|
Cennetin Sekiz Kapısı vardır (İbn Hacer 7/28)
Cennetin Sekiz Kapısı vardır
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
1. Cennet:
Ebedî saadet yurdunu ifade etmek üzere Kur'an'da, çeşitli hadislerde ve diğer İslamî eserlerde yer alan isimler içinde en çok kullanılan,
içindeki bütün mekân ve imkânları kapsayacak şekilde muhtevası geniş olan bir terimdir.
Kur'an'da yüz kırk yedi yerde geçmektedir.
İslam literatüründe ebedî saadetle ilgili vaadler, özendirici anlatım ve tasvirler genellikle cennet ismi etrafında yoğunlaşmıştır.
Diğer isimler tekil olarak kullanıldığı halde, cennetin çok sayıdaki ayette çoğul şekliyle de (cennât) yer alması,
saadet yurdunun belli bir bölgesinin değil; tamamının adı olduğunu gösterir.
"Beni cennetü'n-naîmin vârislerinden kıl." (Şuarâ, 26/85)
"Şüphesiz ki, iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlukatın en hayırlısıdır.
Onların Rableri katındaki mükâfatı, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir.
Allah onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. Bu, Rabbinden korkan O'na saygı gösterenler içindir." (Beyyine, 98/7-8)
4. Firdevs:
Özellikle, içinde üzüm bulunan bağ bahçe anlamına gelir.
İki ayette geçer. Firdevs, cennetin tamamını ifade eden bir isim olabileceği gibi, onun ortası, en yüksek ve en değerli bölgesinin özel adı da olabilir.
"Şüphesiz, iman edip güzel amel işleyenler için barınak olarak Firdevs cennetleri vardır." (Kehf, 18/107)
5. Hüsnâ:
İyilik yapanlara Allah tarafından daha büyük bir iyilikle karşılık verileceğini, ayrıca buna bir de ilave (ziyade) yapılacağını ifade eden
Yunus 26. ayetindeki hüsnâ (daha güzel, daha iyi, en güzel, en iyi) kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerin büyük
çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Ayetteki "ziyade"den maksat da, cennetten Allah'ı görme şerefine nail olmaktır.
"Güzel davrananlara hüsnâ (daha güzel karşılık), bir de ziyade/fazlası vardır.
Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir)
İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır." (Yûnus, 10/26)
"Halbuki Allah, Dârü's-Selâm'a çağırıyor ve O, dilediği kimseleri dosdoğru
bir yola hidayet buyurur." (Yûnus, 10/25)
"O (Rab) ki lütfuyla bizi Dârü'l-Mukameye / asıl oturulacak yurda
(cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak,
ne de orada bize bir usanç gelecektir." (Fâtır, 35/35)
"İman edip güzel amel işleyenlere gelince, onlar için Me'vâ cennetleri vardır."
(Secde, 32/19)
Bu isimlerin dışında,
"ev, konak, şehir, ülke" anlamlarına gelen "dâr"
kelimesi, Kur'an'da dâru'l-huld (ebediyet / sonsuzluk yurdu),
dâru'l-âhire (âhiret yurdu), âkıbetü'd-dâr, ukbe'd-dâr
(dünya yurdunun sonu) terkipleriyle cennet anlamında kullanılmıştır.
Nitekim Müslim'in Ebû Sâid el-Hudrî'den rivayet ettiği hadiste de,
Allah yolunda cihat edenlerin, cihatları sebebiyle Cennet'te yüz derece yükselecekleri, her derecenin arasının ise, yer ile gök arasındaki mesâfe kadar olduğu,
Hz. Peygamber (asm) tarafından haber verilmektedir (Müslim, İmâre, 116).
Hadiste sözü edilen dereceler konusunda ise şu ihtimaller öne sürülmüştür.
Bu dereceleri zahiriyle anlamak mümkündür. Gerçekten söz konusu derecelerin, zahirinden anlaşıldığı üzere,
birbirinden daha yüksek menziller (tabakalar) olması muhtemeldir.
Buna karşılık, yükseklikten kasdın, Cennet'teki nimetlerin çokluğu, insanın veya bir başka yaratığın hiç aklına bile gelmemiş,
gönlünden dahi geçmemiş iyiliklerin büyüklüğü veya çokluğu anlamında olması muhtemeldir.
Zira Allah Teâlâ'nın mücâhide lutfettiği iyilik veya cömertlik türleri birbirinden çok farklıdır, birbirinden üstündür.
Buna göre, nimetlerin fazilet (üstünlük) konusundaki farklılıkları uzaklık açısından yer ile gök arasındaki mesafe gibidir.
Fakat el-Kadî Iyad (544/1149) birinci görüşü tercih etmiştir [en-Nevevi, Şerhu Müslim, Kahire (t.y.), XIII/28].
"Böylece sizi en hayırlı bir ümmet kıldık." (Bakara, 2/143)
Diğer taraftan hadiste söz konusu edilen Cennet dereceleri arasındaki mesafelerin çeşitli rivayetlere göre "yüz senelik mesafe", "beş yüz senelik mesafe" şeklinde değiştiğine işaret edelim (el-Aynî, aynı yer).
Bütün bu ayet, hadis ve âlimlerin yorumlarından Cennet'in birçok tabakası olduğu anlaşılmaktadır. Bu tabakalardan bazılarının daha yüce ve nimetlerinin daha güzel veya daha efdal olması sebebiyle isimleri bize bildirilmiştir. Firdevs Cenneti mertebece en yüksek olan Cennet tabakasıdır. (Ayrıca bk. et-Taberi, Tefsir, Mısır 1954, XVI/37-38)
![]() |
|
![]() |