ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   M   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • MUSA (AS)

    ÖLÜM MELEĞİ VE MUSA (AS)


    Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
    Ölüm meleği Musa'ya (a.s.) gönderildi. Melek Musa'ya gelince Musa ona bir tokat vurdu ve gözünü çıkardı. Bunun üzerine melek Rabbine dönüp: Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin, dedi. Allah, ona gözünü geri verdi ve: Tekrar Musa'ya dön ve ona şöyle söyle: Elini bir öküzün sırtına koysun, elinin kapladığı yerdeki her kıl için kendisine bir sene ömür vereceğim, buyurdu. Musa: Ya Rab! Sonra ne olacak? diye sordu. Allah: Sonra ölüm! buyurdu. Musa: Öyle ise şimdi öleyim, dedi ve Allah'tan kendisini Mukaddes Arza bir taş atımı mesafeye kadar yaklaştırmasını, diledi. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "Orada olsaydım, onun, yol kenarında kızıl kum tepesinin altında bulunan kabrini sizlere gösterirdim" buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4374

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
    Bir Yahudi kendisine ait bir ticaret malını satışa sunduğunda karşılığında hoşlanmadığı yahut razı olmadığı bir şey verilmişti. Bunun üzerine Abdu'l-Uzeyr Musa'yı insanlar üzerine seçkin kılan Allah'a yemin ederim ki, hayır!, dedi. Bu sözü duyan Ensar'dan biri Yahudinin yüzüne bir tokat vurup: Allah Resulü aramızda bulunduğu halde sen, Musa'yı insanlar üzerine seçkin eyleyen Allah'a yemin ederim, diyorsun ha!? dedi. Bunun üzerine Yahudi Allah Resulü'ne gitti ve: Ey Ebu'l-Kasım! Ben zimmi ve anlaşmalıyım. Filan kimse yüzüme bir tokat attı dedi. Allah Resulü Ensari'ye hitaben: Bunun yüzüne niçin tokat vurdun? diye sordu. Ey Allah'ın Resulü! O, Musa'yı bütün beşer üzerine seçkin kılan Allah'a! diye yemin etti. Halbuki sen bizim aramızda bulunuyorsun dedi. Bunun üzerine Allah Resulü kızgınlığı yüzünden belli olacak derecede öfkelendi, sonra şöyle buyurdular: "Allah'ın Peygamberleri arasında üstünlük farkı aramayın. Zira gerçek şu ki; "Sura üfürülecek, Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde olan herkes ölecektir. Sonra Sura bir daha üfürülecek" ilk diriltilen, yahut ilk diriltilenler arasında ben olacağım. Bir de göreceğim ki Musa arşa tutunmuş. Musa, Tur günündeki çarpılması ile mi hesaba çekildi, yoksa benden önce mi diriltildi? bilmiyorum. Ve ben: Hiç kimsenin Yunus b. Metta'dan (a.s.) daha faziletli olduğunu söyleyemem." Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4376

    MUSA VE HIZIR
    Ubey b. Kaab'ın (r.a.) rivayetinde Said b. Cubeyr şöyle anlatır:
    Ben, İbn Abbas'a "Nevf Bikali, Beni İsrail'in peygamberi Musa'nın (a.s.), Hızır'ın arkadaşı olan Musa olmadığını iddia ediyor", dedim.
    Bunun üzerine İbn Abbas:
    Allah'ın düşmanı yalan söylemiş, dedi.
    Ben Ubey b. Kaab'tan;
    Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyururken işittiğini duydum:
    Musa İsrail oğulları içinde hutbe okumak için kalkmıştı.
    Kendisine:
    İnsanların en alimi kimdir? diye soruldu.
    Musa: En alim benim diye cevap verdi.
    İlmi (Allah en iyi bilendir diyerek) Allah'a havale etmediğinden dolayı Allah onu muaheze etti.
    Allah: "İki denizin bitiştiği yerde bir kulum var, o senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
    Musa:
    Ya Rab, ben onunla nasıl buluşabilirim? dedi.
    Ona: Sele içinde bir balık taşı.
    Balığı nerede kaybedersen o kul oradadır denildi.
    Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun ve beraberlerinde de sele içinde bir balık olduğu halde yaya olarak yola çıktılar.
    Nihayet bir kayanın yanına geldiklerinde Musa ve hizmetçisi uykuya daldılar.
    Derken seledeki balık debelendi.
    Seleden çıktı ve denize düştü.
    Allah ondan suyun akışını kesti.
    Hatta (su) kemer gibi oldu.
    Böylece balık için bir kanal meydana geldi.
    (Deniz içinde böyle bir yolun meydana gelmesi) Musa ile hizmetçisini çok şaşırtmıştı.
    Günlerinin kalan kısmı ile bütün gece yürüdüler.
    Musa'nın arkadaşı olan genç, Musa'ya haber vermeği unutmuştu.
    Sabah olunca Musa, hizmetçisine: Sabah kahvaltımızı getir, bu yolculuktan çok yorulduk.dedi.

    Halbuki Musa emrolunduğu yeri geçinceye kadar yorgunluk duymamıştı.
    Hizmetçisi:
    Gördün mü, kayaya sığındığımız vakit ben balığı unutmuşum.
    Onu hatırlamamı şeytandan başkası unutturmadı.
    O, şaşılacak bir biçimde denizde yolunu tuttu, dedi.
    Musa Zaten bizim aradığımız da bu idi dedi.
    Hemen izlerini takip ederek geriye döndüler.
    Kendi izlerini takip ediyorlardı.
    Nihayet taşın yanına vardıklarında üzeri elbise ile örtülmüş bir zat gördüler.

    Musa ona selam verdi.
    Hızır da Musa'ya:
    Senin bulunduğun yerde selam ne gezer? dedi.
    O da:
    Ben Musa'yım dedi.
    Hızır: İsrail oğullarının Musa'sı mı?
    Musa: "Evet" dedi.
    Hızır:
    Sen Allah'ın ilminden, Allah'ın sana öğrettiği bir ilim biliyorsun ki ben onu bilmem.
    Ben de Allah'ın ilminden bana öğrettiği bir ilim biliyorum ki onu da sen bilmezsin dedi.
    Musa Sana öğretilen hakkı bana öğretmen şartıyla sana tabi olabilir miyim? dedi.
    Hızır:
    Doğrusu sen benimle beraber olmaya asla sabredemezsin.
    İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin? dedi.
    O da:
    İnşaallah beni sabırlı bulacaksın, sana hiç bir hususta karşı gelmem, dedi.

    Hızır Eğer bana tabi olacaksan ben sana bahsedinceye kadar bana hiçbir şey sorma dedi.
    Musa: Pekâlâ! dedi.
    Bunun üzerine Hızır ile Musa deniz kıyısında yürüyerek gittiler.
    Yanlarına bir gemi uğradı.
    Kendilerini gemiye almaları için gemicilerle konuştular.
    Gemiciler Hızır'ı tanıdılar ve ikisini de ücretsiz olarak gemiye aldılar.
    Derken Hızır geminin tahtalarından birine el atıp söktü.
    Musa ona:
    Adamcağızlar bizi gemilerine ücretsiz almışlarken sen gemilerine kastedip içindekileri batırmak için mi gemiyi deliyorsun?
    Gerçekten çok büyük bir iş yaptın! dedi.
    Hızır: Benimle birlikte olmaya asla sabredemezsin demedim mi? dedi.

    Musa Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme ve şu arkadaşlık işinde bana güçlük gösterme dedi.
    Sonra gemiden çıktılar.
    Deniz kenarında yürüdükleri sırada bir de baktılar ki bir oğlan çocuğu diğer çocuklarla oynuyor.
    Hızır, hemen çocuğun başını tuttu ve eliyle koparıp çocuğu öldürdü.

    Musa Masum bir canı diğer bir can karşılığı olmaksızın öldürdün ha! Gerçekten sen çok kötü bir şey yaptın dedi.
    Hızır: Ben, sana benimle birlikte olmaya asla sabredemezsin demedim mi? dedi.
    Musa Bu birinciden daha şiddetlidir dedi.
    Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam benimle arkadaşlık etme.
    Benim tarafımdan özür derecesine vardın.
    Yine yürüdüler.
    Nihayet bir köye vararak ahalisinden yiyecek istediler. Onlar kendilerini misafir etmekten çekindiler.
    Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.
    Hızır bunu eliyle doğrultuverdi.
    Eliyle işaret ederek, eğrilmiş diyordu.
    Onu düzeltti.
    Musa ona:
    Bunlar öyle bir kavim ki biz onlara geldik, ne misafir ettiler ne de bizi doyurdular.
    İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alabilirdin, deyince Hızır:
    İşte bu, benimle senin ayrılışımızdır.
    Sana sabredemediğin şeylerin tevilini (iç yüzünü) haber vereceğim dedi.
    Allah Resulü (a.s.):
    "Allah Musa'ya rahmet etsin!
    Çok isterdim ki Musa sabredeydi de aralarında geçen maceralarını bize anlataydı" buyurdu.
    Yine Allah Resulü: "Musa'nın ilk muhalefeti dalgınlıktan idi.
    O sırada bir serçe gelerek geminin kenarına kondu.
    Sonra denizden bir yudum su aldı.
    Bunun üzerine Hızır Muhakkak ki benim ilmim ile senin ilmin, Allah'ın ilminden şu serçenin denizden eksilttiği su kadar bile eksiltmez dedi."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4385[1]


    Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
    Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: Adem ile Musa münakaşa ettiler. Musa Ey Adem! Sen bizim babamızsın. Sen bizi mahrumiyete düşürdün ve Cennetten çıkarttın! dedi. Adem de ona: Sen, Allah'ın kelamı ile seçip mümtaz kıldığı ve eliyle yazdığı Musa'sın Öyle iken sen, Allah'ın beni yaratmasından kırk sene evvel üzerime takdir buyurduğu bir işten dolayı mı beni kınıyorsun? dedi. Bunun üzerine Peygamber: "Böylece Adem, Musa'ya galip geldi. Adem, Musa'ya galip geldi," buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4793[2]


    MUSA VE HIZIR

    Ubey b. Kaab'ın (r.a.) rivayetinde Said b. Cubeyr şöyle anlatır:
    Ben, İbn Abbas'a "Nevf Bikali, Beni İsrail'in peygamberi Musa'nın (a.s.), Hızır'ın arkadaşı olan Musa olmadığını iddia ediyor", dedim.
    Bunun üzerine İbn Abbas:
    Allah'ın düşmanı yalan söylemiş, dedi.
    Ben Ubey b. Kaab'tan;
    Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyururken işittiğini duydum:
    Musa İsrail oğulları içinde hutbe okumak için kalkmıştı.
    Kendisine:
    İnsanların en alimi kimdir? diye soruldu.
    Musa: En alim benim diye cevap verdi.
    İlmi (Allah en iyi bilendir diyerek) Allah'a havale etmediğinden dolayı Allah onu muaheze etti.
    Allah: "İki denizin bitiştiği yerde bir kulum var, o senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
    Musa:
    Ya Rab, ben onunla nasıl buluşabilirim? dedi.
    Ona: Sele içinde bir balık taşı.
    Balığı nerede kaybedersen o kul oradadır denildi.
    Musa, hizmetçisi Yuşa b. Nun ve beraberlerinde de sele içinde bir balık olduğu halde yaya olarak yola çıktılar.
    Nihayet bir kayanın yanına geldiklerinde Musa ve hizmetçisi uykuya daldılar.
    Derken seledeki balık debelendi.
    Seleden çıktı ve denize düştü.
    Allah ondan suyun akışını kesti.
    Hatta (su) kemer gibi oldu.
    Böylece balık için bir kanal meydana geldi.
    (Deniz içinde böyle bir yolun meydana gelmesi) Musa ile hizmetçisini çok şaşırtmıştı.
    Günlerinin kalan kısmı ile bütün gece yürüdüler.
    Musa'nın arkadaşı olan genç, Musa'ya haber vermeği unutmuştu.
    Sabah olunca Musa, hizmetçisine: Sabah kahvaltımızı getir, bu yolculuktan çok yorulduk.dedi.

    Halbuki Musa emrolunduğu yeri geçinceye kadar yorgunluk duymamıştı.
    Hizmetçisi:
    Gördün mü, kayaya sığındığımız vakit ben balığı unutmuşum.
    Onu hatırlamamı şeytandan başkası unutturmadı.
    O, şaşılacak bir biçimde denizde yolunu tuttu, dedi.
    Musa Zaten bizim aradığımız da bu idi dedi.
    Hemen izlerini takip ederek geriye döndüler.
    Kendi izlerini takip ediyorlardı.
    Nihayet taşın yanına vardıklarında üzeri elbise ile örtülmüş bir zat gördüler.

    Musa ona selam verdi.
    Hızır da Musa'ya:
    Senin bulunduğun yerde selam ne gezer? dedi.
    O da:
    Ben Musa'yım dedi.
    Hızır: İsrail oğullarının Musa'sı mı?
    Musa: "Evet" dedi.
    Hızır:
    Sen Allah'ın ilminden, Allah'ın sana öğrettiği bir ilim biliyorsun ki ben onu bilmem.
    Ben de Allah'ın ilminden bana öğrettiği bir ilim biliyorum ki onu da sen bilmezsin dedi.
    Musa Sana öğretilen hakkı bana öğretmen şartıyla sana tabi olabilir miyim? dedi.
    Hızır:
    Doğrusu sen benimle beraber olmaya asla sabredemezsin.
    İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin? dedi.
    O da:
    İnşaallah beni sabırlı bulacaksın, sana hiç bir hususta karşı gelmem, dedi.

    Hızır Eğer bana tabi olacaksan ben sana bahsedinceye kadar bana hiçbir şey sorma dedi.
    Musa: Pekâlâ! dedi.
    Bunun üzerine Hızır ile Musa deniz kıyısında yürüyerek gittiler.
    Yanlarına bir gemi uğradı.
    Kendilerini gemiye almaları için gemicilerle konuştular.
    Gemiciler Hızır'ı tanıdılar ve ikisini de ücretsiz olarak gemiye aldılar.
    Derken Hızır geminin tahtalarından birine el atıp söktü.
    Musa ona:
    Adamcağızlar bizi gemilerine ücretsiz almışlarken sen gemilerine kastedip içindekileri batırmak için mi gemiyi deliyorsun?
    Gerçekten çok büyük bir iş yaptın! dedi.
    Hızır: Benimle birlikte olmaya asla sabredemezsin demedim mi? dedi.

    Musa Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme ve şu arkadaşlık işinde bana güçlük gösterme dedi.
    Sonra gemiden çıktılar.
    Deniz kenarında yürüdükleri sırada bir de baktılar ki bir oğlan çocuğu diğer çocuklarla oynuyor.
    Hızır, hemen çocuğun başını tuttu ve eliyle koparıp çocuğu öldürdü.

    Musa Masum bir canı diğer bir can karşılığı olmaksızın öldürdün ha! Gerçekten sen çok kötü bir şey yaptın dedi.
    Hızır: Ben, sana benimle birlikte olmaya asla sabredemezsin demedim mi? dedi.
    Musa Bu birinciden daha şiddetlidir dedi.
    Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam benimle arkadaşlık etme.
    Benim tarafımdan özür derecesine vardın.
    Yine yürüdüler.
    Nihayet bir köye vararak ahalisinden yiyecek istediler. Onlar kendilerini misafir etmekten çekindiler.
    Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.
    Hızır bunu eliyle doğrultuverdi.
    Eliyle işaret ederek, eğrilmiş diyordu.
    Onu düzeltti.
    Musa ona:
    Bunlar öyle bir kavim ki biz onlara geldik, ne misafir ettiler ne de bizi doyurdular.
    İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alabilirdin, deyince Hızır:
    İşte bu, benimle senin ayrılışımızdır.
    Sana sabredemediğin şeylerin tevilini (iç yüzünü) haber vereceğim dedi.
    Allah Resulü (a.s.):
    "Allah Musa'ya rahmet etsin!
    Çok isterdim ki Musa sabredeydi de aralarında geçen maceralarını bize anlataydı" buyurdu.
    Yine Allah Resulü: "Musa'nın ilk muhalefeti dalgınlıktan idi.
    O sırada bir serçe gelerek geminin kenarına kondu.
    Sonra denizden bir yudum su aldı.
    Bunun üzerine Hızır Muhakkak ki benim ilmim ile senin ilmin, Allah'ın ilminden şu serçenin denizden eksilttiği su kadar bile eksiltmez dedi."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4385[2]

    Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor:
    "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular:
    "Peygamberlerden birini diğerine üstün kılmayın."
    -Ebu Davud, Sünnet 14, (4668).[3]

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
    Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu:
    "İsrail oğulları çıplak olarak ve birbirlerinin avret yerine baka baka yıkanırlardı.
    Musa (a.s.) ise yalnız yıkanırdı. İsrail oğulları: Vallahi Musa'yı bizimle beraber yıkanmaktan meneden şey mutlaka kasığı çıkık olmasıdır, derlerdi.
    (Musa) bir defa yıkanmaya gitti.
    Elbisesini de bir taşın üstüne koydu.
    Taş elbisesini alıp kaçtı. Musa Aman taş! Elbisemi. Aman taş! Elbisemi, diyerek taşın arkasından alabildiğine koştu.
    O kadar ki İsrail oğulları Musa'nın avret mahallini gördüler.
    Ebu Hureyre Vallahi Musa'da bir kusur yokmuş, dediler.
    Nihayet taş durdu, kendisi de bu surette tamamen görünmüş oldu.
    Elbisesini aldı ve taşı dövmeye başladı."
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 513[4]

    Musa (as) ve Adem (as)

    Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
    Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu:
    Adem ile Musa münakaşa ettiler.
    Musa Ey Adem! Sen bizim babamızsın. Sen bizi mahrumiyete düşürdün ve Cennetten çıkarttın! dedi.
    Adem de ona:
    Sen, Allah'ın kelamı ile seçip mümtaz kıldığı ve eliyle yazdığı Musa'sın Öyle iken sen, Allah'ın beni yaratmasından kırk sene evvel üzerime takdir buyurduğu bir işten dolayı mı beni kınıyorsun? dedi.
    Bunun üzerine Peygamber:
    "Böylece Adem, Musa'ya galip geldi. Adem, Musa'ya galip geldi," buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4793[5]



    95-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Ölüm meleği Mûsâ Peygamber'e gönderildi. Melek Musa'ya gelince, Mûsâ, meleğe bir tokat vurdu. Melek Rabb'ına döndü ve:
    — Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin, dedi.
    Allah, meleğe gözünü (yâhud eski kudret ve metanetini) iade etti ve tekrar Musa'ya dön de ona:
    Elini bir öküzün sırtına koymasını ve elinin örttüğü her bir kıla mukaabil bir yıl Ömür verileceğini söyle, dedi.
    Mûsâ, bu ilâhî bahşişi duyunca:
    — Yâ Rabbî! Bundan sonra ne olacak (ölecek miyim, yoksa daha yaşayacak mıyım)? diye sordu. Allah:
    — Sonra öleceksin, buyurdu.
    Mûsâ:
    — Öyleyse ölüm şimdi gelsin, dedi de Allah'tan bir taş atımı mesafeye kadar kendisini Mukaddes Arz'a yaklaştırmasını (orada ölüp orada gömülmesini) diledi.
    Ebû Hureyre şöyle dedi:
    Rasûlullah (S):
    "Eğer ben Musa'nın gömüldüğü yerde sizinle beraber bulunsaydım, onun yol kenarında olan ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini muhakkak sizlere gösterirdim" buyurdu. * [6]



    Hz. Musa ve Hz. Harun (a.s) ile ilgili hadisi şerifler...
    İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İsrâ yolculuğuna çıkarıldığım gece İmrân’ın oğlu Musa’ya (as) rastladım. Uzun boylu, esmer bir adamdı. Saçları kıvırcıktı. Şenûeli adamlara benziyordu...” (Müslim, Îmân, 267)

    İbn Abbâs anlatıyor:
    Resûlullah (s.a.v.) Medine’ye geldiği zaman, Yahudilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü. Resûlullah (s.a.v.) onlara, “Oruç tuttuğunuz bugün nedir?” diye sordu. Onlar da, “Bugün Allah’ın, Musa’yı ve kavmini kurtarıp, Firavun’u ve kavmini (suda) boğduğu büyük bir gündür. Musa şükretmek için bugün oruç tuttu. Biz de (bu nedenle) oruç tutuyoruz.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), “Biz Musa’ya sizden daha lâyık ve yakınız.” buyurdu. Ondan sonra âşûrâ günü Resûlullah (s.a.v.) hem kendisi oruç tuttu hem de oruç tutulmasını emretti. (Müslim, Sıyâm, 128; Buhârî, Savm, 69)

    Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Musa, hayâ sahibi bir insan idi.” (Buhârî, Tefsîr, (Ahzâb) 11)

    Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.) anlatıyor: “Peygamber (s.a.v.) Huneyn ganimetlerini taksim ettiğinde, ensardan bir adam, ‘(Resûlullah) bu taksimde Allah’ın rızasını gözetmemiştir.’ dedi. Bunun üzerine Peygamber’e (s.a.v.) geldim ve söyleneni kendisine aktardım. Yüzünün rengi değişti ve şöyle buyurdu: ‘Allah’ın rahmeti Musa’nın üzerine olsun! Ona, bundan daha fazla eziyet edilmişti de o sabretmişti.’” (Buhârî, Meğâzî, 57)

    İbn Abbâs (r.a.) anlatıyor: “Bir gün Peygamber (s.a.v.) yanımıza çıkageldi ve şöyle buyurdu: ‘Bana ümmetler gösterildi. (Baktım ki) bir peygamber yanında (kendisine inanan) bir tek adamla, bir peygamber iki adamla, bir başka peygamber yanında bir grupla geçiyor. Bir peygamberin ise yanında kimse yok! Ufku kaplayan büyük bir siyahlık gördüm ve bunun kendi ümmetim olmasını umdum. Denildi ki ‘Bu, Musa ve kavmidir.’...” (Buhârî, Tıb, 42)


       Kaynak:
    [1] : Faziletler..:el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki
    [2] : Kader Bölümü..:el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki
    [3] : Bazı Peygamberlerin Fazileti..:Kütübüitte7300
    [4] : Hayız Bölümü..:el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki
    [5] : el lulu vel mercan buhari ve müslim ittifak ettikleri hadisler Muhammed Fuad Abdulbaki
    [6] : Sahih-i Buhari / Ötüken Neşriyat / Bed'ul-Halk / 24-KİTÂBU'L-CENÂİZ 68- El-Arzu’l Mukaddese'de Yahud Onun Gibi Mukaddes Olan Diğer Yerlerde Gömülmeyi Arzu Eden Kimse Babı [182]








  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...