ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   T   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • TIP Sunen-i İBN MACE

     

    ARKASINDA SİYAH VEYA BEYAZ İKİ ÇİZGİ BULUNAN YILANI ÖLDÜRMEK BABI  31

    BAL BABI. 7

    BÎR ŞEYİ  UĞURLU SAYMAKTAN HOŞLANAN VE (BİR ŞEYİ) UĞURSUZ SAYMAKTAN HOŞLANMAYANIN BABI. 32

    CÜZZAM HASTALIĞI BABI. 33

    DEVELERİN İDRARLARI (NI TEDÂVt ÎÇİN İÇMEK) BABI. 21

    GÖZE İSMİD (DENİLEN) SÜRME ÇEKMEK BABI. 19

    GÖZÜNE TEK SAYILARDA SÜBME ÇEKEN BABI. 20

    HABÎS (PİS) İLÂÇ KULLANMANIN YASAKLlGl BABI. 9

    HACAMETLE TEDAVİ OLMAK BABI. 15

    HANGİ GÜNLERDE HACÂMET OLMAK UYGUNDUR. BABI. 17

    HASTAYI YEMEĞE ZORLA MAYINIZ. 5

    HIMYE (PERHİZ VERMEK) BABI. 4

    HUMMA (HASTALIĞI ATEŞİ) CEHENNEMİN HARARETİNDEN (BİR PARÇA) DİR, SİZ ONU SU İLE SOĞUTUNUZ, BABI. 13

    HUMMA HASTALIĞINA OKUNAN DUA BABI. 27

    İNSAN VÜCÛDUNDAN   HACÂMET OLUNAN YER.. 16

    KARA TANE (ÇÖREK OTU) BABI. 6

    KINA  (İLE TEDAVİ OLMAK) BABI. 21

    KORKMAK, GECE (YATAKTA SAĞA SOLA DÖNÜP) UYUYAMAMAK VE ŞERRİNDEN ALLAH'A SIĞINILAN ŞEYLER, BABI. 34

    KUR'AN-I KERİM İLE TEDAVİ OLMAK BABI. 21

    MANTAR VE  (MEDİNE-İ. MÜNEVVERE'NÎN) ACVE HURMASI BABI. 7

    MÜSHÎL İLÂCI BABI. 10

    NAMAZ ŞİFÂDIR.. 9

    NAZAR DEĞME İŞİ, BABI. 22

    NAZAR DEĞMESİNDEN DOLAYI OKUMAKLA TEDAVİ OLMAK İSTEYENİN BABI  23

    NESÂ (DENİLEN VE OTURAK HİZASINDAN TOPUĞA UZANAN BİR SİNİRİN) İLÂCI BABI  11

    NÜŞRE (YÂNİ DELİNİN ŞİFÂYA KAVUŞMASI İÇİN ALLAH'A SIĞINARAK EDİLEN NEFES) BABI  30

    PEYGAMBER (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM) İN HASTALARA ŞİFÂ DİLEĞİYLE ALLAH'A SIĞINARAK ETTİĞİ DUÂ VE ONA (CEBRÂÎL TARAFINDAN) AYNI MAKSADLA EDİLEN DUÂ BABI  26

    ŞARAP İLE TEDAVİ OLMANIN YAŞARLIĞI BABI. 20

    ŞİFÂ DİLEĞİYLE İZİN VERİLEN OKUMALAR.. 24

    ŞİFÂ MAKSADIYLA HASTAYA OKUNDUĞUNDA ÜFLEMEK BABI. 28

    SİNEK (İÇİNDE YİYECEK VEYA İÇECEK BULUNAN) KABA DÜŞER, BABI  22

    TEDAVİ MAKSADI İLE  DAĞLANAN, BABI. 18

    TABİBİİK (YÂNİ SAĞLIKLI TEDAVİ) BİLGİSİ OLMADIĞI HALDE BUNA GİRİŞEN KİMSE (HAKKINDA GELEN HADÎS) BABI. 12

    TELBÎNE (MUHALLEBİYE BENZEYEN BÎR NEVİ BULAMAÇ) BABI. 5

    TEMÂİM (NAZARLIKLAR - MUSKALAR)I TAKMAK BÂB! 29

    UZRE (DENİLEN BADEMCİKLERİN İLTİHAPLANMASI) TEDAVİSİ VE ĞAMZ (DENİLEN ÇOCUĞUN BOĞAZINA PARMAK SOKMAK SURETİYLE BADEMCİKLERİNİN İLTİHABINI ALMAK İŞİNİN)  YAŞARLIĞI BABI. 10

    VÜCÛDU DAĞLAMAK BÂB! 18

    YARAYI TEDAVİ ETMEK BABI. 11

    YILAN VE AKREP SOKMASI DOLAYISIYLA NEFES ETMEK BABI. 25

    ZÂTÜLCENB (HASTALIĞININ) İLÂCI BABI. 12

     

     



    ALLAH VERDİĞİ HER HASTALIK İÇİN BİR İLÂÇ VERMİŞTİR, BABI

    3436)    "... Üsâme bin Şerîk (Radtyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir:
    Bedevilerin Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e: Şu işi yapmakta bize bir günah var mı? Falan şeyde bize bir günah var mı? diye soru sormalarına şâhid oldum. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de onlara:
    «Ey Allah'ın kullan, Allah (sizin sorduğunuz şeyleri işleyen kimselerden) günahı kaldırmıştır (yâni günah işlemiş sayılmaz). Ancak (din) kardeşinin ırzı (yâni şeref ve haysiyeti) nden bir şey kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur» buyurdu. Bedeviler (bu kere) :
    Yâ Resûlallah! Tedavi olmamamızda bize bir günah var nu? diye sordular. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    •Tedavi olunuz, ey Allah'ın kulları. Çünkü doğrusu Allah yaşlılıktan başka yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilâç) da yaratmıştır» buyurdu. Adamlar:
    Yâ Resûlallah! Kula verilen (hasletler) in en hayırlısı nedir? dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «Güzel huy   buyurdu."

    3437)   "... Ebû Hızâme (es-Sa'dî) (Radtyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    (Bir gün) ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e (bir adam tarafından) :
    Tedavi için kullandığımız ilâçlar, şifâ isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız (kalkan gibi) koruyucu şeyler hakkında ne buyurursun. Bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirir mi? diye soruldu. Resül-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    -Bunlar (da) Allah'ın kaderi (cümlesi) ndendir» buyurdu."

    3438)   "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâhü onA/den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Allah, verdiği her hastalık İçin bir ilâç (da) vermiştir.»"

    3439)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'âen rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Allah, verdiği her hastalık için bir ilâç (da) vermiştir.»"

     

     

    HASTA BİR ŞEY YEMEK VEYA İÇMEK İSTER, BABI

    3440)    "... İbn-i Abbâs (Radtyallâkü anhüntâ)'âan rivayet edildiğine göre:
    Bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hasta bir adamı ziyaret ederek ona:
    «Neye iştihan var?» diye sordu. Adam da: Bir buğday ekmeğini çok arzularım, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Kimin yanında bir buğday ekmeği varsa (din) kardeşine göndersin» buyurdu. Bilâhare Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
    «Birinizin hastası bir şey yemeyi çok arzuladığı zaman hastasına (ondan) yedirsin» buyurdu."

    3441)   "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü on*>'den rivayet edildiğine göre:
    (Bir gün) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir hastanın yanma ziyaret maksadıyla girdi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  (hastaya) :
    «Bir şeye iştihan var mı. çörek yemek ister misin?» diye sordu. Hasta t
    Evet, dedi. Bunun üzerine hasta için çörek istediler."


     

    HIMYE (PERHİZ VERMEK) BABI

    3442)   "... Ümmü'l-Münzir bint-i Kays el-Ensâriyye (Radtyallâhü ankâ)'-dan; Şöyle demigtir :
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bir gün) beraberinde AU bin Ebi Tâlib (Kadıya llâhü anh) olduğu halde biz (im evimizle girdi. Ali (Radıyallâhü anh) bir hastalıktan yeni iyileşmişti. (Olgun-laşsın diye evin bir tarafına) asılmış koruk hurma salkımlarımız vardı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ondan yiyiyordu. Ali (Radıyallâhü anh) de yemek üzere (ondan) eline aldı. Fakat Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  «Sakın. Yâ Ali! Sen hastalıktan yeni iyileştin» buyurdu. Üm-mü'1-Münzir demiştir ki: Sonra ben Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) için şalgam yaprağı ve arpadan bir yemek yaptım.  Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  «Yâ Ali! Bu yemekten al. Çünkü bu yemek şüphesiz senin için daha yararlıdır» buyurdu."

    3443) "... Suhayb (bin Sinân-i Rûmî) (Radıyallâhü ank)'âea; Şöyle demiştir :
    Ben (bir gün) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in yanma vardım. Önünde ekmek ve hurma vardı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî (bana) ;
    «Yaklaş ve ye» buyurdu. Ben de hurmadan yemeye başladım. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (bana) :
    «Sende göz hastalığı bulunduğu halde hurma yiyiyorsun» buyurdu. Suhayb demiştir ki: Ben :
    — Diğer bir kenardan çiğniyorum, dedim. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de gülümsedi."


     

    HASTAYI YEMEĞE ZORLA MAYINIZ

    3444) "... Ukbe bin Âmir eî-Cühenî (Radıyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    Ümmü'l-Münzir (R.A.)'nuı Hâl Tercemesi
    Bu kadın. Peygamber (S.A,V.)'in teyzelerindendir. Her İki kıbleye doğru na-maz kılan bahtiyar sahâbilerdendir. Birkaç hadisi vardır. Râvisİ Yâkûb bin Ebl Yâkûb'tur. Taberâni, adının Selmâ bint Kays olduğunu, Tirmizi de, adının Zey-neb bint Kays olduğunu söylemişlerdir. Ebû Dâvûd, Tirmizi ve İbn-i Maceh onun hadislerini rivayet etmişlerdir. (Hulasa, 498)
    «Hastalarınızı yemeğe ve İçmeğe zorlamayınız. Çünkü Allah şüphesiz onları yedirir ve İçirir'*

     


    TELBÎNE (MUHALLEBİYE BENZEYEN BÎR NEVİ BULAMAÇ) BABI

    3445)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ev halkından birisi sıtma hastalığına tutulduğu zaman hasa (yâni muhallebiye benzeyen bulamaç) emrederdi. Âişe demiştir ki ve Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururdu.
    «Şüphesiz bu yemek, kederli kimsenin kalbini muhakkak güçlendirir (veya midesini güçlendirir) ve siz (kadınlar) dan biri yüzündeki kiri su ile giderdiği gibi hastanın kalbinden elemi giderir (veya hastanın midesini temizler)"                                                                 ,,

    3446) "... Âige (RadtyallSkü anhâ)'âan rivayet edildiğine göre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) :
    «Yararlı olup hoşlanılmayan telbîne'ye (yâni hasâ'yı yemeğe) devam ediniz» buyurmuştur. Âişe (Radıyallâhü anhâ) (sözlerine devamla) : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ev halkından birisi hasta olduğu zaman iki tarafından biri bitinceye, yâni iyileşinceye veya ölünceye kadar telbine çömleği devamlı ateş üstünde olurdu, demiştir..


     

    KARA TANE (ÇÖREK OTU) BABI

    3447) "... Ebû Hüreyre (Radtyaîlâkü anhyâen rivayet edildiğine göre kendisi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyâen şu buyruğu işitmiştir :
    «Şüphesiz kara tane (yâni çörek otun) da sâm'dan başka her hastalıktan şifâ vardır.»
    Sâm, ölümdür. Habbetü's-Sevdâ (=: Kara tane) ve şûniz (= Çörek otu) dur."

    3448) "... Abdullah (İbn-i Ömer) (Radıyallâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    -Şu Habbetü's-Sevdâ (çörek otunu kullanma) ya devam ediniz. Çünkü şüphesiz onda ölümden başka her hastalıktan şifâ vardır"

     

    3449) "... Hâlid bin Sa'd (Mevlâ Ebî Mes'ûd el-Bedrî el-Ensârî) (Ra-dtyaUâhü anhümâydan; Şöyle demiştir :
    Biz bir yolculuğa çıktık. Beraberimizde Ğâlib bin Ebcer (Radıyal-lâhü anh) de vardı. Ğâlib yolda hastalandı. Nihayet Medîne-i Münev-vere'ye vardık. Onun hastalığı devam ediyordu. İbn-i Ebî Atik (Radı-yallâhü anhümâ) onu ziyarete geldi ve bize şöyle dedi:
    Size şu Habbetü's-Sevdâyı (kullanmayı) tavsiye ediyorum. Ondan beş veya yedi tane alıp (iyice) ufaltınız. Sonra onu birkaç damla zeytin yağı içinde hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Âişe (Radıyallâhü anhâ), Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî'den şu hadisi işittiğini kendilerine anlatmıştır:
    «Şüphesiz şu Habbetü's Sevda (çörek otu) her hastalıktan şifâdır. Meğer kısam (hastalığı) ola
    Ben: Sam nedir? dedim. — Sam, ölümdür, dedi.

     



    BAL BABI

    3450) "... Ebû Hüreyre (RadtyaUâhü a«*;den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Kim her ay üç (gün) sabahleyin bal yalarsa o kimsenin başına büyük belâ gelmez.»*'
    Not: Zevftid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi ortadır.
    Bununla beraber munkattdir, yâni kesiktir. Çünkü Buhârî: Biz Abdulhamid'in Ebû HÜreyre (R.A.)' den hadis işittiğini bilmeyiz, demiştir.

    3451)    "... Câbîr bin Abdillah (Radtyallâhü ankümâ)'dan; Şöyle demiştir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e biraz bal hediye edildi. O da aramızda birer lokma taksim etti. Ben kendi lokmamı aldım. Sonra: Yâ Resûlallah! Bir lokma fazla isterim? dedim. O (da) :
    «Peki* buyurdu."

    3452)    "... Abdullah (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre; Re-sûlullab (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Şu şifalı iki şeye devam ediniz (yâni devamlı kullanınız) : Bal ve Kur'ân.*"

     



    MANTAR VE  (MEDİNE-İ. MÜNEVVERE'NÎN) ACVE HURMASI BABI

    3453) "... Ebû Sâid(-i Hudrî) ve Câbir (Radtyallâhü anhümâydan rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seüemy'm şöyle buyurduğunu söylemişlerdir:
    «Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler nevinden bir fizikîdir. Suyu da göz (hastalığınla şifadır. Acve (denilen (Medine-i

    3454) "... Satd bin Zeyd bin Amr bin Küfeyi (Radtyaîlâkü a*AJ'den rî-vâyet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
    «Mantar, Allah'ın İsrâîl oğullarına indirdiği nimetten bir nevidir. Suyu da göz (hastalığın)a şifâdır.*"


    3455)    "... Ebû Hüreyre (Radiyallâhü anh)'âen; Şöyle demiştir:
    Biz (bir gün) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında konuşuyorduk. Bu arada mantardan söz ettik. Oradakiler t Mantar (çiçek hastalığına tutulan çocukların vücûdunda görülen tanecikler gibi) toprak (hastalığı) çiçeğidir, dediler. Bu söz, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e intikâl ettirildi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    -Mantar, kudret helvası (gibi külfetsiz nimetler) nevinden bir n-zıktır. Acve (denilen Medîne-i Münevvere) hurması da cennet (meyvelerin) dendir ve zehirlenme hastalığına şifâdır- buyurdu."

    3456) "... Râfi bin Amr el-Müzenî (Radtyaüâhü û«*)'den; Şöyle de-mijtir;
    Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim:
    •Acve (denilen Medine-i Münevvere) hurması ve sahra (ismi verilen Mescid-i Aksâ'daki büyük taş) cennet'tendir.»
    Râvi Abdurrahmân demiştir ki: Ben sahra kelimesini şeyhimin ağzından belledim."

    3457) "... Ebû Übey bin Ümm-i Haram (Radtyallâhü anhümâyâan; Şöyle demiştir:
    Ben, Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim:
    —■ «Sinameki ve sennût (yâni tereyağı tulumuna konulan bal veya dereotu) yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde sâm'dan başka her hastalıktan şüphesiz şifâ vardır
      Yâ Resûlallah! Sâm nedir? denildi. O:
    —  «Ölümdür» buyurdu.
    Râvî Amr demiştir ki: Râvî İbn-i Ebi Able sennût'un dereotu olduğunu söylemiş ve diğer bâzı âlimler: Bilâkis, sennût tereyağı tulumunda olan baldır. Şâir'in şu beytindeki sennût anılan bal manasınadır : Onlar tereyağı tutumundaki bal ile tereyağı olup aralarında hıyanet hiç yoktur. (Yâni o topluluk tatlı bir birlik ve beraberlik içinde sadakatla birbirine karışmış bir bütün halindedir) ve onlar komşularına hiyle edilmeye de mâni olurlar."
    Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Amr bin Bekr es-Sek-seld var. îbn-i Hibban onun hakkında: Bu adam İbrahim bin Ebi Able'den çok fena ve felâketler diye ifade edilecek şeyler rivayet etmiş olup onun rivayetlerini delil göstermek caiz değildir, demiştir. Lâkin el-Hakem bu hadisin senedinin sahih
    olduğunu söylemiştir.




    NAMAZ ŞİFÂDIR

    3458)   "... Ebû Hüreyre (Radtyaîlâhü anh)Jden; Şöyle demiştir:
    (Bir defa) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) erken namaza kalktı. Ben de (O'na uyarak) erken kalktım ve (biraz) namaz kıldıktan sonra oturdum. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana dönüp baktı ve (Farsça) :
    —  «Karnın mı ağırıyor?» buyurdu. Ben:
    —  Evet. Yâ Resûlallah, dedim. BesuH Ekrem (bana hitaben) :
    — «Kalk namaz kıl, çünkü şüphesiz, namazda şifâ var» buyurdu. Ebü'l-Hasan bin el-Kattân ...senediyle bunun mislini bize rivayet etti ve onun rivayetinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-
    lemJ'in Farsça olarak buyurduğu; *j* c~*5wl cümlesinin mânâsının «Yâni sen karnından (mı) rahatsızsın» olduğu ilâvesi vardır.

    Ebû Abdillah (İbn-i Mâceh) dedi ki: Bir adam bu hadîsi aile ferd-lerine anlattı. Onlar adama karşı başkalarından yardım istediler."

     

     

     

    HABÎS (PİS) İLÂÇ KULLANMANIN YASAKLlGl BABI

    3459)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre:
    ResûluUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) habîs ilâç, yâni zehir kullanmayı yasaklamıştır."

    3460) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ank)'âei\ rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SaîlaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    -Kim bir zehir içer (yâni yutar) ak kendini öldürürse o kimse cehennem ateşi içinde ebedi kalarak dâima o zehiri yutmakla meşgul olacaktır"

     


    MÜSHÎL İLÂCI BABI

    3461)    "... Esma bînt-i Umeys (Radtyallâkü anhâ)'âan; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bana:
    —  -Sen ishal olmak için hangi ilâcı kullanırdın?» buyurdu. Ben:
    —  Şübrüm (denilen bitki), dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  «O, şiddetli ishal yapar» buyurdu. Sonra ben Jshal için sinameki kullandım. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Eğer herhangi bir şey ölüme şifâ olsaydı sinameki olurdu, sinameki ölüme şifâ olacaktı» buyurdu."

     



    UZRE (DENİLEN BADEMCİKLERİN İLTİHAPLANMASI)
    TEDAVİSİ VE ĞAMZ (DENİLEN ÇOCUĞUN BOĞAZINA
    PARMAK SOKMAK SURETİYLE BADEMCİKLERİNİN
    İLTİHABINI ALMAK İŞİNİN)  YAŞARLIĞI BABI


    3462) "... Ümmü Kays bint-i Mıhsan (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir :
    Uzre (denilen boğaz hastalığı) nedeniyle boğazına parmağını sokmak suretiyle bademciğinin iltihabını almış olduğum bir oğlan çocuğumla beraber Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına girdim. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Neden çocuklarınızın boğazına parmağınızı sokmak suretiyle bademciğini böylece sıkarak iltihabını almaya çalışıyorsunuz. Ud-I Hindi (denilen topalak bitkisini) kullanmaya devam ediniz. Udi Hindide yedi türlü şifâ vardır. Uzre (denilen boğaz hastalığı) için bu ilâç buruna çekilir. Zatü'1-Cenb için de (su ile) hastaya İçirüir» buyurdu.
    Ahmed bin Amr bin es-Serh el-Mısri de ... senediyle Ümmü Kaya bint-i Mıhsan yoluyla Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den bunun mislini bize rivayet etti.
    Râvî Yûnus demiştir kmanasınadır. (Yani parmağımı çocuğun boğazına) sokup bademciğini sıktım"
    İZAHI
    Bu hadisi    Buhâri,    Müslim    ve   Ebû    Dâvûd   da rivayet etmişlerdir.

     



    NESÂ (DENİLEN VE OTURAK HİZASINDAN TOPUĞA UZANAN BİR SİNİRİN) İLÂCI BABI


    3463)    "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şunu işittim: «Nesâ sinirinin şifâsı arabî bir koyunun kuyruğudur. Bu kuyruk
    eritilip üç parçaya bölünür, sonra her gün sabahleyin aç karnına bir
    parça içilir"

     


    YARAYI TEDAVİ ETMEK BABI

    3464)   "... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (RadtyaÜâhü anhümâydsm; Şöyle demi }t ir ;

    Uhud (savaşı) günü Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yaralandı, retaâiye (denilen) dişi kırıldı ve başındaki miğfer kırıldı. Bunun üzerine Fâtime (Radıyallâhü anhâ), kanını yıkıyordu. Ali (Ra-dıyallâhü anh) da kalkanla su döküyordu. Nihayet Fâtime (Radıyallâhü anhâ), kanın su ile (dinmeyip bilâkis) fazlalaştığını görünce, bir hasır parçasını alıp yaktı ve kül hâline gelince yaraya koydu ve böylece kan kesildi."

    3465) "... Sehl bin Sa'd es-Sâidî (Radtyallâhü anhümâyden-. Şöyle demiştir :
    (And olsun ki) Ben Uhud (savaşı) günü kimin Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mübarek yüzünü yaraladığını ve kimin Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mübarek yüzündeki yaranın kanun durdurup tedavi ettiğini, kimin kalkanda su taşıdığını ve yaranın ne ile tedavi edilmek suretiyle kanın durduğunu şüphesiz bilirim. Sehl demiştir ki:
    Kalkanda su taşıyan zât, Ali (bin Ebi Tâlib Radıyallâhü anh) idi. Yarayı tedavi eden de (Peygamber'in kızı) Fâtime (Radıyallâhü anhâ) idi. Kan durmayınca Fâtime (Radıyallâhü anhâ), kanı durdurmak için eski bir hasır parçasını yakıp külünü yaranın üzerine koydu. Yaranın kanaması böylece durdu."

     



    TABİBİİK (YÂNİ SAĞLIKLI TEDAVİ) BİLGİSİ
    OLMADIĞI HALDE BUNA GİRİŞEN
    KİMSE
    (HAKKINDA GELEN HADÎS) BABI


    3466) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Ra-dtyallâkü anhümyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Daha önce tabiblik (yâni sağlıklı tedavi) bilgisi olmadığı halde tedavi işine girişen (ve hastaya zarar veren) kimse zamındır (yani diyetle mükelleftir)"

     


    ZÂTÜLCENB (HASTALIĞININ) İLÂCI BABI

    3467)   "... Zeyd bin Erkanı (Radtyoüâhü onAJ'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zatülcenb hastalığının tedavisi için vers (yâni Yemen za'feram bitkisini), kusttki topalak denilen bitki) ve zeytinyağını (birbirine karıştırıp) hastanın ağzına vermeyi övmüştür.*'

    3468) "... Ümmü Kays bint-i Mıhsan (Radtyattâhü ankâydan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Udi Hindî'yi kullanmaya devam ediniz (râvî demiştir ki Ud-i Hindi ile küst'ü, yâni topalak dediğimiz bitkiyi kasdetmiştir). Çünkü Ud-i Hindi'de şüphesiz yedi şifâ vardır. Zatülcenb (yâni bu hastalıktan şifâ) onlardan biridir
    İbn-i Sem'ân kendi rivayetinde (hadisin son kısmında) şöyle demiştir : «Çünkü Ud-i Hindî'de şüphesiz yedi nevi hastalıktan şifâ vardır. Zatülcenb, onlardan biridir1 *

    3469)   "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen rivayet edildiğine göre: (Bir kere) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda humma (hastabğm) dan söz edildi, bir adam hummaya sövdü. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (adama) :
    «Hummaya sövme. Çünkü ateş, demirin pasını - kirini giderdiği gibi humma (hastalığı) da günahları giderir» buyurdu."

    3470)   "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü onky den rivayet edildiğine göre:
    (Bir defa) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), beraberinde Ebû Hüreyre bulunduğu halde humma (hastalığı) hararetinin şiddetinden dolayı (yatan) bir hastayı ziyaret etti ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (hastaya) :
    «Sana müjde olsun. Çünkü Allah Teâlâ buyuruyor ki: Humma (hastalığı) benim ateşimdir. Ben onu mü'min kuluma dünyada musallat ediyorum ki, o kulumun âhiretteki ateşten payı (dünyada çektiği humma ateşi) olsun» buyurdu."

     



    HUMMA (HASTALIĞI ATEŞİ) CEHENNEMİN
    HARARETİNDEN (BİR PARÇA) DİR, SİZ ONU
    SU İLE SOĞUTUNUZ, BABI


    3471)   "... Âişe (Radtyallâhü ankâydan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Humma (hastalığı) cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz.*"

    3472)   "... İbn-i Ömer (Raâtyallohü ankümâyâan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Şüphesiz humma (hastalığı) şiddeti, cehennem hararetinin şiddetinden (bir parça) dır. Siz onu m ile soğutunuz,*"

    3473)    "... Râfi bin Hadîc (Radtyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den t «Humma (hastalığı) cehennemin hararetinin şiddetinden    (bir parça) dır. Siz onu su ile soğutunuz» buyruğunu işittim.   Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Aramâr'ın (hasta olan) bir oğlunun yanma girdi ve:
    «Şu hastanın hastalığını gider, şifâ ver. Ey insanların Rabbi, ey insanların ilâhı» diye duâ etti."

    3474) "... Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı Esma (Radtyallâhü anhümâyd&n rivayet edildiğine göre:
    Humma (hastalığı) hararetinin şiddetinden ıstıraplı olan kadın kendisine götürülüyordu. Kendisi de su isteyip hastanın yakasına (yâni yakası ile vücûdu arasına) dökerdi ve şöyle derdi:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «Humma  (hastalığı) hararetini su ile soğutunuz» buyurdu ve -.
    «Humma (hastalığı) hararetinin şiddeti, cehennemin hararetinin şiddetinden (bir parça) dır» buyurdu."

    3475)    (i... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Humma (hastalığı) cehennemin körüklerinden bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırınız"

     



    HACAMETLE TEDAVİ OLMAK BABI

    3476) "... Ebû Hüreyre (Raâtyallâhü anhyfan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) şöyle buyurmuştur:
    «Sizin tedavi olduğunuz şeylerden herhangi birisinde hayır (yâni yarar) varsa o da hacamettir.»"

    3477) "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlcm) şöyle buyurmuştur:
    «(Mescid-i Haram 'dan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece (yâni Mi'raç gecesi) meleklerden karşılaştığım her büyük cemâatin hepsi bana şöyle söylüyordu: Yâ Muhammed, hacamet olmaya devam et.»"

    3478) "... ibn-i Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'<\nn rivayet edildiğine fjü-re; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
    -Hacâmet eden kişi Allah'ın ne iyi kuludur. Kanı giderir, sırtı hafifletir ve gözü aydınlatır»"

    3479) ı: Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «(Mescidi Haramdan Mescid-i Aksâ'ya) götürüldüğüm gece (yâni Mi'râc gecesi) yanlarından geçtiğim göz doyurucu kalabalık her cemâat bana şöyle diyordu : Yâ Muhammed! Ümmetine hacâmet olmayı emret"
    Not.- Zevâid'de şöyle denilmiştir : Ben derim ki, Enes (R.A.)'ın hadisinin bu senedinde bulunan râvi CÜbâre ve Kesir zayıf İseler de Tİrmizi, el-Câmi ve eş-Şe-mâil'de ayni hadisi İbn-i Mes'ûd (R.A.Vden rivayet ederek hasen-garib olduğunu söylemiş, el-Hâkim de aynısını el-Müstedrak'te İbn-i Abbâs (R.A.)*dan rivayet etmiş ve el-Bezzâr da kendi Müsned'inde İbn-i Ömer (RA.)'dan rivayette bulunmuştur.

    3480) "... Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme (Radtyallâhü ankâ)'dan rivayet edildiğine göre:
    Kendisi hacâmet olmak için Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel lemJ'den izin istemiş ve Peygamber  (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), ona hacâmet etmeyi, Ebû Tayba (Nâfi)   (Radıyallâhü anhî'a emretmiştir.
    Ve râvi demiştir ki, Ebû Tayba'nın Ümmü Seleme'nin ya süt kardeşi veya henüz erginlik çağma varmamış çocuk olduğunu sanırım."

     


    (İNSAN VÜCÛDUNDAN)   HACÂMET OLUNAN YER

    3481) '-... Abdullah bin Bu hay ne (Radıyatlâhu û«A)'den rivayet edildiğine göre :
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Veda Hacc'ında) Lahy-i Cemel (denilen yer) de ihrâmlı iken başının ortasından hacâmet ettirdi."

    3482) "... Alî (bin Ebî Tâlib) (Radtyallâhü ûwA)'den rivayet edildiğine göre:
    Cebrail (Aleyhisselâm), Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e (boynun iki tarafında bulunan ve) Ahdaayn (denilen iki damarın) hizasına ve iki omuzun araşma hacâmet ettirme emrini İndirdi."                                                                                                 

    3483)    *\.. Enes (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ahdaayn (denilen iki damarın hizasın) da ve omuzlan arasmda hacâmet oldu."

    3484) "... Ebû Kebşe el-Ensârî (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve S elle m) başına ve iki omuzu arasına hacâmet ettiriyor ve şöyle buyuruyordu:
    «Kim vücûdundan şu (bozuk) kanları akıtıp dökerse (hastalıklardan) herhangi bir şey için başka bir şeyle tedavi olmaması ona zarar vermez.»"

    3485)    "... Câbİr (Radtyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bir defa) atından bir
    hurma dalı üzerine düşerek ayağı çıkmıştır.
    (Râvi) Veki demiştir ki: Yâni Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
    Sellem) bir incinmeden dolayı ayağının üstüne hacâmet ettirmiştir."

     



    HANGİ GÜNLERDE HACÂMET OLMAK UYGUNDUR. BABI

    3486)   "... Enes bin Mâlik (Raâtyallâhü an A J'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SallaÜahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Kim hacâmet olmak isterse (kameri ayın) on yedi veya ondo-kuz ya da yirmi birinci gününü araştırıp seçsin ve kan fazlalaşmak suretiyle herhangi birinize galebe çalıp onu öldürmesin.»"

    3487}   "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü ankümâydan; Şöyle demiştir:
    Ya Nâfi, kanun fazlalaşmak suretiyle bana galebe çaldı. Bu nedenle sen benim için bir hacâmetçi ara. Gücün yeterse yararlı ve bu işi iyi beceren bir hacâmetçi seç. Bulacağın kişi ne çok yaşlı ne de küçük yaşta bir çocuk olsun. (Hacâmet olmak istememin sebebi şudur:) Çünkü ben Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim:
    -Hacâmet olmak aç kanuna daha faydalıdır. Hacâmet olmakta şifâ ve bereket var ve hacâmet, akıl ve hıfzetme (yâni belleme) gücünü artırır. Bu itibarla en isabetli olana uymak üzere Allah'ın be-roketiyle Perşembe günü hacâmet olunuz ve Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar günlerinde hacâmet olmaktan sakınınız. Pazartesi ve Sah günü de hacâmet olunuz. Çünkü Allah'ın Eyyûb (Aleyhisse-
    «Hacamet olmak aç karnına daha faydalıdır.
    Hacâmet olmak aklı artırır, hıfzetme (belleme) gücünü artırır, hafız olanın da hıfzetme kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacâmet olmak isterse Allah'ın (mübarek) ismini anarak Perşembe günü (hacâmet) olsun. Cuma günü, Cumartesi günü ve Pazar günü hacâmet olmaktan sakınınız. Pazartesi ve Salı günü de hacâmet olunuz. Çarşamba günü hacâmet olmaktan sakınınız. Çünkü Çarşamba günü, Eyyüb (Aleyhis-selâmVın basma belanın geldiği gündür ve ne cüzzâm (hastalığı) ne de baras (hastalığı) Çarşamba günü veya Çarşamba gecesi dışında kalan hiç bir gün veya gecede meydana gelmez"

     



    VÜCÛDU DAĞLAMAK BÂB!

    3489) "... Akkar bin el-Muğîre'nin babası (El-Muğîre bin ŞuT») (Radt-yallâhü anhümâyâan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Kim vücûdunu dağlatır veya kendisine nefes edilmesini isterse (Allah'a) tevekkül etmekten sıyrılmış olur.»**

    3490)    "... îmrân bin el-Husayn (Radtyallâhü a»*)'<Jen; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bizi dağlamaktan men etti. Sonra ben vücûdumu dağlattım, ama (hastalıktan) kurtulmadım ve (tedavide) basan elde edemedim."

    3491)    "... İbn-i Abbâs (Radtyallâkü anhütnâydan; Şöyle demiştir:
    Şifâ üç şeyde (var)dır: Bal şerbetini içmek, hacâmet âletini vurmak ve ateş ile dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim. İbn-i Abbâs bunu merfû (yâni Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemî'in buyruğu) olarak rivayet etmiştir."

     


    (TEDAVİ MAKSADI İLE)  DAĞLANAN, BABI

    3492)   "... Yahya (bin Sa'd bin Zürâre) (Radıyaîlâhü ankümâyâan rivayet edildiğine göre:
    Sa'd bin Zürâre (Radıyallâhü anh) ı zübaha denilen boğaz hastalığı yakaladı (Sa'd bin Zürâre, Yahya'nın râvisi Muhammed'in ana tarafından dedesidir) Bu hastalık üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Allah'a yemin ederim ki Ebû Ümâme (yâni Sa'd bin Zürâre'nin tedavisi) hususunda öyle itina göstereceğim ki hiç kimsenin bir diyeceği kalmayacak- buyurdu ve Sa'd'ı mübarek eliyle dağladı. Sonra Sa'd (kurtarılamayarak)  vefat etti.    Bunun üzerine Peygamber
    (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    ■Yahudilere kötü ölüm dilerim. (Çünkü) onlar diyecekler ki: Muhammed, niçin arkadaşından ölümü def edemedi. Halbuki ben, ne onun için ne de kendi nefsim için bir şeye hükümran değilim (yâni hüküm ve takdir Allah'a mahsustur buyurdu."

    3493) *'... Câbir (bin Abdillah) (Radtyallâkü anhümâyâan; Şöyle demiştir:
    Übeyy bin Ka'b (Radıyallâhü anh) bir hastalığa tutuldu. Bunun Üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona bir tabib gönderdi. Tabib ekhal (denilen kol damarı) nı dağladı."

    3494)    "... Câbir bin Abdullah (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet edildiğine göre :
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Sa'd bin Muaz (Radıyallâhü anh)'m ekhal (denilen kol daman) m İki defa dağladı."

     

     


    GÖZE İSMİD (DENİLEN) SÜRME ÇEKMEK BABI

    3495) "... Abdullah (bin Ömer) (Radtyallâhü anhüntâyâsm rivayet edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir;
    •Ismid (denilen sürmeyi gözlerinize çekmeyle devam ediniz. Çünkü o, gözü temizleyip görme gücünü artırır ve kirpikleri (besleyip) yetiştirir"
    Not: Zevâld'de şöyle denilmiştir: tbn-i Ömer (RA.)'m bu hadisinin senedinin aleyhinde konuşulmuştur. Çünkü râvi Osman bin Abdilmelik hakkında Ebû Hötem : Onun hadisleri münkerdir, demiştir, tbn-i Muin de : Onun rivayetinde bir sakınca yok, demiştir, tbn-i Hibban da onu sıka, yani güvenilir zatlar arasında anmıştır. Senedin kalan rftvtleri güvenilir zâtlardır.

    3496)    u... Câbir (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir:
    Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim:
    «Yatacağınız zaman ismid (denilen sürmeyi gözünüze çekmeye) devam ediniz. Çünkü o, gözü temizleyip görme gücünü artırır ve kılları (yâni kirpikleri besleyip) yetiştirir"
    Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin metnini Urve, Cİbir (R.A.KB1 yolundan başka bir yolla rivayet etmiş ve Câbir'in hadisine âit senedi anlatmamıştır.

    3497)    ı:... îbn-i Abbâs (Radıyallâhü ankümâyâan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    «Sürmelerinizin en iyisi ismid (denilen sürme) dir. Gözü temizleyip aydınlığını artırır ve kılları (yâni kirpikleri) yetiştirir.»"

     



    GÖZÜNE TEK SAYILARDA SÜBME ÇEKEN BABI

    3498) ".... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü ankyâen rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
    «Kim gözlerine sürme çekerse (bir, üç, beş defa gibi) tek yapsın. Kim (böyle tek) yaparsa iyi bir iş işlemiş olur ve kim (çift yapıp tek) yapmazsa (ona) hiç bir günah yoktur.-"

    3499)    "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle demijtir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'İn bir sürmeliği vardı. Ondan her göze üç kez sürme çekerdi."

     

     


    ŞARAP İLE TEDAVİ OLMANIN YAŞARLIĞI BABI

    3500)    "... Târik bin Süveyd el-Hadramî (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    Ben
    -— Yâ Resûlallah, bizim memleketimizde üzümler var. Biz onun suyunu çıkarıp şarabını içiyoruz (ne buyurulur) ? dedim. O t
      «Hayır (yapmayınız)» buyurdu. Sonra ben (tekrar) O'na müracaat ederek:
    —  Biz onunla hastayı tedavi etmek isteriz, dedim. O:
    —  «O (şarap) kesinlikle şifâ değildir ve lâkin bir hastalıktır- buyurdu."

     



    KUR'AN-I KERİM İLE TEDAVİ OLMAK BABI

    3501)   "... AU (bin Ebî Tâlib) (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine gpre; Resûlullah (Saüaüahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: -İlâcın en hayırlısı Kur'an'dir"

     



    KINA  (İLE TEDAVİ OLMAK) BABI

    3502) "... Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyin âzadh cariyesi Sel-mâ Ümmü Râfi (ve Ebû Râfi'in zevcesi) (Radtyallâfıü anftümyden; Şöyle demiştir :
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in bir tarafı yaralandığı veya bir tarafında diken battığı zaman o yerin üzerine kına koyardı."

     


    DEVELERİN İDRARLARI (NI TEDÂVt ÎÇİN İÇMEK) BABI

    3503)    "... Enes (bin Mâlik) (Radtyallâhü anhyden: Şöyle demiştir:
    Ureyne (kabilesin) den bâzı kimseler (Medîne-i Münevvere'de ikâmet etmek üzere) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip yerleştiler. Sonra Medîne-i Münevvere iklimine alışamayıp hastalandılar. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)   (onlara) :
    «Bize âit bir deve sürüsünün yanına (Gâbe denilen yere) gidip develerin sütlerinden ve idrarlarından içiniz, buyurdu. Onlar da (öyle) yaptılar."

     


    SİNEK (İÇİNDE YİYECEK VEYA İÇECEK BULUNAN) KABA DÜŞER, BABI

    3504)    "... Ebû Saîd(-i Hudrî) (Radtyattâkü a»A>'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Scllcm) şöyle buyurmuştur:
    «Sineğin iki kanadının birisinde zehir, diğerinde şifâ vardır. Bu itibarla sinek bir yiyecek (veya içecek) içine düştüğü zaman onun tamamını hatırınız (sonra çıkarıp atınız). Çünkü sinek (zehirli kanadıyla kendini koruduğu için) önce zehirli kanadını sokar ve şifâyı geciktirir.-"

    3505) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü û»A)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Sinek içeceğiniz (şeyle düştüğü zaman, içecek kişi sineğin her tarafını ona hatırsın, sonra sineği atsın. Çünkü sineğin iki kanadının birisinde hastalık, diğerinde şifâ vardır"

     



    NAZAR DEĞME İŞİ, BABI

    3506)    "... Âmir bin Rebîa (Radıyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «GÖz (yâni nazar değme işi) hak (yâni bir gerçek) dir.»"

    3507)    "... Ebû Hüreyre (Radtyaltâkü mukj'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (SaüaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Göz (yâni nazar değme işi) hak (yâni bir gerçek)dir.»"

    3508)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «(Nazar'dan) Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değme işi) gerçektir"

    3509)    "... Sehl bin Huneyf'in oğlu Ebû Ümâme (Radtyallâhü anhüntâ)'-dan; Şöyle demiştir:
    (Babam) Sehl bin Huneyf yıkanırken yanından Âmir bin Rebia geçti ve (onun vücûdunun güzelliğini kasdederek) :
    Henüz evlenmemiş örtülü genç kızın cildi dâhil bugünkü gibi (hiç bir güzel) görmedim, dedi. Bu lâftan hemen sonra Sehl bin Huneyf yere yıkıldı. Bunun üzerine Sehl, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e götürülüp O'nat
    (Yâ Resülallah)! Nazar çarpması nedeniyle yere yıkılmış vaziyette Sehl'e yetiş, denildi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Kimden şüpheleniyorsunuz?» buyurdu. Onlar: Âmir bin Rebia, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)  (Âmir'i azarlayarak) :
    *Neye binâen biriniz (din) kardeşini öldürüyor? Biriniz (din) kardeşinden beğendiği - hayran kaldığı bir şey gördüğü zaman ona mübarek olması için duâ etsin» buyurdu.
    Sonra bir mikdar su istedi ve Âmir'e abdest almasını emretti. Âmir de yüzünü, dirseklerine kadar kollarım, dizlerini ve peştema-lının içindekini (yâni belden aşağıyı) yıkadı ve Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bir kabta biriken bu suyu) başına dökmesini Âmİr'e emretti.
    (Râvilerden) Süfyân demiştir ki: Mamer'in Zührî'den rivayetine göre: Ve Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o kabı onun arkasında ters çevirip yere koymasını Âmir'e emretti."

     



    NAZAR DEĞMESİNDEN DOLAYI OKUMAKLA TEDAVİ OLMAK İSTEYENİN BABI

    3510) "... Esma (bint-İ Umeys) (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre kendisi :
    Yâ Resûlallah (Ebû Talibin oğlu) Cafer'in oğullarına cidden nazar değiyor. Ben onlar için şifâ dileğiyle okutturayım (mı)? demiş. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    «Evet. Çünkü kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi (yarışıp) onu geçerdi (yâni kaderi değiştirecekti buyurmuştur."

    3511)    '-... Ebû Saîd(-i Hudrî)   (Radtyallâhü <«A)'den; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra insanların nazarından Allah'a iltica ederdi. Sonra Muavvizetan
    (yâni Felak ve Nâs sûreleri) inince bu sûreleri tuttu ve başkasını (yâni diğer duaları) bıraktı."

    3512)    '... Âişe (Radtyallâhü ûjıAâ)'dan rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona nazardan dolayı nefes ettirmesini emretti/'

     



    ŞİFÂ DİLEĞİYLE İZİN VERİLEN OKUMALAR

    3513)    "... Büreyde (Radıyaltâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resû-lullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
    * (En yararlı) nefes etmek, ancak nazar değmesi veya zehirli hayvanın sokmasından dolayı olanıdır.»"

    3514) Halide bint-i Enes Ümmü Benî Hazm es-Sâidiyye (Radtyallâkü an Ay'dan rivayet edildiğine göre :
    Kendisi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e giderek hastaların şifâya kavuşması için okuduğu şeyleri O'na arz etmiş, Resû-lullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de o şeyleri okumasını emretmiş (yâni okumasına izin vermiş) tir."

    3515) "... Câbir (bin Abdillah) (RadtyaUâhü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :
    Ensâr'dan Âli Amr bin Hazm denilen bir ev halkı zehirli hayvanların zehrinden dolayı nefes ediyorlardı (yani anılan hayvanların zehirlediği hastaya okuyorlardı). Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nefes etme işlerini yasaklayınca o ev halkı O'na giderek:
    —  Yâ Resûlallah! Sen nefes etme işlerini yasakladın. Halbuki biz zehirli hayvanların sokmasıyla olan zehire nefes ediyoruz (ne buyu-rulur?), dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), onlara:
    —  «Okuduklarınızı bana arzediniz» buyurdu. Onlar da O'na ar-zettiler. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  «Bu okuduğunuz şeylerle nefes etmenizde bir sakınca yoktur. Bunlar bir takım ahidlerdir» buyurdu."

    3516)    "... Enes (Radtyallâkü ö»A)'den rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zehirli hayvanın zehirlemesi, nazar değmesi ve nemle (denilen çıban) den dolayı nefes etmeye izin vermiştir/'

     

     


    YILAN VE AKREP SOKMASI DOLAYISIYLA NEFES ETMEK BABI

    3517)    "... Âişe (Radıyallâhü anhâydan: Şöyle demiştir:
    Resul u İlah (Sallallahü Aleyhi ve S e 11 em) yılan ve akrebin sokmasından dolayı nefes etmeye ruhsat vermiştir."

    3518)    "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    Akrep bir adama soktu da adam o gece uyuyamadi. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e:
    —  Falan adamı bir akrep soktu da adam o gece uyuyamadı, de-nildi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
    —  «Bilmiş olunuz ki o adam akşamladığı zaman;
    = Yaratıkların şerrinden Allah'ın
    mükemmel kelimelerine sığınırım, deseydi sabahlaymcaya kadar hiç bir akrebin sokması ona zarar vermeyecekti."

    3519)    "... Amr bin Hazm (Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir: Yılan sokmasından dolayı okunan rukye (nefes etme) yi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e arz ettim. O, bunu emretti (yâni
    okunmasına izin verdi)."
    Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Tirmizi demiş ki bu hadis mürsel yâni munkatidir. Çünkü Ebû. Bekir, Muhammed bin Amr bin Hazm'ın oğludur ve dedesi olan Amr'a yetişmemiştir.

     



    PEYGAMBER (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM) İN
    HASTALARA ŞİFÂ DİLEĞİYLE ALLAH'A SIĞINARAK
    ETTİĞİ DUÂ VE ONA (CEBRÂÎL TARAFINDAN)
    AYNI MAKSADLA EDİLEN DUÂ BABI


    3520)     ■.. Aişe (Radtyallâhü anhâydan; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hastaya gidip ona duâ ettiği zaman Şöyle niyaz ederdi:
    «Bu hastalığı gider, ey insanların Rabbi ve şifâ buyur. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka hiçbir şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan eyle"

    3521)    "... Aişe (RadtyaUâkü anhâyâan rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in hastaya nefes etmesi bazen şöyle olurdu t (Mübarek şehâdet) parmağına biraz (mübarek) tükürüğünü bulaştırarak (ve parmağını toprağa sürerek) :
    -Allah'ın ismiyle (şifâ dilerim). Şu, bâzımızın tükürüğü ile karışık yurdumuzun toprağıdır, Rabbimizın izniyle hastamızın şif âl an ması içindir» buyururdu."

    3522) "... Osman hin Ebi'l-As es-Sakafî (Radıyallâhü ank)'den; Şöyle demiştir:
    Beni helak olmaya yaklaştıran bir ağrıya tutulmuş olduğum halde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e gittim. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana:
    «Sağ elini ağıran yerin üzerine koy ve;
    «Allah'ın adıyla (şifâ diliyorum). Hâlen duymakta olduğum ağrı ve duyacağımdan korktuğum ağrının şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum, duasını yedi defa söyle- buyurdu. Ben de bunu söyledim. Bunun üzerine Allah bana şifâ verdi."

    3523)    "... Ebû Saîd(-i Hudrî)  (Radıyallâhü anhyâen rivayet edildiğine  :
    Cebrail (Aleyhisselâm),   Peygamber    (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem)'e gelerek:
    —  Yâ Muhammed, rahatsız mısın? demiş. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (de) :
    —  «Evet», demiş. Cebrail (O'na nefes ederek) şöyle demiştir:
    «Sana eziyet eden herşeyden kurtulman için Allah'm ismiyle O'na iltica ederim, sığınırım. Her nefsin veya her gözün ya da her hasedçi (çekememezlik ede) nin şerrinden Allah sana şifâ ihsan buyursun. Allah'ın ismiyle şifâ dileyerek sana okurum"

    3524)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anhyâen: Şöyle demiştir :
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hastalığım münâsebetiyle beni (bir ara) ziyarete geldi ve bana ■.
      «Cebrail'in bana getirdiği bir rukye (hastanın şifâya kavuşması dileğine dâir dua)yi sana okumayayım mı?» buyurdu. Ben:
    —  Babam ve anam sana feda olsun. Oku, Yâ Resûlallah dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) üç kez şu duayı okudu:
    «Şifâya kavuşmanı dileyerek,   Allah'a sığınarak O'nun ismi ile sana okurum. Allah, sendeki her hastalıktan, düğümlere nefes eden
    büyücülerin şerrinden ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden sana şifâ ihsan buyursun"

    3525)    "... İbn-i Abbâs  (Radıyallâhü anhümâ )'&av\;   Şöyle demiştir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)   (torunları)  Hasan ve Hüseyin'e korunmaları için;
    -Her şeytan ve zehirli haşerattan ve dokunan her kötü gözden Al-, lah'ın mükemmel olan kelimelerine (yâni Kur'ân âyetlerine veya Allah'ın isim ve sıfatlarına) sığınırım» duasını okurdu.
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : -Ve babamız İbrahim, İsmail ve İshâk'a ettiği bu dua ile Allah'a sığınırdı- buyurdu veya «Ve babamız İbrahim, İsmail ve Yakûb'a ettiği bu dua ile Allah'a sığınırdı* buyurdu.
    Bu, râvi Vekînin hadisidir."

     



    HUMMA HASTALIĞINA OKUNAN DUA BABI

    3526)    "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve S elle m) onlara humma hastalığı için ve ağrılar için şu duayı okumalarını öğretmiştir:
    Büyük olan Allah'ın adıyla (şifâ dilerim). Kan fışkırtan damarın şerrinden ve ateşin hararetinden azametli olan Allah'a sığınırım
    Râvi Ebû Âmir demiştir ki: Ben bunda halka muhalefet ederek; j}*i = "Naaâr'in1* kelimesi yerine; jCC derim.
    Abdurrahman bin İbrahim ed-Dımışkî ... senediyle bunun mislini Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmiş ve;
    — «Kanı sesli çıkan damarın şerrinden» demiştir."

    3527)    li... Ubâde bin es-Sâmit (Radtyallâhü anh)'c\en rivayet edildiğine
    göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) humma hastalığının şiddetine yakalanmış iken Cebrail (Aleyhisselâm) O'na gelerek şu duayı okudu:

    «Allah'ın ismiyle (şifânı dilerim). Sana eziyet eden her şeyden kurtulman, korunman için sana okurum. Hasedçinin hasedinden ve her nazardan Allah sana şifâ ihsan buyursun.-"
    Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bumın senedi hasendir. Çünkü İbn-i Sev-bân'ın adı Abdurrahman bin Sâbit'tir ve îbn-i Sevbân'ın güvenilirUgi hususunda ihtüâf vardır. Senedin kalan râvîleri sıka, güvenilir zâtlardır.

     



    ŞİFÂ MAKSADIYLA HASTAYA OKUNDUĞUNDA ÜFLEMEK BABI

    3528)    "... Aişe  (Radtyallâhü ankâ)'â&n;  Şöyle demiştir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şifâ dileğiyle Allah'a sığınarak hastaya okurken üflerdi."

    3529)    "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hastalandığı zaman kendi üzerine Muavvİze sûrelerini okurdu ve ûflerdi. (Son hastalığında) ağrısı şiddetlenince ben O'na (Muavvize sûrelerini) okur ve bereketini umarak O'nun eliyle vücûdunu sıvardım."

     



    TEMÂİM (NAZARLIKLAR - MUSKALAR)I TAKMAK BÂB!

    3530) "... Abdullah (bin Mes'ûd)'un zevcesi Zeyneb (Radtyallâhü anhâ)*-dan; Şöyle demiştir :
    Yaşh bir kadın yanımıza girip humre (denilen bir nevi veba) hastalığına okurdu. Ayakları vKun bir divanımız vardı. (Eşim) Ab-dmHah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp seslenirdi. Günün birinde Abdullah eve girdi. Okuyucu yaşlı kadın onun s«sîai duyunca endan saklandı. AbdaHah da gelip yanıma oturdu ve eli bana dokununca bir ipliğe değdi. Sonra: Bu nedir? dedi. Ben de t Hunrre (denilen) hastalığa benkn için bn ipliğe okundu, dedim. Bunun ürerine Abdullah ipliği çakip keserek attı ve: Abdullah'ın ev halkmıa şirk (yâni Allah'a ortak koşmak) sayılan bir şeyi kullanmaya ihtiyaçları yoktur. Ben, Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) '-den:
    «Rukyeler, nazarlıklar ve büyü şüphesiz bir şirk (yâni Allah'a ortak koşmak)tır» buyurduğunu işittim, dedi. Ben:
    Bir gün dışarı çıktım da falan adam beni gördü. Bunun üzerine onun tarafındaki gözüm yaşardı. O günden beri gözüme okutturduğum zaman gözümün yası durur ve okutmayı bıraktığım zaman gözüm yaşarır, dedim. Abdullah:
    O, şeytandır. Sen ona itaat ettiğin zaman seni bırakır ve ona isyan ettiğin zaman parmağı ile senin gözüne dürtüyor. Lâkin eğer sen, Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yaptığı gibi yapsaydın senin için hayırlı ve şifâya kavuşman için çok münâsip olurdu: Gözüne su serpip şöyle dersin: Bu hastalığı gider, Ey insanların Rabbi. Şifâ ver. Ancak sen şifâ verirsin. Senin şifandan başka hiçbir şifâ yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifâ ihsan buyur, dedi."

    353İ)     "... İmrân bin Husayn (Radtyallâhü awA>'den rivayet edildiğine göre:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), kolunda tunçtan bir halka bulunan bir adam gördü ve:
    Bu halka nedir? buyurdu. Adam:
    Bu, vahine (denilen kol ağrısın) dan dolayıdır, dedi. Resül-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    Onu çıkart. Çünkü o, senin rahatsızlığını artırır, buyurdu."

     



    NÜŞRE (YÂNİ DELİNİN ŞİFÂYA KAVUŞMASI İÇİN ALLAH'A SIĞINARAK EDİLEN NEFES) BABI

    Bu babın başlığında geçen "Nüşre" kelimesi Sindi tarafm-dan şöyle açıklanmıştır: NÜşre, delinin tedavisi için kullanılan bir nevi nefes etmeye denilir.
    Nüşre'nin yasaklığına dâir hadis rivayet olunmuştur. Kanımca yasak olan nüşre; şeytanların İsimlerini içö-ren veya anlamı bilinmeyen lâflarla edilen nefeslere mahsustur. Kanun içindir ki nüşre'nin bir nevi sihir olduğuna dâir rivayet de vardır. Nüşre'nin sözlük mânâsı, bir şeyi yaymak ve dağıtmaktır. Nefes etmek suretiyle hastalık dağılıp gittiği için bu isim verilmiştir. Burada delinin tedavi yöntemi mânâsı kasdedilmiş olmalıdır ki, bu bâbta rivayet edilen hadîsle uyum sağlanabilsin.
    S i n d i' nin işaret ettiği hadîs herhalde Ebû Davud'un Tıb kitabında açtığı Nüşre babında Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet ettiği şu hadîstir:
    O* i*
    "Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e Nüşre'nin hükmü soruldu. O buyurdu ki: -Nüşre, şeytanın İçindendir"
    Avnü'l-Mabûd yazarı bu hadisin izahı bölümünde özetle şu bilgiyi verir: 3532)    "... Ünımü Cündüh (Radıyattâhü </«A«)VI;m; Şöyle «lemistir:
    Ben, ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Kurban bayramının ilk günü Akaba cemresine derenin içinden taş attığını gördüm. ResûluIIah taşları attıktan sonra oradan ayrıldı ve arkasında Has'am'-den bir kadın gitti. Kadının beraberinde bir belâdan dolayı konuşa-mama hastalığına tutulan bir çocuğu vardı. Kadın:
    Yâ Resûlallah! Bu, benim oğlum ve ailem ferilerinden kalan tek kişidir. Başına da konuşamama belâsı gelmiştir, dedi. Bunun üzerine ResûluIIah (Sallallahü Aleyhi, ve Sellem) :
    Bana biraz su getirin, buyurdu. Ona bir mikdar su getirildi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (o su ile) ellerini yıkadı ve ağzını çalkaladı. Sonra suyu kadına vererek t
    Oğluna bu sudan içir, üzerine bir mikdarını dök ve onun için Allah'tan şifâ dile, buyurdu. Ümmü Cündüb demiştir ki ı Sonra ben kadına rastladım ve: Biraz o sudan bana hibe etmeni diliyorum, dedim. Kadın ■. O su ancak şu hastayadır, dedi. Ümmü Cündüb demiştir ki t Ben bir yıl sonra kadına rastladım ve oğlunun durumunu sordum. Kadın dedi ki: Oğlum sağlığa kavuştu ve halkın akıllarına benzemeyen bir akıl ile akıllandı."

    KURANI KERİM ÎLE TEDAVİ OLMAK BABI

    3533)    "... Alî <bin Ebî Tâlib)  (Radıyallihü anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûllulah (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
    İlâcın en hayırlısı Kur'an'dır."

     


    ARKASINDA SİYAH VEYA BEYAZ İKİ ÇİZGİ BULUNAN YILANI ÖLDÜRMEK BABI

    3534)    "... Âi$e (Radtyallâhü anhâ)\\ı\n: Şöyle demiştir:
    Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) Zi't-Tufeyteyni öldürmeyi emretti (ve gerekçe olarak şöyle buyurdu) : Çünkü bu nevî yılan gözün nurunu giderir ve gebe kadının çocuğunu düşürür.
    O, (Zi't-Tufeyteyn sözcüğü ile) bir habis yılan çeşidini kasdetmi$-tir."

    3535) "... Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (Radıyallâhü an/tüm)'-den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
    Yılanları öldürünüz ve (Özellikle) ZTt-Tufeyteyen (yâni arkasında beyaz veya siyah iki çizgi bulunan) çeşidini ve kuyruksuz nevini öldürünüz. Çünkü bu iki nevi yılan gözün nurunu giderir ve gebe kadının bebeğini düşürürler."

     


    (BÎR ŞEYİ)  UĞURLU SAYMAKTAN HOŞLANAN VE (BİR ŞEYİ) UĞURSUZ SAYMAKTAN HOŞLANMAYANIN BABI

    3536)    "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü a»*)Jden; Şöyle demiştir:
    Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) güzel tefeüül (yâni bir şeyi uğurlu, hayırlı saymak) dan hoşlanır ve tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) dan hoşlanmazdı."

    3537) "... Enes (Radtyallâhü ank)'den rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
    Hastabğm (bizatihi, yâni Allah'ın takdiri olmaksızın) bulaşıcılığı yoktur, tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) da yoktur. Ben yararlı tefeüülü (yâni bir şeyi uğurlu saymayı) severim/1

    3538) u... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâhü anh)'den rivayet edil< ğine göre :
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : Tıyere (yâni bir şe uğursuz saymak) bir nevî şirk (Allah'a ortak koşmak) tır, buyurd Halbuki bâzı şeyleri uğursuz sayma duygusu az da olsa kalbinde geçmeyenimiz yoktur. Lâkin Allah bu duyguyu tevekkül ile gideri demiştir/*

    3539)    "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre ; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Settetn) göyle buyurdu, demiştir:
    Hiç bir hastalığın (bizatihi) bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur, öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur ve Safer (ayının uğursuzluğu) yoktur."

    3540) "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  Hiç bir hastalığın  (bizatihi)  bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur ve öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur, buyurdu»   Bunun üzerine bir adam O'na doğru kalkarak:
    Yâ Resûlallah! Bir devede uyuz hastalığı olur sonra deve sürüsü ondan uyuz olur, dedi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  O, kaderedir. Yoksa ilk deveyi kim uyuz etti? buyurdu,"

    3541)   "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü aut)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

     


    CÜZZAM HASTALIĞI BABI

    3542)    "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) cüzzam hastabğına tutulmuş bir adamın elini tuttu, sonra beraberinde elini yemek çanağına sokup şöyle buyurdu: (Benimle beraber) ye. Ben Allah'a güvenir ve Allah'a dayanırım."

    3543)    "... îbn-i Abbâs (Radıyallâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Cüzzamklara devamlı surette bakmayınız1'

    3544)   «... Şerîd ailesinden Amr denilen bir adamın babası (Şerîd bin Sü-veyd es-Sakafî) (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir  :
    Sakif (kabilesini temsilen Medine-i Münevvere'ye gelen) hey'et içinde cüzzamlı bir adam vardı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o adama şöyle haber gönderdi: (Memleketine) dön. Biz senin bey'atini kabul ettik."

    3545)   ;'... Aişe (Radtyallâhü ankâydan; Şöyle demiştir:
    Benî Zürayk Yahûdilerinden Lebîd bin el-A'sam denilen bir Yahudi, (bir kere) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'e sihir yaptı.

    3546) "... İbn-İ Ömer (Radtyallâhü ankümây&ân rivayet edildiğine göre; Ümmü Seleme (Radtyallâhü anhâ) :
    Yâ Besûlallah! Yediğin zehirli koyun (etin) den dolayı her yıl hastalanıyorsun, dedi. Eesûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    Âdem kendi çamurunda (yâni yaratılışı henüz tamamlanmamış) iken hakkımda yazılmış olan mikdar ne ise o zehirli koyundan bana ancak o kadar hastalık isabet eder, buyurdu."

     


    KORKMAK, GECE (YATAKTA SAĞA SOLA DÖNÜP)
    UYUYAMAMAK VE ŞERRİNDEN ALLAH'A
    SIĞINILAN ŞEYLER, BABI


    3547)    "... Havle bint-i Hakîm (Radtyallâhü anhâ)'d&n rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    Biriniz bir konağa indiği zamanj^U- Ü ^i ^ oU&' -ö»l f
    -Yaratıklann şerrinden Allah'ın tamam olan kelimelerine sığınırım» derse oradan gidinceye kadar o konakta hiçbir şey o kimseye zarar veremez."

    3548)    "... Osman bin EbPI-Âs (Radtyallâhü onA/den; Şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) beni Tâif vâlihğlne tâyin ettiği dönemde namazımda bana bir hâl peyda olmaya başladı* hattâ ne kıldığımı bilmezdim. Ben bu durumu görünce kalkıp (Tâif-ten Medîne-i Münevvere'ye) Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma gittim. Resûl-i Ekrem {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (beni görünce) :
    —  Ebü'l-Âs'ın oğlu? buyurdu. Ben: Evet, Yâ Resûlallah, dedim. O:
    —  Seni (buraya) getiren sebep nedir? buyurdu. Ben:
    Yâ Resûlallah! Namazlarımda bana bir hâl peyda oldu, öyle ki ne kıldığımı bilmiyorum, dedim. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  Anlattığın şey, şeytânadır. Onu bana yaklaştır, buyurdu.   Bunun üzerine ben O'nun yakınma vardım ve (diz çökerek) ayaklarım üzerinde oturdum. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
    —  (Mübarek) elini göğsüme vurdu, ağzımın içine tükürdü ve i Çık. Ey Allah'ın düşmanı, buyurdu. Bu işi üç defa tekrarladı. Sonra (bana):
    (Git) işinle meşgul ol, buyurdu. Râvi demiştir ki: Sonra Osman şöyle dedi t
    Hayatıma and olsun ki, ondan sonra şeytanın bana sokulduğunu sanmam."
    Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvîleri sıka, güvenilir zâtlardır. El-Hâkim de bu hadisi rivayet ederek senedinin sahih olduğunu söylemiştir.[1]





       >Kaynak:
    [1]: Sunen-i İbn.Mace www.darulkitap









  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...