ErayKitap Web Sitesine Hoş Geldiniz !             En İyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir
بِسْمِ اللهِ اَلْحَمْدُ ِللهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ
Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed - sallallahu aleyhi ve sellem-’e olsun.
Konularına Göre Hadis-i Şerif Meali / veya Hadis Fihristi
"...Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle.." (Tevbe Suresi - 29)
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafur ve Rahimdir.
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse /itaat etmezlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez (Ali İmran Suresi 31-32)
Hadis Fihristi veya Konularına Göre Hadis Meali HADİS FİHRİSTİ
  = ♦   K   ♦ =  
  • Hadis-i Şerifi inkar edenler için / Koltuğuna Kurulan Karnı Tok Bir Adamın
    “Şunu iyi biliniz ki, bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir.
    (Bu konuda) dikkatli olun; (çünkü) koltuğuna kurulan tok bir adamın ‘Size sadece şu Kur'an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter!’ diyeceği (günler) yakındır...” Bu hadis-i şerif -farklı nüanslarla - kütübü sitte ve diğer bazı kaynaklarda geçmektedir
    Ebu Davud, Sünnet, 5(6), İmaret,33; Tirmizî, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 2; Darimî, Mukaddime,49; Ahmed b. Hanbel, 2/367, 4/131-132, 6/8) İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663


  • KABİR AZABI VE NİMETİ

    Bizim bilemeyeceğimiz bir vakitte, bir imtihan yeri olan bu hayâtın sonu gelecek.
    Kıyâmet kopacaktır.
    Yaşayanlar ölecekler ve sonra da ölenler birlikte tekrar dirilecek ve hesap vermek üzere Allâhü Teâlâ'nın huzurunda toplanacaklardır.
    İlâhî Adâlet gerçekleşecek, güzel işler işleyenler, hesabı kolayca görülecek ve
    Dünyâ nimetleriyle ölçülemeyecek nitelikte pek değerli ni'metlerle mükâfatlandırılacaklardır.

    “Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır.
    Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz;
    kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz.
    Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.”
    Ali İmran Suresi 145

    Kabir Azabı Hakkında

    Öldükten sonraki kabir hayatı, teşekkülünde dünya hayatındaki amellerin etkin olduğu,
    mahşer öncesinde kurulan berzah hayatıdır, yani bir ruhanî ara hayattır.Kabir hayatı haktır ve gerçektir.
    Resulullah Efendimiz (asm),
    “Allah, iman edenlere dünya hayatında da, âhiret hayatında da o sabit sözde sebat ihsan eder.
    Allah zalimleri şaşırtır. Allah ne dilerse yapar.” İbrâhim Sûresi, 14/27
    Ayeti kabir azabı hakkında inmiştir.
    Kabirde ölüye,
    “Rabb’in kimdir?” diye sorulur.
    O da: “Rabb’im Allah ve Peygamberim Muhammed’dir” der.
    İşte bu, yukarıdaki ayette geçen sabit sözün delâletidir.”
    Müslim, 2871



    Zeyd bin Sabit (ra) anlatmıştır:
    “Resulullah Efendimiz (asm) Neccâr oğullarına ait bir bahçe içinde kendi katırı üzerinde bulunduğu sırada biz de beraberinde idik.
    Katır birden bire ürktü ve yoldan saptı.
    Nerede ise Resulullah Efendimizi (asm) yere atacaktı.
    Orada beş altı tane kabir vardı.
    Resulullah Efendimiz (asm):
    “Bu kabirlerin sahiplerini kim tanıyor?” diye sordu.
    Bir adam:
    “Ben tanıyorum!” dedi.
    Resulullah (asm):
    “Bunlar ne zaman öldüler?” buyurdu.
    O kimse:
    “Müşriklik devrinde öldüler.” Dedi.
    Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (asm):
    “Şüphesiz bunlar kabirleri içinde imtihana tabi tutuluyorlar!
    Şâyet ölülerinizi gömmeği terk etmeniz endişesi bende mevcut olmasaydı, bu kabristandan işitmekte olduğum kabir azabından birazını sizlere de işittirmesini Allah’tan niyaz ederdim.” Buyurdu.
    Sonra yüzünü bize döndürüp:
    “Ateş azabından Allah’a sığınınız!” buyurdu.
    Sahabîler (ra): “Ateş azabından Allah’a sığınırız!” dediler.
    Resulullah (asm):
    “Kabir azabından Allah’a sığınınız!” buyurdu.
    Sahabeler (ra): “Kabir azabından Allah’a sığınırız!” dediler.
    Resulullah Efendimiz (asm):
    “Görünür görünmez fitnelerden Allah’a sığınınız!” buyurdu.
    Sahabeler (ra): “Görünür görünmez fitnelerden Allah’a sığınırız!” dediler.
    Resulullah Efendimiz (asm):
    “Deccal fitnesinden Allah’a sığınınız!” buyurdu.
    Sahabîler (ra): “Deccal fitnesinden Allah’a sığınırız!” dediler.”
    Müslim, 2867

    “Herkes kazandıklarına rehindir.” Tûr Sûresi, 52/21
    Ayeti mucibince kabir hayatında insan dünyadaki amelinin, düşündüklerinin, inandıklarının, fikirlerinin, yaptıklarının, görgü ve yaşayışının bir yansıması tarzında azap görür veya mükâfat bulur.
    Henüz Mahşer kurulmamış, Mahkemei Kübra teşekkül etmemiş, umumî diriliş için emir verilmemiştir.
    Bununla beraber, insanın dünyada ve âhirette gördüğü azaplar Allah’ın rahmetiyle inşallah onun bağışlanması için birer basamak teşkil eder.



    Kabir azabı, veya kabir hayatı herşeyden önce gaybi bir konudur.
    Gerçek anlamda böyle birşeyin olup olmadığını ancak Rabbımız bilir.
    Ve Resulullah (as) da Allah'ın bildirmesi ile bilmektedir.
    Ve biz ümmetinde bildirmektedir...
    Bizde elbetteki Kur'an-ı gayba inanmakla beraber sahih Sünnette bildirilenlerede inanmamız gerekmektedir...
    Çünki Kur'an-ı bize tebliğ eden Muhammed (as) olduğuna inanıyoruz da neden sahih Sünnette olana inanmayalım,bu bir eksiklik olmaz mı?...
    Kur'an-ı önümüze koyduk ve okuduk o kadar mesele var ki bunları nasıl acıklayacagız,bi düşünün...

    Bilindiği gibi Yüce Allah, Rasulü'ne iki tane vahiy göndermiş kullarının da bu vahiylere inanmasını ve bunlarla amel etmesini istemiştir.
    Bunlar Kur'ân ve Hikmet'tir.
    Âyeti celilelerde:
    "Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti.
    Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler.
    Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.
    Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur."
    (Nisa Suresi 113)

    "Çünkü ümmilere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir Resul gönderen O'dur.
    Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler."
    (Cuma Suresi 2)

    "Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın.
    Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır."
    (Ahzab Suresi 34)

    Selef âlimleri Kitaptan maksadın Kur'ân,
    Hikmetten maksadın Hadisler(sünnet) olduğunda ittifak etmişlerdir.
    Rasulullah'ın dilinden, Allah'ın bildirdiği şeylere inanmak, doğrulamak ne kadar gerekli ise Rasulullah'ın (as) Allah'tan bildirdiği şeylere de (sünnet-hadis yoluyla) o derece inanmak doğrulamak gereklidir.
    Bu husus,bütün mü'minler tarafından kabul edilmiş bir gerçektir.

    Şehit Seyyit Kutup Tefsirinden:
    Onlar sabah-akşam ateşe sunulurlar.
    Kıyamet çattığı gün, `
    Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir.(Müminin Suresi 46)
    "Ayet-i kerime bu sabah-akşam ateşe sunulmalarının ölümden sonra fakat kıyametin kopmasından önceki bir zaman dilimine rastladığını ima ediyor. Bu kabir azabı da olabilir. Çünkü bundan sonra şöyle deniyor: "Kıyamet koptuğu gün Firavun adamlarını azabın en şiddetlisine sokun". Öyle ise bu azap kıyamet gününden öncedir. Ve bu gerçekten çetin bir azaptır. Sabah ve akşam ateşe sunulmaya onu görme, acısını ve sıcaklığını gerçekten hissetme şeklindeki bir cezalandırmadır. -Aslında bu da ağır bir azaptır- Veya bu sunulma, bilfiil oraya girme şeklinde gerçekleşmektedir. "Arz" (sunma) sözcüğü çoğu zaman dokunma ve bir şeyi bizzat yapma anlamında kullanılır. Bu ise daha dehşet vericidir... Sonra kıyamet günü olduğunda daha şiddetli bir azaba sokulurlar!" (Fizilalil Kur'an .Müminin Suresi 46 Tefsiri Ş.S.Kutup)

    Merhum Mevdudi Tefhimu Kur'an Tefsirinden
    Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün ise:
    "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).(Mümini Suresi 46)
    Bu ayet, berzah aleminde vuku bulacak azabı ispatlamaktadır. Nitekim bu husus birçok hadis kitabında "kabir azabı" başlığı altında yer almıştır. Allah Teâlâ burada açık bir surette sözkonusu azabın iki safhasını beyan etmiştir. Birinci safha, Al-i Firavun'a verilecek olan şiddeti az olan azabtır. Bu azab şu şekilde olacaktır: Onlar sabah akşam cehennem ateşi ile karşı karşıya getirilerek dehşet içinde kalacaklardır. Kıyametten sonra ise asıl cezayı görecek ve ateşe atılacaklardır. Yani, onlar boğulduktan sonra, kıyamet gününe kadar geçecek süre içinde sabah akşam o ateş kendilerine gösterilecektir. Ancak bu azab sadece Firavun ve kavmine mahsus olmayıp, tüm kafirler, kıyamete kadar aynı muameleye tabi tutulacaklardır. Allah'ın salih kullarına ise, kıyametten sonra da kendilerini bekleyen o güzel cennet manzaraları sabah akşam gösterilecektir. Buhari, Müslim ve İmam Ahmed, Abdullah b. Ömer'in (r.a) Rasulüllah'dan (s.a) rivayet ettiği şöyle bir hadisi nakletmişlerdir: "Sizlerden biri öldüğünde, ona ölümünden sonra, cennet ya da cehennem ehli de olsa, sabah akşam gideceği yer gösterilir ve "İşte dirildikten sonra Allah'ın seni göndereceği yer burasıdır" denilir." Daha fazla bilgi için bkz. Nisa: 97, En'am: 93-94, Enfal: 50, Nahl: 28 ve 32, Müminun: 99-100, Yasin: 26-27, Muhammed: 27, an: 37.

    Elmeli Hamdi Yazır Tefsirinden
    Onlar, sabah a kşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: "Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!" (denilecektir).(Mümini Suresi -46) Ateş. Bu kelime mübtedadır, yani dilbilgisi açısından öznedir, bu cümlenin haberi, yani yüklemi şu: Onlar ona sabah ve akşam sunulup durmaktadırlar. Yani Firavun ailesinin dünyada kötü azab ile mahvoldukları gibi, ahirete kadar Berzah âleminde de akşam sabah ateşe sunulmak ile azap olunmaktadırlar. Sonra da "Kıyamet kopac a ğı gün de: 'Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!' denilecektir."

    Ben tabi ki Sahih Hadisleri kast ediyorum.Uydurma olanlarını değil.Kabir azabı nimeti ile ilgili hadisleri incelediğinde Kur'ân'ın ifadesine uygun olduğunu görürsün. Başarı Allah'tandır.(Kur'an-ı Kerim Meali Diyanet vakfı mealinden alınmıştır.) Bir kısım alimler de kabir azabına inanmak gerekli görmüşlerdir...Doğrusunu yine Alim Allah (c.c) bilir...


    Kabirde ki Nimeti

    ________________ oOo _________________
    Bu konuda rivayet edilen Ebu’l Ya’la Müslimin Müsnedinde,Tamim b.Evs Dariden rivayet ettiği şu Hadistir.
    Resulullah (as.) Şöyle buyurmuşlardır:
    Yüce Allah ölüm meleğine şöyle der
    “Filan kuluma git,onu Bana getir.
    O,Benim dostumdur.
    Onu darlık,zorluk ve genişlikle imtihan ettim.
    O bu imtihanı kazandı.
    Ve onu, Beni her şeyden daha çok sevdiğini buldum.
    Onu bu gün bana getir ki,sevindireğim ve hak ettiği mukafatı vereğim.

    Azrail,beş yüz melekle birlikte emr ounduğu kişiye gider.
    Cennetten bem beyaz kefenler,ince ipekten yapılmış elbiseler,güzel kokular ve şişeler dolusu miskler de götürürler.
    Azrail,o Salih kulun baş ucunda durur diğer melekler de etrafında halka olarak otururlar.
    Her melek, elindeki güzel kokuları üzerine serper,azalarını kokulu ince ipeklerle ovarlar.
    Çene ve koltuk altlarına miskler sürerler.
    Ona Cennetten bir kapı açılır.
    Bu kapıdan cennetten gördüğü parlak ve süslü nimetler ruhunu okşar.
    Bir çocuk ağladıktan sonra anne ve babasını görmekle nasıl sevinirse o da bu nimetlere öylece sevinir.

    Azrail,bundan sonra kendisine şöyle der:
    “Ey arınmış ruh.
    Dikensiz sedir ağaçları,salkımları sarkmış muz ağaçları,uzamış gölge altında,çağlayarak akan sular kenarında senin için hazırlanan nimetlere kavuşmak üzere çık ve benimle gel.”
    Azrail bu arınmış ruha,son derece yumuşak davranır.
    Ve onu asla incitmez.
    Çünkü o,bu arınmış ruhun Yüce Allah tarafından sevildiğini bilir.
    Ve böylece O’nun,emir ve rızasına uyğun olarak muamele yapar.
    Kılın hamurdan çıkarıldığı gibi,onun ruhunu da öylece bedeninden çıkarır,onu asla incitmez.
    Daha sonra Resulullah (sa.)
    Kur’an-ı Kerim’den şu ayetleri okudular:
    “Melekler,onların canlarını arınmış olarak alıken:
    Selam size,yaptıklarınıza karşılık olarak haydi cennete giriniz derler.”
    (Nahl suresi 32)
    “Eğer ölen o kişi,mukarraplardansa rahatlık,hoşluk ve nimet cennetidedirler”
    (Vakia suresi89)

    Ölüm meleği,ruhu aldıktan sonra ruh,cesede şöyle der:
    “Sağ ol.
    Sana teşekkürlr olsun.
    Allah senden razı olsun.
    Beni,Allah’a ibadet ettirmeye koşdurdun yorulup usanmadın.
    Allah’ın haram kıldığı bataklara bırakmadın.
    Hem kendini hemde beni kurtardın”
    Cesette ruha,aynı şeyleri söler ve teşekkur eder.
    Hayatta iken üzerinde NAMAZ kıldığı yerler,rızık indiği ve adını andığı bütün gökler kendisi için ağlar.

    Azrail,ruhunu aldığı zaman onun cesedini beş yüz melek korur,insanlar onu sağa sola çevirdiğinde,bu melekler de onu çevirir ve bu hususta yardımcı olurlar.
    Yıkama ve kefenlemede de aynı hususta yardımcı olurlar.
    Evinden kabire kadar melekler,iki saf halinde dua ve istiğfar okuyarak yolcu ederler.
    Bu yüce ve muhterem töreni,şeytan çok kıskanır.
    Kendi yandaşlarına şöyle der:
    Size yazıklar olsun.
    Sizin şerrinizden bu adam,nasıl kurtuldu?
    Onlar da kendisine o Allah’a çok bağlıydı,kalbi sadece Allah sevgisiyle doluydu.
    Yanlız O’na güvenip sığınıyordu.diye cevap verirler.

    Azrail ve diğer melekler o arınmış ruhu cennetten getirdikleri güzel kokuları üzerine serper,azalarını kokulu ince ipeklerle ovarlar.
    Çene ve koltuk altlarına miskler sürerler ve o salih kulun ruhunu aldıkları gibi yedi kat semaya giderler.
    Ölüm meleği,onun ruhunu ilk göğe çıkardığı zaman,Cebrail ve yetmiş bin melek onu karşılar.
    Rabbinden ona müjde getirirler.
    Oradaki melekler bu ne güzel ruh bu ne güzel kul derler dua ve istiğfar okuyarak yolcu ederler.
    Böylece yedi katı gök kapılarını bir bir geçerek yedinci kata varırlar.
    Ölüm meleği o ruhla arşa varınca,ruh Rabbi için secdeye kapanır.

    Yüce Allah’ın iltifatına ve nimetlerine mahzar olur ve yüce yaratıcı Azrail’e der ki bu kulumu İLLİYYUNA kayıt edin ve kabrine geri götürün.
    Kabrinde cennete bir kapı açarak kıyamete kadar orada rahat etsin.
    Böylece emirler yerine getirilir ve o Salih kulun ruhu kabrine getirilerek cesedine iade edilir.

    Allah Resulü (as) şöyle buyurmuştur:
    Yüce Allah o arınmış ruhun kabrine iki melek gönderiri,
    Gözleri kapan şimşek gibi,
    Sesi her şeyi yakan gök gürültüsü gibi,
    Dişleri geyik boynuzu gibidir.
    Nefesleri alev gibidir.
    Omuzlarının genişliği bir mesire yeri gibi geniş.
    Hiç bir kimseye şefkat ve merhamet etmezler.
    Onlara MÜNKER VE NEKİR denilir:
    Her birinin elinde bir topuz vardır.
    Bütün isanlar ve cinler birleşse,o topuzu yerinden kaldıramazlar.

    İşte bu iki melek bu şekil ve surettedirler.
    Çünkü her ikisi de Allah’ın kullarını denemek için görevli bulunmaktadırlar.
    Sahabenin biri :
    Ya Resululluh bunlara kim cevap vere bilir ki:
    Cevaben
    Resululluh şu ayetleri okudu:
    “Allah Teala sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar.
    Zalimleri ise Allah saptırır, Allah dilediğini yapar.”
    (İbrahim, 14/27)
    “Fakat ölen kişi Allah’a, yakın olanlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naim cenneti vardır.”
    (Vakıa, 56/88–89)

    Takva sahibi mümin bir kulu, Allah cevap vermede sebat sahibi kılar, cevap vermek için onun kalbine Allah öyle bir güç katar ki, sorulan sorulara hiç çekinmeden cevap verir. Mümin o iki melekten korkmadığı gibi kılı bile kıpırdamaz, herhangi bir ürpertiye kapılmaz.
    “Ahirette, sağlam sözle iman etmiş olanlardan kasıt, kabirde söz konusu iki meleğe cevap vermeleridir.”
    Bkz: et-Terğib ve’t-Terhib, 4/372

    O arınmış ruha kalk ve orur derler,o da kabirde oturarak doğrulur.
    Kefeni gövdesine iner.
    Ona derler RABBİN KİM ?
    DİNİN NEDİR ?
    RESULUN KİM O:
    Oda:
    Rabbim Allah’dır,birdir.Ortağı yoktur.
    Dinim İslam’dır,
    Resulum de Muhammed’dir (as).
    O melekler o: doğru söyledin derler.

    Sonra o melekler kabrin önünden,arkasından,sağından,solundan,altından,üstünden itip genişletirler.
    Sonra ona:
    Altına bak derler.
    O da bakar ve görür ki cehennem açılmış bir kapıdır.
    O iki melek işte sen iman ettiğin için bundan kurtuldun derler.
    Resululluh (as.) buyurdu ki:
    Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki,o vakit onun kalbine öyle bir sevinç ve ferah gelir ki,ebediyen ondan gitmez.

    Ve melekler şimdide yukarı bak derler,o da bakar ki cennetten bir kapı açılmış,ona:
    ey Allah’ın kulu işte senin evin budur,Allah’a itaat ettiğinden dolayı sana verildi,derler.
    Resululluh (as.) buyurdu ki:
    muhammedin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki,o zaman onun kalbine öyle bir sevinç gelir ki,ebediyen ondan gitmez.

    Sonra,ona cennetten kapılar açılır.
    O kapılardan cennetin kokusu ve havası ona gelir..
    "Daha sonra melekler ölüye:
    " Yat ve uyu " derler.
    O da;
    "Aileme gidip de durumu haber vereyim" der.
    Melekler ona;
    "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et"(geri dönmesine izin verilmez) Allah onu kabirden diriltinceye kadar bu hal devam eder…(Tirmizi Cenâiz 70)

    “Herhangi biriniz ölünce, eğer kendisi cennetlik olanlardan ise, sabah ve akşam cennetteki yeri kendisine gösterilir. Eğer cehennem ehlinden ise kendisine sabah ve akşam cehennemdeki yeri gösterilir, kendisine işte burası senin yerindir, bu durum ta ki kıyamet gününde Allah seni yeniden dirilteceği güne dek böyle sürüp gidecektir.
    Müslim, Cennet, 2866

    Kabirde Amellerin Faydasını Görmek

    Bu iki melek mümin olan kimseye ayakları tarafından gelirler.
    Böyle bir anda hemen namaz ibadeti karşılarına dikilir.
    Ayakları namaz adına konuşmaya başlayarak, sizin burada işiniz yok, uzak durun bu adamdan.
    Çünkü bu adam Allah rızası için benim üzerimde uzun bir müddet ayakta dikilip kaldı.

    Bu defa o iki melek ölenin başı tarafından ona gelirler.
    Bu anda da oruç ayağa dikilir ve ağız oruç adına söze başlar.
    Bu adamdan uzak durun, Sizin bura bir işiniz yoktur.
    Çünkü bu adam uzun bir süre sırf Allah rızasını elde etmek için aç ve susuz kaldı, diyerek engel olurlar.

    Bu defa iki melek ölen kimseye sağ tarafından yaklaşmayı denerler.
    Bu sırada zekat önlerine çıkar ve der ki.
    Uzak durun bu adamdan, sizin ona yaklaşmanız mümkün değildir.
    Bu seferde eller zekat adına devreye girip konuşurlar ve derler ki;
    bu adam sırf Allah rızasını elde etmek için fakir ve yoksullara varlığından dağıtıp durdu. Bunun için size izin yok.

    O iki melek bu seferde ölenin sol tarafından yaklaşmayı denerler.
    Bu sırada da hemen hac ve cihad ibadeti veya bunlardan biri devreye girer.
    Bu seferde beden konuşmaya başlar.
    Beden sizin bu adama yaklaşma hakkınız yoktur, bunun için bir yol bulamazsınız.
    Çünkü bu beden Allah yolunda sıkıntı ve zorluklara katlandı, der.
    Artık o ikisi söz konusu ölen kişiyi tıpkı bir damadı zifaf gecesinde uykusundan uyandırır gibi uyandırırlar.
    Uyanan kişi, gelen iki meleği tanır, onlardan herhangi bir korku ve ürpertiye kapılmaz.
    İkisi sorgulamaya başlarlar veya bu ikisinden biri der ki:

    —Rabbin kimdir? O da Rabbim Allah’tır, der.
    Sonra iki melek, söyle o halde hangi dindensin? O da, Dinin İslam dinidir, cevabını verir.
    Bu seferde hani şu ahir zamanda gönderilecek olan bir adam vardı, onun hakkında ne diyeceksin, diye sorduklarında, adam, yani Muhammed’i mi demek istiyorsunuz? Onlar da evet, derler. Bunun üzerine adam, o Allah’ın elçisidir. İki melek bu defa; sen dünyada iken de bunu söylerdin.
    Artık rahat ol, endişe etme, gözün aydın olsun, rahat içerisinde uyu.
    Artık bundan böyle kabrinden cennete bir kapı açılır.
    Buradan cennetteki yerini görür.
    Gözünün alabildiğine kabri genişler, kabrinin içi aydınlanır, içerisi ona rahatlık, huzur ve esenlik sağlar.
    Buhari, Cenaiz, 2/113–123

    ________________ oOo _________________

    Kabirde ki azap :

    Allah'ım kabir azabından sana sığınıyorum beni anamı babamı ve mümin kardeşlerimi bu azaptan rahmetinle muhafaza et
    Devamla Resulullah (as.) şöyle buyurdu:
    Allah ölüm meleğine buyurur ki:
    Benim filan düşmanıma kuluma git,onu Bana getir.
    Çünkü,ona verdiğim rızkı bol kıldım,onu nimetlere boğdum.
    O ise Bana isyan etmekten başka bir şey yapmadı.
    O Bana getirin ki,ondan intikamımı alayım.
    Ölüm meleği,kimsenin hiç görmediği en iğrenç bir şekilde ona gider.
    O melek on iki gözlüdür.Elinde, çok kancalı ateşten bir çengel ve beraberinde beş yüz melek,ellerinde Cehennem korları ateşli madenleri, Cehennem ateşinden coplar ve katrandan kefen bulunur.
    Ölüm meleği, görünme den,o çengel ile ona bir vurur.
    O çengelin her bir kancası bir kıla bir damara takılır.
    Onu şiddetli bir şekilde sarsar,ruhunu, ayak tırnaklarından söker.
    Ruhunu topuklarında bulur,onun üzerine Allah’ın düşmanı bayılır,melekler, o coplarla onun yüzüne ve arkasına vururlar.
    Sonra,çengeli çekerek bir daha sarsarlar,ruhunu topuklarsından alır,bu sefer ruhunu,dizlerinde bulur,yine bayılmıştır.
    Melekler o coplarla yüzüne ve gözüne vururlar,sonra ruhu gövdesine gelir.
    Sonra göğsüne,sonra boynuna gelir,melekler o ateşli maden ve cehennem korlarını çenesinin altına sokarlar.
    Ölüm meleği ona:
    Ey lain ve melun habis ruh zehirli,sıcak,hoş ve soğuk olmayan duman bulutları cehennem içine gir
    Ölüm meleği,ruhu aldığı zaman,ruh ceseded:
    Allah benden sana mükafat olarak büyük şer ihsan etsin,
    Beni Allah’a isyan etmeye hızla koşturdun,itattten engelliyordun,beni de helak ettin,kendini de.
    Ceset de ruha aynı şeyleri söyler.

    Üzerinde Allah’a isyan ettiğibölgeler ona lanet ederler.
    İblisin askerleri iblise gidip ona müjdelerler.İnsanoğullarından bir kulu daha cehenneme götürdük,derler.
    Azrail ve diğer melekler o habis ruhu cehennemden getirdikleri katrandan kefene sararak pis kokuları üzerine serper, Çene ve koltuk altlarına kor halin deki madenleri koyarlar ve o habis kulun ruhunu aldıkları gibi birinci kat semaya giderler.
    Ölüm meleği,onun ruhunu ilk göğe çıkardığı zaman, gök kapısı ona açılmaz.
    Sonra ölüm meleği onu yerin yedi kat altına götürür ve SİCCİN’e kayıdını yaptırıp ve
    Cehennemden getirdikleri ateş ten madenlerle dolu kabrine geri götürürler.
    O habis ruh kabre konulduğu zaman,kabir ona sarılır,kaburgaları bir birine karıştır,sağ kaburgası sola girer,sol kabugası sağa gider.Allah ona siyah yılanlar gönderiri,burnundan ve ayağının baş parmağından onu tutarlar,ortasına kadar onu dağıtırlar.

    Resulullah (as) devamla şöyle buyurdu:
    Allah ona iki melek gönderiri: ona
    Rabbin kimdir Dinin nedeir Resulun kimdir ? derler.
    O bilmem,der.
    Melekler bilmeseydin ve okuyamasandın,derler.
    Ona bir darbe vurur ki,kıvılcımları her tarafa serpilir.
    Sonra eski durumuna döner.
    Ona üstüne bak derler.
    O da bakar ki cennete açılan bir kapı var.
    Ona Ey Allah’ın düşmanı.Eğer Allah’a itaat etseydin,işte bu senin evin olurdu.

    Resulullah (as) devamla şöyle buyurdu:
    O zaman onun kalbine öyle bir hasret (pişmanlık) gelir ki ebediyen ondan gitmez.
    Ve Ona altına bak denir o da bakar Cehennemden bir kapı açılmış.
    Melekler ey Allah’ın düşmanı Allah’a isyan ettiğin için işte senin evin burasıdır.
    Ayrıca cehennemden ona kapılar açılır,o kapılardan Cehennem sıcaklığı, zehirli pis dumanlar kabrini doldurur.
    Kıyamet gününde Allah onu diriltinceye kadar o bu durumdan kalır…[1]


    En duğrusunu Allah (cc) Bilir





       Kaynak:
    [1]:
    :Gözle görülen kıyamet Kitabı Yazar: Prof. M. Mahmud Es Savvaf ÇELİK YAYINEVİ
    :Kabir Alemi İmam Celaleddin Suyuti Kahraman yayınları s 110-117)
    :Bu kaynaklardan derlenmiştir Hatalarından dolayı Allah’tan affımı siz okular dan da özür dilerim…








  • Konularına Göre Hadis Meali veya Konularına Göre Hadis Fihristi Okuyabilir, bilgisayarınıza indirebilir ("RAR" İndir Linki), ödev ve tezlerinizde kullanabilir ve siteyi referans göstermek ve değiştirmemek koşuluyla site ve bloglarınızda yayınlayabilir ve kopyalayıp, çoğaltabilirsiniz. v..d.. Download / İndirdikten Sonra Üçretsiz Dağıtabilirsiniz..

    En iyi Bilgi Dünya ve Ahiret Saadeti Sağlayan Bilgidir   Eraykitap ilmin kisa yolu

  • سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
  • Tirmizî’nin bir rivayeti şöyledir: 2663- Ebû Rafî (r.a.)’den rivâyete göre, -başkaları bu hadisi merfu olarak rivâyet ettiler şöyle demiştir: “Dikkat edin! Sizden birinizi; emrettiğim veya yasakladığım konulardan birisi kendisine ulaşınca koltuğuna yaslanmış durumda iken, bilmiyorum Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız (hadisleri tanımayız derken) bulmayayım.

    İLİM BÖLÜMÜ / BÖLÜM: 10 Ø HADİSLERİ İNKAR EDENLER DE OLACAK MI? HADİS NO: 2663 / DEVAMI İÇİN BKZ...