN DUÂ VE ONUN BUNA KARŞILIK YAPACAĞI DUÂ:





      (( بَارَكَ اللهُ لَكَ فيِ الْمَوْهُوبِ لَكَ، وَشَكَرْتَ الْوَاهِبَ، وَبَلَغَ أَشُدَّهُ وَرُزِقْتَ بِرَّهُ ))


      145- “Sana bahşedilen (bu çocuğu) Allah, senin için mübârek kılsın.Onu bahşeden (Allah’a) şükredesin.(Çocuğun) buluğa ersin ve onun iyiliğiyle rızıklandırılasın.”


      TEBRİK EDİLEN KİMSE İSE ONA ŞÖYLE DUÂ EDER:





      (( بَارَكَ اللهُ لَكَ وَبَارَكَ عَلَيْكَ،وَجَزَاكَ اللهُ خَيْراً، وَرَزَقَكَ اللهُ مِثْلَهُ، وَأَجْزَلَ ثَوَابَكَ ))


      “Allah sana bereket versin ve bereketini dâim kılsın.Allah seni hayırla mükafatlandırsın.Allah seni de bir benzeri ile rızıklan-dırsın ve sevabını çoğaltsın” şeklinde karşılık verir.[194]


      ÇOCUKLARIN KORUNMASI İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( أُعِيذُكُمَا بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّةٍ ))


      146- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-, Hasan ve Hüseyin’i, “Sizi, her şeytan ve haşereden, her kötü gözden, Allah’ın noksansız kelimelerine sığındırırım” diyerek sakındırırdı.[195]


      HASTA ZİYÂRETİNDE HASTAYA YAPILAN DUÂ:





      (( لاَ بَأْسَ طَهُورٌ إِنْ شَاءَ اللهُ ))


      147- (2/1) “Zararı yok, inşaallah günahlarını temizler.”[196]

      (( أَسْأَلُ اللهَ الْعَظِيمَ، رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشْفِيَكَ ))


      148- (2/2) (Yedi kere) “Yüce Arş’ın Rabbi, Yüce Allah’tan sana şifâ vermesini dilerim.”[197]


      HASTAYI ZİYÂRET ETMENİN FAZÎLETİ:



      149- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:



      ((إِذَا عَادَ الرَّجُلُ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ مَشَى فِي خِرَافَةِ الْجَنَّةِ حَتَّى يَجْلِسَ، فَإِذَا جَلَسَ غَمَرَتْهُ الرَّحْمَةُ، فَإِنْ كَانَ غُدْوَةً صَلَّى عَلَيْهِ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ حَتَّى يُمْسِيَ، وَإِنْ كَانَ مَسَاءً صَلَّى عَلَيْهِ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ حَتَّى يُصْبِحَ


      “Bir kimse,müslüman kardeşini hastalığında ziyâret ederse, oturuncaya kadar cennet bağlarında yürür.Oturunca onu rahmet kaplar.Sabah ziyâret etmiş ise, akşamlayıncaya kadar yetmiş bin melek ona istiğfâr eder.Akşam ziyâret etmiş ise, sabahlayıncaya kadar yetmiş bin melek ona istiğfâr eder.”[198]


      HAYATINDAN ÜMİT KESİLEN HASTANIN YAPACAĞI DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ اغْفِرْليِ، وَارْحَمْنيِ، وَأَلْحِقْنيِ بِالرَّفِيقِ اْلأَعْلَى ))


      150- (3/1)“Allahım! Beni bağışla ve bana merhamet eyle. Beni Refîk-i A’lâ’ya kavuştur.”[199]

      151- (3/2) Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- vefâtı yaklaştığı zaman ellerini suya daldırıp yüzünü silmeye başlar ve şöyle derdi:




      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، إِنَّ لِلْمَوْتِ لَسَكَرَاتٍ ))



      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. Şüphesiz ki ölümün sekerâtı (kendinden geçirme halleri) vardır.”[200]




      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ،لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ،لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ،لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ ))


      152- “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.Allah en büyüktür.Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.O birdir.Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.O, birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur. Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.Mülk O’nundur, hamd da O’nadır.Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır.”[201]


      VEFÂT ETMEK ÜZERE OLAN KİMSEYE TELKİNDE BULUNMAK:



      153- “Kimin (ölmeden önce) son sözü:


      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّاللهُ ))


      ‘La ilâhe illallah’ (Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur) olursa, cennete girer.”[202]


      BAŞINA BİR BELÂ GELEN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:





      (( إِنَّا ِللهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ، اللَّهُمَّ أْجُرْنيِ فيِ مُصِيبَتيِ، وَأَخْلِفْ ليِ خَيْراً مِنْهَا ))


      154- “Şüphesiz ki biz, (mülk ve yaratılış olarak) Allah'a âitiz ve (âhirette) dönüşümüz yalnızca O’nadır.Allah’ım! Başıma gelen musibet sebebiyle bana ecir ver ve bana ondan daha hayırlısını bağışla.”[203]

      ***

      RÜZGÂR ESERKEN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَهاَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهاَ ))

      166- “Allahım!Senden bu rüzgarın hayrını diler ve şerrinden sana sığınırım.”[217]



      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَهاَ،وَخَيْرَ ماَ فِيهاَ،وَخَيْرَ ماَ أُرْسِلَتْ بِهِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهاَ، وَشَرِّ ماَ فِيهاَ وَشَرِّ ماَ أُرْسِلَتْ بِهِ ))


      167- “Allahım! Senden bu rüzgarın hayrını, onda bulunanın hayrını ve onunla birlikte gönderilenin hayrını dilerim.Onun şerrin-den, onda bulunan şeyin şerrinden ve onunla birlikte gönderilen şeyin şerrinden sana sığınırım.”[218]


      GÖK GÜRLEDİĞİNDE YAPILAN DUÂ:





      (( سُبْحاَنَ الَّذِي يُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلاَئِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ ))


      168- “Gök gürültüsünün hamd ederek; meleklerin de heybetinden dolayı kendisini tesbih ettiği (Allah’ı) tüm noksanlık-lardan tenzih ederim.”[219]


      BAZI İSTİSKA (YAĞMUR İSTEME) DUÂLARI:





      (( اَللَّهُمَّ أَسْقِناَ غَيْثاً مُغِيثاً مَرِيئاً مَرِيعاً، ناَفِعاً غَيْرَ ضاَرٍّ، عاَجِلاً غَيْرَ آجِلٍ ))


      169- (3/1) “Allahım! Bize hemen, geciktirmeden, faydalı, zararsız,bereketli, hazmı kolay ve imdadımıza yetişen bir yağmur ver.”[220]



      (( اَللَّهُمَّ أَغِثْناَ، اَللَّهُمَّ أَغِثْناَ، اَللَّهُمَّ أَغِثْناَ ))

      170- (3/2) “Allahım! Bize yağmur ver.Allahım! Bize yağmur ver. Allahım! Bize yağmur ver.”[221]



      (( اَللَّهُمَّ اسْقِ عِباَدَكَ، وَ بَهاَئِمَكَ، وَ انْشُرْ رَحْمَتَكَ، وَأَحْيِ بَلَدَكَ الْمَيِّتَ ))


      171- (3/3) “Allahım! Kullarına ve hayvanlarına su ver. Rahmetini yağdır ve (bu) cansız beldene hayat ver.”[222]



      YAĞMUR YAĞARKEN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ صَيِّباً ناَفِعاً ))




      172- “Allahım! Bunu faydalı bir yağmur eyle.”[223]

      YAĞMURDAN SONRA YAPILAN DUÂ:





      (( مُطِرْناَ بِفَضْلِ اللهِ وَرَحْمَتِهِ ))




      173- “Allah’ın lütuf ve rahmetiyle bize yağmur yağdırıldı.”[224]

      YAĞMURUN KESİLMESİ İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ حَوالَيْناَ وَ لاَ عَلَيْناَ. اَللَّهُمَّ عَلىَ اْلآكاَمِ وَ الظِّراَبِ، وَ بُطُونِ الأَوْدِيَةِ، وَ مَناَبِتِ الشَّجَرِ ))




      174- “Allahım! Üzerimize değil etrafımıza yağmur yağdır. Allahım!Tepelere, dağlara, vâdilere ve ağaç biten yerlere yağdır.”[225]

      HİLÂL GÖRÜLÜNCE YAPILAN DUÂ:





      (( اَللهُ أَكْبَرُ، اَللَّهُمَّ أَهِّلْهُ عَلَيْناَ بِاْلأَمْنِ وَ اْلإِيماَنِ، وَ السَّلاَمَةِ وَ اْلإِسْلاَمِ، وَ التَّوْفِيقِ لِماَ تُحِبُّ رَبَّناَ وَ تَرْضَى،رَبُّناَ وَ رَبُّكَ اللهُ))




      175- “Allah en büyüktür.Allahım! Bunu üzerimizde emniyet, îmân, selâmet, İslâm ve sevdiğin ve râzı olduğun şeylerde başarı ayı kıl ey Rabbimiz.(Ey hilâl!) Benim ve senin rabbin Allah’tır.”[226]


      ORUÇLUNUN İFTARINI AÇTIKTAN SONRA YAPACAĞI DUÂ:





      (( ذَهَبَ الظَّمَأُ وَ ابْتَلَّتِ الْعُرُوقُ، وَ ثَبَتَ اْلأَجْرُ إِنْ شاَءَ اللهُ ))




      176- (2/1) “(Kuruluğun gitmesiyle) susuzluk gitti; damarlar ıslandı, (yorgunluk ortadan kalktı ve) Allah’ın izniyle ecir sâbit oldu.”[227]



      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ بِرَحْمَتِكَ الَّتيِ وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ أَنْ تَغْفِرَ ليِ ))



      177- (2/2) “Allahım! Her şeyi kaplayan rahmetinle beni bağışlamanı dilerim.”[228]



      YEMEKTEN ÖNCE YAPILAN DUÂ:



      178- (2/1) “Biriniz yemeğe başlarken;


      (( بِسْمِ اللهِ ))

      'Bismillah' desin.Başında söylemeyi unutursa, hatırladığı zaman;



      (( بِسْمِ اللهِ فيِ أَوَّلِهِ وَآخِرِهِ ))




      “Başında ve sonunda Bismillah’ desin.”[229]
      179-“Allah’ın yemekle nimetlendirdiği kimse şöyle desin:



      (( اَللَّهُمَّ باَرِكْ لَناَ فِيهِ، وَ أَطْعِمْناَ خَيْراً مِنْهُ ))




      ‘Allahım! Bunda bizim için bereket kıl ve bundan daha hayırlısını bize yedir.’”

      Allah’ın sütle susuzluğunu giderdiği bir kimse de şöyle desin:



      (( اَللَّهُمَّ باَرِكْ لَناَ فِيهِ، وَزِدْناَ مِنْهُ ))




      “Allahım! Bunda bizim için bereket kıl ve bize bundan daha fazla ver.”[230]



      YEMEKTEN SONRA YAPILAN DUÂ:





      (( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي أَطْعَمَنيِ هَذاَ وَ رَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِحَوْلٍ مِنيِّ وَ لاَ قُوَّةٍ ))

      180- (2/1) “Benden hiçbir hareket ve kuvvet harcamaksı-zın bana bu yemeği yediren ve beni onunla rızıklandıran Allah’a hamdolsun.”[231]



      (( اَلْحَمْدُ ِللهِ حَمْداً كَثِيراً طَيِّباً مُباَرَكاً فِيهِ، غَيْرَ] مَكْفِيٍّ وَلاَ[ مُوَدَّعٍ، وَلاَ مُسْتَغْنىً عَنْهُ رَبَّناَ ))




      181- (2/2) “Riyâdan uzak ve bereketi kesilmeyen çok, sonsuz ve terk olunmayan, kendisinden müstağni olunmayarak yapılan hamd, Rabbimiz Allah’adır.”[232]



      MİSÂFİRİN YEMEK SAHİBİ İÇİN YAPACAĞI DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ باَرِكْ لَهُمْ فِيماَ رَزَقْتَهُمْ، وَاغْفِرْ لَهُمْ، وَارْحَمْهُمْ ))




      182- “Allahım! Onlara rızık olarak verdiklerine bereket ver, onları bağışla ve onlara merhamet et.”[233]


      KENDİSİNE SU İÇİREN VEYA İÇİRMEK İSTEYEN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ أَطْعِمْ مَنْ أَطْعَمَنيِ وَاسْقِ مَنْ سَقاَنِي ))




      183- “Allahım! Bana yemek verene yemek ver. Bana su verene su ver.”[234]


      ORUÇLUNUN, İFTAR YEMEĞİ VEREN KİMSE İÇİN İFTARINI AÇTIKTAN SONRA YAPACAĞI DUÂ:



      (( أَفْطَرَ عِنْدَكُمُ الصَّائِمُونَ، وَأَكـلَ طَعـاَمَكُمُ اْلأَبْراَرُ، وَصَلَّتْ عَلَيْكُمُ الْمَلاَئِكَةُ ))




      184- “Oruçlular yanınızda iftar etsin, Yemeğinizi iyiler yesin ve melekler sizin için Allah'a istiğfarda bulunsun.”[235]


      ORUÇLU OLDUĞU HALDE YEMEĞE DÂVET EDİLEN VE ORUCUNU BOZMAYANIN YEMEK SAHİBİ İÇİN YAPACAĞI DUÂ [236]:



      185- “Sizden biriniz yemeğe dâvet edilirse, icâbet etsin. Oruçlu ise (yemek sahibi için) duâ etsin.Oruçlu değilse yemekten yesin.”[237]

      ORUÇLUNUN, KENDİSİNE SÖVEN VEYA KÖTÜ SÖZ SÖYLEYEN KİMSE İÇİN NE SÖYLEYECEĞİ:



      (( إِنيِّ صاَئِمٌ، إِنيِّ صاَئِمٌ ))




      186- “Ben oruçluyum, ben oruçluyum.”[238]


      MEVSİMİN İLK MEYVESİ GÖRÜLÜNCE YAPILAN DUÂ:





      (( اَللَّهُمَّ باّرِكْ لَناَ فِي ثَمَرِنَا، وَباَرِكْ لَناَ فيِ مَدِينَتِناَ، وَباَرِكْ لَناَ فيِ صاَعِناَ، وَباَرِكْ لَناَ فيِ مُدِّناَ ))



      187- “Allahım!Meyvemizi bize bereketli kıl.Medinemizi bize mübârek eyle.Sa’mıza bereket ver.Müdd’ümüze bereket ver.[239]


      AKSIRINCA YAPILAN DUÂ:



      188- “Sizden biriniz aksırınca:



      (( اَلْحَمْدُ ِللهِ ))



      ‘Elhamdulillah’ desin.(Bunu işiten) kardeşi veya arkadaşı:



      (( يَرْحَمُكَ اللهُ ))

      ‘Allah sana merhamet etsin’ desin. (Aksıran da ona):



      (( يَهْدِيكُمُ اللهُ وَيُصْلِحُ بَالَكُمْ ))



      “Allah size hidâyet etsin ve hâlinizi düzeltsin’ desin.”[240]



      KÂFİR, AKSIRDIRDIĞI ZAMAN ALLAH'A HAMD EDERSE, ONUN İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( يَهْدِيكُمُ اللهُ وَيُصْلِحُ بَالَكُمْ ))



      189- “Allah size hidâyet etsin ve hâlinizi düzeltsin.”[241]



      EVLENEN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( بَارَكَ اللهُ لَكَ، وَباَرَكَ عَلَيْكَ، وَجَمَعَ بَيْنَكُماَ فيِ خَيْرٍ ))



      190- “Allah senin için bereketli kılsın ve bereketini dâim etsin. İkinizin arasını hayırda birleştirsin.”[242]



      EVLENEN VEYA YENİ BİNEK SATIN ALAN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:



      191- “Sizden biriniz evlenir veya bir hizmetçi satın alırsa şöyle desin:


      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَهاَ وَخَيْرَ ماَ جَبَلْتَهاَ عَلَيْهِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهاَ، وَشَرِّماَ جَبَلْتَهاَ عَلَيْهِ ))



      "Allahım! Bunun hayrını ve bunda yarattığın şeyin hayrını (güzel ahlâkını) dilerim.Bunun şerrinden ve bunda yarattığın şeyin şerrinden (kötü ahlâkından) sana sığınırım."

      "Bir deve (veya binek) satın alınca da hörgücünden tutsun ve böyle duâ etsin.”[243]


      EŞİYLE CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEDEN ÖNCE YAPILAN DUÂ:





      (( بِسْمِ اللهِ. اَللَّهُمَّ جَنِّبْناَ الشَّيْطاَنَ،وَجَنِّبِ الشَّيْطاَنَ ماَ رَزَقْتَناَ ))



      192- “Allah’ın adıyla.Allahım! Bizi şeytandan, şeytanı da bizi rızıklandıracağın çocuktan uzak tut.”[244]


      ÖFKELENİNCE YAPILAN DUÂ:





      (( أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ ))


      193- “Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytandan, Allah’a sığınırım.”[245]

      BELÂYA UĞRAYANI GÖREN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:

      (( اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِي عاَفاَنيِ مِمَّا ابْتَلاَكَ بِهِ، وَفَضَّلَنيِ عَلىَ كَثِيرٍ مِمَّنْ خَلَقَ تَفْضِيلاً ))



      194- “Sana verdiği belâdan beni âfiyette kılan ve yarattık-larının çoğuna tercih ederek beni üstün kılan Allah’a hamd olsun.”[246]



      HER OTURUMDA YAPILAN DUÂ:


      195- İbn-i Ömer-Allah ondan ve babasından râzı olsun- şöyle demiştir:
      “Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in bir oturumda, kalkmadan önce yüz kere şöyle dediği sayılırdı:



      (( رَبِّ اغْفِرْ ليِ، وَتُبْ عَلَىَّ، إِنَّكَ أَنْتَ التَّواَّبُ الْغَفُورُ ))



      ‘Rabbim! Beni bağışla ve tevbemi kabul et.Şüphesiz ki sen, tevbeleri çokça kabul eden ve çokça bağışlayansın.”[247]


      OTURUMUN SONUNDA YAPILAN DUÂ:



      (( سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَ أَتُوبُ إِلَيْكَ ))


      196- “Allahım! Sana hamd ederek, seni tüm noksanlıklar-dan tenzih ederim.Senden başka hakkıyla ibâdet lâyık hiçbir ilah olmadığına şehâdet ederim.Senden bağışlanma diler ve sana tevbe ederim.”[248]


      "ALLAH SENİ BAĞIŞLASIN" DİYEN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( وَلَكَ ))

      197- “Seni de -bağışlasın-.”[249]


      İYİLİK YAPAN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:



      (( جَزاَكَ اللهُ خَيْراً ))


      198- “Allah seni hayırla mükafatlandırsın.”[250]


      DECCÂL'İN ŞERRİNDEN KORUNMAK İÇİN YAPILAN DUÂ:

      199- “Kehf Sûresi’nin ilk on âyetini ezberleyen, Deccal’in şerrinden korunmuş olur.”[251]

      Her namazın sonunda teşehhüdde, Deccâl’in fitnesinden Allah’a sığınmak da böyledir.[252]


      “SENİ ALLAH İÇİN SEVİYORUM” DİYEN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( أَحَبَّكَ الَّذِي أَحْبَبْتَنيِ لَهُ ))


      200- “Kendisi için beni sevdiğin (Allah), seni de sevsin.”[253]


      MALINI SANA SUNAN KİMSE İÇİN YAPACAĞIN DUÂ:



      (( باَرَكَ اللهُ لَكَ فيِ أَهْلِكَ وَماَلِكَ ))


      201- “Allah, âileni ve malını senin için bereketli kılsın.”[254]

      BORCU ÖDERKEN, BORÇ VEREN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:



      ((باَرَكَ اللهُ لَكَ فيِ أَهْلِكَ وَماَلِكَ،إِنَّماَ جَزاَءُ السَّلَفِ الْحَمْدُ وَالأَداَءُ ))


      202- “Allah, âileni ve malını senin için bereketli kılsın. Verilen borcun karşılığı, ancak hamd etmek ve onu ödemektir.”[255]


      ŞİRKE DÜŞMEKTEN KORKULDUĞU ZAMAN YAPILAN DUÂ:



      (( اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ وَأَناَ أَعْلَمُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِماَ لاَ أَعْلَمُ ))


      203- “Allahım! Bilerek sana şirk koşmaktan sana sığınrım. Bilmediklerim için de senden mağfiret dilerim.”[256]


      “ALLAH SENİ MÜBÂREK KILSIN” DİYEN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( وَفِيكَ باَرَكَ اللهُ ))

      204- “Ve Allah da seni mübârek kılsın.”[257]


      BİR ŞEYİ UĞURSUZ SAYMANIN ÇİRKİN OLUŞU İLE İLGİLİ DUÂ:

      (( اَللَّهُمَّ لاَ طَيْرَ إِلاَّ طَيْرُكَ، وَلاَ خَيْرَ إِلاَّ خَيْرُكَ،وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ ))


      205- “Allahım! Senin takdir ettiğin (insanların uğursuzluk saydığı) şeyden başka takdir olunan bir şey yoktur.Senin verdiğin hayırdan başka hayır yoktur. Senden başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.”[258]


      BİNEĞE VEYA TAŞITA BİNERKEN YAPILAN DUÂ:





      ((بِسْمِ اللهِ،الْحَمْدُ ِللهِ {سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ * وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ} اَلْحَمْدُ ِللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ، اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ، سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ ليِ،فَإِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الدُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ ))


      206- “Bismillah.Hamd, Allah’adır.Bunu bizim hizmetimize veren Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederiz.Yoksa biz buna güç yetiremezdik.Şüphesiz ki biz,(âhirette) Rabbimize döneceğiz. Hamd, Allah’adır.Hamd, Allah’adır.Hamd, Allah’adır.Allah en büyüktür.Allah en büyüktür.Allah en büyüktür.Allahım! Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim.Ben nefsime zulmettim, beni bağışla.Çünkü günahları ancak sen bağışlarsın.”[259]


      YOLCULUĞA ÇIKARKEN YAPILAN DUÂ:





      (( اَللهُ أَكْبَرُ،اَللهُ أَكْبَرُ،اَللهُ أَكْبَرُ {سُبْحانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ * وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ} اَللَّهُمَّ إِناَّ نَسْأَلُكَ فيِ سَفَرِناَ هَذاَ الْبِّرَّ وَالتَّقْوَى، وَمِنَ الْعَمَلِ ماَ تَرْضَى، اَللَّهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْناَ سَفَرِناَ هَذَا وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ، اَللَّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فيِ السَّفَرِ، وَالْخَلِيفَةُ فيِ الأَهْلِ، اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثاَءِ السَّفَرِ وَكَآبَةِ الْمَنْظَرِ وَسُوءِ الْمُنْقَلَبِ فيِ الْماَلِ وَاْلأَهْلِ ))


      207- “Allah en büyüktür.Allah en büyüktür.Allah en büyüktür.Bunu bizim hizmetimize veren Allah’ı tüm noksanlıklar-dan tenzih ederiz.Yoksa biz buna güç yetiremezdik.Şüphesiz ki biz, Rabbimize döneceğiz.Allahım! Senden, bu yolculuğumuzda iyilik ve takva, râzı olacağın amel dileriz.Allahım! Bu yolculuğu-muzu bize kolaylaştır ve onun uzaklığını bize yakın kıl.Allahım! Sen, yolculukta dost ve âilemiz için vekilsin.Allahım! Yolculuğun meşakkatinden, üzücü manzara (görmekten), âilem ve malımda kötü değişiklikler (ile karşılaşmaktan) sana sığınırım.”
      Yolculuktan dönünce bu duâyla birlikte şunu da söyler:



      (( آيِبُونَ تاَئِبُونَ، عاَبِدُونَ، لِرَبِّناَ حاَمِدُونَ ))


      “Biz, (yolculuktan, vatanımıza selâmet içerisinde) dönenler, tevbe edenler, ibâdet edenler, Rabbimize hamd edenleriz.”[260]



      BİR KÖY VEYA BELDEYE GİRERKEN YAPILAN DUÂ:



      (( اَللَّهُمَّ رَبَّ السَّماَواَتِ السَّبْعِ وَماَ أَظْلَلْنَ، وَرَبَّ الأَرَضِينَ السَّبْعِ وَماَ أَقْلَلْنَ، وَرَبَّ الشَّياَطِينَ وَماَ أَضْلَلْنَ، وَرَبَّ الرَّياَحِ وَماَ ذَرَيْنَ. أَسْأَلُكَ خَيْرَ هَذِهِ الْقَرْيَةِ وَخَيْرَ أَهْلِهاَ، وَخَيْرَ ماَ فِيهاَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهاَ وَشَرِّ أَهْلِهاَ وَشَرِّ ماَ فِيهاَ ))


      208- “Yedi kat gök ve onun gölgelediklerinin Rabbi, yedi kat yer ve onun barındırdıklarının Rabbi, şeytanlar ve onların saptırdıklarının Rabbi, rüzgârlar ve onların sürükleyip götürdükle-rinin Rabbi olan Allahım!Bu köyün, bu köy halkının ve bu köyde bulunanların hayırlısını senden dilerim.Bu köyün şerrinden, bu köy halkının şerrinden ve bu köyde bulunanların şerrinden sana sığınırım.”[261]

      ÇARŞI VE PAZARA GİRERKEN YAPILAN DUÂ:





      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ، يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ حَيٌّ لاَ يَمُوتُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ))


      209- “Allah’Tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.O, birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır.O, yaşatır ve öldürür.O, diridir, ölmez. Her türlü iyilik, O’nun elindedir. O, her şeye gücü yetendir.”[262]


      BİNEK TÖKEZLEYİNCE YAPILAN DUÂ:





      (( بِسْمِ اللهِ ))

      210- “Allah’ın adıyla.”[263]


      YOLCUNUN GERİDE KALANLAR İÇİN YAPACAĞI DUÂ:


      (( أَسْتَوْدِعُكُمُ اللهَ الَّذِي لاَ تَضِيعُ وَداَئِعُهُ ))


      211- “Sizi, kendisine bırakılan emânetler kaybolmayan Allah’a emânet ederim.”[264]


      GERİDE KALANLARIN YOLCU İÇİN YAPACAĞI DUÂ:


      (( أَسْتَوْدِعُ اللهَ دِينَكَ، وَأَماَنَتَكَ، وَخَواَتِيمَ عَمَلِكَ ))


      212- (2/1) “Dinini, emânetini ve işlerinin âkibetini Allah’a emânet ederim.”[265]



      (( زَوَّدَكَ اللهُ التَّقْوَى،وَغَفَرَ ذَنْبَكَ،وَيَسَّرَ لَكَ الْخَيْرَ حَيْثُ مَا كُنْتَ ))


      213- (2/2) “Allah seni takva ile rızıklandırsın, günahını bağışlasın ve nerede olursan ol, senin için hayırlı olanını kolaylaştırsın.”[266]


      YOLCULUK SIRASINDA TEKBİR VE TESBİH GETİRMEK:



      214- Câbir-Allah ondan râzı olsun- şöyle dedi: “Bizler, (Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte) yükseğe çıkınca ‘Allahu Ekber’, aşağı inince de ‘Subhanallah’ derdik.”[267]

      YOLCUNUN, SEHER VAKTİNE GİRDİĞİNDE YAPACAĞI DUÂ:



      (( سَمِعَ ساَمِعٌ بِحَمْدِ اللهِ، وَحُسْنِ بَلاَئِهِ عَلَيْناَ. رَبَّناَ صاَحِبْناَ، وَأَفْضِلْ عَلَيْناَ عاَئِذاً بِاللهِ مِنَ النَّارِ ))



      215- “Üzerimize olan lütfundan dolayı Allah’a yaptığımız hamdi işiten işitti.Rabbimiz! Bize yoldaş ol ve bize ihsanda bulun! Cehennemden Allah’a sığınırım.”[268]


      YOLCULUK SIRASINDA VEYA BAŞKA ZAMANDA BİR YERDE KONAKLAYINCA YAPILAN DUÂ:





      (( أَعُوذُ بِكَلِماَتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ ماَ خَلَقَ ))


      216- “Yarattıklarının şerrinden, Allah’ın noksansız kelimele-rine sığınırım.”[269]


      YOLCULUKTAN DÖNÜNCE YAPILAN DUÂ:



      217- Her tepenin üzerinde üç defa ‘Allahu Ekber’ der, sonra şöyle duâ eder:



      (( لاَ إِلَهَ إَلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، آيِبوُنَ، تاَئِبُونَ، عاَبِدُونَ، لِرَبِّناَ حاَمِدُونَ، صَدَقَ اللهُ وَعْدَهُ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ، وَهَزَمَ اْلأَحْزَابَ وَحْدَهُ ))


      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur.Mülk O’nundur, hamd da O’nadır.O, her şeye gücü yetendir.Biz, (yolculuktan, vatanımıza selâmet içerisinde) dönenler, tevbe edenler, ibâdet edenler, Rabbimize hamd edenleriz.Allah va'dinde durdu, kuluna yardım etti ve (düşman) grupları yalnızca O hezimete uğrattı.”[270]



      HOŞA GİDEN VEYA GİTMEYEN BİR ŞEYLE KARŞILAŞINCA YAPILAN DUÂ:



      218- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hoşuna giden bir işle karşılaştığında şöyle derdi:



      (( اَلْحَمْد ُللهِ الَّذِي بِنِعْمَتِهِ تَتِمُّ الصَّالِحاَتُ ))


      “Salih amellerin O'nun nimetiyle tamamlanan Allah’a hamdolsun.”

      Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hoşuna gitmeyen bir işle karşılaştığında ise şöyle derdi:



      (( اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلَى كُلِّ حاَلٍ ))


      “Her hâlukârda Allah’a hamdolsun.”[271]

      PEYGAMBER (a.s)’E SALAVÂT GETİRMENİN FAZÎLETİ:

      219- Peygamber (a.s) şöyle buyurmaktadır:

      (( مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلاَةً، صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ بِهَا عَشْرًا ))


      “Kim bana bir salât getirirse, Allah da ona bununla on salât getirir.”[272]

      220- Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( لاَ تَجْعَلُوا بُيُوتَكُمْ قُبُورًا، وَلا تَجْعَلُوا قَبْرِي عِيدًا وَصَلُّوا عَلَيَّ فَإِنَّ صَلاَتَكُمْ تَبْلُغُنِي حَيْثُ كُنْتُمْ ))


      “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin.Kabrimi de bayram yerine çevirmeyin.Bana salât getirin.Zirâ getirdiğiniz salavâtınız nerede olursanız olun, bana ulaşır.”[273]
      221- Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

      (( اَلْبَخِيلُ الَّذِي مَنْ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيَّ ))


      “Cimri, o kimsedir ki yanında adım anıldığında bana salât getirmeyendir”[274]

      222- Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( إِنَّ لِلَّهِ مَلائِكَةً سَيَّاحِينَ فِي الأَرْضِ، يُبَلِّغُونِي مِنْ أُمَّتِي السَّلاَمَ ))


      “Şüphesiz ki Allah’ın yeryüzünde gezici melekleri vardır. Onlar ümmetimden bana selâm ulaştırırlar.”[275]

      223- Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      ((مَا مِنْ أَحَدٍ يُسَلِّمُ عَلَيَّ إِلاَّ رَدَّ اللَّهُ عَلَيَّ رُوحِي حَتَّى أَرُدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ))


      “Kim bana selâm verirse, selâmını almam için Allah ruhumu bana geri gönderir.”[276]



      SELÂMI YAYMAK:

      224- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( لاَ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا، وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا، أَوَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ: أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ))



      “Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz.Birbirinizi sevme-dikçe de îmân etmiş olmazsınız. Sizi, yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şeye yönelteyim mi? Selâmı aranızda yayın.”[277]

      225- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:v


      (( ثَلاَثٌ مَنْ جَمَعَهُنَّ فَقَدْ جَمَعَ الْإِيمَانَ: اَلْإِنْصَافُ مِنْ نَفْسِكَ، وَبَذْلُ السَّلاَمِ لِلْعَالَمِ، وَالْإِنْفَاقُ مِنْ الْإِقْتَارِ ))


      “Şu üç haslet kimse biraraya gelirse, o kimse kâmil îmâna kavuşmuş olur.Nefsine zulmetmemek, herkese selâm vermek ve yoksullukta (Allah için) infâk etmektir.”[278]

      226- Abdullah b. Ömer’den-Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, bir adam Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelerek: “İslâm’ın hangi hasleti daha hayırlıdır?” diye sordu.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: “Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir.”[279] buyurdu.



      MÜSLÜMAN,KENDİSİNE SELÂM VEREN KÂFİRE NASIL KARŞILIK VERİR?



      227- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

      “Ehli kitap (yahudi ve hıristiyanlar) size selâm verirlerse, onlara:



      (( وَعَلَيْكُمْ ))


      ‘Ve aleykum’ (ve sizin üzerinize) deyin.”[280]


      HOROZ ÖTTÜĞÜNDE VE EŞEK ANIRDIĞINDA YAPILAN DUÂ:



      228- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( إِذَا سَمِعْتُمْ صِيَاحَ الدِّيَكَةِ فَاسْأَلُوا اللَّهَ مِنْ فَضْلِهِ، فَإِنَّهَا رَأَتْ مَلَكًا. وَإِذَا سَمِعْتُمْ نَهِيقَ الْحِمَارِ، فَتَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنْ الشَّيْطَانِ، فَإِنَّهُ رَأَى شَيْطَانًا ))


      “Horozun öttüğünü işittiğinizde, Allah’ın fazlından isteyin. Çünkü o bir melek görmüştür.Eşeğin anırmasını işittiğinizde ise şeytanın şerrinden Allah’a sığının.Çünkü o bir şeytan görmüştür.”[281]


      GECE KÖPEK HAVLADIĞINDA YAPILAN DUÂ:



      229- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( إِذَا سَمِعْتُمْ نُبَاحَ الْكِلاَبِ، وَنَهِيقَ الْحُمُرِ بِاللَّيْلِ، فَتَعَوَّذُوا بِاللَّهِ، فَإِنَّهُنَّ يَرَيْنَ مَا لاَ تَرَوْنَ ))


      “Geceleyin köpeklerin havlamasını ve eşeklerin anırma-sını işittiğiniz zaman, onlardan Allah’a sığının.Çünkü onlar sizin görmediklerinizi (Allah tarafından gökten inen âfet ve felâketleri) görürler.”[282]

      KÖTÜLEDİĞİN KİMSE İÇİN YAPILAN DUÂ:


      230- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( اَللَّهُمَّ فَأَيُّمَا مُؤْمِنٍ سَبَبْتُهُ، فَاجْعَلْ ذَلِكَ لَهُ قُرْبَهً إِلَيْكَ يَوْمَ الْقِياَمَةِ ))


      “Allahım! Hangi mü’mine kötü söz söylemişsem (hakaret etmişsem), bunu kıyâmet günü onun için sana yakınlık vesilesi kıl.”[283]


      MÜSLÜMAN, MÜSLÜMANI ÖVDÜĞÜNDE YAPILAN DUÂ:



      231- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:



      (( إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ مَادِحًا صَاحِبَهُ لاَ مَحَالَةَ، فَلْيَقُلْ: أَحْسِبُ فُلاَنًا وَاللَّهُ حَسِيبُهُ، وَلاَ أُزَكِّي عَلَى اللَّهِ أَحَدًا، أَحْسِبُهُ إِنْ كَانَ يَعْلَمُ ذَاكَ كَذَا وَكَذَا ))


      “Sizden birinizin, arkadaşını mutlaka övmesi gerekiyorsa şöyle desin: Falanı (görünüşe göre) iyi sanıyorum.Onu hesaba çekecek olan Allah’tır.Ben, Allah’a karşı kimseyi temize çıkara-mam.(Sonra) o kimseyi gerçekten öyle biliyorsa: Onu şöyle şöyle biliyorum, desin.”[284]

      TEZKİYE EDİLEN MÜSLÜMANIN YAPACAĞI DUÂ:



      (( اَللَّهُمَّ لاَ تُؤَاخِذْنِي بِماَ يَقُولُونَ، وَاغْفِرْ ليِ ماَ لاَ يَعْلَمُونَ، ] وَاجْعَلْنيِ خَيْراً مِماَّ يَظُنُّونَ [))


      232- “Allahım! Onların söyledikleri sebebiyle beni sorumlu tutma.Benim hakkımda bilmedikleri şeyleri benim için bağışla. [ve beni onların zannettiklerinden daha hayırlı kıl].”[285]


      İHRAMLI KİMSE HAC VEYA UMREDE NASIL TELBİYE GETİRİR?





      (( لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ،إِنَّ الْحَمْدَ، وَالنِّعْمَةَ، لَكَ وَالْمُلْكَ، لاَ شَرِيكَ لَكَ ))


      233- “Buyur, Allahım buyur! Buyur, senin ortağın yoktur, buyur! Hamd sanadır. Nimet ve mülk sana âittir. Senin hiçbir ortağın yoktur.”[286]


      TAVAFTA HACER-İ ESVED'E GELİNCE TEKBİR GETİRMEK:



      234- “Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- Beytullah’ı devenin üzerinde tavaf etti.Hacer-i Esved’e her gelişinde yanındaki bir şeyle (bastonuyla) işâret edip tekbir getirdi.”[287]

      TAVAFTA RÜKN-Ü YEMÂNÎ İLE HACER-İ ESVED ARASINDA YAPILAN DUÂ:



      {وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ}


      235- “Rabbimiz!Bize dünyada bir iyilik ve âhirette de iyilik (cenneti) ver.Ve bizi cehennem azabından koru.”[288]



      SAFA VE MERVE ÜZERİNDE DURUNCA YAPILAN DUÂ:


      236- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- Safa’ya yaklaşınca:



      {إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِن شَعَآئِرِ اللَّهِ...}
      [سورة البقرة الآية: 158]


      “Safâ ve Merve, Allah’ın ibâdet için belirlediği yerlerden-dir”(âyetini) okudu; “Allah’ın (âyette) başladığı ile başlıyorum” dedi ve Safâ ile başladı.Beytullah’ı görecek şekilde üzerine çıktı ve kıbleye yöneldi. Allah’ı birleyip tekbir getirdi ve şöyle dedi:



      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَىكُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ، أَنْجَزَ وَعْدَهُ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ، وَهَزَمَ اْلأَحْزاَبَ وَحْدَهُ ))


      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve hiçbir ortağı yoktur.Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O birdir. Va'dini yerine getirmiş, kuluna (Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e) yardım etmiş ve (Hendek savaşında düşman) grupları sadece o hezimete uğratmıştır.” Sonra Safa ve Merve arasında duâ etti ve bunu üç defa tekrarladı. Merve üzerinde de Safâ üzerinde yaptığı gibi yapmıştır.”[289]


      AREFE GÜNÜ YAPILAN DUÂ:



      237- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

      "Duâların en hayırlısı, Arefe günü yapılan duâdır.Benim ve benden önceki tüm peygamberlerin söyledikleri sözlerin en hayırlısı şudur:



      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ))


      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir.”[290]


      MEŞ'AR-İ HARAM'DA (MÜZDELİFE'DE) YAPILAN DUÂ:



      238- “Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- ‘Kasvâ’ (isimli devesine) bindi ve Meş’ar-i Harâm’a geldi.Kıbleye yöneldi (Allah’a duâ etti, tekbir getirdi, lâ ilâhe illah dedi ve Allah’ı birledi). Ortalık iyice aydınlanıncaya kadar bu şekilde ayakta kaldı ve güneş doğma-dan önce oradan ayrıldı.”[291]

      CEMRELERE TAŞ ATARKEN TEKBİR GETİRMEK:



      239- Cemrelere taş atarken her defasında tekbir getirir. Birinci ve ikinci cemreye taşları attıktan sonra öne doğru çıkarak durur; kıbleye yönelerek ellerini kaldırıp duâ eder.Akabe cemre-sine taşları atarken de her defasında tekbir getirir.Taşları attıktan sonra ise oradan ayrılır, cemrenin yanında durmaz.[292]


      ŞAŞIRTAN VE SEVİNDİREN BİR DURUM KARŞISINDA YAPILAN DUÂ:





      (( سُبْحَانَ اللهِ ))


      240- “Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.”[293]



      (( اَللهُ أَكْبَرُ ))


      241- “Allah en büyüktür.”[294]


      KENDİSİNE SEVİNDİRİCİ BİR HABER GELEN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:



      242- “Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- kendisini sevindiren veya sevinilen bir olayla karşılaştığında Allah Teâlâ’ya şükür için secdeye kapanırdı.”[295]

      BEDENDE AĞRI/SANCI HİSSEDİLİNCE YAPILAN DUÂ:


      243- Elini vücudundaki acıyan yerin üzerine koy ve üç kere:



      (( بِسْمِ اللهِ ))


      “Allah'ın adıyla” dedikten sonra yedi kere şöyle de:



      (( أَعُوذُ بِاللهِ وَقُدْرَتِه مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُحاَذِرُ ))


      “Bulduğum ve korktuğum (acının) şerrinden, Allah’a ve O’nun kudretine sığınırım.”[296]


      NAZAR ETMEKTEN KORKAN KİMSENİN YAPACAĞI DUÂ:



      244- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
      “Sizden biriniz, (müslüman) kardeşinde veya kendisinde veyahut da malında hoşuna giden bir şey gördüğünde, [onun için bereketli olmasını dilesin].Çünkü nazar, haktır.”[297]


      KORKU VE DEHŞET ANINDA YAPILAN DUÂ:





      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ ))


      245- “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.”[298]


      KURBAN KESERKEN YAPILAN DUÂ:





      (( بِسْمِ اللهِ وَاللهُ أَكْبَرُ ]اَللَّهُمَّ مِنْكَ وَلَكَ[ اَللَّهْمَّ تَقَبَّلْ مِنيِّ ))


      246- “Allah’ın adıyla.Allah en büyüktür.[Allahım!Bu kurban, senden bana bir lütuf olarak geldi ve senin için kurban edildi] Allahım!Bu kurbanı benden kabul eyle!”[299]


      İNATÇI ŞEYTANLARIN HİLE VE TUZAĞINI BOŞA ÇIKARMAK İÇİN YAPILAN DUÂ:





      (( أَعُوذُ بِكَلِماَتِ اللهِ التَّامَّاتِ الَّتيِ لاَ يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلاَ فاَجِرٌ مِنْ شَرِّ مَاخَلَقَ، وَبَرَأَ وَذَرَأَ، وَمِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ،وَمِنْ شَرِّ مَايَعْرجُ فِيهَا، وَمِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فيِ اْلأَرْضِ، وَمِنْ شَرِّ ماَ يَخْرُجُ مِنْهاَ، وَمِنْ شَرِّ فِتَنِ اللَّيْـلِ وَالنَّهاَرِ، وَمِنْ شَرِّ كُلِّ طاَرِقٍ إِلاَّ طاَرِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ ياَرَحْمَنُ ))


      247- “Yarattıklarının, yoktan var ettiklerinin şerrinden; gök-ten inenin ve göğe yükselenin şerrinden, yere ektiğinin ve yerden çıkanın şerrinden, gece ve gündüz fitnelerinin şerrinden, hayırla kapıyı çalanın dışında her kapıyı çalanın şerrinden, iyi ve kötünün onun dışına çıkamayacağı Allah’ın noksansız kelimele-rine sığınırım; Ya Rahmân!.”[300]


      TEVBE VE İSTİĞFAR HAKKINDA:



      Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:


      (( وَاللَّهِ إِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ فِي الْيَوْمِ أَكْثَرَ مِنْ سَبْعِينَ مَرَّةً ))


      248-(6/1) “Allah’a yemin olsun ki ben, günde yetmiş defadan fazla Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederim.”[301]


      ((يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللَّهِ، فَإِنِّي أَتُوبُ فِي الْيَوْمِ إِلَيْهِ مِائَةَ مَرَّةٍ))


      249- (6/2) “Ey insanlar! Allah’a tevbe edin.Çünkü ben, günde yüz kere Allah’a tevbe ederim.”[302]

      250-(6/3) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
      “ Her kim;



      ((أَسْتَغْفِرُ اللهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ،الْحَيُّ الْقَيُّومُ وَ أَتُوبُ إِلَيْهِ))


      ‘Hayy ve Kayyûm olan, O'ndan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah olmayan Yüce Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederim’ derse, savaşta düşmana karşı ordudan kaçmış olsa bile, Allah onu bağışlar.”[303]

      251-(6/4) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الرَّبُّ مِنْ الْعَبْدِ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ الْآخِرِ، فَإِنْ اسْتَطَعْتَ أَنْ تَكُونَ مِمَّنْ يَذْكُرُ اللَّهَ فِي تِلْكَ السَّاعَةِ فَكُنْ ))


      “Rabbin kula en yakın olduğu an, gecenin son üçte biridir. O saatte Allah’ı zikredenlerden olabilirsen ol!”[304]

      252- (6/5) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:


      ((أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ،فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ ))


      “Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır.O halde secdede bol bol duâ edin.”[305]

      253- (6/6) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( إِنَّهُ لَيُغَانُ عَلَى قَلْبِي، وَإِنِّي لَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ فِي الْيَوْمِ مِائَةَ مَرَّةٍ ))


      “Benim kalbim de dalar, ben de muhakkak günde yüz defa Allah’tan bağışlanma dilerim.”[306]



      TESBÎH,TAHMÎD,TEHLÎL VE TEKBÎR GETİRMENİN FAZÎLETİ [307]:



      254- (12/1) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
      “Kim bir günde yüz kere;



      (( سُبْحاَنَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ ))


      ‘Allah’a hamdederek O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim’ derse, deniz köpüğü kadar bile olsa günahları silinir.”[308]

      255- (12/2) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

      "Kim;


      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَعَلَىكُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ))


      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur.Mülk O’nundur, hamd da O’nadır.O, her şeye gücü yetendir” derse, İsmâil soyundan dört kişiyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır.”[309]

      256- (12/3) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( كَلِمَتَانِ خَفِيفَتَانِ عَلَى اللِّسَانِ ثَقِيلَتَانِ فِي الْمِيزَانِ حَبِيبَتَانِ إِلَى الرَّحْمَنِ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللَّهِ الْعَظِيمِ ))


      “Söylemesi dile kolay gelen, kıyâmet günü mîzânda ağır basan ve Rahmân’a sevimli olan iki söz vardır ki iki söz şudur: Subhânallahi ve bihamdihi, Subhânallahil-Azîm/Allah’a hamd ederek O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim.Yüce Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim’”[310]

      257- (12/4) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( سُبْحاَنَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ ))


      “Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.Hamd Allah’adır. Allah’tan başka hakkıyla ibâdet lâyık hiçbir ilah yoktur ve Allah en büyüktür’ demem, güneşin üzerine doğduğu her şeyden bana daha sevimlidir.”[311]

      258- (12/5) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( أَيَعْجِزُ أَحَدُكُمْ أَنْ يَكْسِبَ كُلَّ يَوْمٍ أَلْفَ حَسَنَةٍ؟ فَسَأَلَهُ سَائِلٌ مِنْ جُلَسَائِهِ كَيْفَ يَكْسِبُ أَحَدُنَا أَلْفَ حَسَنَةٍ؟ قَالَ: يُسَبِّحُ مِائَةَ تَسْبِيحَةٍ، فَيُكْتَبُ لَهُ أَلْفُ حَسَنَةٍ، أَوْ يُحَطُّ عَنْهُ أَلْفُ خَطِيئَةٍ ))


      “Sizden birinizin her gün bin sevap kazanmaya gücü yetmez mi?” Yanında oturanlardan birisi: Bizden birisi nasıl bin sevap kazanır?” diye sordu. Buyurdu ki: “Yüz defa Subhânallah derse, kendisine bin sevap yazılır veya onun bin günahı silinir.”[312]

      259- (12/6) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

      “Her kim;


      (( سُبْحاَنَ اللهِ الْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ ))


      ‘Yüce Allah’a hamd ederek O'nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim’ derse, ona cennette bir hurma ağacı dikilir.”[313]

      Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
      “Ey Abdullah b. Kays!Sana cennet hazinelerinden birisini göstereyim mi?” “Evet yâ Rasûlallah!” dedim. Buyurdu ki:



      (( لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ ))


      "Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır.”[314]

      261- (12/8) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: “Sözlerden Allah’a en sevimli olanı dörttür:



      (( سُبْحاَنَ اللهِ، وَالْحَمْدُ للهِ، وَلاَ إِلَهِ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ اَكْبَرُ ))


      Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.Hamd Allah’a-dır. Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur ve Allah en büyüktür.’ Bunlardan hangisiyle başlarsan başla zararı yoktur.”[315]


      Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’e bir bedevi geldi ve: “Bana söyleyeceğim bir söz öğret” dedi.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle de, diye buyurdu:



      (( لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، اَللهُ أَكْبَرُ كَبِيراً وَالْحَمْدُ ِللهِ كَثِيراً، سُبْحاَنَ اللهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ، لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ ))


      “Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve O'nun hiçbir ortağı yoktur.Allah en büyüktür.Allah’a çokça hamd olsun.Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı tüm noksanlıklar-dan tenzih ederim.Güç ve kuvvet ancak Azîz ve Hakîm olan Allah’tandır.”
      Bunun üzerine bedevi: “Bunlar Rabbim için, peki benim için ne var?”diye sordu.
      Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( اَللَّهُمَّ اغْفِرْليِ، وَارْحَمْنيِ، وَاهْدِنيِ وَارْزُقْنيِ ))


      “Allahım! Beni bağışla ve bana merhamet eyle. Beni hidâyete erdir ve beni rızıklandır” de.”[316]

      263- (12/10) Bir kimse müslüman olduğunda Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ona namazı öğretir, sonra şu kelimelerle duâ etmesini emrederdi:

      (( اَللَّهُمَّ اغْفِرْ ليِ، وَارْحَمْنيِ، وَاهْدِنيِ، وَعاَفِنيِ، وَارْزُقْنيِ ))


      “Allahım! Beni bağışla ve bana merhamet eyle. Beni hidâyete erdir. Bana âfiyet ver ve beni rızıklandır.”[317]

      264- (12/11) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:



      (( أَفْضَلُ الذِّكْرِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَأَفْضَلُ الدُّعَاءِ الْحَمْدُ لِلَّهِ ))


      “Zikrin en fazîletlisi, Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur)’, duânın en fazîletlisi ise, Elhamdulillah (Hamd, Allah’a mahsustur) (sözüdür).”[318]

      265- (12/12) Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

      “Kalıcı salih ameller (şu sözlerdir):



      (( سُبْحاَنَ اللهِ، وَالْحَمْدُ ِللهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَ بِاللهِ ))


      ‘Subhânallah (Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim). Elhamdulillah (Hamd Allah’a mahsustur).Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka hakkıyla ibâdet lâyık hiçbir ilah yoktur).Allahu Ekber (Allah en büyüktür). Ve Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah (güç ve kuvvet ancak Allah’tandır).”[319]


      PEYGAMBER-sallallahu aleyhi ve sellem- NASIL TESBİH ÇEKERDİ?

      266- Abdullah b. Amr-Allah ondan ve babasından râzı olsun- şöyle der:

      “Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’i sağ eli ile tesbih çekerken gördüm.”[320]


      BAZI HAYIR VE ÂDÂP ÖRNEKLERİ:



      267- Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
      “Gece karanlığı olduğu zaman -ya da akşama erişince- çocuklarınızı (dışarı çıkmaktan) alıkoyun.Çünkü şeytanlar o sırada dağılırlar.Geceden bir saat geçince de (dışarıdaki) çocuklarınızı (evlerinize) koyun ve Allah’ın ismini anarak kapıları kapatın.Çünkü şeytan kapalı kapıyı açmaz.Allah’ın ismini anarak kırbalarınızın ağzını bağlayın.Allah’ın ismini anarak enlemesine de olsa, üzerlerine bir şey koyarak kaplarınızın ağzını örtün ve lambalarınızı söndürünüz.”[321]


      ________________ oOo _________________

      Saîd el-Kahtânî// Çeviren: // İsmail Yaşa: Düzenleyen Ebubekir Yasin



      [185] Tirmizi, (5/560); Bkz. Sahih-i Tirmizi, (3/180).
      [186] Buhâri, (7/158).
      [187] Müslim, (4/1729); Osman b. Âs -Allah ondan râzı olsun-: “Böyle yaptım ve Allah, vesveseyi benden giderdi” demiştir.
      [188] İbn-i Hibban, es-Sahih (Mevârid) (h.2427) ve İbn-i es-Sünnî, (h.351). Hafız İbn-i Hacer, “Bu sahih bir hadistir” der. Abdülkadir El-Arnavût, e-Ezkâr’ın tahricinde sahih olduğunu söyler (s.106).
      [189] Ebu Dâvud, (2/86), Tirmizi (2/257); Elbâni, tashih etmiştir; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/2837).
      [190] Ebu Dâvud (1/206), Tirmizi. Bkz. Mü’minûn Sûresi: 98-99, Sahih-i Tirmizi (1/77).
      [191] Buhâri, (1/151); Müslim, (1/291),

      [192] “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin.Şeytan içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.” Müslim (1/539). Sabah ve akşam, uykudan önce ve uyanınca okunan zikirler, yine eve girerken ve evden çıkarken, mescide girip çıkarken yapılan zikirler şeytanı uzaklaştırır.Aynı zamanda sahih olan başka zikirler; uykudan önce “Ayete’l Kûrsî” (Bakara Sûresi: 255) ve “Âmene’r-Rasûlü”yü (Bakara Sûresi: 285-286) okumak da şeytanı uzaklaştıran şeylerdendir. "Kim yüze kere: “Allah’tan başka hakkıyla ibâdet lâyık hiçbir ilah yoktur.O, birdir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır.O, her şeye gücü yetendir.” derse bu, gün boyunca onu şeytandan korur. Ayrıca ezan da şeytanı defeder."

      [193] “Kuvvetli mümin, zayıf müminden Allah’a daha hayırlı ve daha sevimlidir. Hepsinde de hayır vardır.Yararına olan şeyde hırslı ol. Allah’tan yardım dile, âciz olma! Sana bir şey isâbet ederse, “keşke şöyle şöyle yapsaydım” deme. Fakat “Allah’ın takdiridir.O ne dilerse, onu yapar" de. Çünkü “keşke” şeytanın ameline yol açar.” Müslim, (4/2052).

      [194] Bkz. Nevevi, el-Ezkâr (s.349), Selim el-Hilâli, Sahihu’l-ezkâr (2/713).
      [195] Buhâri, (4/119), İbn-i Abbas –Allah ondan râzı olsun-, hadisi.
      [196] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri (10/118).
      [197] “Müslüman bir kul, eceli gelmemiş bir hastayı ziyâret eder ve yedi kere bu duâyı derse, o hasta şifa bulur.” Tirmizi, Ebu Dâvud. Bkz. Sahih-i Tirmizi (2/210), Sahihu’l-Câmi (5/180).
      [198] Tirmizi, İbn-i Mâce, Ahmed. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/244), Sahih-i Tirmizi (1/286). Merhum Ahmed Şâkir de sahih olduğunu söylemiştir.
      [199] Buhâri, (7/10); Müslim, (4/1893).
      [200] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri, (8/144).
      [201] Tirmizi, İbn-i Mâce. Elbâni, sahihtir der. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/152), Sahih-i İbn-i Mâce (2/317).
      [202] Ebu Dâvud, (3/190). Bkz. Sahihu’l-Câmi (5/432),
      [203] Müslim, (2/632).
      [217] Ebu Dâvud, (4/326); İbn-i Mâce, (2/1228).
      [218] Müslim, (2/616); Buhâri, (4/76).
      [219] Abdullah b. Zübeyr -Allah ondan râzı olsun- gök gürültüsünü işitince konuşmayı bırakır ve şöyle derdi:..Hadis zikredilir”. Muvatta, (2/992). Elbâni, “Mevkuf olarak isnadı sahihtir” der.
      [220] Ebu Dâvud (1/303) Elbâni, sahihtir der; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/216).
      [221] Buhâri, (1/224); Müslim, (2/613).
      [222] Ebu Dâvud (1/305). Elbâni, hadisin hasen olduğunu söyler; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/218).
      [223] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri (2/518).
      [224] Buhâri, (1/205); Müslim, (1/83).
      [225] Buhâri, (1/224); Müslim (2/614)
      [226] Tirmizi, (5/504); Dârimi, lafzıyla (1/336); bkz. Sahih-i Tirmizi (3/157).
      [227] Ebu Dâvud, (2/306) ve Diğerleri. Bkz. Sahih-i-Câmi (4/209).
      [228] İbn-i Mâce, (1/557), Abdullah b. Amr –Allah ondan râzı olsun-’ın duâsından. Hafız İbn-i Hacer, hasen olduğunu söyler, el-Ezkâr. bkz. şerhi (4/342).
      [229] Ebu Dâvud, (3/347); Tirmizi, (4/288). Bkz. Sahih-i Tirmizi (2/167).
      [230] Tirmizi, (5/506). Bkz. Sahih-i Tirmizi, (3/158).
      [231] Nesâi dışında diğer sünen sahipleri. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/159).
      [232] Buhâri, (6/214); Tirmizi, lafzıyla (5/507).
      [233] Müslim, (3/1615).
      [234] Müslim, (3/126).
      [235] Ebu Dâvud, Sünen (3/367); İbn-i Mâce, (1/556); Nesai, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.296-298): Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in bunu bir ev halkı yanında iftar ettiği zaman söylediğini belirtir. Elbâni, sahih olduğunu söyler; bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (2/730).
      [236] Nafile oruç tutarken, iftardan önce yanında sofra kurulan.
      [237] Müslim, (2/1054.
      [238] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri (4/103); Müslim, (2/806).
      [239] Müslim, (2/1000); Sa’ ve Müdd, bir tür hacim ölçüleridir.
      [240] Buhâri, (7/125).
      [241] Tirmizi, (5/82); Ahmed (4/400); Ebu Dâvud (4/308); bkz. Sahih-i Tirmizi (2/354).
      [242] Nesâi hariç diğer sünen sahipleri .Bkz. Sahih-i Tirmizi (1/316).
      [243] Ebu Dâvud, (2/248); İbn-i Mâce (1/617); bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/324).
      [244] Buhâri, (6/141); Müslim, (2/1028).
      [245] Buhâri, (7/99); Müslim, (4/2015)
      [246] Tirmizi (5/494); (5/493); bkz. Sahih-i Tirmizi (3/153).
      [247] Tirmizi ve diğerleri; bkz. Sahih-i Tirmizi (3/153), Sahih-i İbn-i Mâce (2/321). Lafızlar Tirmizi.

      [248] Sünen sahipleri.Bkz. Sahih-i Tirmizi (36153); Âişe-Allah ondan râzı olsun-’un şöyle dediği sabit olmuştur; “Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bir mecliste oturduğunda, Kur’an okuduğunda ve namaz kıldığında mutlaka sonunu şu kelimelerle tamamlardı:...(Hadis zikredilir)”. Nesâi,Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle (h.308); Ahmed (6/77). Dr.Faruk Hammâde,Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle'nin tahkikinde sahih olduğunu söyler.

      [249] Ahmed, (5/82); Nesâi, Amelü’l-Yevmi ve’l-Leyle, thk; Dr. Faruk Hammâde (s.218, h.421).
      [250] Tirmizi, (h.2035). Bkz. Sahihu’l-Câmi (h.6244), Sahih-i Tirmizi (2/200).
      [251] Müslim, (1/555); Bir başka rivâyette, “Kehf sûresinin sonundan denilir”, (1/556).
      [252] Tahrici daha önce geçti.( Bkz. Sayfa:35-36, hadis no: 55-56).
      [253] Ebu Dâvud,(4/333);Elbâni, hasen olduğunu söyler,bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (3/965).
      [254] Buhâri, bkz. Fethul-Bâri (4/88).
      [255] Nesâi, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle (s.300); İbn-i Mâce (2/809). Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/55) bak.
      [256] Ahmed (4/403) ve diğerleri. Bkz. Sahihu’l-Câmi (3/233), Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib (1/19).
      [257] İbn-i es-Sünnî, (s.138, h. 278). Bkz. İbn-i Kayyim, el-Vâbilu’s-Sayyib, thk: Beşir Muhammed Uyûn (s.304).

      [258] Ahmed, (2/220); İbn-i es-Sünnî (h.292). Elbâni, sahihtir der; bkz. el-Ehâdîsu’s-Sahiha (3/54).Hayra yormak ise Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in hoşuna giderdi.Bu nedenle birisinden iyi bir söz işittiğinde bu söz onun hoşuna gitmiş ve ona: “Ağzından çıkan iyimserliğin bizi etkiledi.” Demiştir. Ebu Dâvud, Ahmed; Elbâni, sahih olduğunu söyler, es-Sahiha (2/323).

      [259] Ebu Dâvud, (3/34); Tirmizi (5/501); bkz. Sahih-i Tirmizi (3/157).
      [260] Müslim, (2 / 998).
      [261] Hakim, sahih olduğunu söylemiş İmam Zehebi de muvafakat etmiştir, (2/100); İbn-i es-Sünnî (h.524); Hafız, hasen olduğunu söyler, el-Ezkâr’, thk, (5/154) .Abdulaziz b. Baz; “Nesâi, hasen bir isnadla rivâyet etmiştir” der. bkz. Tuhfetu’l-Ahyar (s.37).
      [262] Tirmizi, (5/291); Hâkim, (1/538); Elbâni, Sahih-i İbn-i Mâce (2/21); Sahih-i Tirmizi (3/152).
      [263] Ebu Dâvud, (4/296); Elbâni, sahihtir der. Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (3/941).
      [264] Ahmed, (2/403); İbn-i Mâce (26943). Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (2/133).
      [265] Ahmed, (2/7); Tirmizi, (5/499). Bkz. Sahih-i Tirmizi (2/155).
      [266] Tirmizi. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/155) bak.
      [267] Buhâri, bkz. Fethu’l-Bâri (6/135).

      [268] Müslim, (4/2086). [ سَمِعَ سَامِعٌ ] şeklinde okunduğunda; "Üzerimize olan güzel nimet ve muâmeleleri için Allah'a yaptığımız hamde bir şahit şahitlik yaptı" anlamına gelir. [ سَمَّعَ سَامِعٌ ] şeklinde okunduğunda ise; "Bu sözü işiten, onu bir başkasına iletti ve aynısını söyledi" anlamındadır.Bu, seher vaktinde zikir ve duâ yapmanın öneminin beyanı içindir."Rabbimiz! Bize yoldaş ol ve bize ihsanda bulun" sözü ise; hoşa gitmeyen şeyleri bizden uzaklaştır, bizi koru, üzerimize nimet, lütuf ve fazlını ihsan et" anlamındadır.Bkz. Nevevi Şerhi (17/39).

      [269] Müslim, (4/2080).
      [270] Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- hac veya bir gazve için gittiği sefer dönüşünde bu duâyı yapardı. Buhâri, (7/13); Müslim, (2/980).
      [271] İbn-i es-Sünnî, Amelu'l-Yevmi ve'l-Leyle ; Hâkim, tashih eder. el-Elbâni de sahih olduğunu söylemiştir; Bkz. Sahihu'l Câmi (4/201).
      [272] Müslim, (1/288).
      [273] Ebu Dâvud, (2/218); Ahmed, (2/367); Elbâni, "sahihtir" der; Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (2/383).
      [274] Tirmizi, (5/551) ve diğerleri. Bkz. Sahihu'l Câmi (3/25); Sahih-i Tirmizi (3/177).
      [275] Nesâi, Hâkim, (2/421); Elbâni, "sahihtir" der; Bkz. Sahih-i Nesâi, (1/274).
      [276] Ebu Dâvud, (h.2041); Elbâni, hasen demiştir; Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/383).
      [277] Müslim, (1/74) ve diğerleri.
      [278] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (1/82); Ammâr-Allah ondan râzı olsun-'dan mevkuf olarak, ta’lîk olarak.
      [279] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (1/55); Müslim, (1/65).
      [280] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (1/42); Müslim, (4/1705).
      [281] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (6/350); Müslim, (4/2092).
      [282] Ebu Dâvud, (4/327); Ahmed, (3/306); el-Elbâni, "sahihtir" der; Bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (3/961).
      [283] Buhâri, bkz.Fethu'l-Bâri (11/171); Müslim, (4/2007), "Bunu onun için günahlarına keffâret ve rahmet kıl" lafzıyla.
      [284] Müslim, (4/2296).
      [285] Buhâri, Edebu'l-Müfred (h.761); Elbâni, senedinin sahih olduğunu söyler.Bkz. Sahih-i Edebi'l-Müfred (h.585). [ ] Parantez içindeki kısım, Beyhaki'nin bir başka rivâyetinin ziyâdesidir, bkz. Şuabu'l-Îman (4/228).
      [286] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (4/408); Müslim, (2/841).
      [287] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (3/476).
      [288] Ebu Dâvud, (2/179); Ahmed, (3/411); Beğavi, Şerhu's-Sünne (7/128); Elbâni "hasendir" der, bkz. Sahih-i Ebî Dâvud (1/354). Âyet: Bakara Sûresi: 201.
      [289] Müslim, (2/888).
      [290] Tirmizi, Elbâni, hasen olduğunu söyler; Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/184), Ehâdis es-Sahiha (4/6).
      [291] Müslim, (2/891).
      [292] Buhâri, lafız için bkz. Fethu'l-Bâri (3/583-584); Aynı şekilde, Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (3/581); Müslim.
      [293] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (1/210-414); Müslim, (4/1857).
      [294] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (4/441); Bkz. Sahih-i Tirmizi (2/103); Ahmed, Müsned (5/218).
      [295] Nesâi dışında diğer sünen sahipleri. Bkz. Sahih-i İbn-i Mâce (1/233), İrvâu'l-Ğalîl (2/226).
      [296] Müslim, (4/1728).
      [297] Ahmed, Müsned (4/447); İbn-i Mâce, Mâlik; Elbâni, sahih demiştir; Bkz. Sahihu'l-Câmi (1/212); Bkz.Zâdü'l-Meâd, thk. Abdülkâdir el-Arnavût (4/170).
      [298] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (6/181); Müslim, (4/2208).
      [299] Müslim, (3/1557); Beyhaki, (9/287); [ ] Parantez içindeki kısım Beyhaki ve diğerlerinin, (9/287); son cümle anlam olarak Müslim rivâyetinden. [300] Ahmed, (3/419) sahih bir isnadla; İbn-i es-Sünnî, (h.637); Abdülkâdir el-Arnavût, sahih demiştir; bkz. thk. Tahâvi (s.133); Mecmau'z-Zevâid, (10/127).
      [301] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (11/101).
      [302] Müslim, (4/2076).
      [303] Ebu Dâvud, (2/85); Tirmizi, (5/69); Hâkim, sahih demiş, Zehebi de muvafakat etmiştir (1/511). Elbâni de sahih der; Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/182); Câmiu'l-Usûl, thk. el-Arnavût (4/389-390).
      [304] Tirmizi, Nesâi, (1/279); Hâkim. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/183); Câmiu'l-Usûl, thk. el-Arnavût (4/144).
      [305] Müslim, (1/350).
      [306] Müslim, (4/2075); İbn-I Esîr, hadisteki [ إِنَّهُ لَيُغَانُ عَلَى قَلْبِي ] ifadesi hakkında şöyle der: Bundan maksat dalmak ve unutmaktır. Çünkü Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-, çokça zikir ve ibâdet yapardı, bazı zamanlar bunlardan unuttuğu da olurdu. Bu yüzden, unuttuğu şeyi günah sayar ve derhal istiğfâra yönelirdi.Bkz. Câmiu'l-Usûl (4/386).

      [307] Tesbih: Sübhânallah; Tahmid: Elhamdülillah; Tehlil: Lâ ilâhe illallah,; Tekbir de, Allahu Ekber demektir.
      [308] Buhâri, (7/168); Müslim, (4/2071). Sabah ve akşamları bu zikri yapmanın fazileti hk. bkz. s.84.
      [309] Buhâri,(7/67); Müslim, lafzıyla (4/2071). Bunu yüz defa demenin fazileti hk. bkz. s.85.
      [310] Buhâri, (7/167); Müslim, (4/2072).
      [311] Müslim, (4/2072).
      [312] Müslim, (4/2073).
      [313] Tirmizi,(5/511); Hâkim, (1/501); sahih demiş, Zehebi de buna muvafakat etmiştir. Bkz. Sahihu'l-Câmi (5/531), Sahih-i Tirmizi (3/160).
      [314] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (11/213); Müslim, (4/2076).
      [315] Müslim, (3/1685).
      [316] Müslim, (4/2072); Ebu Dâvud, [Bedevi dönüp giderken, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem, "Elleri gerçekten hayırla doldu" buyurdu.] ziyâdesiyle, (1/220).
      [317] Müslim, (4/2073); bir başka rivayeti, "Bunlar sana dünya ve ahireti birleştirir" şeklindedir.
      [318] Tirmizi, (5/462); İbn Mâce, (2/1249); Hâkim, (1/503) tashih etmiş, Zehebi de buna muvafakat etmiştir. Bkz. Sahihu'l Câmi (1/362).
      [319] Ahmed, Ahmed Şâkir tertibi ile (h.513); isnadı sahihtir. Bkz. Mecmau'z-Zevâid (1/297).İbn-i Hacer, Ebu Said'in rivâyetini Nesâi'ye isnad ederek hakkında İbn-i Hibbân ve Hâkim'in tashihlerini zikreder, Buluğu'l-Merâm.
      [320] Ebu Dâvud, lafzıyla (2/81); Tirmizi, (5/521)); Bkz. Sahihu'l Câmi (4/271, h.4865).
      [321] Buhâri, bkz. Fethu'l-Bâri (10/88); Müslim, (3/1595).